Arama

Göktürk ve Uygur devletlerini karşılaştırır mısınız?

Güncelleme: 21 Aralık 2008 Gösterim: 2.620 Cevap: 2
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
21 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
göktürk ve uygur devletlerinin siyasi,sosyal,ekonomik v kültürel yapıları açısından karşılaştırılarak tablo hazırlanmasını istiyorum
Sponsorlu Bağlantılar
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
21 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Göktürkler
attachmentphp?attachmentid4882&ampd1139253271

Sponsorlu Bağlantılar
Asya Büyük Hun İmparatorluğu'ndan sonra, her bakımdan temsil ettiği Türk kültürü itibariyle ikinci "süper" Türk imparatorluğu niteliğinde olan Gök-Türk hakanlığı, "Türk" sözünü ilk defa resmî devlet adı olarak benimsemekle, bütün bir millete ad vermek şerefini kazanmış, Doğu Sibirya'daki Yakut Türkleri ile batıda Ogur (Bulgar) Türklerinin bir kısmı dışındaki Türk asıllı bütün kütleleri kendi idaresinde birleştirmiştir. Hakanlığın yıkılmasından sonra bir yelpaze gibi açılarak dört tarafa yayılan çeşitli Türk zümreleri gittikleri yerlerde 'Türk" adını ve Gök-Türk idarî, siyasî ve iktisadî geleneklerini yaşatmışlardır. Yine bütün bu Türklerin tarihinde Gök-Türk teşkilatının, edebiyatının, töre ve hayat telakkisinin izleri görülmüştür. Gök-Türklerden sonraki çağlarda, R Türkçesi (Ogur lehçesi) müstesna, bütün Türk lehçe ve ağızları Gök-Türk Türkçesi'nin damgasını taşır. Doğudan batıya: Orta Asya, Türkistan, Maveraünnehir, Kuzey Hindistan, İran, Anadolu, Irak, Suriye ve Balkan Türkleri, Gök-Türkler yolu ile Türk'tür.
Bizim bugün diğer Türk devlet ve zümrelerinden ayırdetmek üzere Gök-Türk (Kök-Türk) dediğimiz bu topluluk ve devletin adı "Türk" veya "Türük" idi. Ancak, kitabelerin bir yerinde, kendini Gök-Türk olarak tanıtmıştır ki, "Gök'e mensup, ilahî Türk" manasına gelen bu tabir, V. Thomsen'e göre hakanlığın parlak devresine işaret etmekte olmalıdır (herhalde Mu-kan Kağan zamanı).
Gök-Türk hakanlığı çağında, daha doğrusu 6.-9. asırlarda Orta Asya'da tarihî rol oynayan toplulukların, çeşitli adlar altında gruplaşan Tölesler olduğu anlaşılmaktadır. Türkçe Töles kelimesi, ihtimal "asıl, kök, temel" manalarına gelmektedir. (Bk. L. Bazin, Les Calendriers..., s. 661, 667.)
Tölesler (Tölös, Tolis, Çince'de T'ie - lo, T'ieh - le), Çin kaynaklarında eski Hun boylarından olarak zikredilen ve bütün Orta Asya'ya yayılmış kalabalık Türk kütleleri bütünüdür. Sui-shu'da (Çin Sui hanedanının 581-618 yıllığı) 50 kadar kabilesi sayılmakta ve şöyle sıralanmaktadır: 1'i Baykal gölünün kuzeyinde, 5'i Tola ırmağı kuzeyinde, 5'i Tanrı dağları kuzey eteğinde, 9'u Altaylar'ın güneybatısında, 4'ü K'ang (Semerkant havalisi) krallığının kuzeyinde, 10'u Seyhun boyunda, 4'ü Hazar'ın doğusu ve batısında, 6'sı Fu-lin'in (Bizans) doğusunda". Ancak Baykal gölünden Karadeniz'e kadar yayılan bu toplulukların hepsini de Türk menşeli saymak doğru olmasa gerektir. En batıda gösterilen bazılarının (mesela Alanlar) İranlı oldukları biliniyor. Wu-hun'lar (=Ugor) da Urallı bir kavim grubudur. Ayrıca, Ogur boylarının da T'ieh-le'ler olarak zikredildiği anlaşılmaktadır. Töles boylarının, taşıdıkları adlar henüz tamamen çözülememiş olmakla beraber, Hunlardan geldikleri ve umumiyetle dil ve örflerinin Gök-Türklerinkinin aynı olduğu belirtilmiştir. Bazı Çin kayıtlarına göre, Tabgaçlar devrinde (386-534), yüksek tekerlekli araba kullandıklarından dolayı Kao-kü (Chao-ch'e = yüksek tekerlek) diye adlandırılan bir kısım Töles kabileleri, diğer Türkler gibi kendilerini kurt ata'dan türemiş kabul ederlerdi. Ayrıca, T'ang-shu'da (Çin T'ang sülalesi 618-906 yıllığı) da 15 Töles kabilesinin adlan verilmiştir. Gök-Türk hakanlığı zamanında Orta ve Doğu Asya'da gruplaşan Tölesler ile diğer ilgili bölgelerdeki topluluklar şunlardır:
1. Tarduşlar (Çince'de Sie Yen-t'o, Hsieh Yen-t'o. Hsie/ = Sir/ Yen-t'o = Tarduş?). Töles kabilelerinden bir grup (herhalde Tarduş: Hakan Tar-du'nun unvanı ile anılanlar: Batı Gök-Türkleri= On-oklar) Altaylar'ın batısında oturmakta olup Töleslerin en zengin ve kuvvetlileri olarak gösterilirler.
2. Uygurlar Töleslerden bir kütle. Tola ırmağının kuzey sahasında yer almışlardı.
3. On-Oklar (ihtimal "Tarduş" diye de adlandırılan Töles grubu), Altaylar'dan Seyhun (Sîrüderya) yakınlarına kadar uzanan geniş bölgede görünüyorlar. Çu ırmağı - Isıkgöle göre, 5'i doğuda To-lu (sol kanat), 5'i batıda Nu-çi-pi (sağ kanat) adı ile 10 kabileden kurulu olup, "Batı Gök-Türkleri" diye de anılmışlardır. Türgişler, To-lulardan idiler. Ayrıca bunlardan bir kısmı Çu-yüe (Çiğil?) ve Ç'u-mi (Çumul) adları ile anılan Türk kabileleri ile birlikte 630'u takip eden yıllarda, Gök-Türk hakanlığının fetret devresinde, Beş-balık civarındaki kurak bozkırlara çekilmişler ve Şa-t'o (Çince çöl veya Türkçe sadak? Veya Çiğil'ler?) adını almışlardır.
4. Karluklar Altaylar'ın batısında idiler.
5. Oğuzlar (630'dan sonra bu adla ortaya çıkan Töles boyları.) Selenga ırmağı - Ötüken bölgesinde oturuyorlardı.
6. Doğu Avrupa'da Türk toplulukları: Avarlar, Hazarlar, Ogurlar, Peçenekler ve ihtimal Kıpçak-Kumanlar vb.
7. Kırgızlar Baykal'ın batısında, Yenisey nehrinin kaynakları bölgesinde idiler.
8. Basmıllar (Çince'de Pa-si-mi). İdi-kut'unun (hükümdar) Türk olduğu belirtilen bu kavmin aslen yabancı olup, Türklerle karıştığı ileri sürülmüştür. Daha ziyade İç Asya'da Beş-balık havalisinde görünmektedirler.
9. K'i-tan, Tatabı, Dokuz-Tatar, Otuz-Tatar gibi Moğol soyundan kabileler doğu bölgesinde Kerulen ve Onon nehirleri havalisinde bulunuyorlardı.
Ancak, hatırlatmak gerekir ki, bütün bu topluluklar, zaman zaman yer değiştirmekte, arada bir çözülen boylardan yeni birlikler meydana gelmekte, hulasa oynak kütleler teşkil etmekte idiler. Yine görülmektedir ki, Tarduş, Uygur, On-ok, Oğuz, Ogur, Hazar vb isimler Türk soyundan gelen kütlelerin türlü teşkilatlanmalar dolayısıyla aldıkları adlardan ibarettir. "Türk" de, bilinen manası ile önceleri belirli bir topluluğun (Aşına ailesi etrafında toplananların) adı iken sonraları yaygınlaşmıştır.
Gök-Türkler, Çin kaynaklarının açıkça belirttikleri üzere, Asya Hunlarından iniyorlardı. Başbuğ ailesi olan Aşına kolunun bir dişi kurttan türediğine dair o çağda pek yaygın olduğu anlaşılan rivayetler, Gök-Türklerin erken tarihini efsanelerle karıştırmaktadır. Ancak kurttan-türeme geleneğinin, Asya Hunları arasında da mevcut olması ve kurt ata'nın Türkleri dar, geçilmez yollardan selamete ulaştırdığı (Bozkurt Destanı'nın aslı) rivayetinin Hunlarda görülmesi, Gök-Türklerin Hunlara nispetini ortaya koymaktadır. Aşına ailesinin, yalnız bir erkek çocuk hayatta kalmak üzere, katliama uğramış olduğu rivayetini, Tsü-kü (aslında Asya Hun devletinde bir unvan) adlı Hun ailesine mensup Meng-sün tarafından kurulan Kuzey Liang Hun Devletinin, 439'da Tabgaçlar tarafından yıkılması hadisesine bağlamak mümkündür. Sui-shu'ya (Çin yıllığı, 581-618) göre, bu Hun devletinde idareyi elinde tutan Tsü-kü (Chü-ch'ü)'ler imha edildiği zaman, A-shih-na (Aşına) kolu, 500 ailelik bir kütle halinde, Kan-su bölgesinden göçerek, Juan-juanlara sığınmışlardı. Gök-Türklerin nüvesini teşkil ettiği belirtilen ve Meng-sün'ün oğlu An-çu ve sonra torunu Şu'nun öldürülmesi üzerine önce Hsi-hai'da iken sonra Altaylar'a nüfuz eden bu kütle, Chü-ch'üler (Tsü-kü) yolu ile de Asya Hunlarına bağlanmaktadır ve hatta, bu kısa göç hareketini idare eden Aşına kolunun, Güney Hun tanhuları yolu ile Mo-tun'un mensup olduğu ünlü T'u-ko (Tu-ku) ailesinden gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Kurt ata inancı dolayısıyla Gök-Türk hakanlık belgesi, altından kurt başlı sancak (tuğ) olmuştur.

Kaynak : Genel Türk Tarihi / dallog.com

Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
21 Aralık 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
bbadmin1
avatar14 27 aThinkerBeLL user offline
Kayıt Tarihi: 16-09-2005
Mesaj: 9.590
Günlük Mesajları: 79
İtibar: 1918 Puan: 178324
fb r Taraftarı
reputation goldstarreputation silverstarreputation bronzestar
reputation greenreputation greenreputation greenreputation greenreputation greenreputation greenhreputation greenhreputation greenhreputation greenhreputation greenhreputation goldreputation goldreputation goldreputation goldreputation goldreputation goldreputation goldreputation goldreputation gold

navbits start Büyük Türk Devletleri - Uygurlar
Uygurlar (Uygur Devleti, Uygur İmparatorluğu)

attachmentphp?attachmentid6572&ampd1147019256

Ötüken, Kansu ve Doğu Türkistan’da bir hâkanlık iki devlet kurmuş olan Türk boyu.
Uygurların anayurtları, Baykal Gölünün güneyindeki Orhun, Selenga ve Tala nehirlerinin bulunduğu bölgedir. Bilinen tarihleri Büyük Hun İmparatorluğu ile başlar. Tabgaçlar (386-534) devrinden sonra, beşinci yüzyılın ikinci yarısında beylik kurdular. Göktürkler'in ilk zamanlarında Selenga Nehri etrafında oturuyorlardı. Yedinci yüzyılın ilk çeyreğinde Sir-Tarduşların altı kabileden meydana gelen birliğine katıldılar. P’u-ku, Tongra, Bayırku ve Fu-lo-pu kabileleri de Uygurların etrafında toplanarak, hep beraber Uygur adını benimsediler. Beyleri, Erkin unvanını taşıyor ve elli bin muharip asker çıkarabiliyorlardı. Göktürklerin zayıflamasıyla, kuvvetlendiler. Erkin yerine İl-teber unvanını kullanmaya başladılar. İl-teber T’u-mi-tu devrinde, Tola havâlisini alıp, güneyde Hoang-ho’ya kadar akınlar tertip ettiler. Uygurlar, akınları neticesinde, 646’da Çin İmparatoru tarafından da tanındılar. İl-teber T’u-mi-tu, kendini kağan ilan etti. Uygurlar’ı Göktürkler tarzında teşkilâtlandırdı. T’u-mi-tu 648’de Çin’in entrikalarıyla öldürülünce, yerine oğlu P’o-jon geçti. P’o-jon, Çinlilerin on-okların başına kukla kağan yaptığı Ho-lu’yu mağlup ederek, 656’da Taşkent yakınlarına kadar ilerledi. Uygurlar, Göktürklü Kapagan Kağan (693-716) zamanında Göktürklere bağlandı.
Bilâhare Uygurlar, Göktürklerin iç mücadelesinden faydalanarak toplandılar. Göktürk Devletini yıktılar. 745’te, Ötüken merkez olmak üzere, Uygur Hakanlığını kurdular. Dokuz-Uygur Uruğu’ndan, birlik haline geldiler. Uruklar, Çince kaynaklarda şöyle geçer; Yaglakar (Yaglakır), Hu-tuko (Uturkar), Hu (Kürebir), Mo-ko-sik-i (Bagasıgır), A-vu-çö (Ebirceg), ko-sa (Hazar), Hu-vu-su (Khifuzu), Yo-vu-ku (Yagmurkar), Hi-ye-vu (Ayabire).
Bu uruklardan kurulu Uygur kabilesinin idaresi altındaki Dokuz-Oğuz birliği de; D’u-ku (Buku), Hun (Qun), Pa-ye-ku (Bayırku), T’ung-lu (Tongra), Sse-kie (Sıkar), K’i-pi, A-pu-sse, Ku-lun-vu-ku, A-tie (Ediz)'dir. Dokuz Uruk’dan meydana gelen Uygur boyu, Dokuz-Oğuz boyunun ilâvesiyle boy sayısı ona yükselerek, On-Uygur diye anılan birlik meydana geldi. Basmıl ve Karluk boylarının katılmasıyla birlik sayısı onbire yükseldi. Uygur Hakanlığı, her boyun başına birer bey olmak üzere, on bir vali tarafından idare edilmekteydi.
Uygur Hakanı Kutlug Bilge Kül, Orhun kıyısında Ordu-balık şehrini kurup, burayı merkez yaptı. Kutlug Bilge Kül, 747’de ölünce, yerine oğlu Moyen-çor (Bayan-çor, Bilge Kağan) Uygur Kağanı oldu. Moyen-çor (747-759), kuzeyde Kırgızlar, batıda Karluklar ve onlara yardım eden Türgişler ve Basmıllar ayrıca Sekiz-Oğuz, Dokuz-Tatar ve Çikler ile muharebe edip, bunları kendine bağladı. Hakimiyetini Yenisey kaynakları, Çu-Talas havalisi, İç-Asya ve Kerulen’e kadar genişletti. Oğullarını buralara, Yabgu, Şad unvanıyla tayin etti.
Moyen-çor, Çin üzerinde de çok tesirli oldu. Moyen-çor’a bağlı Karluklar, Çinlilerle, İslâm dînini tebliğ için bölgeye gelen Müslümanlar arasında yapılan Talas Meydan Muharebesi'nde (751) İslâm ordusu tarafını tuttu. Talas Meydan Muharebesinde Çinliler, ağır mağlubiyete uğradı. Tarım Havzası, Uygurlara geçti. Çinliler, Orta Asya’dan çekildi. Çin’de büyük hâdiseler oldu. Annesi Türk olan An-lu-şan adlı bir kumandan, 200.000 kişilik bir kuvvetle, Çin’in merkezî şehirlerinden Lo-yang’ı 756’da, Ç’ang-an’ı 757’de zaptetti. An-lu-şan, kendisini imparator ilan etti. Çinliler, bu hâdiseler üzerine, Uygurlardan yardım istemek zorunda kaldı. Moyen-çor, Uygurları yardıma çağıran T’ang İmparatoru Su-tsung’u destekledi. 757’de Lo-yang’ı ve diğer merkezî şehirleri geri aldı. Çin, yılda 20.000 ton ipek vermeyi taahhüt etti. Uygur Hakanı, İmparatorun kızıyla evlendi. Moyen-çor (Bilge Kağan) 759’da ölünce yerine Bögü Kağan (Alp Külüg Bilge Kağan) geçti.
Bögü Kağan, Çin’e hakim olmak niyetindeydi. Uygur Ordusu, 762’de Çin’e sefere çıktı. Uygurların gelmesiyle Çin’deki iç mücadele sona erip, birlik oldular. Uygur ileri harekâtı durdu. Fakat, Çin’de Uygur nüfusu ve tesiri arttı. Çin’in merkez ve şehirlerinde pek çok Uygur, serbestçe ticaret yapıyor, istedikleri kadar ipekli kumaş alıp, satıyorlardı. Bögü Kağan, Tibetlilerin hücumuna uğrayan Çin’i korumak üzere, Töles asıllı Çin kumandanı P’u-ku Huai-en’in davetiyle, 762’de Lo-yang Seferini yaptı. Lo-yang Seferi, Tibetlilerden Çin’i kurtardıysa da, Türk kültürünün aleyhine oldu. Bögü Kağan, Ötüken’e dönerken, Mani dînini Türkler arasında yaymak için, dört rahibi de beraberinde getirdi. Bögü Kağan, Manihaizm'i kabul edince, bu bozuk din, Uygurlar ülkesinde resmî bir mahiyet kazandı. Manihaizm, hayvanî gıdâlarla beslenmeyi yasakladığından, disiplinli ve cesur bir kavim olan Uygurların muhariplik (savaşçılık) vasfını zayıflattı.
Bögü Kağan, Kırgızlar üzerinde de zafer kazandı. Çin’e sefer etmek isterken, buna karşı çıkan akrabası Nazır Tang Bağa Tarkan tarafından, 779’da öldürüldü. Tang Bağa Tarkan, Alp Kutlug Bilge Kağan unvanıyla, Uygur Hakanı oldu. Alp Kutlug Bilge Kağan (779-789), cesareti, iyi idaresi ve yapmış olduğu kanunlarıyla tanınır. Kırgızları tekrar mağlup etti. Çinli bir prensesle evlenince, Uygur tüccarlarının Çin’de tahakkümlerinden doğan anlaşmazlıklar ortadan kalktı. 789’da ölmesiyle yerine Külüg Bilge Kağan (789-790) ve sonra bunun oğlu Kutlug Böge (790-795) hakan oldular.
Uygurlar, iktisadî ve kültürel menfaatleri sebebiyle, Çin’i eskiden beri taarruzlardan koruyorlardı. Tibetlilerin tekrar Çin’e tecavüz etmeleriyle, yine kuvvet yardımı gönderildiyse de, başarılı olmadı. Kutlug Bilge Kağan, bu başarısızlık üzerine 795’te öldürüldü, yerine Alp Kutlug geçti. Alp Kutlug Bilge Kağan (795-805), sevilen bir kumandan ve idare adamıydı.
Külüg Bilge Kağan (805-808) zamanında, huzur devri açıldı. İktisadî hayat gelişti. İç-Asya’nın önemli ticaret şehirlerine nüfuz edildi. Alp Bilge Kağan’dan (808-821) sonra hakan olan Küçlüg Bilge Kağan (821-833); Karabalasagun Kitabesini, 826’da diktirdi. Küçlüg Bilge Kağan zamanında, Türkistan’ın doğusuna inmek isteyen Tibetliler durduruldu. Karlukların başına yeni bir Yabgu tayin edilip, Soğd bölgesine kadar ticarî münasebetler geliştirildi. Fakat, Uygur ülkesinde huzursuzluk da başladı, hakan öldürüldü. Küçlüg Bilge Kağan’dan sonra yerine geçen Alp Külüg Bilge Kağan (833-839) da, nazırının tahrik ettiği isyanda öldürüldü.
Uygurlar, millî vasıflarına ters düşen Manihaizm tesiriyle gittikçe gevşeyince; Yenisey bölgesinde olup, Orhun bölgesini de kontrol altında tutan Kırgızların taarruzuna dayanamadılar. Kırgızlar, kalabalık kuvvetleriyle, 840’ta Uygur topraklarına girdiler. Uygur başşehri Ötüken’i zaptedip, son hakanı öldürdüler. Ötüken’de devletleri yıkılan Uygurlar, büyük topluluklar hâlinde yurtlarını terk ettiler. Karluk ülkesine, Çin hududuna ve daha kesif olarak da, zengin ticaret merkezlerinin bulunduğu İç-Asya’da, Beş-balık, Turfan, Kuça sahasına göçtüler.
Uygurların Ötüken’den göçleri, Hakan ailesine mensup, Vu-hi Tegin ve Ngo-nic Tegin adlı iki kardeş tarafından idare edildi. Göçten sonra, Uygur tarihinin ikinci safhası başladı. Göçü idare eden kardeşlerden Vu-hi Tegin (841-846), kağan seçildi. Uygurlar, Kırgız ve Çin taarruzlarına maruz kalıp, çok zarar gördüler. Bir kısmı Çin’in tâbiiyetine girip, Kan-Çou Uygur Devleti'ni kurdular. Bir kısmı da eski yurtlarına dönüp, Doğu Türkistan (Turfan) Uygur Devleti'ni kurdular. Fakat, bu iki devlet de, Bozkır Türk Devletinden farklı vasıflar taşıyorlardı. Hakimiyetlerini genişletme idealleri yoktu. Büyük siyasî mücadelelere girmekten sakındılar. Başta, Çin hükümetleri olmak üzere, komşularıyla dostluk ve ticarî münasebetlerini devam ettirdiler.


Kaynak : Genel Türk Tarihi / dallog.com
Quo vadis?

Benzer Konular

26 Aralık 2011 / Misafir Soru-Cevap
13 Aralık 2011 / emre46 Soru-Cevap
3 Ocak 2013 / CeZa_466 Soru-Cevap