Arama

Hukuk alanında yapılan inkılaplar nelerdir? - Sayfa 5

En İyi Cevap Var Güncelleme: 11 Mayıs 2014 Gösterim: 292.890 Cevap: 126
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
4 Aralık 2010       Mesaj #41
ener - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

bana lütfen hukuk alanında yapılan inkılapları söyleyin ödewwwwim war!!!!!!!!!!!!!!!!!

1-ANAYASANIN KABULÜ (TEŞKİLÂTI ESASİYE KANUNU)(20 Ocak 1921)

Sponsorlu Bağlantılar
2-TÜRK MEDENİ KANUNU ve TÜRK CEZA KANUNU (17 Şubat 1926'da kabul edildi, 4 Ekim 1926'da yürürlüğe girdi)

3-1921 ve 1924 anasayaları hazırlanmıştır.

4-Şeriye Mahkemeleri Kaldırılmıştır.(1924)

5-Ankara'da hukuk mektebi Açılmıştır(1925)

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Aralık 2010       Mesaj #42
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ben bunu istedimki doğru dürüst bir şey atın sitreye bir ATATÜRKÜN hukuk alanındea yaptığı yenikler ile ilgili
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Aralık 2010       Mesaj #43
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
B) Hukuk Alanında Yapılan İnkılaplar

1)Medeni Kanunun kabulü
2)Ceza Kanunun kabulü
3)Hakimler Kanun kabulü
4)Ticaret Kanunun kabulü
5)Borçlar Kanunun kabulü
6)İcra ve İflas Kanunun kabulü
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Aralık 2010       Mesaj #44
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
tabikii hanifeliğin kaldırılması
cumhuriyetin ilanı
saltanatın kaldırılması siyasal alanda yapılan inkilaplardır
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2010       Mesaj #45
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
atatürk ün iikeler doğrultusunda yaptığı inkılaplar nelerdir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Aralık 2010       Mesaj #46
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
hukuk alanındaay pılan inkılaplar yaz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Aralık 2010       Mesaj #47
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
keşke biraz daha ayrıntılı olsaydı ama yinede çok güzel aradığım şeyi buldum tebrikler
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2010       Mesaj #48
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ya nie yardımcı olmuonuz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Aralık 2010       Mesaj #49
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
hukuk ile ilgili istiyorum ve tarihleride olsun lütfen
akıllı - avatarı
akıllı
Ziyaretçi
19 Aralık 2010       Mesaj #50
akıllı - avatarı
Ziyaretçi
Cumhuriyet Döneminde toplumsal yapımızda yapılan devrimlerin ilki hukuk alanında yapılanlarıdır. Atatürk 1 Mart 1924 tarihli bir söylevinde bu konunun önemini şöyle dile getirmiştir. “Önemli olan sorun hukuk anlayışını, kanunları, adalet örgütünü, toplumsal yaşayışın uyması gereken çağ koşullarıyla uyuşmazlık içinde olan ilkelerden kurtarma sorunudur. Aile hukukunda medeni hukukta izlenecek yol ancak Batı uygarlığının hukuksal yönü olabilir”37.
İki yıllık bir çalışmadan sonra 17 Şubat 1926 yılında İsviçre medeni hukuku kabul edilmiştir. İsviçre medeni hukuku Türkiye’de kabul edilişinden önce Japonya’da Türkiye’de kabul edildikten sonra da Çin’de uygulanan medeni hukukun temeli olmuştur.
Medeni kanunla birlikte, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kanun önünde eşit sayılmıştır. İtibar ifade eden bütün şan ve şöhret ifade eden bütün unvanlar kaldırılmıştır.
Cumhuriyetle gelen diğer bir yenilikte kadınlara verilen seçme ve seçilme haklarıdır38. Bu konuda İslâm tarihine baktığımızda 6. yy Arap kadını genellikle hak subjesi değil hak objesi idi. Nitekim, cahiliye çağı denilen İslâm öncesi, çağdaş kadın evlenirken velisi tarafından satılmakta veya bundan dolayı satın alanın yani kocasının mamelikinden sayılmakta ve oğulları üvey anneleri ile evlenmekte idiler39.
İslamiyet’le birlikte Arap kadını bu onur kırıcı durumdan kurtarılmıştı. O devirde dünyanın diğer bölgelerinde de kadınların durumu fazla farklı değildi. İslâm’ı kabul eden toplumlarda kadınlar, İslâm’ın getirdiği haklardan yararlandılar. Ancak daha sonraki devirlerde İslâm kadınları yeniden eski hallerine dönüp, kendilerine tanınan hakların çoğunu kaybettiler.
“1926 yılında Medeni Kanun’un kabulü ile ve 5 Aralık 1934 kadınlara siyasal hakların tanınmasıyla, Atatürk’te tarihin en büyük devrimlerinden birini gerçekleştirmiştir”. Cumhuriyetle birlikte kadın nüfusun eğitim seviyesi hızla yükselmiş bilim, teknokrasi, bürokrasi, eğitim, öğretim ve ticaret alanındaki faaliyetleri göz ardı edilemeyecek güzellikte bir seviyeye gelmiştir. Bütün bu haklara rağmen cumhuriyet kadını hala kendisine verilen haklardan bihaberdirler.
Toplumun çeşitli katmanlarındaki kadınlar arasında bu hakların kullanılması konusundaki uçurumlar devam etmektedir.
Sonuç
Atatürk Cumhuriyet’in hayat damarları olan inkılâpları ilan ettiğinde bütün bu yenilikleri Türk halkına ithaf etmişti. O, hiçbir zaman yapılan yenilikleri tek başına gerçekleştirdiğini iddia etmemiştir. Bunun tam tersini dile getirerek şöyle demiştir. “… Türk Milleti’nin son senelerde gösterdiği harikaların hakiki sahibi kendisidir. Sizsiniz. Milletimizde bu istidat ve tekamül mevcut olmasaydı, onu yaratmağa hiçbir kuvvet ve kudret kafi gelmezdi… Bizim ilham kaynağımız doğrudan doğruya Türk Milleti’nin vicdanı olmuştur.”
Yine Mustafa Kemal Atatürk “Napolyon zaferleri” sözünü andıran “Atatürk Zaferleri” denmesinden hoşlanmazdı. Atatürk inkılâpları sözünü reddeder, Türk İnkılâbı sözünün kullanılmasını ısrarla isterdi. Bütün başarıları millete mâl etmekten zevk duyardı. Türk Halkı ona minnettardır. İstiklâl davamızı başlatması, kongreleri gerçekleştirmesi, Sakarya, Büyük Taarruz gibi savaşlar hasılı Cumhuriyet ve inkılâplar ona şükran duymamıza en büyük sebeplerdir. Zira onun kadrini ve kıymetini Türk Halkı bilmemiştir. İçimizde bulunan ve Müslüman olduğunu söyleyenler Hindistan İslâm Birliği başkanı Muhammed Ali Cinnah’ın onun hakkında söylediği şu sözlere dikkat etmelidir. “Atatürk çağdaş İslâm dünyasının en büyük Müslümanıdır.” Atatürk’ün ölümü üzerine yine Cinnah şöyle diyordu. “O, bütün dünya için özellikle Müslümanlar için bir örnekti… Atatürk’ün şahsında yalnız Müslümanlar değil, bütün dünya tarih boyunca yaşamış en büyük insanlardan birini kaybetmiştir.”
Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk ve onun ilkeleri siyasi malzeme olarak kullanılmaktadır. Bu ona yapılan en büyük kötülüktür. Bu duruma bir son verilmediği sürece Atatürk’ün anlaşılması ve halkın kalbindeki gerçek yerini bulmasının mümkünatı yoktur.
Sadece lafla Atatürkçü olunamaz. Zira Celal Bayar Atatürk ve Atatürkçülüğü şöyle tarif etmektedir; “Benim gözümde hiçbir tarife sığmayan Atatürk’ü değil de Atatürkçülüğü üç buçuk tarif etmek gerekiyorsa, belki şöyle söylenebilir: Tabiat kanunlarına aykırı düşmeyen insanın hayranı, yararına olan bütün fikir ve olaylar üstünde Atatürk metodu ile yani bilim deney ve akıl çizgileri içinde düşünmek Atatürkçülük’tür.
Gerçek Atatürkçülüğü anlatacak olanlar Türk aydınlandır. Fakat, bugün Türk aydınının içinde bulunduğu durum geleneksel özelliklerinden farklı değildir. Yani, halkı küçük görme sürekli boş bir tartışma ve kavgadır. İş yine Türk gençliğine düşmektedir. Türk gençliği Atatürkçülüğü yaşatmıştır. Yaşatmaktadır ve yaşatacaktır.

Benzer Konular

20 Mart 2014 / furkan81 Soru-Cevap
9 Aralık 2013 / furkan81 Soru-Cevap
22 Ocak 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
9 Ocak 2014 / güzel melek Soru-Cevap
23 Aralık 2010 / Misafir Soru-Cevap