Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2018       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM

FABL


Fablın kökeni çok eskiye uzanır. M.Ö. 1. yüzyıl civarında yaşadığı düşünülen Beydeba'nın el yazmalarına göre Büyük İskender'in zamanında yaşamıştır. Büyük İskender muazzam ordusuyla Çin'e ilerlerken geçtiği yerleri de fethediyordu. O zamanın Hint hükümdarı Fur onurlu biriydi ve ülkesini ne pahasına olursa olsun savunmaya kararlıydı ancak İskender'in kıvrak zekasıyla baş edememiş ve yenilmişti. Fabl türünün en önemli eserlerinden biri olan "Kelile ve Dimne"yi Depşelem isimli bir Çin Hükümdarı döneminde kaleme almış ve eserini hükümdara sunmuştur. Eserde bulunan hikayelerde siyaset, erdem ve eğitim gibi birçok farklı konu işlenmiştir. Bu eser zalimliği ile tanınan Hükümdar Depşelem’e dolaylı bir nasihat niteliğindedir diyebiliriz. Eser, adını ilk bölümündeki hikayelerin kahramanı olan iki çakaldan almıştır; “doğruluğu ve dürüstlüğü” simgeleyen "Kaytr (Kelile)" ile “yanlışlığı ve yalanı” simgeleyen "Hablu (Dimne)".

Eski Hint ve eski Akdeniz kültürlerinde birbirlerinden bağımsız olarak bu tür masallara rastlanır. Batı’da fabl geleneği Aisopos’la (İÖ 6. yy) başlatılırsa da Eski Yunanlı şair Hesiodos (İÖ 8. yy) atmaca ile bülbül fablını anlatmıştır. Ayrıca İÖ 7. yüzyılın savaşçı şairi Arkhilokhos’un benzer masallarına ait parçalar günümüze ulaşmıştır. Aisopos masallarının keşfedildiği yüzyılda türün adı Aisopos adıyla özdeşleştirilmiş, bu masalların halkın ortak ürününden çok bir yazarın ürünü olduğu düşünülmüştür.

Çağdaş derlemelerde yayımlanmış 200 kadar “Aisopos” fablı vardır, ama bunların yazarlarını ya da ilk biçimlerini bulmak olanaksızdır. Phaleronlu retorikçi Demetrios İÖ 4. yüzyılda bir Aisopos derlemesi hazırladığında, Aisopos çoktan bir efsaneye dönüşmüştü. Fablın manzum biçimleri ise daha sonra ve zamanla gelişti. Roma imparatoru Augustus’un sarayında azatlı bir köle olan şair Phaedrus manzum Latince fabllardan oluşan kitabında, kendi fabllarının yanı sıra inceden inceye işleyerek yeni bir biçim kazandırdığı eskinin sevilen fabllarına da yer verdi. IS 2. yüzyılda Babrios da hazırladığı derlemeye Eski Yunan fabllarını aldı. Aisopos tarzını geliştiren klasik yazar ve şairler arasında Romalı şair Horatius, Eski Yunanlı yaşamöyküsü yazan Plutarkhos ve büyük yergici Samosatalı Lukianos sayılabilir.

Çeşitli alegori türleri gibi fabl da ortaçağda serpilip gelişti. 12. yüzyıl sonuna doğru Marie de France, hayvan fablları ile Yunan ve Roma’nın önde gelenlerine ilişkin öykülerden oluşan 100’ü aşkın masalı derledi. Bir başka derlemede ise Christine de,'Pisan’ m Othea metni resimlemeleri öykülerin anlaşılmasını kolaylaştırıyor ve en sondaki ahlak öğüdünü güçlendiriyordu. Ortaçağda fablın yanı sıra bir hayvanın, bazen de bir bitki ya da taşın belirli özelliklerini betimleyen öykülerden oluşan bir edebiyat türü gelişti. Hıristiyan alegorileri yoluyla ahlak dersi, din eğitimi ve öğüt veren, genellikle de resimli olan bu kitaplar, 2. yüzyılın ortalarına doğru bilinmeyen bir yazar tarafından derlenen Physiologos adlı metne dayanır. Ortaçağ başlarında Avrupa’da yaygınlıkla okunan Physiologos çeviri ve uyarlamaları fablın gelişimini etkiledi.

Fabl zamanla gelişerek birçok hayvan öyküsünden oluşan, toplumu yeren, kahraman, kötü karakter ve kurban tiplerine yer veren daha uzun bir türü doğurdu. Destanı andıran ve destanın görkemli havasını alaya alan bu popüler tür, hayvan destanı olarak adlandırılır. Tek tek olaylar fabllardan alınmış olsa da, hayvan destanları fabllardan yalnızca uzunluklarıyla değil, ahlak dersini öne çıkarmayışlanyla da ayrılır. Avrupa’daki ilk örnekleri Latince olmakla birlikte, ortaçağ sonlarında Fransızca, Almanca ve Felemenkçe hayvan destanlarına rastlanır. Bunların en ünlüsü, kurnaz insanı simgeleyen Tilki Renart’ın kahramanı olduğu, birbiriyle bağlantılı yergili öykülerden oluşan Roman de Renart'dır.

Bu derlemede yer alan Tilki Renart ile Horoz Chantecler masalının daha sonra Alman, Felemenk ve İngiliz uyarlamaları ortaya çıktı. Örneğin, Geoffrey Chaucer Canterbury Tales'deki (Canteroury Öyküleri) “Nun’s Priest’s Tale”de bu masalı temel aldı. Rönesans şairi Edmund Spenser da 1591’de yayımlanan “Mother Hubberd’s Tale”de (Hubberd Ana’nın Öyküsü) bu hayvan masallarından yararlandı. Spenser bu yapıtında, sarayı ziyaret edip buradaki yaşamın taşradakin- den daha iyi olmadığını fark eden bir tilki ile maymunun öyküsüne yer verdi. John Dryden The Hind and the Panther (1687; Geyik ile Panter) adlı şiirinde hayvan destanlarından daha bilge ve ciddi bir yaklaşımla yararlandı; bu masalları ilahiyat tartışmasının alegorik çerçevesi olarak kullandı. Bernard de Mandeville Fable of the Bees'de (1714; Anların Masalı) öteden beri kullanılan arılar krallığı eğretilemesiyle insanların açgözlülüklerinin toplumsal düzeyde ortaya çıkardığı yararı göstermeye çalıştı. Joel Chandler Harris’in Uncle Remus: His Songs and His Sayings (1880; Remus Amca: Şarkıları ve Deyişleri) adlı yapıtındaki birçok olayın esin kaynağı Afrikalı kölelerle birlikte Amerika’ya ulaşan hayvan masallarıydı. George Orwell’in karşı-ütopyacı yergisi Animal Farm da (1945; Hayvan Çiftliği, 1954) çağdaş bir hayvan masalı uyarlamasıdır.

Hayvan destanlarından genellikle daha kısa olan fabl ise doruğuna 17. yüzyılda Fransa’da XIV. Louis’nin sarayında, özellikle Jean de La Fontaine’in yapıtlarında ulaştı. Türkçede birçok bölümü La Fontaine’in Masalları (1948), La Fontaine den Seçmeler (1983) ve daha birçok başka kitapta yayımlanan La Fontaine’in Fables'ının (1668, 1678-79, 1692-94) 1668 tarihli ilk bölümü Aisopos tarzındaydı. Sonrakilerde ise saray, saraydaki bürokratlar, kilise, gelişmekte olan burjuvazi ve kuşkusuz bütün insanlar yeriliyordu. La Fontaine temelde insanın kendini beğenmişliğini ele aldı. La Fontaine ile birlikte fabl türü bütün Avrupa’da bir canlanma yaşadı; romantizm döneminde Rusya’da İvan Andreyeviç Krilov La Fontaine’i izleyerek türün güzel örneklerini verdi.
19. yüzyılda çocuk edebiyatının gelişmesi fablın da yeni bir okur kitlesi bulmasına yol açtı. Lewis Carroll, Kenneth Grahame, Rudyard Kipling, Hilaire Belloc, Joel Chandler Harris, Beatrix Potter ve temelde çocuklar için yazmamış olsalar da, Hans Christian Andersen, Oscar Wilde, Antoine Saint-Exupery, J. R. R. Tolkien ve James Thurber gibi tanınmış yazarlar bu türde ürün verdi.

Hindistan’da Batı’daki fabl türünün benzeri olan sözlü hayvan masalları geleneği İÖ 5. yüzyıla değin uzanır. Pançatantra, Sanskrit dilinde bir hayvan masalları derlemesidir ve masaldaki kral aslana danışmanlık eden iki çakalın adıyla Kelile ve Dimne olarak bilinen, 8. yüzyıldan kalma Arapça çevirisiyle günümüze ulaştı. Birçok dile çevrilen bu masalların İbranice çevirisini 13. yüzyılda Capualı Johannes Latinceye uyarladı.

Çin’de hayvanları insanlar gibi davranıp düşünürken göstermek geleneklere aykırı düştüğünden hayvan masalları tam anlamıyla gelişemedi. Gene de 4-6. yüzyıl arasında Çinli Budacılar, dinsel öğretilerin daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla Hindistan’ da ortaya çıkmış Budacı hayvan masallarını uyarladılar.

Japonya’da Kociki (Eski Konular Derlemesi) ve Nihon şoki (Japon Vakayinameleri) gibi 8. yüzyıla ait tarih kitapları fabl türü masallarla doludur. Bunların çoğunda küçük ama zeki hayvanlar, büyük ve aptal olanları alteder. Japonya’da bu tür Kamakura döneminde (1192-1333) doruğuna ulaştı. 16. yüzyılda Cizvit misyonerlerin Japonya’ya tanıttığı Aisopos fablları ise etkisini çağdaş dönemlere değin sürdürdü.

Türk Edebiyatında Fabl
  • 15. yüzyıl şairlerinden Şeyhi’nin Harname adlı mesnevisi bizde ilk fabl örneği olarak kabul edilir. Öncesinde Mevlana’nın Mesnevi’sinde fabl özellikleri gösteren hikayeler de vardır.
  • Batılı anlamda ilk örnekleri Şinasi vermiştir. 1862 yılında "Tercüme-i Manzume" adlı kitabında Batılı şairlerin şiirlerine yer vermiştir. Bunlar arasında La Fontaine’de vardır.
  • Ahmet Mithat, "Kıssadan Hisse" adlı eserini ahlakî gaye güderek yazmıştır. Bu eserde yazar, Ezop’tan, La Fontaine’den yapmış olduğu çevirilere ve kendi yazmış olduğu fabllara yer vermiştir
  • Recaîzade Mahmut Ekrem, La Fontaine’den “Horoz ile Tilki”, “Kurbağa ile Ökü”z, “Karga ile Tilki”, “Meşe ile Saz”, “Ağustos Böceği ile Karınca” gibi birçok çeviriler yaparak bu alanda Türk Edebiyatına katkıda bulunuştur.
  • Nabizade Nazım’ın “Bir Sansar ile Horoz ve Tavuk” adlı eseri vardır.
  • La Fontaine’in bütün fablları Sabahattin Eyüboğlu’nun "Masallar" (1969) adlı kitabında ilk kez topluca yayımlanmıştır.
  • Ali Ulvi Elöve "Çocuklarımıza Neşideler", adlı şiir kitabında La Fontaine, Victor Hugo, Lamartine’den yaptığı çevirilerin yanında, yine bunlardan esinlenerek yazdığı fabl türü şiirlere de yer vermiştir.
BAKINIZ
Fabl ve Fablın Özellikleri
Ezop
Beydeba
La Fontaine (La Fonten)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM