Arama

Dinozorlar hakkında bilgi verir misiniz? - Sayfa 2

En İyi Cevap Var Güncelleme: 17 Aralık 2012 Gösterim: 53.193 Cevap: 32
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Mart 2011       Mesaj #11
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dinazorlar hakkında uzun bilgi alın bakım tabi okuyabilirsenis ama okuyun bence çünkü çok güzel bir bilgi

Sponsorlu Bağlantılar
Dinozorlar 160 milyon yıl civarında kara hayatına egemen olmuş hayvanlardır. Dinozor, Yunancada korkunç kertenkele anlamına gelen iki sözcüğün birleştirilmesinden oluşturulmuştur. Bunun nedeni, geçmişte bilimadamlarının dinozorları bir cins kertenkele sanmalarıdır. Türkçede yaygın fakat yanlış olarak dinazor diye yazıldığı da olur. Dinozorlar yeryüzünde ilk kez 230-225 milyon yıl önce göründüler. 65 milyon yıl önce ise, çok sayıda dinozor türünün nesli tükenmişti.

Dinozorların nasıl yok olduğuna dair bugüne değin bir çok iddia ortaya atılmıştır. Geçmişte, dinozorların kısa bir süre içinde toplu olarak nasıl yok oldukları uzun bir süre açıklanamamış ve yanardağ patlamalarından dünyadaki iklim değişikliklerine kadar çeşitli teoriler ortaya atılmıştır.

1980 de ise Nobel ödüllü fizikçi Luis Alvarez ve oğlu jeolog Walter Alvarez dinozorları bir göktaşının ortadan kaldırdığını ileri sürdüler. Alvarezler'in bu görüşü 85 li yılların sonları ve 90 lı yılların başlarında bilim çevrelerinde ağırlık kazanmış ve ilerleyen yıllarda da ortak kabul olmuştur. Yapılan araştırmalar da bu görüşü kanıtlamıştır. Dinozorların nasıl yok olduğuna ilişkin bilim adamlarının sahip oldukları bu görüş dinozorların sonunun 65 milyon yıl önce yaklaşık 10 km çapında bir göktaşının Dünya'ya çarpmasıyla gerçekleştiğini açıklar. Bu göktaşı saatte 54.000 km hızla Meksika'nın Yukatan Yarımadası açıklarında Dünyaya çarpmış ve çarpma anında 200.000 km³ (her bir kenarı 58.480 tane çamaşır makinesinden oluşan dev bir küp olarak düşünülebilir !) madde buharlaşmış, erimiş ya da yüzlerce kilometre öteye savrulmuştur. Bu çarpma sonucu canlı türlerinin %70'inden fazlası yok olmuş ve 170 km çapındaki, Dünya'nın en büyük kraterlerinden biri olan Chicxulub krateri meydana gelmiştir. Çarpmanın 100 milyon megaton TNT'ye eşdeğer bir enerji açığa çıkardığı tahmin edilmektedir. Çarpma sonucu oluşan toz tabakası atmosferi kaplamış, Dünya aylar boyu karanlıkta kalmış, sıcaklık suyun donma derecesine kadar düşmüş ve asit yağmurları yaşanmıştır. Aylarca süren bu karanlık ve soğuk dönemde bitkilerin fotosentez yapamaması besin zincirini yıkmış ve bu felaketler zinciri de dinozorların sonunu hazırlamıştır.Dünya hiç güneş görmeyince buz devri oluşmuştur. Dinozorlar da bu sırada ölmüştür.

Yeryüzünde çok sayıda dinozor türü bulunmaktaydı (1000 civarında). Bunlardan kimi bitkilerle beslenirken (sauropod), kimi et yiyordu (theropod). En kalabalık otçul dinozor türleri, apatosaurus ve brachiosaur idi. Bunlar gelmiş geçmiş en büyük hayvanlardandı. Örneğin apatosaurus 30 ton ağırlık ve 21 metre uzunluğa ulaşabiliyordu. Diğer otçul dinozorlar, kendilerini etçil dinozorlardan korumaya yarayacak özel silahlara sahipti. Örneğin triceratops, başında üç boynuz taşırken, ankylosaurus çıkıntılı kemiklerle korunuyor, stegosaurus’un kuyruğunda ise sivri dikenler bulunuyordu.
Etçil dinozorlar, tıpkı insanlar gibi arka ayaklarının üzerinde yürüyorlardı. Bu nedenle ön ayakları kollara benzemiş ve çok küçükleşmişti.
Spinosaurus, Tyrannosaurus, Carnotaurus gibi bazıları son derece büyükken, compsognathus (yaklaşık 5,5 kg ve 60 cm) gibileri de son derece küçüktü. Bunların daha sonra kuşlara evrimleştiği iddia edildiyse de sonraları bunun doğru olmadığını gösteren deliller ortaya çıkmıştır. Ancak İlk kuşlardan biri archaeopteryx idi ve uçması dışında kısmen dinozora benziyordu.

Dinazorlar Hakkında

Dinozorlar 100 milyon yıldan fazla bir zaman kara hayatına egemen olmuş hayvanlardır. Dinozor, Yunancada korkunç kertenkele anlamına gelen iki sözcüğün birleştirilmesinden oluşturulmuştur. Bunun nedeni, geçmişte bilimadamlarının dinozorları bir cins kertenkele sanmalarıdır. Türkçede yaygın fakat yanlış olarak dinazor diye yazıldığı da olur. Dinozorlar yeryüzünde ilk kez 200 milyon yıl önce göründüler. 65 milyon yıl önce ise, çok sayıda dinozor türünün nesli tükenmişti.


Yeryüzünde çok sayıda dinozor türü bulunmaktaydı. Bunlardan kimi bitkilerle beslenirken, kimi et yiyordu. En kalabalık otçul dinozor türleri, apatosaur ve brachiosaur idi. Bunlar gelmiş geçmiş en büyük hayvanlardı. Örneğin apatosaur 30 ton ağırlık ve 21 metre uzunluğa ulaşabiliyordu. Diğer otçul dinozorlar, kendilerini etçil dinozorlardan korumaya yarayacak özel silahlara sahipti. Örneğin triceratop, başında üç boynuz taşırken, ankylosaur çıkıntılı kemiklerle korunuyor, stegosaurus’un kuyruğunda ise sivri dikenler bulunuyordu.
Etçil dinozorlar, tıpkı insanlar gibi arka ayaklarının üzerinde yürüyorlardı. Bu nedenle ön ayakları kollara benzemiş ve çok küçükleşmişti.
Tyrannosaurus, Carnotaurus gibi bazıları son derece büyükken, compsognathus (yaklaşık 5,5 kg ve 60 cm) gibileri de son derece küçüktü. Bunların daha sonra kuşlara evrimleştiği düşünülür. İlk kuşlardan biri archaeopteryx idi ve kısmen dinozora benziyordu.

Brachiosaurus

Dinozorlarla aynı dönemde pterosaurs gibi uçabilen sürüngenler de vardı, ama bunlar dinozorlarla çok yakından ilgili değildi. Aynı zamanda ichthyosaur ve pleisiosaur gibi çok sayıda yüzebilen sürüngen de vardı. Ama bunlar da dinozorlarla yakın bir ilintiye sahip değillerdi.

Dinozorların nasıl yok olduğu bilinememektedir. Bazı bilimadamları göktaşlarının Dünya ya çarpıp onları yok ettiği görüşündedir.

Diğer Anlamı

Argo dilde Dinozor tabiri, çağın gerisinde kalmış, Paradigma değişimine ayak uyduramama nedeniyle eski paradigmasında takılı (Paradigma felcine uğramış) kişi ve kurumlar için kullanılmaktadır.

Dinozorlarla aynı dönemde pterosaurus gibi uçabilen canlılarda vardı, ama bunlar dinozorlarla çok yakından ilgili değildi. Aynı zamanda ichthyosaurus ve pleisiosaurus gibi çok sayıda yüzebilen sürüngen de vardı. Ama bunlar da dinozorlarla yakın bir ilintiye sahip değillerdi.

DİNOZOR TÜRLERİ:

Dinozorlar, kalça yapılarına göre iki grup altında incelenirler: Birinci gruptakilerin kalça yapısı kuşlarınkine (Ornithischia), İkinci gruptakilerin kalça yapısı kertenkelelerinkine (Saurischia) benzemektedir.

Saurischia’lar ise Theropoda ve Sauropoda diye iki alt takıma ayrılır.

Therapoda’lar etçil olup ilk dinozor grubudur. İki ayak üzerinde yürürler. Bunların boyları 25cm. ile 10m. arasında değişir. En çok tanınanları Allosaurus olup, 140 milyon yıl önce Kuzey Amerika’da yaşamıştır.

Allosaurus; Reptilia (sürüngenler) sınıfı, Saurischia takımının, Therapoda alttakımına ait Allosauridae ailesinin bir cinsidir. Bu alt takım üyeleri iki ayak üzerinde yürüyüp, etle beslenmişlerdir.

Allosaurus 12 metre uzunluğunda yaklaşık 3 ton ağırlığında bir hayvan olup, ot yiyici dev boyutlu Sauropodlara saldıracak kadar da güçlüdür. Kafası vücuduna oranla büyüktür. Çenesi, uzun ve derin, 5-10 cm. uzunluğundaki dişleriyse geniş ve keskindir. Allosaurus kuş benzeri üç tane ayak parmağına sahiptir ve baş parmak geriye dönerek birçok kuşta olduğu gibi destek görevini üstlenmiştir. Ön üyeler kısa ve sağlamdır, pençe biçimli üç parmak ayrılmıştır ve beslenme fonksiyonunda kullanılmak için uygundur. Fakat vücudu desteklemek için elverişli bir yapıya sahip değildir.

Diğer alt takım da Sauropoda’lardır. Bunlar Theropoda’lardan daha sonra ortaya çıkmışlardır. Dört ayak üzerinde yürürler, otçul ve etçil formları vardır. 30 metre uzunluğa ulaşanları bulunmuştur. Bunlar dinozorların en iri temsilcileridir. Bu alt takıma ait örneklerden Diplodocus, Kuzey Amerika’da 140 milyon yıl önce yaşamıştır. Bunlar 24 metre uzunluğunda olup 10 ton ağırlığa sahiptir. Otçul bir kertenkeledir.

Dinozorlara ait bir diğer takım ise Ornitischia’lardır. Bunlar da, Ornithopoda, Stegosauria ve Ceratopsia alt takımlarına ayrılmaktadır.

Ornithopoda alt takımı üyeleri otçul olup iki ve dört ayağa sahiptirler.

Stegosauria üyeleri de karasal yaşama uyum sağlamıştır. Bunlar 150 milyon yıl önce Kuzey Amerika, Afrika ve Avrupa’da yaşamışlardır. Boyları 4.5 metre, yükseklikleri ise 2.5 metredir.

Ceratopsia’lar da kara hayatına uymuştur. Dört ayaklıdırlar. En önemli örnek Triceratops’tur. Bu cinsin temsilcileri 110 milyon yıl önce Kuzey Amerika’da yaşamıştır. Boyları 6 metre kadardı. Otçul idiler.

NASIL BESLENİYORLARDI?

Dinozorların beslenme biçimleri çoğunlukla etçil ya da otçuldur. Ancak az rastlansa da bazı dinozorlar hem et, hem otla beslenebiliyor yani hepçillerdir. Dinozorların neyle beslendikleri çene ve diş yapıları incelenerek belirlenmektedir. Etçil dinozorlar, yumurtalarla, o dönemde yaşayan kertenkele, kaplumbağa ve ilkel memelilerle beslenerek yaşamlarını sürdürüyorlardı. Başka dinozorları avlayanlar ve leş yiyenler de vardı. Otçul dinozorlar ise, iğne yapraklı ağaçların yapraklarını, eğrelti, yosun ve atkuyruğu otlarıyla ginko yapraklarını yerlerdi.

NE ZAMAN YAŞADILAR?

Bundan 230-250 milyon yıl önce Triyas Devri’nde yeryüzü henüz tek bir dev kıta görünümündedir. “Pangea” adı verilen bu kıtayı, yine tek ve dev bir okyanus olan Panthalassa çevrelemektedir. Ana kıta henüz dev bir çöl yapısındadır. Sadece okyanus kıyılarında tropikal ormanlar yer almaktadır. İklim sıcak ve kuraktır. Kutup bölgelerinde buzullar henüz oluşmamıştır. O zamanlarda, daha sonra devrin tüm kıtalarını istila edecek olan dinozorlar evrimlerinin henüz başlangıç aşamasında bulunmaktadır. Yaklaşık 230 milyon yıl önce, ilk dinozorlar henüz ne çok iri ne de çok çeşitli idiler. Fakat kısa zamanda yeni yaşam şekillerine uyabilmek için farklılaşmaya başladılar. Bazıları ataları gibi etobur kalırken diğerleri otobur hale geldiler. Trias Devri sonunda yani 215 milyon yıl önce Amerika’dan Çin’e; Afrika’dan Avrupa’ya kadar hemen hemen her yerde dinozor fosillerine rastlanmaktadır. Günümüzden 150 milyon yıl önce dinozorlar yerküre üzerindeki en geniş hayvan topluluğuydu.

NE ZAMAN YAŞADILAR?

Milyonlarca yıl dünyaya hükmeden bu yaratıkların da bir sonu vardı. Günümüzden 80 ila 65 milyon yıl önce çok kısa bir sürede soyları tükendi. Bu dönemde beklenmedik bir olay canlıların bütün tarihini alt üst etti. Dinozorlar ve onlarla birlikte diğer birçok canlı varlık, deniz ve kara hayvanları, mikroskobik veya devasa yaratıklar sonsuza kadar yok oldular. Dinozorların neden yok olduğu sorusunun yanıtı yıllarca araştırıldı. Büyük bir olasılıkla, bu sorunun yanıtı hiçbir zaman tam olarak verilemeyecek.

Bunun yanında bazı bilim adamlarına göre, salgın hastalıklar, bazılarına göre dinozor yumurtaları ile beslenen ilkel memeliler veya bir Astroid’in dünyaya çarpması da öne sürülen teorilerden bazılarıdır.

Dinozorlar hakkındaki yeni buluntular hayal gücümüzü zorlamaya devam ediyor. Yok olmuş bir yaşam hepimizin ilgisini çekiyor. Dinozorların gizemli dünyasında keşfedilmeyi bekleyen çok soru var. Araştırmalar büyük bir hızla sürmektedir.

Dinozorlar milyonlarca yıl önce yaşamış olan çok iri sürüngenlerdi. Bilim adamları yere gömülü çok sayıda dinozor kemiği buldular . Bunları inceleyerek dinozorlara ilişkin pek çok bilgi elde ettiler . İlk dinozorlar yaklaşık 180 milyon yıl önce yaşadı. O zamanlar Dünya bugüne göre çok daha sıcaktı.Karalar bataklıklarla kaplıydı. Diplodokus gibi bazı dinozorlar bitkiyle besleniyordu. Dört ayağı üstünde yürüyen bu otçul dinozorun uzunluğu 27 metreydi. Bazı dinozorlar da et yiyordu. Etçil dinozorlardan , gorgozor arka ayakları üstünde durabiliyordu. Boyu 9 metreydi. Bu hayvan öbür dinozorları da yiyiyordu. Birçok otçul dinozor etçil dinozorlara karşı zırhlanmıştı. Ömeğin 5,5 metre uzunluğundaki ankilozorun sırtı kemik levhalarla kaplıydı. Bu levhalar düşmanlarını kandırmaya yarıyordu. Çünkü yere çöken ankilozor tıpkı bir kaya gibi görünüyordu. Dinozorların neden yok olduğu belirsizdir . Ama birçok bilim adamına göre Dünya´ya büyük bir göktaşı çarpmış, gökyüzünü saran toz ve duman örtüsü Güneş ışığını engellemiş, önce bitkiler , ardından da aç kalan otçul ve etçil dinozorlar ölmüştü.

Dinozorlar 100 milyon yıldan fazla bir zaman kara hayatına egemen olmuş hayvanlardır. Dinozor, Yunancada korkunç kertenkele anlamına gelen iki sözcüğün birleştirilmesinden oluşturulmuştur. Bunun nedeni, geçmişte bilimadamlarının dinozorları bir cins kertenkele sanmalarıdır. Türkçede yaygın fakat yanlış olarak dinazor diye yazıldığı da olur. Dinozorlar yeryüzünde ilk kez 200 milyon yıl önce göründüler. 65 milyon yıl önce ise, çok sayıda dinozor türünün nesli tükenmişti.

Dinasaur Yunanca korkunç ve kerkentele kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş bir isimdir. Kertenle olarak isimlendirilme nedeni ise bilimadamlarının dinozorların ilk keşfedildiğinde kertenkele türü zannetmeleridir. Türkçe’de yaygın fakat yanlış olarak kullanılan “Dinazor” kelimesinin doğrusu “Dinozor“dur. Dinozorların nesli 65 milyon yıl önce yok olmuştur. Nesli tükenmeden önce yeryüzünde 160 milyon yıl civarında yaşadıkları tahmin edilmektedir.

Dinozorların bazıları tavuk kadar küçüktür.
Bilinen tüm dinazor türleri son 20 yıl içerisinde keşfedilmiştir.
İlk kayıtlar geçen ilk dinazor müthiş bir sürüngen olan Megalosaurus etoburdur.
İkinci çağın son döneminde yaşadığı tespit edilen en büyük ve mükemmel dinazor olan Sue 17 Mayıs 2000'de Chicago Illinois Field müzesinde kamuoyuna gösterilmiştir.
Yeryüzündeki erozyon ve zamanla dinazorların ayak izlerinin %99'u kaybolmuştur
Dinozorlar 2 ana kategoriye ayrılmıştır. Saurischia ve Ornithischia. Saurischia dinozorları sürüngenler gibi pelvis eklem ve kemiklerden oluşmuştur. Hem etçil hem otçuldurlar. Otçul olan Ornithischia dinozorları da kuşlar gibi pelvis eklem ve kemiklerden oluşmuştur.
Staurikosaurus olarak isimlendirilen ilk dinozorlar 225 ile 250 milyon yıl önce 5 milyon yıl kadar yaşadığı tespit edilmiştir.
200 milyon yıl önce ortaya çıkan uçan hayvan Pterosaur kuştan daha çok sürüngene benzemektedir.
Iguanodon ilk isim verilen dinozordur. 1923 yılında İngiltere’nin Sussex şehrinde bulunmuştur.
Dinozorlar yeryüzünde 165 milyon yıl yaşamışlardır.
Yeryüzünde yaşamış olan en karmaşık canlı dinozorlar insanların dünyada yaşadığı sürenin 75 katı kadar bir süre (160 milyon yıl) dünyada yaşamışlardır.

DİNOZORLAR


Onlarla ilgili çok şey okuduk, binlerce film çekildi, belgeseller yapıldı. Bazı örnekleri 12- 15 katlı bir apartman büyüklüğünde olan dinozorlardan bahsediyoruz.

Tarih öncesinin efsane canlıları Dinozorlar, günümüzden 65 milyon yıl önce yok olmuşlardır. Bugüne kadar 700 farklı türü sınıflandırılmış olmasına karşın, bu gizemli hayvanların dünyasını tanıma konusunda henüz yolun çok başında bulunmaktayız.

Bilim dünyası dinozorlarla gerçek anlamda 19. yüzyılın ortalarında yaşayan İngiliz doğa bilimci Sir Richard Owen’ın çalışmaları ile ilgilenmeye başladı. Owen bu hayvanları, 1841 yılında, Yunanca “deinos” (korkunç), “saurus” (kertenkele) anlamına gelen iki sözcüğün birleşiminden oluşmuş Dinosauria (Dinozor) adıyla adlandırdı.

Dinozorlar omurgalı hayvanlardan sürüngenler (Reptilia) sınıfına girerler. Yumurtlayarak nesillerini devam ettirirler. Dinozorların cins adları, çoğunlukla özelliklerinden hareketle belirlenir. Çatal omur, üç boynuzlu yüz gibi. Bazı durumlarda da onları bulan kişi, bulundukları yer ya da üzerlerinde çalışan fosil bilimcinin adını alırlar.

Hayvanlar vücutları çok ısınır veya çok soğursa yaşamlarını sürdüremezler. Dinozorların vücut sıcaklıkları hava sıcaklığına bağlı olarak değişiyordu. Soğuk havalarda vücutları da soğuyordu. Bazı dinozorlar o kadar büyüktü ki, vücutlarının soğuması çok uzun zaman alıyordu.Yani gövdelerinin büyüklüğü sıcak kalmalarına yardımcı oluyordu.

Dinozorlar uzun yıllar "ürkütücü kertenkeleler" "canavarlar" hatta "ejderhalar" olarak adlandırıldı. Halk dilinde ve günlük yaşamda korkunç yaratıklar olarak tanımlandı. Aslında bu nitelendirmeleri hak etmemişlerdi. Onların bundan yaklaşık 200-250 milyon yıl önce yeryüzünde ortaya çıktıkları ve diğer canlılarla birlikte doğal çevreyi paylaştıkları artık biliniyor. Zaman içinde farklı cinslere ayrıştılar çeşitlendiler; ardından da yok oldular. Birdenbire yok oluşlarının nedeni bugün hala tartışma konusu.
Kaynak: .::GençMekan::. http://www.gencmekan.com/hayvanlar-alemi/74172-dinazorlar-hakkinda-bilgi-dinazor-resimleri.html#post465977

Bilim dünyası dinozorlarla gerçek anlamda 19. yüzyılın ortalarında yaşayan İngiliz doğabilmci Sir Richard Owen'ın çalışmalarıyla ilgilenmeye başladı. Owen bu hayvanları 1841 yılında Yunanca "deinos" (korkunç) ve "saurus" (kertenkele) anlamına gelen iki sözcüğün bileşiminden oluşmuş "dinozor" adıyla adlandırdı. Ancak dinozor fosillerine yönelik çalışmalar 20. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleştirildi. Nitekim bu hayvanların 600 kadar çeşidinin yüzde 40'ı 1970 yılından sonra bulundu.

Bilimsel araştırmalar dinozorların tarih öncesi dünyanın her kıtasında yaşadıklarını gösteriyor. Son olarak 1986 yılında Antarktika'da zırhlı ir "Ankylosaurus"a ait fosil ve bir "Drnithopood" iskeletinin bir bölümü ortaya çıkarıldı.

Alaska'da elde edilen dinozor bulgularıyla birlikte onların Kuzey Kutbu enlemlerinde de yaşadıkları kanıtlandı. Ne var ki dinozorların büyük bir bölümü soğuk ve kış olan bu kutup bölgelerinde bütün bir yılı geçirdikleri söylenemez. Daha mantıklı bir açıklama yaz aylarında düşmanları tarafından kovalanan otobur dinozorların bazılarının kuzeye Batı Kanada'ya doğru giderek taze yiecek aramış olmaları...

Orta Asya'daki Gobi de dinozorlara ait pek çok kalıntı sağlayan bölgelerin başında geliyor. Buradaki ilk bulgulara 1920 yılında ortaya çıkarılan "Protoceratops" cinsinden dinozorlara ait... Çinli ve Kanadalı fosil uzmanları 4 yıl süren uzun kazılardan sonra birçok fosil bulgusina rastladılar. Tüm bu çalışmalar gösteriyor ki dinozorlar en azından uzunca bir dönem gezegenimizin tüm kıtaların ayayılmış ve yeryüzünün mutlak hakimi olmuşlardı. Bir zaman aracına binelim ve bundan tam 200 milyon yıl öncesine bir yolculuğa çıkalım. Şimdi jeologların "Triyas Dönemi" adı verdikleri çağın tam ortasında bulunuyoruz. Yeryüzü henüz tek bir dev kıta görünümünde. "Pangea" adı verilen bu kıtayı yine tek ve dev bir okyanus "Panthalassa" çevreliyor.Ana kıta henüz devasa bir çöl yapısında... Sadece okyanus kıyılarında tropikal ormanlar yer alıyor.

İklim sıcak ve kurak. Kutup bölgelerinde de buzullar oluşmamış. Çünkü bu noktalarda sıcaklık ortalama 10 derece civarında... O günlerde daha sonra dönemin tüm kıtalarını istila edecek dinozorlar evrimlerinin henüz başlangıç aşamasında...

Fosil araştırmalarından çıkan bilim sonuçlara göre o tarihlerde dinozorlar mevcut hayvan coğrafyası içinde çok küçük bir yüzde oluşturuyorlar. O dönemde faunaya hakim olanlar "Therapsida" takımından ve sürüngen-memeli olarak tanımlanıyor. Nedeni ise özel kafatası yapıları. Bu hayvanlar daha sonra memelilerin içinde eriyip yok oldular. Ancak o tarihlerde yeeryüzüne egemen olan hayvanlar nemli iklim koşullarına mükemmel bir uyum gösteren amfibyumlar yani iki yaşayışlılar. Nitekim bu hayvanlar dinozorlardan önce de yaşıyorlardı. O günün bitki yapısı ve doğa koşulları memelilerin varlıklarına sürdürmelerini zorlaştırıyordu. Gökyüzünde ise ilk uçan sürüngenler belirmişti.

Dinozorların Triyas Dönemi'nin sonlarına doğru yeryüzüne egemen olmaları için birakç milyon yıl gerekti. Peki ama onların diğer sürüngenlere oranla avantajları neydi?

Birçok araştırmacıya göre dinozorlara bu üstünlüğü ayak yapıları sağlıyordu. Öteki sürüngeler kenarlara doğru yayılmış ayaklarla yürümek zorundaydılar. Bu da ciğerlerine yeteri kadar hava alıp vermelerini engelliyordu. Oysa dinozorlar gövdenin altındaki düz ayakları sayesinde dik durabiliyorlardı. Böylece hem koşup hem nefes alabiliyorlardı. Bunun sonucunda da çok hızlı hareket edebiliyor ve uzun süre bu duruma dayanabiliyorlardı. Yine bu özellikleri nedeniyle zamanla ön ayaklarını birer saldırı ve savunma silahına hatta giderek kanatlara dönüştürdüler.

Yaklaşık 160 milyon yıl önce dinozorlar yerküre üstündeki en geniş hayvan topluluğuydu. Ancak günümüzden 65 miloyn yıl önce çok kısa bir sürede soyları tükendi. Dinozorların neden yok olduğu sorusunun yanıtı yıllarca arıştırıldı. Bütün olasılıkla bu sorunun yanıtı hiçbir zaman tam olarak verilemeyecek.

Şimdilik 65 milyon yıl önce Kretase Dönemi'nin sonlarında iklimde meydana gelen kısa süreli ancak şiddetli bir değişiklik bu sorunun en mantıklı yanıtı gibi görünüyor. Bunun yanı sıra hem doğal hem de uzay kaynaklı felaketler de öne sürülüyor...

Uzay teorilerinden biri "ölüm yıldızı" diye adlandırılan ve pek çok bilim adamının varlığına inanmadığı "Nemesis" yıldızı... Teoriye göre her 26 milyon yılda bir binlerce yüzyıl süren bir kuyrukluyıldız yağmuru dünyayı etkisi altına alıyor. Bunlardan bazılarının atmosferde bıraktığı birikmiş parçalar güneş ışınlarının önünü keserek dünyayı yıllarca karanlıkta bırakıyor. Gökyüzünün kararmasıyla düşen sıcaklık ise pek çok hayvan ve bitkinin yok olmasına yol açıyor.

Bir başka dünya dışı teori ise Güneş'e yakın bir yıldızın belli aralıklarla yer değiştirerek kuyrukluyıldızları yörüngelerinden çıkardığı ve onları Dünya'ya doğru yönlendirdiği yolunda... Bazı bilim adamları ise bu felaketleri "X" gezegeni olarak adlandırılan onuncu bir gezegenin varlığına bağlıyorlar.

Öteki kanıtlar yok oluşun doğal felaketlerden kaynaklandığını gösteriyor. Yaklaşık 65 milyon yıl önce meydana gelen en büyük volkanik patlamaların birinde akışkan bazaltlar Hindistan'ın Dekkan Yaylası'nı oluşturmuştu. Bu belki de o zamanlarda dünyanının ikliminin değişmesinin nedeniydi. Bu değişiklik dinozorları başka yönlerden de etkilemiş olabilirdi.

Kuluçkadan çıkmamış "Sauropod" yumurtalarında bol miktarda az bulunan bir element olan selenyum tespit edilmişti. Selenyumun yer altından yüzeye çıkması volkanik patlamalar sonucu oluyordu. Epeyce zehirleyici olan bu elementin yüksek miktarlarının kuluçkadan sonra tavukların yumurtadan çıkmasını engellediği biliniyordu. Aynı etkinin dinozor yumurtaları için de geçerli olduğunu düşünmek pek de uçuk bir düşünce değildi. Peki neden dinozorlar öldü de kuşlar yaşamaya devam etti? Sadece bitki yiyenlerin yüksek dozda selenyum almış olabileceği fikri olası bir açıklama. Çünkü toz halinde selenyum yüklenen bitkileri yiyen dinozorların yumurtalarına zehirin geçmesi kaçınılmazdı. Otoburların soylarının böylece tükenmesi etoburlara yiyecek bir şey bırakmayarak bu hayvanların da yok olmasına yol açtı.

Dinozorların yok oluşunu açıklamaa çalışan teorilerden en popüler olanı dinozor yumurtalarının dinozor döneminin ilk yarısında ortaya çıkan küçük memeliler tarafından yendiğini iddia ediyordu. Dinozorlar bu memelilerle başa çıkamamışlardı. Çünkü sıcakkanlı olan bu hayvanlar çok hızlı hareket ediyor ve rahatlıkla saklanabiliyorlardı.

Bu teori az sayıda dinozor yumurtası bulunmasını da açıklıyordu. Ancak 100 milyon yıl boyunca memelilerle dinozorların nasıl bir arada yaşamaya devam ettikleri sorusuna bir yanıt getiremiyor.

Bir başka düşünce de dinozorların aptal ve kolay uyum sağlayamayan yaratıklar olduğu ile ilgili. Bu teoriye göre dinozorlar git gide büyüyerek çevreye ayak uyduramayan yaratıklar haline gelmişler gövdeleri büyürken beyinlerinin küçük kalması onların uyum güçlüğü çekmelerine yol açmıştı. Örneğin 30 tonluk bir "Brontosaurus"un beyni sadece 2265 gram çekiyordu. 1946 yılında bir paleontoloji uzmanı büyük hayvanların küçük hayvanlar kadar sıcaklık yaymadıklarını bu nedenle de küçük bir sıcaklık artışının 10 kiloluk bir erkek dinozorun testislerini fazlasıyla ısıtarak spermlerini öldürebileceğini öne sürmüştü.

Dinozorların soylarının tükenmesindeki etken büyüklükleri değilse de onların yeme alışkanlıklarıydı. Sadece bir tek çeşit bitki ile beslenen dinozorlar belki de bu bitkilerin ortadan kalkmasıyla yok oldular. Belki de seçebilme özelliklerinin var olmaması nedeniyle zehirli bitkileri yiyerek öldüler.

Diğer bilim adamları Kretase Dönemi'nin sonlarına doğru deniz seviyesinin düşmesi sonucu iklimde meydana gelen yavaş değişmeleri dinozorların soylarının tükenmesi için yeterli buluyorlar. Amerika'da yapılan araştırmalar iklimin daha soğuk ve nemli hale geldiğini ayrıca büyük dinozor topluluklarına yeterli yer kalmadığını da ortaya koyuyor. Tüm bu hipotezleri destekleyen pek çok kanıt var. Belki de Kretase Dönemi'nin sonlarında meydana gelen bir dizi felaket dinozor türünün aniden ortadan kalkmasına katkıda bulunmuştu. 65 milyon yıl öncesine ait bu sır perdesinin aralanması için yapılan araştırmalar arttıkça o günlerde yaşananların gümüzü ne kadar etkilediği daha kolay anlaşılıyor.

Dinozorların ordan kalkmasıyla bu ürkütücü yaratıkların yanı sıra yaşamlarını belli belirsiz sürdüren memelilere de gün doğmuştu. Dinozorların boşalması memelilerin git gide gelişerek çoğalmalarını en son dinozorlardan 61 milyon yıl sonra da atalarımızın ortaya çıkmasını sağlamıştı.

Ne var ki sadece dinozorların yok olmasını açıklayan bu teoriler o dönemlerde yaşayan diğer türlerin yok oluşlarına bir açıklık getirmiyor. Bu nedenle bilim adamları düna dışından gelmiş etkilere daha sıcak bakıyorlar.

Sinema tarihi boyunca yapımcıların en çok dikkatini çeken doğal yaratıkların başında dinozorlar geliyor desek pek de yanılmış olmayız herhalde. Gerek görkemli ve korkunç görünümlü gövdeleri gerek gizemli oyk oluşlarıyla vazgeçilmez senaryo malzemesi oldular hep Film yapımcıları teknik yetersizliklerden dolayı başarısız kalan girişimleri nedeniyle kimi zaman küçük düştüler kimi zaman iflas ettiler.

Ta ki Steven Spielberg'in Jurassic Parkı'na kadar Bilgisayarlı Görüntü Yaratma (CGA) tekniğiyle yine Spielberg'e ait Industrial Light&Magic Laboratuvarlarında hazırlanan film sinema efekti teknolojisinde yeni bir çığır açtı. Bu teknoloji daha sonra izleyiciyi The Lost World (Kayıp Dünya) ve Walt Disney Pictures'in dijital fotoğrafçılık ve özel efekt sihirbazlığını harmanlayarak "Dinasour" filmini buluşturdu.

"Dinasour" filmindeki 12 ana karakter ile 30'u aşkın dinozor cinsi tasarımcılar animatörler ve yönetmenlerin hummalı çalışmaları sonucunda ortaya çıkarıldı.

Görsel bir şölenin sunulduğu "Dinasour" filmi dijital film teknolojisindeki en önemli adımlardan biri. Çünkü bilgisayarla yaratılan görüntülerle doğa ilk kez bu kadar gerçekçi bir üslupla birleştiriliyor ve izleyiciyi tarih öncesi çağlara götürüyor.

Dinozorların 160 milyon yıl kadar yaşamasının sebeplerini şöyle açıklayabiliriz:

* Çevreye uyum sağladılar
* Puflu ve su geçirmez derileri sayesinde korundular ve kuru kaldılar
* Sert kabuklu yumurtaları sayesinde pek çok yavru yaşadı
* O dönemde yaşayan diğer hayvanlara oranla daha kolay yürüdüklerinden kolayca yiyecek bulup, düşmanlarından kaçtılar
* Bazı dinozorlar ot, bazıları da et yediklerinden yiyecek sıkıntısı çekmediler


Yeryüzünde çok sayıda dinozor türü bulunmaktaydı (1000 civarında) Bunlardan kimi bitkilerle beslenirken (sauropod), kimi et yiyordu (theropod) En kalabalık otçul dinozor türleri, apatosaurus ve brachiosaur idi Bunlar gelmiş geçmiş en büyük hayvanlardandı Örneğin apatosaurus 30 ton ağırlık ve 21 metre uzunluğa ulaşabiliyorduAma T-Rex örneğinin en küçüğünün 19,4 metre olduğunu gördülerÜstelik carnotaurus boynuzlu,çok görülmeyen türlerdendiAyrıca ceratosaurus türünün küçük ayakları vardı ama çok ölümcüldü Diğer otçul dinozorlar, kendilerini etçil dinozorlardan korumaya yarayacak özel silahlara sahipti Örneğin triceratops, başında üç boynuz taşırken, ankylosaurus çıkıntılı kemiklerle korunuyor, styracosaurus’un kuyruğunda ise sivri dikenler bulunuyordu


Tabiki bazı kısa bacaklı dinozorlar vardıBunlardan deinonychus gibi ve kuzeni oviraptor gibi dinozorlar örnek verilebilirBu dinozorlar süratli ve yırtıcı olabilir


Etçil dinozorlar, tıpkı insanlar gibi arka ayaklarının üzerinde yürüyorlardı Ön ayakları çok küçüktüler


Spinosaurus, Tyrannosaurus, Carnotaurus gibi bazıları son derece büyükken, Compsognathus (yaklaşık 5,5 kg ve 60 cm) gibileri de son derece küçüktü


Dinozorların yumurtaları oldukça kalın kabukluydu Bu kabuk içerisindeki yavruyu koruyor ve içindeki özel bağ sayesinde yavru güven içinde büyüyordu


Dinozorlarla aynı dönemde pterosaurus,archaeopteryx gibi uçabilen canlılar da vardı, ama bunlar dinozorlarla çok yakından ilgili değildi Aynı zamanda ichthyosaurus ve pleisiosaurus gibi çok sayıda yüzebilen sürüngen de vardı Ama bunlar da dinozorlarla yakın bir ilintiye sahip değillerdi



Yok Oluşları

Dinozorların nasıl yok olduğuna dair bugüne değin bir çok iddia ortaya atılmıştır Geçmişte, dinozorların kısa bir süre içinde toplu olarak nasıl yok oldukları uzun bir süre açıklanamamış ve yanardağ patlamalarından dünyadaki iklim değişikliklerine kadar çeşitli teoriler ortaya atılmıştır
1980 de ise Nobel ödüllü fizikçi Luis Alvarez ve oğlu jeolog Walter Alvarez dinozorları bir göktaşının ortadan kaldırdığını ileri sürdüler Alvarezler'in bu görüşü 85 li yılların sonları ve 90 lı yılların başlarında bilim çevrelerinde ağırlık kazanmış ve ilerleyen yıllarda da ortak kabul olmuştur Yapılan araştırmalar da bu görüşü kanıtlamıştır Dinozorların nasıl yok olduğuna ilişkin bilim adamlarının sahip oldukları bu görüş dinozorların sonunun 65 milyon yıl önce yaklaşık 10 km çapında bir göktaşının Dünya'ya çarpmasıyla gerçekleştiğini açıklar Bu göktaşı saatte 54000 km hızla Meksika'nın Yukatan Yarımadası açıklarında Dünyaya çarpmış ve çarpma anında 200000 km³ (her bir kenarı 58480 tane çamaşır makinesinden oluşan dev bir küp olarak düşünülebilir !) madde buharlaşmış, erimiş ya da yüzlerce kilometre öteye savrulmuştur Bu çarpma sonucu canlı türlerinin %70'inden fazlası yok olmuş ve 170 km çapındaki, Dünya'nın en büyük kraterlerinden biri olan Chicxulub krateri meydana gelmiştir Çarpmanın 100 milyon megaton TNT'ye eşdeğer bir enerji açığa çıkardığı tahmin edilmektedir Çarpma sonucu oluşan toz tabakası atmosferi kaplamış, Dünya aylar boyu karanlıkta kalmış, sıcaklık suyun donma derecesine kadar düşmüş ve asit yağmurları yaşanmıştır Aylarca süren bu karanlık ve soğuk dönemde bitkilerin fotosentez yapamaması besin zincirini yıkmış ve bu felaketler zinciri de dinozorların sonunu hazırlamıştırDünya hiç güneş görmeyince buz devri oluşmuştur Dinozorlar da bu sırada ölmüştür.

Dünyada yaklaşık 230 milyon yıl önce ortaya çıkan dinozorlar, 65 milyon yıl önce de henüz bilinmeyen bir nedenle aniden yok oldu. Günümüzde insanlar, bir zamanlar dünyaya hakim olan bu canlıları ancak fosiller aracılığıyla tanıyabiliyor. Çin'in güneybatı kesimindeki Yunnan eyaletine bağlı Lufeng ilçesinde yer alan bir vadi, dinozor fosilleriyle bilinen bir yer.
Lufeng ilçesi, dünyada bugüne kadar en çok, en eski ve en iyi korunan dinozor fosillerinin bulunduğu bölgelerden biri. Çin Bilimler Akademisi'ne üye Bilim ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Cheng Jinpei, buradaki dinozor fosilleri ile doğal ortamın, turizm ve ekonomi açısından değerli bir hazine olduğunu belirterek, bu kaynakların etkili biçimde korunup ölçülü değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekmişti.

Yunnan eyaletinin merkezi Kunming'e yaklaşık 60 kilometre mesafede yer alan Dinozor Vadisi, yaklaşık bir kilometrekare genişliğindedir. Tarihi kalıntıların korunduğu ve bilimsel araştırmaların yürütüldüğü bir merkez olmanın yanı sıra, turistik gezi ve eğlenceye dayalı bir kültür parkı olarak da kullanılan vadi, dinozor kalıntılarının gezildiği bölge ile Jura Devri Eğlence Parkı olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Vadi, bu yıl 18 Nisan günü ziyarete açıldı.

Vadinin ana girişinde 28 metre yüksekliğinde dört sütun bulunuyor. Zemini bembeyaz mermerle kaplı bronz renkli sütunların üzerinde, Jura Devri'nin gizemini temsil eden 240 dinozor motifi görülüyor. Buradan servis aracıyla Jura Yolu'nda ilerleyerek keşif ve gezi bölgesinin merkezi Dinozorlar Kampı'na ulaşıyoruz. Rehberimiz kamp hakkında şu bilgileri verdi:

"Dinozorlar Kampı, Çin'de dinozorlar hakkında en kapsamlı ve yetkin bilgi alabileceğiniz, yüksek bilim ve teknoloji düzeyine sahip, izleyici katılımını da sağlayan bir bilim merkezidir. 'Göktaşı Çukuru' adı verilen 360 derece ekranlı sinema salonunda göktaşlarının yere düşüşü, yanardağların patlayışı ve dinozorların yok oluşu, yüksek teknolojiler kullanılarak gözleriniz önünde canlandırılıyor."

Dinozorlar Kampı'nda yer alan Dinozor Kalıntıları Koruma Merkezi ise, dinozor fosillerinin bulunduğu bir kazı platformunun üzerinde kurulu. Yüksekliği 15 metre, genişliği 40 metre ve uzunluğu 83 metre olan, 160 milyon yıl öncesine ait bir jeolojik dönemden kalma bu kazı alanında, bugüne kadar yaklaşık 20 dinozora ait fosiller bulundu. Yapılan çalışmalar, bu plaformun altında yaklaşık 400 dinozor fosili daha bulunduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra merkezde 60 dinozor fosili de sergilenmekte. Bu merkez, dünyada bu kadar çok dinozor fosiline ev sahipliği yapan tek alan olma özelliğini taşıyor.

Dinozor kalıntılarının yanı sıra vadide bir de "Jura Devri Eğlence Parkı" da var. Eski ağaçların yanı sıra yapay şelale, akarsu ve gölcüklerden oluşan park, dinozorların egemen olduğu Jura Devri'ndeki çevreyi yeniden canlandırıyor. "Tarih öncesi orman", "Timsah Nehri" ve "Dinozor Kabilesi" olarak adlandırılan manzaralar ile "Bataklıkta Keşif" ve "Zaman Mekiği" adlı eğlence programları, ziyaretçilere heyecan ve zevk dolu bir deneyim yaşatıyor. Gao Ya adlı Çinli çocuğun park hakkındaki izlenimleri şöyle:

"Şu an bastığımız toprağın altında, yaklaşık 200 milyon yıl önce onbinlerce dinozorun yaşadığını öğretmenimizden öğrendim. Bu güzel dünyamızda artık bulunmayan dinozorları yalnızca kitap veya filmlerden tanıyoruz. Ancak bugün Dinozorlar Vadisi sayesinde Jura Devri'ndeki dinozorlar dünyası gözlerimizin önünde canlandı. Buradaki amcalara ve teyzelere teşekkür etmek istiyorum."

Lufeng'deki Dünya Dinozorlar Vadisi, çok sayıda dinozor fosili barındırmasıyla ismini tüm dünyaya duyurdu. Tarih öncesindeki dinozor devrini yeniden canlandıran bu parkta, dinozorlar hakkında merak ettiğiniz her konuda bilgi sahibi olabilirsiniz.

Korkunç sürüngen anlamına gelen "dinozor" sık sık duyduğumuz, pek de yabancı olmadığımız bir kelime. Bu yaratıklar, fosillerinden anladığımız kadarıyla 225 milyon yıl önce yeryüzünde yaşamaya başladılar ve 65 milyon yıl önce aniden tamamen yok oldular.

Halkın merakını uyandıran bu yaratıkların gündeme gelmesi, eskiden beri bazı yerli ve yabancı dergilere evrim konusuna zemin hazırlama fırsatı verir. Mesela TÜBİTAK'ın Bilim ve Teknik dergisi, Ekim 1993 sayısında, kapak yaptığı dinozorların hayatı ve yok oluşları ile ilgili yazının devamında Darwin'in görüşlerini yayınlıyordu. Aynı derginin Ağustos 1983 sayısında da dinozorların yok oluşları kapak yapılmış, ardından da "Hayat Nasıl Başladı?" başlıklı evrim senaryolarına yer verilmişti. Ağustos 1978 tarihli National Geographic adlı araştırma dergisinde de, dinozorların hayatları ve ölümleri ele alınarak, evrimleşerek nasıl kuş oldukları izah edilmeye çalışılmıştı.
Ne var ki bu iddia, 1986 yılında ilim dünyasına açıklanan Protoavis adlı 225 milyon yıllık bir kuş fosili tarafından bir anda yıkılıverdi. Anlaşıldı ki, dinozorlar ilk tarih sahnesinde görüldüğü sıralarda, kuşlar gökyüzünde serbestçe kanat çırpıyorlardı.
????: Tevbe ~ Tevbe Edenler'in Sitesi !! http://www.tevbe.org/forum//showthread.php?t=85852

Dinozorların ortaya çıkışları hayatları ve yok oluşları, evrimi çağrıştırmak şöyle dursun, tamamen aleyhinde bir takım deliller sergiliyor. Onlar tarih sahnesinden nasıl ve neden silindi? Bu soruya verilen cevaplardan evrime bir pay çıkarmak, pek de inandırıcı gözükmüyor. Çünkü evrim görüşüyle asıl cevaplandırılmak istenen, türlerin nasıl yok olduğu değil, nasıl ortaya çıktığı problemidir. Ne enteresandır ki, evrimle ilgili kitaplarda dinozorların kökeni konusunda hemen hemen hiçbir bilgiye ve tatmin edici delile rastlanmaz.

Ayrıca şu bilinmelidir ki, dinozor türlerinin felaketlerle aniden yok oluşu gerçeği, tedrici Darwinist evrime izin vermemektedir. Eğer bu yaratıkların başka bir türe dönüşerek zamanla yok oldukları gösterilse idi, bu evrimcilerin bir malzemesi olabilirdi.

Dinazor Sürüngenler sınıfının, soyu tükenmiş bir takımı, ikinci jeoloji çağında yaşamışlardır. 1882'den önceki yıllarda insanlar tarih öncesi devirlerde yaşamış olan korkunç görünüşlü dev yapılı dinozorların varlığından habersizdiler. O yıl, Sussex (ingiltere) kentinde bir yol yapımı için gerçekleştirilen kazım sırasında bir dinozorun fosili bulundu.

Daha sonraki yıllarda Dünyanın çeşitli bölgelerinde başka fosiller de gün ışığına çıkarıldı. Bunlar arasında uzun kemikler, omurgalar ve hatta hayvanın yumurtaları da vardı. Yapılan çalışma ve araştırmalar, bu hayvanların tarihin hangi çağında yaşadıklarını ve vücut yapılarını ortaya koydu. Bulunan parçalardan yola çıkılarak dinozorun iskeleti yeniden kuruldu.

Dinozor adı Yunanca denios (korkunç) ve sauros (kertenkele) sözcüklerinin birleştirilmesiyle türetilmiştir. Dinozorlar 120 milyon yıl varlıklarını sürdürdükten sonra, 190 milyon yıl önce yeryüzünden silinen bir sürüngen topluluğudurlar. Hayvan fosillerini inceleyen bilim adamlarına (paleontolog) göre çeşitli dinozor türleri yalnızca boy ve kilo bakımından değil, alışkanlıkları ve yaşam biçimleri bakımından da büyük farklılıklar gösteriyordu.

En büyük dinozorun ağırlığı 40 tonu, uzunluğu 25 metreyi bulabiliyordu. Ancak daha küçük örnekler de vardı. Kimi dinozorlar etçildi. Bunlar otçul dinozorlarla besleniyorlardı.

Etçil dinozorlar karalarda yaşarken, en iri grubu oluşturan otçul dinozorlar yaşamlarının büyük bir bölümünü sularda geçiliyorlardı. Archimedes yasasına göre, suyun, içindeki bir cismi, cismin hacminin ağırlığına eşit bir güçle yukarı doğru itmesi nedeniyle, bu hayvanlar su içindeki vücutlarının büyük ağırlığını daha kolay taşıyabiliyorlardı.

Dinozorların tümünün ortak özelliği ise beyinlerinin çok küçük olmasıdır. Bu da dinozorların fazla zeki olmadıklarını düşündürmektedir, örneğin 8 metre uzunluğunda ve birkaç ton ağırlığında olan Stegozorun beyni ancak 70 gram kadardı. 1882 yılında ingiliz paleonto-loğu H.G. Seeley, dinozorları leğen kemiklerinin oluşum biçimlerine göre iki gruba ayırdı, ilk gruba sorisk (sürüngen le-ğenli), ikinci gruba ornitisk (kuş leğenli) adını verdi, ilkin soriskler ortaya çıkmıştı.

Bunların büyük çoğunluğu etçil olup, çok gelişmiş arka ayakları üzerinde yürürlerdi, ön ayak-larıysa az gelişmişti. Hatta kimi kez nesneleri kavrayabilecek bir el biçimindeydi, ilk etçil soriskler genellikle küçüktü. Ama daha sonra ortaya çıkan otçul soriskler arasında daha iri olanları da vardı. Hemen hemen tümü dört ayaklı olan ornitisklerinse hepsi otçuldu. Fakat bunların da kendi aralarında büyük farklılıklar vardı.

Soriskler arasında en bilineni 8 ton ağırlığına ulaşabilen, kuy-ruğuyla birlikte uzunluğu 15 metreyi geçen korkunç görünüşlü etçil Tirannozor'dur. Yalnızca arka ayakları üzerinde yürüyen bu hayvan tırnaklarla donatılmış ön ayaklarını avlanma sırasında kullanırdı. Fakat en etkili ve korkunç silahları 15-20 santi metre uzunluğundaki sivri dişleriydi.

Bir diğer sorisk örneği de, burun kemikleri üzerinde kısa bir boynuzu bulunan etçil Seratozor'du. Mezozoik devirdeki en iri hayvanlar hep otçul ve dört ayaklıydı, örneğin 25 metreyi geçen uzunluktaki vücutlarına oranla çok küçük başlara sahip olan Diplodokus ve Brontozor bunlar arasında sayılabilir. Zayıf dişleriyle toprağı ve otları eşeleyerek beslenmeye çalışan bu hayvanlar, hareketlerinin yavaşlığı nedeniyle genellikle etçil dinozorlar tarafından parçalanırdı. Ornitisklere giren dinozorların çok daha fazla türü vardır, iki bacaklı bir otçul olan Trako-deni'in ayakları, yüzmesini sağlayacak şekilde perdeliydi.

Gaga biçimindeki ağzını kaplayan yüzlerce diş, ağaç köklerini ve bitkileri kolayca koparmasına yardımcı oluyordu. Bir başka otçul da dört ayaklı Stegozor'du. Sırtını kaplayan üçgen şeklindeki sırt plakaları ve kalın kuyruğunda bulunan dört büyük çıkıntı hayvanın etçillerden korunmasını sağlıyordu.

Vücudu zırhla kaplanmış gibi olan bir başka dinozor da An-kilozor'du. Herhangi bir tehlike durumunda toprağa sıkıca kapanan hayvanın zırhını delebile-cek pek az sayıda canlı vardı. Onritisklerin bir başka türü de ortalama 9 m. uzunluğundaki Iguanodont idi. iki ayağı üzerinde yürüyen bu hayvan geçtiği yerlerde kuş pençesi gibi izler bırakırdı. 5-8 metre uzunluğunda 3 boynuzla korunan büyük başlı Triseratop da tarih öncesi devirlerin en büyük canlıları arasında yer alır. Bu hayvan günümüzde yaşayan gergedanı andırıyordu.

Mağara insanlarının da canlı bir dinozor görmüş olmalarının olanaksız olduğu kesinlikle saptanmıştır. Çünkü ilk insanlara ait izler bundan dört milyon yıl öncesine dayanır. Bu dönemde dinozorlar çoktan ortadan kalkmıştı. Dinozorlar konusundaki bütün bilgiler topraktan çıkarılan fosillerin incelenmesiyle elde edilmiştir. Soylarının tükenmesine ilişkin görüşler ise bir takım varsıyımlara dayanır.

Bilim adamlarının büyük çoğunluğuna göre dinozorlar mezozoik devrin sonlarına doğru görülen büyük çevre ve doğa değişiklikleri nedeniyle ortadan kalkmışlardır. özellikle iç denizlerin kuruması bu dönemin en belirgin özelliğidir. Birçok su yatağı' yok olurken dinozorların yaşadığı geniş sulak bölgeler de kurumuştur.

Bitki örtüsünün değişmesiyle mevsimler ortaya çıkmış, kışın yapraklarını döken ağaçlar yetişmeye başlamıştır. Dina-zorlar bu yeni koşullara ve soğuğa ayak uyduramamışlar, milyonlarca yıldır beslendikleri bitkilerin yerini alın yeni ağaçlan benimseyememişlerdir. Otçul dinozorların sayısının yavaş yavaş azalması bunlarla beslenen etçil dinozorların da azalmasına yol açmıştır.

Dinozorların sayılarının tükenmesi hemen hemen 20 milyon yılda gerçekleşmiştir. Kısa bir süre önce öne sürülen başka bir görüş ise dinozorların tükenişini başka bir şekilde ele almaktadır. Amerika'daki Harvard Üniversitesi profesörlerinden R.T. ***-ker'e göre dinozorlar yok olmamışlardır. Çok farklı da olsa başka bir biçimde yaşamlarını sürdürmektedirler.

dinazorlar, ihtiyozorlar da bu sınıfta incelenir. Bugün yeryüzünde yaşayan 7000 kadar türü bilinmektedir. Vücutları pul veya kemiksi plaklarla örtülüdür.

dinazorlardan yrannosaurus rex ve t-rex normalde aynı dinazordur t-rex tyrannosaurus rex in kısa ismidir .

Kemik kazıcıları, fosil avcıları kenara çekilin! Bilim adamlarının yeni kuşağı, bilgisayar modellemeleri yoluyla ve yaşayan hayvanlarla ilgili daha derin bilgiler edinerek dinozorları --sanal olarak-- yaşama döndürüyor.Azman erkek timsah meşe ağaçları altında kumda yatıyordu. Birkaç gün önce Florida’nın merkezindeki bir gölün bulanık sularından çıkarılmıştı. Araştırmacılar görür görmez ona Koca Adam adını taktı. Bir kanepe boyundaydı ve yağlı gerdanı başını bir çift yastık gibi iki yandan kuşatıyordu. Rakiplerinden biri kuyruğunun ucundan yaklaşık otuz santimlik bir lokma koparmasaydı boyu dört metreyi bulacaktı.

Sırtında dört kişi oturuyordu. Ürken timsahlar kuyruklarıyla sağı solu kırbaçlamakla kalmaz, burulup bırakılmış kalın bir lastik gibi yerde kıvrıla kıvrıla döner. Ama ağzı bantlanmış, gözleri bir havluyla örtülmüş Koca Adam olduğu yerde uslu uslu, bir bavul kadar hareketsiz duruyordu. Hali tavrı, bilimsel bir deneye konu olan değil de güneş banyosu yapan bir timsahınkini andırıyordu.Bilim adamı Gregory Erickson birkaç adım ötede sert bir ifadeyle durmuş, ucuna kuvvetölçer denilen küçük kare bir levhanın takılı olduğu plastik bir sırık tutuyordu elinde. Bu aleti ısırma kuvvetini ölçmek için hayvanın ağzına sokmak niyetindeydi. Erickson aynı zamanda tek parça kalmak niyetindeydi ki bu da yüzündeki ciddi ifadeyi gayet anlaşılır kılıyordu.

Timsahın sırtındaki adamlardan biri havluyu ve bandı çekip aldı. Hayvan gözlerini açıp tısladı. Çenesi bir iner kalkar köprü gibi yavaş yavaş açıldı. Erickson kuvvetölçeri sağ üst çenenin arkasındaki en iri dişin altına koyunca çene şak diye kapandı.Hayvanın çenesi neredeyse 1350 kiloluk bir kuvvetle kapanmıştı.Bu küçük deneyin garip tarafı aslında dinozorlarla ilgili olması. Paleobiyolog Erickson, kemiklerde kalan diş izleri de dahil olmak üzere tyrannosaurus’ların beslenme davranışını araştırıyor. Bu araştırma onu genel anlamda ısırıklar hakkında daha çok şey öğrenmeye ittiği için burada timsahlarla fazla mesai yapıyor.

Yeni bir tür mü?
Az çok 70 milyon yıllık Troodon'a benzetilerek yaratılmış Troody adlı 21. yüzyıl dinozoru, doğum yeri olan MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) kampusunda gezintiye çıkmış. Troody'nin refakatçisi ve yaratıcısı olan mühendis Peter Dilworth, yapay deriyle kaplanmış eksiksiz bir koleksiyonu pazara sunmayı hedefliyor; müzeler, lunaparklar ya da harcayacak 100.000 doları olan herkes için. "Soyu tükenmiş hayvanların binlerce türünü biliyoruz," diyor. "İnsanlar ne kadar çok talepte bulunursa o kadar çok üretmek isterim."

Paha Biçilmez
Patagonya'daki buluntu yeri Auca Mahuevo'dan gelen bir dinozor yumurtasının kırılarak açılmış gri kabuğu, 80 milyon yılın ardından minik göz çukurlarını hâlâ koruyan, açık kahverengi, 2,5 santimlik fosilleşmiş bir kafatasına beşik olmuş. Kazı yöneticilerinden biri olan paleontolog Luis Chiappe, "Bu son derece ender rastlanan türden bir buluntu," diyor. "Buradaki dinozorların Titanosaurus olduğuna işaret eden en önemli örneklerden biri." Aynı yerde o kadar çok yumurtaya rastlandı ki --yüz binlerce-- içindekileri incelemek için bu yumurta feda edildi.

Korku Bilimi
Gregory Erickson, elinde bir kuvvet dönüştürücüyle yavaş ve emin adımlarla timsaha yaklaşıyor. Bir ne? "Çok pahalı bir banyo tartısına benzeyen bir cihaz bu," diye açıklıyor Florida Eyalet Üniversitesi paleobiyologlarından Erickson. Timsah, dişlerini bu kuvvet dönüştürücüye geçirdiğinde cihaz ısırığın gücünü ölçüyor. Erişkin iri timsahların ısırma kuvveti, genellikle 900 ve 1000 kg arasında --Tyrannosaurus rex için tahmini olarak hesaplanan aralığa yakın. T. rex'in çenesi ve dişleriyle bir timsahınki biyomekanik açıdan benzerlik taşıdığı için T. rex'in yemek yeme davranışı da pekâlâ kurbanının kemiklerini bir ısırıkta paramparça eden bu modern sürüngeninki gibi olabilir.

Dinozor Hareketi
Kocaman bir baş ve kuyruğun taklidi olan ahşap bir iskelet yüklenmiş Utah Üniversitesi master öğrencisi Jason Otterstrom, sıçrayıp dönerek, 150 milyon yıl önce yaşamış Allosaurus benzeri bir yırtıcının çevikliğini test ediyor. "Bu deney önce şaka olarak başladı," diyor deneyin danışmanı olan karşılaştırmalı fizyoloji uzmanı David Carrier. "Öğrencilerimden biri 'Hadi hepimiz Barney gibi giyinelim' dedi"--TV'deki şu mor dinozor. Kuyruğunun yatay biçimde tutan iki ayaklı, iki tonluk bir hayvanın çok hızlı dönemeyeceğini keşfettiler. Bununla birlikte, kıvrık bir kuyruk, dönüşteki ataleti yarı yarıya azaltıyor. Peki Allosaurus'u yeni baştan çizme zamanı geldi mi? Henüz değil. Diğer bilim adamları daha fazla kanıt istiyor.

Bu Bir Kuş mu?
Hayır, o bir Corythosaurus. Bu "miğferli kerkenkele" gagası ve dişleriyle gerçekten de önüne ne gelirse silip süpürebilir. Az çok tırtıklı makas gibi çalışan gagası, üst ve alt bölümlerdeki oyuklar ve çıkıntılarıyla birbirine sürtünerek bitkileri koparıyordu. Ardından büyük diş öbekleri (dev bir "azıdişi" oluşturacak biçimde bir araya gelmiş yüzlerce diş) öğütme işini üstleniyordu. Bu bipedal (iki ayaklı), dört ton ağırlığındaki yaratıklar, 75 milyon yıl önce Kuzey Amerika'nın batısını kaplamış olan palmiyeler, eğreltiotları ve manolyalarla beslenmişti muhtemelen.

Adı Temize Çıktı
Oviraptor hak etmediği kötü bir üne sahip. 1923'te, Moğolistan'ın Gobi Çölü'nde keşfedilen türün bilinen ilk fosili, Protoceratops'a ait olduğu düşünülen yumurta fosillerinin üzerinde duruyordu. Bilim adamları bu gagalı, dişsiz theropod'u, Protoceratops yumurtalarını çaldığını varsayarak "yumurta hırsızı" olarak adlandırdı. Bu tabloda yanlış olan şey nedir? Son onyılda bulunan kanıtlara bakılırsa, her şey. New York Eyalet Üniversitesi-Stony Brook'tan paleontolog Catherine Forster "Artık Oviraptor'un kendisinin kuluçkaya yattığını biliyoruz," diyor. "Paleontologlar, benzer yuvaların üzerine oturmuş birkaç tane daha Oviraptor buldu; önkolları, tıpkı kuşların yaptığı gibi, koruyucu bir biçimde yuvanın çevresine uzanmıştı." Kesin kanıt mı? Yuvadaki bazı yumurtalar, 80 milyon yıllık Oviraptor embriyoları içeriyordu.

Bunu Biliyor muydunuz?
"Aman tanrım, ne kadar büyümüşsün!" Günümüzde bir dinozor ailesi toplantısı gerçekleşebilseydi en sık kullanılan cümle bu olurdu herhalde. Çünkü bazı dinozorlar inanılmaz bir hızla büyüyordu; yeryüzünün gelmiş geçmiş tüm hayvanlarından daha hızlı.

Florida Eyalet Üniversitesi'nden paleobiyolog Gregory Erickson ve meslektaşları, sürüngen fosillerinin kemik kalınlığını ölçüp sonra da kemiklerdeki büyüme çizgilerini sayarak dinozorların büyüme hızını hesapladı. Canlı hayvanlarla kıyaslamalar yaparak dinozorların yaşayan sürüngenlerden çok daha hızlı büyüdüğü sonucuna vardılar. Dev otçul Apatosaurus'un (önceden Brontosaurus olarak biliniyordu) en hızlı büyüme döneminde, günde 10 kilodan fazla ağırlık kazandığı hesaplandı. 100 ton ağırlığındaki devasa Argentinosaurus'un ağırlığınınsa günde 50 kilodan fazla arttığı sanılıyor! Buna karşın, mavi balinayla hiçbiri boy ölçüşemiyor: Günde 66 kilo alan mavi balina, hâlâ bilinen en hızlı büyüyen --ve en büyük-- hayvan.

Nijer’de, Sahra çölünde ortaya çıkarılan fosillerin önceden bilinmeyen 2 yeni etobur dinozor türüne ait olduğu belirlendi. “Acta Palaeontologica Polonica” dergisinde yayımlanan yazıya göre, ABD’li araştırmacılarla çalışan Bristol Üniversitesi’nden bir araştırmacının tanımladığı bu iki yeni türden birinin sırtlanlar gibi leşle beslendiği, diğerininse avcı olduğunun tahmin edildiği vurgulandı. 110 milyon yaşındaki fosillerin, Chicago Üniversitesi’nden doktor Paul Serano tarafından, 8 yıl önce Nijer’de, Sahra çölünün Tenere bölgesinin batı kesiminde ortaya çıkarıldığı kaydedildi.

“Kryptops palaios” ya da “gizli yaşlı yüz” adı verilen dinozorlardan birinin yaklaşık 8 metre uzunluğunda ve üzerinde boynuzumsu bir kaplamanın bulunduğu kısa burunlu olduğu belirtildi. Bu dinozor türünün, Güney Amerika ve Hindistan’da “abelisaurids” olarak bilinen dinozor grubu üyeleri gibi kısa ve zırhlı çenesiyle leşlerin iç kısımlarını yiyebildiği kaydedildi.

“Eocarcharia” ya da “kötü bakışlı şafak köpek balığı” adı verilen diğer tür, en büyük yırtıcı olarak bilinen “Tyrannosaurus rex” gibi yırtıcıların bulunduğu “Carcharodontosaurids” grubundan ve 12 metre uzunluğunda. Bu yırtıcı tür sahip olduğu bıçak gibi keskin dişleriyle avını parçalarına ayırarak besleniyor. Araştırmacılar, “Eocarcharia”nın gözlerinin üzerindeki kabarık kemikli kaşlarının bu türe vahşi bir görüntü verdiğini ve çiftleşme döneminde rakiplerini korkuttuğunu tahmin ediyor.

Zoological Journal of The Linnean Society, ördek gagalı dinozorlar grubuna dahil olan ve bugüne kadar bilinmeyen dinozordan kalanlar ABD'nin Yellowstone Ulusal Parkından sonra en iyi korunan alanı Grand Staircase-Escalante National Monument'ta bulunduğunu duyurdu.

Utah Üniversitesi Doğal Tarih Müzesi'nden Terry Gates ve Scott Sampson, iyi korunmuş halde bulunan 76 santimetrelik kafatasına ve 300 kadar dişi olan güçlü bir çeneye sahip yeni dinozor türüne "Gryposaurus monumentensis" adının verildiği ve "kanca gagalı kertenkele" anlamına geldiği belirtildi.

Dinozorun kafatasının 2002 yılında bir mobilya imalatçısı tarafından bulunduğu, 2 yıl sonra da derinlemesine kazı çalışmalarına başlandığı ifade edildi. Söz konusu dinozorun barışçı bir otobur olduğu ve boyunun da 7 ila 10 metre arasında olduğu tahmin ediliyor.

Amerikalı bilim adamları, 65 milyon yıl önce büyük bir göktaşının Dünya’ya çarpması sonucu nesli tükendiği sanılan dinozorlarla ilgili bilinen teorilerin aksine ilginç bir iddia ortaya attı. Buna göre çarpışmadan hemen sonra Dünya’nın atmosferi o kadar sıcaklaştı ki tüm dinozorlar birkaç saat içinde öldü. Wired News’ün haberine göre Colorada Üniversitesi’deki bilim adamlarının ulaştığı sonuçlar, dinozorların neslinin Meksika yakınlarındaki çarpışmanın ardından zaman içerisinde tükendiği yönündeki yaygın inanışla çelişiyor. Bu teoriye göre çarpışma etkisiyle atmosfere yayılan tozlar güneşi engelleyerek dünyayı soğuk ve karanlık bir kışa sürükledi. Zorlu yaşam koşulları da dinozorların neslinin tükenmesine yol açtı.

BİR KAÇ SAAT İÇİNDE YAŞAM SONA ERDİ Yeni teori böyle bir ‘nükleer kış’ etkilerini tamamen göz ardı etmiyor, ancak çarpışmanın ardından geçen birkaç saatin dinozorların sonunun gelmesinde en büyük paya sahip olduğunu savunuyor. Araştırmayı gerçekleştiren ekibin lideri Doug Robertson, “Nükleer kış etkisinin önemli olduğunu düşünüyoruz, ancak çarpışmanın etkisiyle ortaya çıkan sıcaklık dinozorlarla birlikte dünya üzerindeki bir çok canlıyı anında öldürdü” dedi.

DÜNYA DEV BİR FIRINA DÖNDÜ Ekibin hesaplarına göre, çarpışmayla birlikte açığa çıkan enerji 100 milyon ****ton TNT’ye denk geliyor. Darbenin etkisiyle ortaya çıkan toz ve yığınlar göğe yükselirken bunların bir kısmı atmosferde bile yanmayı sürdürdü. Açığa çıkan bu yoğun enerji dünyayı dev bir fırına çevirdi. Araştırmacılara göre çarpışma sırasında denizde ya da yeraltında olmayan tüm organizmalar birkaç dakika ya da saat içinde öldü. Araştırmanın diğer jeologlar tarafından da onaylanması durumunda, çarpışmadan sonra dinozorların ölmesine rağmen neden bazı organizmaların hayatta kalmayı başardığı konusunda ipuçları vermesi bekleniyor. Robertson hayatta kalan organizmalar arasında timsah, kaplumbağa hatta kuşların bulunduğuna da dikkat çekti.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Nisan 2011       Mesaj #12
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
hakkında bigi istiyorum
Sponsorlu Bağlantılar
emirhan5461 - avatarı
emirhan5461
Ziyaretçi
17 Mayıs 2011       Mesaj #13
emirhan5461 - avatarı
Ziyaretçi
yumurtlarlar Msn Happy
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Haziran 2011       Mesaj #14
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşlar,ben küçükbir bilim meraklısıyım.dinazorları araştırmayı çok severim.fakat bir sorunum var.ben bulamadım.siz bulursanız çok mutlu olucağım.SORU:arkjadaşımın televizyonda izlediğine göre dinazorları canlandırabilirlermiş.bana söyledi ve bende araştırdım.bulamayınca size danıştım.cevaplarsanız mutlu olucağım.teşekkürler.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Haziran 2011       Mesaj #15
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dinazor latince bir kelimedir.türkçe anlamı (korkunç kertenkele) anlamındadır.Msn Grin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Ağustos 2011       Mesaj #16
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ben en güzel açıklamayla diyorum ki dinazorları kayıp dunya jurasıc park filminide görürsünüz filmin içerigine girersek filimde tiranus adasında dinazor milyonlarca yıl önce yumurta yapıyor ve günümüze kadar yumurtalar topragın içinde kalllıyor ve o adada büyüyor etçil ve otçullar olu-
şuyorve o adaya tatil yapmaya giden aile onlara yem oluyor ve hizmetkarları bunu fark edince hemen bilim adamlarını çagırıyorlar ve macara
başlıyor orada gördünüz hayvanlar yapma deyildir ve de eskiden yaşamış hayvanlardır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Kasım 2011       Mesaj #17
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dinazorlar hakkında genel bilgi verirmisin bana kısa ve öz olsun .
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Aralık 2011       Mesaj #18
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dinozorlar yumurtlar lar tyrannosaurus rex in kısaltılmışı T-rex tir . insandan sonra en akıllı yaratık bir(hızlı soyguncu) velociraptordur bu yaratık okadar akılıdır ki birbirleriyle konuşuyorlar . tyrannosaurus rex(zalim dinozorların kralı) çok büyük bir (therapod) etobur dur en güçlü dinozor . ultrasaurus (dev kertenkele ) en büyük dinozordur otçul dur 39-40 m dir ağırlığı 70-60 tondur . spinosaurus (mısır kertenkelesi ) en büyük etoburdur ama en güçlüsü deildir . bu yaratık balıkla besleniyordu dev balıklarla hamsiyle deil sırtında 2 m lik bir çikinti vardır bunla yüzüyodur.isteyen sölesin dahada yazabilirim 70 sayfa kadar filan
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ocak 2012       Mesaj #19
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bana resimleri altında ismi lazım
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2012       Mesaj #20
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ejderhalar neden ağzından ateş püskürtür bilen varmı fen ödevi?

Benzer Konular

3 Kasım 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
24 Mayıs 2011 / Misafir Cevaplanmış