Arama

Kültürel Değerlerimiz - Tek Mesaj #3

Aynacan - avatarı
Aynacan
VIP Gecenin Aydınlığı!
16 Eylül 2007       Mesaj #3
Aynacan - avatarı
VIP Gecenin Aydınlığı!
Sosyal Eğlenceler


Eskiden Köyümüzde Kış Gecelerinde Sosyal ve Kültürel Faaliyetler

Köyümüzde kış aylarında köyün ileri gelenlerinin ve muhtarın evinde, uzun kış geceleri, yatsı namazı sonrası, kahve, oyun, eylence yeri olmadığından, geç vakitlere kadar, tv dizileri gibi ilgi çekici, eğitim, hikaye, eski cenk, edebiyat, tarihi teberi, şiir, nazmi, kitapları, hoca ve eğitmenler gözetiminde, sesi güzel, ritmi iyi bilenler sırayla okur. Hoca ve büyükler örfi edebe göre sedir ve yer döşekleri üzerinde oturmak üzere toplanıp pür dikkat hatip okuyucular dinlenmeye başlanır, genç ve çocuklar kapı yanlarında su dağıtma, sobayı yakma, kekik, nane, pekmez şerbeti ikramlarının servislerini yapmada hazır, adabına göre münhal yerlerde hazır ayakta ve yerlerde görünür vaziyette oturmaktadırlar.

Kitaplar dışında sözü dinlenir hocalar, bilgileri ile büyükler, başlarından geçen hayat hikayeleri ve askerde başından geçen anılarını anlatmaktaydırlar. Eski 93 harbi, seferberlik, Yemen, Bingazi, Çanakkale, İzmir’in kurtuluşu, Kore savaşlarında köyümüzden katılanlar olmuş, geri dönen gaziler, çokta şehit olan olmuş. Şöyle ki 93 harbinde 97 kişi bir sülüste asker olmuş, sadece 4 kişi dönmüş. Her aileden şehit düşen olmuş, izine rastlanılmamış, isbatını yapan kimse kalmamış. Onun için bir başlandımı “bu akrabammış, bu aileden şu kadar asker gitti gelmedi” gibi hep anlatılmakta, anılmakta, yad edilmektedir. Okunan kitapların mevzuları ve içerikleri farklı, şöyle ki, mehmediye kitabı, büyük ve kalınca Nazmive, gafiyeli Peygamberimizin ve sahabeyi kiramın hayatı ve Müslümanlığın yayılışı hakkında çok güzel övgü ve şiir nazmi şeklinde muhteşem bir şekilde kaleme alınmış, okuma Şekli, ses tonuna, gore okunmaktadır. Ahmediye kitabı buda büğükçe kitaptır, içeriği farklı. Müslümanlığın yayılışı sahabeyi kiramın savşları, şehitlik, mertebeleri, övgüleri, halifelerin hayatları, pegamberimizin mucizeleri, Kuran-ı kerimin yazışlı, islamiyetin genişlemesi çok güzel nazmi şiir sitilinde nakşedilerek.yazılmıştır. Bu kitabı da okuma özelliği usta ve usluplarla okunmaktadır. Arada edebiyat kitabı olarak bilinen Kerem, Şah İsmail, Yusuf Kitabı, Arzu ile Kanber gibi kitaplar okunmaktadır. Ttabiî ki bu kitaplar da okuma metodları farklı farklı okunmaktadır. Yine Abülmüslüm kitabı oda büğükçe aği baba tarafından teberi yaptırılan soyu Peygamber soyundan olduğu bozulan dini kırsal alanda mücadele ederek çok meşagatli olarak yaymaya belli bir ekip ve mucizelerle kanıtlamaya calışmaya uğraşmakta mücadele etmektedir. Bu kitapta dizi ve ayrıntılar farklı bu kitapta, çok,itina ve ustalıkla şiirsel olarak, nazmi, olarak yazılmıştır. Büyük bir ustalıkla okunmaktadır. Tarihi teberi 4 cilt kitaptır, bu da adem babamızdan başlar son halifeğe kadar dünyanın yaradılışını bütün peygamberlerin doğuşu mucizeleri kitapları, yaşayışlarını içeren, hikaye şeklinde çok güzel şekilde yazılmış bir bir kitaptır. Derler ki oku tarihi teberi al dünyadan haberi. Yine Seyit Battal kitabı okunmaktadır. Bu da büyükçe hikaye şeklinde yazılmış bir kitaptır. İçerği kol sapanı, okla gerilla tipi kaybolan muslümanlığı ve mağdur olan insanlara yardım amacı ile İstanbul ile Anadolu arasında Konstantin ve o dönemin meşhur ordusu gayserle mücadele etmektedir. Tabiki belli ekip ve guruplardan oluşmaktadır, En son Seydi Battal’ı yakalama taktiği olarak parolalarla canlı hayvanların ismini değiştirir Sürekli dağda olduğundan yakalamak için taktik yapmakta ancak ekibi durumu bildirmekte, Seydi Battal bir atlıya para verir er meydanına çıkıp nara atar “bu yapılan yanlıştır her canlı özüne uygun ismiyle hitap edilmeli” diye galkanla nara atar gayser çabuk yakalayın battal, “budur” der. Koruma ve vezirlri yakalanışı tamaşaya gider gayser çadırda yalnız kalır. Battal Gazi, alelacele çadıra girer birkaç sığır kuyruğu darbesinden sonar öldürür ve dersini tuluğ çıkarıp içine saman doldurup Malatya Kalesi’ne asar ve kitap biter. Yine 6 parmak emsile gibi çeşitli kitaplar diziler ve nizami şeklinde okunurmuş. Biz de yetişdik. Okumalar bir nevi eğitim ve kültürel ve sosyal içerikli bir yaşayış düzeniydi. Tabi ki köyümüzde kış yiyecekleri olan tarhana, pestil kesme, kuru üzüm, ceviz içi, özel sırlı çömlek küplerden, özel olarak saklanan kalbur ve sahanlarla gençler sevis yapmaktadır. Tabiî ki, her gelen beraberinde getirmekte, hergün ayni evden fazla olur düşüncesi ile burada da yardımlaşma yapılmakta ve paylaşılmaktadır.


Ferfene



Köyümüzde genelde bahar ve yaz aylarına denk gelen kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde çocuk ve gençler arasında, grup ve arkadaşlar arasında bir araya gelip eğlenmek her kuşakta olmuş ve olmaktadır. Beraberce köyden biraz uzakda kır ve bahçelerde, su gözelerinin yanlarında bir nevi piknik ve eğlence programlanarak bir çeşit kutlama ve günboyu eğlenilmetkeydi. Şöyle ki katılan çocuk ve yaş grupları evlerinden yiyeceklerini, tencere, kebap ve yemek türlerini kendileri hazırlayıp kendileri yeme ve ikramını kırda yapmaktadırlar. Ocaklar kurulup uruncak ve salıncaklar hazırlanır kendi beceri ve hazırlıkları ile eğlenceler için def, keman, saz, gramafon ve teyp gibi müzik aletleriyle belli bir ritimle günboyu eğlenilip yemekler yenilmektedir. Tabii ki erkekler, çocuk ve gençler ayrı, kız çocuk ve yetişkinler de birbirlerini görmeyecek şekilde ayrı yer ve beldelerde yapmaktaydılar. Köylülerimiz de kendi aralarındaki bu tür eğlenceleri hoş görüyle karşıladıkları, keşke bizde bir daha çocuk veya genç olup bu tür eğlenceleri yaşama hayıfında bulunmaktadırlar. “Bizler de şurada şöyle yapardık“ diye söylemlerde bulunurlardı. Bu tür kutlamaları yapan gençler ve çocukların eğlencelerine ferfene denilmektedir.



Kanlıkulak Oyunu:

Köyde kışları karın çok yağdığı vakitler köyün 20-25 yaş arası gençleri değişik ilginç kıyafetler giyerek geceleri köydeki evlerin kapılarını çalarak kapı önünde oynamaya başlayıp:



"Kanlıkulak kanımı ver;

kanımı vermezsen,

sucuk ile bastığımı ver"



şeklinde tekerlemeler söyleyip kapısını çaldıkları köylüden ceviz, sucuk, dut, bastığ, kesme gibi çerezler isterlermiş. Daha önceleri bu işi kapıyı çalmayıp evlerin bacalarından aynı tekerlemeyi söylerlermiş. Sonraları, baca yerine kapı çalarak bu gelenek sürdürülmeye başlanmış.

Bu sosyal eğlencenin ne zamandan beri yapıla geldiği ve çıkış noktasını henüz bilmiyoruz!
Not: Bilgilendirme amaçlıdır.