Arama

Ormanları koruma yöntemleri nelerdir? - Sayfa 3

Güncelleme: 12 Nisan 2014 Gösterim: 47.299 Cevap: 44
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Aralık 2009       Mesaj #21
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Doğayı Koruma

Sponsorlu Bağlantılar
Yeryüzünde insanla birlikte yaşayan, en yabanıl ortamlardan bah­çelerimize ve evlerimize kadar bütün gezege­ni bizimle bölüşen milyonlarca bitki ve hay­van türünü koruma görevi insana düşer. Ama doğayı korumak yalnızca canlı varlıkları koru­yup gözetmek demek değildir. Su, toprak ve mineraller gibi bütün doğal kaynakları sakı­narak kullanmak da bu görevin ayrılmaz bir parçasıdır; çünkü doğal kaynakların tükenip yok olması ancak böyle önlenebilir. Bu ne­denle, üzerinde yaşadığımız bu gezegenin olanaklarından bütün canlıların daha uzun süre yararlanabilmesi için insanda derin bir sorumluluk duygusunun gelişmiş olması çok önemlidir.

İnsanın Doğa Üzerindeki Etkileri
İnsanın doğal çevresini değiştirmeye başlama­sı, ateş yakmayı öğrendiği tarihöncesi çağlara kadar uzanır. Örneğin Afrika'nın savan de­nen geniş çayırlıkları bundan 50 bin yıl önce bu kıtadaki ormanların yanmasıyla oluşmuş­tu. Ama, insanoğlunun doğaya verdiği zarar­lar özellikle son yüzyılda olağanüstü boyutla­ra ulaştı. Bunun nedeni teknolojinin inanıl­maz bir hızla ilerlemesidir. Tekerleğin bulun­ması ile otomobilin yapımı arasında 10 bin yıl gibi çok uzun bir süre geçmişti; oysa insanoğ­lunun hava ve uzay yolculuklarına başlaması, yerçekimsiz ortamda yaşamayı başarması ve Ay'da yürüyebilmesi için otomobilin yapımın­dan bu yana yalnızca 80 yıl geçmesi yeterli oldu. Teknoloji sayesinde insan yeryüzündeki en uzak mesafelere çok kısa zamanda ulaşma­yı, akarsuların yönünü değiştirmeyi, elektrik üretimi için su gücünden ve nükleer enerjiden yararlanmayı başardı.
Teknolojinin sağladığı olanaklar kuşkusuz birçok yönden insanın yaşam koşullarını çok olumlu etkiledi; ama bir yandan da olağanüs­tü boyutlarda bir nüfus patlamasına yol açtı. İlk insanın yeryüzünde belirmesinden yakla­şık yarım milyon yıl sonra, 1850'lerde dünya nüfusu ancak 1 milyara ulaşmıştı. Oysa o tarihten sonra inanılmaz bir hızla artan nüfus 1986'da 5 milyara yaklaşmış ve bu artışın 1 milyarı son 15 yıl içinde gerçekleşmiştir.
Bugün yeryüzünün bütün zenginliklerinden olabildiğince yararlanmayı isteyen milyarlar­ca insan geleceği düşünmeden doğal kaynak­ları zorlamaktadır. Örneğin insanların bir yıl içinde tükettiği bütün içme ve kullanım suları bir yere toplansa, Dünya'nın merkezine ka­dar olan uzaklığın yarısı (en az 3.000 km) derinliğinde ve Avrupa kıtası büyüklüğünde bir göl oluşur. Nüfus ve tüketim aynı hızla artarsa yeryüzünün bütün kaynakları kısa sürede insanın gereksinimlerini karşılayamaz duruma gelebilir. İnsanlar binlerce yıldır uç­suz bucaksız denizlerdeki balıkların hiçbir zaman tükenmeyeceğine inanıyorlardı. Oysa 1970'lerden başlayarak Atlas Okyanusu'nun kuzeyinde morina ve ringa balıkları, 1960'lardan sonra Marmara Denizi'nde başta uskumru olmak üzere birçok balık türü azal­maya başladı; Peru açıklarındaki hamsi avcılı­ğında da yüzde 75'lik bir düşüş görüldü. Bir yaşam ortamındaki herhangi bir canlı türünün azalması başka canlıların yaşamını da tehlike­ye atar. Örneğin Atlas Okyanusu'ndaki ringa­ların sayısı azalınca bu balıklarla beslenen deniz kuşları da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Norveç'e bağlı Rost Adası'nda, 1970'ten 1980'lerin ortalarına kadar yaklaşık yarım milyon denizpapağanı açlıktan öldü.
Sanayi alanındaki hızlı gelişmenin en olum­suz yanlanndan biri, bugün bütün doğal kaynakları ve canlıları tehdit eden çevre kirliliğidir. Motorlu taşıtlarda, evlerde, fabrikalarda ve enerji santrallarında kullanılan petrol türevleri ile kömür gibi fosil yakıtlar­dan kaynaklanan hava kirliijğ: bazı kentlerde insan yaşamını tehlikeye atacak düzeydedir. Örneğin bir zamanlar Londra'da bu sorun öylesine ciddi boyutlara ulaşmıştı ki, 1952'de beş gün boyunca kentin üzerine çöken zehirli gaz bulutları yüzünden 4.000 kişi ölmüştü. Kullanılacak yakıt türlerinin yasalarla belirle­nip sıkı denetim altına alınmasıyla Londra'nın havası büyük ölçüde temizlendi. Ama günü­müzde Kalküta gibi kalabalık kentlerdeki hava kirliliği Londra'dakinden çok daha ciddi boyutlara varmış, Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyük kentlerimizde tehlike sınırı­na dayanmıştır. 1986 sonlarında bu sorunun üstesinden gelmek için Ankara'da kalorifer ve fabrika bacalarına filtre takılması, bazı kalorifer yakıtlarının, özellikle linyit kömürü­nün yasaklanması gibi Çeşitli önlemler alın­mıştı. Hava kirliliğinin en büyük sorumlusu sanayi dumanlarındaki kükürt dioksit ile azot oksitleridir. Bu gazlar atmosferdeki su buha­rıyla birleşince sülfürik ve nitrik asitlere dönüşür. Daha sonra bu asit buharları yoğun­laşır ve genellikle hava kirliliğinin merkezi olan sanayi bölgesinden yüzlerce kilometre ötede "asit yağmuru" halinde yeryüzüne iner. Örneğin Norveç ile İsveç'in güneyindeki akarsu ve göllerde yaşayan balıklar İngiltere' den kopup gelen asit yağmurlarından büyük zarar görmüştür. Bunun sonuçları balıklarla beslenen hayvanları da etkilemiş ve 1967'de Norveç'te 4.000 kadar susamuru yaşarken 1986'da bu hayvanlardan yalnızca 200 tane kalmıştı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Aralık 2009       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ormanları koruma yoları nelerdir? lütfen kısa bir cümlede yazınız
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ocak 2010       Mesaj #23
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ormanları nasıl koruyabiliriz aci !!!!!
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
6 Ocak 2010       Mesaj #24
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
musty1225 adlı kullanıcıdan alıntı

haberbuton
Ormanların korunması yukari ileri Ülkemiz nüfusunun 9 milyonu sayıları 17 bin 445 olan ormaniçi ve kenarı köylerde yaşamaktadır. Bu da göstermektedir ki, Türkiye nüfusunun yaklaşık altıda biri ormanlarla iç içe yaşamaktadır

İçinde bulunduğumuz Yüzyıl'da çağdaş ormancılığın amacı, ormanın sürekliliğini sağlayarak optimal yararlanmayı temin etmektir. Ormanlar varlıkları ve sağladıkları yararlar itibarıyle, toplumların yaşama düzenlerini etkileyen doğal kaynakların başında gelmektedir. Ormanlar ülkelerin ekonomik yaşamında olduğu kadar, sosyal yaşamlarında da büyük öneme sahiptirler.

İnsanlığın varoluşundan beri ormanlara ve elde edilen çeşitli ürünlere ve hizmetlere sürekli gereksinme duyulmuştur. Ormanlar varoluşlarıyla topluma temiz hava, çevre sağlığı, görsel zenginlik, toprağı koruma, iklimi iyileştirme ve su rejimini düzenleme gibi hizmetleri aracısız olarak sunabilirler. Bununla birlikte ormanlar, çeşitli nitelikteki ürünlerin kaynağı olarak büyük oranda öneme sahiptirler. Bilindiği gibi bugün orman ürünlerinin (ana ve yan ürünler) 6 bin dolayında kullanım yeri bulunmaktadır. Ancak, orman kaynaklarının bu fonksiyonlarını gerçekleştirip topluma sunabilmeleri için öncelikle ülkemiz ormanlarının sağlıklı bir yapıya kavuşturularak korunmaları ile mümkündür.

Türkiye'de son yıllarda orman varlığının saptanması amacıyla yapılan çalışmalardan (Türkiye Orman Envanteri) anlaşılacağı üzere 20.2 milyon hektardır. Buna göre ormanlarımız ülke alanının yüzde 26'sını kaplamaktadır. Ormanlarımızın yüzde 44'ü ürün verebilen 'verimli orman' niteliğinde olup, geri kalan yüzde 56'sı da verim gücü düşük ya da bozuk makilik ve çalılıkların oluşturduğu 'verimsiz orman' niteliğindedir. Canlı bir varlık olan orman açıkta bulunması nedeniyle, canlı ve cansız birçok etkenin oluşturduğu çeşitli tehlikelerle karşı karşıya bulunmaktadır.

* * *

Ülkemiz ormanları için en tehlikeli yaratığın insan olduğu söylenebilir. Çünkü yurdumuz ormanları, bir taraftan çok eski tarihlerden bu yana cereyan eden sürekli savaşlar ve istilalalar, diğer taraftan da insanların ormanda yaptığı zararlar arasında orman yangınları, hayvanlarını otlatmaları, tarla açmaları, kaçakçılık, ortam kirlenmesi vb. nedenlerle büyük oranda tahrip edilerek alanları daralmış ya da tamamen çıplaklaşmıştır. Türkiye, topraklarının önemli kısımları itibarıyle erozyonun çok ilerlemiş olduğu bir ülkedir.

Ormandan beklenen maddi ve manevi yararların sağlanabilmesi, onun iyi bir şekilde korunması ile mümkün olacaktır. Bugün en önemli doğal kaynaklardan biri olan ormanların zararlı etkenlere karşı korunması devletin ve bu arada vatandaşların en önemli görevleri arasında yer almalıdır.

Türkiye'nin de dahil olduğu Avrupa ve Akdeniz ülkelerinden meydana gelen Avrupa Tarım Konfederasyonu (CAE), 1971 yılı ekim ayında yapılan toplantıda 'Dünya Ormancılık Günü' kurulmasına karar vermiş ve bu günün tarihini de 21 Mart olarak saptanmıştır.

* * *

Bu düşünce Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) tarafından da kabul edilerek bu konuda üye devletlerle işbirliği yapılması tavsiye edilmiştir. Türkiye'de ilk defa 1975 yılında kutlanan Dünya Ormancılık Günü'nün amaçlarını aşağıdaki şekilde açıklamak mümkündür:

Orman kaynaklarına gereken önemin verilmesi

Radyo-Televizyon ve basın organlarından yararlanarak genel ormancılık faaliyetlerinin kamuoyuna duyurulması

Ormanların maddi ve manevi faydaları yanında doğayı koruma ve rekreasyon yönünden hizmetlerin açıklanması

Çevre sorunları içinde doğal kaynaklardan biri olan orman konusunun tabiat-insan ilişkileri yönünden incelenmesinin sağlanması

Orman ürünlerine dünya çapında duyulan gereksinme ile orman kaynakları arasındaki ilişkilerin ortaya çıkarılması ve ağaçlandırmaların öneminin belirtilmesi

Ormanlardan çok yönlü yararlanma yanında tüm ormancılık çalışmalarının sosyo-ekonomik değerlerinin belirtilmesi ve geliştirilmesi.

Dünya Ormancılık Günü'nde de genel hatları ile ortaya konulan yukarıdaki amaçların gerçekleştirilmesi için ormanların iyi bir şekilde korunması gerekmektedir.

Ülkemizde ormanların işletilmesi, korunması ve alanlarının genişletilmesi devlete ait bir görev olarak benimsenmiştir. Nitekim yürürlükte olan 1982 tarihli Anayasamız'ın 169. maddesinde, 'Devlet ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni ormanlar yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zaman aşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz, münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz' denilmekte ve bu suretle ormanların önemi üzerinde durulmaktadır.

Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, Anayasamız orman yangınları konusuna özel bir önem vermiş olup, bu amaçla işlenen suçların genel ve özel af kapsamı dışında tutulmasını öngörmüştür.Ormanlar insanlık tarihi boyunca önemini korumuştur. Bu gün için ülkemiz nüfusunun yaklaşık olarak 9 milyonu, sayıları 17 bin 445 olan ormaniçi ve kenarı köylerde yaşamaktadır. Bu rakamlar göstermektedirler ki, Türkiye nüfusunun yaklaşık altıda biri ormanlarla iç içe yaşamaktadır. Bu insanların ormanla olan ilişkileri ve ona olan sevgileri istenen düzeyde olmadıkça bundan daima zarar gören orman ve sonuçta yine insan olacaktır.

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi - Yrd. Doç. Dr. Ali KÜÇÜKOSMANOĞLU

Orman Yangını, Nedenleri ve Korunma Yolları
MsXLabs & Temel Britannica & Vikipedi, özgür ansiklopedi

800px Wsa lightning complex fire ron gregory
"Bir Orman Yangını"

Orman Yangını, doğal yada insani sebeplerden ortaya çıkan ormanların kısmen veya tamamen yanmasıdır.Yıldırım düşmesi,yanardağ patlaması ve yüksek sıcaklık gibi doğal sebeplerle çıkan yangınlar ve sigara,tarımsal ürünler nedeyli çıkan insan kaynaklı orman yangınları vardır. Ormanların yanması ekolojik olarak bir çok zarara sebep olur.İklim değişikliği ve kuraklık başlıca sonuçlardır.

Orman Yangınları
Orman yangınları, özellikle uzun süre yağmur yağmayan yaz aylarında büyük bir tehlikedir. Avustralya'nın bazı bölgeleri, Afrika, Fransa ve ABD orman yangınlarının çok olduğu yer­lerdir. Dikkatsizce üzerine bir sigara fırlatılan kuru yapraklar bir süre kimsenin dikkatini çekmeden için için yanabilir. Sonra bir rüzgâr eser, yapraklar alevlenir ve eğer hemen görü­lüp söndürülmezse yangın büyüyerek dene­timden çıkar. Ormanlık bölgelerde yangın gö­zetleme kuleleri ve yangın tehlikesine karşı uyanık orman görevlileri vardır. Zaman za­man devriye uçaklarıda hangi bir duman olup olmadığını havadan denetler. Eğer bir yangın yayılmaya başlamadan önce saptanabilirse kolayca söndürülebilir. Ama yangın çok büyükse, itfaiyeciler ya helikopterle yada uçaklardan paraşütle atlayarak hızla yangın yerine ulaşırlar. Uçaklar yangına havadan kimyasal söndürücüler püskürtür. Yangının yayılmasını önlemek için yangının çevresinde­ki bir kuşak boyunca bitkiler buldozerlerle te­mizlenir. Genellikle bu kuşak çevresindeki ağaçlar denetim altında yakılarak yangın bu­raya gelince yanacak bir şey kalmamış olması sağlanır. Ağaçtan ağaca atlayarak genişleyen yangın buraya ulaştığında ateşin atlayabilece­ği bir ağaç olmadığı için yangının yayılması durur. Yangın söndürme ekipleri son ateş parçası sönene kadar çalışmalarını sürdürür­ler. Bütün bu gelişmiş söndürme yöntemleri­ne karşın orman yangınları her yıl büyük za­rarlara neden olmaktadır.

Ormanları yangınlara karşı korumak için öncelikle şunlara dikkat edilmesi gerekir:
  • Ormanlara cam ve cam kırıkları atılmamalı. Cam, güneş ışığını bir büyüteç gibi çimenlere çeker. Çimenler, tutuşarak çimenlerin alevlenmesine yangının oluşmasına neden olacaktır.
  • Mangal küllerini soğutmadan dökmemeliyiz. Çünkü çimenler tutuşabilir.
  • Sigara izmariti yanık olarak atılmamalı,çünkü sigara izmariti çimenleri yakar ve yangın oluşur.
  • Bir yangın gördüğümüz zaman 0 yangın ihbar hattına bildirmeliyiz.
  • Halk görevli kişiler ve çevre örgütleri tarafından bilinçlendirilmeli, bu konuda seminerler ve konferanslar düzenlenmelidir.
Orman Yangınlarının Sebepleri Şunlardır
  • İhmal ve dikkatsizlik nedeniyle çıkan orman yangınları:
  1. Ormanda güvenlik tedbiri almadan ateş yakmak.
  2. Yakılan ateşi söndürmeden bırakmak. Özellikle mangal için yakılan ateşin söndürülmeden bırakılması.
  3. Sönmemiş sigara izmariti ve kibriti yere atmak.
  4. Orman içinde veya bitişiğindeki tarlalarda istenmeyen otları veya tarla anızını yakmak.
  5. Gece aydınlatma için ormanda ateşle dolaşmak.
  6. Cam ve cam kırıklarını ormanda bırakmak, güneş ışığının camdan yansıyarak otları yakması.
  7. Çocukların orman içinde ateşle oynamaları
  8. Eğlence veya gösteri için ormanda ateşle bir şeyler yapılması ateş yakılması
Kasıtlı çıkarılan orman yangınları
  1. Orman içinde veya bitişiğindeki tarla veya otlakları genişletmek.
  2. Orman içinde yapılan kanunsuz işleri gizlemek için çıkarılan yangınlar.
  3. Yabani hayvanları uzaklaştırmak.
  4. İş ve çıkar elde etmek.

Kaynak: MsXLabs & Temel Britannica & Vikipedi, özgür ansiklopedi


Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ormanları nasıl koruyabiliriz aci !!!!!

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ocak 2010       Mesaj #25
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ormanları koruma yolları nelerdir kısaca
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ocak 2010       Mesaj #26
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşımben ormanları koruma yolarını madde madde istiorum böle olmazkiya her çeşit olmalı
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
8 Ocak 2010       Mesaj #27
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ormanları koruma yolları nelerdir kısaca

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

arkadaşımben ormanları koruma yolarını madde madde istiorum böle olmazkiya her çeşit olmalı

Ormanları yangınlara karşı korumak için öncelikle şunlara dikkat edilmesi gerekir:
  • Ormanlara cam ve cam kırıkları atılmamalı. Cam, güneş ışığını bir büyüteç gibi çimenlere çeker. Çimenler, tutuşarak çimenlerin alevlenmesine yangının oluşmasına neden olacaktır.
  • Mangal küllerini soğutmadan dökmemeliyiz. Çünkü çimenler tutuşabilir.
  • Sigara izmariti yanık olarak atılmamalı,çünkü sigara izmariti çimenleri yakar ve yangın oluşur.
  • Bir yangın gördüğümüz zaman 0 yangın ihbar hattına bildirmeliyiz.
  • Halk görevli kişiler ve çevre örgütleri tarafından bilinçlendirilmeli, bu konuda seminerler ve konferanslar düzenlenmelidir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ocak 2010       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ormanların korunması için neler yapabilirizormanları nasıl koruyabiliriz?
LrseRia - avatarı
LrseRia
Ziyaretçi
10 Ocak 2010       Mesaj #29
LrseRia - avatarı
Ziyaretçi
Mangal yakıldıgı zaman tamamen söndürülmesi
Cam kırıklarının yerlere atılmaması
Bilinçsiz agaç kesilmemesi

gibi koruma Yolalrı olabilir
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
11 Ocak 2010       Mesaj #30
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ormanların korunması için neler yapabilirizormanları nasıl koruyabiliriz?

Ormanları yangınlara karşı korumak için öncelikle şunlara dikkat edilmesi gerekir: Ormanlara cam ve cam kırıkları atılmamalı. Cam, güneş ışığını bir büyüteç gibi çimenlere çeker. Çimenler, tutuşarak çimenlerin alevlenmesine yangının oluşmasına neden olacaktır.
Mangal küllerini soğutmadan dökmemeliyiz. Çünkü çimenler tutuşabilir.
Sigara izmariti yanık olarak atılmamalı,çünkü sigara izmariti çimenleri yakar ve yangın oluşur.
Bir yangın gördüğümüz zaman 0 yangın ihbar hattına bildirmeliyiz.
Halk görevli kişiler ve çevre örgütleri tarafından bilinçlendirilmeli, bu konuda seminerler ve konferanslar düzenlenmelidir

Benzer Konular

10 Aralık 2014 / voltage_90 Soru-Cevap
12 Kasım 2016 / yılmaz tekince Cevaplanmış
4 Aralık 2008 / tansu Soru-Cevap
14 Mart 2015 / Misafir Soru-Cevap
11 Ağustos 2014 / uLas Cevaplanmış