
Leyla Sayar
, 1939 yılında İstanbul'da doğdu. Kökeni Çerkezdir. Annesi Çerkez, babası Selanik göçmenidir. Üsküdar Kız Koleji'nde okurken filmcilerin dikkatini çekti. Bir dönem Ankara Devlet Tiyatrosu'nda eğitim gördü. 17 yaşındayken 1957 yılında Yıldız Dergisi'nin düzenlediği artist yarışmasında dereceye girerek ilk filmi olan 1958 yılında çekilen "Üç Garipler" filmiyle sinemaya adım attı. Ardından "Duvaklı Göl", "Dertli Irmak" gibi filmlerde oynadı. Türkiye 2. güzeli derecesi vardır. Leyla Sayar dönemin vamp ve ateşli kadın rollerinde ilk sırada yer almaktadır. O yıllarda pek çok sinema sanatçısının yaptığı gibi sahneye de çıktı Leyla Sayar, ama dansöz olarak. Daha önce hiç böyle bir iş yapmamış olduğu için, Kudret Şandıra'dan bir hafta ders alarak 1972' de çıktığı sahnede şansı yaver gitmedi. Filmlerini hayranlıkla izleyenler onu sahnede dans ederken görmekten pek hoşlanmayınca sanat hayatını noktaladı.
Sponsorlu Bağlantılar
1976 senesinde geçmişe bir sünger çekti. Kendini dine adadı ve hidayete ermenin hazzını ve mutluluğunu yaşadı, örtündü. 35 sene sonra 2011 senesinde yaşadığı bu münzevi hayattan kendi tabiri ile "sıkılarak" normal hayata dönmüştür. 12 Nisan 1980 tarihinde Leyla Sayar, Şarkıcı, caz sanatçısı Rüçhan Çamay ile birlikte fidye için Polenezköy'de silahlı 3 kişi tarafından kaçırıldı. 24 saat sonra polisler tarafından kurtarıldı. Leyla Sayar,9 yılda 170 film çevirdi. 35 sene Nişantaşı'ndaki evine kimseyi sokmayan Leyla Sayar, evde de elektrikli hiç bir alet kullanmamaktadır. Leyla Sayar, bir dönem Sağlık Eski Bakanı merhum Yıldırım Aktuna'yla birlikte oldu. 1956-1957 yıllarında sinema oyuncusu Muzaffer Tema ile aşk yaşadı. Bunlardan başka sadece bir evlilik yaptı. 1974 yılında Erdal Kasidecioğlu ile evlendi, bir yıl sonra boşandı.
17 yaşında başladığı sinema kariyerinde dokuz yılda 170 filmde rol alan Sayar, 27 yaşında sinemayı ani bir kararla bıraktı. Kendini inanç ve dine adadı. 2011 yılında ‘geri döndüğünü’ ve filmlerde rol almaya sıcak baktığını açıklasa da bir projede yer almadı. Leyla Sayar, 1939 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Çerkez ve Selanik göçmeni bir ailenin kızıydı. Üsküdar Kız Koleji’nde okumaya başladı ancak dikkat çekince bu okulu bırakarak Ankara Devlet Tiyatrosu’nda eğitimine devam etti. 1957 yılında o dönemin Yeşilçam yıldızlarının geleneksel keşif yolundan o da geçti ve Yıldız Dergisi’nin yarışmasında dereceye girdi. Türkiye Güzellik Yarışması’nda da ikinci seçildi. İlk filmini Yıldız Dergisi’nin yarışmasından bir yıl sonra çekti: Şinasi Özonuk’un yönettiği başrolünü Hüseyin Peyda ile paylaştığı dram ‘Üç Garipler’de başrolde, afişte ismi en tepedeydi. Sinemaya başrollerle başlayan ender isimlerden olan Sayar, o dönemde her yıl birçok filmde rol aldı. ‘Duvaklı Göl’de Sadri Alışık’la, ‘Dertli Irmak’ta Fikret Hakan’la, ‘Ninno’da Orhan Günşıray’la kamera karşısındaydı. O dönemde verdiği söyleşilerde küçük yaştan itibaren ‘artist’ olmak istediğini ifade ediyordu. Ancak sonraki demeçlerinde sinema dünyasının şöhret tarafıyla hiç barışamadığını, filmlerini izlemediğini, galalarına da katılmadığını söyleyecekti. 1960 tarihli Ayhan Işık’la başrolleri paylaştığı ‘Yangın Var’ın yönetmen koltuğunda Türk sinemasının en önemli isimlerinden Lütfi Ö. Akad oturuyordu. Film, Leyla Sayar’ın en önemli filmleri arasında yerini koruyor.
Aynı yıl Türk sinemasının diğer önemli bir yönetmeniyle Atıf Yılmaz’la ‘Ölüm Perdesi’ adlı filmde birlikte çalıştı. Senaryosunu Attila İlhan’ın kaleme aldığı film, macera türündeydi. 1960 tarihli popüler film, ‘Ayşecik’te ise Memduh Ün’ün yönetiminde rol aldı. 1961 yapımı Ülkü Erakalın imzalı ‘İki Yetime’de rol arkadaşı Muhterem Nur’du. Aynı yıl, bir kez daha Memduh Ün yönetiminde ‘Boş Yuva’da Fatma Girik’le kamera karşısına geçti. Önemli filmlerinden bir diğeri Halit Refiğ’in yönettiği melodram ‘Şafak Bekçileri’ydi (1963).
O dönem birçok filmde rol almayı sürdüren Sayar’ın son filmi 1970 tarihli, Muzaffer Arslan’ın yönettiği ‘Ankara Ekspresi’ oldu. 1970’lerin başlarında sahneye çıktı, dans etti. Bu dönemden sonra ani bir kararla sinemayı bıraktı. Bunun nedenini 2011 yılında Milliyet gazetesinde Zeynep Miraç’a verdiği söyleşide “Çünkü mânâ beni sarmaya başladı. Peygamberleri görmeye başladım” cümleleriyle anlatacaktı. Her zaman inançlı biri olduğunu ve inzivaya çekildiği dönemde çok mutlu olduğunu ifade eden Sayar, köşesine çekildiği uzun yıllarda henüz yayınlanmamış birçok kitap yazdığını da belirtiyordu. Sayar’ın hayranları son dönemde verdiği az sayıda söyleşiden Nişantaşı’ndaki evinde inzivaya çekildiğini ve mütevazi koşullarda bir yaşam sürdüğü öğrendiler.
Sayar, sinemada çok kısa bir zaman geçirdi. Ancak bu kısa sürede Yeşilçam’ın en önemli yönetmenleri ve oyuncularıyla çalıştı. Sonra kendi kararıyla kendini unutturmaya çalıştı ve her fırsatta yalnızlığı severek seçtiğini söyledi. Yeşilçam’ın en hızlı parlayan yıldızlarından biriydi, hep merak edilmeyi ve sevgiyle anılmayı sürdürdü.
Derleme....
Son düzenleyen Safi; 13 Nisan 2017 02:28
Biyografi Konusu: Leyla Sayar nereli hayatı kimdir.

Leyla Sayar
