Arama

Türk Ordusu hangi devlet tarafından ve ne zaman kurulmuştur

En İyi Cevap Var Güncelleme: 19 Aralık 2012 Gösterim: 11.742 Cevap: 3
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
6 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
türk ordusu ne zaman hangi devlet tarafından kurulmuştur
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
Kara Kuvvetleri Komutanı radyoda yaptığı konuşma ile Türk Kara Kuvvetlerinin 600. kuruluş yılını kutladığı gibi daha yüksek kademedeki kimseler arasında da aynı konu üzerinde tebrikleşmeler oldu.

Sponsorlu Bağlantılar
Bu hesaba göre Türk Kara Kuvvetleri yani daha gerçek anlamı ile Türk Ordusu 1363'te kurulmuş oluyor.

Bu demeç ve mesajlarla kendimizi bilmek bakımından ne kadar büyük gaflet içinde bulunduğumuz bir daha ortaya çıkmış oldu.

600. yıl dönümünü kutlayan yüksek mevki sahiplerine şunu sormak gerekiyor:

Türk Kara Kuvvetleri 1363'te kurulduğuna göre ondan önceki büyük savaşlar çok büyük stratejik hareketler ve taktik vuruşmalar kimin tarafından yapılmıştı?

Bu hareketleri yapanlar ve büyük imha meydan savaşlarını kazananlar Türk Ordusu değil miydi? Meselâ ikide bir tekrarladığımız 1071 Malazgirt zaferini Türk Ordusu değil de gayrı muntazam çeteler mi yapıp kazandı? Yahut bu ordu Türk hükümeti tarafından ücretle tutulmuş yabancı askerler tarafından mı kurulmuştu?

Bunu gibi 1040 Dendanekan savaşını 1048 Pasinler savaşını; Birinci Kılıç Arslan Birinci Mesud İkinci Kılıç Arslan'ın Haçlılarla yaptığı büyük meydan savaşlarını yapanlar ordu değil miydi?

Türk Ordusunu 1363'te kurulmuş saymak millî gururu inciten bir uydurmadır. 1363'te kurulan şey Türk Kara Ordusu değil devşirmelerden mürekkep bir iki muhafız bölüğüdür. Osmanlı Hanedanı zamanındaki büyük askerî hareketlerde de bunların rolü cirimleri kadar olmuş asıl savaşı tımarlılar yani eskiden beri mevcut olan ordu yapmıştır.

1363'te kurulmuş ordu ile yeni bir ordu düzeninden bahsedilmek isteniyorsa yine yanlıştır. Çünkü bu ordu On Dokuzuncu Yüzyılda bizzat devlet tarafından kaldırılarak yenisi kurulmuş hattâ Balkan savaşından sonra Almanya'dan getirilen öğretmenlerle ve yeni teşkilâtla ordu yeni baştan düzenlenmiştir. Değişme burada da bitmemiştir. Şimdiki ordumuzun eğitim kuruluş taktik kıyafet hatta yürüyüş ve adım atış bakımından Kurtuluş Savaşı'nı yapan orduya benzer tarafı kalmış mıdır?

Böyle olduğu halde bunlara nasıl aynı ordunun türlü çağlardaki kademeleri diye bakıyorsak 1363'ten önceki zamanların ordusuna da öyle bakmak icap eder ve gerçek de budur.

Milâttan önce 220'den beri tarihi tarihî belgelerle bilinen ve tarihte daima birinci sınıf asker diye tanınan bir millet 16 asır ordusu olmadan yaşayacak sonra ancak 1363'te aklına gelerek bir kara ordusu kuracak bu ordu da yer yüzünde Türk kalmamış gibi hep yabancılardan mürekkep bulunacak...

Doğrusu söyleyecek söz bulamıyorum...

Bu olay memlekette millî kültür yoksulluğunun derecesini gösteriyor. Hele Milli Eğitim Bakanlığının ortaokul ve lise derslerinde bir değişiklik yapacağının söylendiği orta okullarda tarih-coğrafya-yurt bilgisi derslerinin sosyal bilgiler adı altında birleştirileceğinin ileri sürüldüğü bu günlerde bizi millî kültür üzerindeki bazı düşüncelerimizi söylemeye mecbur ediyor.

Millî şuurun millî kültürle ayakta tutulacağı artık dünyanın yuvarlaklığı kabilinden bir gerçektir. Millî kültürün kaynağı ise okullardaki bazı derslerdir. Bu derslerin başında Türk dili ve Türk tarihi gelir. Milli Eğitim Bakanlığı tarih coğrafya ve yurt bilgisini birleştirmek yerine müstakil bir Türk tarih dersi ihdas edip bunu ilkokulun ikinci sınıfından lisenin sonuna kadar okuttursa çok yerinde bir harekette bulunmuş olurdu. Başka milletlerin aydınlarındaki kendi tarihlerini biliş her türlü takdirin üstündedir. Bizim aydınlarımızın da o hale gelmesi ancak ders programlarındaki yeni ayarlama ile kabil olacaktır. Kısacası ilk ve orta öğrenim bir yandan millî şuur bir yandan da atom çağı gereklerine göre düzenlenmelidir.

Sayın Kara Kuvvetleri Komutanı lise öğrenimi sırasında iyi bir Türk tarihi dersi görseydi; Çengiz Han'ın genç komutanı Cebe'nin Doğu Avrupa'ya olan hârika yürüyüşünü ve bu komutanların eşsiz disiplinli ordularını bilseydi Türk Kara Kuvvetleri 1363'te kurulmuştur demeyecekti.

O halde Türk ordusu ne zaman kuruldu? Bugünkü tarih bilgimize göre ilk teşkilâtlı Türk ordusu Milâttan Önce 209'da Tanrıkut Mete (=Motun) tarafından kurulmuş verilen buyruğa kayıtsız-şartsız itaat şartı kabul ettirilmiştir ordu 10 100 1000 kişilik birliklere ayrılmıştır. Fatih İstanbul kuşatması sırasında nasıl yeni bir top icat etmişse Mete de uzak menzilli bir yay icad etmiş bu müthiş ordu sayesinde Kore'den Hazar'a kadar olan bölgeyi tek devlet halinde birleştirerek Türk milletinin yaratıcısı olmuştur.

Bundan sonraki bütün ordularımız Tanrıkut ordusunun devamıdır. Zaman zaman değişiklikler ve düzeltmeler yapılmış fakat ruh ve temel aynı kalmıştır.

Bu sebeple 1363 yılı Türk Kara Kuvvetlerinin yani Türk Ordusunun kuruluşunun 600'üncü değil 2172'nci yılıdır.
Alıntıdır.
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
6 Aralık 2008       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Kara Kuvvetleri Komutanı radyoda yaptığı konuşma ile Türk Kara Kuvvetlerinin 600. kuruluş yılını kutladığı gibi daha yüksek kademedeki kimseler arasında da aynı konu üzerinde tebrikleşmeler oldu.

Sponsorlu Bağlantılar
Bu hesaba göre Türk Kara Kuvvetleri yani daha gerçek anlamı ile Türk Ordusu 1363'te kurulmuş oluyor.

Bu demeç ve mesajlarla kendimizi bilmek bakımından ne kadar büyük gaflet içinde bulunduğumuz bir daha ortaya çıkmış oldu.

600. yıl dönümünü kutlayan yüksek mevki sahiplerine şunu sormak gerekiyor:

Türk Kara Kuvvetleri 1363'te kurulduğuna göre ondan önceki büyük savaşlar çok büyük stratejik hareketler ve taktik vuruşmalar kimin tarafından yapılmıştı?

Bu hareketleri yapanlar ve büyük imha meydan savaşlarını kazananlar Türk Ordusu değil miydi? Meselâ ikide bir tekrarladığımız 1071 Malazgirt zaferini Türk Ordusu değil de gayrı muntazam çeteler mi yapıp kazandı? Yahut bu ordu Türk hükümeti tarafından ücretle tutulmuş yabancı askerler tarafından mı kurulmuştu?

Bunu gibi 1040 Dendanekan savaşını 1048 Pasinler savaşını; Birinci Kılıç Arslan Birinci Mesud İkinci Kılıç Arslan'ın Haçlılarla yaptığı büyük meydan savaşlarını yapanlar ordu değil miydi?

Türk Ordusunu 1363'te kurulmuş saymak millî gururu inciten bir uydurmadır. 1363'te kurulan şey Türk Kara Ordusu değil devşirmelerden mürekkep bir iki muhafız bölüğüdür. Osmanlı Hanedanı zamanındaki büyük askerî hareketlerde de bunların rolü cirimleri kadar olmuş asıl savaşı tımarlılar yani eskiden beri mevcut olan ordu yapmıştır.

1363'te kurulmuş ordu ile yeni bir ordu düzeninden bahsedilmek isteniyorsa yine yanlıştır. Çünkü bu ordu On Dokuzuncu Yüzyılda bizzat devlet tarafından kaldırılarak yenisi kurulmuş hattâ Balkan savaşından sonra Almanya'dan getirilen öğretmenlerle ve yeni teşkilâtla ordu yeni baştan düzenlenmiştir. Değişme burada da bitmemiştir. Şimdiki ordumuzun eğitim kuruluş taktik kıyafet hatta yürüyüş ve adım atış bakımından Kurtuluş Savaşı'nı yapan orduya benzer tarafı kalmış mıdır?

Böyle olduğu halde bunlara nasıl aynı ordunun türlü çağlardaki kademeleri diye bakıyorsak 1363'ten önceki zamanların ordusuna da öyle bakmak icap eder ve gerçek de budur.

Milâttan önce 220'den beri tarihi tarihî belgelerle bilinen ve tarihte daima birinci sınıf asker diye tanınan bir millet 16 asır ordusu olmadan yaşayacak sonra ancak 1363'te aklına gelerek bir kara ordusu kuracak bu ordu da yer yüzünde Türk kalmamış gibi hep yabancılardan mürekkep bulunacak...

Doğrusu söyleyecek söz bulamıyorum...

Bu olay memlekette millî kültür yoksulluğunun derecesini gösteriyor. Hele Milli Eğitim Bakanlığının ortaokul ve lise derslerinde bir değişiklik yapacağının söylendiği orta okullarda tarih-coğrafya-yurt bilgisi derslerinin sosyal bilgiler adı altında birleştirileceğinin ileri sürüldüğü bu günlerde bizi millî kültür üzerindeki bazı düşüncelerimizi söylemeye mecbur ediyor.

Millî şuurun millî kültürle ayakta tutulacağı artık dünyanın yuvarlaklığı kabilinden bir gerçektir. Millî kültürün kaynağı ise okullardaki bazı derslerdir. Bu derslerin başında Türk dili ve Türk tarihi gelir. Milli Eğitim Bakanlığı tarih coğrafya ve yurt bilgisini birleştirmek yerine müstakil bir Türk tarih dersi ihdas edip bunu ilkokulun ikinci sınıfından lisenin sonuna kadar okuttursa çok yerinde bir harekette bulunmuş olurdu. Başka milletlerin aydınlarındaki kendi tarihlerini biliş her türlü takdirin üstündedir. Bizim aydınlarımızın da o hale gelmesi ancak ders programlarındaki yeni ayarlama ile kabil olacaktır. Kısacası ilk ve orta öğrenim bir yandan millî şuur bir yandan da atom çağı gereklerine göre düzenlenmelidir.

Sayın Kara Kuvvetleri Komutanı lise öğrenimi sırasında iyi bir Türk tarihi dersi görseydi; Çengiz Han'ın genç komutanı Cebe'nin Doğu Avrupa'ya olan hârika yürüyüşünü ve bu komutanların eşsiz disiplinli ordularını bilseydi Türk Kara Kuvvetleri 1363'te kurulmuştur demeyecekti.

O halde Türk ordusu ne zaman kuruldu? Bugünkü tarih bilgimize göre ilk teşkilâtlı Türk ordusu Milâttan Önce 209'da Tanrıkut Mete (=Motun) tarafından kurulmuş verilen buyruğa kayıtsız-şartsız itaat şartı kabul ettirilmiştir ordu 10 100 1000 kişilik birliklere ayrılmıştır. Fatih İstanbul kuşatması sırasında nasıl yeni bir top icat etmişse Mete de uzak menzilli bir yay icad etmiş bu müthiş ordu sayesinde Kore'den Hazar'a kadar olan bölgeyi tek devlet halinde birleştirerek Türk milletinin yaratıcısı olmuştur.

Bundan sonraki bütün ordularımız Tanrıkut ordusunun devamıdır. Zaman zaman değişiklikler ve düzeltmeler yapılmış fakat ruh ve temel aynı kalmıştır.

Bu sebeple 1363 yılı Türk Kara Kuvvetlerinin yani Türk Ordusunun kuruluşunun 600'üncü değil 2172'nci yılıdır.
Alıntıdır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Aralık 2012       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türk kara ordusunun kurulusunun 2172 ci yilidir.Kutlu olsun
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
19 Aralık 2012       Mesaj #4
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kuruluş yılı olarak uzun zaman boyunca Yeniçeri Ocağı’nın kuruluş tarihi esas alınmıştı. Oysa askerî bakış açısından Malazgirt’in muzaffer askerlerinin yahut Kül Tigin’in ordularının 1400’lü yılların yeniçerilerinden geri olduğu söylenemezdi. Bu nedenle ele alınan bu tarih eksik ve yanlış kalmakta idi. Zaten devşirmelerden toplanan Yeniçeri Ocağı’nın Türk askerini temsil etmesi de olanaksızdı. Değerlendirmeler bu şekilde iken Atsız Ata bu durumun yanlışlığını belirtmiş ve Türk ordusunun kuruluşunun Mete Yabgu zamanında gerçekleştiğini belirtmişti. Artık Türk Silahlı Kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak Mete Yabgu’nun tahta geçtiği tarih olan M.Ö. 209 yılı kabûl edilmektedir. Şüphesiz böylesi çok daha gerçekçi ve kapsamlı olmuştur.

Türk ordusunun kuruluş dönemini anlayabilmek için Mete Yabgu’yu, Mete Yabgu’yu anlayabilmek için Tuman döneminin sonlarını bilmek gerekir. Tuman Yabgu (Teoman adı yanlış olarak kullanılmaktadır. Hükümdarın asıl adı Tuman olup duman anlamına gelir.) Kun (Hun) devletinin bilinen en eski hükümdarıdır. Tuman, bir Çinli ile evlenmişti ancak Mete Yabgu Tuman’ın Türk katunundan doğmuştu. Çinli prenses kendi oğlunun kağan olmasını arzuladığından dolayı Mete’nin Yüeçilere esir olarak gönderilmesi konusunda Tuman’ı ikna etmişti. Bir saldırmazlık paktı ve barış antlaşması olarak da değerlendirilebilecek bir olay neticesinde Mete Yüeçi ülkesine gönderildi. Ancak hemen arkasından Tuman’ın Yüeçilere savaş açması durumu değiştiriyordu. Bu Mete’nin öldürülmesi ve dolayısıyla tahttan uzak tutulması demek olacaktı. Mete bunun üzerine Yüeçilerden kurtulmayı başardı ve Kun topraklarına geri döndü. Tuman oğlunun bu başarısı ile övündü ve onun dönüşünden duyduğu sevincin göstergesi olarak Mete’ye 10.000 kişilik (bir tümen) bir birlik verdi. Bu askerlerin eğitimi ile Mete bizzat ilgilendi. Düşmanın psikolojisini bozacak ve üstelik yön tayininde de işe yarayacak olan ıslıklı oklarla askerlerini donattı. Daha sonra sıra en önemli koşul olan disiplin imtihanına ve eğitimine gelmişti. Mete’nin emri ok attığı yeri askerlerin de oklamaları şeklinde idi. İlk olarak kendi değerli atına ok attı. Askerlerinin de okladığı görüldü. Oklamayanlar ise idam olundu. Bir sonraki emir askerlerin evdeşlerini (bir görüşe göre de Mete’nin kendi eşini) oklamaları yönünde idi. Böylece bir kısım asker daha elendi. Geride çok sadık ve seçme bir birlik kalmıştı. Mete bir av sırasında babasının bulunduğu yeri oklayınca bütün askerler tereddüt etmeden Tuman’ı okladılar. Tuman ölmüştü ve artık Kun tahtı Mete’nindi (M.Ö. 209).

Mete tahta geçince ilk olarak ordu sisteminde değişiklikler yaptı. Emir-komuta zincirinin daha sağlıklı işlemesini, emirlerin birliklere daha kolay iletilmesini ve ordu üzerinde komuta gücünün artırılmasını sağlamak amacı ile ordu on ve katları şeklinde sayılara ayrılarak birlikler bu şekilde oluşturuldu. Böylece en küçük birlik 10 kişiden oluşacaktı ve bu birliğin başında bir onbaşı olacaktı. Bunun üzerinde ise 100 kişilik birliği yöneten yüzbaşılar, 1000 kişilik birliği yöneten binbaşılar ve 10.000 kişilik birlikleri yöneten tümenbaşılar yer alıyordu. Bu sistem ordu komutanının emirlerinin en küçük birliklere kadar kolayca ulaşmasını sağlıyordu ve böylece komutan ordusunu satranç oynar gibi kontrol edebiliyordu. Bu tam mânâsıyla profesyonel bir askerlik anlayışı idi ve böylece Türk Silahlı Kuvvetleri kurulmuş oldu.

Türk orduları donanım olarak hızlı hareket etmelerine olanak sağlayacak silahlar kullanmaktaydı. Kılıç, kalkan, ok, yay ve daha az olarak mızrak. Savunmada ise tulga ve bazen hafif zırh. Ağır zırhlara asla itibar edilmediği gibi kargı, balta gibi hareket kabiliyetini ve vuruş sayısını azaltacak saldırı silahları da tercih edilmemiştir. Ordunun büyük kısmı atlı olup piyadeler daha azdır.

Türk ordusunun silah donanımı ve oluşturuluş aşaması göz önünde bulundurulduğunda şu söylenebilir ki ordumuzun en temel iki özelliği disiplinli ve hızlı olmasıdır. Avrupa Kun ordularını tarif ederken kullanılan atları söylentilerden daha hızlı hareket ediyordu tümcesi de bunu göstermektedir.

Bu şekilde yaratılan Türk ordusu kısa süre içerisinde pek çok zafer elde etse de düşmanın büyüklüğü ve zaferin göz kamaştırıcılığı göz önüne alındığında M.Ö. 209 yılından sonra ilk büyük zaferimizin Pai-Teng kuşatması olduğu söylenebilir. Tuman’ın ölümünden bir yıl önce, M.Ö. 210 yılında Çin Seddi’ni inşa ettiren ve Çin’i birleştiren imparator Ch’in Shih Huang-Ti öldü. M.Ö. 206 yılında Liu Pang isyanı ile Han hanedanı Çin’de egemen oldu. Ancak bundan üç yıl sonra iç savaş baş gösterdi. Savaş M.Ö. 202 yılında Liu Pang’ın zaferi ile bitti ve Han hanedanı kesin olarak kuruldu ancak Çin’deki bu karmaşalar sırasında Mete Yabgu Kıpçakları, Kırgızları ve Ting-Ling’leri itaat altına almıştı. Daha sonra güçlü ordusu ile Çin üzerine yürüyen Mete Yabgu Çin İmparatoru Kao-Tsu’yu Pai-Teng kalesinde kuşattı. İşin açığı kale içerisindeki ordu dışarıdaki ordudan az askere sahip bulunsa bile daha avantajlıdır. Bu yüzden kuşatmalar birkaç katı askerle gerçekleştirilir. Ancak bu kez durum tam tersi idi ve imparatorun ordusu 320 bin kişilik dev bir ordu idi. Mete Yabgu’nun askerleri sayıca bundan çok az idi. Kao-Tsu büyük bir başarı(!) göstererek buradan kurtuldu. Elbette yıllık vergi, ipek ve yiyecek vermek koşulu ile. Çin hakimiyetindeki bozkırların da Türklere teslim edilmesini unutmamak gerekir. Böylece bir süper gücün dev ordusu ve hükümdarı kendisini dünyada sertçe hissettirmeye başlayan Türklere boyun eğmişti.

Pai-Teng zaferinden sonra uzun yıllar Türk orduları hem Çin’e hem de diğer düşmanlarına korku saldılar. Neden sonra Çin ordularını Türk sistemine göre düzenlemeyi akıl edebildi. Daha sonra bu sistem gittikçe yayıldı. Bugün dünyada hakim olan modern askeri sistemin temeli böylece Kunlar tarafından atılmış oldu ve bu yüzden diyoruz ki ;Tanrı Türkleri, Türkler de askerliği yarattı.

Türk ordu sistemi hakkında donanım ve disiplin haricinde bahsedilmesi gereken hususlardan bir tanesi de askerlerin savaşçılıklarıdır. Her toplum ölüm korkusunu yaşamıştır. Ancak bazı Türkologların tespitine göre Türklerde görülen, daha çok ölüm korkusu değil, yaşama arzusudur. Ve ölüm kaçınılmaz ise bunun en güzel şekli, en güçlü çağında savaşarak ölmektir. İşte bu nedenle Türkler yataklarında hastalıktan veya yaşlılıktan ölmeyi itici ve onur kırıcı bir olay olarak görürler ve savaşta ölmeye önem verirlerdi. Yine Kun meclisinde dile getirilen .Kunlar cesarete hayranlık duyarlar, tabiiyeti ise yüz kızartıcı sayarlar, söylemi Türklerin bağımsızlığa verdiği önemi gösterir ki bağımsızlığını korumanın ilk ve en temel şartı asker olabilmektir.

Türk ordusunun bahsetmemiz gereken kuruluş kaynaklı diğer bir özelliği ise kendisini saldırıda göstermesidir. Mete Yabgu döneminin siyasi gerekleri, genel Türk karakteri vb. etkenler nedeniyle oluşan bu husus ordumuzun kuruluşundan bugününe kadar varlığını muhafaza etmiştir. Türk ordusunun savunması kuvvetlidir çünkü tedbir almayı bilir. Ancak onu harekete geçirdiğinizde savunmadaki gücünün taarruzdaki gücü yanında sönük kaldığını görebilirsiniz. Kararlı bir şekilde taarruz etmiş bir Türk ordusunu durdurmanın tek yolu bir tek asker bile kalmayıncaya dek hepsini öldürmektir ki bu da imkân dahilinde değildir.

Mete’nin Türk Kara Kuvvetlerini (ve dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’ni) kurmasının ardından nice bozkır savaşları geçti.. Nice Malazgirtler, Mohaçlar görüldü. Ve dünyanın ağzının şaşkınlıktan bir karış açık kalmasına neden olan Çanakkaleler, Sakaryalar yaşandı. Acaba ne zaman duracaklar?. korkusunu Avrupalılara iliklerine kadar hissettiren bir Büyük Taarruz’a şahit olundu. Mete Yabgu ordumuzu 2214 yıl önce kurdu. Onun yarattığı ordu bugün hâlâ Türklüğün en büyük güvencesi konumundadır. Selâm olsun gelmiş geçmiş bütün başbuğlarımıza, selâm olsun Türk halkının yiğit çerilerine ve selâm olsun Türk Silahlı Kuvvetleri’nin asil ruhuna...

Benzer Konular

30 Mart 2014 / Misafir Soru-Cevap
21 Eylül 2012 / Misafir Cevaplanmış
26 Şubat 2013 / Misafir Soru-Cevap
20 Aralık 2015 / Misafir Cevaplanmış
13 Temmuz 2012 / Misafir Cevaplanmış