Arama

Dünyada erdemli bir hayat sürmek ne demektir ?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 4 Mart 2012 Gösterim: 5.391 Cevap: 5
bse_nr - avatarı
bse_nr
Ziyaretçi
11 Şubat 2009       Mesaj #1
bse_nr - avatarı
Ziyaretçi
Erdemli bir hayat sürmek ne demektir?
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
YAŞAM VE ERDEMLİ OLMAK / Murat ÖZHAN

Sponsorlu Bağlantılar
Günümüz dünyasında insanî değerlerden çok ciddi anlamda bir kopuş yaşadığımızı düşünüyorum. Şöyle bir arkaya dönüp baktığımda, karşımda yozlaşma, şiddet, kendini bilmezlik, gemisini kurtaran kaptan mantalitesi, adam sendecilik, diz boyu… Marka kültürüyle yatıp kalkan, bencillikten bir hayli nasibini almış, hakkını aramayı bilmeyen (hoş biz büyükler içinde daha çok ya neyse), kendi kültürüne yabancılaşmış bir kuşak yetişiyor.
Fazla uzağa gitmeyelim. Ben bir öğretmenim. Hemen her gün sınıflarımızda (En azından ben kendi adıma söyleyeyim) dürüstlüğü, arkadaşlığı, dayanışmayı, yardımseverliği, fedakârlığı kısacası erdemli olmayı yani “insan olmayı”, fırsat eğitimi çerçevesinde vermeye çabalarken gel gör ki öğrenci okulun dış kapısına adımını attığı andan itibaren yaşamın tüm acımasızlıkları, çirkinlikleri, çirkeflikleriyle yüz yüze geliyor.
Burada eksik ve çelişkili olan, yolunda gitmeyen bir şeyler var. Yani yaşamın somut, acı gerçekleri ile eğitim müfredatı arasında zıtlık var. Gerçekte bu, ülkelerin uyguladıkları ekonomik ve sosyal politikalarla doğrudan ilgilidir. Şimdi siz bir yanda dürüstlükten, insaniyetten dem vuracaksınız ama öte yanda “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler.” kapitalist-liberal söylemleri kullanarak ve bunları uygulayarak en acımasız koşullarda insanlarınızı yaşamaya reva göreceksiniz. İşte zaten tıkanma da bu noktada başlıyor. Siz istediğiniz kadar sınıfınızda yırtının şöyle olun, böyle yapın, insani değerler şöyledir diye. Eğer “söylediklerimizin” yaşamda bir karşılığı yoksa daha doğrusu ağzımızdan çıkan sözler, yaşanılır kılınamıyorsa boşa kürek sallanıyor demektir bir bakıma. Bu da evde, işyerinde, sokakta mutsuz insanlar demek.

Bu noktada elbette ki şunu vurgulamak elzem sanırım: Her şeyi ama her şeyi belirleyen, mihenk taşına vurmamızı sağlayan tek ölçüt var: “yaşam”. Birçok insan “söz söylemek”e gelince laf ebeliğinde ne kadar mahir olduğunu gösterirken, iş, o söylediği sözü uygulamaya gelince ne yazık ki apışıp kalıyor. Diyelim ki yardımsever olduğunuzu her fırsatta ve koşulda “dile getirirken” yardıma muhtaç, aciz bir insana omuz vermeyişiniz sizin tutarsız bir yapınızı göstermenin ötesinde erdemli olmayışınızı da örnekler. Buradan hareketle söz ve eylem birliği her şeydir. Ötesi hiçbir şeydir. İşte erdemlilikse, insan olmaksa; işte yaşam da orada. Yanı başımızda.. Düzeltmeye, kurmaya niçin önce kendimizden başlamıyoruz? Hiç olmazsa insanın kendine karşı dürüst olması bu kadar zor mu? Ah o maskelerimizi bir atabilsek, belki de üzerimizde taşıdığımız o gereksiz ağırlıktan da kurtulabileceğiz.
Sözün sonu Nazım’dan: “Kararmasın yeter ki / Sol memenin altındaki cevahir.”
O cevahir sönerse yaşamın anlamı kalır mı ki?

Bu can alıcı soruyu salt yanıtlamakla kalmayıp sözlerimizi yaşam denen mihenk taşına vurduğumuz,yaşamın tam göbeğinde olduğumuz ölçüde yaşamak anlamlı hale gelecektir.

kaynak

Son düzenleyen Keten Prenses; 11 Şubat 2009 21:13
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
11 Şubat 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
YAŞAM VE ERDEMLİ OLMAK / Murat ÖZHAN

Sponsorlu Bağlantılar
Günümüz dünyasında insanî değerlerden çok ciddi anlamda bir kopuş yaşadığımızı düşünüyorum. Şöyle bir arkaya dönüp baktığımda, karşımda yozlaşma, şiddet, kendini bilmezlik, gemisini kurtaran kaptan mantalitesi, adam sendecilik, diz boyu… Marka kültürüyle yatıp kalkan, bencillikten bir hayli nasibini almış, hakkını aramayı bilmeyen (hoş biz büyükler içinde daha çok ya neyse), kendi kültürüne yabancılaşmış bir kuşak yetişiyor.
Fazla uzağa gitmeyelim. Ben bir öğretmenim. Hemen her gün sınıflarımızda (En azından ben kendi adıma söyleyeyim) dürüstlüğü, arkadaşlığı, dayanışmayı, yardımseverliği, fedakârlığı kısacası erdemli olmayı yani “insan olmayı”, fırsat eğitimi çerçevesinde vermeye çabalarken gel gör ki öğrenci okulun dış kapısına adımını attığı andan itibaren yaşamın tüm acımasızlıkları, çirkinlikleri, çirkeflikleriyle yüz yüze geliyor.
Burada eksik ve çelişkili olan, yolunda gitmeyen bir şeyler var. Yani yaşamın somut, acı gerçekleri ile eğitim müfredatı arasında zıtlık var. Gerçekte bu, ülkelerin uyguladıkları ekonomik ve sosyal politikalarla doğrudan ilgilidir. Şimdi siz bir yanda dürüstlükten, insaniyetten dem vuracaksınız ama öte yanda “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler.” kapitalist-liberal söylemleri kullanarak ve bunları uygulayarak en acımasız koşullarda insanlarınızı yaşamaya reva göreceksiniz. İşte zaten tıkanma da bu noktada başlıyor. Siz istediğiniz kadar sınıfınızda yırtının şöyle olun, böyle yapın, insani değerler şöyledir diye. Eğer “söylediklerimizin” yaşamda bir karşılığı yoksa daha doğrusu ağzımızdan çıkan sözler, yaşanılır kılınamıyorsa boşa kürek sallanıyor demektir bir bakıma. Bu da evde, işyerinde, sokakta mutsuz insanlar demek.

Bu noktada elbette ki şunu vurgulamak elzem sanırım: Her şeyi ama her şeyi belirleyen, mihenk taşına vurmamızı sağlayan tek ölçüt var: “yaşam”. Birçok insan “söz söylemek”e gelince laf ebeliğinde ne kadar mahir olduğunu gösterirken, iş, o söylediği sözü uygulamaya gelince ne yazık ki apışıp kalıyor. Diyelim ki yardımsever olduğunuzu her fırsatta ve koşulda “dile getirirken” yardıma muhtaç, aciz bir insana omuz vermeyişiniz sizin tutarsız bir yapınızı göstermenin ötesinde erdemli olmayışınızı da örnekler. Buradan hareketle söz ve eylem birliği her şeydir. Ötesi hiçbir şeydir. İşte erdemlilikse, insan olmaksa; işte yaşam da orada. Yanı başımızda.. Düzeltmeye, kurmaya niçin önce kendimizden başlamıyoruz? Hiç olmazsa insanın kendine karşı dürüst olması bu kadar zor mu? Ah o maskelerimizi bir atabilsek, belki de üzerimizde taşıdığımız o gereksiz ağırlıktan da kurtulabileceğiz.
Sözün sonu Nazım’dan: “Kararmasın yeter ki / Sol memenin altındaki cevahir.”
O cevahir sönerse yaşamın anlamı kalır mı ki?

Bu can alıcı soruyu salt yanıtlamakla kalmayıp sözlerimizi yaşam denen mihenk taşına vurduğumuz,yaşamın tam göbeğinde olduğumuz ölçüde yaşamak anlamlı hale gelecektir.

kaynak

Quo vadis?
ben_ben - avatarı
ben_ben
Ziyaretçi
25 Şubat 2009       Mesaj #3
ben_ben - avatarı
Ziyaretçi
erdemli bir hayat sürmek ne demek?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ocak 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dünyada erdemli bir hayat sürmek ne demektir?
lütfen acil cevap
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Mart 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dünyada erdemli bir hayat sürmek ne emektir?
AS3 - avatarı
AS3
Ziyaretçi
4 Mart 2012       Mesaj #6
AS3 - avatarı
Ziyaretçi
Erdemli insan yaşamını aklı ile yöneten, tüm karar ve davranışlarına aklı ile yön veren insandır. Erdem bilgidir.
Platon “Erdemi bilgi olarak tanımlar, ancak bilgi sahibi olan erdem sahibi olur. Bilgi, değişmez olanın bilgisidir, o da akılla korunur ve bilge doğru bilgiye sahip kimsedir” der.
Sözlükte, "Ahlakın övdüğü alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı, fazilet" ve "insanın ruhi olgunluğu" diye tanımlanır.
Erdem kavramı, felsefe tarihinin başlangıcından beri yer alır. İnsanın ve yaşamın anlamı nedir sorularına verilen felsefi cevap başlangıçta "erdemli olmak" olarak belirtilmiştir. Erdemli olmak, ancak bilgi sahibi olmakla mümkündür.
Erdem, kendini yenileyebilmektir, güvenilir olmaktır. Dayanışma, tolerans ve tevazudur.
Erdem, kararlılık, paylaşmacılıktır. Topluma ve çevremize hizmettir.
Erdem, cesarettir, ketumiyettir. Gönlünü aklınla uzlaştırmak ve vicdan muhasebesi yapmaktır. Vicdan için odaklanılacak olan yer kalbimizdir.
Erdem adil olmaktır. İyi, doğru ve güzele gidiştir.
Dolayısıyla erdemli olmak bilgi sahibi olmakla olanaklıdır ve bu da mutluluk sağlayacaktır.
Bir temel ilkeye dayanır; "komşun farkına vardığında utanacağın bir şey yapma".
Erdem, herhangi bir dışsal baskı olmaksızın gerçekleştirilen özgür bir davranıştır. İnsanoğlu istenci ve aklı nedeniyle, iyiyi, güzeli, doğruyu ve erdemleri seçebilecek konumdadır. Seçim yapmak, yaşamı deneyimlemede en önemli kavramdır.
Erdem aşırı uçlarda bulunmaz. Ölçülü ve dengeli olmaktır.
Erdem, özgürlüğe giden yolda, cesaretin yol arkadaşıdır.
İnsanın kendini tanıması, kendini bilmesidir.
Eylemlerimizin tüm sorumluluğunu üstlenmektir. Kurbanı oynamamaktır.
Üstadlara da söz verelim; onlar da şöyle tanımlıyorlar erdemi :
Friedrich Hegel: Erdem, varlığın bilincidir.
Kallikes: Erdem, güçsüzün işine gelendir.
Spinoza: Erdem, akla uygun davranmaktır. İnsanın güçlerini kullanmasıyla eşanlamlıdır.
Samuel Clark: Erdem, nesnelerin doğal niteliklerine uygun davranmaktır.
Aristippos: Erdem, haz almada ölçülü olmaktır.
Joseph Butler: Kişinin kendi kendinin yargılamasıdır.
Immanuel Kant: Erdem, bir içgüdü işi değil, bir akıl işidir.
Berkeley: Erdem, sonsuz güçlü ruhun idrak ettirdiği bir fikirdir.
Friedrich Nietzche: Erdem, insanın insanüstüne ulaşmak için harcadığı çabadır.
Plautus : Gerçek erdem nedir, bilir misiniz? Kendini beğenmemek, yaptıklarını yeter bulmamaktır.
Descartes: Erdem düşünce ölçüsünü kullanmaktır. İyi sandığımız şeyleri işlemekte gösterdiğimiz karardan ibarettir.
Herakleitos: Evren, yaratmayla yok olmanın sonsuza kadar birbirini kovalamasıdır. Herşey ancak karşıtların kavgasından doğar...
Sokrates: Tek kesinlik, erdem bilgisindedir. Erdem öğrenilir. Kişiler bilmedikleri için kötüdürler. Erdem birdir, bölünmez, ayrılmaz. Erdem, insanın kendini bilmesi, tanımasıdır.
Nietzsche: Bir inancı sırf âdettir diye kabullenmeye namussuzluk, korkaklık, tembellik denir.
Montaigne: Biz insanlar, kendimizi kötülemede gösterdiğimiz zekayı hiç bir yerde göstermeyiz. Kafamızın o herşeyi bozabilen tehlikeli aletin peşine düştüğü öldürmeye kastettiği av kendi kendimizdir. İnsanı öldürmek için gün ışığında geniş meydanlar ararız. İnsanı yaparken gizlenip utanmak, bir ödev onu öldürmesini bilmekse bir çok erdemleri içine alan bir şereftir.
Önce kendi içimize bakarız. İnsanın kendini bilmesi en büyük erdemdir.
Bilgi güçtür. Akıl yol göstericidir.
Erdem, bir nevi vaaz olarak kullanılmamalıdır. İnsanın erdemi, benzer bir şekilde, insan ırkına özgü olan belli niteliklerin toplamıdır. Kişi, eğer “erdemini” ortaya çıkarırsa “erdemli” sayılır. Bunun tersine çağdaş anlamda “erdem”, otoriter ahlakın bir koşuludur.
Kişi, kendisine karşı ve kendisinden sorumlu olmalıdır. Ait olma ve birey olma arasında bir denge kurmalıdır…
Saydıklarımızın hepsi birer erdemdir, Bu erdemler yaşamda belirli bir zaman içinde edinilirler…
Erdem, insanın kendisine karşı sorumluluklarını yerine getirmesidir…
Erdem, insanın kendini aşma gücüdür. Kendini aşmak için çabalayan insan, evrensel oluşuma her an biraz daha artan bir çapta katılmaktadır…

Benzer Konular

2 Nisan 2013 / Misafir Soru-Cevap
22 Aralık 2009 / asla_asla_deme Edebiyat
3 Ocak 2010 / Misafir Soru-Cevap
28 Mayıs 2015 / Misafir Soru-Cevap