Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
14:26, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Pazartesi, 08 Aralık 2025 - 14:27
Arama
MaviKaranlık Forum
Zehir Nedir?
-
Tek Mesaj #1
asla_asla_deme
VIP
Never Say Never Agaın
8 Temmuz 2009
Mesaj
#1
VIP
Never Say Never Agaın
Hücrelere ve yaşayan dokulara kimyasal, biyokimyasal ya da radyoaktif nitelikte zararlar veren her türlü maddedir. Zehrin en tipik özelliği bu zararlı etkisini en küçük dozlarda bile göstermesidir.
Zehirli Madde Levhası
Ağız yoluyla alınma ya da bir şekilde emilmeyle biyolojik sistemlerde hasar veya ölüm oluşturan maddeler zehir ya da Toksin, bu maddeleri inceleyen bilim dalına ise Toksikoloji denir. Radioaktif zehirler ise (Örneğin: Polonyum 220 izotopu)canlı organizmanın yapısındaki kimyasal elementlere yaydığı radyoaktif parçacıklar ile elementlerin çekirdek yapısının değişmesine neden olmaktadır. Bu değişimin sonucu olarak elementler bir başka elemente dönüşmektedir (Örneğin: insan vücudunda kırmızı kan hücrelerinde bolca bulunan Demir(Fe) elementi Alfa ışımasına maruz kalınca atom numarası 2 değerlik artarak Nikel(Ni) elementine dönüşmektedir!) ve kimyasal özellikleride değiştiği için hücre yapısı bozulmaktadır.
Zehirler; düşük dozda kullanıldığında tedavi edici madde olsalar da, yüksek dozda kullanıldıkları zaman öldürücü etki yaparlar. Paraselsus (1493 – 1541) "Tüm maddeler zehirdir, ilacı zehirden ayıran dozudur" diyerek zehire doz kavramını getirmiştir.
Eski çağlarda zehir genelde avcılıkta, savaşta ve idam cezalarının infazında kullanılıyordu. Romalılar ve Yunanlılar zehirleri; hızlı etki eden ve yavaş etki eden, ya da bitkisel, kimyasal ve mineral zehirleri olarak sınıflandırmışlardı. Lekeli baldıran (conium maculatum), Su baldıranı, Kurtboğan, Güzelavratotu, Şeytan elması (tatula) gibi bitkiler ve mantarlardan, bunların dışında Akrep, Yılan ve Karakurbağası zehirleri ve antik çağlarda bu amaçla Civa, zincifre, Arsenik de cadı kazanlarında yer almıştı.
Zehirlerin tanınması ve sınıflandırılmasıyla; panzehir yapımı geliştirilmeye başlandı. Bu dönemde yunanlılar ‘Alexipharmacia’ ve ‘Theriac’ adını verdikleri zehre karşı koruyan manasına gelen panzehiri geliştirildi. Romalılar zamanında yapılan ‘Mitridatum’ ise örümcek, yılan, akrep zehirlerine karşı etkiliydi.
Çağın en ünlü zehirlerinden olan Arsenik; 8. yüzyılın sonlarında Arap simyacı Cabir Bin Hayyan tarafından işlenerek beyaz, kokusuz ve tatsız olan arsenik tozu haline getirildi. Bu toz bilinen tüm zehirlerden daha zehirliydi. Türk hekim Ebubekir Razi arseniği civa ile karşılaştırırken “Ötekilerle karşılaştırıldığında arseniğin kesinlikle öldürücü etkisi var ve yan etkilerinden kurtulmak da mümkün değil” diyerek etkisini belirtmişti. O dönemde arseniğin belirtileri kolera gibi başka hastalıkların belirtileriyle karıştırılıyordu. Bu yüzden teşhis edilemiyordu. 1840’lı yıllara kadar hekimler tarafından vücutta teşhis edilememişti. Öldürücü olabilmesi için çeyrek gram kadar doz yeterli oluyordu ve bu miktarı yemeklere, içkilere karıştırmak hiç zor değildi.
O dönemlerde insanlar zehirlerin gerek öldürücü etkilerine, gerekse teşhis edilememesinin cazibesine karşı koyamıyordu. Hekimler zehirlerden ve özellikle arsenikten kesin olarak kurtulmanın hiçbir yolu olmadığına kanaat getirmişti. İnsanlar nefret edilen kocalardan, miras yüzünden ölümü beklenen aile büyüklerinden bu yolla çok kolay kurtulabiliyordu. Bu yüzden hükümdarlar zehir yapımını, ne sebepten olursa olsun kullanımını, satılmasını hatta niyet edilmesi hasebiyle şikayet edilenleri ağır idam cezalarıyla cezalandırıyorlardı. Kadınlar boğuluyor ya da yakılıyor, erkekler aslanların önüne atılıyor ya da çarmıha geriliyordu.
Tarih boyunca yürütülen entrikaların, politik cinayetlerin gizli kahramanları hep zehirler olmuştu. En ünlü anekdotlardan biri ise tarihçi Plinius tarafından anlatılan; Kleopatra ve sevgilisi Marcus Antonius ile ilgili olanıdır. Markus Antonyus, Kleopatra’yı ziyarete gittiğinde yemekleri mutlaka bir hizmetkarına tattırıyordu. Kleopatra ise bunu hakaret addetmişti. Tarihçi, bir gün Kleopatranın tacından bir çiçek çıkardığını ve Marcus Antonyus’a bu çiçekle şarap ikram ettiğini, Marcus Antonyus’u ise şarabı içmekten az önce durdurduğunu anlatır. Kleopatra şarabın yapraklarına zehir sürmüştür ve Marcus Antonyus’a “Seni öldürebilirdim” der. Sonra bir tutukluya şarabı içirerek haklılığını ispat eder.
Zehirleri en başarıyla kullanan başka bir tarihi karakter ise; Papa Cesare Borgia’dır. Borgia papalık döneminde kardinallere miras bırakmalarını yasaklamıştı. Doğal yollardan ya da yaşlılık sebebiyle ölmeyen kardinalleri zehirle öldürerek mallarına kilise adına el koyuyordu. Hazine başkanı Jean Baptist Ferrara’yı zehirlettiğinde mezar taşına “Burada Jean Baptist Ferrara yatıyor. Bedenini toprak, parasını Borgia, ruhunu da stiks aldı” diye yazdırtmıştı.
Günümüzde zehirlenmelere cinayet sebebi ile sık rastlanmıyor. Genellikle gıda ve ilaç zehirlenmeleri ya da intihar olaylarında zehirlenme vakalarına rastlanıyor. 1989 yılında Amerika’da kayıtlı 18.954 cinayetin sadece 28 tanesi zehirle işlenmiştir.
Ayrıca Bknz
Zehir Bilimi (Toksikoloji)
Vikipedi
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Bu mesajı
2
üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar...
.
Cevapla
Kapat
Saat: 14:27
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...