Arama

Arazi Nedir? - Tek Mesaj #2

_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
15 Şubat 2016       Mesaj #2
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
ARAZİ

1. Yerleşim alanları ve yapılmış yollar dışında kalan yerler: Arazide çalışmak. Arazi otosu, lastiği, vitesi
2. Yapısı, durumu, biçimi açısından ele alınan toprak parçası: Kumlu, verimli arazi. Engebeli arazi.
3. Bir kimseye, kamuya vb. ait işlenmiş ya da işlenmemiş parselli toprak parçasrarsa, tarla: Bir arazi satın almak. Geniş arazileri var. Kamuya ait araziler.
4. Arazi açmak, tarla açmak.Arazi olmak, araziye uymak, bulunduğu ortama ya da koşullara uymak: ortadan kaybolmak (arg.).

—Eskiden
Arâzi-i âmire, işletilen ve kazanç sağlayan topraklar. Arâzi-i hâliye, boş topraklar. Arâzi-i memluke, mülk, timar toprağı. Arâzi-i metruke, terk edilmiş topraklar.Arâzi-i mezrua, ekilip biçilen, işletilen topraklar. Arâzi-i miriye, devlete ait yer, toprak. Arâzi-i mukaddese, kutsal topraklar, Filistin ve Kudüs için kullanım Arâzi-i mübareke, Hicaz için kullanılır.
—Askeriye
Araziden yararlanma, ilerlerken düşman ateşinden korunmak ve kendi ateşini etkili kılabilmek için arazi yapısından yararlanmak. Arazinin düzenlenmesi, arazinin, özellikle savunma savaşı amacıyla hazırlanması.Askeri arazi, devletin verdiği ya da özel bir kişiden askeri makamlarca kiralanan ve çoğunlukla askeri birliklerin eğitimi için kullanılan arazı. Kesik arazi, üzerinde siperler ya da doğal engeller (çitler, ağaçlar, çukurlar, vb.) bulunan ve yakın mesafeden kara gözetlemesine ve yatık mermi yollu silahların kullanılmasına olanak tanımayan arazi. (Kesik araziler özellikle sızmalara karşı elverişlidir.)
—Çevre Mimarisi
Arazi bakımı, çeşitli eylemler sonucu ekolojik doğal dengesi bozulmuş arazinin bakımı. (Çevre mimarları, çevre ve orman mühendisleri vb., arazi bakımını üstlenmiş başlıca uzmanlardır.) II Arazi plastiği, arazinin, doğa ya da doğa ve insanlar tarafından ortaklaşa biçim
rast beşlisi uşşak dörtlüsü lendirilmiş olan dış yapısı. (Bk. ansikl. böl.)
—Hukuk
Sınırları belirlenmiş toprak parçası. taşınmazların bir türü. (Türk Med.k.’nun 632. maddesine göre taşınmaz sayılan şeyler şunlardır: arazi, tapu kütüğünde bağımsız ve sürekli olarak ayrıca tescil edilen haklar ve madenler. Tapu sicili tüzüğüne göre arazi, belirli bir biçimde sınırlandırılmış, özel mülkiyete konu olan yeryüzü parçasıdır.)

TOPRAK HUKUKU
Arazi kayması, toprağın göçmesi nedeniyle, ağaçların, çitlerin ve duvarların bir mülkten başka bir mülke geçmesi. (Arazinin yerinden kayması, sınırın değiştirilmesini gerektirmez.) Arazi terki Yeni arazi oluşması, sahipsiz yerlerde toprağın birikmesi, dolması ve kayması ya da kamuya ait akarsuların yatak değiştirmesiyle yeni bir arazinin oluşması.
Arazi kanunnamesi (1858 tarihli-). Özgün adı,23 şevval 1274 tarihli Arazi kanunnamei humayunu'dur. OsmanlI Imparatorluğu'nda toprak rejimini düzenleyen bu yasa bir önsöz ve 132 maddeden oluşur. Yasa, imparatorluk toprakla rını beş bölüme ayırmıştır: arazii memluke (mülk arazisi), arazii emiriye (miri arazi),arazii mevkufe (vakıf arazi), arazii metruke (metruk arazi), arazii mevat (boş arazi). Arazi kanunnamesinin başlıca özelliği, dağınık bir durumda olan toprakla ilgili hukuk kurallarını bir düzene bağlaması , ayrıca miri,metruk ve boş araziler için yeni kurallar koymasıdır. Arazii amire, kendisinden herhangi bir biçimde yararlanılan topraklar. (Karşt. arazii mevat, boş arazi.)

ARAZİİ EMİRİYE ya da MİRİ ARAZİ
Arazii emiriye ya da miri arazi, rekabesi, yani kuru mülkiyeti beytülmale (devlete), yararlanma hakkıy- sa kişilere ait olan topraklar; arazii bey- tülmal, arazii havz, arazii memleket, arazii sultaniye de denir. (Bk. ansikl. böl.)Arazii gamire, bakımsız, su baskınına uğramış, ekilmemiş topraklar. (Tarıma elverişli olduğu halde ekilmemiş topraklara da bu ad verilir.) Arazii haraciye, fethedilen ülkelerde, müslüman olmayan halka verilen ve vergiye bağlanan yerler, (Arazii öşriye gibi, bu topraklar da arazii memluke'den sayılır. Bu toprakların rekabesi [kuru mülkiyeti] kullanan kişilerindir.)

ARAZİİ EMİRİYE ya da MİRİ ARAZİ
Arazii mahlule, toprağa tasarruf edenin mirasçı bırakmadan ölmesiyle devlete ya da vakıfa geçen arazi. (Bu topraklar, arazii emiriye'dense devlete, arazii mevkute'dense vakıfa geçer ve hangisine geçmişse onun tarafından artırma yoluyla satılırdı.)Arazii mahmiye, rekabesi beytülmale ait araziden "kimseye devir ve teslim edilmeksizin” halkın gereksinimleri ve çıkarı için ayrılan koruluk, mera, yol, pazar yeri gibi yerler,Arazii meftuha, fetih hakkının bulunduğu yerler. (Kural olarak bu tür arazi devlete aittir. Devlet bu toprakları ya ganimet olarak dağıtır ya da sahiplerine bırakır.) Arazii mektume, devletten gizlenerek kullanılan arazi.
Arazii memlûke ya da mülk arazi, özel mülkiyete bağlı topraklar. (Bk. ansikl. böl.) Arazii metruke ya da metruk arazi, mera, harman yeri ve baltalık gibi halkın genel gereksinimlerine ayrılmış topraklar. (Bk. ansikl. böl.)Arazii mevat ya da boş arazi, tarıma elverişli olmayan, bakımsız ve sahipsiz arazi. (Bk. ansikl. böl.) Arazii mevkufe ya da vakit arazi, hayır işlerine ayrılmış ve başkasına devredilmesi önlenmiş topraklar. (Bk. ansikl. böl.)Arazii mezrua, ekilip biçilen arazi. Arazii öşriye, ürünlerinden öşür vergisi alınan topraklar. (Arazii öşriyenin mülkiyeti toprağa tasarruf eden kişinindir. Öşür vergisini veren arazi sahibi, yerine istediği gibi tasarruf edebilirdi. Bu tür yerlerin sahiplerinin mirasçı bırakmadan ölmeleri halinde toprak, arazii emiriye niteliği alırdı.)Arazii seniye, padişahlara ait arazi, OsmanlI padişahlarının has'ları.
—Oto. Arazi arabası, karayolları ve otoyollar dışında kullanılmak için özel olarak tasarlanmış araç.
—Verg. huk. Arazi vergisi, arazinin kıymeti üzerinden alınan bir servet vergisi. (Bk. ansikl. böl.)
—Yerbil. Aynı tür (kireçtaşı arazisi), aynı kökenli (alüvyonlu arazi) ya da aynı yaştaki kayaçların (kretase arazisi) tümü. Sürat ya da galop koşularında toprak, penetrasyon ölçeriyle yapılan bir değerlendirmeden geçer; buna göre 1 ile 5 arasında bir sınıflama yapılır.
4.5 ile 5 arasındaki bir toprak ağır, 4 ile4.5 arası yapışkan, 3,5 ile 4 arası yumuşak, 2,5 ile 3,5 arası hafif, 2,5'un altındaysa kuru olarak nitelenir. Bazı atlar, özellikle de eklemleri zayıf olanlarla toynakları geniş olanlar ağır toprağı yeğlerler.
—Çev. mim. Arazi bakımı arazide hüküm süren su ve rüzgâr erozyonunu ve toprak kaymalarını, doğal bitki örtüsünün, hayvan varlığının ve canlıların yok edilmesini, su toplama havzalarında su azalmasını, su rejiminin bozulmasını ve çeşitli çevre kirlenmelerini vb. önleme amacı güder. Bu sorunların çözümü için alınacak başlıca önlemler, toprak aşınma ve taşınmasının, sel ve taşkınların önlenmesi; çıplak ve verimsiz arazilerin yeşillendi- rilmesi, çalılandırılması ve ağaçlandırılması; bitki örtüsünün ve hayvan varlığının yeniden yaratılması; su toplama havzalarının ve otlakların verimli kılınması; yamaç topraklarının tesviye eğrilerine koşut işlenmesi; koruyucu rüzgâr perdeleri, kuşakları ve zonları yetiştirilmesi; çevre kirlenmelerinin önlenmesi ve peyzaj tablolarının bakımı ve düzenlenmesidir.
Arazi plastiği, genellikle arazinin yükseklikleri, orografik yapısı, kıyı ya da sınır çizgileri ve arazi silueti ile, üzerinde yer alan diğer doğal elemanlardan (bitki örtüsü, orman, maki, step, ağaçlar, çalılar, su yüzeyleri, çavlanlar ya da kayalar, vb.) ve kültürel nesnelerden (yapılar, setler, barajlar, yollar vb.) oluşur. Doğal çizgiler temel olmakla birlikte arazi plastiği, ya dış etkenlerle ve zamanla değişebilir ya da insanlar tarafından değiştirilebilir. Bu değişme, bazen olumlu bazen de olumsuz 704 olabilir (örneğin Boğaziçi'nin arazi plasti ği). Çevre mimarlığında, arazi plastiğinin en iyi biçimde değerlendirilmesi üzerinde önemle durulur.
Rekabesi beytülmale ait olan ve devlet tarafından belirli kişilere bir bedel karşılığı bırakılan yerlerdi. Bu topraklara tasarruf eden kişilerin, toprağı işletmeleri, ekip biçmeleri şarttı. Haklı bir neden olmadan toprağı işletmeyenlerin bu toprakları ellerinden alınırdı. Çünkü arazinin boş kalması timar sahibinin fakirleşmesine ve görevlerim yapamaz hale gelmesine yol açardı. Tımarların kaldırılmasından sonra da, haklı bir neden olmadan üç yıl işletilmeyen topraklar devlete geçer devlet de bunları açık artırmayla satardı. Toprağa tasarruf edenler, kendilerine bırakılan bu topraklar için ya peşin bir para öder ya da ürün üzerinden yıllık bir pay verirlerdi. Miri toprakların dağıtılması nesnel ölçülere göre yapılırdı. Miri topraklar, önceleri timar ve zeamet sahiplerinin, sonra da mültezimlerin izniyle köylüler tarafından kullanılırdı. Mülk araziden farklı olarak miri araziyi kullananların bunları başkalarına satmaları yasaktı. Bu toprakların borç için haczi de olanaksızdı. Miri araziye tasarruf edenler, istedikleri ekini ekebilirlerdi. Ancak ağaç dikmek, yapı kurmak gibi işler için devletin izni gerekirdi.
Arazii memluke ya da mülk arazi. Tam bir özel mülkiyet rejiminin uygulandığı, sahi bine tasarruf, kullanma, yararlanma, elde bulundurma ve elden çıkarma yetkileri veren topraklardır. Köy ve kasaba sınırları içindeki arsalar, bağ ve bahçelerle evin ve ev yerinin yanındaki en çok yarım dönümlük yerler; miri araziden ayrılarak hukuka uygun bir işlemle bir kişinin mülkiyetine geçirilmiş yerler; öşüre bağlı topraklar ve haraç vergisine bağlı topraklar mülk arazilerdir. Arazii öşriye sahipleri, ürün üzerinden devlete pay verirler, arazii haraciye sahipleri de belirli bir bedel öderlerdi. Öşür ve haraç tarıma elverişli topraklardan alınan bir tür arazi ver gisiydi. Öşür ürün üzerinden ve ürün olduğu zaman verildiği halde haraç, ürün olsun olmasın para olarak ödenirdi.
Arazii metruke ya da metruk arazi. Bu tür topraklar tüm halkın ya da belirli bir bölgede oturanların ortak olarak kullandıkları yerlerdir. Devlet, bu yerlerin rekabe- siniyani kuru mülkiyetini elinde tutarsa da, halkın kullanım hakkına dokunmaz. Kamuya ait yollar; akarsular ve göller; oturulan yerlere yakın olan otlak, harman yeri, baltalık, pazar yerleri bu gruba girer. Metruk arazi üzerinde kişilerin sahip olduğu hak, yararlanma hakkıdır.Bu tür arazi üzerinde özel mülkiyet hakkı olmadığı için, bunlar tapuya kaydedilmez; zamanaşımı yoluyla mülkiyet hakkı kurulamaz. Bu tür topraklar, satım, kira vb. hukuksal işlem lere konu olmazlar.
Arazii mevat ya da boş arazi. Sahipsiz olmakla birlikte nitelikleri bakımından özel mülkiyete girebilen yerlerdir. Bunlar işlenip kullanılır bir hale sokulurlarsa özel mülkiyete girebilirler. 1858 tarihli Arazi kanunnamesi ' ne göre, bir yerin arazii me- vat'tan sayılabilmesi için şu koşulların bulunması gerekir: kimsenin özel mülkü olmaması; köy ya da kasabanın merası, baltalığı vb. olmaması; işlenmemiş bir toprak olması.
Arazii mevkute ya da vakıf arazi. Bu tür toprakların iki türü vardır: arazii mevkutei sahiha ve arazii mevkufei gayrisahiha. Birinci gruba giren vakıf toprakları, mülk araziden vakfedilmiş topraklardır. Bunların rekabesi (kuru mülkiyeti) ve tüm tasar ruf hakkı vakıf tüzelkişiliğine aittir, ikinci gruba giren topraklar ise, miri araziden ayrılarak padişahın ya da onun izniyle başkalarının vakfettikleri yerlerdir; arazinin rekabesi (kuru mülkiyeti) devlete aittir, vakfedilen şey bu toprakların öşür ve rüsum gibi yararlanma haklarıdır. Vakıflar, devletin koruması altında olduğu için bunlara kimse dokunamaz; gelirlerinin vakıf amacına uygun olarak kullanılması gerekir.
Arazi vergilerinde matrah, genellikle arazinin değeri olarak kabul edilmiş ve bu değerin saptanmasında, başlangıçta idarece takdir yöntemi uygulanırken, daha sonraları mükellefin beyanı ve idarenin denetimi esas alınmıştır.
OsmanlI imparatorluğu’nda, gerçek anlamda bir arazi vergisi, 1858'de çıkartılan bir yasaya dayanılarak 1863’ten itibaren uygulanmaya başlandı. Bu dönemlerde arazi ve bina vergileri birlikte alınıyordu. Ancak 1910’da, bu uygulamaya son verilerek bina vergisi arazi vergisinden ayrıldı. Cumhuriyet döneminde yeni bir arazi vergisi yasası çıkarıldı (1931). Bu verginin uygulanmasında en büyük sorun, tahrir (yazım) işlemleri oldu. Bunun nedeni, arazilerde mülkiyetin (ya da hak sahipliği ile zilyetliğin) tek tek saptanarak değerlendirilmesi ve kayda geçirilmesi biçiminde yapılan yazım işlemlerinin idari güçlükleri yanı sıra, maliyeti yüksek işlemler olmasıdır. 1936’da başlayan yazım işlemi iki yıl sürdü ve bundan sonra başka yazım yapılamadığı için arazi değerleri, 1936 değerleri esas alınarak katsayılarla saptanmaya çalışıldı. Bu dönemde, bina ve arazi vergilerinin yönetimi ve tüm geliri yerel yönetimlere bırakılmıştı.
1970' te arazi ve bina vergileri birleştirilerek Emlak vergisi kanunu kabul edildi Bu yasayla, sözkonusu vergilerin yönetimi merkezi idareye geçerken, hasılatın %80’i yerel yönetimlere bırakılıyordu. Emlak vergisi kanunu'nda eskisine göre önemli bir değişiklik de, verginin matrahının saptanmasıyla ilgilidir. Buna göre, sözkonusu yasa içinde yer alan arazi vergisinin matrahı, arazinin rayiç bedelidir. Bu ise, arazinin beyan tarihindeki alım -satım bedelidir. Kural olarak, rayiç bedelin saptanmasında, mükellefin her beş yılda (ya da durumuna göre daha kısa bir sürede) yapacağı beyan esas alınmaktadır. 1981’de gerek yönetimi gerekse
tüm hasılatıyla merkezi idarece üstlenilmiş olan bu vergi, 1986’dan geçerli olmak üzere yeniden yerel yönetimlere bırakılmıştır.

Büyük Larousse