Arama


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
30 Eylül 2010       Mesaj #4
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Hint-Türk İmparatorluğu

Ad:  Büyük Türk Devletleri - Babür İmparatorluğu3.jpg
Gösterim: 956
Boyut:  81.9 KB

Hindistan'da Hint-Türk imparatorluğu’nun kurulması, Timurlular'dan Babur'un eseridir. Orta Asya’yı fetih tasarısı XVI. yy.'ın başlarında Özbekler'in güçlenmesiyle engellenince, Babur Kâbil’e yöneldi ve Delhi sultanlığının çöküşünden yararlanmayı bildi. 1526’da Panipat’da Ludiler’in son hükümdarı İbrahim'e karşı, 1527’de Hanua’da bir racput konfederasyonuna karşı ve 1529’da Gogra yakınında bir afgan koalisyonuna karşı kazandığı zaferlerle Kuzey Hindistan’ı egemenliği altına aldı. Hint topraklarında 1526'da kurulan Hint-Türk imparatorluğu'nun tarihi, yaklaşık iki yüzyıl boyunca, Evrengzib'in 1707’ de ölmesine dek, her şeyden önce hanedanını ayakta kalmasını ve bütünlüğünü sağlayan mücadeleler ve savaşların, her seferinde uğrunda acımasızca dövüşülen taht mücadelelerinin ve bunlar sona erince başlayan fetih ya da yeniden fetih savaşlarının tarihidir. Çağatay Türkleri’nde kesin bir veraset hukukunun oluşmamasından kaynaklanan bir tür doğal ayıklanma, son derece yetenekli ve korkusuz fatihlerin tahta çıkmasına olanak verdi. Babur’un oğlu Hümayun (1530-1556), hükümdarlığını kendi soyundan gelenlere ancak 10 yıl içinde kabul ettirebildi. 1540’ta krallığını, birçok bakımdan daha yetenekli olan afganlı Şir Şah’a kaptırdı; ama Şir Şah’ın soyundan gelenler iktidarı koruya- madılar Bunun üzerine Hümayun, ölümünden birkaç ay önce yeniden tahta çıktı.

Ekber (1556-1605)


hem askeri hem idari alanlardaki olağanüstü yetenekleriyle ve güçlü kişiliğiyle babası Hümayun’un iyice zayıflamış krallığından sağlam ve tam anlamıyla hintli bir imparatorluk kurdu. Afganistan'dan Bengal'e ve Himalayalar’dan Dekkan'ın kuzeyine dek çeşitli güçler ve bölgeler, birbiri ardından Ekber'e boyun eğdiler ve birçok idari özelliğiyle İngiliz egemenliğinin en azından ilk zamanlarına dek süren bir imparatorluk yapısı içinde bütünleştiler. İmparatorun en önemli yeteneklerinden biri de halkının farklı unsurlardan oluştuğunu bilmesi ve yönetirken de bu olguyu dikkate almasıdır. Müslüman hükümdarlarca müslüman olmayanlara uygulanan kafa uçurma cezasının kaldırılması ve hinduların en üst düzeye dek yönetime katılması bu anlayışla alınmış önlemlerdi. Siyasal kaygılarının ötesinde, gizemciliğe büyük bir eğilimi olması ve sık sık farklı dinlerin temsilcileriyle görüşmesi, tebaasının ruhani önderi olmak isteyen Ekber'i bir tür dinsel bağdaştırmacılığa yöneltti. Yeni imparatorlukta sanat, özellikle mimarlık, aynı açık fikirliliği yansıtıyordu.

1605-1627 arasında Cihangir’in, 1628 -1658 arasında da Şah Cihan'ın saltanat dönemleri, en azından saray çevresinde (önce Âgrâ’da, 1648’den itibaren de Delhi’de) ve başlıca taşra kentlerinde, ihtişamın doruğa ulaştığı dönemlerdi. Cihangir’in ve daha çok karısı İran prensesi Nur Cihan’ın hükümdarlığı sırasında, İsfahan' ın iki katı büyüklüğe ulaşan Âgrâ, safevi zerafetinin simgesi oldu. Şah Cihan ise, Hindistan'ın o tarihe dek gördüğü en muhteşem yapıları inşa ettiren hükümdar olarak kaldı. Her ikisi de Âgrâ’da olan Tac Mahal ve inci camisi ile yedinci Delhi kenti olan Şah Cihanabad onun eseridir.

Ama, onun zamanında bile Ekber ve Cihangir’in hoşgörü anlayışının yerini, bazı müslüman çevrelerin, Evrengzib döneminde (1658-1707) bağnazlığa varan tepkisi aldı; bu yüzden Ekber zamanından beri tahta bağlı olan Racputlar'ın desteği yitirilince, imparatorluğun çöküşü hızlandı. Daha önce Şah Cihan’ı tehdit etmiş olan tuzağa Evrengzib düşmekten kurtulamadı. Tuzak Dekkan, özellikle de Bicapur ve Golconda sultanlıklarındaydı. Bu iki krallığı ilhak etmek için yapılan ve pahalıya mal olan yıkıcı seferler 1631’de başladı ve Evrengzib'i 1681 'de ölene dek uğraştırdı.

Taht uğruna, Dekkan’a karşı ya da başka nedenlerle girişilen savaşlar geniş bölgeleri kasıp kavurdu. Hint-Türk imparatorluğu hiçbir zaman, Evrengzib’in hükümdarlığının son yıllarındaki kadar genişlememişti, ama Hindistan Ekber zamanından daha büyük bir yoksulluk içindeydi. XVII. yy.’ın ikinci yarısındaki ayaklanmalar, imparatorun bağnazlığı yüzünden dini bir nitelik kazandı. Başlıca ayaklanmaları Pencab Sihleri, Racastan Racputları ve özellikle Dekkan Marataları başlattı [Şivaci 1647'de harekete geçti ve 1674'te Marata krallığı'nı kurdu]).

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Eylül 2016 00:53
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....