Arama

Kuyucu Murat Paşa

Güncelleme: 11 Şubat 2013 Gösterim: 11.617 Cevap: 1
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
13 Şubat 2007       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Kuyucu Murat Paşa ( 08.11.1534)
MsXLabs.org &
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

1535 yılında doğdu. Söylentiye göre Hırvat asıllıdır. Sarayda yetişti. 1557'de Mısır valisi Mahmud Paşa'nın kethüdası oldu. Yemen Savaşı'ndaki büyük yararlıklarından ötürü, 1571'de Yemen'e beylerbeyi olarak atandı. Daha sonraki yıllarda, çeşitli ancak beyliklerinde bulundu. Üç kez Diyarbakır valiliğine verildi. İran seferinde esir düştükten sonra kaçıp İstanbul'a gelmeyi başardı. Bundan sonra Kıbrıs, Diyarbakır ve Halep valiliklerinde bulundu.
Macaristan seferinden sonra da, bu ülkenin serdarı ve sadrazamı oldu. Sadrazamlığında olumlu işler yaptı. İran'a karşı başarı kazandı ve Anadolu'daki iç isyanları bastırdı. Barış görüşmelerinin devam ettiği bir sırada Diyarbakır'da öldü. Bir söylentiye göre düşmanları tarafından zehirlendi. Aynı zamanda koyu bir dindar olup, Nakşibendi tarikatına bağlılığı ileri sürülür. İstanbul'da Veznecilerdeki türbesinde gömülüdür.

Kuyucu Murat Paşa I. Ahmet saltanatı döneminde 9 Aralık 1606-5 Ağustos 1611 tarihleri arasında dört yıl yedi ay yirmiyedi gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır. Celali İsyanları'nı bastırmada başvurduğu sert yöntemler ve asileri kuyulara doldurarak diri diri gömmesi nedeniyle Kuyucu sıfatı ile tarihe geçmiştir. Çeşitli kaynaklarda göre, Anadolu Türk halkından yaklaşık 50-150 bin kişiyi katlettirdiği tahmini yürütülmüştür.
Peçevi, Kuyucu Murat Paşa'yı, "Bu ol vezir-i azamdır ki, memalik-i Al-i Osman’ı eşkiyadan temizlemiştir ve 500 yıl önce Şeyh-i Ekber hazretleri (Muhyiddini Arabi) Kuyucu Koca diye ona işaret ile kitabına yazmıştır. Saltanatın namusunu korumakta, kesin kararlı idi. Celali diye adı çıkan kimsenin Cuhud, imana gelmez, merd-i mülhid, tövbekar olmaz dizesinin anlamına uygun olarak, ne imanına, ne Müslümanlığına, ne de tövbesine kesinlikle güvenmezdi. Ölümden gayrı bir araçla onun doğru yola getirilebileceğine inanmazdı!" şeklinde kısaca anlatmakta ve daha fazla izahın gerekli olmadığını ilave etmektedir.
Aslen büyük ihtimalle Hırvat olan Kuyucu Murat Paşa, sırasıyla kethüda, sancakbeyi ve ardından Diyarbakır, Anadolu ve Rumeli Beylerbeyliği yapmış ve nihayet 1606 yılında vezir-i azam olmuştur.
III. Murat saltanatında Anadolu’da başlayan Celali İsyanları, III. Mehmet saltanatında artarak devam etmiş ve özellikle mezhep mücadelesini esas alan Kalenderoğlu İsyanı ile, Anadolu yakılıp kavrulmaya başlamıştır. Anadolu’nun isyanlarla kıvrandığı ve bu sebeple de Osmanlı Devleti’nin tarihinde bir ilke imza atarak 1606 tarihli Zitvatorok Antlaşmasını mecburiyetten imzalaması üzerine, Kuyucu Murat Paşa, Osmanlı padişahının fermanıyla aşağıdaki icraatlarda bulunmuştur:
1) Murad Paşa’nın üzerine yürüdüğü ilk Celali, Konya’daki Saracoğlu Ahmet’tir ve çevresine 30000 kişi toplayacağını söyleyen bu eşkiya hemen idam edilmiştir. Bunu Silifke ve Adana’yı işgal etmiş olan Cemşit ve Muslı Çavuş eşkıyalarının temizlenmesi takip etmiştir.
2) İkinci önemli sorun, bir türlü durdurulamayan Canbolatoğlu ve Lübnan ile Suriye taraflarında baş kaldıran Dürzi eşkıyalardır. Canbolatoğlu ile 1607 yılında İskenderun yakınlarında yaptığı muharebeyi kazanan Murat Paşa, Canbolatoğlu’nu teslim olmaya ve Dürzi liderlerini de kaçmaya mecbur etmiştir.
3) En büyük sorunu teşkil eden Kalenderoğlu Piri Mehmet’e gelince, aslında eski bir çavuş, kethüda ve hatta mütesellim olarak görev yapan bu şahıs, 1604’de isyan etmiş ve Anadolu Beylerbeyini mağlup ederek Manisa ve çevresini hakimiyeti altına almıştı. Üzerine yürüyen Murat Paşa’dan çekinen Kalenderoğlu önce Ankara sancakbeyliğini kabul etmiş, ancak halk kabul etmeyince yeniden isyan ederek ve Canbolatoğlu kuvvetlerinden kaçanları da çevresine toplayarak 30000 kişilik bir kuvvetle Bursa ve çevresini yakıp yıkmıştır (1607). Bu olay İstanbul’da duyulunca büyük heyecan uyandırmıştır. İstanbul’a gelmesinden korkulan Kalenderoğlu’nun üzerine gönderilen Osmanlı kuvvetleri bozguna uğramış ve komutanları öldürülmüştür. Bu bozgun Batı Anadolu'daki birçok şehrin de yakılıp yıkılmasına sebep olmuştur. Kovalamacalar sonunda Murat Paşa, 1608 yılında Göksun taraflarında Kalenderoğlu ile karşı karşıya gelmiş ve kuvvetlerini dağıtınca Kalenderoğlu destek aldığı İran’a sığınmıştır. Ona destek veren Tavilin Meymun ve benzeri eşkıyalar da neticede İran Şahı'na iltica etmişlerdir.
4) Murat Paşa’nın görevi bununla da bitmemiştir. Bayburt’ta Murat Haniler ve Beyşehir’de Emirşahi denilen eşkıyaları tamamen ortadan kaldırmıştır. Yüzyıla yakın bir süredir Osmanlı Devleti’ni alt üst eden Celali İsyanlarını böylece sona erdirmiştir. Tarihlerin kaydettiğine göre, Kuyucu Murat Paşa’nın üç sene süren bu eşkıya temizleme hareketi sırasında, 50000 küsur eşkıya öldürülmüştür (belirtilen rakamlar 150000'e kadar varmaktadır).

Çeşitli kaynaklarda Kuyucu Murat Paşa
Celali bahanesiyle yoksul Anadolu köylüsünün kitleler halinde katledilmesine Ermeni rahip Kemahlı Grigor'un 1595-1640 yılları arasını kapsayan kronolojisinde de değinilmektedir. Ermeni rahip de Kuyucu Murat Paşa'dan övgüyle söz etmekle birlikte, katledilen köylülerden oluşan tepeleri de yazmaktadır: "Görenlerin bize bizzat anlattıklarına göre Murat Paşa bütün konakladığı yerlerde önceden kuyular kazdırır ve bütün Celalileri, muzir adamları öldürüp bu kuyulara attırır, oraya indirilen birkaç adamda atılanları istif ederdi. Vakadan dört sene sonra kış mevsiminde oradan geçerken ev büyüklüğünde olan kuyuları görmüştük. Birkaç tanesi çökmüş olduğundan odun ve toprakla kapatılmıştı. İşte böylelikle ortadan kaldırılan melunlar duman gibi yok olarak Allah'ın şanından mahrum kaldılar." Bu şekilde, Canbulatoğlu'yla olan karşılaşmasından sonra 26 bin kişinin başını kestirerek tepe yaptığı iddia edilir.
"O gün, gün batımına kadar ruus-u maktüa-ı a'dadan (kesilmiş düşman başlarından) defterlerle adetleri zaptedilen, yirmialtıbin kelle-i büride (kesik baş) işgah-ı serdar-ı Behram iktidara (Behram kudretle serdarın önünde) getürülüp otag-ı zernitak (altın kuşaklı otağ) önünde püşte-var (tepe halinde) yığıldı. Yirmi neferden fazla cellatlar, darb-ı rikabdan (ense vurmaktan) dinlenmeyip güruh güruh getirilen eşkiyaların kellelerini kat'ederlerdi"
Naima, Kuyucu Murat'ın çocuk öldürmesine tanık oluşunu şu şekilde anlatmaktadır:
"... Bir gün pişgah-ı otakta (otağın üstünde) iskemle üzerinde oturup harfolunan (kazılan) bi're (kuyuya) gelen adamları katlettirip doldurmağa meşgul idi. O sırada gördü, halk verasında (arkasında) bir atlı sipahi, bir sabiyi (çocuğu) kenduye redif edip (ardından getirme) geçup gide. Paşa emreyledi varıp sabiyi at arkasından indirip huzuruna götürdüler. Oğlancığa:
- Sen ne yerdensin? Celali arasına neden düştün?, dedikte, sabi doğru söyleyip,
- Falan diyardanım, kıtlık sebebinden babam beni alıp bunlara katıldı. Boğazımız tokluğuna yanlarınca gezerdik, dedi.
- Baban ne idi?, deyu sorıcak,
- Şeştar çalardı ve anınla doyunurdu. Vezir-i Azam Murad Paşa başını sallayarak acı acı güldü.
- Hay, Celalileri şevke götürürdü, deyup, çocuğun katline işaret etti. İşaret üzerine çocuğu cellatlara verdiler. Fakat cellatlar;
- Bu sabi masumu nice öldürelim, deyu çekilip her biri bir tarafa gidip göz yumdu. Murad Paşa emrinin neden geciktiğini sordukta, cellatların çocuğu merhamet edip istinkaf ettiklerini bildirdiklerinde, Paşa:
- Yeniçerilerden birisi öldürsün, deyü buyurdu. Yeniçeri dilaverlerine teklif olduklarından onlar dahi, sabiye bakıp;
- Biz cellat mıyız? Cellatlar bile merhamet etti. Vezir kendi iç oğlanlarına emretti ki sabiyi öldüreler. Anlar da ki huzurundan dağılı kabul etmediklerinden oğlancık meydanda kalıp onu öldürecek adam bulunmadıkta, ihtiyar vezir arkasından kürkünü bırakıp ve kalkıp sabiyi kendi eliyle alıp, kuyunun kenarına getürüp başını vurup boğazını sıkıp helak ve kendi eliyle kuyuya inkaa etti."

İsmail Hakkı Danişmend ise, hakkında şu ifadeleri kullanmaktadır: "Anadolu Türkü'nün ebediyyen lanetle anacağı Kuyucu Murat ihtiyarlığından dolayı "Koca" lakabıyla da tanınan 90 lık bir zalimdi. Kuyucu yalnız asilerle taraftarlarını değil, onlara her nasılsa ekmek ve su vermiş zavallılardan başka civarlarda bulunan komşularını bile kılıçtan geçirtecek derecede kana ve bilhassa Türk kanına susamış bir canavardır."
Kuyucu Murat Paşa 90 yaşına kadar istikametli bir hayat yaşamış ve padişah’ın baba iltifatına mazhar olduktan sonra vefat etmiştir.

Biyografi Konusu: Kuyucu Murat Paşa nereli hayatı kimdir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
_GüzelikMeleği_ - avatarı
_GüzelikMeleği_
Ziyaretçi
11 Şubat 2013       Mesaj #2
_GüzelikMeleği_ - avatarı
Ziyaretçi
Kuyucu Murat Paşa
MsXLabs.Org
Sponsorlu Bağlantılar

Her ilmin kendine ait bir metodoloji vardır. Bunlar arasında tarihi de saymak artık bir zaruret halini almıştır. Nitekim tarih ilmi, yalnızca savaşların ve ardından imzalanan barışların zamanlarını bilmekten ibaret değildir. Bunun yanında yaşanan hadiseler üzerinden tahlil ve sentez yapabilmek –fakat belli kalıpları kırıp, tarafsız yaklaşabilmek şartıyla- son derece önemlidir. Bizde “Celali İsyanları veya Fetreti” olarak bilinen ve bu isyanlar esnasında faal bir rol oynayan Kuyucu Murat Paşa, çoğu zaman belli ideolojiler çerçevesinden ele alınmış ve aslında olduğundan çok daha farklı bir zemine oturtulmaya çalışılmıştır. Fakat bu noktada akla şu soru gelmektedir: Acaba manzara zannedildiği gibi midir ve Paşa’nın yaptıkları sadece keyfi bir idarenin neticeleri midir?

Devlete isyan Eden Celaliler1 233x300
Devlete isyan Eden Celaliler

Osmanlı Devleti’nde yaşanan bazı hadiseler, yapısı itibariyle hassasiyet arz eder. Bunların başında “kardeş katli” mevzusu gelir. Bunun gibi imparatorluğun en sıkıntılı dönemlerine tekaddüm eden bir zamanda ortaya çıkan Celali ayaklanmaları da söz konusu gruba dahil edilmelidir. Peki imparatorluğa ısyan eden bu kişiler kimdi ve neden bunlara Celali denmektedir, önce onu ele alalım.
Osmanlı sultanları, devlet menfaatine çalışan imtiyazlı şahsiyetlere hak ettikleri değeri her zaman göstermeye çalışmışlardır. Söz konusu şahıslardan bir tanesi de etrafına topladığı müritleri ile tanınan ve sevilen Safiyüddin-i Erdebelî’dir. Bundan sonra gelen kişiler için de, -hallerini değiştirmediği sürece- söz konusu imtiyazlar devam etmiştir, tâ ki Şeyh Cüneyd’e kadar. Şeyh Cüneyd ile Anadolu’da teşekkül eden fikrî ve itikadî ayrılıklar bir zaman sonra Şah İsmail ile şahikaya ulaşmış, nitekim Yavuz Sultan Selim zamanında (1514) bu ihtilaflar bir müddet sükun bulmuş ise de, daha sonra 1519’da mehdilik iddiası ile ortaya çıkan Bozoklu Şeyh Celal, etrafına topladığı kişiler ile Ankara üzerine yürümüştür. Bu ayaklanma da Şahsuvaroğlu Ali Bey’in müdahalesi ile yatıştırılmıştır. İşte bundan sonra tarihçiler, Anadolu’da çıkan isyanlara Bozuklu Celal’in adına nispeten Celalilik, bu ısyanı çıkaranlara da Celalî demişlerdir.

Donemi Tasvir Eden Bir Gravur 300x221
Dönemi Tasvir Eden Bir Gravür


17. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu sıkıntı günler yaşamaya başlamıştır. Nitekim Batıda Avusturya ile uzun süredir savaşılmaktadır. Doğuda ise bu durumdan istifade etmek isteyen Safevileri görüyoruz. Safeviler fırsat buldukça Osmanlı topraklarına saldırmakta, aynı zamanda “düşmanın düşmanı dostumdur” fehvasınca hareket ederek, benimsedikleri dinî saplantılarını –Şii propagandacılar vasıtası ile- Anadolu’ya yaymaktaydı.
Anadolu tam bi kaos içindeydi. Haçova Savaşı’na katılmaları emredildiği halde, savaştan kaçarak tam bir korkaklık gösteren bir takım sipahi grupları, bu kez Anadolu’da yiğitlik(!) göstermeye başlamış, gerek dağa çıkmak suretiyle ve gerekse de İran desteği ile eşkıya gerillaları meydana getirmişlerdi. Halkın malına, ırzına ve canına zorla tecavüz etmeye başlayan bu Celali grupları Anadolu’nun belli başlı bölgelerinde toplanmıştı. Bunların başında Karayazıcızade Abdülhalim, Canpolatoğlu, Kalenderoğlu, Meymun, Muslu Çavuş gibi kişiler gelmekteydi. Abdülhalim etrafındakiler ile Sivas’tan Urfa’ya kadar uzanan topraklarda adeta saltanatını ilan etmiş ve hatta civar vilayetlere “Halim Şah Muzaffer Bada” ibareli tuğralı fermanlar bile göndermişti. Anadolu halkı önüne geçilmesi zor bir baskı altındaydı. Kimi çocuklar zorla ailelerinden kaçırılıp dağa kaldırılıyor, evlere hunhara baskınlar yapılarak halka zulmediliyor, öldürülüyor, eşyaları yağmalanıyordu. Ve işte bundan sonra Kuyucu Murat Paşa ortaya çıkıyordu.
Kuyucu Murat Pasa nin Restore Ettirdigi Selcuklulardan Kalam Alaeddin Camii 246x300
Kuyucu Murat Pasa’nın Restore Ettirdiği Selçuklulardan Kalan Alaeddin Camii

Neden Kuyucu?

Yaptığı çeşitli devlet görevlerinden sonra Avrupa’daki savaşların bir çözüme bağlanması sebebiyle o bölgeye yollanan Murat Paşa, 1606’da Zitvatorok anlaşmasını imzaladıktan bir müddet sonra İstanbul’a çağırılmış ve artık büyük bir problem haline dönüşen Celali isyanlarını bastırması için padişah tarafından tam salahiyetle görevlendirildi.
Murat Paşa 1585 senesinde Safevilere karşı yapılan Tebriz seferinde, atı ile savaş meydanındaki kuyuya düşmüş ve düşman tarafından esir edilmişti. Safeviler elinde rehin kalan paşa, 1590’da imzalanan anlaşma ile serbest bırakılmıştı. İşte Murad Paşa’ya Kuyucu sıfatı verilmesindeki birinci etken, savaş meydanındaki kuyuya atıyla düşmesinden kaynaklanmaktadır. Nitekim yıllarca bu sıfat kendisinde kalmıştır. İkinci rivayet ise Anadolu’da ektikleri fitne ve fesat tohumları ile devlete ve tebaaya büyük zararları dokunan âsilerin işini gördükten sonra kuyuya doldurmasıdır. Bu ikinci rivayetin de doğru olması kuvvetle muhtemeldir. Nitekim hukuken devlete “âsi ve bâgi” olan ve on binlerce insanın ölümüne sebep olan bu kişiler için değil defin işlemi yapılması, yıkanıp kefenlenmesi bile uygun görülmemiştir.
İlk dönem tarih kroniklerine baktığımızda Paşa için kimi zaman aşırı ithamlar olduğu söylenir. Fakat bunun yanında kendisi için “yapılması gerekeni yaptığı” tespiti hep görmezlikten gelinir. Örneğin Peçevi Tarihi’nde paşa için asileri murdar gibi kuyulara doldurttuğu belirtildikten sonra “Cesaretli, gayretli, saltanatın namusunu korumakta çok gayretli, bir devlet sahibi idi” denilmektedir.

isyanar Bastiran Murat Pasa nin iktidara Gelmesinde Onemli Bir Rol Oynayan Buyuk ilim Adami Sunullah Efendi 225x299
İsyanı bastıran Murat Pasa’nın iktidara Gelmesinde Önemli Bir Rol Oynayan Büyük ilim Adami Sunullah Efendi

Olayı ideolojik saplantılar perspektifinden tahlil etmeye çalışanları bir kenara koyacak olursak, hemen hemen bütün muteber kaynak ve biyografiler onun devleti adına çok büyük hizmetler gördüğünde ve hatta Anadolu’da dağılan birliği yeniden kurduğunda müttefiktir. Paşa, devrin padişahı I. Ahmed Han tarafından büyük iltifatlara kavuşmuş, bir kangren haline dönüşen isyankârları, bütün bir vücuda (imparatorluğa) sirayet etmeden ber-taraf etmiştir.
Yine ilk dönem kroniklerde onun “Merd-i mülhid (dinden çıkan) tövbekar olmaz” düsturuyla hareket ederek çok sıkı tedbirler aldığı belirtilir. Bunun yanında bu kaynaklardan Naima’yı, Peçevi’yi, Zübdet’üt-Tevarihi’i, Solakzade’yi Kirkor’u tam manasıyla okumayıp, sadece işine gelen tarafları alarak delil olarak sunmak, ilmi bir yaklaşım olmadığı gibi, o döneme olan vukufiyetin de ne kadar zayıf ve eksik olduğunu gösterir. Kaldı ki, uç birer örnek olarak gösterilen ve düşünüldüğünde bile sadece bir fanteziden yahut bilmem kaçıncı ağız rivayetten öteye gidemeyecek olan hadiseleri kritik etmeden ve yorumlamadan sindirmek, tarih metodolojisine de ters düşmektedir. Bütün bunlardan sonra Celali ayaklanmalarının Osmanlı İmparatorluğu’na getirdiği zararları birkaç kısa madde halinde sıralayıp yazımızı sonlandıralım.

Pasa nin Antalya da YaptirdC4B1gC4B1 Camii 300x211
Paşa’nın Antalya’da Yaptırdığı Camii

Neticeler

1) On üç, on dört sene devam eden Celâlî şakaveti dolayısıyla; Suriye, Irak ve Anadolu âdeta elden çıkmış gibi bir vaziyete gelmişti. Asayiş kalmamış, ticaret durmuş ve iktisadî durum çok gerilemişti. Nitekim tarihçi Hammer, Avusturya savaşının devlete Celâlî fetreti derecesinde insan ve para kaybettirmediğini yazmaktadır.

2) Celali isyanlarının yıkıcı faaliyetleri, 1603’ten sonra şehirlere de sıçradı. Nitekim bu sıralarda Ankara’dan başlayarak, Afyon, Kütahya, Isparta, Kastamonu, Amasya, Tokat, Malatya, Harput, Maraş, daha pek çok şehir ve kasaba büyük felâketler yaşadı. Bunların pek çoğunda evler, hanlar, dükkanlar hattâ mescid ve medreseler, âsilerin çıkardıkları yangınlarda harap oldu.

3) Bu yıllarda köylü halk, kasaba ve şehirlere kaçtığından, tarlalar ekilmez oldu. Ticaret durduğu gibi Anadolu’da büyük bir kıtlık baş gösterdi.

4) Sadrazam Kuyucu Murad Paşa, İran üzerine yürüyeceği halde Celâlî isyanlarının bir kangren hâlini alması yüzünden dört yıl boyunca âsilerle uğraştı. Bunu fırsat bilen İran şahı I.Abbâs, bir taraftan Celalilere destek sağlarken, diğer yandan Osmanlı hâkimiyeti altındaki Şirvan, Şemahi ve Gence kalelerini ele geçirdi. Daha sonra Kuyucu Murad Paşa 1610 yılında çıktığı İran seferinde bu kaleleri geri aldı.

Son düzenleyen Efulim; 12 Şubat 2013 13:00 Sebep: Mesaj düzeni verildi.

Benzer Konular

21 Haziran 2008 / Misafir Bilim tr
15 Mart 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
21 Kasım 2009 / UnknowN Tiyatro tr
5 Ağustos 2012 / Mira Siyaset tr
25 Kasım 2006 / Kral_Aslan Siyaset tr