Arama

Ekonomide insanın önemi nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 9 Nisan 2014 Gösterim: 25.415 Cevap: 52
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
22 Ocak 2009       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
ya nolur cevaplayın ödevim öğretmenin çok kızacak yapmazsam bana
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
EKONOMİ VE İNSAN

Sponsorlu Bağlantılar
İnsan ve ekonomi artık birlikte düşüneceğimiz iki kavram. İyi anlamalısınız. Bankalar karlarını dağıtmasın dedi BDDK. Devlet krizi aşmak isterken egemen sınıfların karlarını bu kez almayıp piyasaya vermesini istiyor.. Kriz devletin değil piyasanın krizi. Piyasa krediyle yürüyor yatırım yapacaksan işini üretimini sürdüreceksen krediye ihtiyacın var üretim ihracat ithalat buna bağlı.Kardeşim ben sadece özsermayemle iş yaparım dersen bile uzun sürmeyecektir.
Kredi alamazsan gübrede alamazsın ,ne ekersen onu biçersin.
Sistemin yürümesi için kredi sisteminin rantabl çalışması gerek ancak bankalar kriz endişesi içinde kredi taleplerinde nazlı davranıyor , geri çeviriyor oysa bankaların yaşam kaynağıda kredi faizi.
Sadece kamu çalışanlarına verilecek ihtiyaç kredisiyle yürümez sistem.
Zarar eden şirketlere devletin el koyması doğru değildir derken tüm devlet işletmelerinin kar ediyoruz deseler bilanço gösterseler de reel de sürekli zarar ettiğini unutmayalım.
Çünkü devlet işletmesi batsa da asla zarar etmez patron devlettir para basma yetkisi devlettedir zararı para basarak karşılar , size enflasyon olarak döner.
Enflasyon yasal emek hırsızlığıdır.
Türkiye de yıllardır enflasyonist politika denen uygulama buydu.
Devletin işlettiği tüm kurumlar zarar ediyordu yani geliri giderinden azdı.
Bunu reel olarak söylüyorum tekelci zihniyetle elde edilen gölge karların adı kar değildir zorunlu gasptır. Bir liraya üreteceğin malı beş liraya üretir on liraya satarsın verimsizlikten kar edemezsin bir sürü aracı tefeci yolunu bulur stok karaborsa vesaire ile haksız sektör yaratırsın.
Bunları yaşadık.
Devlet zarar eden şirketleri satın alsın deniyor peki nasıl yapacaktır devlet. Bir kendi bütçesinden şirketin zararını kapatmak için batan şirketi satın alacak yani içeriden borçlanacaktır kimden halktan. İki: dışardan borç alacaktır yani IMF den borç talep edece-k şartlarına razı olacaktır eskiden olduğu gibi, Üç : para basacaktır basılan para enflasyon getirecektir eskisi gibi …Biz bunları yaşadık .
Her fatura sadece ve sadece bütçeyi verdikleriyle dolduran emekçi üretici kesime yani halka çıkar .Zenginlere yada kira ve rant yiyenlere çıkmaz.
Devlet şimdilik sermayenin yani egemen sınıfın yani burjuvanın egemenlik ve politik mücadele alanıdır yöneten onlardır ve onlar yapacaklarını yaparlar buna engel olacak herhangi bir güç henüz yoktur belki beş senede bir sahnedekiler değiştirilebilir o kadar.
Demokrasi bu arenada sadece bir oyundur.
Cumhuriyet denilen halk yönetimi ise henüz bir kandırmacadır.
Özelleştirmek demek kar denilen gelirlerin özelleştirmesidir ki devlet vergi yoluyla bir kısmını alır ve sosyal hizmetleri genelleştirir , ne kadar yaparsa o kadar, devletleştirmek kötü işletmecilikten kaynaklanan zararların devletleştirilmesidir ki buda zararın üreten kesimin halkın sırtından çıkması demektir ki buda sosyalleşmeyi engeller.
Yani ak kara yada kara ak diye kolayca gösterilir ekonomide.
İnsan ve ekonomi iç içedir.
Kısaca kapitalist sistemde devlet işletmeciliği felakettir .
Keynesçi yaklaşımlar geçici bir köprüdür.
Devlet ne kadar egemen sınıfların elinde olsa da ücretli kölelik sistemini değiştirmek için mutlaka çoğunluk lehine çaba gösterecektir bunun içinde yeterli baskı unsurları oluşturmak kitlenin görevidir ve devletin egemen sınıflar yerine halkın istekleri doğrultusuna yönlenmesi de herhalde sosyal demokrasi dediğimiz geçiş süreçlerindeki işbirlikçi rejimlerin görevidir.
Elimize verenlerin elimizden tutanlardan az olacağı bir dünya için.


KAYNAK
uchiha itachi - avatarı
uchiha itachi
Ziyaretçi
22 Ocak 2009       Mesaj #2
uchiha itachi - avatarı
Ziyaretçi
Ekonomik gelişmişlik düzeyi üzerinde etkili olan faktörler nelerdir?
Sponsorlu Bağlantılar
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
22 Ocak 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
EKONOMİ VE İNSAN

İnsan ve ekonomi artık birlikte düşüneceğimiz iki kavram. İyi anlamalısınız. Bankalar karlarını dağıtmasın dedi BDDK. Devlet krizi aşmak isterken egemen sınıfların karlarını bu kez almayıp piyasaya vermesini istiyor.. Kriz devletin değil piyasanın krizi. Piyasa krediyle yürüyor yatırım yapacaksan işini üretimini sürdüreceksen krediye ihtiyacın var üretim ihracat ithalat buna bağlı.Kardeşim ben sadece özsermayemle iş yaparım dersen bile uzun sürmeyecektir.
Kredi alamazsan gübrede alamazsın ,ne ekersen onu biçersin.
Sistemin yürümesi için kredi sisteminin rantabl çalışması gerek ancak bankalar kriz endişesi içinde kredi taleplerinde nazlı davranıyor , geri çeviriyor oysa bankaların yaşam kaynağıda kredi faizi.
Sadece kamu çalışanlarına verilecek ihtiyaç kredisiyle yürümez sistem.
Zarar eden şirketlere devletin el koyması doğru değildir derken tüm devlet işletmelerinin kar ediyoruz deseler bilanço gösterseler de reel de sürekli zarar ettiğini unutmayalım.
Çünkü devlet işletmesi batsa da asla zarar etmez patron devlettir para basma yetkisi devlettedir zararı para basarak karşılar , size enflasyon olarak döner.
Enflasyon yasal emek hırsızlığıdır.
Türkiye de yıllardır enflasyonist politika denen uygulama buydu.
Devletin işlettiği tüm kurumlar zarar ediyordu yani geliri giderinden azdı.
Bunu reel olarak söylüyorum tekelci zihniyetle elde edilen gölge karların adı kar değildir zorunlu gasptır. Bir liraya üreteceğin malı beş liraya üretir on liraya satarsın verimsizlikten kar edemezsin bir sürü aracı tefeci yolunu bulur stok karaborsa vesaire ile haksız sektör yaratırsın.
Bunları yaşadık.
Devlet zarar eden şirketleri satın alsın deniyor peki nasıl yapacaktır devlet. Bir kendi bütçesinden şirketin zararını kapatmak için batan şirketi satın alacak yani içeriden borçlanacaktır kimden halktan. İki: dışardan borç alacaktır yani IMF den borç talep edece-k şartlarına razı olacaktır eskiden olduğu gibi, Üç : para basacaktır basılan para enflasyon getirecektir eskisi gibi …Biz bunları yaşadık .
Her fatura sadece ve sadece bütçeyi verdikleriyle dolduran emekçi üretici kesime yani halka çıkar .Zenginlere yada kira ve rant yiyenlere çıkmaz.
Devlet şimdilik sermayenin yani egemen sınıfın yani burjuvanın egemenlik ve politik mücadele alanıdır yöneten onlardır ve onlar yapacaklarını yaparlar buna engel olacak herhangi bir güç henüz yoktur belki beş senede bir sahnedekiler değiştirilebilir o kadar.
Demokrasi bu arenada sadece bir oyundur.
Cumhuriyet denilen halk yönetimi ise henüz bir kandırmacadır.
Özelleştirmek demek kar denilen gelirlerin özelleştirmesidir ki devlet vergi yoluyla bir kısmını alır ve sosyal hizmetleri genelleştirir , ne kadar yaparsa o kadar, devletleştirmek kötü işletmecilikten kaynaklanan zararların devletleştirilmesidir ki buda zararın üreten kesimin halkın sırtından çıkması demektir ki buda sosyalleşmeyi engeller.
Yani ak kara yada kara ak diye kolayca gösterilir ekonomide.
İnsan ve ekonomi iç içedir.
Kısaca kapitalist sistemde devlet işletmeciliği felakettir .
Keynesçi yaklaşımlar geçici bir köprüdür.
Devlet ne kadar egemen sınıfların elinde olsa da ücretli kölelik sistemini değiştirmek için mutlaka çoğunluk lehine çaba gösterecektir bunun içinde yeterli baskı unsurları oluşturmak kitlenin görevidir ve devletin egemen sınıflar yerine halkın istekleri doğrultusuna yönlenmesi de herhalde sosyal demokrasi dediğimiz geçiş süreçlerindeki işbirlikçi rejimlerin görevidir.
Elimize verenlerin elimizden tutanlardan az olacağı bir dünya için.


KAYNAK
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ekonomideki insan etkisi nedir??
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Şubat 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

ekonomide insanin etkisi nedir

açıklayınız
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Şubat 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
EKONOMİ VE İNSAN

İnsan ve ekonomi artık birlikte düşüneceğimiz iki kavram. İyi anlamalısınız. Bankalar karlarını dağıtmasın dedi BDDK. Devlet krizi aşmak isterken egemen sınıfların karlarını bu kez almayıp piyasaya vermesini istiyor.. Kriz devletin değil piyasanın krizi. Piyasa krediyle yürüyor yatırım yapacaksan işini üretimini sürdüreceksen krediye ihtiyacın var üretim ihracat ithalat buna bağlı.Kardeşim ben sadece özsermayemle iş yaparım dersen bile uzun sürmeyecektir.
Kredi alamazsan gübrede alamazsın ,ne ekersen onu biçersin.
Sistemin yürümesi için kredi sisteminin rantabl çalışması gerek ancak bankalar kriz endişesi içinde kredi taleplerinde nazlı davranıyor , geri çeviriyor oysa bankaların yaşam kaynağıda kredi faizi.
Sadece kamu çalışanlarına verilecek ihtiyaç kredisiyle yürümez sistem.
Zarar eden şirketlere devletin el koyması doğru değildir derken tüm devlet işletmelerinin kar ediyoruz deseler bilanço gösterseler de reel de sürekli zarar ettiğini unutmayalım.
Çünkü devlet işletmesi batsa da asla zarar etmez patron devlettir para basma yetkisi devlettedir zararı para basarak karşılar , size enflasyon olarak döner.
Enflasyon yasal emek hırsızlığıdır.
Türkiye de yıllardır enflasyonist politika denen uygulama buydu.
Devletin işlettiği tüm kurumlar zarar ediyordu yani geliri giderinden azdı.
Bunu reel olarak söylüyorum tekelci zihniyetle elde edilen gölge karların adı kar değildir zorunlu gasptır. Bir liraya üreteceğin malı beş liraya üretir on liraya satarsın verimsizlikten kar edemezsin bir sürü aracı tefeci yolunu bulur stok karaborsa vesaire ile haksız sektör yaratırsın.
Bunları yaşadık.
Devlet zarar eden şirketleri satın alsın deniyor peki nasıl yapacaktır devlet. Bir kendi bütçesinden şirketin zararını kapatmak için batan şirketi satın alacak yani içeriden borçlanacaktır kimden halktan. İki: dışardan borç alacaktır yani IMF den borç talep edece-k şartlarına razı olacaktır eskiden olduğu gibi, Üç : para basacaktır basılan para enflasyon getirecektir eskisi gibi …Biz bunları yaşadık .
Her fatura sadece ve sadece bütçeyi verdikleriyle dolduran emekçi üretici kesime yani halka çıkar .Zenginlere yada kira ve rant yiyenlere çıkmaz.
Devlet şimdilik sermayenin yani egemen sınıfın yani burjuvanın egemenlik ve politik mücadele alanıdır yöneten onlardır ve onlar yapacaklarını yaparlar buna engel olacak herhangi bir güç henüz yoktur belki beş senede bir sahnedekiler değiştirilebilir o kadar.
Demokrasi bu arenada sadece bir oyundur.
Cumhuriyet denilen halk yönetimi ise henüz bir kandırmacadır.
Özelleştirmek demek kar denilen gelirlerin özelleştirmesidir ki devlet vergi yoluyla bir kısmını alır ve sosyal hizmetleri genelleştirir , ne kadar yaparsa o kadar, devletleştirmek kötü işletmecilikten kaynaklanan zararların devletleştirilmesidir ki buda zararın üreten kesimin halkın sırtından çıkması demektir ki buda sosyalleşmeyi engeller.
Yani ak kara yada kara ak diye kolayca gösterilir ekonomide.
İnsan ve ekonomi iç içedir.
Kısaca kapitalist sistemde devlet işletmeciliği felakettir .
Keynesçi yaklaşımlar geçici bir köprüdür.
Devlet ne kadar egemen sınıfların elinde olsa da ücretli kölelik sistemini değiştirmek için mutlaka çoğunluk lehine çaba gösterecektir bunun içinde yeterli baskı unsurları oluşturmak kitlenin görevidir ve devletin egemen sınıflar yerine halkın istekleri doğrultusuna yönlenmesi de herhalde sosyal demokrasi dediğimiz geçiş süreçlerindeki işbirlikçi rejimlerin görevidir.
Elimize verenlerin elimizden tutanlardan az olacağı bir dünya için.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Aralık 2010       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
doğru olduğuna eminsiniz demi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ocak 2011       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ya ekonomide insan etkisi nedir söylermisiniz?
misafir - avatarı
misafir
Ziyaretçi
10 Ocak 2011       Mesaj #9
misafir - avatarı
Ziyaretçi
ekonomide insan etkisi nediRRr ? şiMdideN TŞKKRr..!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ocak 2011       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnsan ve ekonomi artık birlikte düşüneceğimiz iki kavram. İyi anlamalısınız. Bankalar karlarını dağıtmasın dedi BDDK. Devlet krizi aşmak isterken egemen sınıfların karlarını bu kez almayıp piyasaya vermesini istiyor.. Kriz devletin değil piyasanın krizi. Piyasa krediyle yürüyor yatırım yapacaksan işini üretimini sürdüreceksen krediye ihtiyacın var üretim ihracat ithalat buna bağlı.Kardeşim ben sadece özsermayemle iş yaparım dersen bile uzun sürmeyecektir.
Kredi alamazsan gübrede alamazsın ,ne ekersen onu biçersin.
Sistemin yürümesi için kredi sisteminin rantabl çalışması gerek ancak bankalar kriz endişesi içinde kredi taleplerinde nazlı davranıyor , geri çeviriyor oysa bankaların yaşam kaynağıda kredi faizi.
Sadece kamu çalışanlarına verilecek ihtiyaç kredisiyle yürümez sistem.
Zarar eden şirketlere devletin el koyması doğru değildir derken tüm devlet işletmelerinin kar ediyoruz deseler bilanço gösterseler de reel de sürekli zarar ettiğini unutmayalım.
Çünkü devlet işletmesi batsa da asla zarar etmez patron devlettir para basma yetkisi devlettedir zararı para basarak karşılar , size enflasyon olarak döner.
Enflasyon yasal emek hırsızlığıdır.
Türkiye de yıllardır enflasyonist politika denen uygulama buydu.
Devletin işlettiği tüm kurumlar zarar ediyordu yani geliri giderinden azdı.
Bunu reel olarak söylüyorum tekelci zihniyetle elde edilen gölge karların adı kar değildir zorunlu gasptır. Bir liraya üreteceğin malı beş liraya üretir on liraya satarsın verimsizlikten kar edemezsin bir sürü aracı tefeci yolunu bulur stok karaborsa vesaire ile haksız sektör yaratırsın.
Bunları yaşadık.
Devlet zarar eden şirketleri satın alsın deniyor peki nasıl yapacaktır devlet. Bir kendi bütçesinden şirketin zararını kapatmak için batan şirketi satın alacak yani içeriden borçlanacaktır kimden halktan. İki: dışardan borç alacaktır yani IMF den borç talep edece-k şartlarına razı olacaktır eskiden olduğu gibi, Üç : para basacaktır basılan para enflasyon getirecektir eskisi gibi …Biz bunları yaşadık .
Her fatura sadece ve sadece bütçeyi verdikleriyle dolduran emekçi üretici kesime yani halka çıkar .Zenginlere yada kira ve rant yiyenlere çıkmaz.
Devlet şimdilik sermayenin yani egemen sınıfın yani burjuvanın egemenlik ve politik mücadele alanıdır yöneten onlardır ve onlar yapacaklarını yaparlar buna engel olacak herhangi bir güç henüz yoktur belki beş senede bir sahnedekiler değiştirilebilir o kadar.
Demokrasi bu arenada sadece bir oyundur.
Cumhuriyet denilen halk yönetimi ise henüz bir kandırmacadır.
Özelleştirmek demek kar denilen gelirlerin özelleştirmesidir ki devlet vergi yoluyla bir kısmını alır ve sosyal hizmetleri genelleştirir , ne kadar yaparsa o kadar, devletleştirmek kötü işletmecilikten kaynaklanan zararların devletleştirilmesidir ki buda zararın üreten kesimin halkın sırtından çıkması demektir ki buda sosyalleşmeyi engeller.
Yani ak kara yada kara ak diye kolayca gösterilir ekonomide.
İnsan ve ekonomi iç içedir.
Kısaca kapitalist sistemde devlet işletmeciliği felakettir .
Keynesçi yaklaşımlar geçici bir köprüdür.
Devlet ne kadar egemen sınıfların elinde olsa da ücretli kölelik sistemini değiştirmek için mutlaka çoğunluk lehine çaba gösterecektir bunun içinde yeterli baskı unsurları oluşturmak kitlenin görevidir ve devletin egemen sınıflar yerine halkın istekleri doğrultusuna yönlenmesi de herhalde sosyal demokrasi dediğimiz geçiş süreçlerindeki işbirlikçi rejimlerin görevidir.
Elimize verenlerin elimizden tutanlardan az olacağı bir dünya için.

Benzer Konular

2 Şubat 2015 / Misafir Soru-Cevap
7 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap
10 Kasım 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
23 Kasım 2007 / Tiglon Ekonomi