Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
13:04, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cumartesi, 13 Aralık 2025 - 13:05
Arama
MaviKaranlık Forum
Pakistan ve Pakistan Tarihi
-
Tek Mesaj #7
Mira
VIP
VIP Üye
10 Haziran 2012
Mesaj
#7
VIP
VIP Üye
Pakistan
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Pakistan, Güney Asya'da devlet. Batı ve kuzeyde Afganistan, kuzeydoğuda Çin, doğu ve güneydoğuda Hindistan, güneyde Umman Denizi, güneybatıda İran ile sınırlanır. Yüzölçümü 796.095 km2, nüfusu 137.800.000 (1997), başkenti İslamabad, önemli kentleri Karaçi, Lahor, Haydarabad, Multan, Peşaver, Lyallpur, Sialkot, Sargotha ve Keta'dır. Yönetim bakımından, nüfus, yüzölçümü ve ekonomik gelişme dereceleri farklı dört eyalete bölünür:
1.
Belucistan (Keta)
2.
Kuzeybatı sınırı (Peşaver)
3.
Pencap (Lahor)
4.
Sind (Karaçi)
Resmi dili Urduca, nüfusun %97'si Müslüman'dır. Fiziki koşulları bakımından farklı coğrafi bölgelerden oluşur. Batıda, Afganistan'ın güneyi ve İran'ın doğusunda kalan Belucistan, ülkenin en geniş, fakat en tenha kesimidir, kurak platolar ve yer yer dağlarla örtülüdür. Belucistan, güneyde Umman Denizi kıyılarına açılır. Kuzeybatıda, İndus'un batısında Peşaver ve Bannu Ovası; Potvar Platosu, Süleyman ve Hindukuş dağlarının bazı kesimleriyle Hayber Geçidi yer alır. Potvar Platosu'nun güneyinde Pencap alüvyal ovası yayılır. İndus'un kollarıyla sulanan (Celum, Şinab, Ravi, Satleç) bu bölge Pakistan'ın en kalabalık, ekonomisiyle en gelişmiş bölgesidir. Pencap'ın güneyinde kalan Aşağı İndus vadi ve ovası ülkenin en kurak yeridir. Daha büyük kısmı Hindistan'da kalan Tar Çölü de bu bölgede yer alır. Musondan yeter derecede yararlanamayan Pakistan'da yıllık yağış miktarı azdır ve hemen her yerde 500 mm.yi bulmaz. Ayrıca sıcaklık da yüksek olduğundan (en soğuk ay olan ocak ortalaması bile 13°C dolayındadır) tarımsal sulama zorunludur. Doğu Pakistan'ın bağımsız bir devlet (Bangladeş) olmasından sonra da, 1979'da 76.000.000 nüfusuyla yine kalabalık bir ülke olan Pakistan, Asya'nın ekonomi bakımından geri kalmış devletleri arasındadır.
Bu durum 1947'den beri geçen 35 yıl içinde, bütün çabalara karşın değişmemiştir. Kuruluşundan beri, gerek iç işlerinde ve gerekse Hindistan ile olan ilişkilerindeki sorunlar ve bunların yarattığı siyasal ve ekonomik güçlükler bu durumun başlıca nedenidir. Özellikle Hindistan ile iki kısa süreli savaşa yol açan Keşmir anlaşmazlığı, aşırı nüfus artışı ve Doğu Pakistan'ın kopmasının ülkenin ekonomik dengesinde yarattığı olumsuz etkiler bu sorunların ve güçlüklerin başlıcalarıdır. Sanayi gelirleri ülke ekonomisinde bugün de önemli bir yer tutmaz. Çoğu, yukarıda adı geçen büyük kentlerde toplanan başlıca sanayiler şunlardır: Kimyasal maddeler (azotlu gübre, sülfürik asit vb.), elektrik araçları, çimento, pamuk ipliği ve dokumacılık, gemi yapımı, onarımı ve bugün de genel ekonomide önemli yeri olan geleneksel el sanatları, çok çeşitli küçük sanayiler. Enerji üretimi ve yeraltı kaynaklarının işletilmesi sınırlıdır. Enerji kaynakları içinde, doğal gaz üretimi bir dereceye kadar önem taşır. Bu koşullar içinde ülkenin ekonomisi daha çok tarım ve hayvancılığa dayanır. Buğday, pirinç, mısır, darı, pamuk, şekerkamışı başlıca ürünlerdir. Fakat hiçbirinin üretimi dünya çapında dikkati çekecek bir düzeyde değildir. Hayvan sayısı, hayvansal madde ve besin maddeleri üretiminin durumu da aynıdır. İhraç malları arasında başlıca ürün olarak, Doğu Pakistan'ın ayrılmasından sonra jütün yerini pamuk almıştır; ihracatın değerce yarısı pamuk ve pamuklu dokumalardır. Havayolu ulaşımının oldukça gelişmiş olmasına karşılık, öteki ulaşım olanakları yetersizdir. Bütün bu koşullar altında dış ticaret ve kişi başına düşen gelir bakımından geri kalmış ülkelerden biridir. 1980'de 5.300.000.000 doları ithalat 2.588.000.000 doları ihracat olmak üzere dış ticaret hacmi 7.888.000.000 dolardı. Kişi başına düşen milli gelirse 303 dolardır (1986'da 350 dolar).
Pakistan Devleti'nin kurucusu Muhammet Ali Cinnah'tır. Cinnah, Hint dünyasında yaşayan Müslümanların ayrı bir devlet halinde örgütlenmeleri fikrini ve zorunluluğunu 1936'da ortaya atmıştı. Hindistan'ın doğu ve batısında iki büyük kitle halinde yaşayan Müslümanların tek bir devlet olarak bir araya getirilmeleri 1940'ta plânlanmıştı. Plân, 1947'de uygulanarak Pakistan, doğu ve batı eyaletlerinden oluşan tek bir devlet halinde kuruldu. Önceleri İngiliz Uluslar Topluluğu içinde, bir genel valiyle yönetilen bir sömürge devlet biçimindeydi. Genel Vali Muhammed Ali Cinnah'tı. Yönetici kadronun uyguladığı ustaca politikalarla, ekonomik yönden zayıf, siyasal yönden dağınık olan Pakistan, doğuşunu izleyen ilk yıllarda hızla toparlandı. Barışçı katılmalarla (Bahavalpur, Hirpur prenslikleri vb.) toprakları genişledi. Cinnah'ın 1948'de ölmesi, yerine geçen Liyakat Ali Han'ın da 1951 Ekimi'nde öldürülmesi üzerine ülkenin durumu kötüye gitmeye başladı. 1955'te İskender Mirza genel vali oldu. 1951-1958 yılları arasındaki dönemde, bir sömürge olmasına karşın Pakistan bağımsız bir devlet gibi davrandı; Birleşmiş Milletler'e, SEATO ve CENTO paktlarına girdi, birçok ülkeyle ilişkilerini geliştirdi ve antlaşmalar yaptı. Bu arada 1956 yılında, İngiliz Uluslar Topluluğu'ndan ayrılmaksızın bağımsız bir cumhuriyet haline dönüştü. 1958'de askeri bir darbeyle İskender Mirza'nın yerine silahlı kuvvetler başkomutanı Muhammet Eyüp Han devlet başkanı oldu. Eyüp Han liberal görüşlü bir liderdi. Birtakım reformlar yoluyla ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu düzeltmeye, Batı ve Doğu Pakistan arasındaki gelişmişlik farkını ve bu farkın yarattığı sosyal sorunları gidermeye çalıştı. 1963'te Çin ile, Keşmir'deki ortak sınıra ilişkin bir antlaşma yapıldı. 1965'te Hindistan ile Pakistan arasında kısa süreli çarpışmalar çıktı. Birleşmiş Milletler'in girişimiyle taraflar 1966 başında ateşkes imzaladılar. Bununla birlikte Keşmir sorunu çözülemeden kaldı. 1968 Ekimi'nde öğrenci hareketi biçiminde başlayan olaylar giderek siyasi bir buhrana dönüştü. 1967'de kurulan Halk Partisi'nin başkanı Zülfikâr Ali Butto'nun karışıklıkları kışkırttığı gerekçesiyle tutuklanması üzerine olaylar genişleyerek Doğu Pakistan'a da sıçradı. 1969 Martı'nda Eyüp Han istifa etti ve yerini Genelkurmay Başkanı Yahya Han'a bıraktı. Geçici bir anayasa düzeni kurularak 1962 anayasasındaki temel hakların kaldırıldığı açıklandı. Seçimler 1970'te yapıldı. Doğu Pakistan'a özerklik verilmesi konusunda seçim sonrasında yapılan görüşmeler çıkmaza girince Doğu Pakistan'da karışıklıklar çıktı. 26 Mart 1971'de Doğu Pakistan bağımsızlığını ilan etti. Bunun üzerine iç savaş başladı.
1971 sonunda ordunun Doğu Pakistan ve onu destekleyen Hindistan birlikleri karşısında yenilgiye uğraması üzerine Yahya Han cumhurbaşkanlığından istifa etti. Yerine Zülfikâr Ali Butto cumhurbaşkanı oldu. Ocak 1973'te Pakistan, İngiliz Uluslar Topluluğu'ndan çekildi. Doğu Pakistan'ın Bangladeş adını alarak bağımsız bir devlet olması ülkeyi birtakım ekonomik güçlüklere soktu ve karışıklıklara yol açtı. Nisan 1973'te kabul edilen anayasa ile Butto başbakan olarak geniş yetkileri elinde topladı. 1974'te Bangladeş tanındı. 1977 seçimlerini Zülfikâr Ali Butto'nun kazanması, ülkenin içinde bulunduğu karışıklıkları sona erdiremedi. 1978'de yapılan bir darbeyle Ziya Ül-Hak başkanlığa geçti. Ölüme mahkûm edilen Butto 1979'da idam edildi. O tarihten sonra Ziya Ül-Hak tarafından yönetilen ülkede iç huzursuzluklar, siyasal gerginlikler, komşu devletlerle mevcut sorunlar ve bölgedeki siyasal gerginliklerin yarattığı tehlike eski önemini yitirmeden, varlığını sürdürdü. Ziya Ül-Hak 1981'de kendisine ülkenin sıkıyönetim altında idaresini ve anayasa değişiklikleri yapma yetkisini sağlayan Geçici Anayasa Düzeni'ni ilan etti. 1984'te halkoylamasına sunulan İslamlaşma programı büyük çoğunlukla kabul edildi. 1985'te yapılan genel ve yerel seçimlere siyasal partilerin katılmasını yasakladı. Mart 1985'te Cumhurbaşkanlığı görevine başladı. 1973 tarihli Anayasa'nın tekrar yürürlüğe girmesiyle sıkıyönetim kalktı. Zülfikâr Ali Butto'nun kızı Benazir Butto'nun kurduğu Pakistan Halk Partisi güç kazanmaya başladı. Ziya Ül-Hak Haziran 1988'de başbakanlık görevini de üstlenerek medeni hukuk yerine şeriat uygulamasını başlattı. iki ay sonra uçağına yapılan bir sabotaj sonucunda öldü. Senato Başkanı Gulam İshak Han cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi. Kasım 1988'de yapılan seçimlerde Benazir Butto'nun partisi 94 milletvekili çıkararak birinci parti durumuna geldi. Hükümeti kuran Benazir Butto, yönetiminin ilk yılında içte ve dışta, köklü değişikliklerden kaçınan bir politika izledi. Cumhurbaşkanı Gulam İshak Han, Butto hükümetini yolsuzluk, adam kayırma ve görevini kötüye kullanmakla suçlayarak Ekim 1990'da erken seçim yapılacağını açıkladı ve başbakanlığa geçici olarak muhalefet lideri Gulam Mustafa Jatoi'yi atadı. 27 Ekim'de yapılan seçimler oldukça olaylı geçti. Kasım 1990'da yeni başbakan Nevaz Şerif görevine başladı. 1993 ekiminde, B. Butto'nun lideri olduğu Halk Partisi bir kez daha milletvekili seçimlerini kazandı. Ancak, Butto ve eşinin yolsuzluk soruşturmaları partiye oy kaybettirdi. 1997 Şubat'ındaki seçimlerde Butto'nun ağır yenilgisi üzerine N. Şerif yeniden başbakanlık koltuğuna oturdu. Ancak ekonomik sorunların ağırlaşması ve Hindistan ile Pakistan arasındaki tarihî Keşmir sorununda uğranılan başarısızlık, genel kurmay başkanı Perves Müşerref'in askeri darbesine yol açtı (Ekim 1999).
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
theMira
Cevapla
Kapat
Saat: 13:05
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...