Arama


virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
18 Eylül 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  tver.jpg
Gösterim: 488
Boyut:  31.3 KB
Radyo yayınlarının deneme olarak başlatıldığı 1927'den 1937 yılına kadar Türk Telsiz ve Telefon A.Ş'de idi. 1937 yılında kamulaştırıldı (PTT'nin eline geçti). Ondan sonra 1940 yılında Matbuat Umum Müdürlüğüne geçti. Bu müdürlük yeniden yapılandırma ve isim değişikliği ile 1943 yılında Basın Yayın ve Turizm genel müdürlüğü oldu. 1958 yılında Basın Yayın ve Turizm Bakanlığı oldu. Daha sonra 1964 yılında Türkiye Radyo ve Televizyon (TRT) kurumuna devredildi. TRT 1968 yılında Ankara'da VHF bandından günde bir saatlik tv deneme yayınlarına başladı. Birkaç sene içinde gündüz boyu yayını sürdürür hale geldi. Ankara merkezli siyah-beyaz yayın gece en geç 12.00'de istiklal marşı ve bayrağın göndere çekilmesiyle kapanmaktaydı. 1982'de renkli yayına 1990'da teletekst yayınına geçti. 1986 yılında TRT-2 istanbul çıkışlı olarak UHF bandından renkli yayına başladı.

11 Kasım 1983 tarihinde yapılan kanun değişikliğiyle Radyo-TV yayınları için milli siyasete uygun ilkelerin benimsenmesi, uygulamanın gözetim, denetim ve değerlendirilmesi Radyo ve Televizyon Yüksek Kuruluna (RTYK) bırakıldı. Bu kurulun 12 üyesinden üçünü cumhurbaşkanı doğrudan tayin eder. Bakanlar kurulu biri basın mensubu, ikisi eğitim ve iktisat alanlarındaki hizmetleriyle tanınmış kimselerden olmak üzere üç üye seçer;.Milli güvenlik kurulu bir üye belirler. (Tayini bakanlar kurulunca yapılır.) Yüksek öğretim kurulunun önereceği dört kişi arasından ikisi cumhurbaşkanınca seçilir. Kalan üç üye, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek kurumu yönetim kurulunun önerdiği altı aday arasından cumhurbaşkanınca belirlenir. Üyeler altı yıl görevde kalır; ikinci defa seçilebilir, bir siyasi parti üyesi olamaz.

Türkiye'de 1986 yılından itibaren uydu yayınlarının izlenmesini sağlayan çanak antenler hızla yaygınlaştı. 1989'da çıkarılan 3917 sayılı yasayla TRT vericileri PTT'ye devredildi. Anayasa mahkemesine yapılan itirazlar sonucu bu kanun mayıs 1990'da iptal edildi. Anayasa mahkemesinin öngördüğü yeni düzenlemenin yapılması ve vericilerin TRT'ye iadesi için tanınan 6 aylık süre dolduğunda(ocak 1991) yeni bir düzenleme yapılmamıştı.

Bu arada PTT kablolu yayına geçme ve mevcut telefon şebekesinden yararlanarak uydu yayınlarını abonelere ulaştırma hazırlıklarına başladı. :Buna karşılık Radyo Televizyon Yüksek Kurulu bu dağıtımın yayın kapsamına girdiği, ve bunun da anayasa'nın 133. maddesindeki "TRT tekeli'ne" aykırı düştüğü görüşüyle PTT'den projeyi durdurmasını istedi. Ama, RTYK'nın PTT için yaptığı suç duyurusu hakkında savcılık takipsizlik kararı verdi.

1991 yılı itibariyle yasalar hala özel radyo ve televizyon kuruluşlarının faaliyetlerine izin vermemekteydi. Ancak, 1990 yılı sonlarında Cumhurbaşkanının oğlunun ortak olduğu Magic Box isimli şirket bir transponder kiralayarak Almanya'dan Star 1 adı altında türkçe yayınlara başladı. Böylece yasal bakımdan olmasa da fiilen özel TV yayınlarına 1990 yılı sonunda başlanmış oldu.

Türkiye 30 kadar avrupa ülkesince de imzalanan 1989 tarihli Avrupa Sınırötesi yayın Sözleşmesini 22.kasım 1993 tarihli bakanlar kurulu kararıyla onayladı. 3915 sayılı kanun oldu.

Avrupa Sınırötesi yayın Sözleşmesi (European Convention on Transfrontier Television)


34 maddeden oluşan bu bu sözleşme (ve yasamızın) önsözü söyledir.
Sözleşmeyi imzalayan ve Avrupa Kültür Sözleşmesine taraf olan devletler hedeflerinin ortak mirasları olan idealleri ve ilkeleri korumak ve gerçekleştirmek üzere, üyeleri arasında daha sıkı bir birliğe ulaşmak olduğunu, insan onuru ve eşitliğinin, bu ilkelerin temel unsurlarını oluşturduğunu dikkate alarak, ifade ve haberleşme özgürlüğünün, insan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasına dair sözleşmenin 10. madesinde belirtildiği gibi demokratik toplumun temel ilkelerinden birini ve toplumun ilerlemesi, kişinin gelişmesi için temel koşullardan birini oluşturduğunu dikkate alarak...., yayıncılık politikası için vazgeçilmez bir temel oluşturan, özgür bilgi ve düşünce akışı ile yayıncıların bağımsızlığı ilkelerine bağlılıklarını teyid ederek,... tüm demokratik gruplar ve siyasi partiler arasında çoğulculuğun ve fırsat eşitliğinin korunması koşuluyla, kültürün gelişmesi ve özgürce kanaat oluşumunda yayıncılığın önemini vurgulayarak.....bilgi ve iletişim teknolojisindeki sürekli gelişimin, ülke sınırlarına bakılmaksızın, ifade özgürlüğünün, ve kaynağı ne olursa olsun bilgi ve düşüncelerini ifade etmek, aramak, almak ve paylaşmak hakkının daha ileri götürülmesine hizmet etmesi gerektiğine inanarak.......Topluma program hizmetleri arasında daha geniş bir seçme alanı sunmak ve böylece avrupa mirasını ve bu mirasın görsel işitsel eserlerinin yaratılmasını geliştirmek isteğiyle ve bu kültürel alanlardaki beklentilerine cevap vermeye kararlı olarak, .......hukuki düzenlemenin ortak genel çerçevesini bütünleştirme ihtiyacını dikkate alarak....,televizyon reklamları, haberleşme alanında kadın erkek eşitliği, radyo ve televizyon alanında uydu kapasitesinin kullanımı ve avrupa'da görsel-işitsel yapımların gelişimi hususlarında Avrupa Konseyi'nin yürürlükteki tavsiyelerinde yer alan ilkelerin geliştirilmesi arzusu ile..... Aşağıdaki hususlarda mutabık kalmışlardır......::::

Sözleşme(yasanın) maddeleri


  • Madde1 - konu ve amaç,
  • Madde 2 - Tanımlar,
  • Madde 3 - Uygulama alanı, ile ilgilidir.
  • Madde 4 - Devletin ifade ve haber alma özgürlüğünü sağlayacağını, program hizmetlerinin kendi toprakları üzerinde yeniden iletimini kısıtlayamayacağını öngörmektedir.(3984 sayılı yasa (Md:26) ile türkiyede istisnalar dışında tümüyle yasaklanmaktadır).
  • Madde 5 - Ülkenin kendi yetki alanındaki yayınların sözleşme hükümlerine uygunluğunu sağlaması hakkındadır.
  • Madde 6 - Yayıncı bilgilerinin temini hakkındadır.
  • Madde 7 - Program hizmetlerinin sunuş ve içerik bakımından bütün unsurları, insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olacaktır...Şiddet eğilimini körüklemeyecek, ırkçı nefret duygularını kışkırtıcı nitelikte olmayacaktır.... Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyebilecek türden program hizmetleri, bunların seyredilebileceği zaman ve saatlerde yayınlanmayacaktır. (Çocuklar için uzmanlar tarafından hazırlanan ve hemen tüm ülkelerde gösterilen Pokemonlar, Charles Bukowski'nin eserleri yüzünden kanallar bizde bu maddeye göre kapatılmıştır.....Bu madde bir de bizde esas - pornografi karşıtı - madde olarak algılandığından, tüm avrupa ülkelerinde serbestçe yayınlanan programlar bu madde kullanılarak engellenmekte ve cezalandırılmaktadır ..Oysa halen bu anlaşmada imzası olan hemen hemen tüm avrupa ülkelerinde en sert pornografi ürünlerinin gündüz saatlerinde şifreli, gece ise şifresiz olarak yayınlanmasında bu madde hiçbir engel teşkil etmemektedir)
  • Madde 8 - Yayına konu tarafın cevap hakkına ilişkindir.
  • Madde 9 - Toplumun önemli olaylardan haberdar olma hakkını ve izleme fırsatından mahrum edilmemesini sağlayacak hukuki tedbirlerin alınmasını düzenlemektedir.
  • Madde 10 - Kültürel hedeflerle ilgilidir, yayıncının izleyici kitlesine karşı haber verme, eğitim, kültür ve eğlendirme sorumlulukları dikkate alınarak yeterli oranda avrupa yapımlarına zaman ayrılmasını düzenlemektedir.
  • Madde 11 - 16. Reklamların adil ve dürüst olması, ilaçların ve zararlı ürünlerin reklamının nasıl yapılamayacağı, reklam sürelerinin kısıtlanması, yerleştirilme biçimleri ve sunuşları gibi konularla ilgilidir. Reklamların süresinin saatte %20'yi aşamayacağı, filmlerin içine 45 dakikadan sık reklam konulamayacağı belirlenmiştir. (3984 sayılı yasa (Md:21) ile aynen getirilmiştir. Ancak aksine uygulama çok yaygındır. Bu maddenin ihlaline ceza uygulanmamaktadır.) Ayrıca, dini törenlere, otuz dakikadan kısa süreli haber bültenleri ve haber programlara, belgesellere, çocuk programlarına, dini programlara reklam alınamaz. Tütün ürünlerinin, reçete ile satılan ilaçların ve tedavilerin reklamları yapılamaz. Alkollü içki reklamlarında küçükler kullanmılamaz, alkol tüketimi fiziksel bir etkinliğe veya araba kullanmaya bağlı sunulamaz, tedavi edici özellikleri olduğu gibi unsurlara yer verilemez. Aşırı tüketimi teşvik edilemez, veya ılımlı tüketimi olumsuz gösterilemez. Alkol muhtevası konusunda gereksiz ibarelere yer verilmeyecektir. İlaç ve tedavilerin reklamları dürüst, gerçeği yansıtan, ve doğrulanması mümkün unsurlardan oluşacak, zarardan korunma gereklerine uygun olacaktır. Farklı ülkeye yönelik yapılan reklamlara kısıtlamalar getirilmiştir.
  • Madde 17 - 18. Program ve dizi programların ne durumda desteklenip desteklenmeyeceğine ilişkin kısıtlamalardır.
  • Madde 19 - Bu sözleşmenin uygulanması için tarafların birbirine yardımda bulunmasını, öngörmekte bilgilenme ve işbirliği koşullarını belirlemektedir.
  • Madde 20 - 22. Sözleşmenin amaçları çerçevesinde oluştrulacak daimi komisyona, bu komisyonun görevleri ve raporlamasına ilişkindir.
  • Madde 23 - 34.Sözleşmedeki değişiklikler, sözleşmenin ihlali iddiaları, uzlaşma, tahkim, diğer anlaşmalar ve düzenlemeler, tarafların iç mevzuatları ile arasındaki ilişkiler, imza ve yürürlük, üye olmayan devletlerin katılımı, sözleşmenin geçerli olacağı toprakların tayini, çekinceler, sözleşmeden çekilme, bildirimler, gibi konuları içermektedir.

Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun


13 nisan 1994 tarihinde kabul edilen ve R:G: 20.4.1994'de yayınlanan 3984 sayılı yasa 42 maddeden oluşmaktadır. 9 tane de geçici maddesi vardır. Bu kanun radyo televizyon yayınlarının hangi ilkelere uygun olarak yayın yapacağını, RTÜK'ün kuruluş görev ve yetki esaslarını, kanal ve frekans tahsis yetkisini, mali kaynaklar ve bütçesini (tüm radyo ve televizyon kuruluşlarının brüt reklam gelirlerinin %5'i, bu kanun gereğince tümünün yayın izni ve lisans ücretleri ile gerektiğinde TBMM bütçesinden transfer tertibinde yapılacak ödenekler.), kanal ve frekans tahsisinin nasıl yapılacağını, özel radyo ve televizyon kuruluşlarının yükümlülüklerini, reklamları, program desteklenmesi konusunu, telsiz genel müdürlüğünün yükümlülüğünü, yayınların men edilmesi konusunu (başbakan veya görevlendireceği bakanın yayınları durdurabileceğini), yeniden iletim yasağını, seçimlerde siyasi partilerin yayınlarına ilişkin yasakları, düzeltme ve cevap hakkını, kuruluş ve hisse oranlarını, özel radyo ve televizyon kuruluşlarının yapısını, sorumlukları (özel yayın kuruluşlarının belirli oranda kültür, türk halk ve sanat müziği programları koymak zorunluluklarını belirlemektedir.) seçim döneminde yapılamayacak yayınlar, uyarı durdurma, ve iptal, cezalar ve müsadere belirlenmektedir. TRT kurumunun yükümlülükleri, TRT yüksek kurulu, telif hakları, yayın kuruluşlarının haber birimlerinde çalışanlar(5953 sayılı kanun yükümlülüğü), yetkili mahkeme, yönetmelikler, yürürlük ve yürütme tanımlanmaktadır.

Türkiye Radyo ve Televizyon Gelirleri Kanunu


4 Aralık 1984 tarihli ve R.G. 15.12.1984 - 18606 yayınlanan 3093 sayılı kanun TRT (Türkiye Radyo - Televizyon) kurumuna devamlı ve yeterli gelir kaynağı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Bu kanunun ikinci maddesine göre sekiz değişik gelir kaynağı tanımlanmaktadır. Bunlar arasında ülkede satılan tüm radyo, televizyon, video gibi elektronik cihazlardan bandrol ücreti kesilmesi, elektrik enerjisi faturalarından pay ayrılması, film, bant, plak, nota, dergi, kitap ve benzerlerinin yapım, yayın ve satışından elde edilecek gelirler, Konser, temsil ve programlara giriş ücretlerinden elde edilecek gelirler, ve TRT'nin kendi ilan ve reklam gelirleri bulunmaktadır. Fiilen kurumun kendi yıllık ilan ve reklam gibi faaliyet gelirleri 15 milyon dolar mertebesinde iken, yasada tanımlanan diğer kaynaklardan aldıklarıyla gelirleri ve buna paralel düzeydeki harcamaları 1.5 milyar dolar (gerçek faaliyet gelirlerinin 100 katı dolayında) olabilmektedir.

Avrupa Komisyonu Türkiye temsilciliğinin, "Türkiye'nin Kültür ve görsel-işitsel politika ilerlemesi üzerine değerlendirme 2001 yılı Türkiye Düzenli Raporunda şunlar söylenmektedir;

Son düzenli rapordan beri, bu alanda ancak sınırlı bir ilerleme olduğu söylenebilir.

Görsel-işitsel sektör, Türkiye medyasının çoğunluğunu kontrol eden iki büyük grubun hakimiyeti altındadır. Sektör, ekonomik ve malî bunalımdan büyük zarar görmüştür. 2001’in ilk yarısında, medya sektöründe 4000’e yakın insanın işsiz kaldığı tahmin ediliyor.

Geçen yıl, ulusal kanalların geçici yayın lisanslarının kalıcı lisanslara dönüştürülmesini sağlayacak ihaleler hazırlanmıştır. Bölgesel ve yerel istasyonlar için de aynı prosedür planlanmaktadır.

Televizyon ve radyo yayınlarını düzenlemekten sorumlu olan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, uydu yayıncılığı konusunda da sorumluluk üstlenmiştir.

Türkiye, Ekim 2000’de, Avrupa Konseyi Sınırötesi Telvizyon Sözleşmesi’ni tadil eden protokolü onayladı.

Türk Parlamentosu tarafından Haziran 2001’de radyo ve televizyon yasasını, basın yasasını, gelir vergisi yasasını ve kurumlar vergisi yasasını değiştiren bir yasanın kabul edilmesi, önemli bir gelişmeydi. Bu yasa, daha sonra Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmiş olup, halen tekrar ele alınmaktadır.

RTÜK yasası olarak bilinen bu yasa, “yayın ilkeleri”, yaptırımlar, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun oluşumu, yeniden iletim ve ayrıca bu alandaki mülkiyet, birleşmeler ve edinimler üzerine hükümler içeriyordu. Bununla birlikte, Türkçe’den başka dillerde yayıncılık ile ilgili olarak var olan rejimde herhangi bir değişiklik getirmiyordu. Bu alandaki Topluluk mevzuatı (yani, “Sınırsız Televizyon Yönergesi”) ile uyumlaştırmayı ilerleten hükümler de içermiyordu.

Teklif edilen RTÜK yasasına göre, “yayın ilkeleri”nin ihlal edilmesi durumunda, bütün istasyona değil, sadece ilgili programa kapatma cezası verilebilecek ve programı yayınlayan istasyona, bir özür yayınlamak veya € 90 000 tutarına kadar bir para cezası ödemek gibi yaptırımlar uygulanabilecekti. Yabancıların özel radyo ve televizyon istasyonlarında sahip olacakları azamî hisse, %20’den %25’e çıkarılacaktı. Siyasal partiler gibi çeşitli kuruluşların bir radyo istasyonuna sahip olmalarına izin verilmeyecekti. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun bileşimi önemli ölçüde değişecek, örneğin bir üye Millî Güvenlik Kurulu tarafından atanacaktı.

Cumhurbaşkanı, yaptırımlar uygulanmasıyla ilgili keyfî ölçütleri, orantısız derecede yüksek para cezalarını ve RTÜK’ün bileşiminde yapılan ve Kurul’un tarafsızlığını tehlikeye atabilecek değişiklikleri gerekçe göstererek, bu yasayı geri çevirdi. Ayrıca, yasanın, ifade özgürlüğünün temel ilkelerini yeterince korumadığını ve yayıncılar üzerine yaptırım uygulamanın aslında, RTÜK’nin değil, yargının yetkisinde olması gerektiğini belirtti.

Genel değerlendirme


Türkiye’nin bu alandaki Avrupa topluluğu müktesebatı ile uyumlaşması sınırlı kalmıştır.
Radyo ve televizyon konusunda teklif edilen yeni yasa, özellikle ifade özgürlüğü ve düzenleyici otoritenin bağımsızlığı noktalarında, uluslararası medya standartlarından uzaklaşma anlamına geldiği için Türkiye açısından kesin bir geri adım oluşturuyordu. Bu yasa, Türkçe’den başka dillerin kullanılması hakkını kısıtlamaya devam eden mevcut ilkeleri de tekrar teyit ediyor ve güçlendiriyordu.

Dolayısıyla, RTÜK yasası, televizyon ve radyo yayıncılığı konusundaki uluslararası standartlar ve tavsiyeler (örneğin Avrupa Konseyi’ninkiler) paralelinde yeniden yazılmalıdır. Avrupa Konseyi Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi’ni onaylamış olan Türkiye, bu sözleşmeyi tadil eden protokole yürürlük tarihinden itibaren uymakla yükümlü olacaktır.

Türkiye, Topluluk’un görsel-işitsel mevzuatıyla uyumlaşma konusunda ilerlemiş değildir. “Sınırsız Televizyon” yönergesinde yer alan Topluluk müktesebatını kendi hukuk düzenine aktarmalıdır. Tanımlar, yetki, alım özgürlüğü, milliyet temelinde ayrımcılık, Avrupalı ve bağımsız yapıtların desteklenmesi, reklamcılık, televizyon yoluyla alışveriş, küçüklerin korunması, ve radyo-televizyon işletmelerinde yabancı sermayenin payı üzerindeki sınırlamalar gibi konular başta olmak üzere, giderilmesi gereken önemli farklar vardır. Bundan başka, Türkiye’nin GATS/WTO çerçevesindeki uluslararası taahhütleri ile Türkiye’nin bir aday ülke olarak Topluluk müktesebatını tam olarak uygulama taahhüdünden doğan yükümlülükler arasında da bir çelişki vardır.

BAKINIZ TRT - Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
Son düzenleyen Safi; 2 Ocak 2017 03:12