Arama

Pakistan ve Pakistan Tarihi

Güncelleme: 10 Haziran 2012 Gösterim: 16.824 Cevap: 6
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
5 Ekim 2006       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Pakistan Devleti, yirminci yüzyılda kurulmuş genç bir devlettir. Pakistan'ın 15 Ağustos 1947 yılından evvelki tarihi Hindistan ile aynıdır. "Pakistan" adı ilk olarak, İngiltere'de öğrenim gören Müslüman öğrenciler tarafından 1940 yılında ortaya kondu. Pakistan, Pencap, Afgan, Keşmir, Sind ve Belucistan isimlerinin başharflerinin yanyana gelmesinden meydana gelip, mana itibariyle "temiz ülke" demektir.

Sponsorlu Bağlantılar
Hindistanlıların, İngilizlerin egemenliğinden kurtulmaya çalıştıkları sırada, bölgedeki Müslümanlar birleşerek 1947 yılında bir dominyon kurdular. Bu dominyon, İngiliz Milletler Cemiyetine dahil durumdaydı. Bu yıllarda Pakistan liderliğini M. Ali Cinnah yürütmekteydi.

Pakistan 1956 yılında cumhuriyet oldu. İki yıl sonra General M. Eyüb Han darbe yaparak idareyi ele geçirdi. 1960 yılında ve 1965'te yeniden başkan seçildi. Bunun 1969 yılında istifa etmesi üzerine Doğu Pakistan'da ayaklanmalar başgösterdi. Daha sonra General Ağa M.Yahya Han idareye el koydu. İdareyi ele alır almaz ülkede sıkıyönetim ilan etti. 1970 seçimleri sonucunda Doğu Pakistan, Avami Partisi büyük çoğunluk elde etti. Fakat seçimlerden bir yıl sonra Yahya Han, Millet Meclisini dağıttı.

Bunun üzerine ülkede grevler ve isyanlar artmaya başladı. Bundan dolayı hükümet kuvvetleri Doğuya taarruzlar tertipledi. Fakat çok geçmeden Hindistan'dan kuvvet desteği alan doğulular, bağımsızlıklarını ilan ederek Bangladeş Devletini kurdular. Ayrıca çarpışmalar kesilmedi. Binlerce insan öldürüldü. 10 milyonu aşkın Doğulu Hindistan'a göç etti. Nihayet Pakistan-Hindistan savaşı patlak verdi. Doğu Pakistan'daki, Pakistan birlikleri kuşatılınca, ateş-kes imzalandı. Her iki taraf da birliklerini geri çekti. İki ülke arasındaki münasebetler 1976 yılında yeniden normal hale getirildi.

Bu esnada Pakistan başkanlığına, Pakistan Halk Partisi Başkanı Zülfikar Ali Butto geldi. 1973 yılında yeni bir anayasa kabul edildi. Pakistan, bundan böyle "Federal İslam Cumhuriyeti" adını aldı. Butto, aynı yıl Başbakan oldu.

1977 yılının Haziran ayında, General Ziya-ül Hak, askeri bir ihtilalle idareye el koydu. Butto başbakanlıktan alındı. Evvelce, Butto'nun siyasi muhalifi öldürüldüğünden, ihtilal sonrası Butto, bu suçtan mesul tutuldu. 1974 yılında işlenmiş bulunan bu cinayet sebepiyle, Butto 1979 yılında idam edildi. Bunun üzerine Pakistan-ABD münasebetleri gerginleşti. Bu hadiselerden sonra halk Amerikan üslerine ve görevlilerine tepki gösterdi.

1981 yılında Sovyet Rusya'nın Afganistan'ı işgali üzerine, ABD Pakistan ile anlaşmak mecburiyetinde kaldı. İki ülke arasında altı yıllık askeri ve ekonomik yardım programı hazırlanarak imzalandı. Afganistan işgali iki milyon civarında Afganlının, Pakistan'a göç etmesine sebep oldu. 1988 Ağustosu'nda esrarengiz bir uçak kazasında devlet Başkanı General Muhammed Ziya-ül-Hak'ın ölmesi üzerine yerine Gulam İshak Han geçti.

Yapılan seçimleri sol eğilimli Pakistan Halk Partisi kazandı ve Müslüman bir devletin ilk kadın başbakanı olarak Benazir Butto hükumeti kurdu. Bazı yolsuzluklar ve iç asayişin sağlanmaması üzerine Devlet başkanı Gulam İshak Han 1990'da Benazir Butto'yu görevden alarak yerine Nevaz Şerif'i başbakanlığa atadı. 1993'te yapılan seçimleri kazanan Benazir Butto tekrar başbakanlığa getirildi.

*
Son düzenleyen kompetankedi; 17 Mart 2007 17:49
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
6 Ekim 2006       Mesaj #2
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Tarihi: Pakistan'in tarihini Hind yarimadasi tarihi içinde ele almak gerekir. Çünkü Pakistan'in kendine özel bir tarihi yoktur ve tarihte bugünkü Pakistan topraklarina özel olarak kurulan ilk devlet Pakistan'dir. Tarihi kaynaklardan ögrendigimize göre Hint Yarimadasi'na Islâm'i ilk götürenler sufilerle Müslüman tüccarlardir. Hindistan topraklarinin Islâm devleti tarafindan fethi ise 712-714 yillari arasinda Haccaci Zalim olarak bilinen Haccac ibnu Yusuf es-Sakafi'nin gönderdigi Muhammed bin Kasim'in komutasindaki ordular tarafindan gerçeklestirilmistir. Bu fetihten sonra yarimadada Islâm hizla yayilmaya basladi. Müslüman Araplar'in yarimada üzerindeki hâkimiyetleri 300 yil kadar sürdü. 1001 yilinda Gazneli Mahmud'un Pencab hükümdariyla girdigi meydan savasini kazanmasindan sonra yarimada tedrici bir sekilde Türklerin eline geçmeye basladi. Gaznelilerin bölgedeki hâkimiyetleri 1187'ye kadar sürdü. 1187 - 1206 yillari arasinda Hind yarimadasinin büyük bir kismina Guriler hükmettiler. 1206'da Hindistan Memlükleri dönemi basladi ve 1290'a kadar sürdü. 1290 - 1320 yillari arasinda Halaçlar, 1320 - 1414 yillari arasinda da Tugluklar hüküm sürdüler. Tugluklar döneminin devam ettigi sirada 1398'den itibaren Hindistan topraklari Timurogullari'nin saldirilarina maruz kalmaya basladi. Timurogullari ilk saldirilardan itibaren Hindistan'in bir bölümünü ele geçirdiler ve zamanla Tugluklar'i ortadan kaldirarak onlarin topraklarina hükmetmeye basladilar. Timurogullari'nin yönetimi 1858'e kadar sürdü. Ancak bu dönemde Hindistan'in tamamina hükmetmis degillerdir. Ayni dönemde Hindistan'in bazi bölgelerinde daha baska yönetimler hüküm sürmüstür. Timurogullari'nin Hindistan yarimadasindaki hâkimiyetlerinin devam ettigi sirada, 18. yüzyilin sonlarindan itibaren Ingiliz sömürgeciler Hind yarimadasini tehdit etmeye, bazi önemli noktalara saldirilar düzenlemeye basladilar. 1800 yilinda Allahâbâd sehri Ingiliz isgalcilerin eline geçti. Ingilizler 1802'de Agra'yi ele geçirdiler. Daha sonra içerilere dogru iyice girerek yarimadanin tamamina yakinini isgal ettiler. 1857'de isgale karsi çikan halk ayaklanmasi Ingilizler tarafindan siddetle ve pek çok kan akitilarak bastirildi. Ingilizler 1858'de de Timurogullari'nin hâkimiyetine tamamen son verdi ve son Timurogullari sultani Bahadir Sah'i Rangun'a sürgün ettiler. Isgalciler 1857 halk ayaklanmasindaki bütün maddi zararlarinin bilançosunu çikararak tamamini Hindistan halkina ödettirdiler. Ingilizler Hindistan'i isgal ettikten sonra yarimadanin bütün maddi zenginliklerini Ingiltere'ye tasimak amaciyla Dogu Hindistan Sirketi adinda bir sirket kurdular. Bu sirket sadece ticari bir kurulus degildi. Genis idari yetkilere ve imkânlara sahip oldugu gibi bir de ordusu vardi. Ingilizler Hint yarimadasinda en çok Müslümanlari ezmeye çalismislardir. Çünkü isgal ve sömürgeci uygulamalar karsisinda en çok direnenler Müslümanlardi. Ingiliz baskisina karsi Müslümanlar da bagimsizlik yolundaki çabalarini artirdilar. 1906'da kisa adi Muslim League olan Tüm Hindistan Müslümanlari Birligi adli bir örgüt kuruldu. Ünlü Müslüman sair Muhammed Ikbal ile etkili siyaset adami Muhammed Ali Cinnah'in bu birlige katilmasiyla birlik daha da güç kazandi. Muslim League baslangiçta Müslümanlarin Hindularla ayni haklara sahip olmasi için mücadele ediyordu. Ancak zaman içinde Müslümanlarin ayri bir devlet kurmasi fikri güç kazandi ve 1940 Lahor toplantisinda Müslümanlarin çogunlukta oldugu bölgelerde Hindistan'dan ayri bagimsiz bir devlet kurulmasi için çalisilmasi kararlastirildi. Tarihte Hindular tarafindan sürekli horlanan ve Ingiliz isgali döneminde de ikinci sinif vatandas durumuna düsürülen Müslüman kitle bu yöndeki çabalari destekledi ve 14 Agustos 1947'de Hindistan'dan bagimsiz Pakistan devletinin kurulusu ilan edildi. Baslangiçta Banglades de Dogu Pakistan adiyla bu devlete bagliydi. Ancak 1971'de Pakistan'dan ayrildi.

Sponsorlu Bağlantılar
pak5 pak6

Bagimsizlik sonrasinda ilk cumhurbaskanligina "Büyük önder" diye anilan Muhammed Ali Cinnah getirildi. Onun cumhurbaskanligi 11 Eylül 1948'e kadar sürdü. Ondan sonra 19 Ekim 1951'e Hoca el-Hac Nizamuddin, 6 Ekim 1955'e kadar Gulam Muhammed Han, 28 Ekim 1958'e kadar Iskender Mirza, 25 Mart 1969'a kadar Maresal Muhammed Eyyüb Han, 20 Aralik 1971'e kadar Orgeneral Aga Muhammed Yahya, 14 Agustos 1973'e kadar Zülfikar Ali Butto, 5 Temmuz 1977'ye kadar da Fazlullah Çavdara cumhurbaskanligi yapti. Fazlullah Çavdara'nin cumhurbaskanligi döneminde Zülfikar Ali Butto da basbakanlik görevinde bulundu. 5 Temmuz 1977'de Orgeneral Muhammed Ziyaü'l-Hak bir askeri darbe gerçeklestirerek Butto ve Çavdara yönetimine son verdi. Butto 4 Nisan 1979'da askeri yönetim tarafindan idam edildi. Muhammed Ziyaü'l-Hak, Butto döneminde yürürlükten kaldirilan Islâmi hükümleri yeniden uygulamaya koymak, ülkenin Islâmi kimligini yeniden güçlendirmek ve bütün Pakistan genelinde Islâmi çalismalari artirmak için önemli faaliyetlerde bulundu. Ziyaü'l-Hak'in en önemli hizmeti ise Afganistan'daki Islâmi cihada verdigi destektir. Ziyaü'l-Hak, 17 Agustos 1988'de, uçaginin bir suikast sonucu düsmesi üzerine hayatini kaybetti. Ondan sonra cumhurbaskanligina Gulam Ishak Han getirildi. 16 Kasim 1988'de yapilan genel seçimlerde Zülfikar Ali Butto'nun kizi Binazir Butto'nun liderligindeki Pakistan Halk Partisi 93 üyelik kazanarak birinci parti oldu. Seçimlerden sonra da hükümeti kurma görevi bu partiye verildi. Butto, Muhacir Ulusal Hareketi ve bagimsiz milletvekillerinin destegiyle hükümet kurdu. Butto hükümeti Eylül 1990'da bazi yolsuzluklara karistigi gerekçesiyle cumhurbaskani Gulam Ishak Han tarafindan görevden alindi. Arkasindan 24 Ekim 1990'da gerçeklestirilen seçimlerde Butto'nun partisi sadece 45 üyelik alabildi. Cemaati Islâmiye de içinde olmak üzere Islâmci ve muhafazakâr kesimden birkaç siyasi olusumu temsil eden Islâmi Demokratik Ittifak ise 107 üyelik kazandi. Seçimlerden sonra hükümeti Islâmi Demokratik Ittifak'in lideri Nevaz Serif kurdu. Ancak cumhurbaskani Nevaz Serif hükümetini 18 Nisan 1993'te görevden aldi. Bu tarihten sonra 26 Mayis 1993'e kadar Balah Ser Mezari'nin liderliginde geçici hükümet isbasinda kaldi. Bu tarihte anayasa mahkemesinin karariyla Nevaz Serif hükümeti yeniden isbasina geldi. 16 Temmuz 1993'te cumhurbaskani Gulam Ishak Han ve basbakan Nevaz Serif birlikte istifa ettiler. Bu tarihten sonra Muin Kureysi'nin liderliginde yeni bir geçici hükümet olusturuldu. Cumhurbaskanligina önce geçici olarak Vasim Seccad, 14 Kasim 1993'te de Faruk Ahmed Leghari getirildi. 6 Ekim 1993'te gerçeklestirilen erken genel seçimlerde Pakistan Halk Partisi parlamentoda 86 üyelik kazanarak birinci parti oldu ve bagimsizlarla isbirligi yaparak 19 Ekim 1993'te hükümeti devraldi.

Fakat bayan Butto daha sonra yine yolsuzluklar yüzünden cumhurbaskani tarafindan görevden alindi. Bayan Butto yolsuzluklarin içine öylesine dalmisti ki zaman zaman

kardesi Murtaza Butto'yu bile irtibatli oldugu mafya vasitasiyla öldürterek tasfiye etmisti. Kocasi da bütün resmi ihalelerden yüzde on komisyon seklinde rüsvet aldigindan halk arasinda "yüzde oncu" olarak aniliyordu. Bayan Butto'nun görevden alinmasinda ise Cemaati Islamiye'nin önemli rolü olmustur. Cemaati Islâmiye, bütün bu yolsuzluklara, mafya cinayetlerine ve devlet yönetiminin adeta bir mafya çetesi haline getirilmesine karsi halki harekete geçirmeseydi, insanlari sokaga dökmeseydi belki de cumhurbaskani Faruk Ahmed Leghari bayan Butto'yu görevden alma ihtiyaci duymayacakti. Çünkü Leghari, gelismeleri çok iyi biliyordu ve olan bitenleri Cemaati Islâmiye'nin ileri gelenlerinden önce ögrenme imkânina sahipti. Anayasa kendisine yolsuzluklara karistigi anlasilan bir basbakani görevden alma yetkisi de veriyordu. "Yüzde oncu"nun hanimini görevden aldigindan dolayi halktan herhangi bir tepki görmeyecegini tahmin etmesi de mümkündü. Ama buna ragmen Cemaati Islâmiye'nin harekete geçirdigi kitleler kapisina kadar dayanip kulaklarini patlatircasina seslerini yükseltmeden anayasanin bu konuda kendisine verdigi yetkileri kullanmaya yanasmadi.

Butto'nun görevden uzaklastirilmasindan bir süre sonra, 3 Subat 1997 tarihinde yeniden erken genel seçimler gerçeklestirildi. Seçimlerden Nevaz Serif'in Pakistan Müslüman Birligi (PML) adli partisi zaferle çikarak 217 üyeli parlamentoda 124 sandalye kazandi. Bayan Binazir Butto'nun kazandigi sandalye sayisi ise 15'e düstü. Butto, sonuçlari kabul etmedi ve seçimlere hile karistigini ileri sürdü. Verilen bilgilere göre seçimlere katilim orani oldukça düsüktü. Bu durum Pakistan halkinin siyâsi partilerden fazla bir beklentisinin olmadigini ortaya koyuyordu.
Seçimlerden sonra cumhurbaskani Faruk Ahmed Leghari hükümeti kurma görevini parlamentoda mutlak çogunlugu elde eden Pakistan Müslüman Birligi'nin lideri Nevaz Serif'e verdi. Nevaz Serif de 17 Subat tarihinde basbakanlik görevini devraldi. Son askeri darbeye kadar da görevde kaldi.

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
17 Kasım 2008       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Hindistan'ın kuzeybatısında yer alan Pakistan İslam Cumhuriyeti batıda İran, kuzeyde Afganistan, güneyde Umman Denizi'yle çevrilidir. Büyük bölümü dağlık olan Pakistan'ın kuzeydoğusunda uzanan Himala-yalar'ın batı bölümü Hindukuş Dağlan'yla birleşir. Ortalama yüksekliği 6.100 metre olan bu dağlarda K2 ya da Godvvin-Austen (8.611 metre) ve Nanga Parbat (8.126 metre) gibi dünyanın en yüksek tepeleri yer alır. Batıdaki Belucistan Yaylası'nda çöller, tuz gölleri ve dar bir kıyı ovası vardır. Ülkeyi kuzeyden güneye kesen İndus Irmağı ile kolları zamanla büyük bir ova oluşturmuştur. Kuzeydoğuda Karakurum Sıradağları Pakistan'la Hindistan arasında tartışma konusu olan Keşmir bölge­sinden geçer.
Pakistan'ın başkenti yeni kurulan İslam-abat, en büyük kentleri ise ülkenin başlıca limanı olan Karaçi ile Lahor'dur. Karaçi 1947-59 yılları arasında Pakistan'ın İslamabat'tan önceki başkentiydi. Öbür önemli kentler arasında Haydarabat, Faysalabat, Ravalpindi, Multan ve Peşaver sayılabilir.

Halk

Pakistan halkı bölgeden bölgeye büyük farklı­lıklar gösterir. Kuzeybatıdaki dağlık bölgede savaşçı bir halk olan Peştular yaşar. Fiziksel yapıları Afganistan'daki komşularına benzeyen bu insanlar, öbür Pakistanlılardan farklı olarak kabilelere ve gruplara bölünmüştür. Kabileler bazen kan davası güder ve araların­da savaşır. Pakistan'ın bu bölümündeki köy­ler ova köylerinden farklıdır. Birçoğunda, kabile savaşlarının sık yaşandığı günlerden kalma gözetleme kuleleri vardır. Asya'nın dört bir yanından gelen tüccarların mallarını takas ettiği Peşaver kenti Hayber Geçidi'nin eteğindedir. Pakistan'ın başkenti İslamabat ise doğudadır. İndus Irmağı'nın beş kolu olan Jhelum, Çinap, Ravi, Satleç ve Beas'ın aktığı Pencap'ın (beş ırmak ülkesi) halkı genellikle çiftçilikle geçinir.
Pakistan birçok dilin konuşulduğu bir ülke­dir. Resmi dil Urdu olmakla birlikte, yaygın olarak kullanılan beş dil daha vardır. Ayrıca İngilizce konuşulur.
Pakistan halkının yaklaşık yüzde 97'si Müs­lüman'dır. Ülkede az sayıda Hindu ve Hıristi­yan da vardır. Pakistan İslam ilkelerine göre yönetilir. Geleneksel değerler büyük önem taşır. Bu nedenle kadınlar toplumsal yaşamın oldukça dışında tutulur. Gene de bazı deği­şimler gözlenmekte, geçmişte Müslüman er­keklerin birden fazla kadınla evlenmesine izin verilirken, bu gelenek yavaş yavaş kırılmakta­dır. Pakistan'da kadın doktor, hemşire ve avukatların sayısı da son zamanlarda gittikçe artmaktadır.
Bu değişikliklerin büyük bölümü eğitimin yaygınlaştırılması ile gerçekleşmiştir. Ne varki, Pakistan'da okuma yazma oranı hâlâ çok düşüktür. 1947'de ülkede yalnızca üç üniver­site varken daha sonra, aralarında Karaçi, Haydarabat, Lahor ve Peşaver üniversiteleri de olan birçok yeni üniversite açılmıştır.

Tarım ve Sanayi

Kuru alanların sulanması, gübre ve nitelikli tohum kullanımı Pakistan'da tarımın gelişme­sine yol açmıştır. Buğday, pamuk, pirinç, şekerkamışı ve tütün başlıca ürünlerdir. Ülke­de sığır, manda, koyun ve keçi de yetiştirilir. Elde edilen post, yün ve deri dışarıya satılır. Pakistan'ın çalışan nüfusunun neredeyse yüz­de 90'ını toprağı işleyen köylüler oluşturur. Ormancılık da giderek önem kazanmakta­dır.
Pakistan doğal kaynaklar bakımından zen­gin bir ülke değilse de, doğal gaz, ham petrol, demir cevheri, kromit cevheri ve kireçtaşı yataklarına sahiptir. Düşük nitelikte kömür de çıkarılmaktadır. Santrallardan elde edilen elektrik enerjisinin artışı ülkede çeşitli tüke­tim sanayilerinin kurulmasına olanak vermiş­tir. Pakistan nükleer güce de sahiptir.
Sanayide bugün nüfusun yalnızca küçük bir bölümü çalışmakla birlikte, yün ve pamuklu dokuma gibi sanayiler gelişmektedir. Daha yeni sanayiler arasında sodyum silikat, çikola­ta, boya ve cila üretimi ile deri işleme sayılabilir. Dışarı satmak amacıyla el işleri ve çanak çömlek de yapılmaktadır.

Hindistan'dan Ayrılma

Pakistan 15 Ağustos 1947'de, daha önce Hindistan olarak bilinen ülkenin ikiye bölün­mesiyle ortaya çıktı. Bu tarihten önce Hindis­tan'ı yöneten İngilizler 1947'de yönetimi ülke halkına bırakmayı kabul ettiler. Bağımsızlığın kazanılmasından sonra yeni sorunlar baş gös­terdi. Hindistan halkı Sihler'den, Hindular' dan ve Müslümanlar'dan oluşuyordu. Hindu­lar çoğunlukta olduğu için Müslümanlar bir Hindu hükümetinin kendilerine adaletli dav­ranacağından kuşkuluydu Bu nedenle ülkenin ikiye bölünmesine karar verildi. Bölümlerden birine Pakistan, öbürüne Hindistan adı veril­di. Pakistan'a Müslümanlar'ın çoğunlukta ol­duğu, Hindistan'a ise daha çok Hindular'ın yaşadığı bölgelerin bırakılması öngörülmüştü.
Müslümanlar birbirinden ayrı iki bölgede yaşadıklarından, yeni Pakistan Devleti de Doğu ve Batı Pakistan olmak üzere iki eyalete bölündü. İki eyalet arasında yer alan ve uzunluğu 1.500 kilometreyi aşan alanda Hindistan Cumhuriyeti'nin toprakları yer alı­yordu.
Bu bölünmeye karşın, Hindistan'da çok sayıda Müslüman yaşamaktaydı; Pakistan'da da yüz binlerce Hindu vardı. Bu durum, özellikle sınırın Sihler'in yaşadığı bölgelerden geçtiği Pencap'ta ciddi sorunlara yol açtı. Sihler Hindular'ı destekleyerek sınırın iki yanında Müslümanlar'la savaşmaya başladı. Kanlı mücadelelerden sonra halk kitleler ha­linde göçe başladı. Sihler ve Hindular Pakis­tan'dan Hindistan'a, Müslümanlar da Hindis­tan'dan Pakistan'a geçmeye çalışıyordu.
Eski Hindistan, 1947'ye kadar İngiliz Hin-distanı olarak bilinen bölge ile prensliklerden oluşuyordu. İngiliz Hindistanı, her biri yerel meclisler ve valilerce yönetilen Bombay, Ben-gal, Madras ve Pencap gibi eyaletlere ayrıl­mıştı. Bahavalpur, Keşmir ve Haydarabat gi­bi prenslikler ise Hintli mihracelerin yöneti­mindeydi. Pakistan'a komşu olan Müslüman eyaletlerin çoğu bu ülkeye, Hindu eyaletler ise Hindistan'a bağlandı. Ne var ki, iki üç yer­de yeniden sorunlar çıktı. Bu yerlerden biri de, halkın büyük bölümünün Müslüman, mihracenin ise Hindu olduğu Keşmir'di

Bağımsızlıktan İslam Cumhuriyeti'ne

Pakistan 1947'den 1956'ya değin bir genel vali tarafından yönetildi. Pakistan'ın ilk genel va­lisi Muhammed Ali Cinnah oldu . 1956'da cumhuriyet olan ülke İngiliz Uluslar Topluluğu içinde kal­dı ve 1958-69 yıllan arasında Cumhurbaşkanı Eyüb Han tarafından yönetildi. Ne var ki, Doğu Pakistan'a ülkenin ekonomisine katkısı oranında yatınm yapılmadığı için, iki bölge arasında ekonomik eşitsizlik baş gösterdi. Huzursuzluklann ayaklanmaya dönüşmesi so­nucunda Eyüb Han 1969'da görevinden istifa etti ve yerini Başkomutan Ağa Muhammed Yahya Han'a bıraktı.
Bengalliler'in çoğunlukta olduğu Doğu Pa­kistan 1971'de Batı Pakistan'dan bütünüyle ayrılarak Bangladeş Halk Cumhuriyeti adıyla bağımsızlığını ilan etti. İç savaşı, Pakistan'la Hindistan arasında çıkan büyük savaş izledi. Pakistan yenildi ve Bangladeş, Hindistan'ın da yardımıyla ayrı bir cumhuriyet oldu . Yahya Han'ın görevinden ay­rılması üzerine yerini Zülfikâr Ali Butto al­dı.Savaştan sonra, eskiden Batı Pakistan ola­rak bilinen bölgede kalan Pakistan İngiliz Uluslar Topluluğu'ndan ayrıldı. 1977'de Ge­nelkurmay Başkanı General ZiyaüT-Hak yö­netime el koydu; kendini cumhurbaşkanı ilan ederek eski Cumhurbaşkanı Zülfikâr Ali Butto'yu tutuklattı. Butto T979'da idam edildi. Aynı yıl seçimleri süresiz erteleyen, partileri kapatıp grevleri yasaklayan ve basına ağır bir sansür getiren ZiyaüT-Hak ülkede katı bir İslam düzeni kurdu. Bu baskıcı yönetim ülkede huzursuzlukların yeniden baş göstermesine yol açtı. 1985'te sınırlı koşullar­da genel ve yerel seçimler yapıldı. Butto'nun kızı Benazir Butto'nun önderliğindeki sol eğilimli Pakistan Halk Partisi seçimlerden güçlü çıktı. Yumuşama siyasetiyle muhalefeti etkisizleştirmeye çalışan Ziyaü'l-Hak daha sonra tutumunu sertleştirdi. Bu arada başba­kanlık görevini de üzerine aldı. Ama Ağustos 1988'de bir uçak kazasında öldü. Aynı yılın kasım ayında yapılan seçimler sonucunda, Benazir Butto tarihte ilk kez bir Müslüman ülkenin kadın başbakanı oldu.


Pakistan'ın yoksulluk, uyuşturucu ticareti, komşu Afganistan'la olan sınır anlaşmazlıkla­rı, sayıları 3 milyonu bulan Afganlı mülteciler ve etnik çatışmalar gibi, her biri çok önemli olan sorunları Benazir Butto döneminde de sürdü. Keşmir sorunu Hindistan'la Pakis­tan'ın savaşın eşiğine gelmesine yol açtı. Keş­mir'de iki ülkenin denetimindeki bölgeleri birbirinden ayıran ateşkes hattında olaylar çıktı. Cemmu ve Keşmir'de, Pakistan'la bir­leşmek isteyen Müslümanlar'la Hint askerleri arasında çatışmalar başladı, gösteriler ve siya­sal cinayetler giderek tırmandı. Pakistan'ın Karaçi ve Haydarabat kentlerinde de Müslü­man önderlerin öncülüğünde gösteriler yapıl­dı; 100'e yakın kişi öldü. Gene bu sırada 1947'de Pakistan'a göç eden Müslüman Hint­liler ile Karaçi'nin yerlisi olan Sindler arasın­da etnik çatışmalar başladı.
Ağustos 1990'da Cumhurbaşkanı Gulam İshak Han'ın Başbakan Benazir Butto'yu görevinden alarak yerine muhalefet önderi Gulam Mustafa Jatoi'yi ataması ve parlamen­toyu feshetmesi ülkedeki siyasal gerginliği daha da artırdı.

MsxLabs & TemelBritannica
Son düzenleyen asla_asla_deme; 3 Eylül 2010 15:15
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
metal prenses - avatarı
metal prenses
Ziyaretçi
21 Kasım 2010       Mesaj #4
metal prenses - avatarı
Ziyaretçi
SAOLUN SÜPER PAYLAŞIMLAR
metal prenses - avatarı
metal prenses
Ziyaretçi
21 Kasım 2010       Mesaj #5
metal prenses - avatarı
Ziyaretçi
Resmi adi: Pakistan Islâm Cumhuriyeti Baskenti: Islâmabad (Nüfusu: 500.000)
Diger önemli sehirleri: Karaçi (yaklasik 10 milyon), Lahor (yaklasik 5 milyon), Ravalpindi, Haydarabad, Multan, Pesaver.
Yüzölçümü: 879.811 km2.
Nüfusu: 155.000.000 (1999 tahmini).
Nüfus artis hizi: % 2.9
pakmapad

Etnik yapi: Pakistan degisik etnik unsurlarin bir arada yasadigi bir ülkedir. Bunlarin içinde en kalabalik olanlar nüfusun yaklasik % 60'ini olusturan Pencabilerdir. Pencabilerin bir kismi da Hindistan'da yasamaktadir. Hint - Iran dilleri grubuna dahil olan Pencap dilini konusurlar. % 99'a yakini Müslüman ve geneli sünni hanefidir. Onlardan sonra % 11 orana sahip olan Sindliler gelir. Sindlilerin de bir kismi Hindistan'da yasamaktadir. Sindçe konusurlar. % 93'ü Müslüman, onlarin da büyük çogunlugu sünni az bir kismi Ismailidir. Onlardan sonra gelenler % 9 orana sahip Pestunlardir. Onlardan sonra % 6.3 oranindaki Urdu dili konusan halklar gelir. Urduca konusanlar homojen bir etnik unsur degildir. Hindistan ve Banglades'e de yayilmislardir. % 85'i Müslümandir. Onlardan sonra gelen Jatlar % 6 orana sahiptirler. Çogunlugu Hindistan'da yasayan Jatlari Hint Yarimadasi'nin çingeneleri olarak nitelemek mümkündür. Pakistan'dakilerin tamamina yakini Müslümandir. Ardindan % 2.6 orandaki Beluciler gelir. Tamami Müslümandir. Bunlarin disinda kalan etnik unsurlarin hiçbirinin orani % 1'i bulmamaktadir. Bunlarin da belli baslilari sunlardir: Guceratiler, Holar, Kayastanlilar, Kuhistanlilar, Araplar, Farisiler, Hazaralar, Gucarlar, Kesmirliler ve Kizilbaslar.
Dil: Resmi dil Urduca ve Ingilizce'dir. Etnik unsurlarin dilleri de konusulmaktadir.
Din: Resmi din Islâm'dir. Halkin % 97'si Müslümandir. Müslümanlarin % 97.5'i sünni ve sünnilerin de büyük çogunlugu hanefidir. % 1.1'i Caferiye siasi, % 1.1'i de Ismailiyye siasidir. % 0.3 oraninda da Kadiyani vardir. Kadiyaniler Müslümanlardan sayilmakla birlikte bazi düsünceleri Islâm'in temel ilkelerine aykiridir. Bu yüzden ilim adamlarinin çogu onlari Islâm'in disinda görmektedir.
Cografi durumu: Güney Asya ülkelerinden olan Pakistan, kuzeyden Afganistan ve Çin, dogudan Çin, güneyden Hint Okyanusu (Umman Denizi), batidan Iran ile çevrilidir.
Yönetim sekli: Ülke 14 Agustos 1973'te yürürlüge konan anayasayla yönetilmekte ve anayasa ülkedeki rejimi federal Islâm cumhuriyeti olarak tanimlamaktadir. Iki meclisli bir parlamenter sistemi vardir. Birinci meclis 87, ikinci meclis 217 üyeden olusur ve parlamenterler serbest genel seçimlerle belirlenir. BM, IKÖ (Islâm Konferansi Örgütü), Ingiliz Uluslar Toplulugu, Uluslararasi Para Fonu (IMF), Islâm Kalkinma Bankasi gibi uluslararasi örgütlere üyedir
metal prenses - avatarı
metal prenses
Ziyaretçi
21 Kasım 2010       Mesaj #6
metal prenses - avatarı
Ziyaretçi
Siyasi partiler: Pakistan'da 30'dan fazla siyasi parti bulunmaktadir. Basta gelenleri sunlardir:
Pakistan Halk Partisi: Binazir Butto'nun liderligindeki bu parti Bati yanlisi laik bir anlayisi savunmaktadir.
Pakistan Islâmi Cephe Partisi: Ebu'l-Ala el-Mevdudi'nin kurmus oldugu Islâm Cemaati'nin siyasi tesekkülüdür. Genel baskani Kadi Hüseyin Ahmed'dir. (Islâmi Cemaat hakkinda "Islâmi hareket" kismina bkz.)
Islâmi Birlik Partisi: Nevaz Serif'in liderligindeki bu parti liberal ve muhafazakâr bir anlayisa sahiptir.
Islâm Alimleri Cemiyeti: Mevlânâ Fazlurrahman'in liderligindeki bu cemiyet geleneksel bir Islâmi siyasi anlayisa sahiptir.
Muhacir Ulusal Hareketi: Eltâf Hüseyin'in liderligindeki bu parti Pakistan'in kurulusundan sonra Hindistan'dan bu ülkeye göç eden ve kendilerine "muhacirler" denen kitleyi temsil ettigini ileri süren bir olusumdur.
Pakistan Milli Avam Partisi: Han Abdulveli Han'in liderligindeki bu parti sol çizgidedir.
Caferi Fakihi Hareketi: Pakistan'daki Sii cemaati temsil etmektedir.
Idari bölünüs: Bir baskent bölgesiyle 5 eyaletten ve 17 ilden meydana gelir. Eyaletler: Pencab (baskenti: Lahor), Sind (baskenti: Karaçi), Pathanistan (baskenti: Pesaver), Belucistan (baskenti: Keta), Azâd Kesmir (baskenti: Bati Kesmir).
pak1 pak4
Tarihi: Pakistan'in tarihini Hind yarimadasi tarihi içinde ele almak gerekir. Çünkü Pakistan'in kendine özel bir tarihi yoktur ve tarihte bugünkü Pakistan topraklarina özel olarak kurulan ilk devlet Pakistan'dir. Tarihi kaynaklardan ögrendigimize göre Hint Yarimadasi'na Islâm'i ilk götürenler sufilerle Müslüman tüccarlardir. Hindistan topraklarinin Islâm devleti tarafindan fethi ise 712-714 yillari arasinda Haccaci Zalim olarak bilinen Haccac ibnu Yusuf es-Sakafi'nin gönderdigi Muhammed bin Kasim'in komutasindaki ordular tarafindan gerçeklestirilmistir. Bu fetihten sonra yarimadada Islâm hizla yayilmaya basladi. Müslüman Araplar'in yarimada üzerindeki hâkimiyetleri 300 yil kadar sürdü. 1001 yilinda Gazneli Mahmud'un Pencab hükümdariyla girdigi meydan savasini kazanmasindan sonra yarimada tedrici bir sekilde Türklerin eline geçmeye basladi. Gaznelilerin bölgedeki hâkimiyetleri 1187'ye kadar sürdü. 1187 - 1206 yillari arasinda Hind yarimadasinin büyük bir kismina Guriler hükmettiler. 1206'da Hindistan Memlükleri dönemi basladi ve 1290'a kadar sürdü. 1290 - 1320 yillari arasinda Halaçlar, 1320 - 1414 yillari arasinda da Tugluklar hüküm sürdüler. Tugluklar döneminin devam ettigi sirada 1398'den itibaren Hindistan topraklari Timurogullari'nin saldirilarina maruz kalmaya basladi. Timurogullari ilk saldirilardan itibaren Hindistan'in bir bölümünü ele geçirdiler ve zamanla Tugluklar'i ortadan kaldirarak onlarin topraklarina hükmetmeye basladilar. Timurogullari'nin yönetimi 1858'e kadar sürdü. Ancak bu dönemde Hindistan'in tamamina hükmetmis degillerdir. Ayni dönemde Hindistan'in bazi bölgelerinde daha baska yönetimler hüküm sürmüstür. Timurogullari'nin Hindistan yarimadasindaki hâkimiyetlerinin devam ettigi sirada, 18. yüzyilin sonlarindan itibaren Ingiliz sömürgeciler Hind yarimadasini tehdit etmeye, bazi önemli noktalara saldirilar düzenlemeye basladilar. 1800 yilinda Allahâbâd sehri Ingiliz isgalcilerin eline geçti. Ingilizler 1802'de Agra'yi ele geçirdiler. Daha sonra içerilere dogru iyice girerek yarimadanin tamamina yakinini isgal ettiler. 1857'de isgale karsi çikan halk ayaklanmasi Ingilizler tarafindan siddetle ve pek çok kan akitilarak bastirildi. Ingilizler 1858'de de Timurogullari'nin hâkimiyetine tamamen son verdi ve son Timurogullari sultani Bahadir Sah'i Rangun'a sürgün ettiler. Isgalciler 1857 halk ayaklanmasindaki bütün maddi zararlarinin bilançosunu çikararak tamamini Hindistan halkina ödettirdiler. Ingilizler Hindistan'i isgal ettikten sonra yarimadanin bütün maddi zenginliklerini Ingiltere'ye tasimak amaciyla Dogu Hindistan Sirketi adinda bir sirket kurdular. Bu sirket sadece ticari bir kurulus degildi. Genis idari yetkilere ve imkânlara sahip oldugu gibi bir de ordusu vardi. Ingilizler Hint yarimadasinda en çok Müslümanlari ezmeye çalismislardir. Çünkü isgal ve sömürgeci uygulamalar karsisinda en çok direnenler Müslümanlardi. Ingiliz baskisina karsi Müslümanlar da bagimsizlik yolundaki çabalarini artirdilar. 1906'da kisa adi Muslim League olan Tüm Hindistan Müslümanlari Birligi adli bir örgüt kuruldu. Ünlü Müslüman sair Muhammed Ikbal ile etkili siyaset adami Muhammed Ali Cinnah'in bu birlige katilmasiyla birlik daha da güç kazandi. Muslim League baslangiçta Müslümanlarin Hindularla ayni haklara sahip olmasi için mücadele ediyordu. Ancak zaman içinde Müslümanlarin ayri bir devlet kurmasi fikri güç kazandi ve 1940 Lahor toplantisinda Müslümanlarin çogunlukta oldugu bölgelerde Hindistan'dan ayri bagimsiz bir devlet kurulmasi için çalisilmasi kararlastirildi. Tarihte Hindular tarafindan sürekli horlanan ve Ingiliz isgali döneminde de ikinci sinif vatandas durumuna düsürülen Müslüman kitle bu yöndeki çabalari destekledi ve 14 Agustos 1947'de Hindistan'dan bagimsiz Pakistan devletinin kurulusu ilan edildi. Baslangiçta Banglades de Dogu Pakistan adiyla bu devlete bagliydi. Ancak 1971'de Pakistan'dan ayrildi.
pak5 pak6
Bagimsizlik sonrasinda ilk cumhurbaskanligina "Büyük önder" diye anilan Muhammed Ali Cinnah getirildi. Onun cumhurbaskanligi 11 Eylül 1948'e kadar sürdü. Ondan sonra 19 Ekim 1951'e Hoca el-Hac Nizamuddin, 6 Ekim 1955'e kadar Gulam Muhammed Han, 28 Ekim 1958'e kadar Iskender Mirza, 25 Mart 1969'a kadar Maresal Muhammed Eyyüb Han, 20 Aralik 1971'e kadar Orgeneral Aga Muhammed Yahya, 14 Agustos 1973'e kadar Zülfikar Ali Butto, 5 Temmuz 1977'ye kadar da Fazlullah Çavdara cumhurbaskanligi yapti. Fazlullah Çavdara'nin cumhurbaskanligi döneminde Zülfikar Ali Butto da basbakanlik görevinde bulundu. 5 Temmuz 1977'de Orgeneral Muhammed Ziyaü'l-Hak bir askeri darbe gerçeklestirerek Butto ve Çavdara yönetimine son verdi. Butto 4 Nisan 1979'da askeri yönetim tarafindan idam edildi. Muhammed Ziyaü'l-Hak, Butto döneminde yürürlükten kaldirilan Islâmi hükümleri yeniden uygulamaya koymak, ülkenin Islâmi kimligini yeniden güçlendirmek ve bütün Pakistan genelinde Islâmi çalismalari artirmak için önemli faaliyetlerde bulundu. Ziyaü'l-Hak'in en önemli hizmeti ise Afganistan'daki Islâmi cihada verdigi destektir. Ziyaü'l-Hak, 17 Agustos 1988'de, uçaginin bir suikast sonucu düsmesi üzerine hayatini kaybetti. Ondan sonra cumhurbaskanligina Gulam Ishak Han getirildi. 16 Kasim 1988'de yapilan genel seçimlerde Zülfikar Ali Butto'nun kizi Binazir Butto'nun liderligindeki Pakistan Halk Partisi 93 üyelik kazanarak birinci parti oldu. Seçimlerden sonra da hükümeti kurma görevi bu partiye verildi. Butto, Muhacir Ulusal Hareketi ve bagimsiz milletvekillerinin destegiyle hükümet kurdu. Butto hükümeti Eylül 1990'da bazi yolsuzluklara karistigi gerekçesiyle cumhurbaskani Gulam Ishak Han tarafindan görevden alindi. Arkasindan 24 Ekim 1990'da gerçeklestirilen seçimlerde Butto'nun partisi sadece 45 üyelik alabildi. Cemaati Islâmiye de içinde olmak üzere Islâmci ve muhafazakâr kesimden birkaç siyasi olusumu temsil eden Islâmi Demokratik Ittifak ise 107 üyelik kazandi. Seçimlerden sonra hükümeti Islâmi Demokratik Ittifak'in lideri Nevaz Serif kurdu. Ancak cumhurbaskani Nevaz Serif hükümetini 18 Nisan 1993'te görevden aldi. Bu tarihten sonra 26 Mayis 1993'e kadar Balah Ser Mezari'nin liderliginde geçici hükümet isbasinda kaldi. Bu tarihte anayasa mahkemesinin karariyla Nevaz Serif hükümeti yeniden isbasina geldi. 16 Temmuz 1993'te cumhurbaskani Gulam Ishak Han ve basbakan Nevaz Serif birlikte istifa ettiler. Bu tarihten sonra Muin Kureysi'nin liderliginde yeni bir geçici hükümet olusturuldu. Cumhurbaskanligina önce geçici olarak Vasim Seccad, 14 Kasim 1993'te de Faruk Ahmed Leghari getirildi. 6 Ekim 1993'te gerçeklestirilen erken genel seçimlerde Pakistan Halk Partisi parlamentoda 86 üyelik kazanarak birinci parti oldu ve bagimsizlarla isbirligi yaparak 19 Ekim 1993'te hükümeti devraldi.
Fakat bayan Butto daha sonra yine yolsuzluklar yüzünden cumhurbaskani tarafindan görevden alindi. Bayan Butto yolsuzluklarin içine öylesine dalmisti ki zaman zaman
kardesi Murtaza Butto'yu bile irtibatli oldugu mafya vasitasiyla öldürterek tasfiye etmisti. Kocasi da bütün resmi ihalelerden yüzde on komisyon seklinde rüsvet aldigindan halk arasinda "yüzde oncu" olarak aniliyordu. Bayan Butto'nun görevden alinmasinda ise Cemaati Islamiye'nin önemli rolü olmustur. Cemaati Islâmiye, bütün bu yolsuzluklara, mafya cinayetlerine ve devlet yönetiminin adeta bir mafya çetesi haline getirilmesine karsi halki harekete geçirmeseydi, insanlari sokaga dökmeseydi belki de cumhurbaskani Faruk Ahmed Leghari bayan Butto'yu görevden alma ihtiyaci duymayacakti. Çünkü Leghari, gelismeleri çok iyi biliyordu ve olan bitenleri Cemaati Islâmiye'nin ileri gelenlerinden önce ögrenme imkânina sahipti. Anayasa kendisine yolsuzluklara karistigi anlasilan bir basbakani görevden alma yetkisi de veriyordu. "Yüzde oncu"nun hanimini görevden aldigindan dolayi halktan herhangi bir tepki görmeyecegini tahmin etmesi de mümkündü. Ama buna ragmen Cemaati Islâmiye'nin harekete geçirdigi kitleler kapisina kadar dayanip kulaklarini patlatircasina seslerini yükseltmeden anayasanin bu konuda kendisine verdigi yetkileri kullanmaya yanasmadi.
Butto'nun görevden uzaklastirilmasindan bir süre sonra, 3 Subat 1997 tarihinde yeniden erken genel seçimler gerçeklestirildi. Seçimlerden Nevaz Serif'in Pakistan Müslüman Birligi (PML) adli partisi zaferle çikarak 217 üyeli parlamentoda 124 sandalye kazandi. Bayan Binazir Butto'nun kazandigi sandalye sayisi ise 15'e düstü. Butto, sonuçlari kabul etmedi ve seçimlere hile karistigini ileri sürdü. Verilen bilgilere göre seçimlere katilim orani oldukça düsüktü. Bu durum Pakistan halkinin siyâsi partilerden fazla bir beklentisinin olmadigini ortaya koyuyordu.
Seçimlerden sonra cumhurbaskani Faruk Ahmed Leghari hükümeti kurma görevini parlamentoda mutlak çogunlugu elde eden Pakistan Müslüman Birligi'nin lideri Nevaz Serif'e verdi. Nevaz Serif de 17 Subat tarihinde basbakanlik görevini devraldi. Son askeri darbeye kadar da görevde kaldi.
Dis problemleri: Pakistan sürekli Hindistan tehdidi altindadir. Hindular baslangiçta Müslümanlarin ayri bir devlet kurmalarina karsi çikiyorlardi. Bu yüzden Pakistan'in kurulmasindan memnun kalmadilar. Günümüzde iki ülke arasindaki meselenin mihverini Kesmir sorunu olusturmaktadir. Kesmir'in bir bölümü Pakistan yönetimindedir ve burasi "Azâd Kesmir (Özgür Kesmir)" olarak adlandirilmaktadir. Ancak önemli bir kismi hâlâ Hindistan isgali altindadir. Hindistan isgali altindaki Kesmir'in de nüfusunun % 80'den fazlasi Müslümandir. BM Kesmir halki arasinda Pakistan veya Hindistan'dan hangisini tercih ettikleri konusunda bir referandum yapilmasini kararlastirdigi halde Hindistan bu karari uygulamadi. Hindistan Kesmir'deki Müslümanlari agir bir zulüm ve iskence ile yönetim altinda tutmaktadir.
Hindistan sahip oldugu nükleer silah gücüyle de Pakistan için bir tehdit olusturmaktadir. ABD, Pakistan'i atom bombasi yapma çalismalarindan dolayi sürekli sikistirirken Hindistan'in ayni yöndeki çalismalarini görmezlikten gelmektedir.
pak7 pak8
Iç problemleri: Pakistan'in kurulusundan sonra Hindistan'dan göç eden ve kendilerine "muhacir" denen bir grubu yönlendirmek amaciyla ortaya çikan ayrilikçi siyasi hareket ülkede bir iç sorun olusturmaktadir.
Islami Hareket: Pakistan'daki Islâmi cemaatlerin en güçlü olani Cemaati Islâmiyye'dir. Bu cemaatin temelleri daha Pakistan kurulmadan önce, 26 Agustos 1941'de Imam Ebu'l-A'la el-Mevdudi ve 75 arkadasi tarafindan Lahor'da atildi. Cemaat düsünce ve çalisma sistemi yönünden Müslüman Kardesler cemaatine çok yakindir. Ancak bu cemaatin bir kolu degildir. Cemaati Islâmiye'nin Kesmir, Hindistan ve Banglades'te de faaliyetleri vardir. Ilk emiri kurucusu olan Ebu'l-A'la el-Mevdudi'ydi. Onun 1972'de hastaligi dolayisiyla cemaatle ilgilenememesi üzerine emirlige Tufeyl Muhammed seçildi. Onun 1987'de yasliligi ve hastaligi dolayisiyla bu görevi birakmasindan sonra da hâlen bu görevi yürütmekte olan Kadi Hüseyin Ahmed emirlige seçildi. Cemaati Islâmiye'nin amaci Pakistan'a Islâm düzenini hâkim kilmaktir. Egitim faaliyetlerine agirlik vermektedir. 1993 seçimlerinden önce Pakistan Islâmi Cephe Partisi adiyla bir siyasi parti de kurarak seçime katildi. Ancak seçim sonuçlari cemaatin halk tabanina kendini yeterince tanitamamis oldugunu ortaya çikardi. 1997 seçimlerinden elde ettigi sonuç 1993 seçimlerine nispetle daha iyiydi. Üniversite gençligi arasinda ise güçlüdür. Cemaate bagli Pakistan Müslüman Ögrenciler Birligi ülkenin en güçlü ögrenci örgütüdür.
Halk içinde Cemaati Islâmiye'den sonra en genis destege sahip olan Islâmi grup Teblig Cemaati'dir. Bu cemaat üniversite gençligi arasinda etkili olmasa da halk arasinda daha genis bir destege sahiptir. Teblig Cemaati'nin en önemli özelligi sünnete agirlik vermesi ve siyasi faaliyetlerden uzak durmasidir. Pakistan'da oy kullanma oraninin düsük olmasinda bu cemaatin etkisi büyüktür. Teblig cemaatinin taraftarlarini siyasetten uzak durmaya ve oy vermemeye yöneltmesi 1993 seçimlerinde Binazir Butto'nun çok isine yaramistir.
Ekonomi: Ingilizler isgal dönemlerinde Müslümanlarin yogun olarak yasadigi bugünkü Pakistan topraklarini ihmal ettiklerinden Pakistan kurulusundan sonra ekonomik gelismesini bir bakima sifirdan baslatti. Bugünkü Pakistan'in ekonomisi büyük ölçüde tarim ve hayvanciliga dayanir. Bu sektörlerden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 23'tür ve çalisan nüfusun % 44.5'i bu alanlarda is görmektedir. Basta gelen tarim ürünleri pirinç, tahil, jüt, çay, kauçuk ve çesitli meyve ve sebzelerdir. Tarim alanlari genellikle akarsu yataklarinda oldugundan sulu tarim yaygindir. Devlet de sulama teknolojisine agirlik vermektedir. Balikçilik da yaygindir. Pakistan'da az miktarda petrol ve önemli miktarda dogal gaz çikarilmaktadir. Yerel kaynaklardan elde edilen gelirlerin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 1'dir.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
10 Haziran 2012       Mesaj #7
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Pakistan
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Pakistan, Güney Asya'da devlet. Batı ve kuzeyde Afganistan, kuzeydoğuda Çin, doğu ve güneydoğuda Hindistan, güneyde Umman Denizi, güneybatıda İran ile sınırlanır. Yüzölçümü 796.095 km2, nüfusu 137.800.000 (1997), başkenti İslamabad, önemli kentleri Karaçi, Lahor, Haydarabad, Multan, Peşaver, Lyallpur, Sialkot, Sargotha ve Keta'dır. Yönetim bakımından, nüfus, yüzölçümü ve ekonomik gelişme dereceleri farklı dört eyalete bölünür:
1. Belucistan (Keta)
2. Kuzeybatı sınırı (Peşaver)
3. Pencap (Lahor)
4. Sind (Karaçi)
Resmi dili Urduca, nüfusun %97'si Müslüman'dır. Fiziki koşulları bakımından farklı coğrafi bölgelerden oluşur. Batıda, Afganistan'ın güneyi ve İran'ın doğusunda kalan Belucistan, ülkenin en geniş, fakat en tenha kesimidir, kurak platolar ve yer yer dağlarla örtülüdür. Belucistan, güneyde Umman Denizi kıyılarına açılır. Kuzeybatıda, İndus'un batısında Peşaver ve Bannu Ovası; Potvar Platosu, Süleyman ve Hindukuş dağlarının bazı kesimleriyle Hayber Geçidi yer alır. Potvar Platosu'nun güneyinde Pencap alüvyal ovası yayılır. İndus'un kollarıyla sulanan (Celum, Şinab, Ravi, Satleç) bu bölge Pakistan'ın en kalabalık, ekonomisiyle en gelişmiş bölgesidir. Pencap'ın güneyinde kalan Aşağı İndus vadi ve ovası ülkenin en kurak yeridir. Daha büyük kısmı Hindistan'da kalan Tar Çölü de bu bölgede yer alır. Musondan yeter derecede yararlanamayan Pakistan'da yıllık yağış miktarı azdır ve hemen her yerde 500 mm.yi bulmaz. Ayrıca sıcaklık da yüksek olduğundan (en soğuk ay olan ocak ortalaması bile 13°C dolayındadır) tarımsal sulama zorunludur. Doğu Pakistan'ın bağımsız bir devlet (Bangladeş) olmasından sonra da, 1979'da 76.000.000 nüfusuyla yine kalabalık bir ülke olan Pakistan, Asya'nın ekonomi bakımından geri kalmış devletleri arasındadır.

Bu durum 1947'den beri geçen 35 yıl içinde, bütün çabalara karşın değişmemiştir. Kuruluşundan beri, gerek iç işlerinde ve gerekse Hindistan ile olan ilişkilerindeki sorunlar ve bunların yarattığı siyasal ve ekonomik güçlükler bu durumun başlıca nedenidir. Özellikle Hindistan ile iki kısa süreli savaşa yol açan Keşmir anlaşmazlığı, aşırı nüfus artışı ve Doğu Pakistan'ın kopmasının ülkenin ekonomik dengesinde yarattığı olumsuz etkiler bu sorunların ve güçlüklerin başlıcalarıdır. Sanayi gelirleri ülke ekonomisinde bugün de önemli bir yer tutmaz. Çoğu, yukarıda adı geçen büyük kentlerde toplanan başlıca sanayiler şunlardır: Kimyasal maddeler (azotlu gübre, sülfürik asit vb.), elektrik araçları, çimento, pamuk ipliği ve dokumacılık, gemi yapımı, onarımı ve bugün de genel ekonomide önemli yeri olan geleneksel el sanatları, çok çeşitli küçük sanayiler. Enerji üretimi ve yeraltı kaynaklarının işletilmesi sınırlıdır. Enerji kaynakları içinde, doğal gaz üretimi bir dereceye kadar önem taşır. Bu koşullar içinde ülkenin ekonomisi daha çok tarım ve hayvancılığa dayanır. Buğday, pirinç, mısır, darı, pamuk, şekerkamışı başlıca ürünlerdir. Fakat hiçbirinin üretimi dünya çapında dikkati çekecek bir düzeyde değildir. Hayvan sayısı, hayvansal madde ve besin maddeleri üretiminin durumu da aynıdır. İhraç malları arasında başlıca ürün olarak, Doğu Pakistan'ın ayrılmasından sonra jütün yerini pamuk almıştır; ihracatın değerce yarısı pamuk ve pamuklu dokumalardır. Havayolu ulaşımının oldukça gelişmiş olmasına karşılık, öteki ulaşım olanakları yetersizdir. Bütün bu koşullar altında dış ticaret ve kişi başına düşen gelir bakımından geri kalmış ülkelerden biridir. 1980'de 5.300.000.000 doları ithalat 2.588.000.000 doları ihracat olmak üzere dış ticaret hacmi 7.888.000.000 dolardı. Kişi başına düşen milli gelirse 303 dolardır (1986'da 350 dolar).

Pakistan Devleti'nin kurucusu Muhammet Ali Cinnah'tır. Cinnah, Hint dünyasında yaşayan Müslümanların ayrı bir devlet halinde örgütlenmeleri fikrini ve zorunluluğunu 1936'da ortaya atmıştı. Hindistan'ın doğu ve batısında iki büyük kitle halinde yaşayan Müslümanların tek bir devlet olarak bir araya getirilmeleri 1940'ta plânlanmıştı. Plân, 1947'de uygulanarak Pakistan, doğu ve batı eyaletlerinden oluşan tek bir devlet halinde kuruldu. Önceleri İngiliz Uluslar Topluluğu içinde, bir genel valiyle yönetilen bir sömürge devlet biçimindeydi. Genel Vali Muhammed Ali Cinnah'tı. Yönetici kadronun uyguladığı ustaca politikalarla, ekonomik yönden zayıf, siyasal yönden dağınık olan Pakistan, doğuşunu izleyen ilk yıllarda hızla toparlandı. Barışçı katılmalarla (Bahavalpur, Hirpur prenslikleri vb.) toprakları genişledi. Cinnah'ın 1948'de ölmesi, yerine geçen Liyakat Ali Han'ın da 1951 Ekimi'nde öldürülmesi üzerine ülkenin durumu kötüye gitmeye başladı. 1955'te İskender Mirza genel vali oldu. 1951-1958 yılları arasındaki dönemde, bir sömürge olmasına karşın Pakistan bağımsız bir devlet gibi davrandı; Birleşmiş Milletler'e, SEATO ve CENTO paktlarına girdi, birçok ülkeyle ilişkilerini geliştirdi ve antlaşmalar yaptı. Bu arada 1956 yılında, İngiliz Uluslar Topluluğu'ndan ayrılmaksızın bağımsız bir cumhuriyet haline dönüştü. 1958'de askeri bir darbeyle İskender Mirza'nın yerine silahlı kuvvetler başkomutanı Muhammet Eyüp Han devlet başkanı oldu. Eyüp Han liberal görüşlü bir liderdi. Birtakım reformlar yoluyla ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu düzeltmeye, Batı ve Doğu Pakistan arasındaki gelişmişlik farkını ve bu farkın yarattığı sosyal sorunları gidermeye çalıştı. 1963'te Çin ile, Keşmir'deki ortak sınıra ilişkin bir antlaşma yapıldı. 1965'te Hindistan ile Pakistan arasında kısa süreli çarpışmalar çıktı. Birleşmiş Milletler'in girişimiyle taraflar 1966 başında ateşkes imzaladılar. Bununla birlikte Keşmir sorunu çözülemeden kaldı. 1968 Ekimi'nde öğrenci hareketi biçiminde başlayan olaylar giderek siyasi bir buhrana dönüştü. 1967'de kurulan Halk Partisi'nin başkanı Zülfikâr Ali Butto'nun karışıklıkları kışkırttığı gerekçesiyle tutuklanması üzerine olaylar genişleyerek Doğu Pakistan'a da sıçradı. 1969 Martı'nda Eyüp Han istifa etti ve yerini Genelkurmay Başkanı Yahya Han'a bıraktı. Geçici bir anayasa düzeni kurularak 1962 anayasasındaki temel hakların kaldırıldığı açıklandı. Seçimler 1970'te yapıldı. Doğu Pakistan'a özerklik verilmesi konusunda seçim sonrasında yapılan görüşmeler çıkmaza girince Doğu Pakistan'da karışıklıklar çıktı. 26 Mart 1971'de Doğu Pakistan bağımsızlığını ilan etti. Bunun üzerine iç savaş başladı.

1971 sonunda ordunun Doğu Pakistan ve onu destekleyen Hindistan birlikleri karşısında yenilgiye uğraması üzerine Yahya Han cumhurbaşkanlığından istifa etti. Yerine Zülfikâr Ali Butto cumhurbaşkanı oldu. Ocak 1973'te Pakistan, İngiliz Uluslar Topluluğu'ndan çekildi. Doğu Pakistan'ın Bangladeş adını alarak bağımsız bir devlet olması ülkeyi birtakım ekonomik güçlüklere soktu ve karışıklıklara yol açtı. Nisan 1973'te kabul edilen anayasa ile Butto başbakan olarak geniş yetkileri elinde topladı. 1974'te Bangladeş tanındı. 1977 seçimlerini Zülfikâr Ali Butto'nun kazanması, ülkenin içinde bulunduğu karışıklıkları sona erdiremedi. 1978'de yapılan bir darbeyle Ziya Ül-Hak başkanlığa geçti. Ölüme mahkûm edilen Butto 1979'da idam edildi. O tarihten sonra Ziya Ül-Hak tarafından yönetilen ülkede iç huzursuzluklar, siyasal gerginlikler, komşu devletlerle mevcut sorunlar ve bölgedeki siyasal gerginliklerin yarattığı tehlike eski önemini yitirmeden, varlığını sürdürdü. Ziya Ül-Hak 1981'de kendisine ülkenin sıkıyönetim altında idaresini ve anayasa değişiklikleri yapma yetkisini sağlayan Geçici Anayasa Düzeni'ni ilan etti. 1984'te halkoylamasına sunulan İslamlaşma programı büyük çoğunlukla kabul edildi. 1985'te yapılan genel ve yerel seçimlere siyasal partilerin katılmasını yasakladı. Mart 1985'te Cumhurbaşkanlığı görevine başladı. 1973 tarihli Anayasa'nın tekrar yürürlüğe girmesiyle sıkıyönetim kalktı. Zülfikâr Ali Butto'nun kızı Benazir Butto'nun kurduğu Pakistan Halk Partisi güç kazanmaya başladı. Ziya Ül-Hak Haziran 1988'de başbakanlık görevini de üstlenerek medeni hukuk yerine şeriat uygulamasını başlattı. iki ay sonra uçağına yapılan bir sabotaj sonucunda öldü. Senato Başkanı Gulam İshak Han cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi. Kasım 1988'de yapılan seçimlerde Benazir Butto'nun partisi 94 milletvekili çıkararak birinci parti durumuna geldi. Hükümeti kuran Benazir Butto, yönetiminin ilk yılında içte ve dışta, köklü değişikliklerden kaçınan bir politika izledi. Cumhurbaşkanı Gulam İshak Han, Butto hükümetini yolsuzluk, adam kayırma ve görevini kötüye kullanmakla suçlayarak Ekim 1990'da erken seçim yapılacağını açıkladı ve başbakanlığa geçici olarak muhalefet lideri Gulam Mustafa Jatoi'yi atadı. 27 Ekim'de yapılan seçimler oldukça olaylı geçti. Kasım 1990'da yeni başbakan Nevaz Şerif görevine başladı. 1993 ekiminde, B. Butto'nun lideri olduğu Halk Partisi bir kez daha milletvekili seçimlerini kazandı. Ancak, Butto ve eşinin yolsuzluk soruşturmaları partiye oy kaybettirdi. 1997 Şubat'ındaki seçimlerde Butto'nun ağır yenilgisi üzerine N. Şerif yeniden başbakanlık koltuğuna oturdu. Ancak ekonomik sorunların ağırlaşması ve Hindistan ile Pakistan arasındaki tarihî Keşmir sorununda uğranılan başarısızlık, genel kurmay başkanı Perves Müşerref'in askeri darbesine yol açtı (Ekim 1999).
theMira

Benzer Konular

29 Eylül 2014 / Misafir Soru-Cevap
6 Ekim 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Ağustos 2017 / ThinkerBeLL Ekonomi
15 Kasım 2006 / Misafir Taslak Konular
7 Mayıs 2014 / _EKSELANS_ Mimarlık