Arama

Madenlerin teknolojik hammadde olarak önemi nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 16 Kasım 2015 Gösterim: 37.055 Cevap: 4
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
30 Kasım 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
madenlerin teknolojik ham madde olarak önemi nedir?
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
MADENCİLİĞİN TEKNOLOJİK HAM MADDE OLARAK ÖNEMİ

Sponsorlu Bağlantılar
ÜLKE KALKINMASINDA MADENCİLİĞİN ÖNEMİ
Doğal kaynakların insan ve toplum yaşamındaki önemi bilinmektedir. Yaşamı fonksiyonel hale getiren araç ve gereçlerin % 99’u doğal kaynaklardan, özellikle de madenlerden sağlanmaktadır. Toplumların refah ve gelişmişlik düzeyleri ile madencilik faaliyetleri arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. İnsanlar ilk çağlardan itibaren madencilik faaliyetlerine ve madenlerden yararlanmaya başlamışlar, bu faaliyetlerin sonucunda da medeniyetin doğuşunu sağlamışlardır. Uzay çağı ve sanayi ötesi bilgi toplumunun doğuşu da, maden ürünlerinden sağlanan özel metal, alaşım ve malzemeler sayesinde gerçekleşmiştir.
Günümüzde gelişmişliğin göstergeleri olarak nitelendirilen Demir-Çelik, enerji ve tarım ürünleri üretimindeki devamlılık büyük ölçüde madencilik ürünleri ile sağlanmaktadır. Bilindiği gibi Demir-Çelik’in hammaddeleri, demir cevheri ve kömür, enerji hammaddelerinin % 75-80’i maden ürünleri olan, kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlar ve uranyum’dur. Tarım’ın ana girdisi olan gübre üretiminde kullanılan hammaddelerin % 90’ı madencilik faaliyetleri sonucunda elde edilmektedir. Ayrıca, tüm sanayi dallarının ürünlerinde veya kullandıkları araç ve gereçte, doğrudan veya dolaylı olarak maden ürünlerine ihtiyaç vardır. Seramik, metalurji, cam refrakter sanayileri ve inşaat sektörü başta olmak üzere; dolgu maddeleri, doğal boyalar, süzücüler, aşındırıcılar, değerli taşlar, sondaj çamurları, gübre, elektronik ve kimya endüstrilerinin en önemli girdisi madenlerdir.
İnsan ve toplum hayatında bu denli ve vazgeçilmez bir yer tutan madencilik, gelişmiş ülkelerin bugünkü teknoloji ve refah düzeyine ulaşmalarında en etkin rolü oynayan faktördür. Nitekim, doğal kaynaklarından yeterince yararlanamayan toplumlar bu gün geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeler gibi sıfatlarla tanımlanmaktadır. Özetle, maden varlıkları, ülkelerin en önemli ekonomik güçleri olup, kalkınmanın dayandırılacağı gerçek kaynaklardır.
2. TÜRKİYE’NİN MADEN POTANSİYELİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Türkiye’nin maden kaynakları, bir kıtanın kaynakları kadar çeşitli ve büyüktür. Nitekim, yetersiz olan aramalara karşın, bor, mermer, toryum ve nadir topraklar, trona, zeolit, pomza, selestit gibi madenlerde Dünya’nın sıralı büyük rezervleri ülkemizde bulunmaktadır. Krom, manyezit, felsdpat, barit, kil, kömür, altın, gümüş ve bazı endüstriyel hammaddelerin üretimi ve rezerv varlığında Dünya’nın söz sahibi ülkeleri arasında yer almakta ve 40’ın üzerinde maden çeşidine sahip bulunmaktayız. Nitekim, Anadolu’ya Küçük Asya isminin verilmesi ve çok sayıda medeniyetin bu topraklar üzerinde kurulması rastlantı olmayıp, doğal kaynaklarla yakından ilgilidir



İTÜ Maden Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü, Cevher ve Kömür Hazırlama Anabilim Dalı Başkanı Tel: 0212 285 63 46 Fax: 285 63 23
İTÜ Ayazağa Kampüsü 80626 Maslak/İSTANBUL
Ülkemizde üretilen maden ürünleri, inşaat sektöründe ve sanayide hammadde olarak tüketilmektedir. Bor, krom, selestit, manyezit, barit, mermer, pomza, feldspat gibi madenler büyük oranda ihraç edilmekte, yılda yaklaşık 60 milyon ton mertebesinde üretilen kömür ise, büyük çoğunluğu termik santrallarde olmak üzere, yurt içinde tüketilmektedir. Görüldüğü gibi sahip olunan potansiyel yanında; maden üretim düzeyi son derece düşüktür.
3. MADENLERİN KALKINMA VE EKONOMİDEKİ ÖNEMİ; TÜRKİYE’DEKİ DURUM
Dünya’da ülkeler arasında acımasız bir rekabet ve zenginleşme yarışı hüküm sürmektedir. Kalkınmasını ve sanayileşmesini tamamlayan ülkeler refah düzeylerini daha da arttırma ve sanayi ötesi (bilgi) toplum olma yolunda, henüz kalkınmakta olan ülkeler ise, bir an önce sanayileşmelerini tamamlayıp gerilere düşmeme çabası içindedirler. Bu yarışta, ülkeler, sahip oldukları her türlü avantajı kullanmaktadırlar. Bu avantajlardan bazıları, Dünya’daki hızlı değişim nedeniyle, zamanla önemini yitirebilmektedir. Örneğin, jeopolitik, tarihi, siyasal veya ekonomik kutuplaşmaların yarattığı avantajlar gibi. Bu nedenle; kalkınma modellerini, öncelikle öz kaynaklarına dayandıran ve eksiklerini dış kaynaklarla destekleyebilen ülkeler; kalkınma sürecini, sancısız, istikrarlı ve güvenli bir şekilde aşabilmişlerdir.
Ülkelerin kalkınma ve ekonomik gelişiminde önemli yeri olan madencilik ve entegre üretim sanayii, en büyük katma değeri yaratmaktadır. Gelişmiş ülkelerde halen, GSMH’da madenciliğin payı; ABD’de % 4.2, Federal Almanya’da % 4.0, Kanada’da % 7.5, Avustralya’da % 8.7, BDT’da 20 ile 25 arası, Türkiye’de ise % 1.2 düzeyindedir. Türkiye’deki bu durum toplumun refah düzeyine ve ekonomiye yansımış bulunmaktadır. Ülkemizde, özellikle planlı ekonomi döneminde, katma değer yaratılmaması sonucunda, bütçe sürekli açık verdiğinden dış ve iç borçlanmaya gidilmiş bu durumun sonucu olarak enflasyon artmış ve ekonomik dengeler bozulmuştur. Bütün bu olumsuzluklar, sürekli ekonomik krizlere ve Türk insanının mutsuzluğuna yol açmaktadır.
Ülkemizde madenciliğin GSMH’daki payı, 1940’lı yıllarda % 44 düzeyine kadar yükselmiş, 1950’den sonra giderek azalmaya başlamış, planlı ekonomi dönemine geçişten sonra bu azalma hızlanarak 2000 yılında % 1.2 düzeyine inmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında; gerçek olmayan kaynaklara dayalı ve dışardan empoze edilen, kalkınma modelinin, plan felsefesi olarak benimsenmesinin oynadığı rol inkar edilemez.
Yukarıdaki mevcut durumun ışığı altında sanayinin ana girdilerini oluşturan hammaddelerden yalnızca 8’inin (petrol eşdeğeri kömür, demir-çelik, alüminyum, çinko, bakır, kurşun, kükürt, soda) bu günkü talebini karşılamak için 4.3 milyar dolar kaynağa ihtiyaç vardır. Dünya ortalamasında tüketim yapacak bir Türkiye’nin, bu hammaddelerin temini için ayıracağı kaynak 9.2 milyar dolar’a yükselecektir. Sanayi ülkeleri (OECD) düzeyine gelecek bir Türkiye’nin bu hammaddelere ayıracağı kaynak 26 milyar dolar mertebesinde olacaktır. Diğer hammadde ve yarımamüller de göz önüne alındığında bu meblağın 40 milyar dolar olacağı hesaplanmaktadır. (Çizelge 1). Nitekim planlı kalkınma dönemi istatistikleri incelendiğinde, daima ihracaatın 2 katına yakın düzeyde ithalat yapıldığı gerçeği ortaya çıkmaktadır ki, buda yukarıdaki saptamayı kanıtlamaktadır.
Ülkemizin önemli sosyal sorunlarının başında, bölgeler arası gelişmişlik farkı ve bunun yarattığı iç göç ile işsizlik gelmektedir. Bu açıdan da bakıldığında madencilik sektörünün, yöresel istihdam için zorunlu ve katmadeğeri en yüksek bir iş kolu olduğu gerçeği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’nin maden kaynakları, bir kıtanın kaynakları kadar çeşitli ve büyüktür. Bu günkü verilerle 2 trilyon USD’nin üzerinde maden varlığına sahip bulunmaktayız. Madenlerin insan yaşamı ve ülkelerin ekonomisi için nedenli önem taşıdığı bilinmektedir. Türkiye, zengin doğal kaynaklara sahip olan, ancak bunları ülkenin yararına sunamayan, nadir ülkelerden birisidir. Yıllardır ekonomik sıkıntı ve darboğazları aşamamanın en önemli nedeni, katma değeri yüksek olan, madenciliğin geri kalmış olmasıdır. Türkiye’nin gelişmesi ve periyodik ekonomik krizlerden kurtulması için madenlerin üretime alınması ve bu yolla sanayinin ham ve ara madde ihtiyacının karşılanması gerekmektedir.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, madenciliğin 10 ve 20 yıllık sürelerde ülke ekonomisine katkısını, genel stratejileri ve başlıca 20 maden için öngörülen gelişmeleri irdeleyen bir çalışma yaptırmış ve sonuçları rapor olarak yayınlanmıştır.
Bu çalışmada, bugün GSMH’da % 1.2 olan madencilik payının ilk 10 yılda % 3’e, ikinci 10 yılda % 5’e yükseleceği, yıllık kalkınma hızının % 6 olacağı, kabul edilmiştir. Buna göre, ilk 10 yılda toplam 8 milyar USD yatırım yapılarak, madencilik üretimi 62 milyar USD’a yükselmekte, bunun 21 milyar doları ihracat geliri olmaktadır (Çizelge 2). İkinci on yılda ise, toplam 21.9 milyar dolar yatırım ile madencilik üretimi 216 milyar USD yükselmekte, bunun 103 milyar doları ihracat geliri olmaktadır (Çizelge 3). Diğer bir deyişle ilk on yıl sonunda 4.6 milyar USD ihracat olmak üzere yıllık gelir 11 milyar USD’a, 20 yıl sonunda ise 17.3 milyar USD ihracat olmak üzere, yıllık madencilik geliri, 34.2 milyar USD’a yükselmektedir.

SONUÇ
Madencilikle ilgili yasal, teknolojik ve idari önlemler ile özendirmelerin gerçekleşmesi halinde, madencilik kesimine, önemli yerli ve yabancı sermaye akışı olacak ve maden ürünleri üretimi artacaktır. Sonuç olarak maden ürünlerinin iç ve dış satışından, on yıl sonunda 11 milyar USD/yıl, 20 yıl sonunda ise, 34 milyar USD/yıl düzeyinde bir gelir sağlanması ve ülkemizin sağlam kaynaklara dayalı bir ekonomik yapıya kavuşması mümkün olacaktır.
Madencilik, genellikle kırsal alanda sürdürülen bir faaliyettir. Ülkemizde yaşanan çeşitli olumsuzlukların temel nedenlerinden biri, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkıdır. Geri kalmış yörelerde yapılacak madencilik yatırımları, arama döneminden başlayarak bölgeye dinamizm getirecek, aramaların olumlu sonuçlanması halinde açılacak işletmeler, yeni çekim alanlarının çekirdeğini oluşturacaktır. Üretilecek ham veya yarımamül maddeler, yine bu bölgelerde, ilgili sanayinin kurulmasına katkıda bulunacaktır. Böylece; oluşturulacak istihdam alanları, iç göçün önünü alacaktır.
Alıntı

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Kasım 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
MADENCİLİĞİN TEKNOLOJİK HAM MADDE OLARAK ÖNEMİ

Sponsorlu Bağlantılar
ÜLKE KALKINMASINDA MADENCİLİĞİN ÖNEMİ
Doğal kaynakların insan ve toplum yaşamındaki önemi bilinmektedir. Yaşamı fonksiyonel hale getiren araç ve gereçlerin % 99’u doğal kaynaklardan, özellikle de madenlerden sağlanmaktadır. Toplumların refah ve gelişmişlik düzeyleri ile madencilik faaliyetleri arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. İnsanlar ilk çağlardan itibaren madencilik faaliyetlerine ve madenlerden yararlanmaya başlamışlar, bu faaliyetlerin sonucunda da medeniyetin doğuşunu sağlamışlardır. Uzay çağı ve sanayi ötesi bilgi toplumunun doğuşu da, maden ürünlerinden sağlanan özel metal, alaşım ve malzemeler sayesinde gerçekleşmiştir.
Günümüzde gelişmişliğin göstergeleri olarak nitelendirilen Demir-Çelik, enerji ve tarım ürünleri üretimindeki devamlılık büyük ölçüde madencilik ürünleri ile sağlanmaktadır. Bilindiği gibi Demir-Çelik’in hammaddeleri, demir cevheri ve kömür, enerji hammaddelerinin % 75-80’i maden ürünleri olan, kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlar ve uranyum’dur. Tarım’ın ana girdisi olan gübre üretiminde kullanılan hammaddelerin % 90’ı madencilik faaliyetleri sonucunda elde edilmektedir. Ayrıca, tüm sanayi dallarının ürünlerinde veya kullandıkları araç ve gereçte, doğrudan veya dolaylı olarak maden ürünlerine ihtiyaç vardır. Seramik, metalurji, cam refrakter sanayileri ve inşaat sektörü başta olmak üzere; dolgu maddeleri, doğal boyalar, süzücüler, aşındırıcılar, değerli taşlar, sondaj çamurları, gübre, elektronik ve kimya endüstrilerinin en önemli girdisi madenlerdir.
İnsan ve toplum hayatında bu denli ve vazgeçilmez bir yer tutan madencilik, gelişmiş ülkelerin bugünkü teknoloji ve refah düzeyine ulaşmalarında en etkin rolü oynayan faktördür. Nitekim, doğal kaynaklarından yeterince yararlanamayan toplumlar bu gün geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeler gibi sıfatlarla tanımlanmaktadır. Özetle, maden varlıkları, ülkelerin en önemli ekonomik güçleri olup, kalkınmanın dayandırılacağı gerçek kaynaklardır.
2. TÜRKİYE’NİN MADEN POTANSİYELİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Türkiye’nin maden kaynakları, bir kıtanın kaynakları kadar çeşitli ve büyüktür. Nitekim, yetersiz olan aramalara karşın, bor, mermer, toryum ve nadir topraklar, trona, zeolit, pomza, selestit gibi madenlerde Dünya’nın sıralı büyük rezervleri ülkemizde bulunmaktadır. Krom, manyezit, felsdpat, barit, kil, kömür, altın, gümüş ve bazı endüstriyel hammaddelerin üretimi ve rezerv varlığında Dünya’nın söz sahibi ülkeleri arasında yer almakta ve 40’ın üzerinde maden çeşidine sahip bulunmaktayız. Nitekim, Anadolu’ya Küçük Asya isminin verilmesi ve çok sayıda medeniyetin bu topraklar üzerinde kurulması rastlantı olmayıp, doğal kaynaklarla yakından ilgilidir



İTÜ Maden Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü, Cevher ve Kömür Hazırlama Anabilim Dalı Başkanı Tel: 0212 285 63 46 Fax: 285 63 23
İTÜ Ayazağa Kampüsü 80626 Maslak/İSTANBUL
Ülkemizde üretilen maden ürünleri, inşaat sektöründe ve sanayide hammadde olarak tüketilmektedir. Bor, krom, selestit, manyezit, barit, mermer, pomza, feldspat gibi madenler büyük oranda ihraç edilmekte, yılda yaklaşık 60 milyon ton mertebesinde üretilen kömür ise, büyük çoğunluğu termik santrallarde olmak üzere, yurt içinde tüketilmektedir. Görüldüğü gibi sahip olunan potansiyel yanında; maden üretim düzeyi son derece düşüktür.
3. MADENLERİN KALKINMA VE EKONOMİDEKİ ÖNEMİ; TÜRKİYE’DEKİ DURUM
Dünya’da ülkeler arasında acımasız bir rekabet ve zenginleşme yarışı hüküm sürmektedir. Kalkınmasını ve sanayileşmesini tamamlayan ülkeler refah düzeylerini daha da arttırma ve sanayi ötesi (bilgi) toplum olma yolunda, henüz kalkınmakta olan ülkeler ise, bir an önce sanayileşmelerini tamamlayıp gerilere düşmeme çabası içindedirler. Bu yarışta, ülkeler, sahip oldukları her türlü avantajı kullanmaktadırlar. Bu avantajlardan bazıları, Dünya’daki hızlı değişim nedeniyle, zamanla önemini yitirebilmektedir. Örneğin, jeopolitik, tarihi, siyasal veya ekonomik kutuplaşmaların yarattığı avantajlar gibi. Bu nedenle; kalkınma modellerini, öncelikle öz kaynaklarına dayandıran ve eksiklerini dış kaynaklarla destekleyebilen ülkeler; kalkınma sürecini, sancısız, istikrarlı ve güvenli bir şekilde aşabilmişlerdir.
Ülkelerin kalkınma ve ekonomik gelişiminde önemli yeri olan madencilik ve entegre üretim sanayii, en büyük katma değeri yaratmaktadır. Gelişmiş ülkelerde halen, GSMH’da madenciliğin payı; ABD’de % 4.2, Federal Almanya’da % 4.0, Kanada’da % 7.5, Avustralya’da % 8.7, BDT’da 20 ile 25 arası, Türkiye’de ise % 1.2 düzeyindedir. Türkiye’deki bu durum toplumun refah düzeyine ve ekonomiye yansımış bulunmaktadır. Ülkemizde, özellikle planlı ekonomi döneminde, katma değer yaratılmaması sonucunda, bütçe sürekli açık verdiğinden dış ve iç borçlanmaya gidilmiş bu durumun sonucu olarak enflasyon artmış ve ekonomik dengeler bozulmuştur. Bütün bu olumsuzluklar, sürekli ekonomik krizlere ve Türk insanının mutsuzluğuna yol açmaktadır.
Ülkemizde madenciliğin GSMH’daki payı, 1940’lı yıllarda % 44 düzeyine kadar yükselmiş, 1950’den sonra giderek azalmaya başlamış, planlı ekonomi dönemine geçişten sonra bu azalma hızlanarak 2000 yılında % 1.2 düzeyine inmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında; gerçek olmayan kaynaklara dayalı ve dışardan empoze edilen, kalkınma modelinin, plan felsefesi olarak benimsenmesinin oynadığı rol inkar edilemez.
Yukarıdaki mevcut durumun ışığı altında sanayinin ana girdilerini oluşturan hammaddelerden yalnızca 8’inin (petrol eşdeğeri kömür, demir-çelik, alüminyum, çinko, bakır, kurşun, kükürt, soda) bu günkü talebini karşılamak için 4.3 milyar dolar kaynağa ihtiyaç vardır. Dünya ortalamasında tüketim yapacak bir Türkiye’nin, bu hammaddelerin temini için ayıracağı kaynak 9.2 milyar dolar’a yükselecektir. Sanayi ülkeleri (OECD) düzeyine gelecek bir Türkiye’nin bu hammaddelere ayıracağı kaynak 26 milyar dolar mertebesinde olacaktır. Diğer hammadde ve yarımamüller de göz önüne alındığında bu meblağın 40 milyar dolar olacağı hesaplanmaktadır. (Çizelge 1). Nitekim planlı kalkınma dönemi istatistikleri incelendiğinde, daima ihracaatın 2 katına yakın düzeyde ithalat yapıldığı gerçeği ortaya çıkmaktadır ki, buda yukarıdaki saptamayı kanıtlamaktadır.
Ülkemizin önemli sosyal sorunlarının başında, bölgeler arası gelişmişlik farkı ve bunun yarattığı iç göç ile işsizlik gelmektedir. Bu açıdan da bakıldığında madencilik sektörünün, yöresel istihdam için zorunlu ve katmadeğeri en yüksek bir iş kolu olduğu gerçeği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’nin maden kaynakları, bir kıtanın kaynakları kadar çeşitli ve büyüktür. Bu günkü verilerle 2 trilyon USD’nin üzerinde maden varlığına sahip bulunmaktayız. Madenlerin insan yaşamı ve ülkelerin ekonomisi için nedenli önem taşıdığı bilinmektedir. Türkiye, zengin doğal kaynaklara sahip olan, ancak bunları ülkenin yararına sunamayan, nadir ülkelerden birisidir. Yıllardır ekonomik sıkıntı ve darboğazları aşamamanın en önemli nedeni, katma değeri yüksek olan, madenciliğin geri kalmış olmasıdır. Türkiye’nin gelişmesi ve periyodik ekonomik krizlerden kurtulması için madenlerin üretime alınması ve bu yolla sanayinin ham ve ara madde ihtiyacının karşılanması gerekmektedir.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, madenciliğin 10 ve 20 yıllık sürelerde ülke ekonomisine katkısını, genel stratejileri ve başlıca 20 maden için öngörülen gelişmeleri irdeleyen bir çalışma yaptırmış ve sonuçları rapor olarak yayınlanmıştır.
Bu çalışmada, bugün GSMH’da % 1.2 olan madencilik payının ilk 10 yılda % 3’e, ikinci 10 yılda % 5’e yükseleceği, yıllık kalkınma hızının % 6 olacağı, kabul edilmiştir. Buna göre, ilk 10 yılda toplam 8 milyar USD yatırım yapılarak, madencilik üretimi 62 milyar USD’a yükselmekte, bunun 21 milyar doları ihracat geliri olmaktadır (Çizelge 2). İkinci on yılda ise, toplam 21.9 milyar dolar yatırım ile madencilik üretimi 216 milyar USD yükselmekte, bunun 103 milyar doları ihracat geliri olmaktadır (Çizelge 3). Diğer bir deyişle ilk on yıl sonunda 4.6 milyar USD ihracat olmak üzere yıllık gelir 11 milyar USD’a, 20 yıl sonunda ise 17.3 milyar USD ihracat olmak üzere, yıllık madencilik geliri, 34.2 milyar USD’a yükselmektedir.

SONUÇ
Madencilikle ilgili yasal, teknolojik ve idari önlemler ile özendirmelerin gerçekleşmesi halinde, madencilik kesimine, önemli yerli ve yabancı sermaye akışı olacak ve maden ürünleri üretimi artacaktır. Sonuç olarak maden ürünlerinin iç ve dış satışından, on yıl sonunda 11 milyar USD/yıl, 20 yıl sonunda ise, 34 milyar USD/yıl düzeyinde bir gelir sağlanması ve ülkemizin sağlam kaynaklara dayalı bir ekonomik yapıya kavuşması mümkün olacaktır.
Madencilik, genellikle kırsal alanda sürdürülen bir faaliyettir. Ülkemizde yaşanan çeşitli olumsuzlukların temel nedenlerinden biri, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkıdır. Geri kalmış yörelerde yapılacak madencilik yatırımları, arama döneminden başlayarak bölgeye dinamizm getirecek, aramaların olumlu sonuçlanması halinde açılacak işletmeler, yeni çekim alanlarının çekirdeğini oluşturacaktır. Üretilecek ham veya yarımamül maddeler, yine bu bölgelerde, ilgili sanayinin kurulmasına katkıda bulunacaktır. Böylece; oluşturulacak istihdam alanları, iç göçün önünü alacaktır.
Alıntı

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Şubat 2011       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DEMİR YATAKLARI
A.B.D. en büyük demir üreticisidir. Hemen her eyalette demir bulunur. Ancak, en önemli yataklar Michigan, Minnessota ve Wisconsin’ deki hematit filizleridir. Dünya yüzeyindeki insan yapısı en geniş delik, Minnessota’ da Hibbing yakınlarındadır ve bir de demir madeni yüzünden açılmıştır. Lorraine’ deki büyük limonit yatakları, Fransa için zengin ve ekonomik bir demir kaynağı oluşturur. Rusya’ daki başlıca yataklar Urallar’ da Perm’ de ve Ukrayna’ da dır. Britanya’ da demir filizi yatakları, Midlands ve Kuzey İngiltere kömür havzaları arasında yer alır. İsveç, Almanya, İspanya, Lüksemburg, Kanada ve Hindistan’ da geniş yataklar vardır. Son yıllarda Afrika’ da da geniş demir yatakları ortaya çıkarılmıştır.

Birçok demir filizi yatağının geçmişi, bir yükselme ve düşüş öyküsüdür: Birçoğu, yüzyıllarca işletildikten sonra bırakılmış, ötekiler,yüzyıllarca ilgi çekmedikten sonra gün ışığına çıkarılmıştır. Geçmişte çıkarma teknikleri, yüksek nitelikli metalin yalnızca çok arı haldeki filizlerden çıkarılmasına olanak sağlayacak düzeydeydi
Bugün metal işleme tekniklerindeki gelişme nedeniyle bir yatağın kazanç getirici sayılabilmesi için büyük olması ve açık tavanlı madenciliğe elverişli olması gerekir.
Arı halde gümüşsü beyaz renkli bir metal olan demir (Fe), dünyada ki metaller içinde en bol bulunanların ikincisi, elementler arasında ise dördüncüsüdür. Yeryüzünün çekirdeği, büyük miktarda metal demirden yapılmıştır. Ancak, yeryüzü kabuğunda demir, öteki maddelerle tepkimeye girmiş durumdadır. Arı durumda çok seyrek bulunur: Yalnızca bazı göktaşlarında ve bazaltlı kayalarda

Demir nerelerde kullanılır ve nerelerde çıkartılır?

Ülkemizdeki Demir Madeni Yatakları:
1)Güney Marmara
2)Kuzey Ege
3)Orta Torosların kuzey bölümleri
4)Malatya-Hekimhan
5)Sivas-Divriği
6)Edremit-Eymir
Demir nerelerde kullanılır ve nerelerde çıkartılır?
TÜRKİYE DEMİR YATAKLARI
1- GİRİŞ

Günümüzde Demir – Çelik, sanayinin temel hammaddesini oluşturmakta ve ülke kalkınmasında önemli rol oynamaktadır. Ülkenin ekonomik gelişmeleri kişi başına düşen gayri safi milli hasıla dışında, kimi istatistiklerde kişi başına düşen demir-çelik tüketimi ile de ölçülmektedir.
Metaller arasında en çok kullanılan ve en ucuz olan demir ve bir demir alaşımı olan çelik, günlük yaşantımızın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte insanlar demiri, uygarlık tarihinin erken dönemlerinden (neolitik kültür) beri bilinen altın, bakır, ve tunçtan çok daha sonra kullanmaya başlamışlardır. Bakır, kalay, kurşun, gümüş ve altın gibi yumuşak madenlerin kolaylıkla işlenmesine karşın, demirin ergitilmesi için o dönem fırınlarına göre daha yüksek bir sıcaklık (1539 0C) ve katkı maddeleri (kömür ve kireçtaşı) gerekmekteydi. Demir Mısır, Mezopotamya ve Anadolu’da eski çağlardan beri bilinirdi. En eski dönemlerde altın kadar önemli olan demir, önemli kişilere ait kılıçların keskin yanlarıyla, süs eşyası yapımında kullanılıyordu. Bununla ilgili Anadolu bir çok eserler bulunmuştur.

2- DEMİR CEVHERİNİN EKONOMİKLİLİĞİ

Demir cevherinin ekonomikliliğini etkileyen iki önemli faktör vardır.

A- JEOLOJİK ETKENLER

1-) Cevherin Tipi ve Tenörü : Doğrudan yüksek fırına gidecek türde yıkama cevheri, ağır ortam cevheri, vd. Rice oranı* safsızlıklar.

2-) Tonaj: Ham cevher rezervi, elde edilebilecek ürün miktarı, sermaye maliyetine etkisi.

3-) Tane Boyu: Öğütme boyu, doku cevher minerallerinin ayrılması yabancı maddelerin atılması.

4-) Öğütülebilme: Cevherin konsantre ve pelet yapılabilecek boyda öğütülmesi ve bu iş için gerekli elektrik enerjisinin Ton/KW/Saat.

5-) Mineraloji: Manyetit, Hematit, Götit, Silikat ve Karbonat yabancı madde mineralojisi.

6-) Cevher Tiplerinin Dağılımı: Tenörü, dokusu, mineralojisi seçmeli madencilik yapılabilir mi?

* Rice Oranı: Fe / SiO2 + Al2O3
7-) Örtü Malzemesi: Kalınlığı, cinsi, doğası, yer altı mı yoksa açık işletme mi?

Cevherin Geometrisi: Gövdenin duruşu, düşeyde metre başına Ton miktarının dekapaj oranı üzerindeki etkisi.

9-) Yer: Topografya, iklim

B- JEOLOJİK OLMAYAN ETKENLER

1-) Pazar ve Fiyat

2-) Politik ve genel iş atmosferi

3-) Taşıma Maliyeti

4-) İşçilik ve yerleşme olanakları maliyetleri

5-) Yapım maliyeti

6-) Güç kaynağı

7-) Su temini

Vergiler

9-) Ruhsat Hakkı (Rödevans)

10-) Enflasyon Etkisi

11-) Atıkların uzaklaştırılması

12-) Ortamın etkisi= Ekoloji

13-) Finansman

3- DEMİRİN DOĞADA BULUNUŞU VE DEMİR MİNERALLERİ

Demir % 5,4 bir bolluk ortalamasıyla yer kabuğunun Oksijen, Silis ve Alüminyumdan sonra dördüncü yaygın elementtir.

Kimyasal ve Fiziksel Özellikleri

Atom Numarası: 26

Atom Ağırlığı: 55.85

İyon Yarıçapı: Fe+2 : 0.86 A0
Fe+3 : 0.73 A0

Elektronegativite: Fe+2 : 6.18
Fe+3 : 1.9

Ergime Noktası: 15350

Kaynama Noktası: 27350

Elektrik İletkenliği: 12.25

Isı İletkenliği: 11.9

Yoğunluğu: 7.83 gr/cm3

Demir doğada +2 (Ferro) +3 (Ferrik) ve 0 değerli olmak üzere üç biçimde bulunur. En önemli Demir Cevheri Mineralleri;

Cinsi Kimyasal Formülü Olabileceği En Yüksek Tenör %Fe

- Manyetit FeO.Fe2O3 72.4

- Hematit Fe2O3 69.64

- Götit HFeO2 62.69

- Limonit FeO (OH) NH2O 62.3

- Siderit FeCO3 62.1

4- DÜNYADA MEVCUT DURUM

a) REZERVLER

A.B.D. Maden Dairesi istatistiklerine göre dünyada demir cevheri kaynakları ham cevher olarak 870 milyar Ton’un üzerinde tahmin edilmektedir. M.T.A.’nın Pazar ekonomisi ülkeleri için yapmış olduğu bir araştırmada Toplam 753 milyar Ton rezervin ülkeler bazındaki değerleri aşağıda verilmiştir.

Ülke Ortalama Tenör % Rezerv (Milyon Ton) Metal (Milyon Ton)

Cezayir 51,9 1.009,7 437,4
Avustralya 60,1 11.105,9 6.270,9
Brezilya 63,3 5.552,9 3.009,7
Kamerun 30,1 196,8 49,8
Kanada 34,7 6.249,1 1.260,5

Demir madenin kullanım alanları nelerdir?
Çelik sanayinin ana hammaddesi olarak,
İnsan ve hayvan yaşamının en önemli parçası olan hemoglobinin yapısında,
Demir oksitleri boya endüstrisinde pigment olarak,
Saf halde demir karbon ve diğer metallerle alaşımları halinde,
İnşaatlarda beton, kiriş ve yüzeylerin güçlendirilmesinde kullanılır.
avril - avatarı
avril
Ziyaretçi
30 Mayıs 2011       Mesaj #4
avril - avatarı
Ziyaretçi
KAYAÇLAR VE YER KABUĞU
Yer Kabuğu Msn Happydünyamızın tüm canlıların üzerinde yaşadığı katmana-tabakaya denir.Kalınlığı 40 km.’dir.
• Yapısında inorganik (mineraller ve tuzlar) maddeler bulunur.Canlıların besin kaynağı olan toprak bu katmanda bulunur. Yeryüzündeki kayaçlar çeşitli etkiler sonucu oluşmuşlardır.Bu kayaçlar özelliklerine göre adlandırılır:


1.Magmatik Kayaçlar: Yerin derinliklerinde bulunan magmanın (lavların) yerin derinliklerinde veya yer yüzüne çıktıktan sonra soğumasıyla oluşurlar.(Yani lavların soğumasıyla.)
ÖR:Bazalt,andezit,granit,gabro gibi. Magmatik kayaçların özellikleri:
1.)Çok serttirler.
2.)İçerisinde canlı kalıntılar (fosil) yoktur.
3.)Kayaçlar coğrafik etkilerle (sıcak-soğuk,rüzgar-su) aşınarak inceler ve kuma düşer.


2. Tortul Kayaçlar:
-Kum taneleri yağmur-seller aracılığıyla deniz veya göllerin çukur yerlerine taşınarak birikir ve tortul katmanları oluştururlar bu katmandan oluşarak ve suyun basıncıyla katmanlar halinde tortul kayaçları oluşur.Özellikleri:
1.)Değişik zamanlarda oluştuklarında katmanlar halindedir.
2.)İçerisinde fosil denilen canlı kalıntıları bulunur.
3.)Fazla sert değillerdir.Çabuk aşınırlar.
ÖR:Kömür,kireç taşı,kum taşı ve çakıl taşı.


3. Başkalaşım Kayaçları:
Doğadaki tüm maddeler zamanla değişir.Ufalır,aşım şekli ve yapısı değişir.Böylece kayaçlar birbirine dönüşebilir.
-Başkalaşım kayaçları magmatik veya tortul kayaçların yeraltında kalarak sıcaklık ve basıncın etkisiyle değişmesi sonucu oluşurlar.
Başkalaşım kayaçları tortul kayaçların başkalaşımı sonucu oluşmuşlarsa içinde canlı kalıntılar bulunabilir.
-Heykel yapımında kullanılan taşlar ve renkli mermerler tür tür kayaçtır.

MADENLER VE TEKNOLOJİ
Mineraller : Kayaçların yapılarındaki farklı maddelere denir. Mineraller renk, sertlik, yumuşaklık gibi özellikleriyle birbirinden farklıdır. Yemek tuzu, kurşun kalem içerisindeki karbon, tencerelerdeki alüminyum, bebek pudraları günlük yaşantımızda kullanılan minerallere örnek verilebilir. Ayrıca birçok alanda çinko, demir gibi mineraller kullanılır.
Madenler : Ekonomik değeri olan kayaçlara ‘’maden’’ denir.
Bakır: İyi bir iletkendir. Elektrikli cihazlarda ve mutfak eşyası yapımında kullanılır.
Bor: Yüzyılın en önemli madenidir. Jet, uzay mekiği gibi taşıtların yakıtıdır. Bunun dışında diş fırçasından boyaya elektronikten yakıta kadar 7000 ayrı kullanım alanı vardır.
Cıva: İlaç ve boya sanayinde, dişçilikte ve termometre yapımında kullanılır.
Demir: Otomotiv ve inşaat sektöründe, ray yapımında kullanılır.
Talk: Pencere, kapı, seramik ve kauçuk yapımında, pudra üretiminde kullanılır.
Kurşun: Akü yapımında ve ambalaj malzemesinde kullanılır.
FOSİLLER
1- Fosil ve Fosilleşme :
Canlıların uzun zaman (milyonlarca yıl) öncesinden günümüze kadar gelen kalıntı (kemik, iskelet, diş, kabuk, yaprak, gövde kalıpları) ya da izlerinefosil denir.
Canlıların öldükten sonra vücutlarındaki yumuşak kısımlarının çürümesi ve kalan sert kısımlarının toprak ve taşlarla yani tortularla örtülmesi olayına fosilleşme denir.
Fosilleri inceleyen bilim dalına paleontoloji, fosillerle ilgili çalışma yapan bilim adamlarına da paleontolog denir.
• Fosiller, tortul kayaçlar içinde uzun bir sürede oluşurlar.
• Bazı fosiller, içlerinde bulunduğu kayaçların yaşlarının belirlenmesinde kullanılır.
• Tortul kayaçlar içinde gözle görülebilir fosillerin yanında gözle görülemeyecek kadar küçük fosiller de bulunmaktadır.
• Kömür, petrol, doğal gaz fosilleşme sonucu oluşan fosil yakıtlardır.
Fosillerin Yararları :
1- Tortul kayaçların hangi zamana ait olduğunun (yani yaşlarının) anlaşılmasını sağlar.
2- Fosillerin bulunduğu bölgenin geçmişteki coğrafi durumunu ve iklim şartlarının nasıl olduğunun anlaşılmasını sağlar.
3- Nesilleri tükenmiş veya eski zamanlarda yaşamış canlıların (Dinozor, mamut) tanınmasını sağlar.
4- Canlıların geçirdiği gelişim dönemleri hakkında bilgi edinilmesini sağlar.
5- Yer kabuğunda oluşan değişimler hakkında bilgi verir.
6- Fosil yakıtların oluşmasını sağlar.

TOPRAK ÇEŞİTLERİ VE EROZYON
TOPRAK ÇEŞİTLERİ
Toprak, kayaların ufalanıp parçalanması ve araya canlı kalıntılarının karışması ile meydana gelir.
Bitkiler besin yapabilmek için toprağa gereksinim duyarlar. İnsanlar ve birçok hayvan bu bitkilerle beslenerek yaşamlarını sürdürürler.
1) Kumlu toprak: Çok geçirgen yapıya sahiptir. Hafiftir ve su tutma özelliği yoktur. Pamuk karpuz gibi uzun köklü bitkiler kumlu toprakları sever.
2)Kireçli toprak: Yapısında kalsiyum karbonat bulunur. Açık renklidir ve su tutmaz, gevşek bir yapıya sahiptir. Tarıma elverişsizdir ancak toprağa bir miktar gübre ve kükürt karıştırılırsa bitki yetiştirilmesine uygun olabilir.
3)Humuslu toprak: Bitki ve hayvan kalıntılarının çürümesiyle oluşur. Koyu renkli ve yumuşaktır. Su tutabilir. Tarım için en elverişli topraktır. Toprağın yapısında humus (canlı kalıntıları ) arttıkça toprak zenginleşir.
4)Killi toprak: Ağırdır, su tutabilir ve zor işlenir. Genellikle bitki üretimine elverişli değildir. Kiremit, tuğla, çömlek ve seramik yapımında kullanılır.


EROZYON
Toprağın su ve rüzgâr gibi etmenlerin etkisiyle aşınıp taşınmasına erozyon denir.
Erozyonu arttıran başlıca nedenleri şunlardır;
Msn Happy Doğal afetler( sel baskınları, yer kayması ).
Msn Grin Yamaç eğimlerinin fazla olması.
Msn Mad Bitki örtüsünün azalması.
Msn Surprised Yağış rejiminin düzensiz olması.
Msn Wink Ormanların büyük oranda tahrip edilmiş olması.
Msn Lipssealed Toprakların eğim yönünde sürülmesi.
Msn Cool Nadas (toprağı boşta bırakma )uygulamasının yaygın olması.
Msn Sleepy Meraların aşırı otlama ile tahrip olması.
Erozyonu önlemek için alınması gereken tedbirler;
Msn Disappointed Ormanlar korunmalıdır.
Msn Sad:kiss2: Mevcut bitki örtüsü korunmalıdır.
Msn CryMsn Heart Çıplak alanlar ağaçlandırılmalıdır.
Msn EmbarrassedMsn Kiss Tarlalar eğime dik olarak sürülmelidir.
Msn Thinking Msn LipsYamaçlardaki araziler basamaklı hale getirilmelidir.



YER ALTI VE YER ÜSTÜ SU KAYNAKLARI
Dünyanın ¾’ü sularla kaplıdır.Su canlıların yaşaması için vazgeçilmez bir maddedir.
Sular:
1.)Yer Üstü Suları: Buzullar, okyanuslar, denizler, göller, dereler ve nehir sularından oluşur.
2.)Yer Altı Suları: Kuyu suları,kaynak suları,artezyen suları,maden suları,ılıca suları (sıcak sular),jeotermal kaynak gibi.
Kuyu: Yer altı sularını yeryüzüne çıkarmak için açılan derin çukurlara denir.
Artezyen: Yer altı sularının kendiliğinden yer yüzüne çıkmasına fışkırtmasına artezyen denir.
Maden Suyu: İçinde çeşitli maden ve mineralleri erimiş halde bulunan ve kendiliğinden yeryüzüne çıkan sulara denir.
Kaynak Suyu:Yer altında olan ve içerisinde kireç bulunmayan sadece mineral içeren sulara denir.
Ilıca Suları: Yer altından çıkan sıcak sulara ılıca suları denir.Ilıca suları sağlık amaçlı (romatizma ve çeşitli hastalık tedavisinde) kullanılır.Sıcak suların etrafında kurulan tesislere kaplıca denir.
Jeotermal: Yer kabuğunun derinliklerinde birikmiş ışının oluşturduğu sıcak su,su buharı ve gazların tümüne denir.
-Jeotermal suları ısınma,sağlık,seracılıkta ve elektrik üretiminde kullanılır.


DOĞAL ANITLAR
Yerkabuğunun oluşumu sürecinde ortaya çıkan yeryüzü şekillerine ‘’ doğal anıt ‘’ denir.
Yerkabuğunun oluşum sürecinde ortaya çıkan peri bacaları, travertenler, mağara, şelale vb. yeryüzü şekilleridir. Pamukkale travertenleri, peri bacaları ülkemizde bulunan doğal anıtlara örnektir.
Peri bacaları;
Havanın ve suların etkisiyle yerkabuğunun yumuşak kısımlarının aşınması ve sert kısımlarının kalmasıyla oluşmuştur. Ülkemizde Ürgüp ve Göremede bulunur.
Traverten;
Travertenler, su içinde kimyasal yolla çözülebilen çeşitli minerallerin (özellikle kirecin), suyun buharlaşması sonucunda çökelmesiyle oluşmuştur. Yurdumuzdaki en tipik örneği Denizli yakınındaki Pamukkale travertenleridir.
Mağara;
Mağaralar, yer altı sularının, kireç taşlarını çözerek oluşturduğu çeşitli büyüklükteki oyuklardır. Mağaraların tavanından damlayan kireçli sular buharlaşırsa çökelen kireç tavanda sarkıtlar, tabanda ise dikitleri oluşturur. Sarkıt ve dikitler zamanla büyüyerek birleşip mağara içerisinde damla taşı denilen yapıları oluşturur.
Damlataş mağarası, Karain mağarası ve İnsuyu mağarası örnek olarak verilebilir.
Teknikyaz - avatarı
Teknikyaz
Ziyaretçi
16 Kasım 2015       Mesaj #5
Teknikyaz - avatarı
Ziyaretçi
Mineraller
Doğal kaynakların insan ve toplum yaşamındaki önemi küçümsenemeyecek şekilde fazladır. Yaşamı işlevşel hale getiren araç ve gereçlerin birçoğu doğal kaynaklardan, özellikle de madenlerden
sağlanmaktadır. Toplumların İnsanlar ilk çağlardan itibaren madencilik faaliyetlerine ve madenlerden yararlanmaya başlamışlar, bu faaliyetlerin sonucunda da medeniyetin doğuşunu sağlamışlardır. Daha gelişmiş toplumların oluşumu da, maden ürünlerinden sağlanan özel metal, alaşım ve malzemeler sayesinde gerçekleşmiştir.

maden türleri
Günümüzde gelişmişliğin göstergeleri olarak nitelendirilen Demir-Çelik, enerji ve tarım ürünleri üretimindeki devamlılık büyük ölçüde madencilik ürünleri ile sağlanmaktadır. Bilindiği gibi Demir-Çelik’in hammaddeleri, demir cevheri ve kömür, enerji hammaddelerinin % 75-80’i maden ürünleri olan, kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlardır. Tarım’ın ana girdisi olan gübre üretiminde kullanılan hammaddelerin birçoğu madencilik faaliyetleri sonucunda elde edilmektedir. Ayrıca, tüm sanayi dallarının ürünlerinde veya kullandıkları araç ve gereçte, doğrudan veya dolaylı olarak maden ürünlerine ihtiyaç vardır. Seramik, metalurji, cam ve inşaat sektörü başta olmak üzere; dolgu maddeleri, doğal boyalar, süzücüler, aşındırıcılar, değerli taşlar, gübre, elektronik ve kimya endüstrilerinin en önemli girdisi madenlerdir. Örneğin bizim Firmamızın kullandığı hayati hammaddemiz olan çelik, demir filizlerinden ve katkılarından üretilmektedir.
İnsan ve toplum hayatında vazgeçilmez bir yer tutan madencilik, gelişmiş ülkelerin bugünkü teknoloji ve refah düzeyine ulaşmalarında en etkin rolü oynayan faktördür. Buna paralel olarak doğal kaynaklarından yeterince yararlanamayan toplumlar bu gün geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeler gibi sıfatlarla tanımlanmaktadır. Özetle, maden varlıkları, ülkelerin en önemli ekonomik güçleri olup, kalkınmanın dayandırılacağı hayati kaynaklardır.
Dünya’da ülkeler arasında acımasız bir rekabet ve zenginleşme yarışı hüküm sürmektedir. Kalkınmasını ve sanayileşmesini tamamlayan ülkeler refah düzeylerini daha da arttırma ve sanayileşmiş toplum olma yolunda, henüz kalkınmakta olan ülkeler ise, bir an önce sanayileşmelerini tamamlayıp gerilere düşmeme çabası içindedirler.
Ülkemizin önemli sosyal sorunlarının başında, bölgeler arası gelişmişlik farkı ve bunun yarattığı iç göç ile işsizlik gelmektedir. Bu açıdan da bakıldığında madencilik sektörünün, bölgesel istihdam için zorunlu ve katmadeğeri en yüksek bir iş kolu olduğu gerçeği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Madencilik, genellikle kırsal alanda sürdürülen bir faaliyettir. Ülkemizde yaşanan çeşitli olumsuzlukların temel nedenlerinden biri, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkıdır. Geri kalmış yörelerde yapılacak madencilik yatırımları, arama döneminden başlayarak bölgeye hareket getirecek, aramaların olumlu sonuçlanması halinde açılacak işletmeler, yeni cazibe alanlarını oluşturacaktır. Üretilecek ham veya yarımamül maddeler, yine bu bölgelerde, ilgili sanayinin kurulmasına katkıda bulunacaktır. Oluşturulacak istihdam alanları, iç göçün önünü alacaktır.
Teknik Yazılar: Hammaddenin Yapı Taşı Madenler

Benzer Konular

8 Ekim 2014 / Misafir1 Soru-Cevap
22 Aralık 2012 / Ziyaretçi Cevaplanmış
20 Mayıs 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
1 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap