Arama

Hz. Muhammed'in doğduğu çevre hakkında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 27 Eylül 2014 Gösterim: 64.027 Cevap: 54
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
24 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
hz. muhammed in doğduğu çevre hakkında bilgi verirmisin?
EN İYİ CEVABI B.L.A.C.K verdi
>>> Bakınız <<<

Sponsorlu Bağlantılar
B.L.A.C.K - avatarı
B.L.A.C.K
Ziyaretçi
24 Aralık 2008       Mesaj #2
B.L.A.C.K - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
>>> Bakınız <<<

Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Aralık 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İki gün içinde Hz Muhammed'in çevresi ile ilgili bilgi Verir misiniz???????? Msn Happy
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
hz.muhammed (S.A.V)'in çevresi hakknda bana bilgi verebilir misniz ? bana acilen lazım....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Mart 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bana yarına kadar hz. muhammetin çevresi hakkında bilgi gönderirmisiniz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Aralık 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
acil lazım
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2010       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
performans ödevi yapıyorummm acilll lazımmm
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Arap yarımadasının Hicaz bölgesinde, Mekke şehrinde doğdu. O'nun hayâtını ve insanlık târihinde yaptığı büyük inkılâbı kavrayabilmek için, yaşadığı asırda Arabistan'ın genel durumunun ve Arapların yaşayışlarının, ana hatları ile de olsa, bilinmesinde fayda vardır.


İslâmiyet'ten önce Araplar, henüz millet hâline gelemedikleri için; kabîleler hâlinde yaşıyorlardı. Her kabîle, diğerlerinden ayrı bir devlet gibiydi. Kabîle başkanına "Şeyh" deniyordu. Hicaz ve Yemen bölgelerinde bazı şehirler kurulmuşsa da, genellikle çöllerde çadır ve göçebe hayâtı geçiriyorlardı. Hicaz bölgesinde üç önemli şehir, Mekke, Yesrib (Medine) ve Tâif'ti.


Kabîleler arasında kan davası ve sınır anlaşmazlıkları gibi sebepler yüzünden savaş eksik olmazdı. Yalnızca yılın dört ayında (Muharrem, Recep, Zilka'de ve Zilhicce aylarında) savaşmazlardı. Bu aylara "haram aylar” denir. Bu aylarda, bütün kabîleler güvenlik içinde seyâhat edebildikleri için, genellikle büyük panayırlar bu aylarda kurulurdu. Mekke'nin hâkimi, Kâbe ve civârındaki putların koruyucusu oldukları için Kureyş kabîlesi, diğer bütün kabîlelerden saygı görürdü. Bu sebeple Kureyşliler, senenin her mevsiminde diledikleri yere seyâhat edebiliyorlardı.


Hicaz bölgesindeki panayırların en önemlileri, Mekke civârında kurulmakta olan Ukaz, Mecenne ve Zülmecaz panayırlarıydı. Bu panayırlara ülkenin dört bir yanından akın akın gelenler arasında satıcılar, şâirler, hatipler, falcılar ve çeşitli dinlere mensup kimseler de bulunuyordu. Tâif'le Nahle arasında kurulmakta olan Ukaz panayırında, şiir yarışmaları yapılır; beğenilip derece alan şiirler, Kâbe'nin duvarlarına asılırdı.
Müslümanlıktan önce, Arapların çoğunluğu putperestti. Yapmış oldukları bir takım heykellere ilâh diye tapıyorlardı. En önemli putlar, Hubel, Lât, Menât, Uzzâ, Vedd, Suva', Yeğûs, Yeûk ve Nesr adlarını taşıyanlardı. Mekke'de Kâbe ve civârına 360 kadar put yerleştirilmişti. Her kâbîlenin ayrı bir putu, her putun özel bir ziyâret günü vardı. Böylece yılın her gününde putlarını ziyârete gelenlerle dolup taşan Mekke, bir ticâret merkezi olduğu kadar, putperestliğin de merkezi hâline gelmiş bulunuyordu.


Arabistan'da putperestlerden başka, Mûsevî, Hıristiyan, Mecusî (ateşe tapan) ve Sâbiî dinlerine mensup kimseler de vardı. Bunlardan başka, çok az sayıda, Hz. İbrahim'in tebliğinden o devre ulaşan dinî esasları benimsemiş tek Tanrı inancında olan "Hanîf"ler vardı. Nevfel oğlu Varaka, Cahş oğlu Abdullah, Huveyris oğlu Osman ve Sâide oğlu Kuss bunlardandı.


İslâmiyetten önce Araplar arasında okuyup yazma bilenlerin sayısı son derece azdı. Cömertlik, konukseverlik, sözde durma, düşmanları bile olsa kendilerine sığınanları koruma, cesâret.. gibi bazı iyi özellikleri yanında, soygunculuk, faizcilik, zenginleri üstün, fakirleri hor görme, içki ve kumar düşkünlüğü, kabilecilik gayreti ile kan dökme gibi son derece çirkin âdetleri de vardı. Özellikle köle ve kadınlara hiç değer vermezlerdi. Kadınlar, ölen kocasından, babasından ve diğer yakınlarından mirâs alamadıkları gibi, kendileri mirâs malları arasında, mirâsçılara kalırdı. Erkekler istedikleri kadar kadınla evlenebilirlerdi. Bazı kimseler kız çocuklarını diri diri kumlara gömecek derecede vahşet göstermişlerdi.


İslâmiyetin doğuşu sırasında yalnız Araplar ve Arabistan değil, bütün dünya, haksızlık, sefâhat ve cehâletin karanlığı içindeydi. Maddî ve rûhî sıkıntılar içinde bunalmış olan insanlık, bir önder, bir kurtarıcı beklemekteydi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Aralık 2010       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bana da acil lazımmmmmmmmmmmm
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2010       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
acill lazımm

Benzer Konular

22 Ekim 2014 / Ziyaretç Soru-Cevap
11 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
16 Mart 2014 / Misafir Taslak Konular
8 Temmuz 2013 / Misafir Soru-Cevap