Arama

Tarihi mekanlar nerelerdedir?

Güncelleme: 12 Ocak 2011 Gösterim: 5.454 Cevap: 9
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
LÜTFEN 10 TANE BULURMUSUNUZ TARİHİ VARLIK
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Tarihi Mekanlar
Sponsorlu Bağlantılar
inceleyiniz

Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
16 Kasım 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
lütfen linki tıklayın
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Kasım 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
adana taş köprü antakya habib neccar cami nemrut dağı kız kulesi pamukkale peri bacaları mevlana türbesi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Aralık 2009       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
tarihi mekanlar nelerdirr lütfen bulunnn acilllllllll ödev içinnnnnn
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Aralık 2009       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
tahiri mekanlar nelerdir sosyal per. ödevi lütfen söyleyin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ocak 2010       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
tarihimiz önemli
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Kasım 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
tarihi mekanların tarihleri nelerdir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ocak 2011       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
nsiklopedik bilgi
İlgili Bilgi Başlıkları
Efes harabeleri
İzmir
Selçuk
İzmir
Anadolu
Tüm sitede araştır



Celsus Kütüphanesi
1996 yılı içinde, Selçuk Aydın ve Efes yol üçgeninin yaklaşık 100m kadar güney batısında,mandalin bahçeleri arasında Derbent Çay'nın kıyısında Çukuriçi Höyük saptanmıştır.Arkeolog Adil Evren başkanlığında yapılan araştırma ve kazılar sonucu,bu höyükte taş ve bronz baltalar,iğneler,açkılı seramak parçaları,ağırşaklar,obsidien(volkanik cam) ve sileks(çakmak taşı),deniz kabukluları,öğütme ve perdah aletleri ele geçirilmiştir.Yapılan değerlendirmeler ışığında,Çukuriçi Höyük'te,Neolitik Dönemden Erken Bronz Çağına kadar bir yerleşimin ve yaşamın olduğu saptanmıştır.Aynı tür malzemeler,yine Selçu,Kuşadası yolunun yaklaşık 8 ci km de Arvalya Deresi'nin bitişiğinde Gül Hanım tarlasında Arvalya Höyük saptanmıştır.Çukuriçi ve Arvalya(Gül Hanım) höyüklerinde saptanan eserler ile,Efes'in yakın çevresinin tarihi böylece Neolitik Dönem'e kadar ulaşmaktadır.

Helenistik Efes


M.Ö. 1050 yıllarında Yunanistan'dan gelen göçmenlerin de yaşamaya başladığı liman kenti Efes,
M.Ö. 560 yılında Artemis Tapınağı çevresine taşınmıştır. Bugün gezilen Efes ise Büyük İskender'in generallerinden Lysimakhos tarafından M.Ö. 300 yıllarında kurulmuştur. Şehir Romadan özerk bir şekilde Apameia Kibotos şehri ile ortak para bastırmıştır. Bu şehirler klasik dönemdeki Küçük Asya'da çok parlak yarı özerk davranmaya başlamışlardı. Lysimakhos, kenti


Miletli Hippodamos'un bulduğu "Izgara Plan"a göre yeniden kurar. Bu plana göre, kentteki bütün cadde ve sokaklar birbirini dik olarak keser.

Roma Dönemi Efes
Hellenistik ve Roma çağlarında en görkemli dönemlerini yaşayan Efes, Roma İmparatoru Auğustos zamanında, Asya Eyaleti'nin başkenti olmuş ve nüfusu o dönem (
M.Ö. 1.-
2. yüzyıl) 200.000 kişiyi aşmıştır. Bu dönemde her yer mermerden yapılmış anıtsal yapılarla donatılır.



M.S. 4. yüzyılda limanın dolmasıyla Efes'te ticaret geriler. İmparator Hadrian limanı birkaç kez temizletir. Liman kuzeyden gelen Marnas Çayı ve Küçük Menderes nehrinin getirdiği alüvyonlarla dolar. Efes denizden uzaklaşır. 7. yüzyılda Araplar bu kıyılara saldırır.
Bizans döneminde tekrar yer değiştiren ve ilk kez kurulduğu
Selçuk'taki Ayasuluk Tepesi'ne gelen Efes, 1330 yılında Türkler tarafından alınır. Aydınoğulları'nın merkezi olan Ayasuluk,
16. yüzyıldan itibaren giderek küçülmeye başlamıştır. Günümüzde bölgede, 30.000 nüfuslu turistik Selçuk ilçesi bulunmaktadır.

Efes ören yerinde, Hadrianus Tapınağı girişindeki frizde Efes'in 3 bin yıllık kuruluş efsanesi şu cümlelerle yer alır: Atina kralı Kodros'un cesur oğlu Androklos, Ege'nin karşı yakasını keşfetmek ister. Önce, Delfi kentindeki Apollon Tapınağı'nın kahinlerine danışır. Kahinler ona, balık ve domuzun işaret ettiği yerde bir kent kuracağını söyler. Androklos bu sözlerin anlamını düşünürken Ege'nin lacivert sularına yelken açar... Kaystros (Küçük Menderes) Nehri'nin ağzındaki körfeze geldiklerinde karaya çıkmaya karar verirler. Ateş yakarak tuttukları balıkları pişirirlerken çalıların arasından çıkan bir yabandomuzu, balığı kaparak kaçar. İşte kehanet gerçekleşmiştir. Burada bir kent kurmaya karar verirler...

Doğu ile Batı arasında başlıca kapı durumunda olan Efes önemli bir liman kenti idi. Bu konumu Efes'in çağının en önemli politik ve ticaret merkezi olarak gelişmesini ve Roma Devrinde Asia eyaletinin başkenti olmasını sağlamıştır. Efes, antik çağdaki önemini yalnızca buna borçlu değildir. Anadolu'nun eski anatanrıça (Kybele) geleneğine dayalı Artemis kültünün en büyük tapınağı da Efes'te yer alır. Efes'teki Artemis Tapınağı dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir.


M.Ö. 6. yüzyılda bilim, sanat ve kültürde Milet ile birlikte en ön sırada yer alan Efes, bilge Herakleitos, rüya tabircisi Artemidoros, şair Callinos ve Hipponaks, gramer bilgini Zenodotos, hekim Soranos ve Rufus gibi ünlü kişileri yetiştirmiştir.Bu ünlü kişiler bilgilerini satarak çok zengin olup harem kurmuşlardır.

Efes'in önemi
Efes antik çağdaki önemini yalnızca büyük bir ticaret merkezi olarak gelişmesini ve başkent oluşuna borçlu değildir.


Anadolu’nun eski anatanrıça (Kybele) geleneğine dayalı Artemis kültünün en büyük tapınağı da Efes’de yer alır. Bu tapınak dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir.

Efes tarihi boyunca birçok kez yer değiştirdiğinden kalıntıları geniş bir alana yayılır. Yaklaşık 8 km²lik bir alana yayılan bu kalıntılar içinde kazı-restorasyon ve düzenleme çalışmaları yapılmış, ziyarete açık olan bölümlerdir.
1- Ayasuluk Tepesi (İ.Ö. 3. bine tarihlenen en erken yerleşim ile Bizans Devrine ait, Hıristiyanlık dünyası için büyük önem taşıyan St. Jean Kilisesi),

2- Artemision (İ.Ö. 9-4. yüzyıllara ait önemli bir dini merkez; dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı)

3- Efes (Arkaik-Klasik-Hellenistik-Roma ve Bizans Devri yerleşimi),

4- Selçuk (Selçuklu, Osmanlı Dönemi yerleşimi ve bu yerleşimi barındıran, bugün önemli bir turizm merkezi olan modern kent),

Antik Çağda önemli bir uygarlık merkezi olan Efes bugün de yılda ortalama 1,5 milyon kişinin ziyaret ettiği önemli bir turizm merkezidir.

Efes’teki ilk arkeolojik kazılar British Museum adına J.T. Wood tarafından 1869 yılında başlamıştır. Wood’un ünlü Artemis Tapınağını bulmaya yönelik bu çalışmalarına 1904 yılından sonra D.G. Hogarth devam etmiştir. Bugün de çalışmalarını sürdüren Avusturyalıların Efes’teki kazıları ilk olarak 1895 yılında Otto Benndorf tarafından başlatılmıştır. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında kesintiye uğrayan çalışmaları 1954 yılından sonra aralıksız devam etmiştir.

Efes’te Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün çalışmalarının yanı sıra 1954 yılından itibaren Efes Müzesi de T.C. Kültür Bakanlığı adına kazı, restorasyon ve düzenleme çalışmalarını sürdürmektedir.


Mimari eserler
Efes, tarihi boyunca birçok kez yer değiştirdiğinden kalıntıları yaklaşık 8 kilometrelik geniş bir alana yayılır. Ayasuluk Tepesi, Artemision, Efes ve Selçuk olarak dört ana bölgedeki harabeler yılda ortalama 1,5 milyon turist tarafından ziyaret edilmektedir. Tümüyle mermerden yapılmış ilk kent olan Efes'teki başlıca yapılar ve eserler aşağıda açıklanmıştır:

Artemis Tapınağı: Dünyanın yedi harikasından biridir. Antik dünyanın mermerden inşa edilmiş ilk tapınağıdır. Büyüklüğü 130 x 68 metre ve ön cephesi diğer Artemis (Ana Tanrıça) tapınakları gibi batıya dönüktür.

Magnesia Kapısı (Üst Kapı) ve Doğu Gymnasiumu: Efes'in iki girişi vardır. Bunlardan biri kentin çevresindeki sur duvarlarının doğu kapısı olan, Meryemana Evi Yolu üzerindeki Magnesia Kapısı'dır. Doğu Gymnasiumu, Panayır Dağı eteğindeki Magnesia Kapısı'nın hemen yanındadır. Gymnasion, Roma Çağı'nın okuludur.

Odeion: Efes'in iki meclisli bir yönetimi vardı. Bunlardan biri olan Danışma Meclisi toplantıları zamanında üzeri kapalı olan bu yapıda yapılmış ve konserler verilmiştir. 1.400 kişilik kapasiteye sahiptir. Bu nedenle yapı "Bouleterion" olarak da adlandırılır.

Yukarı Agora ve Bazilika: İmparator Augustus tarafından inşa ettirilmiş, resmi toplantıların ve borsa işlemlerinin yapıldığı yerdir. Odeion'un önündedir.

Prytaneion (Belediye Sarayı): Prytan kentin belediye başkanı gibi görev yapardı. En büyük görevi kalın sütunları bulunan bu yapının içindeki kentin ölümsüzlüğünü simgeleyen kent ateşinin sönmemesini sağlamaktı. Prytan, Kent Tanrıçası Hestia adına bu görevi üstlenmişti. Salonun çevresinde tanrı ve imparator heykelleri sıralanmıştı. Efes müzesindeki Artemis heykelleri burada bulunmuş ve daha sonra müzeye getirilmiştir. Yanındaki yapılar kentin resmi misafirlerine ayrılmıştı.

Domitianus Meydanı: Meydanın güneyinde, teras üzerinde İmparator Domitianus adına Efesliler tarafından yaptırılmış büyük bir tapınak ve altında Efes yazıtlar galerisi vardır. Doğuda Pollio Çeşmesi ve olasılıkla hastane yapısı, kuzeyinde cadde üzerinde Memnius Anıtı yer alır.

Herakles Kapısı: Roma Çağı sonlarında yaptırılmış olan bu kapı Kuretler Caddesi'ni yaya yolu haline getirmiştir. Ön cephesindeki Kuvvet Tanrısı Herakles kabartmaları dolayısıyla bu ismi almıştır.

Traianus Çeşmesi: Cadde üzerindeki iki katlı anıtlardan biridir. Ortada duran İmparator Trainus'un heykelinin ayağı altında görülen küre dünyayı simgeler.

Yamaç Evler: Teraslar üzerine inşa edilmiş olan çok katlı evlerde kentin zenginleri oturuyordu. Peristilli ev tipinin en güzelleri olan bu evler modern evlerin konforunda idi. Duvarlar mermer kaplama ve fresklerle, taban ise mozaiklerle kaplıdır. Evlerin hepsinde kalorifer sistemi ve hamam bulunmaktadır.


thumb|250 px|Celcius Kütüphanesi
Hamam ve Umumi Tuvalet: Romalıların en önemli sosyal yapılarındandır. Soğuk, ılık ve sıcak kısımlar vardır. Bizans döneminde tamir görmüştür. Ortasında havuz olan umumi tuvalet yapısı, aynı zamanda toplanma yeri olarak da kullanılmıştır.

Hadrianus Tapınağı: İmparator Hadrianus adına, anıt tapınak olarak inşa ettirilmiştir. Korinth düzenlidir ve frizlerinde Efes'in kuruluş efsanesi işlenmiştir.

Oktagon: Kleopatra'nın kız kardeşine ait anıtsal bir mezardır.

Heroon: Efes'in efsanevi kurucusu Androklos adına yaptırılmış bir çeşme yapısıdır. Ön kısmı Bizans döneminde değiştirilmiştir.

Celcius Kütüphanesi: Roma dönemi yapılarının en güzellerinden birisi olan yapı hem kütüphane, hem de mezar anıtı görevini üstlenmiştir. M.S.106 yılında Efes valisi olan Celsus ölünce, oğlu kütüphaneyi babasının adına mezar anıtı olarak yaptırmıştır. Celsus'un lahdi kütüphanenin batı duvarı altındadır. Cephesi 1970-1980 yılları arasında restore edilmiştir. Kütüphanede kitap ruloları, duvarlardaki nişlerde saklanıyordu.

Serapis Tapınağı: Efes'in en ilginç yapılarından biri olan Serapis Tapınağı, Celsus Kütüphanesi'nin hemen arkasındadır.

Anıtsal Çeşme: Odeion'un önündeki meydan kentin "Devlet Agorası" (Yukarı Agora)'dır. Tam ortasında Mısır tanrıları tapınağı (İsis) bulunuyordu. M.Ö. 80 yıllarında Laecanus Bassus tarafından yaptırılan Anıtsal Çeşme, Devlet Agorası'nın güneybatı köşesinde yer alır. Buradan Domitian Meydanı'na ve bu meydan etrafında kümelenmiş bulunan Pollio Çeşmesi, Domitian Tapınağı, Memmius Anıtı ve Herakles Kapısı gibi yapılara ulaşılır.

Mazeus Mithridates (Agora Güney) Kapısı: Kütüphaneden önce, İmparator Augustus zamanında inşa edilmiştir. Kapıdan Ticaret Agorası'na (Aşağı Agora) geçilir.

Mermer Cadde: Kütüphane meydanından tiyatroya kadar uzanan caddedir.

Agora: 110 x 110 metre boyutlarında ortası açık, çevresi portikler ve dükkânlarla çevrili bir alandır. Agora, kentin ticari ve kültürel merkeziydi. Agora Mermer Cadde'nin başlangıç noktasıdır.

Büyük Tiyatro: Mermer Cadde'nin sonunda bulunan yapı, 24.000 kişilik kapasiteyle antik dünyanın en büyük tiyatrosudur. Çok süslü ve üç katlı sahne binası tamamen yıkılmıştır. Oturma basamakları üç bölümlüdür. Tiyatro, St. Paul'ün vaazlarına mekan olmuştur.

Tiyatro Gymnasiumu: Hem okul, hem de hamam işlevine sahip büyük yapının avlu kısmı açıktadır. Burada tiyatroya ait mermer parçalar restorasyon amacıyla sıralanmıştır.

Liman Caddesi: Büyük Tiyatro'dan, bugün tamamen dolmuş olan Antik Liman'a uzanan, iki yanı sütunlu ve mermer döşeli Liman Caddesi (Arcadiane Caddesi), Efes'in en uzun caddesidir. 600 metre uzunluktaki cadde üzerine kentin Hıristiyanlık döneminde anıtlar yapılmıştır. Her birinde havarilerden birinin heykeli olan dört sütunlu Dört Havari Anıtı, caddenin hemen hemen ortasındadır.

Liman Gymnasiumu ve Liman Hamamı: Liman Caddesi'nin sonundaki büyük yapılar grubudur. Bir bölümü kazılmıştır.

Saray Yapısı, Stadyum Caddesi, Stadyum ve Gymnasium: Bizans sarayı ve caddenin bir bölümü restore edilmiştir. At nalı biçimindeki Stadyum, antik devirde sportif oyunların ve yarışmaların yapıldığı yerdir. Geç Roma döneminde gladyatör oyunları da yapılmıştır. Stadyumun yanındaki Vedius Gymnasiumu ise hamam-okul kompleksidir. Vedius Gymnasiumu kentin kuzey ucunda, Bizans dönemi surlarının hemen yanında yer almaktadır.

Meryem Kilisesi: 431 Konsül Toplantısı'nın yapıldığı yer olan Meryem Kilisesi (Konsül Kilisesi), Meryem adına inşa edilmiş ilk kilisedir. Liman Hamamı'nın kuzeyinde yer almaktadır.

Meryemana Evi:
İsa'nın annesi Meryemana, İsa öldükten sonra St. Jean ile birlikte Efes'e gelmiş ve hayatının son yıllarını burada yaşamıştır. Ancak Kitab-ı Mukaddes'te de anlatıldığı gibi Meryem'in mezarı dönemin selefkosunda bugünün Silifke'sinde olduğu rivayet edilmektedir.

Yedi Uyuyanlar: Bizans döneminde mezar kilisesi haline getirilmiş olan bu yer, Geç Roma imparatorlarından Decius zamanında putperestlerin zulmünden kaçan yedi Hristiyan gencin Panayır Dağı eteklerinde sığındıkları rivayet edilen mağara olduğuna inanılır ancak tüm araştırmalarda gerçek mağaranın dönemin en büyük merkezi ve St. Paul'ün doğum yeri olan


Tarsus'tadır.

St. Jean Kilisesi: Bizans İmparatoru Büyük Iustinianus tarafından yaptırılan ve o dönemin en büyük yapılarından bir olan 6 kubbeli kilisenin merkezi kısmında, altta, İsa'nın en sevdiği havarisi St. Jean'ın mezarının bulunduğu iddia edilmektedir ancak henüz herhangi bir bulguya rastlanamamıştır. Kilisenin kuzeyinde hazine binası ve vaftizhane vardır.

Kale: Kale içinde cam ve su sarnıçları vardır.

İsabey Camii:
1375 yılında Aydınoğulları'ndan İsa Bey tarafından Şam'lı Mimar Ali'ye inşa ettirilmiştir.


Bu sayfa, online kullanıcı topluluğu tarafından oluşturulan ve düzenlenen özgür ansiklopedi projesi Wikipedia'nın Türkçe versiyonu Vikipedi'deki maddesinden faydalanılarak veya ilgili madde birebir kopyalanarak hazırlanmıştır. Bu makale, GNU Özgür Belgeleme Lisansı ilkeleri kapsamında, Vikipedi sitesi kaynak gösterilerek özgürce kullanılabilir.
LeqoLas - avatarı
LeqoLas
Ziyaretçi
12 Ocak 2011       Mesaj #10
LeqoLas - avatarı
Ziyaretçi
Anadolu Hisarı

images53 150x150
Anadolu Hisarı, İstanbul -Anadoluhisar’da, Göksu Deresi‘nin İstanbul Boğazı’na döküldüğü yerde 7 dönümlük bir alana yapıldı. Anadolu Hisarı, İstanbul Boğazı’nın en dar yerine 1395 yılında Osmanlılar’ın ileri bir karakolu olarak Sultan Yıldırım Beyazid tarafından inşa edildi. Anadolu Hisarı, İstanbul Boğazı’nı ele geçirmek için yapılan bir müdahaleye, Rumeli çevresinde yapılabilecek bir savaşta orduyu karşı kıyıya geçirmek ve Bizans’a Karadeniz’den yardım gelmesini engellemek amacıyla inşa edildi.
Anadolu Hisarı’na II. Mehmed döneminde Hisarpeçe, depo ve bazı ikametgah amaçlı yapılar eklendi. 1928′de, Kandilli Belediyesi tarafından; 1991-1993 yılları arasında ise, Kültür Bakanlığı tarafından onarıldı.

Anadolu Hisarı surlarının üzerinde mangallar vardır ve hisarı korumak için surun üzerine silindir şeklinde üç kule yapıldı. Anadolu Hisarı bu üç kule, asıl kale ve iç kale duvarlarından oluşur. Asıl kale 4 katlı olup, dikdörtgen bir plan üzerine yapıldı. İç kalenin özelliği kuzey- doğu ve kuzey-batıdan asıl kaleyi çevrelemektedir. İç Kalenin duvarları 2.5 metre kalınlığında olup,üzerinde 4 kulesi vardır. İç kalenin bir başka özelliği de, kapısının batıdan gelen düşman tarafından görülmesinin imkansız olmasıdır. İlk yapıldığı zamanlarda giriş kapısı yoktu ve bir asma köprü ile ulaşılıyordu. Daha sonraları bu düşman tarafından farkedilmeyen kapı yapıldı. İç kale surları dış kalenin kuzey-doğu ve kuzey-batı uçlarını birleştirir. Dış kale çok kemerli bir yapıya sahiptir, sur durumundadır (kalınlığı 2-5 m arasında) ve topların yerleştirildiği menfezler vardır. Ancak dış kalenin bazı kısımları günümüze kadar gelememiştir.
Osmanlı döneminde çok önemli bir yere sahip olan Anadolu Hisarı, yerleşme alanı olmaya Fatih Sultan Mehmed döneminde başladı. Günümüzde ise; romantik bir ortam olmuştur Anadolu Hisarı.


Behramkale

images52 150x150

Behramkale, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesindedir. Burası aynı zamanda bir öğreti merkezidir. M.Ö. 2000 yılında lelegler tarafından kurulmuştur. Midilli adasından gelen göçmenlerle burası zaman içinde gelişmiştir.
Büyük İskender‘in persleri Anadolu’dan çıkarması ile Assos çok gelişir. M.Ö.241′de Bergama krallığının egemenliği altına girmiş, daha sonrada Roma devletine bağlı Asya eyaletinin bir parçası olmuştur. Latinlerin Anadolu’ya saldırması ile Assos büyük yıkımlarla bir köye dönüşmüş, 1288‘de Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Platon’un öğrencisi Aristotales burada üç yıl öğretmenlik yapmıştır. Burada birde felsefe okulu kurmuştur. Athena tapınağı M.Ö.6. y.y.’da burada inşa edilmiştir.
Behramkale’nin 25 km batısında bulunan Gürpınar Köyü’nde M.Ö.2.y.y.’a ait Apollon Smintheus Tapınağı’nın ortaya çıkarılıdığı antik şehir Chryse bulunmaktadır. Afrodit, Hera ve Athena arasındaki Dünya’nın ilk güzellik yarışması burada yapılmıştır. Paris burada üç tanrıça içinden Afrodit’i seçmiştir

Kilitbahir Kalesi

imagesCAKCXREE 150x150

Kilitbahir Kalesi, Osmanlı Kaleleri içinde mimari olarak baş yapıt sayılır. Kilitbahir Kalesi 1452′de Fatih Sultan Mehmet tarafından yapılmıştır. Kailitbahir deniz kilidi anlamına gelir. Boğazların kontrolü ve İstanbul’un emniyeti için 93 gün gibi kısa bir sürede yapılmıştır. Daha evvel hiçbir yerde uygulanmamış özgün bir planı vardır.
Kilitbahir Kalesi 1541 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından ve 1870 yılında Sultan Abdulaziz tarafından restora edilmiştir. Kale ortasında yonca yaprağı biçiminde bir iç kale vardır. 7 katlı kulesi bulunmakta, kapı ve pencereler beyaz mermerden yapılmıştır. Kalenin etrafı deniz ve hendeklerle korunmaktadır. Kale duvarları düzgün moloz taşlardan yapılmıştır.
Kilitbahir Kalesi 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından korunması gereken kültürel varlık kapsamına alınmıştır.

Benzer Konular

19 Ocak 2012 / kompetankedi Türkiye Cumhuriyeti
13 Ekim 2014 / Misafir Soru-Cevap
26 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
27 Kasım 2011 / Misafir Soru-Cevap
20 Haziran 2011 / Daisy-BT Mimarlık