Arama

Türk İslam devletlerinin Avrupa'ya katkıları nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 22 Nisan 2009 Gösterim: 2.945 Cevap: 1
lory - avatarı
lory
Ziyaretçi
22 Nisan 2009       Mesaj #1
lory - avatarı
Ziyaretçi
Türk islam devletının avrupaya katkıları
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
Bu devrin çalışma neticeleri muazzamdır. Kültürün hiçbir sahası, bu hususta, nasipsiz kalmamıştır. Tamamen gözle görülemeyen bir edebiyat, bütün ilim ve sanatı içine almıştır. Kurtuba, Sevilla ve Toledo’ daki meşhur Arap yüksek okulları birçok batılı milletlerin talebelerini kendine çekmişti. Arap ilminin merkezi ve aynı zamanda içinde Avrupa’nın en büyük kütüphanesi bulunan Toledo’da 1130 yılında bir tercüme okulu kurulmuştu. Orada Başpiskopos Raymond’un himayesinde en meşhur Müslüman yazarların eserleri ile bunların evvelce Yunanca’dan Arapça’ya yaptıkları tercümelerin, Arapça’dan Latince’ye tercüme edilmelerine başlandı. (7)

Sponsorlu Bağlantılar
Endülüslü Müslümanların şöhretleri, İspanya sınırlarını aşmış ve batının dikkatini üzerine çekmişti. Bundan dolayı Endülüs dışarıdan tahsil için gelen Hıristiyan talebelerin akınına uğramıştı.
Fransız Başpapazlarından olan Sylvestre II onuncu asrın en parlak Hıristiyan şahsiyetlerinden biriydi. Tahsilini Toledo’da tamamlamıştı. Orada kaldığı üç sene içerisinde Müslüman ilim adamlarından matematik, astronomi, coğrafya ve sair ilimleri tahsil etmişti.

İspanya’nın çok yakın olması ve iki memleket arasındaki gidip gelme kolaylığı sebebiyle Fransa’da, İslâm kültürünün tesiri, gayet kolay olmuştur. Arapların güney Fransa’nın bir bölümü ve İspanya’nın kuzeyinde bulunan Pirene Dağları’na yarım asırdan fazla süren hâkimiyetleri sırasında, birçok sanayi kolları, ziraat usulleri, herkesin kullandığı ve hepsi Arapların îcadı olan makineler, bostan kuyularında kullanılan su dolapları, güney Fransa’ya girmiştir.

İspanya’ya giren Müslümanların hem fikrî hem de teknoloji ve ilim sahalarında üstün olmaları, Hıristiyanlara dînî özgürlük tanımaları, açtıkları okullara aldıkları öğrencilere dînî ayrım yapmamaları, İslâmiyet’in bir kısım İspanyollar tarafından kabulüne sebep oldu. İslâm’ı kabul etmeyen kısmı da İslâmiyet’in fikrinden, ilminden ve ahlâkından faydalandılar.

Sicilya’yı iki yüzyıl hâkimiyet altında tutan Müslümanlar, bu hâkimiyetleri sırasında Hıristiyanlara çok geniş haklar tanıdılar. Adayı baştanbaşa imar ettiler. Daha sonra Hıristiyanların eline geçen adada Hıristiyan krallar, Müslümanlara dokunmadılar. Saraylarında Şark modasına uygun elbiseler giyiyor, saraylarını Şark usulü döşetiyorlardı. Vezirleri, muhafızları, doktorları, aşçıları, müneccimleri Müslümandı.

Haçlı seferleri ile Müslüman topraklarına giren Hıristiyanlar, çok büyük maddi kayıp verdiler. Alman imparatoru Frederick, hezimetlerden sonra Türkler ile harp yerine ticaret yapmaya başladı. Bunun sonucu Papa onu aforoz etti. Frederick Papasız tâcını giyiyor, ona ihtiyaç duymuyordu. İtalya’ya dönen Frederick, Papa’yı ülkesinden kovdu, aforozunu kaldırdı. Bunun üzerine sadece Haçlı Seferleri değil, aforoz müessesesi de iflas etti.

Batının en büyük istifadelerinden biri de, yaklaşık elli sene kaldıkları Kudüs’te olmuştur. Kudüs’ü alan Hıristiyanlar sayısız Müslümanı katletmiş ve adedi belli olmayan birçok ilmî eseri yok etmişlerse de, zafer sarhoşluğu geçince kıyıda köşede buldukları bazı eserleri tercüme etmişlerdir. Yıkanmak, gömlek giymek gibi basit İslâm adetlerini burada öğrenmişlerdir.

Endülüs ve İspanya hâkimiyetleri ve medeniyetleri ile İslâm üniversitelerinde okuyan aydınların çoğalması batıda İslâmî eserleri tercüme etmeyi ve nakletmeyi meslek edinen bir sınıf vücûda getirdi. Bu tercümeler ile tanınmış İslâm âlimlerinin eserleri batılılar tarafından okunmaya, yavaş yavaş İslâmiyet’e karşı olan taassuplar kırılmaya başladı.

Batı Avrupa’yı etkileyen Arap-İslâm medeniyetinin yanı sıra Doğu Avrupa daha çok Türk-İslâm medeniyetinden etkileniyordu. Doğu Hıristiyanları (Ortodokslar ve bazı mezhepler) Katolik mezhebinin hâkimiyeti yerine İslâm hâkimiyetini tercih ediyorlardı.

Çünkü İslâm hâkimiyeti Ortodoks mezhebini hür, cemaatini ise akîdelerinde tamamen serbest bırakıyordu. İslâm fetihlerinin Bizans topraklarında hızla olmasının sebeplerinden biri resmî Ortodoks kilisesinin şiddetli takibine uğrayan bir takım Hıristiyan mezheplerine mensup cemaatlerin, kendilerini zulümlerden kurtaracak olan bu hâkimiyeti şiddetli arzu etmeleridir.
Kaynaklar: İsmail Habib: Avrupa Edebiyatı ve Biz .1/396
Carci Zeydan: Medeniyet-i İslâmiye Tarihi.1/236
Ahmet Gürkan: İslâm Kültürünün Garbı medenileştirmesi 221
Wels ,Cihan Tarihinin Anahtarları 3/140
Carra de Vaux, İslâm Mütefekkirleri,4/85
Tricot-Royer, İbn Sina, Tıp kısmı, II. Etüd
Dr. Zeki Ali, Der Einfluss der İslâmischen Kultur, Terc: S. Sezgin, Yeni İstanbul Gazetesi

Son düzenleyen SEDEPH; 22 Nisan 2009 20:28
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
22 Nisan 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Bu devrin çalışma neticeleri muazzamdır. Kültürün hiçbir sahası, bu hususta, nasipsiz kalmamıştır. Tamamen gözle görülemeyen bir edebiyat, bütün ilim ve sanatı içine almıştır. Kurtuba, Sevilla ve Toledo’ daki meşhur Arap yüksek okulları birçok batılı milletlerin talebelerini kendine çekmişti. Arap ilminin merkezi ve aynı zamanda içinde Avrupa’nın en büyük kütüphanesi bulunan Toledo’da 1130 yılında bir tercüme okulu kurulmuştu. Orada Başpiskopos Raymond’un himayesinde en meşhur Müslüman yazarların eserleri ile bunların evvelce Yunanca’dan Arapça’ya yaptıkları tercümelerin, Arapça’dan Latince’ye tercüme edilmelerine başlandı. (7)

Sponsorlu Bağlantılar
Endülüslü Müslümanların şöhretleri, İspanya sınırlarını aşmış ve batının dikkatini üzerine çekmişti. Bundan dolayı Endülüs dışarıdan tahsil için gelen Hıristiyan talebelerin akınına uğramıştı.
Fransız Başpapazlarından olan Sylvestre II onuncu asrın en parlak Hıristiyan şahsiyetlerinden biriydi. Tahsilini Toledo’da tamamlamıştı. Orada kaldığı üç sene içerisinde Müslüman ilim adamlarından matematik, astronomi, coğrafya ve sair ilimleri tahsil etmişti.

İspanya’nın çok yakın olması ve iki memleket arasındaki gidip gelme kolaylığı sebebiyle Fransa’da, İslâm kültürünün tesiri, gayet kolay olmuştur. Arapların güney Fransa’nın bir bölümü ve İspanya’nın kuzeyinde bulunan Pirene Dağları’na yarım asırdan fazla süren hâkimiyetleri sırasında, birçok sanayi kolları, ziraat usulleri, herkesin kullandığı ve hepsi Arapların îcadı olan makineler, bostan kuyularında kullanılan su dolapları, güney Fransa’ya girmiştir.

İspanya’ya giren Müslümanların hem fikrî hem de teknoloji ve ilim sahalarında üstün olmaları, Hıristiyanlara dînî özgürlük tanımaları, açtıkları okullara aldıkları öğrencilere dînî ayrım yapmamaları, İslâmiyet’in bir kısım İspanyollar tarafından kabulüne sebep oldu. İslâm’ı kabul etmeyen kısmı da İslâmiyet’in fikrinden, ilminden ve ahlâkından faydalandılar.

Sicilya’yı iki yüzyıl hâkimiyet altında tutan Müslümanlar, bu hâkimiyetleri sırasında Hıristiyanlara çok geniş haklar tanıdılar. Adayı baştanbaşa imar ettiler. Daha sonra Hıristiyanların eline geçen adada Hıristiyan krallar, Müslümanlara dokunmadılar. Saraylarında Şark modasına uygun elbiseler giyiyor, saraylarını Şark usulü döşetiyorlardı. Vezirleri, muhafızları, doktorları, aşçıları, müneccimleri Müslümandı.

Haçlı seferleri ile Müslüman topraklarına giren Hıristiyanlar, çok büyük maddi kayıp verdiler. Alman imparatoru Frederick, hezimetlerden sonra Türkler ile harp yerine ticaret yapmaya başladı. Bunun sonucu Papa onu aforoz etti. Frederick Papasız tâcını giyiyor, ona ihtiyaç duymuyordu. İtalya’ya dönen Frederick, Papa’yı ülkesinden kovdu, aforozunu kaldırdı. Bunun üzerine sadece Haçlı Seferleri değil, aforoz müessesesi de iflas etti.

Batının en büyük istifadelerinden biri de, yaklaşık elli sene kaldıkları Kudüs’te olmuştur. Kudüs’ü alan Hıristiyanlar sayısız Müslümanı katletmiş ve adedi belli olmayan birçok ilmî eseri yok etmişlerse de, zafer sarhoşluğu geçince kıyıda köşede buldukları bazı eserleri tercüme etmişlerdir. Yıkanmak, gömlek giymek gibi basit İslâm adetlerini burada öğrenmişlerdir.

Endülüs ve İspanya hâkimiyetleri ve medeniyetleri ile İslâm üniversitelerinde okuyan aydınların çoğalması batıda İslâmî eserleri tercüme etmeyi ve nakletmeyi meslek edinen bir sınıf vücûda getirdi. Bu tercümeler ile tanınmış İslâm âlimlerinin eserleri batılılar tarafından okunmaya, yavaş yavaş İslâmiyet’e karşı olan taassuplar kırılmaya başladı.

Batı Avrupa’yı etkileyen Arap-İslâm medeniyetinin yanı sıra Doğu Avrupa daha çok Türk-İslâm medeniyetinden etkileniyordu. Doğu Hıristiyanları (Ortodokslar ve bazı mezhepler) Katolik mezhebinin hâkimiyeti yerine İslâm hâkimiyetini tercih ediyorlardı.

Çünkü İslâm hâkimiyeti Ortodoks mezhebini hür, cemaatini ise akîdelerinde tamamen serbest bırakıyordu. İslâm fetihlerinin Bizans topraklarında hızla olmasının sebeplerinden biri resmî Ortodoks kilisesinin şiddetli takibine uğrayan bir takım Hıristiyan mezheplerine mensup cemaatlerin, kendilerini zulümlerden kurtaracak olan bu hâkimiyeti şiddetli arzu etmeleridir.
Kaynaklar: İsmail Habib: Avrupa Edebiyatı ve Biz .1/396
Carci Zeydan: Medeniyet-i İslâmiye Tarihi.1/236
Ahmet Gürkan: İslâm Kültürünün Garbı medenileştirmesi 221
Wels ,Cihan Tarihinin Anahtarları 3/140
Carra de Vaux, İslâm Mütefekkirleri,4/85
Tricot-Royer, İbn Sina, Tıp kısmı, II. Etüd
Dr. Zeki Ali, Der Einfluss der İslâmischen Kultur, Terc: S. Sezgin, Yeni İstanbul Gazetesi

Quo vadis?

Benzer Konular

12 Nisan 2014 / keleş47 Müslümanlık/İslamiyet
15 Nisan 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
23 Nisan 2014 / 335577 Soru-Cevap
17 Temmuz 2016 / Misafir Cevaplanmış
15 Şubat 2010 / Ziyaretçi Soru-Cevap