Arama

Ata sporları hakkında bilgi verir misiniz? - Sayfa 6

En İyi Cevap Var Güncelleme: 11 Ekim 2014 Gösterim: 66.565 Cevap: 55
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ocak 2012       Mesaj #51
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kardeşim yhaa kısa bilgi diyozz bunlar nedir yhaa ?!!!
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ocak 2012       Mesaj #52
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
uzun istemiyorum kısaaaaaaaa lütfen yarın ödevim varrr bütün ata sporlarımız ???
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ocak 2012       Mesaj #53
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ata sporu ne demektir lütfen cevap ....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Şubat 2012       Mesaj #54
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
elazığda osmanlılar zamanından kalan el sanatları nelerdir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ekim 2012       Mesaj #55
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bence bu bir işe yaramıya ata sporu dedim sadece cirit çıktı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ekim 2014       Mesaj #56
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GÜREŞ:
Türklerin en eski sporlarından biridir. Güreş sözcüğünün kökeni,
Özbek ve Başkurt Türklerinin "kures" sözcüğünden gelmektedir
Türklerin en çok sevdiği spor dallarından birisi de güreşti.
Çeşitli bayramlarda ve özel günlerde güreş ile ilgili şenlikler düzenlenirdi.
Yapılan kazılarda çeşitli süs eşyalarının üzerine işlenmiş güreş figürlerine rastlanmaktadır. Günümüzde yağlı güreşçilerin giydiği kısbeti, İskit Türkleri’ne ait bir kemik avadanlığın üzerine işlenen güreşçi figüründe görmek mümkündür.
Oğuz Türkleri'nde güreşin her türüne yer verildiği de Dede Korkut Destanları'ndan anlaşılmaktadır. Gılgamış ve Dede Korkut Destanları, Sümer, Akat tarihleri ve tüm buluntular, güreşin ilk kez Türkler tarafından yapıldığının kesin kanıtlarıdır

TEPÜK:
Yine Orta Asya’da futbola benzeyen tepük adıyla oynanan bir oyundan Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügat-ül Türk adlı eserinde söz etmektedir.

MATRAK:
Sopalarla oynanan ve eski bir Türk savaş oyunu.
Matrak sopaları özel hazırlanır, ucu post ile kaplanır dışına deri sarılırdı..
Matrak sporu Osmanlı döneminde yeniden moda olmuş ve Sultanlar ,Yeniçeriler tarafından sık sık müsabakaları yapılmıştır.
Matrakçı Nasuh:
Değişik silahları kullanmakta ki ustalığı da bilinmekte olup bu spor dalında,usta kabul edildiği için,kendisine Matrakçı denmiştir ve bu konuda
Nasuh-Tuhfetü'l-Guzât adlı bir kitap da yazmıştır
Orta Asya'da oynanan, eski Türk oyunu. Oğlak Tartış, Kökbörü adları asıl Türkçe'de bulunan adlarıdır.

BUZKAŞİ:
Göçebe savaşçıların ciritle birlikte idman oyunu olarak oynadığı buzkaşi, geniş bir düzlükte takımlar halinde veya bireysel olarak oynanır. Amaç, başı kesik bir oğlağı, at üstünde taşıyarak belirli mesafeyi aşmak veya düzlüğün ortasında bulunan bayrağın etrafında önceden belirlenen sayıda tur atmaktır. Oğlağı taşıyan atlıyla beraber diğer oyuncular da oğlağı kapmak için yarışır. Atlıların birbirine kamçılarıyla vurmaları serbesttir. Böylece taşıyıcı atlının direnci kırılır. Oğlağın yere düşmesi durumunda ise süvariler at üstünden eğilerek yerdeki oğlağı almaya çalışırlar. Yere inmek de serbesttir, fakat diğer atlılardan gelecek darbeler ölümcül olacağından ve zaman kaybedileceğinden dolayı at üstünde kalmak tercih edilir. Buzkaşiye izleme güzelliğini veren de zaten süvarinin atı üstünde yaptığı bu çevik hareketlerdir. Atına en çok hakim olan ve en çevik çopendoz (atlı) sahada da en etkili olandır.

OKÇULUK:
Okçuluk, Türklerin ünlü sporlarındandır. Çok eski zamanlardan beri harp sahasında kendileriyle karşılaşanlar, Türklerin ok atmadaki ustalıklarından hayranlıkla söz etmişlerdir. Türkler, kısa fakat çok kuvvetli yaylar kullanırlardı. Oku gerek piyade ve gerekse süvari olarak kullanmakta emsalleri yoktu. Süratle giden bir atın üzerinden, hedefe isabetli ok atarlardı. Okmeydanı'nda kurulan meşhur kemankeşler otağı, 15 ve 16. asırlarda emsalsiz üstatlar yetiştirmiştir. Bu arada lodos, poyraz, gün doğuşu, batı, kıble, karayel, yıldız gibi yönlerde esen rüzgârlara atılan kamış ve tahta oklarla kurulan menziller, yani kırılan rekorlar, erişilemeyecek kadar yüksektir

JUDO:
Türk spor kültürünü inceleyecek olursak ,Judo sporunun kökünü eski Türklerde buluruz.Judo elbiseli güreşten başka bir şey değildir.Orta asya’da Türk devletleri tarafından yaygın olarak yapılan ve tüm dünyaya tanıtılarak,artık Dünya şampiyonaları düzenlenen “Kuraş” judo nun atasıdır.Bu spor da judo elbisesine benzer bir elbise ile yapılır.

KILIÇ-ESKRİM:
Türkler, kılıç kullanmakta da ustaydılar. Bu, şimşirbazlık denilen bir sporun, yani bugünkü eskrim sporunun doğmasına sebep olmuştur. Türk kılıçları, başlıca yatağan ve pala olmak üzere iki kısımdı. Yatağan, yeniçeri silahlarından olup, meşhur kıvrık Türk kılıcıydı. Pala ise daha ziyade bahriye askeri ve süvariler tarafından kullanılırdı. Pala, düz, genişliği ucuna doğru biraz artan ve bu yüzden hafifçe öne kıvrık gibi görünen bir silahtı. Türklerin gürzleri de ünlüydü. Bunlar yekpare saplı veya zincir saplı olurdu. Spor için ise somak veya mermer gürz kullanılırdı. Talim gürzleri, iki yüz okka (256.5 kg) kadar olurdu. Bununla müsabakalardan önce çok idman yapılırdı. Gürz, sağ ve sol elde, değişik yönlerde, belli kaidelerle çevrilip sallanarak, kaldırılıp indirilerek kullanılırdı.

TOKMAK:
Türklerin en dikkat çeken sporu, muhakkak ki tokmaktır. Bu oyun, bugünkü futbolun babası olup, Orta Asya'da çok makbul bir spordu. Meşhur Ali Kuşçu'nun kısaltarak Türkçeye çevirdiği Tarih-i Hata ve Hoten adlı, aslı o taraflara giden İranlı bir tüccar tarafından yazılmış eserde;
Türklerin öküz ödünü şişirip, ayak topu oynadıkları, yahut ata binerek değnekle bu topa vurmak suretiyle müsabakalar düzenledikleri nakledilmektedir. Tokmak, aslında, tabanı kösele olmayıp, üstü gibi deriden yapılmış kısa konçlu bir çeşit çizmenin adıdır. Öküz ödünden yapılmış top oynanırken, ayağa bu giyildiği için adına tokmak oyunu denilmiştir.

KAYAK:
MÖ 100 yıldaki eski Çin kaynaklarına göre Amur Bölgesi’nde oturan Türk kabilesinin yaşantısı hakkında bilgi verilirken, halkın ayaklarına 15 cm genişliğinde ve 160 cm uzunluğunda tahtalar takarak kar ve buzda ev hayvanlarını kolaylıkla avladıklarından söz edilmektedir. Bu da kayak sporunun tarihteki ilk örneklerinden biridir.
Tarihçi Prof. W. Eberhard yine bu kaynaklara dayanarak eski Türkler’de kayak ve kayakçılığını mevcut olduğundan söz eder. Yine MÖ 500 yıllarında Çin halkının ayaklarında kayakla gördükleri Türkler için “tahta bacaklı, at ayaklı, benekli ala at” gibi tanımlar kullandığı saptanmıştır.

ATÇILIK VE BİNİCİLİK
Atı ilk evcilleştiren ve eğiten Türklerdir.
Atçılık sporu Türklerin yaşam biçimidir.
Yabancılar şu kısa sözle Türk’ü tarif etmişlerdir..
“Türkler at üstünde doğar, at üstünde ölür.”
Ata hakim olma ve biniciliklerindeki ustalık,Türkleri savaş meydanlarında zaferden zafere koşturmuştur.
Eski Türklerde at yarışları eş seçiminde de kullanılıyordu.
Bu yarışlar iki türlü oluyordu birisinde atlı kızlar bir grup halinde yarışa başlıyorlar ve arkalarından atlarını grup halinde koşturan erkekler içlerinden birini yakalayıp atlarının terkilerine alıyorlardı.
Daha sonra eş olarak seçtikleri bu kızlarla evleniyorlardı.
Diğer türlü ise eğer kızın isteyeni çok olursa yarışa kız tek başına başlıyor,daha sonra ardından atlarını koşturan erkek grubundan kim kızı yakalarsa o evlenme hakkını elde ediyordu.

ATLETİZM:
Eski Türkler’in dinsel geleneklerine göre yaptıkları çeşitli sportif etkinlere Kırgızlar’ın çocukların doğumunda kadınların da katıldığı 265 km’lik bir mesafe üzerinden geleneksel koşu yaptıkları, Tunguzlar’ın düğün törenlerinde 107 kilometrelik yaya koşular düzenlediği, hız alarak çift ve tek ayakla uzun atladıklarını da ilave edebiliriz.

TEPÜK:
Yine Orta Asya’da futbola benzeyen tepük adıyla oynanan bir oyundan Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügat-ül Türk adlı eserinde söz etmektedir.

CİRİT:
Bir diğer deyimle Çavgan, Türklerin yüzyıllardan beri oynadıkları bir ata sporudur.
Cirit Oyunu'nda 2 takım bulunur. Bu takımlar 70 ilâ 120 metre genişliğindeki bir alanda karşılıklı olarak alanın en gerisinde 5'er, 6'şar veya 7'şer kişi olarak dizilirler. Ciritçiler bölgesel giyimleriyle atlarına biner. Sağ ellerine atacakları ilk ciriti, diğer ellerine de yedek ve kamçı alırlar. İki tarafın birinden bir atlı öne fırlar, karşı dizinin önüne 30-40 metre kadar yaklaşır. Alay durağındaki rakip takım oyuncularından birine Sağ elindeki ciriti savurur, sonra geri döner, atını kendi dizisine doğru mahmuzlar. Karşı tarafın oyuncusu hızla onu takip eder, elindeki ciriti geri dönüp kaçan karşı taraf elemanına fırlatır. Bu kez ilk oyuncunun çıktığı sıradan diğer bir ciritçi onu karşılar. İkinci diziden çıkan, sırasındaki yerini almak için süratle yerine dönmeye çalışır.
Bu defa rakibi onu kovalar ve ciritini atar

Benzer Konular

3 Kasım 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
24 Mayıs 2011 / Misafir Cevaplanmış
22 Aralık 2008 / Ziyaretçi Soru-Cevap