Arama


_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
10 Şubat 2016       Mesaj #5
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye

ARAPLAR

Ad:  araplar5.jpg
Gösterim: 9843
Boyut:  39.1 KB

Sami dili konuşan, Arap yarımadası kökenli halk. Suriye ve Mezopotamya'ya akınlar yapan, daha sonra da buraya yerleşen ve devecilikle geçinen kabileler olarak tarih sahnesine çıktı. Gerçekten de Asurlular, İ.Ö. 853'ten başlayarak, bir süre haraç veren, sonra yeniden saldırıya geçen arap kraliçe ve krallarından söz ederler. Babil kralı Nabunaid (İ.Ö. 556-539), Hadramut'tan Filistin'e giden baharat yolunun geçtiği Kuzey Arabistan'ı egemenliği altına almak için hükümdarlığının sekiz yılını Tema'da (Tey- ma) geçirdi. Arapiar'ın gelişerek krallıklar kurmaları, ticaretin sağladığı kazançlarla açıklanır: kuzey-batı'da Kedar (İ.Ö. VII. IV. yy.'lar), yerini daha sonra Nabatiler’e bırakır (İ.Ö. IV. - İ S. II. yy.'lar); güneybatıda Saba, Maan, Kataban ve Hadramut, kabile aşamasını giderek geride bırakarak siyasal birliklerini sağlamış duru ma geldiler ve İ.Ö. V. yy.’da ortaya çıkan yerel alfabeyle (güney arap alfabesi) yazılmış yazıtlarla donattıkları anıtlar (marib) dikmeye başladılar.

Yahudiliğin ve hıristiyanlığın ortaya çıkması, bir dizi savaşa neden oldu ve bu savaşlar, VI. yy.'ın başında, habeşistanlı hıristiyanların ülkeyi istila etmeleriyle sonuçlandı. Habeş egemenliği, pers baskısı karşısında yıkıldı (575). Arabistan yarımadasının kuzeyinde, Petra (Batra) çevresinde kurulmuş'olan Nabat krallığı, hıristiyanlık çağının I. yy.'ından başlayarak Roma egemenliği altına girdi. Hicaz'daki küçük Lıhyan krallığı nın bir süre daha de vam ettiği sanılmaktadır Palmyra ancak 272'de kesin olarak fethedildi.

Hz. Muhammet’ten başlayarak Arap- Jar'ın tarihi, ıslam ve onun eski dünyanın bir bölümü üzerinde yayılışının tarihinden ayrılmaz, Arap fetihleri, üç evreye ayrılabilir. Hz. Muhammet dönemi olan birinci evrede amaç, asıl Arabistan’ı egemenlik altına almaktır. Peygamberin ölümünden sonraki ikinci evrede, yarımada Arapları, Arabistan'ın kuzeyinde ve doğusunda yer alan bölgeleri fethetmeye giriştiler; batıya doğru ilerleyerek Afrika'ya girdiler. Suriye ve Mezopotamya, İran ve Mısır ilk iki halife zamanında fethedildi; üçüncü halife döneminde Kuzey Afrika'nın fethine başlanıldı. Emeviler döneminde, Bizans ve Pers imparatorluklarının yerini alan yeni müslüman devleti, Kuzey Afrika, ispanya. Maveraünnehir, Sind ve Kafkasya'ya kadar yayıldı. Bu, 717'de doğuda İstanbul önünde, 732 de de batıda, Poitiers önünde durdurulan arap istilalarının üçüncü evresidir Bu arada İslamiyet, ulusal bir din öğretişiyken fethedilen ülkeler ahalisinin çoğunlukla benimsediği evrensel bir din durumuna girdi ve arapça, ulusal dilleri büsbütün ortadan kaldırmamakla birlikte, giderek ortak uygarlık dili oldu ve böylece, bir müslüman uygarlığı doğdu.

Emeviler döneminde ve Abbasiler döneminin başında bir bütün oluşturan Arap imparatorluğu, çok geçmeden par çalandı Abbasılerın iktidara gelmesinden kısa bir süre sonra, ispanya’da ayrı bir emevı emirliği kuruldu ve X. yy.'ın başında halifelik olarak ortaya çıktı. IX. yy.'da Mağrib’de bağımsız krallıklar kuruldu (Fas’ta idrisiler, Tahert'te Rüstemiler). ifrikiyye’de (Ibnus), Aglebiler hanedanının Bağdat halifeliğine bağlılığı sözde kaldı. Mısır da, IX. ve X. yy.’larda halifelikle olan bağlarını gevşetti (Tolunoğulları, ihşıdiler); Fatımıler ise, X. yy.’dan XII. yy.'a kadar burada bir karşı halifelik kurdular. Doğuda da yarı bağımsız hanedanlar or- arap alfabesi taya çıktı: İran'da Tahiriler, Saffariler, Samaniler; Suriye ve Mezopotamya’da Hamdaniler; Irak ve İranda Buveyhiler. Selçuklu Türkleri'nın gelişi, X. yy.'dan beri gerçek bir iktidardan zaten yoksun bulunan Bağdat halifesini, yalnızca dinsel bir rolle yetinmek durumunda bıraktı. XIII. yy.’da Moğollar, arap halifeliğine son verdiler.

Araplar ancak ilk halifeler ve Emeviler döneminde önemli bir rol oynadılar. Bu dönemde, fethettikleri ülkelerin halklarına egemen olan bir aristokrasi durumundaydılar. Abbasi imparatorluğu'nun kurulmasıyla birlikte, rolleri sınırlandı; çünkü bu imparatorluk arap ve kureyş asıllı halifeler tarafından yönetilmekle birlikte, bu halifeler töreleri bakımından iyice iranlılaşmışlardı; eyalet valileri arasında araba çok az rastlanıyordu. Araplar ordudan da elenerek, yerlerine yabancılar (Türkler, İranlIlar, vb.) alındı.

Gerçek anlamda katışıksız bir arap uygarlığı yoktur; meğer ki, bu ad “çöl uygarlığı”na, yani bedevi Araplar'ın uygarlığına verilmiş olsun. Çoğu arap olmamakla birlikte iyiden iyiye araplaşmış yazarlar, bilginler, filozoflar, hukukçular, tanrıbilimciler ve sanatçılar tarafından temsil edilen müslüman uygarlığı.


Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 17 Mayıs 2016 06:27