Arama

İletişim Nedir? - Tek Mesaj #1

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Kasım 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

iletişim

Ad:  iletişim.jpg
Gösterim: 9434
Boyut:  36.4 KB

HABERLEŞME olarak da bilinir, bireyler arasında ortak bir simgeler sistemiyle gerçekleştirilen anlam ve bilgi alışverişi.

Günümüze değin hep çeşitli disiplinler içinde ve canlılarda doğaları gereği var olan bir süreç olarak değerlendirilen iletişimi, İngiliz yazar ve eleştirmen I.A. Richards, bir zihnin bir başka zihinde, kendi yaşadığı deneyime benzer bir deneyimin canlanmasını sağlayabilmesi biçiminde tanımlamıştır. 1928’de yapılan bu tanım fazla genel ve kaba bulunsa da, iletişimi ilk kez yaşamın ayrı bir alanı olarak ele alması ve mesajın içeriği ile iletildiği süreci birbirinden ayırması açısından bugün de önem taşır. Günümüzde iletişim antropoloji, politika, psikoloji, sosyoloji gibi çok ayrı açılardan ele alınabilen ve dilden cinsel çekime ya da oyun davranışına kadar çok çeşitli biçimlerde sınıflandırılan bir konudur; dolayısıyla tek bir tanımla karşılanamayacağı da anlaşılmıştır. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ürünü olan telefon, telgraf, telsiz gibi araçlarla iletişim daha hızlı ve etkili hale gelmiş; televizyon, süreli yayınlar, sinema ise kitle iletişiminin gelişmesini sağlayan kurumsal ve kültürel değişimler yaratmıştır. Bugün psikologlar, gerek davranış ve zihin üzerine çalışmalarında, gerek çeşitli terapi biçimlerinde iletişim kavramlarından yararlanırlar; sosyal bilimciler mitlerin, yaşam biçimlerinin, törelerin ve geleneklerin bir kuşaktan (ya da toplumsal katmandan) öbürüne aktarılmasını sağlayan iletişim biçimleri belirlemişlerdir; siyaset bilimciler ve iktisatçılarsa, iletişimin toplumsal düzenin sürdürülmesindeki rolünü vurgulamaktadır. Öte yandan matematikçiler ve mühendisler, iletilen bilgiyi bilgisayar yardımıyla öğelerine ayırıp sayısal biçimde ifade etmeye çalışmışlardır. Ayrıca çeşitli iletişim türlerinin insanların davranış ya da eğilimlerini nasıl etkilediğini açıklayan kuramlar geliştirilmektedir.

1960’larda, Kanadalı iletişim kuramcısı Marshall McLuhan’ın ünlü “araç mesajdır” sözü ve çağdaş toplumun “basılı” kültürden “görsel” kültüre geçme sürecinde olduğu görüşü, bu alandaki çalışmalar kadar iletişim sanayisini de önemli ölçüde etkiledi. 20. yüzyılın sonlarına doğru ise iletişim üzerine araştırmalar daha çok şu konular üzerinde yoğunlaşmaya başladı:
  1. Kitle iletişim sanayileri, bu sanayileri yönlendirenler ve onların iletişimin hedefi olan kişiler üzerindeki etkileri,
  2. etkileyici iletişim ve teknolojinin ikna amacıyla kullanımı,
  3. bilgi aktarma aracı olarak kişiler arasındaki iletişim süreçleri,
  4. kişiler arasındaki sözlü, sözsüz (ve belki duyudışı) iletişimin dinamiği,
  5. değişik iletişim türlerinin algılanışı,
  6. iletişim teknolojisinin okuldaki ve okul dışındaki eğitimi de kapsayan toplumsal amaçlarla ve sanatta kullanılması,
  7. sanatta modern iletişim teknolojisinin kullanılmasına yönelik eleştiriler.

İLETİŞİM MODELLERİ


İletişimin hangi yollarla gerçekleştiğini ve hangi süreçleri izlediğini saptamak için, ABD Ti siyaset bilimci Lasswell’in ortaya attığı şu soruyu yanıtlamak gerekir: Kim, kime, neyi, nasıl söylüyor? Bu soruyu oluşturan her bir öğe, çeşitli disiplinlerin bakış açısından farklı biçimlerde yorumlanabilir. Bu amaçla bazı iletişim modelleri ortaya atılmıştır.

DOĞRUSAL MODELLER.


Warren Weaver ve Claude Shannon adlı ABDTi matematikçiler, LassweU’in sorusuna yamt olarak doğrusal bir iletişim modeli geliştirdiler. Önceleri doğrusal bir düzen içindeki beş öğeden (bilgi kaynağı, iletici, iletim kanalı, alıcı, hedef) oluşan bu model elektronik mesajların, iletici aracılığıyla elektrik enerjisine dönüşerek alıcı tarafından anlaşılır bir dile çevrilmesinde uygulandı. Giderek başka iletişim biçimlerinde de uygulanabilecek biçimde genişletildi ve terimleri değiştirildi.
Böylece ortaya, altı öğeden oluşan yeni bir model çıktı:
  1. Kaynak,
  2. şifreleyici,
  3. mesaj,
  4. kanal,
  5. şifre çözücü,
  6. alıcı.
Telefon konuşması gibi iletişim türlerinde kolaylıkla belirlenebilen bu öğeleri, daha karmaşık etkenlerin rol oynadığı iletişim biçimlerinde, sözgelimi bir ressamın duygularını ilettiği varsayılan bir resimle, sanatçının ölümünden çok sonra bu resmi değerlendirecek olanlar arasındaki iletişimde uygulamak ve belirlemek çok güçtür. Bununla birlikte doğrusal model, psikolojik, estetik, sosyolojik vb etkenler hesaba katıldığında bile, en azından ne tür bir iletişimin söz konusu olduğunu genel terimlerle açıklamakta kullanılabilir.

Entropi, negatif entropi ve artıklık. Fizikteki bir kavramın bu iletişim modeline uygulanmasıyla, Shannon’ın önceleri “gürültü kaynağı” dediği entropi, buna bağlı olarak da negatif entropi ve artıklık gibi kavramlar geliştirildi. Entropi, iletişimin görsel ya da işitsel bütünlüğüne zarar verip mesajı çarpıtarak alıcının iletileni tam olarak algılamasını engelleyen dış etkenlere benzetilebilir. Örneğin bir tümcede, bir sözcükten sonra neyin geleceğini kestirmeyi olanaksız kılan bir boşluk varsa, iletişimi engelleyen bir entropi söz konusudur. Eksik ayrıntıları alıcının tamamlaması ya da bilgi eksikliğine karşın iletilenin amacının ve içeriğinin kavranmasıyla eksik ya da çarpık mesajların tam olarak alınması durumuna ise negatif entropi denir. İyi duyulmayan bir söz ya da silik bir yazıdaki boşlukların alıcı tarafından doldurulması buna örnektir.

Artıklık ise bir mesajdaki aynı öğelerin yinelenmesiyle ortaya çıkar. Genel olarak yazılı ve sözlü anlatımların çoğu artık bilgi içerir. Örneğin bu yazıdaki sözcüklerin yarısı rasgele atıldığında bile, belki garip ama bir ölçüde anlaşılır bir metin ortaya çıkar; aynı şey, parazit nedeniyle sözlerinin yarısını duyamadığımız bir radyo haberi için de söylenebilir. Çoğu insan etkinliğinde görülen ve alıcının psikolojik entropisi de içinde olmak üzere, anlaşılabilir bir mesajı anlaşılmaz kılabilecek her türlü entropinin giderilmesini sağlayan artıklık, etkili bir iletişimin vazgeçilmez koşuludur.

İletişim süreci içinde mesajlar değişime uğrayabilir. Negatif entropi ve artıklık mesaja açıklık getirirken, entropi iletişimi engeller. Bunların nasıl ortaya çıkacağı önceden bilinmediği için, mesajın doğru iletilme şansı da duruma göre değişir. Bir noktadan bir başka noktaya gönderilen mesajları kapsadığı ve mesajın sonuçlarıyla gönderici ve alıcı üzerindeki etkileri göz önüne alınmadığı için, bu iletişim modeli temelde durağandır.

Geribesleme. Doğrusal modelin eksiklerini tamamlamak amacıyla, bilgisayar teknolojisinden alınan geribesleme ilkesi benimsenmiştir. Bir mesajın, gerçekleştirildiği sisteme geri gönderilerek yanlışlarının ve sapmalarının düzeltilmesini sağlayan bu yöntem, insanlar arasındaki karşılıklı konuşmalarda da özdenetimi olanaklı kılar. Bu iletişim modeline bir süreç niteliği kazandıran da geribeslemedir; her geribesleme; sonraki mesajları belirler ya da değiştirir. Bununla birlikte doğrusal modeller, öteki yaklaşımların önceden belirleyici, betimleyici ve çözümleyici gücünden yoksundur.

DİNAMİK MODELLER.


Psikolog Theodore M. Newcomb, bireyin çevresi üzerindeki etkisini gösteren daha geniş kapsamlı ve çok yönlü bir iletişim modeli öne sürmüştür. Gerek Newcomb’un modeli, gerekse daha sonra geliştirilen benzeri modeller, Shannon’ ınki gibi kesin biçimde matematiksel ya da sayısal olmadıkları için insan davranışını ve onunla ilişkili değişkenleri daha esnek bir yaklaşımla ele alabilmektedir. Denetlenebilen koşullar altında iletilen mesajlar ya da bilgi birimleri söz konusu olduğunda doğrusal modelin önemi yadsmmamakla birlikte, iletişimin biliş, duygu ve sanat gibi açılardan tanımlanmasında bu modelin yetersiz kaldığı öne sürülmüştür.

Özellikle iknaya yönelik etkileyici iletişimde ve sanatta anlatı, resim, dramatizasyon gibi değişik yöntemler vardır ve bu iletişimin niteliği, mesajı iletene ya da alıcıya göre değişiklik gösterebilir. Dinamik modelleri savunanlara göre, iletişim kanalının ya da aracının tutarlılığı ve işlevi hem çok değişkendir, hem de bunlarla iletişim süreci arasındaki ilişki, doğrusal modellerde öne sürüldüğü kadar mekanik değildir. Birçok iletişim uzmanı ve dilbilimci için temel konu, mesajın doğası,»özellikle de duyum ve duygularla bağdaşıp bağdaşmadığı, üslubu ve amacıdır. McLuhan ise iletişim aracının rolünü vurgulayarak aracın, hem gönderilen, hem de alınan mesajı belirlediğini ya da önemli ölçüde etkilediğini savunur.

BİÇİMSEL MANTIK VE MATEMATİĞİN İLETİŞİME UYGULANMASI.


Shannon’ın ileri sürdüğü kuram ve benzerleri, simgesel, şiirsel ve dolaylı ifadeler içeren dillerden çok, mantığın yapısal sağlamlığına dayandığından, daha akılcı ve tutarlı kabul edilir. Sibernetik kuramı ve bilgisayar teknolojisi, istatistik amacıyla kullanılabilecek özel simgelere dönüştürülmeye uygun, açık, kesin ve dolaysız bir dil kullanımı gerektirir. Kapalı bir sistem oluşturan biçimsel mantık, bu gereksinimi en iyi karşılayan araçtır. Mantık kurallarına göre tasımlardan çıkarılan öncüllerle sonuçların doğruluğu, bu yaklaşımla kolayca sınanabilir.

Bilgi kuramının ana teoremi, iletilen mesajın iyi örgütlenmiş ve tutarlı olduğu, ayrıca saptanabilecek ölçüde düşük bir entropi ve artıklık içerdiği varsayımına dayanır. Böylece iletici için hazırlanan uygun kodlama süreçleri aracılığıyla simgeler, belli oranlarda ve kapasitesi bilinen bir kanaldan geçirilir. Bu yolla geliştirilen kesin matematiksel bilgi aktarma modelleri, biçimsel mantığın sınırları içinde karmaşık çözümlemelerde kullanılabilir.

Bugün geniş olanaklar yaratan bu süreçler, araçların (genellikle bilgisayarlar) iç kapasitesine uygun biçimsel kodlamanın karmaşıklığına bağlı olarak sınırlı bir kullanım alanına sahiptir ve iletişimi büyük bir ustalıkla örgütleyen insan beyninin esnekliğine ve karmaşıklığına ulaşabilmekten çok uzaktır.

Son düzenleyen Safi; 4 Ekim 2017 17:35