Arama

Uydu Nedir? - Tek Mesaj #1

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Mayıs 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

UYDU

Ad:  uydu1.jpg
Gösterim: 2287
Boyut:  51.5 KB

1. Kütlesi kendi kütlesinden daha büyük olan bir gökcisminin, özellikle de bir gezegenin çevresinde dolanan cisim. (Eşanl. PEYK)
2. Tkz. Başka bir kimsenin güdümü altında ve ona bağımlı olarak yaşayan kimse: Ben kimsenin uydusu olmak istemiyorum.

—Genet. Uçta bulunmuyorsa ikincil bir boğumlanmayla, ortalarda bulunuyorsa iki yerden boğumlanmayla (olağandışı durum) esas kromozomdan ayrılan kromozom bölütü. (İnsan türünde, uçsantromerli beş kromozom çifti [13, 14, 15, 21, 22] kısa kolun ucunda birer uydu taşır. Uydulann boyu değişebilir ve Mende yasalarına göre soydan geçen bir çokbiçimlilik yaratır.)

—Uz. havc Yapay uydu, insen «lıyfe yapılan ve bir füze ya da bir uzay taşıma sistemi yardımıyla bir gökcisminin, özellikle de Yer'in çevresine yerleştirilen araç (Bk. ansikl. böl.)

—sıf ve a Her yönden (ülküsel, siyasal, ekonomik ve askeri) kendinden güçlü başka bir devlete bağımlı olan devlet: Doğu blokunun uydulan. Uydu devletler.

—sıf. Anal. Uydu toplardamar, bir atardamara eşlik eden toplardamar. Atarda marnı gittiği yoktan gider ve çoğu zaman onunla birlikte aynı yerin adını taşır.

—Patol, Uydu adenopatl, komşu bir bölgedeki lezyona eşlik eden ve onun evrimini İzleyen adenopatl (örneğin (rengi şankrı adenopatl),

—Virol, Uydu virüs, başka bir virüae eşlik eden ve olmadığı zaman çoğ alamayan virde.

—ANSİKL Gökbil Doğal uyduların gezegenler çevresindeki dolanımı, genellikle gezegenlerin Güneş çevresindeki dolanımlarıyla aynı yöndedir Yalnız Satürn'ün uyduau Phoebe ile Neptün'ün uyduların dan biri olan Triton ve Uranüs’ün dört temel uydusu İçin durum bunun tersidir.

Bu amaçla Ineelensn bütün uyduların kendi çevrelerindeki dolanım üresi mer kez gezegenin çevresindeki dolanım süresine eşittir, bu nedenle, uyduların hep aynı yüzleri her zaman bu gezegene dönüktür (Ay'ın Yar'e yalnız bir yüzünün dönük olduğu gibi). Ana gezegenlerin kimi uydularının, çoğu zaman da en uzakta olanlarının, çevresinde dolandıkları gezegen tarafından çekilen küçük gezegenler olduğu düşünülebilir. Bunların dışındaki uyduların Güneş'in çevresindeki gezegenlerin oluşumuna benzer bir sürece göre oluştuğu sonucuna varılabilir.

YAPAY UYDULAR


genel bilgiler


Yer'ln İlk yapay uydusu olan Sputnlk 1, 4 ekim 1957'de Ruslar tarafından fırlatıldı, 1983'ten önce, Güneş sistemindeki diğer dört gökcisminin çevresindeki yörüngelere yapay uydular yerleştirildi: Güneş' in kendisi (İlk yapay uydu: Luna 1, 1959); Ay (Luna 10, 1966), Mars (Mariner 9, 1971) ve Venüs (Venera 9, 1975). Öte yandan amerikan sondası Galıleo da 1988'de Jüpiter'in çevresindeki bir yörüngeye otur tuldu. Yerin yapay uydusu insan eliyle ya pılan ve uzaya, büyüklüğü ile doğrultusu yalnız gezegenin çekim etkisiyle Yerin çevresinde en az bir kez dolanmasını sağlayacak bir hızla fırlatılan bir araçtır ilk tah minde, Nevvton, evrensel çekim yasasına uyan bu F çekim kuvveti, F-Km/r’ bıçı mınde yazılabilir, bu bağıntıda m uydu nun kütlesini, r, Yer'in merkezine olan uzaklığını, K Yerin çekımsel çekim değiş mezinl (K 3,986-105km3/snJ) gösterir.

Uydunun balistik yoluna ise uydunun yörüngesi denir Bu yörünge, en azından Yer'in Nevvton çekim kuvvetinden doğan farklarla öteki gökcisimlerinin çekiminden ileri gelen tedirginliklerin hesaba katılmadığı durumda, sabit bir düzlemde çizilen kapalı bir eğri, yani elipstir.
Uydunun elip tık yörüngesi birçok parametreyle tanımlanır:
  1. yerberi, yörüngenin Yer e en yakın nok tasıdır; Yer yüzeyine olan uzaklığı H,, ile gösterilecektir;
  2. 2yeröle, yörüngenin Yer e en uzak böl gesidir. Yer yüzeyine olan uzaklığı HJle gösterilecektir,
  3. yarıbüyük eksen, Yer'in yarıçapına R dersek (R« 6370 km), yörüngesinin a ile gösterilen yarıbüyük ekseni, R+(H»+H a)/2 bağıntısıyla verilir;
  4. yörünge düzleminin eğimi, yöıûnp; düzleminin ekvator düzlemiyle yaptığı i açısıdır.
  5. dolanım süresi, uydunun, yörüngesi üzerinde tam bir dolanım yapabilmesi için gerekli süredir; yalnız, yarıbüyük eksene bağlı olan dolanım süresi formülüyle gösterilir;
  6. Yörüngenin çıkış düğümünün bahar açısı, yörüngem ı çıkışı düğümü, uydunun Güney yarıküreden Kuzey yarıküre'ye geçerken ekvator düzlem» li kestiği noktadır, bahar açısıysa, bu nokta ile Yer in rnerke zini birleştiren doğrultunun, ilkbahar nok tasının doğrultusu ile yaptığı açıdır (r ile birleştirilen bu parametre yörünge düzleminin uzaydaki konumunu belirler);
  7. yerberinin argüman. ckıs düğümünün ve yerberinin doğrulin merğını sağlamıştır, Bununla birlikte çok ağır koşullarda bozulmadan yıllarca çalışmak üzere tasarlanan uzay araçlarının yapım maliyetlerinin yüksekliği göz önüne alına uyduların çeşitlen rak, uydu kullanımı yalnız Ysr'den gerçek yörüngeleri kezlndan başlayarak yaptığı açıdır (bu pa rametre yörüngenin kendi düzlemi içinde kı konumunu belirler).
Yeryüzünün üzerindeki belli bir H yükseltisine önemli bir parametre olan Ve, dairesel hızı denk düşer, bu hız, yörün gesl tıu yükseltide bir daire (elipsin özel durumu) olan Bir uydunun hızıdır, Bu niceliğe ilk kozmik hız da denir ve V=K/(R+H) formülüyle verilir.
Dairesel yörüngelerin, kimi yükseltiler deki hızları ve dolanım süreleri aşağıdaki tablod'B gösterilmiştir;
yükselti hız süre
Ad:  1.JPG
Gösterim: 1221
Boyut:  16.0 KB
35 800 km yükseltide, yörünge önemli bir rol oynar: 1 436 dakikalık (23 sa 56 dak) dolanım süresi Yerin dönme süresi ne eşittir, bu durumda, yörünge Yerle eş zamanlı dır. Öte yandan, yörüngenin düz lemi ekvator düzlemiyle karışmışsa, uydu, Yerdeki bîr gözlemciye hareketsiz görü necektlr: bu durumda yereksenlı uydu dan söz edilir.
Yer tümüyle küresel olmadığından, çekim potansiyeli Nevvton'un evrensel çekim ilkesine tamamen uymaz. Yer'in küresel likten en önemli ayrılığı yuvarın basıklığı dır; yörüngesel bozulma biçiminde orta ya çıkan Ibu basıklığın değeri 3/1 000'dir.

8. yörünge düzleminin devinimi: sözkonu su olan bu düzlemin kutuplar ekseni çev resindeki dönüşüdür (değişen paramet re çıkış düğümünün bahar açısıdır); bu hareket, Güneş'in görünen hareketini (günde 1") dengelemek ve yörünge düz leminin Güneş'e göre yönelimini sabit tut mak için kullanılabilir, O zaman yörünge ye helyosenkron denir. Bu yörünge türü, özellikte H'nin 800 km'ye ve ı'nin 100°’ye yakın değerleri için elde edilir (bunlar Yer'in gözlem uyduları tarafından kullanılan değerlerdir, çünkü her gün aynı saatte aynı bölgelerin üzerinde uçmayı sağlar)

9. absidler ekseninin dönüşü: yeröte ite yerberiyi birleştiren bu eksen, yörünge düzleminde' yavaş yavaş döner (değişen parametre yerberinin argümenidlr), Olay, ı -63.4° eşitliğinde sıtır olur.
Yapay bir uydunun yörüngesini etkileyen diğer etmenler şunlardır: 150 km yükselti nin altındaki uydulaşmayı genellikte engelleyen atmosfer sürtünmesi: Ay ve Güneş çekimleri: Güneş ışımasının ışınım basıhcı.

gökbilim uyduları


Yer atmosferi gökyüzü ışımalarının büyük bir bölümünü kısmen ya da tamamen tutan bir ekran oluşturur; yeryüzünde, gökcisimlerinin İlettiği mesajlar ancak iki "pencere”den alınabilir; bunlardan biri, görünür ışık ileı yakın morötesi ve kızılaltı ışımaları, diğert dalgaboyu 1 mm İle 20 m eratunda değişen radyo dalgalarını alır. Bura karşılık, atmosfer (Stresinden tümüyle kurtulan uydular, elektromanyetik tayfın tamamına ulaşmaya olanak verir. Bunlar ayrıca, bozularak düşünceye ya da işlevlerini tamamlayıncaya kadar, aylar ya da yıllarca süreldi gözlem yaparlar.

60'iı yılların başında ortaya çıkışlarından bu yana gökbilim uydularının sayısı artmıştır Bunlardan bazıları, ABD ya da Rusya'ya göre dtttıa güçsüz olan Fransa, Büyük Britanya ve Japonya gibi ülkelere ya da Avrupa Uzay blrliğl'nde güçlerini birleştiren bir grup ülkeye önemli araş tırma programlar; gerçekleştirme olanaleştirilmesi olanaksız olan gözlemlerle sınırlıdır: özellikle gökyüzündeki y. X ya da morötesi ışıma kaynaklarının incelenmesi gibi.

Gökyüzünün, morötesinde sistemli bir biçimde incelenmesine 1968'de Amerikan uzay gözlemevi OAO 2 ile; X bölgesinde incelenmesine 1970'te yine bir başka amerikan aracı olan SAS 1 (ya da Uhuru) ile y ışınları bölgesinde incelenmesineyse 1972'de SAS 2 uydusuyla başlandı. Son olarak, yeryüzünden, ancak çok yüksek yerler ile kimi yakın kızılaltı dalga boylarında gözlem yapılabilen ve kızıl-altı bölgesindeki ilk uydu olan İRAS. 1983'te fırlatıldı ve bir dizi keşif gerçekleştirdi yeryüzeyinin uzak noktalan arasında, doğrudan elde edilmesi olanaksız ölçümleri gerçekleştirme olanağı verdi; bunlardan ilki Avrupa-Afrika-Amerika arasında bağlantı kurulmasıdır.

Sayıları arttı ve kullanılan ölçüm tipleri çeşitlendi: doğrultu, uzaklık, Doppler etkisi vb. Ayrıca, çok sayıda istasyondan yapılan pek çok uydu gözlemini birleştirmek de olanaklıdır. Amerikan yapımı Transitler gibi bazı uydular, hem yer belirleme, hem de çok duyarlı jeodezik ölçümlerde kullanılmaktadır: ağ ho/hojenleştirme, kutup devinimlerini saptama vb. Bu sistemler çoğunlukla askeri amaçla kullanılmaktadır.

meteoroloji uyduları


ilk meteoroloji uydusu, 1 nisan 1960'ta fırlatıldı. O zamandan bu yana meteoroloji inceleme ve araştırmalarına yönelik onlarca uydu Yer'in çevresinde yörüngeye oturtuldu. Meteoroloji uyduları yörüngelerinin yüksekliklerine göre iki büyük gruba ayrılır.
  • Yereksenli uydular. Yer'in ekvator düzlemi içinde dairesel bir yörünge çizerler. Bu uyduların dolanım süresi 24 saattir. Demek ki bunlar, ekvatorun yaklaşık 35 800 km üzerinde, Yer'e göre hemen hemen sabit bir konumda kalırlar. Yereksenli uydular, çok geniş ancak her zaman aynı olan bir bölgeyi sürekli gözlemlemeye olanak verirler.
  • Geçip giden uydular, yereksenli uyduların tersine dairesel ve hemen hemen kutupsal olan alçak yörüngelerde (600 km düzeyindeki yükseklikte) dolanır. Bu uydular, genellikle Güneş'le eşzamanlıdır, yani yerkürenin bir bölgesinin üstünden, yalnızca enleme bağlı bir saatte geçerler. Bu uydular hem Yer'in ve bulut sistemlerinin görüntülerim (geceleri kızılaltı ışınlarla), hem de sıcaklık ve nemin düşey profillerim elde etmeye olanak veren radyomet relerle donatılmıştır.

askeri uydular


Bu uydular kullanım amaçlarına göre sınıflandırılır: askeri telekomünikasyon uyduları, gözetim, keşif ve erken uyarı uyduları; seyir ve |eodezi uyduları; meteoroloji uyduları,

Askeri telekomünikasyon uyduları


ABDde üç büyük bölüme ayrılmıştır:
1. bir kumanda, iletişim ve kontrol sistemi olan Afsatcom (Air Force SATethte communıcatıon System). Uydular ile kara ya da hava kuvvetleri arasındaki bağlantılar UHF (çok yüksek frekanslar) kanalıyla sağlanır.
2. uyduları kullanan yetkililerin kumanda sistemi DSCS (Defense Satellite Commu- nication System). DSCS II ağının, yer çevresinde. bugün 18 bağımsız platformu vardır; bu da, yer çevresinde herhangi bir bilgiyi birkaç saniye içinde nakledebilen bir örtü oluşturur;
3. hareketli kuvvetler sistemi, temel olarak amerikan donanmasının yereksenli Fleet- satcom uydularından yararlanır, ayrıca tamamlayıcı olarak sivil Marisat ağına girebilir.

Ruslar, Molnia ağının bir bölümü olan Statisionar ağını kullanır, ayrıca deniz haberleşmelerinde kimi Kozmos uydularından yararlanırlar.
NATO'nun kendi gereksinimleri için kullandığı üç uydusu vardır (NATO 3A, 3B ve 3C). Büyük Britanya ise, ilki 1969'da fırlatılan, telekomünikasyon uydusu Skynet'i kullanılır. Askeri telekomünikasyonun önemi, 1982'da Büyük Britanya İle Arjantin arasındaki Falkland savaşı sırasında kullanılan bu tip uydularla iyice açığa çıkmıştır.

Kara deniz elektronik gözetim ve keşif uyduları

.
Kara keşiflerinde optik ya da elektronik yöntemler kullanılır. ABD, genel gözetim ve topografik yer belirleme amacıyla, önce, çözme gücü zayıf (7 ile 9 m), büyük alanlı bir kamerayla donatılmış ve filmleri uydu içinde develope ettikten sonra elektronik olarak yere ileten Samosları, ardından çözme gücü yüksek (1,5 ile 2 m) görüntüler sağlayan ve filmleri fırlatılabilir bir kapsül içinde yere ileten uyduları hizmete soktu. Bunlar kutup yörüngeleri üzerinde, 250 ile 350 km yükselti arasında dolanırlar. 1971'den itibaren, dolanımı ve 130 km'ye kadar indiği halde uzun süreli kullanımı roket-motorlarla sağlanan "Big Bird" adlı ağır bir "Süper Samos" hizmetine girdi. Bu uydu, hem bilgileri elektronik yollarla dünyaya ileten bir genel gözlem sistemi, hem de dünyadan aldığı komutla içinde film bulunan kapsülleri fırlatan çözme gücü çok yüksek (0,5 ile 1 m) bir sistemle donatılmıştı. 1977'den sonra, CİA, kullanım süresi uzun, çoktayflı özel sansorları olan ve topladığı bilgileri gerçek zaman içinde Dünya'ya iletebilen yeni bir uydu, Key Höle ll'yi geliştirdi. Birkaç yıl gecikmeyle, Ruslar da aynı yöntemi uyguladı. Çin, 1975'te fırlatılan Çin 3 uydusunda geri getirilebilir kapsül tekniğini kullandı.

Okyanusların gözetiminde kullanılan deniz keşif uyduları, radarlar ve kızılaltı sansorlarla donatılmıştır. Bu uydular, hem düşman gemilerini algılama ve saptamada, hem de denizaltıların varlığını saptamayı sağlayabilen deniz ortamının ayırtedici özelliklerini (tuzluluk, sıcaklık, ses işaretleri) belirlemede kullanılır.

ABD de, donanma, "White Cloud” projesi çerçevesi içinde, bir geminin yerini elektromanyetik yayınlarla belirleyebilen, Elint Eorsats (Electronic İNTEUİgence Ocean Reconnaissance SATellite) uydularını kullanılır. Bu sistem, hedeflerin yerlerini radarla belirleyen ve Eorsatsla alınan yayınların işaretlerinden kimliklerini saptayan Rorsats’ı (Radar Ocean Reconnais dular da denir. Radar ya da kızılaltı algıla- Avrupa bilimsel uydusu Exosat’ın yıcıiarmdan oluşan bir sistemle güdümle- birleştirilmesi ve yerde denenmesi nen katil uydular hedefle aynı yörüngeye oturmadan önce 2 yörünge dolanımı yapar. Hedefin imhası, uydunun patlaması sırasında yayılan bilyalarla gerçekleşir.

60'lı yıllarda Ruslar, termonükleer yük taşıyan bombardıman uyduları (
V.- FOBS) geliştirdiler; ancak gerçekleştirmede karşılaşılan güçlükler nedeniyle program durduruldu Son olarak, uzay programları içinde amerikan uzay mekiğinin önemini belirtmek gerekir. sance SATellite) geliştiren "Clipper Bow" programıyla tamamlanmıştır.
Amerikan donanmasının bilgi toplama ve gözetim merkezi (NOSİC) bu bilgileri sürekli olarak değerlendirir ve geniş deniz alanlarını gözetim altında tutar.
Ruslar da, 1967'den itibaren, denizdeki bir filonun elektromanyetik yayınlarını ; algılayabilen Elint uydularını kullanmıştır. 1975'ten sonra radar uyduları fırlatılmıştır; uydunun enerjisi, kullanıldıktan sonra yukarı yörüngeye itilen, içindeki bir nükleer reaktörden sağlanır.
Uyduyla elektronik keşif, bir elektronik yayının parametrelerini (nominal frekanslar, tekrarlama frekansları vb) saptamada kullanılır. Bu nedenle. Amerikalılar bu uyduları (Elint uyduları) çift olarak fırlatmaktadırlar.

Erken uyarı sisteminde, düşman balistik güdümlü mermilerini harekete geçer geçmez saptayan ve böylece ABM’ savunmasına yaklaşık 20 dakikalık bir zaman kazandıran uydular kullanılır. Bu uydular, balistik güdümlü mermilerin itici jet motorlarını algılayabilen kızılaltı sansorlarla donatılmıştır. ABD'de erken uyarı işlevi, önceleri Midas tipi uydularla sağlanmış, sonra bunların yerini, 1971'den itibaren, yereksenli yörüngelere oturtulan imews (integrated Multipurpose Early Warning System) almıştır.

Bu uydular, ayrıca, özel sansorları sayesinde, nükleer patlamaları da algılayabilir, hatta kimileri, uçuş sırasında denenen rus güdümlü mermilerinin uzaktan ölçümlerinden bile yararlanır.
Ruslar'ın da yüksek eliptik yörüngeye oturtulmuş uydulardan oluşan benzer bir ağı vardır.
Bu alanda gelecek, 1983'ten bu yana, uçakları ve Cruise füzelerini saptamayı sağlayan, yere üslenmiş radar gözetim düzeneklerini tamamlaması düşünülen ve kızılaltı mozaiği oluşturan amerikan Teal Ruby programınındır.

Başlangıçta, özellikle stratejik düşman güdümlü mermilerini saptamak için geliştirilen keşif ve gözetim uyduları, zaman içinde haberalma konusuna çok değerli bir yardımda bulundu. Böylece, amerikan hava kuvvetlerinin Vietnam’da yaptığı keşifler duyarlı bir biçimde yönlendirildi. 1973 Israil-Arap savaşı sırasında, hem Amerikalılar hem de Ruslar uçakların yardımına gerek olmaksızın, uydular sayesinde, çarpışan kuvvetlerin yer değiştirmelerinden sürekli olarak haberdar oldular.

Seyir ve jeodezi uyduları'nın amacı, karada, havada ya da denizdeki hareketli cisimlerin mevki ve hızlarını duyarlı olarak saptamaktadır. Başlangıçta, amerikan donanması, temel askeri görevi füzeatar nükleer denizaltıların yerini saptamak olan Transit ağını tasarladı. Yakın bir gelecekte bu ağın yerini, 3 yörünge üzerine yerleştirilmiş (yörünge başına 8 uydu) 24 uydudan oluşan ve hareketli her cismin yerini 10 m’lik bir yanılmayla, hızını ise saniyede birkaç santimetrelik bir hatayla verebilen Navstar alacaktır. Bu ağın, ayrıca balistik güdümlü mermiler ile Cruise füzelerinin güdümünü iyileştireceği düşünülmektedir." Ruslar 1978' de, birçok uydudan oluşan bir seyir sisteminin varlığını ileri sürmüşlerdir.
Ayrıca, balistik güdümlü merminin yörüngesini sağlıklı bir biçimde saptayabilmek için yer çekim alanının bilinmesi gerektiğinden jeodezi uyduları da gerçekleştirilmiştir.

Genellikle askeri harekâtları koşullandıran meteoroloji, silahlı kuvvetleri özel meteoroloji uyduları yapmaya yöneltmiştir: ABD'de DMSP (Defense Meteorology Satellite Program), Rusya'da Meteor uyduları.

Son yıllarda Ruslar yepyeni bir askeri uydu tipi kullanmıştır: yörüngedeki düşman uydularını imha etmeye yönelik uy- dusavar uyduları. F-1 füzeleriyle fırlatılan, 2 ton ağırlığında, 6 metre uzunluğundaki bu uydusavar uydulara, katil uydular.
Çok değişik işlevleri sağlayan bütün uydular, örneğin meteoroloji uyduları, "etkin” olduklarında radyoiletişimden yararlanırlar; oysa öbür uydular sadece radyoiletişim ve telekomünikasyon işlevlerini sağlar. Uydular, öbür üstünlüklerinin yanı sıra, elektromanyetik dalgalardan yararlanarak, önemli büyüklükte bir yer yüzü parçasına doğrudan doğruya yayın yapabilme üstünlüğünü de taşır. Yeterince yüksek frekanslar kullanıldığında, uydular, özellikle radyosaptama ve radyoseyir için rahatsız edici olan, Yer yüzeyindeki, troposferdeki ve iyonosferdeki kırılma, soğurulana ve kırınım olaylarının geniş ölçüde etkisi dışında kalmaya olanak verir; bu olaylar yer yüzeyine yakın yayılma ölçümlerini belirsiz kılar.

Radyosaptama ve radyoseyir uyduları.


Bir Fransa-ABD işbirliğinden kaynaklanan Argos ve Sarsat radyosaptama sistemleri, alçak yörüngeli (yaklaşık 1 000 km yükselti ve 1 sa. 30 dk.'lık dolanım dönemi) uydularla, denizde ya da karada, küçük radyoelektriksel yardım şamandıralarının yerini saptamaya ve kurtarma merkezlerini haberdar etmeye olanak verir: Sarsat böylece, bir yıl boyunca 30 kadar kişiyi kurtarmıştır.

Kullanılmakta olan radyoseyir uyduları, temel olarak, ABD deniz kuvvetlerinin oluşturduğu, ancak günümüzde askeri ve 3. Interkosmos ailesinden sivil gemilerin, kablo döşeme gemilerinin rus telekomünikasyon ve hatta yarış yatları gibi kimi küçük geuydusu milerin de yararlandığı Transit tipi uydulardır. Bu uydular, 1 000 km yükseltideki kutupsal "bir yörünge üzerinde dolanır. Yer’deki birçok izleme istasyonu, her an, yörüngeyi çok duyarlı bir biçimde belirler ve bu bilgileri uydulara aktanr. Uydular ise bunları 150 ve 400 MHz'lik uluslararası iki frekans üzerinden yeniden kullanıcılara iletir. Uydular aynı zamanda, her iki dakikada bir saat işaretleri yayımlar. Uydunun, uygun erimde yani 15° ile 70° yükseklikten her geçişindeki bu sırada uydu 4 500 ile 7 000 km arasında bir mesafe kat edergemi alıcısı frekansları ölçer ve radyal hızdan kaynaklanan Doppler frekansının integralini alarak, kat edilen yörünge parçasına göre kendi öz konumunu hesaplar İki konum arasındaki

Doppler etkisinin integralini almak, iki noktadan yapılan eşit frekanslı iki yayımın faz farkının ölçümüne eşdeğerdir: dolayısıyla yöntem, çok sayıda vericinin kullanıldığı bir sürekli hiporbolik seyir yöntemidir. Elde edilen yer saptama doğruluğu birkaç metre dolayındadır. Ama noktalar ancak, yaklaşık her iki saatte bir saptanabilir ve transit hızları çok yüksek olan uçaklar tarafından kullanılamaz. Yetkinleştirilmiş bir sistem olan, aynı ilkeleri kullanan ama daha yüksek yörüngeler üzerinde (20 000 km) daha çok sayıda uydu içeren ve yüksek frekanslardan (1 227 ile 1 575 MHz) yararlanan NavstarV1978’den bu yana kulla nılmaktadır.

Telekomünikasyon uyduları


Uzak mesafeler ve özellikle okyanusötesi yüksek kapasiteli bağlantılar için, yalnızca denizaltı kabloları ve-telekomünikasyon aktarma uyduları kullanılır. Aktarma uyduları çok erişimli olabilir, yarıi ayrıı arıda birçok yerdeki ve hatta ülkedeki yer istasyonlarına hizmet verebilir Bu yer istasyonları, uyduları aracılığıyla, her tür bilginin (telefon işaretleri, veri telgraf işaretleri, radyo ve televizyon yayınları), genellikle sayısal işaretlerle temsil edildiği yer ağlarını birbirine bağlar. Bir aktarma uydusu. Hertz demeti bağlantısıyla karşılaştırılabilir.

Bu arada, çok değişik nitelikleri de vardır
1. bu uydulara, bakım amacıyla, uzun yaşam sûreleri boyunca eıişilemez. Dolayısıyla, güvenirliği yüksek olmalıdır; çok karmaşık (uzaktan, uzaktarıölçümlü, uzaktan kumandalı) ve bol yedekli bakım önlemleri alınmış olmalıdır;
2. yayın yapılacak mesafeler çok büyüktür; yer eksenli bir uyduyla yerdeki verici ve alıcı arasında en az iki kez 36 000 km. Bu da, telefonda, bir sorunun sonuyla, ilişkin cevabın başlangıcı arasında rahatsız edici bir gecikmeye rıeden olur. Uydu vericisinin gücü sınırlı olduğundan, enerji gereksinimi sorunları, fırlatma ve yörüngeye oturtma maliyetleri artırılmak istenmiyorsa, yerdeki alıcıların duyarlığı ve antenlerin kazancı çok yüksek olmalıdır. Alıcılar doğal, termik ya da öbür gürültülere ve yapay gürültülere karşı özel olarak korunmalıdır. Yerdeki antenler çok yüksek kazançlı ve yönlendirilebilir (yaklaşık 0,1°) olmalıdır. Bu antenlerin kütlesi çok büyüktür ve nitelikli yer istasyonları asla taşınabilir değildir ve kuruluşları çok pahalıdır, dolayısıyla sayıları da azdır,
3. uydunun antenlerinden elde edilebile cek kazançtan tam olarak yararlanılmak isteniyorsa, aracın yönlenmesi, en az iki eksene göre, en az 1°'lik bir duyarlıkta kararlı olmalıdır;
4. yeteksenli uydular, düşük güçlü, arna uzun ömürlü büyük miktarda propergol gerektiren reaktörlerle, yörüngeleri üzerinde, istenen konumda tutulmalıdır;
5. uydu alıcı ve vericilerinin kapladığı yüzeylerin uzamı frekansların, hertz demetleri gibi kimi yer hizmetleriyle zorunlu paylaşımı nedeniyle, çoğu kez uluslararası alanda alınması gereken eşgüdüm önlemleri, sorı derece titiz ve sıkıdır.

ilk aktarma uyduları


Echo" tipi edilgin yansıtıcılardı (alçak yörüngeye yerleştirilmiş, onlarca metre çapında, metal kaplı plastik bir balon) ve az kullanıldı (1960 -1964). Daha sonra Telstar'lar, ilk etkin aktarma uyduları oldu; bunlar da alçak yörüngeye yerleştirildiğinden, dolayısıyla alıcı antenin görüş alanından çabuk çıktığından, yerdeki antenle titiz bir izleme gerektiriyordu. Kapasiteleri 600 telefon hattı ya da oldukça vasat bir televizyon kanalı düzeyindeydi. ABD ağırlıklı intelsat uluslararası organizasyonuna ait Syncom (1963 -64); sorıra Early Bird (ya da intelsat I) [1965], ilk yereksenli uydulardı Bunları izleyen İntelsat Il-V serisinin kapasitesi, çoğul erişimli 10 000 telefon devresine ulaşıyordu. Başka ülkeler de (Ruslar'ın Molnia programı ve inlerspoutnik organizasyonu, Kanada, Hindistan, Suudi Arabistan, Avrupa ülkeleri) değişik uygulamalarla, aktarma uydusu programlarına katıldılar.

Yayın uyduları


1 bölgesine (Avrupa, Afrika, Sibirya) yereksenii uydularla, 11,7 ve 12,5 GHz bandından uydu yayını, “1977 Cenevre planı'’yla düzenlenmiştir. Özellikle televizyon için öngörülen yayınlar frekans modülasyonludur ve nominal bant genişliği 27 MHz'dir.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Temmuz 2016 20:32
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!