Arama

Fransa ve Fransa Tarihi - Tek Mesaj #10

Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
15 Kasım 2015       Mesaj #10
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  France.png
Gösterim: 1879
Boyut:  32.8 KB
by crazzzychic on deviantART

Bugünkü Fransa topraklarında yapılan arkeolojik kazılarda bundan 100 bin yıl öncesine ait araçlar bulunmuş; bu ülkede çok eski ve sürekli bir yerleşimin olduğu anlaşılmıştır. Yaklaşık İÖ 5()'de Romalılar, Galya olarak adlandırdıkları ülkeyi istila ettiler. Galya'nın fethi Jül Sezar'ın önderliğindeki bir seferle İÖ 57-54 arasında tamamlandı. 2. ve 3. yüzyıllarda Hıristiyan olan bazı kavimler Romalılar'ın dil ve geleneklerini benimsedi. Romalılar güçten düşünce Ren Irmağı'nın ötesindeki barbar kavimler cesaretlenerek 5. yüzyılda Galya'ya akın ettiler. Bunlardan. Fransa'ya bugünkü adını veren Franklar kuzeydeki kıyılara yerleştiler. Çok sayıda küçük Frank krallığından birinin başında bulunan I. Clovis, topraklarını güneye doğru genişletti. Öteki halklara karşı Katolik Kilisesi'nin ve Galyalılar'ın desteğini kazandı ve böylelikle bütün ülkeyi yönetimi altına aldı {bak. Galya). Clovis'ten sonra da Franklar'ın güneye ve doğuya doğru yayılmaları sürdü.

8. yüzyılda Kral Şarlman {bak. Şarlman) Fransa'nın sınırlarını günümüzdeki Almanya ve italya topraklarının içlerine kadar genişletti. Bu topraklarda yaşayan halklar Hıristiyan-lık'ı benimsemeye zorlandı. Şarlman 800'de Roma'da. batının imparatoru olarak papanın elinden taç giydi, böylelikle Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu'nun ilk yöneticisi oldu {bak. Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu). Şarlman'ın ölümünden sonra imparatorluk üçe ayrıldı. 9. yüzyılda Viking {
bakınız. Vikingler) ve Müslüman akınlarına karşı birleştirici öğe Hıristiyanlık'tı. Vikingler Fransa'yı işgal etti ve ülkenin kuzeyine yerleştiler. Ortaçağ başlarında krallığa ait topraklar Paris çevresinde küçük bir bölgeyle sınırlıydı. Bu bölgenin dışındaki topraklar feodal dük ve kontların elindeydi. Krallığın zayıfladığı 10. yüzyılda bu dükler, kraldan daha güçlü bir duruma geldiler. 911'de Normandiya Düklüğü kuruldu. Dük William İngiltere'yi işgal ederek l()66'da kendisini İngiltere kralı ilan etti. Bundan kısa bir süre sonra da Fransa ve İngiltere tahtları arasında anlaşmazlıklar başladı.
12. yüzyılda İngilizler Fransa'nın yaklaşık üçte ikisini işgal etmişlerdi. Ne var ki, 1180' de tahta çıkan II. Philippe, Franklar'ın kralı yerine Fransa kralı sanını aldı. ingiltere'nin elindeki Fransız topraklarının büyük bir bölümünü tahta bağladı.
Yüz Yıl Savaşlan'nda (1337-1453) belli başlı dört büyük savaş oldu ve sonuçta İngilizler Fransızlar'ın ülkesini terk etmek zorunda kaldı. 1415'teki Agincourt Savaşı'ndan sonra İngilizler Kuzey ve Doğu Fransa'nın büyük bir bölümünü tekrar ele geçirdiler. 1428'de İngilizler Orleans'ı kuşattı. Bu sırada Jan Dark'ın ortaya çıkmasıyla yüreklenen Fransızlar savaşın gidişini değiştirdiler (bak. Jan Dark). 1453'te Castillon Çarpışması'ndan sonra Yüz Yıl Savaşları son buldu. İngilizler'in elinde yalnızca Calais kenti kaldı (bak. Yüz YlL SAVAŞLARI).
Savaşı kazanan fakat açlık ve vebaya yenik düşen Fransız halkı ağır vergiler altında eziliyordu. Bu ağır vergiler sık sık ayaklanmalara yol açıyordu.
15. yüzyılın sonunda İtalya'dan yayılan Rönesans'ın etkisi ile sanat, mimarlık ve edebiyat gelişti (bak. Rönesans (Renaissance) Dönemi (Rönesans Döneminde Kültür, Sanat ve Felsefe)). Eski Yunan klasikleri Fransızca'ya çevrildi. 16. yüzyılın başlarında Lutherci görüşlerin Fransa'da yaygınlık kazanması ve özellikle yoksul kesimlerce benimsenmesi kilisenin tutumunu sertleştirmesine yol açtı (bak. Reform). Bu sırada Cenevre'de bulunan Reform hareketinin önderlerinden Jean Calvin, gizlice gönderdiği din adamlarının aracılığıyla Huguenotlar olarak bilinen Fransız Protestanlarfnı örgütlemeyi başarmıştı. Fransa kraliçesinin Huguenotlar'a karşı hoşgörülü tutumu Katolikler'in tepkisine yol açtı ve aralarında çatışma çıktı. Uzlaşma girişimleri sonuç vermedi. 1562'de başlayan din savaşları 1598'e kadar aralıklarla sürdü. 1572'de Paris'te yer alan ve kısa zamanda tüm Fransa'ya yayılan Aziz Bartolomeus Yortusu kıyımında hemen hemen tüm Huguenot önderleri yok edildi. Binlerce Protestan öldürüldü. 1589'da öldürülen Kral III. Henri'den sonra tahta çıkan IV. Henri Protestan'dı. Ne var ki, Katolik inancı benimsemeden ülkede iç barışı sağlayamadı. 1598'de yayımladığı Nantes Fermanfyla Huguenotlar'a dinsel ve siyasal özgürlük tanıdı. 1620'lerde iç savaş yeniden başladı. Huguenotlar'a Nantes Fermanfyla tanınan haklar bir türlü yaşama geçirilemedi.

IV. Henri'den sonra tahta geçen XIII. Louis döneminde başbakanlığı üstlenen Kardinal Richelieu Fransa'nın güçlenmesinde önemli rol oynadı. Bu dönemde denizaşırı ülkelerdeki Fransız ticaret şirketlerine ayrıcalıklar tanıdı ve sömürge ticareti gelişti. Richelieu Otuz Yıl Savaşları (1618-48) sırasında başarılı bir dış politika izledi. Küçük yaşta tahta geçen XIV. Louis'nin başbakanlığını Richelieu'nun yardımcılarından Kardinal Mazarin üstlendi. Mazarin'in ölümünden sonra başbakanlığı kaldıran XIV. Louis'nin krallığı sırasında Fransa Avrupa'da güç ve söz sahibi bir ülke durumuna geldi. Mutlak krallığın simgesi olan XIV. Louis Tann'nın yeryüzündeki temsilcisi olduğuna inanıyor; başkaldırıyı günah sayıyordu. Toplam 72 yıl süren hükümdarlığı sırasında soyluları denetim altına aldı; Fransa'nın sınırlarını genişletti. Fransız donanması İngiliz ve Felemenk donanmalarıyla boy ölçüşecek duruma geldi. Protestanlara inanç özgürlüğü tanıyan Nantes Fermanı'nı 1685"te yürürlükten kaldırması ve izlediği baskı siyaseti 400 binin üstünde Huguenot'un Fransa'yı terk etmesine yol açtı. Huguenotlar dinsel ve siyasal özgürlüklerine ancak 1789 Fransız Devrimi sonunda kavuştular. Bu dönemde kiliseye tanınan haklar ve soylulara verilen ekonomik ayrıcalıklar dokunulmaz nitelikteydi. Soylular topraklarını ve feodal haklarını genişletirken, köylüler ve emeğiyle geçinenler iyiden iyiye yoksullaşmıştı.
18. yüzyılda Avrupa'nın her yerinde Fransa'nın gücü çok fazlaydı. Yedi Yıl Savaşı (1756-63) sonucu İngiltere karşısında gerilemeye başlamış olmasına karşın. Fransa çok zengin sömürgelere sahipti. Sanayi ise hızlı bir gelişme gösteriyordu. Bu gelişmeler mut-lakiyetçi yönetime, soyluların ayrıcalıklarına, halk üzerindeki baskı ve kısıtlamalara karşı tepkileri de birlikte getirdi. Soylular ile burjuvazi, toprak sahipleri ile köylüler arasındaki karşıtlıklar giderek büyüyordu. Bir yandan da kralın mutlak egemenliğinin yerine ulusun egemenliğini geçirme düşüncesi yaygınlaşmaya başlamıştı. Fransa'nın İngiltere gibi bir parlamentosu yoktu; soyluların, din adamlarının ve halkın temsilcilerinden oluşan Etats-Generaux 1614'ten beri hiç toplanmamıştı. Sonunda kral, 1789 Mayıs'ında Etats-Gene-raux'yu toplantıya çağırmak zorunda kaldı. Bu, Fransa Krallığı için sonun başlangıcı oldu. 1789 Fransız Devrimi'yle kralın ve soyluların egemenliğine son verilerek, 1792'de temel belgisi "Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik" olan bir cumhuriyet kuruldu (bak. Fransız İhtilali). 1792'den 1815'e kadar, kısa barış dönemleri dışında ülke savaştaydı. Cumhuriyetçi ordular Felemenk'in büyük bir bölümünü ele geçirdi. İtalya seferiyle Avusturya'ya üstünlük sağlayan Korsikalı General Napolyon adım adım gücünü artırdı. 1801'de kralcı bir ayaklanmayı bastırmayı başardı ve kilise-dev-let ilişkilerini düzenleyerek din adamlarının desteğini aldı. 1804'te meclis kararıyla imparator olan Napolyon, 1805'te Trafalgar Sava-şı'nda İngilizler'ce ağır bir yenilgiye uğratıldı. Art arda gelen savaşların getirdiği vergiler ve askerlik yükü halkın hoşnutsuzluğuna neden olmaya başlamıştı. Tam da bu sırada Napolyon 1812'de Rusya üzerine bir sefer düzenledi. Moskova'ya kadar ilerleyen Fransız ordusu bozguna uğradı ve geri çekilirken büyük kayıplar verdi. Bu yenilgiden sonra İtalya' nın batı kıyısı açıklarındaki Elba Adasfna sürgüne gönderilen Napolyon, bundan bir süre sonra "Yüz Gün" sürecek kısa bir dönem için yeniden iktidara geçti. 1815'teki Water-loo Savaşı'nda İngiliz ve Prusyalılar'ca yakalanarak Saint-Helena Adasfna sürüldü (bak. Napolyon: Napolyon Savaşlarl VVater-loo Savaşi).

Devrim ve Napolyon yönetimi eski yıkıntıların içinden yeni bir Fransa yaratmıştı. Devlet biçimi kökten değiştirilmiş, vergilendirme, adalet ve yönetim sistemleri yeniden düzenlenmişti. Köylüler eskisine göre daha fazla toprak sahibi oldu ve bazı yükümlülüklerden kurtuldu. Burjuvalar yönetimde söz sahibi oldu.
1815'teki Waterloo yenilgisinden sonra Fransa ağır bir savaş tazminatı ödemek zorunda kaldı. Fransa'nın doğusu işgal altına girdi. Kurulan geçici hükümet XVIII. Louis'yi tahta çağırdı. XVIII. Louis ülkeyi meşruti monarşi ile yönetti. Mecliste sağcılar ve kralcılar çoğunluğu oluşturuyordu. XVIII. Louis ölünce yerine geçen Charles kilisenin yetkilerini genişletti. Toprakları devrimden sonra ellerinden alınan soylulara tazminat ödedi ve 1830'da Temsilciler Meclisi'ni dağıttı. Halkın tepkisi üzerine tahtı bırakmak zorunda kalan Charles'ın yerine Louis-Philippe başa geçti ve burjuvaziye dayalı bir meşruti krallık kurdu. Yöneticilerin yolsuzlukları ve ekonomik sıkıntılar halkın hoşnutsuzluğunu artırmıştı. Olası bir iç savaş tehlikesi sezen Louis Philip-pe, 1848 Şubat'ında tahttan çekilerek İngiltere'ye kaçtı. Aynı yıl yapılan seçimlerde değişik çevrelerden destek gören Louis-Napolyon cumhurbaşkanı seçildi, 1852'de de senato kararıyla kendisini imparator ilan ettirdi. Sanayinin ve dış ticaretin geliştiği bu dönemde Fransa İngiltere'nin yanında Kırım Savaşı'na (1853-56) girdi. Savaşlarda Danimarka ve Avusturya'yı yendi. Ne var ki, 1870'te Prusya kuvvetlerine yenildi. Prusyalılar imparator Louis-Napolyon'u tutsak alarak Fransa içlerine kadar ilerlediler (bak. Fransa-Prusya Savasi). Bunun üzerine Fransa'da üçüncü kez cumhuriyet ilan edildi. Kral yanlıları ise Adolphe Thiers'i başa getirdiler. Thiers ağır bir savaş tazminatı ödemeyi ve Alsace-Lorrai-ne"i Almanlar'a vermeyi kabul etti. Buna tepki gösteren Paris halkı 26 Mart 1871'de Paris Komünü adı altında bir meclis oluşturarak yönetimi üstlendi. Ne var ki. toplumsal reformlar da gerçekleştirmeyi amaçlayan Komüncüler acımasızca bastırıldı. Sokak çarpışmalarında 20 binden çok Komüncü öldürüldü. (Paris Komünü, Fransa-Prusya Savaşı maddesinde daha ayrıntılı anlatılmaktadır.)
Çeşitli siyasal bunalımlarla karşı karşıya kalmasına karşın, Fransa bundan sonra 40 yılı aşkın bir süre barış içinde yaşadı. Bu sürede Kuzey ve Batı Afrika, Endonezya ve Büyük Okyanus'ta yeni sömürgeler elde ederek zenginleşti. Louis Pasteur ve Pierre Curie gibi büyük bilim adamlarının buluşları ile bilim alanında büyük ilerlemeler kaydetti. 1914'te I. Dünya Savaşı çıkınca (bak. 1. Dünya Savaşı (Birinci Dünya Savaşı)) Fransa başlangıçta İngiltere ve Belçika, daha sonra ise ABD'ce desteklenmesine karşın, savaşın ilk iki haftasında, güçlü Alman ordusunun Paris yakınlarındaki bölgeleri ele geçirmesini engelleyemedi. 1,3 milyon Fransız'ın yaşamını yitirdiği savaş dört yıl sürdü.

Savaşta Almanlar yenilmiş, 1919'da imzalanan Versay (Versailles) Antlaşması ile Alsace-Lorraine Fransızlar'a geri verilmişti. Ne var ki, Fransa savaştan yıpranmış ve yorgun çıkmıştı. Savaş borçlarının yükü çok ağırdı. 1935"e gelindiğinde sanayi üretimi ve dış ülkelere satışlar 1928'in çok gerisine düşmüştü. İşsizlik durmadan artıyor, binlerce göçmen işçinin çalışma izinleri iptal edilerek soruna çözüm getirilmeye çalışılıyordu. 1938-39 yıllarında savaş tehlikesinin yeniden belirmesiyle zorunlu silah üretimi işsizliğe çare oldu. Almanya'nın 1939 Eylül'ünde Polonya'yı işgal etmesi üzerine Fransa, İngiltere ile birlikte savaşa girmek zorunda kaldı. Fransız savunmasını yaran Almanlar'la 1940'ta ateşkes imzalandı ve Fransa'nın kuzeyi ve batı kıyıları işgal bölgesi ilan edildi. Ordu ve donanma büyük ölçüde silahsızlandırıldı ve asker sayısında indirim yapıldı (bak. İKİNCİ Dünya Savaşi).
Bu ağır yenilgiyi kabul etmeyen küçük Fransız grupları Alman işgaliyle birlikte direnişe geçtiler. Askeri bilgi toplamak, bildiri dağıtmak, Alman karargâhlarını ve demiryollarını havaya uçurmak gibi görevler üstlendiler. Direniş hareketi, Almanlar'ın Fransız işçileri askere alma kararına karşı işçilerin dağlara çıkarak mücadeleye katılmasıyla büyük bir ivme kazandı. Daha 1940 Haziran'ında Londra'ya geçerek radyodan yurtsever Fransızlar'a seslenen General Charles de Gaıüle (bak. De Gaulle. Charles) 1941'de Özgür Fransız Kuvvetleri adını taşıyan bir örgüt kurmuştu. De Gaulle, Fransa'nın sürgündeki yönetimi olduğu savıyla İngiltere ve ABD hükümetlerine işbirliği önerdi. Fransız direniş örgütünün çeşitli kesimlerinin güvenini kazanan De Gaulle'ün kurduğu geçici hükümeti İngiltere, ABD ve SSCB tanıdı. 1944 Ağustos'un-da son Alman birlikleri de Fransa'yı terk etti. 1945'te yeni bir Kurucu Meclis oluşturuldu. De Gaulle 1946'da geçici cumhurbaşkanlığından çekildiğini açıkladı.

1944-58 yılları arasında Fransa'da 25 değişik hükümet görev aldı. Çok sayıda siyasal parti olduğu için genellikle hiçbir parti parlamentoda tek başına çoğunluğa sahip olamıyordu. Siyasal alanda baş gösteren bu sıkıntıya karşın, ekonomide hızlı bir büyüme gerçekleşti. Bu sırada Fransız sömürgelerinde bağımsızlık eğilimleri yükseldi. Özgür Fransız Kuvvetleri'ne insan gücü ve doğal kaynaklarıyla destek veren sömürge halkları, kendi özgürlük beklentileri önemsenmeyince ayaklandılar. Ho Şi Minh önderliğindeki Vietnam ulusal bağımsızlık hareketi sekiz yıl süren kanlı bir mücadeleden sonra 1954'te, Vietnam' in kuzey ve güney olmak üzere iki ülkeye bölünmesiyle sonuçlandı. Daha önce Fransa' nın egemenliği altında olan Laos ve Kampuç-ya ise Fransız etkisinin sürdüğü bağımsız krallıklar oldular. Vietnam Savaşı'nın sona ermesinden altı ay sonra Cezayir Bağımsızlık Savaşı başladı. Fransa, Cezayir'den vazgeçmek istemediği için, Fas ve Tunus'ta da benzer direnişlerin başlamasını önlemek amacıyla bu iki ülkenin bağımsızlığını tanıdı. Cezayir Bağımsızlık Savaşı uzun ve kanlı oldu. Tam bu sırada De Gaulle iktidara aday oldu. 1958'de geniş yetkilerle cumhurbaşkanı seçildi. Sonunda 1962 Nisan'ında yapılan bir referandumla Fransız seçmenler yüzde 91 çoğunlukla Cezayir'in bağımsızlığını onayladılar. Çok geçmeden Fransa'nın Afrika'daki Öteki sömürgeleri de bağımsızlık istemlerini yükselttiler.
1961'de Fransa, Avrupa Ekonomik Toplu-luğu'nu kurmak üzere aralarında Almanya Federal Cumhuriyeti'nin de olduğu beş ülkeye katıldı. ABD'den bağımsız bir dış siyaset izlemeye başlayarak 1966'da NATO'nun askeri kanadından çekilme kararı aldı {bak. NATO). 1968'de Paris üniversitelerinde başlayan öğrenci olayları, Fransa'da olduğu kadar dünyanın öbür ülkelerinde de büyük yankılar uyandırdı. Öğrenci olaylarını, işçi grevleri izledi. Bu olaylar sonucunda 1969'da anayasa değişikliği önerisi reddedilen De Gaulle istifa etti.

De Gaulle'ü izleyen Georges Pompidou, ABD ile ilişkileri yumuşattı. Pompidou 1974'te öldü ve Valery Giscard d'Estaing cumhurbaşkanı seçildi. 1981'de Giscard d'Estaing'in yedi yıllık süresi doldu ve yerine cumhurbaşkanlığına François Mitterrand seçildi.
1970'lerde Fransa'nın denizaşırı bölgelerdeki birkaç sömürgesi daha bağımsızlığını kazandı. Gene de Fransa öteki Avrupa ülkelerinden daha geniş denizaşırı bölgelere egemendir. Fransızca, başta Afrika olmak üzere eski sömürgelerinin büyük bölümünde kullanılan dildir. Ayrıca Afrika'daki eski sömürgelerinin büyük çoğunluğu günümüzde Fransa'ya teknik, mali ve ekonomik anlaşmalarla bağlıdır.

''kaynak: nüveforum & Büyük L.
Son düzenleyen Safi; 21 Nisan 2016 00:10
🌘 🚀