Arama

Şehirler isimlerini hangi efsaneler ve olaylar sonunda almıştır? - Sayfa 6

En İyi Cevap Var Güncelleme: 1 Mayıs 2014 Gösterim: 125.584 Cevap: 73
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2011       Mesaj #51
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yarına yaaaaaaa Msn Sad
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Mayıs 2011       Mesaj #52
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bnce güzel olmuş ama burda nasıl oluştuğu yazıyo efsane lazım bana Msn Sad(((( LÜTFEN YARDIM EDİN!!!!!!!!!!!!!!!!!
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Mayıs 2011       Mesaj #53
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ANADOLU
Romalılar, kendilerine ait toprakları Thema adı verilen on dört yönetim bölgesine ayırdılar. Bu bölge Bizansın doğusunda kaldığı için bu topraklara ''Theme Anatolica - Doğu Ülkesi'' adını verdiler. Sonraları Anatolia olarak anıldı. Kelime zamanla Anadolu'ya dönüştü.

ADANA
Bizanslı tarihçi Stefan, Uranus'un iki oğlu Adanus ile Sarus'un Tarsuslularla savaşarak bu şehri kurduklarını, bunlardan birinin adı kente (Adanus), diğerinin adı ise Seyhan Irmağına (Sarus) verildiğini söyler.

ADAPAZARI
Bu kente Adapazarlılar, kısaca Ada derler. Çünkü Sakarya ve Çark suyu arasında yer alan kent, tıpkı bir adayı andırır. ''Pazar'' sözcüğünü ise XVII. y.y.'da yörenin pazar yeri olmasından alır.

ADIYAMAN
Adıyaman ilk zamanlarda, Piran Köyü'nün yerine kuruluydu ve Perre adını taşıyordu. Daha sonra Emeviler, buraya bir kale yaptırdı. Kent de Mansur'un Kalesi anlamına gelen ''Hısn Mansur'' adıyla anılmaya başlandı. Kent, 1. Selim zamanında alınınca Türkler, buraya Adıyaman demeye başladılar.

AFYONKARAHİSAR
Eski adı Akroenos olan kenti, Selçuklular uzun ve kanlı savaşlardan sonra ele geçirince, kuşatma anlamına gelen "Hisar" dediler. Kuşatma çok acılara neden olduğu içinde, kara taşlardan bir kale kurup buraya Karahisar adını verdiler. XVI. y.y.'da burada afyon yetiştirilmeye başlanınca, ''Karahisar''ın başına Afyon eklendi ve kent Afyonkarahisar adını aldı.

AĞRI
İsmini sınırları içindeki Ağrı (Ararat) Dağı'ndan alır. Zamanla ''Aran'' şeklinde söylenmeye başlanan kent, sonuçta Ağrı adını aldı.

AKÇAABAT
Trabzon iline bağlı bir kıyı kasabası olan kent, adını limanı korumak için yapılmış, kalenin beyaz taşlarından alır.

AKSARAY
Son Kappadokya Kralı Arkhelaos tarafından yeniden kurulan kente ''Arkhelais'' adı verildi. Şehri en son ele geçiren Selçuk Beyi İzzettin Kılıçarslan, kente cami, medrese, kümbetler ile birlikte büyük ve beyaz bir saray yaptırır.Şehir ''Aksaray'' adını işte bu saraydan alır.

AKŞEHİR
İlçenin bugün bulunduğu yerde, eski çağlarda Phlomelium kenti vardı. Şehrin eski kalesinin burçları ak taştan yapılmıştı.İsmini işte buradan aldığı sanılıyor.

ALANYA
Kentin ilk adı Korakesion idi. Anadolu Selçuklu Sultanı Alaettin Keykubat Alanya'yı kuşatınca, kale komutanı burayı savaşmadan teslim etmeyi önerdi. Kızınıda Keykubat'la evlendiren kale komutanı Kir Fard, kente Alaettin'in adını vererek ''Alaiye'' dedi. Alaiye zamanla Alanya'ya dönüştü.

ALAŞEHİR
Manisa'nın ilçesi. Dünyanın ilk Filadelfiyası. Kurucusu Bergama krallarından Filadelfos. Başlangıçta kente kurucusunun adı verilerek Filadelfiya dendi. Sonraları bu isim ''Neo-Kayseriya'' ya çevrildi. Kent, Türklerin eline geçince, tüm eski adlarından vazgeçilerek şimdiki adını aldı.

AMASYA
Amasya'yı Amazon Kralı Amasis kurdu ve ona Amasis kenti anlamına gelen ''Ameseia'' adını verdi. Tarihçi Strabon'a göre, Amasya adı işte buradan türemiştir.

ANKARA
İslam kaynaklarına göre Ankara'nın adı ''Engürü'' idi. Kimilerine göre Ankara sözü Farsça ''üzüm''anlamına gelen Engür'den, ya da Yunancada ''koruk'' anlamına gelen Agurida'dan türüyor. Kimi kaynaklar ise Ankara sözcüğünün, Hint-Avrupa dilinde ''eğmek'' anlamına gelen Ank, Sanskritçede ''kıvrıntı'' anlamına gelen Ankab'dan, yada Latincede ''çengel'' demek olan Uncus'dan türediğini ileri sürer. Frigya dilinde ''Ank = Engebeli, karışık'' diye bir sözcük bulunur. Şehrin kuruluşundaki ismi Ankyra, Ankura, Ankuria, Angur, Engürü, Engürüye, Angare, Angora, Ancora ve son olarak ANKARA şeklini aldı.

ANTAKYA
İsa'dan önce 300 yıllarında Makedonya Kralı Seleukoz, bu yörede Antakya'yı kurdu ve kente babasının ismi olan Antiokhia adını verdi. Zamanla kent Antakya adına dönüştü.

ANTALYA
Kenti, İsa'dan önce II. y.y.'da Bergama krallarından Attolos II kurdu. Şehir önceleri adını kurucusundan aldı ve Attaleia adıyla anıldı. Daha sonraları bu isim Adalia, Antalia ve son olarakta Antalya şekline dönüştü.

ARDEŞEN
Yavuz Sultan Selim Trabzon Sancak Beyi iken, Osmanlı tahtına sahip çıkmak ister ve bu amacı gerçekleştirmek için Kepa Sancak Beyi olan oğlunun yardımına gerek duyar. Yardım almak için giderken Fırtına Deresi'nde ağaç parçalarını görür. Bölge tamamen boş, bataklık ve çalılıktır. Çevresindekiler, kendisine bölgede kimsenin yaşamadığını söylediğinde Yavuz Sultan Selim, dere çevresindeki ağaç parçalarını göstererek "Bu belde tenha değil, bakın dere yonga taşıyor. Bu yörenin ardı şendir" der.Yani yüksek kesimlerde yerleşim birimleri olduğunu ifade eder. Ardı şen sözcüğü zamanla halk dilinde Ardeşen olarak yerleşir.

ARHAVİ
Artvin' bağlı ilçe merkezi. Adını, o bölgede Karadeniz'e dökülen ve eski adı Arkhabis olan akarsudan alır.

ARTVİN
Kıldiyet Dağı'nın dik yamaçları üzerine İskitler tarafından kuruldu. Yaygın bir inanışa göre Artvin adı, kenti kuran İskit hükümdarının adından gelir. Sözcük, önceleri Artvani, sonrada Artvini biçiminde söylenmiş, zamanla Artvin'e dönüşmüştür.

AYDIN
Kenti ilk olarak Argoslular kurdu. Adını ise Anadolu Beyleri'nden Aydınoğlu Mehmet Bey verdi ve ona Aydın Güzelcehisarı ismini taktı. Bu isim sonraları kısalarak Aydın halini aldı.

BALIKESİR
Kentin adının ''Eski Hisar'' anlamına gelen ''Paleokastio''dan türediği sanılıyor. Halk arasındaki söylentiye göreyse Balıkesir adı ''Balı çok'' anlamına geliyor.

BARTIN
Roma döneminde Bartın Çayı'nın adı ''Parthenius'' (Suların İlahı) idi. Bu akarsuyun kıyısında kurulan kente ise ''Parthenia'' adı verildi. ''Parthenia'' adı zamanla Bartın'a dönüştü.

BATMAN
Batman yeni bir kenttir. Daha önce aynı yerde ''İluh'' adında bir köy vardı. Yakınında petrol bulunduktan ve bir rafineri kurulduktan sonra hızla gelişen İluh, 1950'lerden itibaren yakınından geçen Batman Çayı'nın adıyla anılmıştır.

BAYBURT
Kentin adı olarak Eski Çağ'da kullanılan ''Bayberd'' , ''Baiberdon'' , ''Payper'' , ''Baberd''' , ''Paypert'' gibi adların kökeni tektir. Marco Polo'nun seyahatnamesinde kent, ''Paipurth'' yada ''Baiburt'' diye anılmıştır. Selçukluların kullandığı ''Baybird'' adı, başlangıçta Osmanlılar tarafından da benimsenmiş, ama ad son zamanlarda ''Bayburt'' biçiminde yazılmıştır.
Evliya Çelebi'ye göreyse Bayburt adı, ''zengin'' anlamındaki ''bay'' ile yurt sözcüğünün birleşmesinden oluşmuştur. ''Zengin belde'' anlamındaki ''Bayyurt'' adı, zamanla ''Bayburt''a dönüşmüştür.

BERGAMA
Eski bir Anadolu mitolojisine göre, Akhilleus'un oğlu Neoptolemos 'la Andromakhe'den doğma Pergamos, Yunanistan'dan Anadolu'ya kaçıp Bergama'nın bulunduğu yerdeki kralı öldürdü ve kendi kral oldu. Kentin adını değiştirip ona kendi adını verdi. Bu mitolojiye göre Bergama adı, işte bu kralın adı olan ''Bergamos'' ya da ''Pergamon'' un değişmiş şeklidir.

BİGA
Yapılan araştırmalara göre, Biga'nın ilk kuruluş tarihi İ.Ö. 2000 - 1900 yıllarına dayanır. Truva Kralı Comenen tarafından bir koloni kenti olarak kurulduğu ve yörenin ilk yerli halkının Gergithes ( Gergis) ler olduğu bilinmektedir.
Biga, adını Yunanca'da ''Kaynak'' ve ''Pınar'' anlamına gelen ''Pegai'', ''Pigas'' sözcüğünden almaktadır. ''Pigas'', ''Menbaalar , kaynaklar kenti'' anlamına gelmektedir. 'Pigas'' adının zamanla Biga'ya dönüştüğü sanılmaktadır.

BİNGÖL
Bölgede volkanik kayalardan oluşmuş bir dağ kitlesi ve 2 bin 700 metreyi aşan yükseltilerde birçok göl vardır. Gerek dağ, gerekse eteğindeki kent, Bingöl adını işte bu çok sayıdaki göllerden alır.

BİTLİS
Kenti ne zaman ve kimlerin kurduğu kesin olarak bilinmiyor. Bitlis adı ise kimilerine göre ''Bageş'' ya da ''Pagiş'' sözcüklerinden türüyor. Kimilerine göre ise Büyük İskender'in buyruğu ile komutanı ''Lis'' veya ''Badis'' burada bir kale kurmuş, Bitlis adı bu komutanın isminden kaynaklanıyormuş.

BODRUM
Kasabanın ilk çağlardaki adı Halikarnasos'tu. Bir süre Bizans, Rodos şovalyeleri ve Menteş Beyliği'nin egemenliği altında kaldıktan sonra, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Rodos'la birlikte Osmanlılara katıldı

BOLU
Kente önce ''Bithynion'', Romalılar çağında da ''Claudiopolis'' adı verildi. Osmanlıların eline geçtikten sonra ise ''Claudiopolis' sözcüğünü kısaltıp önceleri ''Poli'', daha sonra ise kente Bolu dediler.

BURDUR
Kent, eski adı ''Askaniya'' olan Burdur Gölü'nün yanında kurulmuştur. Adınıda bu gölden almıştır. Gölün adı değiştirilince, kentde bugünkü adını almıştır.

BURSA
Eski çağlarda ''Bitinya'' adı verilen bölgenin başkenti olan Bursa'yı, İsa'dan önce 2. y.y.'da Bitinya Kralı Prusias II kurdu. Kent, kurucusunun adına dayanarak Prusa, daha sonrada Bursa oldu.

ÇANAKKALE
Çanakkale, boğazın kıyısında ve en dar yerinde kurulmuştur. Burada denizin şekli aynı bir çanağı andırır, bugünkü adınıda buradan alır.

ÇANKIRI
Kent ilk çağda, ''Gangra'' kalesinin eteğinde kuruldu. İsmini Gangra Kalesi'nden alan Çankırı'ya yakın zamana kadar Çangırı ve Çenğiri deniyordu.

ÇORUM
Malazgirt zaferinden kısa bir süre sonra Danişmentliler'den Melik Gazi, 30 000 kişilik bir orduyla kenti ele geçirdi. Yöreye Alanyutlu Türkmenler'inden Çorumlu oymağı yerleştirildi. Bu nedenle kentin adı, önceleri Çorumlu olarak anılırken, bu ad sonraları Çorum'a dönüştü.

DENİZLİ
Bu kent M.Ö. III y.y'da, Selefkilerden Antiokhos'un eşi Laodike adına kuruldu. Müslüman akınları sırasında buraya Lazkiye denildi. 1399'da Osmanlı topraklarına katıldı. Daha sonra deprem nedeniyle eski kent terk edildi ve 6 kilometre güneydeki Denizli kuruldu. Kente, ilk zamanlar Donguzlu (Donuzlu) ya da Tonguzluk deniliyordu. Bugünkü Denizli adı buradan gelmiştir.

DİYARBAKIR
Eski adı Yunan ve Latin kaynaklarında Amida, İslam eserlerinde Amid, Dede Korkud kitabında Hamid olarak geçer. Bekr İbn Va'il adlı Arap göçebe boyu bu çevrede çok dolaştığından, VIII. yüzyılda Abbasiler buraya ana bölge anlamına gelen Diyarbekir adını verdiler. İl topraklarında zengin bakır madeni bulunduğundan 1937 sonunda Atatürk, bakanlar kurulu kararı ile kentin adını değiştirip ona ''Bakır Ülkesi'' anlamına gelen Diyarbakır adını verdi.

EDİRNE
Kenti ilk kuran, Trakların Odris boyuydu ve o zamanki Edirne, Odrise adını taşıyordu. Romalılar devrinde İmparator Hadrianus tarafından yeniden kurulduğu için kentde ''Hadrinopolis'' veya ''Andrinople'' adını aldı. Hadrianus'un şehri anlamına gelen bu sözcük, Osmanlılar tarafından feth edildikten sonraysa Edirne adına çevrildi.

EDREMİT
Balıkesir ilçesinin eski adı ''Adramyttion''du. Kentin kurucusu Yunan mitolojisine göre Granikos'dur. Edremit ismi, Adramyttion'un değişmiş halidir.

EFES
Eski adı ''Efesos'' olan kenti, Amazonların kurduğu sanılıyor. Yunan mitolojisinde ise Efes kentini İonların önderi olan Androklos'un kurduğu söylenir.Efes sözü ''Efesos''tan gelir.

EĞİRDİR
Isparta'nın ilçesi olan kent, önceleri yarımadanın ucundaydı. Bir yangın büyük zararlara yol açınca Eğirdir, yarımadanın dışına taştı, göl kıyısında, genişliği değişen, eğri bir şerit oluşturdu. Adını işte bu eğriliğinden alır.

EMET
Kütahya'nın ilçesinin eski adı ''Tiberipolis'' idi. Selçuklu Türkleri, kasabayı Bizanslılardan alınca, ona, kasabadan akan Emet Irmağı'nın adını verdiler. ''Emed'' uç, son anlamına gelir.

EMİRDAĞ
Afyon'un ilçesi. XI. yüzyılda Anadolu Selçuklularına, sonrada Osmanlılara geçti. 1866 yılında burada kurulan kasabaya, zamanın padişahının adı verildi ve ''Aziziye'' dendi. 1932 yılında bu isim, kasabanın yakınındaki dağdan dolayı, Emirdağ adını aldı.

ELAZIĞ
1834'te Doğu eyaletleri valiliğine atanan Reşit Mehmet Paşa, güneydeki ovada Mezraa adıyla anılan köyün yerinde vilayet ve ordu müfettişliği merkezi kurdu. 1862'de, vali İsmail Paşa'nın önerisi üzerine, Mezraa adı, o sırada Osmanlı Padişahı bulunan Abdülaziz'in onuruna ''Mamüretülaziz'' şeklinde değiştirildi. Bu ismi uzun bulan halk, onu kısaltıp kısaca Elaziz dedi. Şehrin adı 1937'de Elazığ'a çevrildi.

ERZİNCAN
Tarihçi Strabon'un, Akilisene dediği bu yörede, Eriza adlı eski bir kent bulunduğu belirtilmektedir. Çok eski bir tarihe sahip olan kent, Ortaçağ'da büyük ve bayındır bir haldeydi. Daha sonra adını üstünde kurulduğu ovadan alan Erzincan'a eskiler, Erzingan (halk arasında Ezirgan) derdi.

ERZURUM
Bugünkü Erzurum'a çok yakın bir yerde, Romalıların 422'de kurduğu ''Theodosiopolis'' vardı. 463'te, Araplar bu kenti ele geçirip ona ''Kalikala'' adını verdiler. Kent daha sonra yeniden Bizanslıların eline geçti. Bizanslılardan sonra bölgeyi ele geçiren Anadolu Selçukluları burada, ''Erzen Rum'' adıyla yeni bir kent kurdular. Erzurum ismi işte bu ''Erzen Rum''dan geliyor. Erzen, darı demektir. Bir başka kaynağa göre ise Erzurum adı, Arz-ı Rum (Rum Ülkesi) sözcüğünden türemiştir.

ESKİŞEHİR
Frikler tarafından kurulan Eskişehir'in eski adı ''Dorylaion''du. Roma ve Bizans egemenlikleri altında kalan kenti Türkler 1080 yılında feth etti. 1175'te Bizans İmparatoru Manuel, Eskişehir'i Türklerin elinden aldı. Fakat ertesi yıl yapılan savaşta Kılıçarslan, şehri geri aldı. Eski şehir, yeniden ele geçtiği içinde ona, Eski ''Bizim eski şehrimiz'' anlamına gelen Eskişehir adı verildi.

FINDIKLI (Rize)
Fındıklı ilçesi, Fatih Sultan Mehmet’in 1461 yılında Trabzon’un fethinden sonra Osmanlı egemenliği altına girmiştir. Önceden bölgede Tiranlılar, Makedonyalılar ve Bizanslılar yaşamıştır. 1886 yılına kadar ''Karye'' (Köy ile Nahiye arasında idari birim) olan Fındıklı'nın eski adı "Viçe"dir.

GAZİANTEP
Bugünkü kentin adı eskiden ''Ayıntab''dı ve bu ad halk arasında Antep şeklinde geçerdi. 1919'da, Fransız işgaline karşı kahramanca mücadele eden Antep halkına, bu kahramanlıklarından dolayı 6 Şubat 1921'de çıkarılan yasayla kentlerine ''Gazi'' ünvanı verilmiştir.

GEDİZ
Kütahya'nın ilçesi. Eski adı Kadoi. Frikyalıların kurduğu kent, daha sonra Lidya, Pers, Makedonya, Bergama Krallığı ve Roma İmparatorluğu egemenliğine girmiş, 1428'de Osmanlıların eline geçmiştir.

GELİBOLU
Çanakkale'nin ilçesi. Eski bir şehir olan Gelibolu'nun adı ''Gallipolis''ten türer.

GEMLİK
Eski adı Askania. Lidya, Pers, Makedonya, Britanya, Roma ve Bizans egemenliklerine giren kent, son olarak Osmanlıların eline geçti ve şehre bugünkü adını Osmanlılar verdi.

GİRESUN
Giresun adı, bu bölgede yetişen ve ceresia denilen yaban kirazından gelir. Cerasia, Osmanlılar zamanında Giresun oldu.

GÖREME
Göreme kentinin eski adları Korama, Matiana, Maccan ve Avcılar’dır. Göreme ile ilgili 6.yüzyıla ait bir belgede, ilk olarak ‘Korama’ adına rastlanıldığından dolayı en eski adının bu olduğu düşünülmektedir. Bu isimler zamanla ''Göreme''ye dönüşmüştür.

GÜMÜŞHANE
Kent adını, vaktiyle burada bulunan gümüş madenlerinden alır.

GÜNEYSU (Rize)
Güneysu ilçesinin eski adı ‘’POTOMYA’’dır. Bu adı, ilçenin içinden geçen ve Salarha deresi ile birleşerek Taşlıdere mevkiinden Karadenize akan Potomya Deresi'nden almıştır.

HAKKARİ
Hakkari adı, eskiden Van Gölü'nün güneyinde yaşayan bir göçebe aşiretin adından gelir. Burada oturanlara Hakkariler, çevreyede Hakkariye deniyordu.

HATAY
İ.Ö 1200'lerde Hitit Prenslikleri döneminde Amik Ovası'ndaki Hitit prenslikleri birleşerek Hettena Krallığı'nı kurdular. Hatay adının ''Hattena''dan geldiği sanılıyor.

HEMŞİN (Rize)
Uzun süre Amadan-Mamadan yöresini kendilerine yurt edinen Türk oymağı, daha sonraları Sasaniler'in yoğun din baskılarına maruz kaldılar. Mecusi (Ateşe tapan) inancına sahip Sasaniler'in, bu dine geçmeleri için baskı uygulamaları üzerine, bu yörede tutunamayacaklarını anlayan Türk oymağı, 623 yıllarında Hamam Beğ idaresinde Rize yöresine göçüp "Danpur" denilen yıkık kasabayı imar ettiler. Yeniden imar ettikleri bu beldeye, beylerinin adına izafeten "Hamama Şen (Hamama Bad / Hamamın Şenlendirdiği) " adını verdiler. Bu Türkçe ad zamanla Hemşen/ Hemsin biçimine girerek günümüze kadar geldi.
Kaşgarlı Mahmut tarafından 1072-1074 yıllarında derlenen Divan-ı Lügat-it Türk'ün tercümesinde ise "EMŞEN" kelimesinin kuzu derisi, kürk yapılan deri anlamına geldiği görülmektedir. Deriden yapılmış kürk giyen , kabile boy başkanlarına izafetten Hemşen'li deyiminin ortaya çıktığı ifade edilmektedir. (Hemsin isminin Hemşen kelimesinden ortaya çıkmış olabileceği kuvvetli bir ihtimaldir).

ISPARTA
Isparta, İlkçağ'daki Psidia kentlerinden Baris'in yerini almıştır. Arap kaynaklarında kentin adı Sabarta olarak geçer. Bu adın da Baris'ten türediği ve ilk zamanlardaki söylenişinin İsbaris olduğu sanılmaktadır. Isparta adı büyük olasılıkla, bu sözcüğün halk arasındaki söylenişinden türemiştir.

İÇEL
İçel adı, Anadolu Selçukluları zamanında verildi.Bölge, Toros Dağları içine girdiği ve geçilmesi güç olduğu için bu adla anılmıştır.

İNEBOLU
Kastamonu'nun ilçesi. Eski adı ''İnebolis''di. Türkler zamanında bu isim İnebolu şeklini aldı.

İKİZDERE (Rize)
1933 yılına kadar ismi Kura-i Seba olarak bilinen ilçe; bu tarihten sonra bucak merkezi olarak İkizdere adını almıştır. Karşılıklı birbirine bakan bu iki dağın vadisinde, Çamlık Deresi ile Cimil Deresi'nin birleştiği yerde kurulan ilçe, "iki dere" anlamında kullanılan İkizdere adını almıştır.

İNEGÖL
İnegöl ve çevresi bir zamanlar daha sulakmış. Yörenin akarsuları yüksek dağlardan, kayalıklardan inip hep buraya dökülür, yöreyi adeta göl haline getirirmiş. İşte, bu inen sular nedeniyle İnegöl'e ''İnengöl'' denmiş. Sözcük zamanla İnegöl halini almış.

İSKENDERUN
İ.Ö 333 yılında Büyük İskender tarafından kuruldu. İskender'in Mısır'da kurduğu İskenderiye Kenti'nden ayırt edilmesi için buraya önceleri Aleksandria Minor (Küçük İskender) dendiyse de, daha sonra aynı anlama gelen İskenderun şeklinde adlandırıldı.

İSPİR
Kent, tarihi İspir Kalesi'nin eteğinde kurulduğu için adını bu kaleden alır. Rum tarihçiler bu kalenin eski adının ''Hispartis'' olduğunu ileri sürerler. Arap kaynaklarında ise gerek kalenin, gerekse kentin adı ''İsbiren'' olarak geçer.

İSTANBUL
Megara Kralı Byzas ve yandaşları yeni bir kent kurmak ister ve bu kentin yeri konusunda kahinlere danışırlar. Kahin onlara ''Bu kenti körlerin ülkesinin karşısına kurun'' der. Megaralılar, bugünkü Sarayburnu'nun olduğu yere gelirler.Buradan çevreyi gözlerken , o zamanlar Finikelilerin sömürgesi olan Kadıköy'ü görürler. Finikelilerin Kadıköy gibi bir yere yerleşmelerine çok şaşırırlar ve ''İşte kahinin haber verdiği körler ülkesi orası olsa gerek'' deyip, Haliç ile Lygos Burnu arasında kendi şehirlerini, İstanbul'u kurarlar ve şehre, önderlerinin adı olan Byzantion - Bizans ismini verirler.
Roma İmparatoru Marcus Avrelius'un döneminde kent, imparatorun manevi babasının adıyla ve ''Antonion'' olarak anıldı.
Konstantin, Roma İmparatorluğu'nun merkezini Roma'dan, İstanbul'a taşıyınca, kente ''Konstantinopolis'' adı verildi. ''Şehire'' anlamına gelen bu ismin kısaltılmış şekli ''Stin-polis''di. İstanbul sözcüğü işte bu kelimeden türedi. Araplar ise Konstantinopolis'e, ''Kostantaniye'' diyorlardı.
On Yedinci ve On Sekizinci Yüzyıllarda bu isim ''İslambol'' şeklinde değiştirildiysede, halk benimsemeyince İstanbul adı resmileşti.

İYİDERE (Rize)
M.Ö.700 yıllarında Miyetoslu'larca kurulan önce Roma, sonra Bizans ve Pontus Rum egemenliği altında kalan yerleşim yeri, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı Devleti sınırları içerisine katılmıştır. Eski adı ''Aspet'' olan ilçe merkezi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra bucak olarak yapılandırılmıştır. İyidere, deresinden dolayı da İyidere ismini almıştır.

İZMİR

Bir görüşe göre, kenti kuran Hititlerdir ve İzmir'e ''Navlühun adını vermişlerdir. İsa'dan bin yüzyıl önce ise, İkinci Amazonlar yönetimindeki Akalar, Efes'te Smyrna (İzmir) adlı bir mahallede oturuyorlardı. Mahallelerini terk edip Navülhun'u işgal ettiler ve ona aynı zamanda reislerinin de adı olan Smyrna ismini verdiler.
Kimi kaynaklara göreyse İzmir'i kuranlar Hititler değil, Amazonlardır.
Homer'in destanlarında ise kent ismini, Kıbrıs Kralı Kinyras'ın kızı Smyrna'dan alır.
Sonuçta, Smyrna sözcüğü tarihin akışı altında İzmir'e dönüşmüştür.

İZNİK
Tarihçi Strabon'a göre kenti Büyük İskender'in komutanlarından Antigon kurdu ve ona ''Antigonya'' adını verdi. Antigon'un ölümünden sonra kenti ele geçiren Liysimahos buraya karısının adını verdi, böylece kentin adı ''Nikiya'' oldu. Yunanlılar kente, ''İznikliyim'' anlamına gelen ''İs-Nikiya'' dediler. İznik sözcüğü buradan türedi.
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir'in araştırmalarına göreyse İznik'i kuranlar Makedonyalılar değil, Amazonlardır.

Kaynak: Şehirler isimlerini hangi efsaneler ve olaylar sonunda almıştır?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Mayıs 2011       Mesaj #54
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kayseriyi bulamadımyaaaa
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Mayıs 2011       Mesaj #55
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
nolurr bir efsaleri yazsın bir türlü bulamıyorummmmm
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Eylül 2011       Mesaj #56
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ya bende zonguldak ilinin efsanesini aryorum burdaa yokkk efsanesiii
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Eylül 2011       Mesaj #57
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
off ya bu kar uzun rizenin bütün içelerini araştırıyom resmen Msn Sad
kosovalı hulya - avatarı
kosovalı hulya
VIP VIP Üye
21 Eylül 2011       Mesaj #58
kosovalı hulya - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ya bende zonguldak ilinin efsanesini aryorum burdaa yokkk efsanesiii

Sanayi devriminden sonra önem kazanan kömür; Osmanlı padişahı II.Mahmut'un "Memalik-i Şahane dahilinde siyah taşın taharrisi" adlı fermanıyla ülkemiz, İlimiz gündemine girmiştir.

Ereğli'nin kestaneci Köyünden olan Uzun Mehmet askerlik iznini kullanmak üzere köyüne gelir. Askerdeyken gördüğü kömürü yöresinde aramaya başlar. Buğday öğütmek için gittiği değirmenin su kanallarında yuvarlanan siyah taşları görür ve bunları değirmen ateşine atarak yanıp yanmadığını dener.


Karataş'ın yandığını görünce hem kendi hem de yöresinin yazgısını değiştirecek yanartaşları çuvallayıp ihsanını almak üzere İstanbul'a hareket eder.


Saraydan ihsanını (5000 kuruşluk ödül ve ölünceye dek 500 kuruş aylık) aldıktan sonra, kendisini kıskanan ve ödülünü çalmak isteyen, Kdz.Ereğli KaymaKAMı Müstelzim Hacı İsmail Ağa tarafından birhanda kahvesine zehir katılarak öldürülür. Uzun Mehmet, kömürle, Zonguldak'la özdeşleşmiş; adına anıt, park yaptırılmış, kimi üretim tesislerine adlı konmuş ve ülkemiz yeraltı işçiliğinin simgesi olmuş bir isimdir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Eylül 2011       Mesaj #59
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İlin adı nereden geliyor? M.Ö. VII. yy.da, Miletoslular, bugunkü Samsun kentinin bulunduğu yerde 'Amisos' adlı koloniyi kurdular.XI. yy.da yöreye gelen Danişmendliler, Amisos'u almaya çalıştılarsa da başaramadılar. Bunun üzerine koloniden 3 km. uzakta 'Yeni Amisos' adlı yeni bir kent kurdular. Kentin adı zamanla 'Simisso', 'Samison' gibi biçimler aldı. Osmanlı döneminde Arapça kaynaklardaki 'Samsun' imlasi benimsenmiştir.

Kentleri : Bafra, Çarşamba, Vezirköprü, Terme, Havza,
Alaçam, Tekkeköy

Samsun Anadolu'nun Karadeniz'e açılan en önemli kapısı;
Avrupa - Asya transit yolu üzerinde işlek bir kavşak noktası, Türkiye'nin en büyük akarsuları Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın arasında verimli delta toprakları üzerinde kurulmuş önemli bir tarım merkezi, denizi, ormanları, yaylaları ile bir doğa cennetidir.

Samsun'da turizmin vazgeçilmez üçlüsü denizin, kumun, güneşin yanısıra artık birçok insanda tutku halini almış alternatif turizm aktivitelerinin gerçekleştirildiği alanları içiçe bulabilirsiniz.

Yakakent'ten Terme'ye kadar uzanan sahil bandı üzerinde çok güzel kuma sahip geniş doğal plajlar denize girmek için idealdir.

Yakakent Çamgölü mevkiinde Çam ormanlarıyla kaplı yemyeşil tepeler masmavi sular iner. Eşsiz güzellikteki sahili ile denizle iç içe bir yaşamın sürüldüğü şirin kıyı kasabası Yakakent'de gün batımı ise görülmeye değer güzelliktedir. Terme ilçesi birde tarihin ilginç ve çekici savaşçı kadınların Amazonların yaşadığı yer olarak bilinir.

Sahil bandı üzerinde Alaçam, Bafra ve 19 Mayıs ilçelerimizin topraklarının bir bölümünü kaplayan Kızılırmak Deltası sulak alanı flora ve faunası ile ülkemizin eko-turizm alanında en ilginç köşelerinden biridir.

Deltada, 19 Mayıs ilçesi, Yörükler mevkiinde ilkbaharda tabanı tamamen suyla kaplanan yaprak döker ağaçlardan oluşmuş Galeriç ormanı yaban hayatı açısından oldukça ilgi çekicidir. Samsun, termal turizm açısından da önemli merkezlere sahiptir. Havza ve Ladik Kaplıcaları 2000 yılından beri bilinen sağlık merkezleridir. Havza 25 Mayıs Termal tesisleri Turizm Bakanlığınca termal Turizm Merkezi olarak ilan edilmiştir.

Ladik'teki Hamamayağı kaplıcası ise ülkemizdeki birinci derecede önemli ve öncelikli kaplıca merkezlerindendir. Radyoaktif özellik gösteren Ladik kaplıca suları organizma üzerinde uyarıcı etki yapar. Bu nedenle bu suya "gençlik suyu" adı verilir. Havza ve Ladik'deki kaplıca sularının başta romatizmal hastalıklar olmak üzere, kadın hastalıkları, sinirsel hastalıklar, eklem hastalıkları ve kireçlenme gibi hastalıkların tedavisinde olumlu etki yaptıkları tıbbi olarak kanıtlanmıştır. Samsun'un yaylaları da diğer Karadeniz yaylaları gibi; yeşil, temiz havayı ve sessizliği özleyenlere kucak açmaya hazırdır.

Samsun'dan yaylalara ulaşmak oldukça kolaydır. Yaylaların yolları özel aracınızla bile rahatlıkla gideceğiniz durumdadır. Ladik-Akdağ yaylaları, Vezirköprü - Kunduz dağı yaylaları yazın başka kışın başka görülmeye değer güzellikleri barındırırlar. Kunduz yaylalarının orman dokusu ile iç içe oluşları ve ormanların Altınkaya Baraj Gölüyle birleşmesi bölgeye bambaşka bir güzellik kazandırmaktadır.

Burası yayla turizminin yanı sıra doğa yürüyüşleri, su sporları, balık avcılğı, motor gezileri, kamp yapmak için son derece elverişli alanlara sahiptir. Bölgedeki Orman İşletme Tesisi ise yaz kış gelenlerin dinlenme ve konaklama ihtiyacını karşılamaktadır. Ancak tesislerde önceden rezervasyon yaptırmak gereklidir.

1997 yılından itibaren Ladik-Akdağ Yaylalarında Yayla Şenlikleri düzenlenmeye başlamıştır. Samsun doğal güzelliklerinin yanı sıra da tarihi alanlarıyla da dikkat çekicidir. Paleolitik dönemlerde yerleşim yeri olarak kullanılmış, Tekkeköy mağara-kale yerleşmeleri; M.Ö. 5000 yıllarından beri sürekli yerleşim yeri olarak kullanılagelmiş Bafra İkiztepe ve bugün bile surlarını, galerilerini, merdivenlerini görebileceğimiz 3000 yıl öncesinden gelen Kızılırmak vadisindeki Asarkale; Paflagonlara ait kaya mezarları, Amazonların yaptığı ileri sürülen Garpu kalesi görülmeye değerdir.

Samsun'da Anadolu Ahşap mimarisinin en güzel örneklerini görebilirsiniz. Çarşamba'da ki Göğceli Cami bunların en ilginç olanıdır. Yapımında hiç çivi kullanılmamış olan yapı kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte yaklaşık 800 yıldır sapa sağlam ayakta kalmıştır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Kasım 2011       Mesaj #60
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bütün n illerin efsaneleri lazım neo olur yardomcı olunnnnnn

Benzer Konular

12 Aralık 2016 / Misafir Cevaplanmış
19 Kasım 2014 / Misafir Soru-Cevap
13 Şubat 2014 / duman :D Cevaplanmış
23 Mayıs 2012 / hadiseyim Genel Mesajlar
20 Şubat 2013 / öykü Cevaplanmış