Arama

Lider girişimcinin topluma karşı sorumlulukları nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 12 Mart 2013 Gösterim: 9.697 Cevap: 5
yase_minTT - avatarı
yase_minTT
Ziyaretçi
1 Nisan 2009       Mesaj #1
yase_minTT - avatarı
Ziyaretçi
lider girişimcinin topluma karşı sorumlulukları lütfen yardımcı olun sunum için gerekli bilgiler şimdiden teşekkür ederimMsn Happy
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
nolur söleyin şunu
Sponsorlu Bağlantılar
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
1 Nisan 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
konuyu incelerseniz belki fikir sahibi olabilirsiniz >>> Girişimcilik hakkında bilgi verir misiniz?
Sponsorlu Bağlantılar
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
nolur söleyin şunu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bireyin kendine ve topluma karşı sorumlulukları nelerdir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

bireyin kendine ve topluma karşı sorumlulukları nelerdir?

BİREYSEL VE TOPLUMSAL SORUMLULUKLAR

İnsan; yer değiştirebilen canlılar arasında nesneler, olgular veya olaylar üzerine düşünme ve irdeleme yapmak suretiyle bir çıkarımda bulunabilen yaratıklardır. Bu yeteneği insanlar, diğer canlılarda bulunmayan akılları sayesinde yapmaktadırlar. Bu durum, canlılar dünyasında insanları diğer yaratıklardan üstün kılmıştır.

İnsanlar akıllarıyla diğer canlılara hükmederek onları kontrol edebilmektedirler. Örneğin, bazı yaratıklar fiziksel olarak insanlardan güçlü olmasına karşın, insanlar aklını kullanmak suretiyle bu yaratıkları kontrol edebilmektedir. İnsanların düşünerek ve irdeleyerek akıllarını kullanma yetenekleri yaratılıştan gelmektedir. İnsanlar akıllarını kullanmak suretiyle sorunlarını çözebilmektedirler. İnsanların bu niteliğe sahip olmaları, onları diğer yaratıklara karşı üstün kılmış, ancak yaptıkları bütün işlerde kendilerini sorumlu kılmıştır.

İnsanlar, diğer canlılara karşın çok yüksek olan öğrenme becerileriyle akıllarını daha etkin kullanabilmektedirler. Ancak insanların aklını kullanabilme yetenekleri, insanlar dünyaya gelir gelmez değil, onların biyolojik gelişimiyle birlikte olmaktadır.

İnsanlar yaşamlarını, bebek ve çocukluk dönemlerinde, yalnız kendi ailelerinin birer ferdi olarak, gençlik ve olgunluk dönemlerinde ise, aynı zamnada başka grup ya da toplulukların bireyleri olarak da sürdürürler.

İnsanlar, farklı olaylar ya da olgular üzerinde farklı duygu ve düşüncelere sahip olabilirler. Başka bir anlatımla, bazı insanlar bazı olaylar karşısında duyarsız kalabilirlerken, bazıları oldukça duyarlı olabilmektedirler. Bu nedenle farklı olaylar ya da konularda tutumları farklı olan birey, grup ya da topluluklar olabilir. Her grup ya da topluluğun kendine özgü davranış kalıpları, diğer bir ifade ile, normları vardır. Grup ya da topluluk üyeleri, yaşamlarını mensubu olduğu grup ya da toplulukların birer bireyi olarak, o grup ve toplulukların kendilerine verdikleri görev veya rolleri uygulamak suretiyle sürdürürler. Bu nedenle bireyler, çevrelerinde meydana gelen çeşitli olaylar karşısında, üyesi oldukları grup ya da topluluklarca uygun kabul edilmeyecek davranışlar karşısında, değişik bazı tutumlar takınarak tepkide bulunabilirler: Bu tepkiler ya bireysel ya da toplumsaldır. Tepkiler, bireylerin bir grup ya da topluluk üyesi olmaları nedeniyle, grup ya da topluluk liderlerince kendilerine yüklenen rollerden, diğer bir ifade ile, sorumluluklardan kaynaklanmaktadır.

Olaylara Karşı Bireysel ve Toplumsal Tepkiler

Bireysel tepkiler, bireyin üyesi olduğu grup ya da toplulukça kabul edilmeyecek bir iş, oluş veya olayla birdenbire karşılaşması durumunda gösterdikleri tepkilerdir. En etkili tepki, suçun ya da hatanın oluştuğu anda, sıcağı sıcağına verilen ilk tepkilerdir. Bu tepki biçimi; grup, topluluk ya da toplum için kötü sonuçlar doğurabilecek olayları başlangıçta önleyebilmesi bakımından önemlidir.

Bireylerin tutum ve davranışlarının görece doğru ya da yanlış olmasını belirleyen en önemli kıstas, doğuracağı sonuçların fayda ya da zarar olarak, kime veya kimlere ilişkin olduğudur. Yapılan davranış, eğer bir zarar doğurmuş ve bu zarardan sadece kişinin kendisi değil, başkaları da etkilenmişse, bunun "yanlış bir davranış"; yok eğer söz konusu davranış, bir fayda doğurmuş ve bu fayda da yalnız kişinin kendisini değil, başkalarına da dokunmuşsa "doğru bir davranış" olarak değerlendirilir. Bu nedenle insanlar; hep üyesi olduğu grup, topluluk ya da bunlardan meydana gelen toplumların sahip oldukları ortak değerlerinden dolayı, etkilendiği olaylara ya da olgulara ilişkin duygu ve düşüncelerini değerlendirmek suretiyle bir çıkarımda bulunabilme eğilimi içinde olurlar.

Doğru davranışlar her toplumda elbette farklılıklar gösterebilir. Çünkü her toplumun kültürü farklıdır, ancak buna rağmen, bütün toplumlarda ortak olan birçok "genel kabul görmüş doğrular" vardır.

Bireylerin çeşitli olay ya da olgular karşısındaki tutum ve davranışları, başka grup ve topluluk üyelerince de değerlendirilmektedir. Başka bir anlatımla ,bir birey çevresinde oluşan veya gelişen olaylar ya da olgular karşısında, takındığı tutum veya davranışın görece doğru ya da yanlış olduğunu, hem içinde bulunduğu grup veya topluluk, hem de başka grup veya topluluk üyelerinin bunlara verdiği tepkilerle anlayabilmektedirler.

İnsanlar yaşamlarına ilişkin bilgileri, sadece üyesi olduğu grup, topluluk ya da toplumlardan öğrenmezler; özellikle okullarda aldığı eğitimle, önce temel bilgileri, sonra da bunları kullanarak "sağlıklı bir irdelemenin ilke ve yöntemlerini" öğrenirler. İnsanların bu ilke ve yöntemleri biliyor olması elbette ki yeterli olmaz; ayrıca çeşitli konulara ilişkin, duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilmeleri de gerekir. Yani, insanlar açılan bir konu hakkında, yerine göre olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapabilirler. Ama bu değerlendirmenin elbette bir sınırı olur. Bu sınır, başkalarının özgürlüğünün başladığı yerde son bulur. Özgürlükler kullanırken başkalarının hak ve hukukuna saygılı olunur. İnsanlar içinde bulunduğumuz grup veya toplumun bireyleri olarak, grup ya da toplum yararına düzenlenmiş olan grup ya da toplum kurallarına uymak zorundadırlar. İnsanlar mensubu olduğu grup, topluluk ya da toplumun değerlerine ne ölçüde bağlı ise, ancak ölçüde, grup topluluk ya da topluluğun birer ferdi olabilirler. Grup, topluluk ya da toplum bireylerini" birbirlerine bağlayan bağ, aralarında oluşan "ortak anlayış"tır. İşte grup, topluluk ya da toplum içinde düzenlenen "sosyal etkinlikler", bireyler arasında daha çok ortak noktalar doğmasına neden olmaktadır. Benimsenen ortak anlayışa uymayan grup, topluluk ya da toplum bireyleri; grup, topluluk ya da topluluğun diğer bireylerince ya kınanır ya da grup veya toplulukça dışlanırlar. Uygulana bu kurallar yazılı olmamasına karşın üyeler tarafından bilinmektedir.

Grup, topluluk ya da toplumun bireyleri, yaşamın her alanında sadece aralarında oluşturdukları "sözlü -yani yazılı olmayan- kurallar" oluşturmazlar, aynı zamanda, adına "yasa" denilen "yazılı kurallar" da yaparak bireylerin bu kurallara uymalarını isterler. İşte bu nedenledir ki, özellikle yazılı kurallara -yani yasalara- uymayanlar hakkında bazı yaptırımların (müeyyidelerin) bulunması, "hukuk devleti" olmanın bir gereği olarak yer almaktadır. Şu bir gerçektir ki, toplum hayatını düzenleyen bu sözlü ya da yazılı kuralların konması kadar, bunların uygulanması da önemlidir. Bir toplumda kanunlar var, ancak uygulanmıyorsa, bunun hiç bir değeri yoktur. Ne yazık ki, bazı toplumlarda kanunlar olduğu halde, zaman zaman suç işleyenlere, kanunlarda bu suçların karşılığı olan cezaların uygulanmasında eksiklikler ya da hatalar yapılabilmektedir. İlgililer suç işleyenlere yasal işlem yapacaklarken, onları bazı uyarılarla geçiştirebilmektedirler. Üstelik bunu, bir iyilik olarak yapmaktadırlar.

Kanunların uygulanmasında görevlilerin yanı sıra bireylerin de sorumlulukları vardır; hele ki, işlenen suç bir kamu suçu ise. Duyarlı bir birey, suç işleyenleri gördüklerinde, ilgili makamlara veya birimlere anında bildirirler. Gel gör ki, insanlar suç işleyenleri gördükleri halde, “bana ne” diyebilmektedirler. Çoğu insan, o anda işlenen suçtan zararlı kendisi olmadığı için olsa gerek, böyle bir düşünceye ne yazık ki kapılabilmektedir. Sıkça rastlanılan bu “bananecilik anlayışı”, toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel yönden geri kalmasına neden olabilmektedir.

Toplumda bazen öyle olaylar olur ki, sadece olaya maruz kalan bireyi değil, bütün toplumu ilgilendirebilir. Bu tür olayların oluşu sırasında elbette bireysel tepkilerde bulunulur; ancak olayların kapsamı ve boyutu, toplumun örgütlenerek toplu halde tepkide bulunmalarına neden olabilmektedir.

Toplu halde yapılacak tepkiler bireysel tepkilere oranla daha etkilidir. Ancak toplumsal tepkiler çevreye zarar verilmeden gerçekleştirilmelidir. Toplumsal tepkiler, kamu suçu işleyenlere baskı oluşturarak onlara geri adım attırabilmektedir. Eğer kamu suçu işleyenler toplumsal tepkilerle geri adım atmazlarsa ilgili makamlarca haklarında kamu davası açılır.

Sonuç

Toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimi, gerek kamu gerekse özel sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların verimli çalışmalarıyla mümkündür.

Gerek kamu gerek özel sektör çalışanları, bilerek ya da bilmeyerek yanlış veya hatalı işler yaparak kişi veya tüm topluma zarar verebilirler. Yapılan bu yanlışlık ya da hatalara karşı, birey ya da toplum olarak vurdumduymaz kalınmamalı; tam aksine, yapılan yanlışlık veya hata, kişinin yalnızca kendisini etkiliyorsa bireysel olarak bizzat kendisi, ama tüm toplumu etkiliyorsa buna karşı da toplumun tüm bireyleri örgütlenerek bir araya gelip hukuk içinde kalmak koşuluyla toplumsal duyarlıklarını etkin bir şekilde göstermelidirler.
alıntı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Mart 2013       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
liderin sorumlulukları neler

Benzer Konular

28 Mart 2015 / Misafir Soru-Cevap
2 Nisan 2014 / jaferix Soru-Cevap
27 Nisan 2011 / civciv Soru-Cevap
16 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
8 Ağustos 2011 / Misafir Soru-Cevap