Arama

Kurtuluş Savaşı'nda doğu ve güney cephelerinde yapılan mücadeleler nelerdir? - Sayfa 7

En İyi Cevap Var Güncelleme: 26 Mart 2015 Gösterim: 171.998 Cevap: 67
gizemli soru - avatarı
gizemli soru
Ziyaretçi
26 Kasım 2012       Mesaj #61
gizemli soru - avatarı
Ziyaretçi
Anadolu cephelerinde ki mücadelelerimiz nelerdi?
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Aralık 2012       Mesaj #62
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER VE ANTLAŞMALAR
Kurtuluş Savaşında belli başlı üç cephede mücadele verilmiştir Bunlardan Batı cephesinde Yunanlılara ve dolaylı olarak İngilizlere karşı, Doğu cephesinde Ermenilere karşı, Güney cephesinde ise Fransız-Ermeni işbirliğine karşı, kısmen de İtalyanlara karşı mücadele edilmiştir
Sponsorlu Bağlantılar

DOĞU CEPHESİ
Doğu cephesi TBMM’nin ilk resmi cephesidir Burada Ermenilerle savaşılmıştır Ermeniler, Wilson ilkeleri, Mondros Ateşkesi ve Sevr’den destek alarak Doğu Anadolu’yu İşgale başladılar I Dünya Savaşından sonra Kafkaslarda devlet kuran Ermeniler amaçlarını gerçekleştirmek için Doğu Anadolu’yu ele geçirmeye başladılar TBMM tarafından Doğu cephesine atanan 15 Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Osmanlıdan kalan düzenli ordu ile Ermenileri yenilgiye uğrattı Ermeniler ateşkes istediler İki taraf arsında Gümrü Antlaşması imzalandı(3 Aralık 1920) TBMM ilk siyasi ve askeri başarısını burada kazanmıştır

Gümrü Antlaşmasına göre;
· Aras nehri sınır olacak,
· Ermeniler işgal ettiği Türk bölgelerinden çekilecek,
· Kars, Sarıkamış, Iğdır TBMM’ye bırakılacak,
· Ermenistan, Sevr dahil Türklerin aleyhine hiçbir antlaşmayı tanımayacak, Türklere karşı düşmanca hareket etmeyecekler

Antlaşmanın Önemi;
TBMM’yi tanıyan ilk devlet Ermenistan olmuştur
Ermeniler Sevr’i geçersiz sayan ve Misak-ı Milliyi kabul eden ilk devlettir
Bu Sevr’in uygulanamayacağının ilk göstergesidir
Doğu cephesi kapanmış birliklerin bir kısmı Batı cephesine kaydırılmıştır

GÜNEY CEPHESİ
Güney cephesinde yoğun olarak Urfa, Antep ve Maraş savunmaları dikkat çeker Mondros’tan sonra Adana, Urfa, Antep, Maraş önce İngilizler tarafından işgal edilmiş, sonra da Musul karşılığında Fransızlara bırakılmıştır Burada Fransızların Suriye’den getirdikleri Ermeni intikam alaylarının Türk halkını yok etmeye başlaması üzerine bölge halkı direnişe geçti Diğer cephelerden farklı olarak bu cephe Kuva-i Milliyecilerin mücadelesi ile başarı elde etmiş, düzenli ordu burada faaliyet göstermemiştir
Fransızlar, işgal girişimlerimde güçlü bir savunma ile karşılaşmışlardır 12 Şubat 1920’de Maraş, 11 Nisan 1920’de Urfa düşman işgalinden kurtarıldı Antep ise uzun bir savunma yapmış fakat yiyecek ve silah sıkıntısı yüzünden Fransız işgaline girmiştir Başarılı mücadelelerinden dolayı bu kentlere daha sonra Gazi, Kahraman, Şanlı gibi ünvanlar verilmiştir

Güney cephesindeki başarılar üzerine Fransızlarda Anadolu da kalınamayacağı fikri uyanmaya başlamıştır Daha sonra da Sakarya Savaşı’nın ardından TBMM ile Ankara Antlaşmasını imzalayarak bölgeden çekilmişlerdir Güneyde İtalya ile ise savaş yapılmamış, Yunanlılara karşı TBMM’yi destekleyen İtalyanlar Sakarya Savaşından sonra işgal ettikleri yerlerden çekilmişlerdir

BATI CEPHESİ
Batı cephesinde TBMM kuvvetleri, Yunan işgaline ve onları destekleyen İngilizlere karşı dolaylı olarak mücadele etmişlerdir İzmir’in işgalinden Sevr’e kadar olan dönemde Yunanlıların amacı birinci planda Sevr’i kabul ettirmek, sonra ise uygulamaya koymaktı

I İNÖNÜ SAVAŞI (6 – 10 Ocak 1921)
Bu savaşın sebepleri;
Yunanlıların Eskişehir demiryollarını ele geçirmek istemesi,
Eskişehir’i alarak Ankara’ya ulaşıp Milli Mücadeleyi yok etmek istemesi,
TBMM’ye Sevr antlaşmasını kabul ettirmek istemeleri,
Düzenli ordunun fazla güçlenmeden ortadan kaldırılmak istenmesiydi

Savaşın gelişimi;
Yunanlılar, Çerkez Ethem’in ayaklanmasından yararlanarak harekete geçtiler Ancak İsmet Paşa komutasındaki ordularımız, sayıca ve silah yönünden üstün olan Yunan ordusunu yenilgiye uğratmıştır İsmet Paşa bu başarıdan sonra Çerkez Ethem üzerine yürüyerek onun isyanını da bastırmıştır

Savaşın sonuçları;
Bu zafer, Düzenli ordunun kazandığı ilk askeri başarıdır
TBMM’nin otoritesi artmıştır
TBMM’ye ve düzenli orduya güven ve katılım artmıştır
Milli birlik ve beraberlik güçlenmiştir
Düzenli ordunun gerekliliği ortaya çıkmıştır
1921 Anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye ilan edilmiştir
İstiklal Marşı kabul edilmiştir(12 Mart 1921)
Londra da bir konferans toplanmıştır
Türk – Sovyet ilişkileri gelişmiş ve aralarında Moskova Antlaşması imzalanmıştır Afganlarla da dostluk antlaşması imzalanmıştır

LONDRA KONFERANSI
(23 Şubat – 22 Mart 1921)
Konferansın toplanma sebepleri; Sevr’de bazı değişiklikler yaparak TBMM’ye kabul ettirmek istemeleri, Yunan ordusuna zaman kazandırmak istenmesi, Türk ordusunun Doğu cephesinde Ermenilere, Güney cephesinde de Fransızlara karşı verdiği başarılı mücadele

Londra Konferansına, TBMM’nin varlığını tanımamış olmak için yalnızca İstanbul Hükümetini çağırdılar TBMM’nin de İstanbul’un emrinde olduğu izlenimini yaratmak için de İstanbul Hükümeti ile birlikte M Kemal ya da TBMM üyelerinden birinin de bulunabileceğini belirttiler M Kemal ise doğrudan çağırılmadıkça katılmayacağını bildirdi

Bunun üzerine TBMM, İtalya’nın aracılığı ile Londra Konferansına resmen davet edildi TBMM, Konferanstan bir sonuç alınamayacağını bildiği halde barıştan yana olduğunu göstermek ve Misak-ı Milli’yi dünya’ya duyurmak ve varlığını kabul ettirmek için Konferansa katıldı

Konferansa İstanbul adına Tevfik Paşa, TBMM adına da Bekir Sami Bey katıldı İki tarafın birlikte davet edilme sebebi, iki hükümet arasındaki görüş ayrılığından yararlanmaktı Beklenen olmadı İlk söz hakkı Tevfik Paşa’ya verildiği halde o söz hakkını, Bekir Sami Bey’e bırakmıştır Bu hareket, Türk Ulusunun tek temsilcisinin TBMM olduğunun kabul edildiğini gösterir Konferanstan tahmin edildiği gibi bir sonuç alınamamıştır Bu arada Bekir Sami Bey Konferans sırasında İngiltere, Fransa ve İtalya arasında ikili antlaşmalar yapılmıştır Fakat bu antlaşmalar TBMM tarafından bağımsızlık ve egemenliğe ters düştüğü için onaylanmamıştır

Konferansın önemi; TBMM İtilaf Devletleri tarafından hukuksal olarak tanındı Misak-ı Milli tüm dünya’ya duyurulmuş oldu TBMM’nin barış yanlısı olduğu tüm dünya’ya gösterilmiş oldu Yunan ordusuna toparlanması için zaman kazandırdı

AFGAN DOSTLUK ANTLAŞMASI
(1 Mart 1921)
Londra Konferansının devam ettiği günlerde bir Türk heyeti de Moskova’ya gitti Sovyet Rusya ile görüşmeye gelen Türk heyeti bu sıra da Moskova da bulunan Afgan temsilcileri ile de bir dostluk antlaşması imzaladı Böylece yeni Türk Devletini tanıyan ilk İslam devleti Afganistan oldu

MOSKOVA ANTLAŞMASI
(16 Mart 1921)
Bu antlaşmaya ortam hazırlayan etkenler; Rusya ve TBMM’nin ortak düşmanla mücadele etmesi Rusya’nın Güneyini, TBMM’nin de Doğusunu güvenlik altına almak istemesi ve Doğu cephesinin kesin olarak kapatıp buradaki birlikleri diğer cephelere sevk etme isteği, TBMM’nin Rusya’nın yardımına ihtiyaç duyması, Sovyet Rusya’nın yeni rejimi Anadolu da yaymak istemesi olarak gösterilebilir

Antlaşmanın Maddeleri:
İki taraftan birinin tanımadığı bir antlaşmayı diğer tarafta tanımayacaktı
THORN; Buna dayanarak Sovyet Rusya Sevr’i reddediyor ama Misak-ı Milli’yi kabul ediyordu
Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya’sı arasında yapılan antlaşmalar geçersiz sayılacak
Sovyet Rusya kapitülasyonların kaldırılmasını kabul edecek
Batum Gürcistan’a bırakılacak Kars, Ardahan ve Artvin Türkiye de kalacaktı
Taraflar kendi geleceklerine kendileri karar verecek
Boğazlar tüm devletlerin ticaret gemilerine açık olacak
Antlaşmanın önemi; İlk defa büyük bir batılı devlet yani Sovyet Rusya, TBMM’yi ve Misak-ı Milli’yi tanımıştır Türkiye’nin Doğu sınırı güvenlik altına alınmış bu sayede Doğudaki birliklerin batı ve güneye kaydırılmasına olanak sağlanmıştır TBMM bir destekçi kazanmıştır Batum’un kaybı ise Misak-i Milliye’den ilk tavizdir

II İNÖNÜ SAVAŞI
(23 Mart – 1 Nisan 1921)

Savaşın sebepleri;

Londra Konferansından bir sonuç alınamaması,

I İnönü yenilgisinden sonar Yunanlıların İtilaf Devletlerine güçlerini ispat etmek istemeleri ve Sevr’i zorla TBMM’ye kabul ettirmekti
Savaş Yunan saldırısı ile başladı Bir tarafta Yunan ordusu Diğer taraftan TBMM’ye ait düzenli ordu arasında yapılan savaşın sonunda başarılı olamayan Yunanlılar geri çekilmek zorunda kaldılar

Savaşın sonuçları;

Halk’ın TBMM’ne güveni ve düzenli orduya katılımı arttı

Tüm batı cephesi komutanlığı İsmet Paşa’ya verildi

Yunanlılar Anadolu da başarılı olabilmek için daha fazla asker getirmeye başladılar

İngilizler Malta’daki Türk aydınların bir kısmını serbest bıraktı

İtalyanlar işgal ettikleri yerlerden bir kısım askerlerini çekmeye başladılar

I Ve II İnönü savaşlarında düşman oyalanarak zaman kazanılmıştır

KÜTAHYA – ESKİŞEHİR SAVAŞLARI
(10 – 24 Temmuz 1921)
II İnönü Savaşı’nda kazanılan başarının ardından geçen zaman içerisinde Türk ordusunun saldırıya geçmemesi üzerine Yunanlılar Türklerin taarruz gücüne erişemediklerini anlamıştı Destekçileri İngiltere’den aldıkları silah ve askeri malzemeleri kullanarak hazırlıklarını tamamlayan Yunanlılar Eskişehir- Afyon istikametinden saldırıya geçtiler Bunu üzerine ordunun daha fazla yıpranmasını istemeyen M Kemal’in emri ile Türk ordusu Sakarya Nehrinin doğusuna çekildi Türk ordusu yenildi çünkü yeni kurulmuş bir orduydu, I Ve II İnönü Savaşlarında yıpranmıştı Sayı ve malzeme olarak da Yunanlılar daha üstün durumdaydı

Savaşın sonuçları;

Afyon, Kütahya, Eskişehir Yunanlılarca işgal edildi

Meclisin Kayseri’ye taşınması fikri gündeme geldi

Mecliste muhalif bir grup M Kemal’e sert bir şekilde yüklenmeye başladı Bunun üzerine M Kemal Meclisten kendisine Başkomutanlık yetkisinin verilmesini istedi TBMM yoğun tartışmalar ve oylamaların sonucunda M Kemal’e 3 ay süreyle Başkomutanlık yetkisini verdi(5 Ağustos 1921)

THORN; Tüm yetkilerin tek kişi de toplanması demokratik olmasa da burada amaç daha hızlı karar alıp uygulayabilmektir

M Kemal Başkomutan olduktan sonra ordunun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Tekalif-i Milliye Emirlerini yayınladı(7-8 Ağustos 1921) Buna göre;her ilçede bir komisyon kurulacaktı, Halkın elindeki tüm silah ve cephane üç gün içinde orduya teslim edilecekti Her ev bir takım çamaşır, bir çift çorap ve çarık vererek bir askeri giydirecekti
Eli silah tutan herkes orduya alınacaktı Taşıt araçları ayda bir kez alınacak ve 100 km’yi aşmamak üzere kullanılacaktı Bedeli sonradan ödenmek üzere yiyecek maddelerinin yüzde kırkına el konacaktı Zanaatkârlardan silah yapmayı bilenler orduya hizmete alınacaktı Tekâlif-i Milliye Komisyonunun hızlı çalışması içinde İstiklal mahkemeleri kurulacaktı

SAKARYA MEYDAN SAVAŞI
(23 Ağustos – 13 Eylül 1921)

Türk ordusu Kütahya-Eskişehir savaşında Sakarya Nehrinin doğusuna çekilmişti Türk ordusu, burada bir cephe oluşturdu Hazırlıklarını tamamlayan Yunan ordusu Sakarya’nın batısından saldırıya geçti Ancak hiç beklemedikleri bir karşı saldırıyla karşılaşan Yunan orduları geri çekilmeye başladı 13 Eylül’de Sakarya’nın doğusunda hiçbir Yunan askeri kalmadı

Savaşın sonucunda; Yunan ordusunun saldırı gücü kırılıp savunmaya geçerken saldırı sırası Türk ordusuna geçti 1683 II Viyana Kuşatmasından bu yana devam eden geri çekilme sona erdi M Kemal’e Gazilik unvanı ve Mareşallik rütbesi verildi İtalyanlar Anadolu’yu tamamen boşalttılar İngilizlerle esir değişimi antlaşması imzalandı ve Malta esirleri kurtarıldı Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars antlaşması imzalandı Rusya’nın isteği ile bu antlaşma Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ile TBMM arasında yapıldı Bu antlaşmayla doğu sınırımız kesin şeklini aldı Sakarya Savaşından sonra İtilaflar TBMM’ye bir barış teklifinde bulundu Ancak reddedildi

Sakarya savaşının ardından Fransa ile de Ankara Antlaşması yapılmıştır Bu antlaşmaya göre; İki taraf arasındaki savaş durumu sona erecekti Esirler karşılıklı olarak serbest bırakılacaktı Fransızlar işgal ettikleri bölgelerden çekileceklerdi Antlaşmanın imzalanmasında iki ay sonra Türk Kuvvetleri Suriye sınırının kuzeyine, Fransızlar da güneyine çekilecektir İskenderun ve Hatay Fransızlarda kalacak ancak bu bölge için özel bir yönetim uygulanacaktı Suriye topraklarında olan Caber Kalesi Türk toprağı sayılacak ve Türk askerlerince korunacaktı

Antlaşmanın önemi; İlk kez bir İtilaf Devleti yani Fransa TBMM’yi tanımıştır İtilaf Devletleri arasındaki ilk parçalanmadır (Fransa – İngiltere) Hatay dışında Suriye sınırımız çizildi Güney cephesi kapandı ve buradaki tüm birlikler Batı cephesine kaydırıldı

BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN SAVAŞI
M Kemal Paşa Yunanlılara karşı 6 Ağustos 1922’de taarruza karar aldı Plana göre düşman ani bir baskın yapılarak çevrilecek ve imha edilecekti Bu arada Yunanlılar da

Sakarya savaşından sonra Batı Anadolu’yu ellerinde tutabilmek için çok güçlü bir savunma hattı oluşturmuşlardı Türk taarruzu 26 Ağustos günü başladı Bir süre sonra kaçış yolları tıkana Yunanlılar 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da büyük bir bozguna uğratıldılar İlerlemeye devam eden Türk ordusu 9 Eylül de İzmir’e girdi 18 Eylül’de de tüm Batı Anadolu’yu düşmandan temizledi

Bu savaş ile Kurtuluş savaşı sona erdi Yunan işgali sona erdi İtilaf Devletleri ise Türk ordusunun İstanbul’a gireceği endişesine kapılarak ateşkes önerisinde bulundular Bu gibi sebeplerden dolayı Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı(11 Ekim 1922)
Mudanya görüşmelerine TBMM, İngiltere, Fransa ve İtalya katılmıştır Yunanistan katılmamış, İngiltere tarafından temsil edilmiştir

Mudanya Ateşkes Antlaşmasında alınan kararlar;

Türkiye ve Yunanistan arasındaki savaş durumu sona erecektir

Yunan birlikleri 15 gün içerisinde Doğu Trakya’yı boşaltacaklardır Doğu Trakya’nın güvenliğini sağlamak için 8000 Türk jandarması görev yapacaktır

İstanbul ve Boğazların idaresi TBMM’ye bırakılacaktır

İstanbul’daki işgal güçleri kesin barış imzalanıncaya kadar bölgede kalacaktır

Türk ordusu da kesin barış imzalanıncaya kadar Çanakkale ve Kocaeli’nde belirlenen çizgide kalacaktır

Ateşkesin önemi; Savaşın silahlı mücadele dönemi bitmiştir Doğu Trakya, İstanbul ve Boğazlar savaş yapılmadan kurtarılmıştır İsmet Paşanın buradaki başarıları Lozan görüşmelerine katılmasına ortam hazırladı

LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI
(24 Temmuz 1923)
Lozan Konferansına, TBMM, İngiltere, İtalya, Fransa, Yunanistan, Bulgaristan, Rusya, Romanya, Yugoslavya, Belçika, Portekiz, ABD gibi ülkeler katılmıştır

Türkiye’yi Konferansta İsmet Paşa temsil etmekteydi İsmet Paşa‘dan Kapitülasyonlar ve Ermeni yurdu konusunda asla taviz vermemesi istendi Bunun dışındaki konularda esnek davranabilir gerekirse Ankara ile irtibat kurabilirdi Konferans iki aşamada gerçekleşti Konferansın ilk tur görüşmeleri 20 Kasım 1922 de başladı Bazı konularda anlaşma sağlanmasına rağmen Osmanlı borçları, Musul, Boğazlar ve Kapitülasyonlar gibi konularda sonuç alınamayınca konferans 4 Şubat 1922’de dağıldı Türk ordusu İstanbul, Boğazlar ve Musul üzerine harekete geçmek için hazırlıklara başladı Ancak yeni bir savaşı iki tarafta göze alabilecek durumda olmadıkları için, görüşmeler İtilafların isteğiyle yeniden başladı(23 Nisan 1923) Musul hariç bütün konularda anlaşma sağlandı ve 24 Temmuz 1923’te İsviçre’nin Lozan kentinde barış antlaşması imzalandı

Alınan kararlar:

Boğazlar bir komisyon tarafından yönetilecekti Komisyonun başkanı Türk olacaktı Boğazların iki yaksın da 15’er km alan askerden arındırılacaktı Ticaret gemileri boğazdan serbestçe geçebilecek ancak savaş gemilerinin geçişi sınırlı olacaktı

Kapitülasyonlar tamamen kaldırılacaktır

Ülkedeki tüm azınlıklar Türk Vatandaşı olarak kabul edilecektir Böylece iç işlerimize karışılması da engellenmiş olacaktı

Osmanlı Devletinden kalan borçlar 1854’den itibaren Osmanlıdan ayrılan devletlerarasında paylaştırılarak ödenecektir

Yunanistan’da yaşayan Türkler ile Türkiye’de yaşayan Rumlar mübadele edilecekti Ancak Batı Trakya’daki Türkler ve İstanbul’daki Rumlar dışındaki Türk ve Rum azınlıklar yer değiştirecektir

Rum patrikhanesi İstanbul’da kalacaktı Ancak patrikhanenin din dışı yetkilerine 1926’da Medeni Kanun kabulüyle son verilecektir

Ülkedeki tüm yabancı okullar, Türk Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olacaktı Yine bu okullarda Milli Eğitim Bakanlığı esaslarına gör eğitim yapılacaktı

Antlaşmaya göre sınırlarımızda belli oldu Yunanistan ile sınırımız Meriç Nehri olacaktı Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağacı Türkiye’ye verecekti Gökçeada ve Bozcaada Türkiye’de kalacaktı Yunanistan kendisine ait olan Türkiye’ye yakın adalarda asker bulundurmayacaktı

Lozan antlaşmasının onaylanmasından 6 hafta sonra İtilaf Devletleri İstanbul ve Boğazları boşaltacaktır

Antlaşmanın önemi: Misak-ı Milli tüm dünya devletleri tarafından kabul edildi Yeni Türk devletinin varlığı ve bağımsızlığı herkes tarafından tanındı Günümüze kadar yürürlükte kalan bir antlaşmadır Osmanlıdan kalan kapitülasyonlar, azınlıklar, Osmanlı borçları gibi bir takım sorunlar çözülmüştür Lozanda tam çözüme kavuşturamadığımız Hatay ve Boğazlar sorunu lehimize çözdüysekte, Musul sorununu lehi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2012       Mesaj #63
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
daha kısası yok mu?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2012       Mesaj #64
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Doğu Cephesi
Ermeni Devleti, Rusya’da Çarlık sisteminin yıkılıp yerine Sosyalist bir devlet kurulması üzerine 1918′de ortaya çıktı. Taşnak Partisi tarafından idare ediliyordu. Ermeniler, sınırlarımıza saldırıyor, Müslüman halka aşırı zulüm, haksızlık ve katliam yapıyordu. Bunun üzerine, TBMM Ermenilere karşı askeri harekete geçilmesine karar verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, İcra Heyeti’ne (Bakanlar Kuruluna) mütareke hükümlerine uyularak boşaltılan, “Elviye-i Selâse” (doğuda bulunan 3 ilimiz) Kars, Artvin ve Ardahan’ın tekrar geri alınması için gereğinin yapılması yolunda ayrıca yetki vermişti. Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa 30 Mayıs ve 4 Haziran 1920 tarihinde Doğu’daki durum hakkında hükümete rapor verdi. Bu raporda; “Ermenilerin ilk fırsatta Erzurum’u dahi ellerine geçirmek için teşebbüslerde bulunacakları, Ermeni ordusuna karşı hâkim ve müsait bir vaziyet almanın zorunluluğu, Brest Litovsk ve Batum Antlaşması ile Türkiye’ye bırakılan Elviye-i Selâse’yi işgal etmek üzere harekete geçmenin gerekliliği” açıklanmış ve hükümetçe de bu durum uygun görülmüştü. Taarruz için 7 Haziran’da emir verildi. Ancak, Sovyet Dışişleri Bakanının Ermenistan, İran ve Türkiye sınırlarının belirlenmesinde, Rus Sovyet Hükümeti’nin arabuluculuğu ile meselenin siyasi yollardan halledilmesinin mümkün olduğunu bildirmesi üzerine, ordunun taarruzu geciktirilmişti. Bu arada Ermenilerin, Türk topraklarına ve halkına karşı tecavüzü, Oltu’yu işgal etmeleri ve Gürcülerin de 25 Temmuz’da Artvin’i almaları üzerine, 28 Eylül 1920′de ordumuz taarruza geçti. 29 Eylül’de Sarıkamış, 30 Ekim’de Kars (15. Kolordu Kafkas Tümeni Komutanı Albay Halit Bey (Karsıalan) yönetiminde), 7 Kasım’da Gümrü geri alındı. Kesin barış antlaşması 2-3 Aralık gecesi imzalandı. Gümrü Barış Antlaşması, TBMM Hükümetinin imzaladığı ilk antlaşmaydı ve Misak-ı Milli’nin Doğu sınırlarını da kısmen belirliyordu.
Güney Cephesi
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın, İtilaf Devletleri tarafından tek taraflı, haksız ve yanlış bir şekilde uygulanışı çerçevesinde Güney Anadolu’nun işgali, bu bölgede milli mücadele cephelerinin kurulmasına ve düşman saldırısına karşı direnmeye sebep olmuştu. Fransızların Adana’yı, İngilizlerin ve Fransızların beraberce Urfa, Maraş ve Antep’i işgal etmeleri halk arasında korku, nefret ve endişe oluşturmuştu. Fransızların, Ermenilerle işbirliği yaparak sömürge yönetimi usullerini burada uygulamaları, yer yer bölgesel savunma tertiplerinin alınmasına ve milli kuvvetlerin kurulup teşkilatlanmasına etken oldu.

Kaynak: Kurtuluş Savaşı'nda doğu ve güney cephelerinde yapılan mücadeleler nelerdir?
mira maden - avatarı
mira maden
Ziyaretçi
3 Ocak 2013       Mesaj #65
mira maden - avatarı
Ziyaretçi
kuzey cephesini bulamadım lütfen onuda yazın
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Kasım 2013       Mesaj #66
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
doğu ve güney cepheleri 4. sınıf için varmı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Aralık 2013       Mesaj #67
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dünya da müstafa kemal hangi çepheleri açmıştır ddddddddddddddddddddd
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Mart 2015       Mesaj #68
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lutfen izmirin kurtuluşu yolunda yapılan mücadeleler nelerdir soylermısınız???
proje odevi yapıyorumda acill lazım

Benzer Konular

20 Aralık 2012 / Ziyaretçi Cevaplanmış
5 Mart 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
12 Aralık 2014 / Misafir Soru-Cevap
18 Mayıs 2011 / Misafir Soru-Cevap
30 Kasım 2012 / Furkan Türkmen Soru-Cevap