Arama

Telefonun gelişim evreleri hakkında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 16 Şubat 2012 Gösterim: 53.746 Cevap: 15
çujgaçkejfg - avatarı
çujgaçkejfg
Ziyaretçi
26 Nisan 2009       Mesaj #1
çujgaçkejfg - avatarı
Ziyaretçi
telefonun gelişim evrelerini tarihsel sıralama ile anlatınız
EN İYİ CEVABI MeLL verdi
TELEFON


Sponsorlu Bağlantılar
Telefon, birbirinden uzak yerlerde bulunan kişiler ve sistemler arasında bilgi alışverişini sağlayan elektrikli ses alıp verme cihazıdır. Telefonun çalışmasında ana prensip ağızdan çıkan ses dalgalarının önce elektrik sinyallarına çevrilmesi, bu sinyalların muhtelif gönderme metodlarıyla uzağa iletilmesinden sonra, bu defa elektrik sinyallarının tekrar kulakla duyulabilecek ses dalgalarına çevrilmesidir. Telefon ilk olarak 1876yılındaGraham Bell tarafından yapılmıştır. Önce şehirlerde kurulan telefon şebekeleri daha sonra şehirlerarası, milletlerarası sistemler haline dönüşmüş ve uydular aracılığıyla dünyanın her köşesinin birbiriyle muhaberesi sağlanmıştır.


TARİHÇE

Telefon ilk olarak telgraf sistemine benzer iki hat üzerinden konuşulacak şekilde kullanılmaya başlamıştır. Çoğu defa bir hat demir tel, diğer hat ise toprak olduğu için kayıplar fazla ve sesler karışık olarak işitiliyordu. Bakır alaşımlarının gelişmesiyle tel sayısı arttırıldı. Konuşma sayıları arttıkça hatları yetişmemeye başladı. 1886 senesinde tek devreden değişik frekanslarla ses gönderen bir aygıt (multiplex) devresi yapıldı. Uzun hatlara konulan yükselticilerle kayıplar telafi edildi.


Telefonda büyük adım, operatör kullanmaksızın yapılan otomatik konuşmalardır. 1891 senesinde geliştirilen Strowger otomatik arayıcıyla araya operatör girmeden aboneler birbirine bağlanabilmiştir. Bu sistem 1920 senesinde Bell sistemi olarak geliştirilmiştir. 1948 senesinden sonra ise transistörün sahneye çıkmasıyla elektromanyetik röle sistemler yerini, elektronik devrelere bırakmıştır. Elektronik arayıcı sistem ilk olarak 1965 senesinde ABD'de servise konulmuştur.


Telefonda atılan diğer büyük adım da, uzak mesafe konuşmalarında yüksek frekanslı radyo yayınlarından istifadedir. 150-300 km aralıklarla yer alan röle istasyonları konuşmaları koaks kablolardan ve havadan elektromanyetik yayın şeklinde iletmektedir. Frekans yükseldikçe tek hat üzerinden konuşma kanal sayısı da yükselmektedir. Böyle bir sistemle iki röle istasyonu arasında aynı anda 3600 konuşma yapmak mümkündür. Telefonda mikro dalga seviyesinde konuşmalara geçilmesi ile televizyon ve telefon sistemleri birleştirilmiş, yayınlar tek radyolink devreler üzerinden yapılmaya başlanmıştır. Bu gelişmeyi uydular aracılığıyla yapılan konuşmalar takip etmiştir.


Kıtalararası telefon konuşmaları 1915 senesinde başlamıştır. İlk konuşma Paris'le ABD'de Arlington arasında yapılmıştır. Kıtalararası telefon konuşmalarında güçlü radyo alıcı vericileri kullanılıyordu. İyonosferin etkisi konuşmaları zorlaştırdığı için sualtı kabloları kullanılmaya başlandı. İlk sualtı kablosuyla telefon görüşmeleri 1950 senesinde Florida ile Havana arasında 185 km'lik mesafede yapıldı. Netîce tatminkar olduğu için 1956 senesinde New York ile Londra arasına aynı sistem kuruldu.


Uydu aracılığıyla kıtalararası ilk telefon konuşmaları 1960 senesinde başladı. Echo 1 isimli uyduyla ABD'nin doğu yakası ile batı yakası arasında telefon irtibatı sağlanınca bunu Telstar I, Telstar 2 ve diğer uydular takip etti. Bugün uyduların devreye girmesiyle gemi veya uçaklarla otomatik telefon konuşması yapılabilmektedir. 1985 senesinde uzay mekiği Discovery'nin yörüngeye koyduğu uydulardan biri aynı anda 20.000 konuşma yapabilmeye müsade edebilecek kapasitededir.




TÜRKİYE`DE İLK TELEFON
Türkiye'de ilk telefon 1908 senesinde uygulanmaya başlandı. Kadıköy ve Beyoğlu santralları 1911 senesinde hizmete açıldı. İlk otomatik telefon santralı 1926 senesinde Ankara'da kuruldu. Ardından diğer il merkezlerinde de telefon santralları kurulmaya başlandı. Kısa bir süre sonra kurulan santrallar aracılığıyla bütün iller arası telefon haberleşmesi başlamış oldu. PTT'nin 1970'lerden sonra yaptığı çalışmalarla telefon, Türkiye'de geç olmakla beraber, süratle yayılmaya başladı.


Türkiye'nin milletlerarası telefon santralı İstanbul'daki Tahtakale Telefon Santralıdır. Bu santralın diğer milletlerarası telefon santrallarıyla irtibatı 1985 senesi itibarıyla altı yoldan olmaktadır. Bunlar:
Edirne (Bulgaristan) hattı,
İzmir (Yunanistan) hattı,
Antalya (İtalya) hattı,
İskenderun (Suriye) hattı,
Diyarbakır (Irak) hattı,
Ankara (Uydu) hattı.
Diyarbakır'dan Bağdat'la görüşecek bir abone önce Tahtakaleyle irtibatlanır daha sonra Diyarbakır radyolinkiyle Bağdat'a ulaşır. İleriki senelerde uzaya gönderilecek Türk uydularıyla (Türk-Sat) milletlerarası santral hatlarında artış beklenmektedir (1994).
Telefon teknolojisinde son gelişmeler ve GSM
Yirmi birinci yüzyıla yaklaştığımız şu günlerde, teknoloji gelişmişlik-iletişim ve bilgi birbirlerinden ayrılmaz parçalar oldu. Bugün iletişim çağın gerisinde değil, hep bir adım önünde gitmektedir. Hücresel mobil servisleri; Serbest format yazınızı buraya yazınızatakanbaşlarından bu yana, hareket halindeki insanların haberleşme ihtiyaçlarını gidermeye çalışmıştır. Geçen 10 yıllık sürede hücresel telefonlar, otomobillerden başlayarak, diğer tip taşıtlarda da kullanılabilecek şekilde gelişmiş ve sonunda da taşınabilir (cep telefonu) bir özelliğe kavuşmuştur.


Haberleşme alanında her geçen gün daha da artan ihtiyaçlar, alabildiğince çok haberleşme servisini içine aldı ve kitlelerin bulundukları coğrafi dağılım bölgelerinden bağımsız olarak bu servislere ulaşmalarını sağlayacak merkezi bir hücresel mobil haberleşme şebekesinin kullanılmasına zemin hazırlamış ve bunun sonucunda da GSM (İng: Global System for Mobile Communication) doğmuştur.


Bugüne kadar hücresel bir mobil haberleşme şebekesi kurulurken veya kapasitesi arttırılırken, analog 55 şebekelerin kullanılmasından dolayı frekans ve hücre planlamalarında birçok güçlükler çıkıyordu. GSM frekans problemlerini, hücre ve kanal planlamalarındaki zorlukları ortadan kaldırmaktadır.


Mobil telefon kullanımını en üst seviyeye ulaştıran GSM, sayısız üstünlük ve imkanları bir arada sunmaktadır. Bu yeni sistemle ağırlığı 200-250 grama kadar düşen cep telefonları ile net bir şekilde sadece Türkiye sınırları içinde değil, bütün Avrupa'da rahatça ve ses kaybı olmadan konuşma yapılabilmektedir. GSM sistemi, her türlü ilerlemeye açık olarak geliştirilmiştir. Uygulanmak istenen her türlü yenilikler (kısa mesaj, faks, telfoto... vs.) çok basit, hızlı programlama tekniğiyle cep telefonuna aktarılabilecek. GSM teknolojisi, düşük güç çıkışlı cihazların kullanımını sağladığı için cep telefonları ile uzun süre konuşma yapmak mümkün olabilecektir.


Bir GSM abonesi, yerleşik analog hücresel şebekelerden farklı olarak kendi terminallerini bütün Avrupa devletlerinde kullanabilecektir. Aynı zamanda GSM şebekesi, abonelerin devamlı değişen mekanlarının kaydını tutarak, gelen çağrı mesajlarını otomatik olarak coğrafi bölgelere aktarabilecektir ve yönlendirebilecektir. Sistem abone numaraları SIM (Subscriber Identity Module) adlı kredi kartı ebadında, kişinin cüzdanında taşıyabileceği büyüklükteki kartlara programlanıyor. Ayrıca Plug-in olarak isimlendirilen daha küçük boyutlarda bir kart daha kullanılmaktadır. Bununla beraber her abonenin kendisi için özel tanımlanmış özel kimlik numarası olan PIN (Personal Identity Number)ı girmesi şartıyla mobil telefonlardan konuşma yapılabilecektir. Bu sistemle hiç kimse bir başkasının SIM kartını kullanamayacaktır.


Kullanılacak Smart Card teknolojisiyle aboneye ait bütün bilgiler, bu abone kartına toplandığından, yurtdışına çıkan bir abone, artık yanında telefon cihazı (cep telefonu) taşımak zorunda kalmayacaktır. Her yerde, kendi adına kayıtlı SIM kartı ile bir el (cep) telefonu kiralayıp istediği görüşmeyi yapabilecektir.


Türkiye'de de GSM'nin alt yapı çalışmaları olanca hızıyla devam etmektedir. GSM projesi ilk beş yıl içinde Türkiye'nin bütün illerinde sistem ağını kuracaktır.


Bu sistem, otomobilimizde faks çekme, telekonferans düzenleme, çağrı gönderme, borsayı takip edebilme, nerede olursa olsun sıhhatli ve parazitsiz telefon edebilme, veri gönderebilme, ... vs. birçok kolaylıkları olacaktır.


Netice olarak haberleşme alanında GSM sistemi, serbest bilgi dolaşımını sağlayacaktır.


Bu gelişmeyle birlikte görüntülü telefon, konuşma ve görüntüyü aynı anda aktaran sistem de artık yaygınlaşma safhasındadır. Görüntülü telefon 1964 yılında ilk önce ABD'de yapılmaya başlamıştır. Buna rağmen görüntülü telefon sistemi hala gerekli pazara ulaşamamıştır.


Türkiye'de de görüntülü telefon çalışmaları ciddi bir şekilde 1994 yılında başlamıştır. 2000'li yıllarda ise artık 'Görüntülü Cep Telefonları' yılları alacaktır. Telefon, teknolojinin insanlığa sunduğu en faydalı araçlardan birisidir.



Son düzenleyen MeLL; 26 Nisan 2009 13:51
MeLL - avatarı
MeLL
Ziyaretçi
26 Nisan 2009       Mesaj #2
MeLL - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
TELEFON


Sponsorlu Bağlantılar
Telefon, birbirinden uzak yerlerde bulunan kişiler ve sistemler arasında bilgi alışverişini sağlayan elektrikli ses alıp verme cihazıdır. Telefonun çalışmasında ana prensip ağızdan çıkan ses dalgalarının önce elektrik sinyallarına çevrilmesi, bu sinyalların muhtelif gönderme metodlarıyla uzağa iletilmesinden sonra, bu defa elektrik sinyallarının tekrar kulakla duyulabilecek ses dalgalarına çevrilmesidir. Telefon ilk olarak 1876yılındaGraham Bell tarafından yapılmıştır. Önce şehirlerde kurulan telefon şebekeleri daha sonra şehirlerarası, milletlerarası sistemler haline dönüşmüş ve uydular aracılığıyla dünyanın her köşesinin birbiriyle muhaberesi sağlanmıştır.


TARİHÇE

Telefon ilk olarak telgraf sistemine benzer iki hat üzerinden konuşulacak şekilde kullanılmaya başlamıştır. Çoğu defa bir hat demir tel, diğer hat ise toprak olduğu için kayıplar fazla ve sesler karışık olarak işitiliyordu. Bakır alaşımlarının gelişmesiyle tel sayısı arttırıldı. Konuşma sayıları arttıkça hatları yetişmemeye başladı. 1886 senesinde tek devreden değişik frekanslarla ses gönderen bir aygıt (multiplex) devresi yapıldı. Uzun hatlara konulan yükselticilerle kayıplar telafi edildi.


Telefonda büyük adım, operatör kullanmaksızın yapılan otomatik konuşmalardır. 1891 senesinde geliştirilen Strowger otomatik arayıcıyla araya operatör girmeden aboneler birbirine bağlanabilmiştir. Bu sistem 1920 senesinde Bell sistemi olarak geliştirilmiştir. 1948 senesinden sonra ise transistörün sahneye çıkmasıyla elektromanyetik röle sistemler yerini, elektronik devrelere bırakmıştır. Elektronik arayıcı sistem ilk olarak 1965 senesinde ABD'de servise konulmuştur.


Telefonda atılan diğer büyük adım da, uzak mesafe konuşmalarında yüksek frekanslı radyo yayınlarından istifadedir. 150-300 km aralıklarla yer alan röle istasyonları konuşmaları koaks kablolardan ve havadan elektromanyetik yayın şeklinde iletmektedir. Frekans yükseldikçe tek hat üzerinden konuşma kanal sayısı da yükselmektedir. Böyle bir sistemle iki röle istasyonu arasında aynı anda 3600 konuşma yapmak mümkündür. Telefonda mikro dalga seviyesinde konuşmalara geçilmesi ile televizyon ve telefon sistemleri birleştirilmiş, yayınlar tek radyolink devreler üzerinden yapılmaya başlanmıştır. Bu gelişmeyi uydular aracılığıyla yapılan konuşmalar takip etmiştir.


Kıtalararası telefon konuşmaları 1915 senesinde başlamıştır. İlk konuşma Paris'le ABD'de Arlington arasında yapılmıştır. Kıtalararası telefon konuşmalarında güçlü radyo alıcı vericileri kullanılıyordu. İyonosferin etkisi konuşmaları zorlaştırdığı için sualtı kabloları kullanılmaya başlandı. İlk sualtı kablosuyla telefon görüşmeleri 1950 senesinde Florida ile Havana arasında 185 km'lik mesafede yapıldı. Netîce tatminkar olduğu için 1956 senesinde New York ile Londra arasına aynı sistem kuruldu.


Uydu aracılığıyla kıtalararası ilk telefon konuşmaları 1960 senesinde başladı. Echo 1 isimli uyduyla ABD'nin doğu yakası ile batı yakası arasında telefon irtibatı sağlanınca bunu Telstar I, Telstar 2 ve diğer uydular takip etti. Bugün uyduların devreye girmesiyle gemi veya uçaklarla otomatik telefon konuşması yapılabilmektedir. 1985 senesinde uzay mekiği Discovery'nin yörüngeye koyduğu uydulardan biri aynı anda 20.000 konuşma yapabilmeye müsade edebilecek kapasitededir.




TÜRKİYE`DE İLK TELEFON
Türkiye'de ilk telefon 1908 senesinde uygulanmaya başlandı. Kadıköy ve Beyoğlu santralları 1911 senesinde hizmete açıldı. İlk otomatik telefon santralı 1926 senesinde Ankara'da kuruldu. Ardından diğer il merkezlerinde de telefon santralları kurulmaya başlandı. Kısa bir süre sonra kurulan santrallar aracılığıyla bütün iller arası telefon haberleşmesi başlamış oldu. PTT'nin 1970'lerden sonra yaptığı çalışmalarla telefon, Türkiye'de geç olmakla beraber, süratle yayılmaya başladı.


Türkiye'nin milletlerarası telefon santralı İstanbul'daki Tahtakale Telefon Santralıdır. Bu santralın diğer milletlerarası telefon santrallarıyla irtibatı 1985 senesi itibarıyla altı yoldan olmaktadır. Bunlar:
Edirne (Bulgaristan) hattı,
İzmir (Yunanistan) hattı,
Antalya (İtalya) hattı,
İskenderun (Suriye) hattı,
Diyarbakır (Irak) hattı,
Ankara (Uydu) hattı.
Diyarbakır'dan Bağdat'la görüşecek bir abone önce Tahtakaleyle irtibatlanır daha sonra Diyarbakır radyolinkiyle Bağdat'a ulaşır. İleriki senelerde uzaya gönderilecek Türk uydularıyla (Türk-Sat) milletlerarası santral hatlarında artış beklenmektedir (1994).
Telefon teknolojisinde son gelişmeler ve GSM
Yirmi birinci yüzyıla yaklaştığımız şu günlerde, teknoloji gelişmişlik-iletişim ve bilgi birbirlerinden ayrılmaz parçalar oldu. Bugün iletişim çağın gerisinde değil, hep bir adım önünde gitmektedir. Hücresel mobil servisleri; Serbest format yazınızı buraya yazınızatakanbaşlarından bu yana, hareket halindeki insanların haberleşme ihtiyaçlarını gidermeye çalışmıştır. Geçen 10 yıllık sürede hücresel telefonlar, otomobillerden başlayarak, diğer tip taşıtlarda da kullanılabilecek şekilde gelişmiş ve sonunda da taşınabilir (cep telefonu) bir özelliğe kavuşmuştur.


Haberleşme alanında her geçen gün daha da artan ihtiyaçlar, alabildiğince çok haberleşme servisini içine aldı ve kitlelerin bulundukları coğrafi dağılım bölgelerinden bağımsız olarak bu servislere ulaşmalarını sağlayacak merkezi bir hücresel mobil haberleşme şebekesinin kullanılmasına zemin hazırlamış ve bunun sonucunda da GSM (İng: Global System for Mobile Communication) doğmuştur.


Bugüne kadar hücresel bir mobil haberleşme şebekesi kurulurken veya kapasitesi arttırılırken, analog 55 şebekelerin kullanılmasından dolayı frekans ve hücre planlamalarında birçok güçlükler çıkıyordu. GSM frekans problemlerini, hücre ve kanal planlamalarındaki zorlukları ortadan kaldırmaktadır.


Mobil telefon kullanımını en üst seviyeye ulaştıran GSM, sayısız üstünlük ve imkanları bir arada sunmaktadır. Bu yeni sistemle ağırlığı 200-250 grama kadar düşen cep telefonları ile net bir şekilde sadece Türkiye sınırları içinde değil, bütün Avrupa'da rahatça ve ses kaybı olmadan konuşma yapılabilmektedir. GSM sistemi, her türlü ilerlemeye açık olarak geliştirilmiştir. Uygulanmak istenen her türlü yenilikler (kısa mesaj, faks, telfoto... vs.) çok basit, hızlı programlama tekniğiyle cep telefonuna aktarılabilecek. GSM teknolojisi, düşük güç çıkışlı cihazların kullanımını sağladığı için cep telefonları ile uzun süre konuşma yapmak mümkün olabilecektir.


Bir GSM abonesi, yerleşik analog hücresel şebekelerden farklı olarak kendi terminallerini bütün Avrupa devletlerinde kullanabilecektir. Aynı zamanda GSM şebekesi, abonelerin devamlı değişen mekanlarının kaydını tutarak, gelen çağrı mesajlarını otomatik olarak coğrafi bölgelere aktarabilecektir ve yönlendirebilecektir. Sistem abone numaraları SIM (Subscriber Identity Module) adlı kredi kartı ebadında, kişinin cüzdanında taşıyabileceği büyüklükteki kartlara programlanıyor. Ayrıca Plug-in olarak isimlendirilen daha küçük boyutlarda bir kart daha kullanılmaktadır. Bununla beraber her abonenin kendisi için özel tanımlanmış özel kimlik numarası olan PIN (Personal Identity Number)ı girmesi şartıyla mobil telefonlardan konuşma yapılabilecektir. Bu sistemle hiç kimse bir başkasının SIM kartını kullanamayacaktır.


Kullanılacak Smart Card teknolojisiyle aboneye ait bütün bilgiler, bu abone kartına toplandığından, yurtdışına çıkan bir abone, artık yanında telefon cihazı (cep telefonu) taşımak zorunda kalmayacaktır. Her yerde, kendi adına kayıtlı SIM kartı ile bir el (cep) telefonu kiralayıp istediği görüşmeyi yapabilecektir.


Türkiye'de de GSM'nin alt yapı çalışmaları olanca hızıyla devam etmektedir. GSM projesi ilk beş yıl içinde Türkiye'nin bütün illerinde sistem ağını kuracaktır.


Bu sistem, otomobilimizde faks çekme, telekonferans düzenleme, çağrı gönderme, borsayı takip edebilme, nerede olursa olsun sıhhatli ve parazitsiz telefon edebilme, veri gönderebilme, ... vs. birçok kolaylıkları olacaktır.


Netice olarak haberleşme alanında GSM sistemi, serbest bilgi dolaşımını sağlayacaktır.


Bu gelişmeyle birlikte görüntülü telefon, konuşma ve görüntüyü aynı anda aktaran sistem de artık yaygınlaşma safhasındadır. Görüntülü telefon 1964 yılında ilk önce ABD'de yapılmaya başlamıştır. Buna rağmen görüntülü telefon sistemi hala gerekli pazara ulaşamamıştır.


Türkiye'de de görüntülü telefon çalışmaları ciddi bir şekilde 1994 yılında başlamıştır. 2000'li yıllarda ise artık 'Görüntülü Cep Telefonları' yılları alacaktır. Telefon, teknolojinin insanlığa sunduğu en faydalı araçlardan birisidir.



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Aralık 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
TELEFON


Telefon, birbirinden uzak yerlerde bulunan kişiler ve sistemler arasında bilgi alışverişini sağlayan elektrikli ses alıp verme cihazıdır. Telefonun çalışmasında ana prensip ağızdan çıkan ses dalgalarının önce elektrik sinyallarına çevrilmesi, bu sinyalların muhtelif gönderme metodlarıyla uzağa iletilmesinden sonra, bu defa elektrik sinyallarının tekrar kulakla duyulabilecek ses dalgalarına çevrilmesidir. Telefon ilk olarak 1876yılındaGraham Bell tarafından yapılmıştır. Önce şehirlerde kurulan telefon şebekeleri daha sonra şehirlerarası, milletlerarası sistemler haline dönüşmüş ve uydular aracılığıyla dünyanın her köşesinin birbiriyle muhaberesi sağlanmıştır.


TARİHÇE

Telefon ilk olarak telgraf sistemine benzer iki hat üzerinden konuşulacak şekilde kullanılmaya başlamıştır. Çoğu defa bir hat demir tel, diğer hat ise toprak olduğu için kayıplar fazla ve sesler karışık olarak işitiliyordu. Bakır alaşımlarının gelişmesiyle tel sayısı arttırıldı. Konuşma sayıları arttıkça hatları yetişmemeye başladı. 1886 senesinde tek devreden değişik frekanslarla ses gönderen bir aygıt (multiplex) devresi yapıldı. Uzun hatlara konulan yükselticilerle kayıplar telafi edildi.


Telefonda büyük adım, operatör kullanmaksızın yapılan otomatik konuşmalardır. 1891 senesinde geliştirilen Strowger otomatik arayıcıyla araya operatör girmeden aboneler birbirine bağlanabilmiştir. Bu sistem 1920 senesinde Bell sistemi olarak geliştirilmiştir. 1948 senesinden sonra ise transistörün sahneye çıkmasıyla elektromanyetik röle sistemler yerini, elektronik devrelere bırakmıştır. Elektronik arayıcı sistem ilk olarak 1965 senesinde ABD'de servise konulmuştur.


Telefonda atılan diğer büyük adım da, uzak mesafe konuşmalarında yüksek frekanslı radyo yayınlarından istifadedir. 150-300 km aralıklarla yer alan röle istasyonları konuşmaları koaks kablolardan ve havadan elektromanyetik yayın şeklinde iletmektedir. Frekans yükseldikçe tek hat üzerinden konuşma kanal sayısı da yükselmektedir. Böyle bir sistemle iki röle istasyonu arasında aynı anda 3600 konuşma yapmak mümkündür. Telefonda mikro dalga seviyesinde konuşmalara geçilmesi ile televizyon ve telefon sistemleri birleştirilmiş, yayınlar tek radyolink devreler üzerinden yapılmaya başlanmıştır. Bu gelişmeyi uydular aracılığıyla yapılan konuşmalar takip etmiştir.


Kıtalararası telefon konuşmaları 1915 senesinde başlamıştır. İlk konuşma Paris'le ABD'de Arlington arasında yapılmıştır. Kıtalararası telefon konuşmalarında güçlü radyo alıcı vericileri kullanılıyordu. İyonosferin etkisi konuşmaları zorlaştırdığı için sualtı kabloları kullanılmaya başlandı. İlk sualtı kablosuyla telefon görüşmeleri 1950 senesinde Florida ile Havana arasında 185 km'lik mesafede yapıldı. Netîce tatminkar olduğu için 1956 senesinde New York ile Londra arasına aynı sistem kuruldu.


Uydu aracılığıyla kıtalararası ilk telefon konuşmaları 1960 senesinde başladı. Echo 1 isimli uyduyla ABD'nin doğu yakası ile batı yakası arasında telefon irtibatı sağlanınca bunu Telstar I, Telstar 2 ve diğer uydular takip etti. Bugün uyduların devreye girmesiyle gemi veya uçaklarla otomatik telefon konuşması yapılabilmektedir. 1985 senesinde uzay mekiği Discovery'nin yörüngeye koyduğu uydulardan biri aynı anda 20.000 konuşma yapabilmeye müsade edebilecek kapasitededir.




TÜRKİYE`DE İLK TELEFON
Türkiye'de ilk telefon 1908 senesinde uygulanmaya başlandı. Kadıköy ve Beyoğlu santralları 1911 senesinde hizmete açıldı. İlk otomatik telefon santralı 1926 senesinde Ankara'da kuruldu. Ardından diğer il merkezlerinde de telefon santralları kurulmaya başlandı. Kısa bir süre sonra kurulan santrallar aracılığıyla bütün iller arası telefon haberleşmesi başlamış oldu. PTT'nin 1970'lerden sonra yaptığı çalışmalarla telefon, Türkiye'de geç olmakla beraber, süratle yayılmaya başladı.


Türkiye'nin milletlerarası telefon santralı İstanbul'daki Tahtakale Telefon Santralıdır. Bu santralın diğer milletlerarası telefon santrallarıyla irtibatı 1985 senesi itibarıyla altı yoldan olmaktadır. Bunlar:
Edirne (Bulgaristan) hattı,
İzmir (Yunanistan) hattı,
Antalya (İtalya) hattı,
İskenderun (Suriye) hattı,
Diyarbakır (Irak) hattı,
Ankara (Uydu) hattı.
Diyarbakır'dan Bağdat'la görüşecek bir abone önce Tahtakaleyle irtibatlanır daha sonra Diyarbakır radyolinkiyle Bağdat'a ulaşır. İleriki senelerde uzaya gönderilecek Türk uydularıyla (Türk-Sat) milletlerarası santral hatlarında artış beklenmektedir (1994).
Telefon teknolojisinde son gelişmeler ve GSM
Yirmi birinci yüzyıla yaklaştığımız şu günlerde, teknoloji gelişmişlik-iletişim ve bilgi birbirlerinden ayrılmaz parçalar oldu. Bugün iletişim çağın gerisinde değil, hep bir adım önünde gitmektedir. Hücresel mobil servisleri; Serbest format yazınızı buraya yazınızatakanbaşlarından bu yana, hareket halindeki insanların haberleşme ihtiyaçlarını gidermeye çalışmıştır. Geçen 10 yıllık sürede hücresel telefonlar, otomobillerden başlayarak, diğer tip taşıtlarda da kullanılabilecek şekilde gelişmiş ve sonunda da taşınabilir (cep telefonu) bir özelliğe kavuşmuştur.


Haberleşme alanında her geçen gün daha da artan ihtiyaçlar, alabildiğince çok haberleşme servisini içine aldı ve kitlelerin bulundukları coğrafi dağılım bölgelerinden bağımsız olarak bu servislere ulaşmalarını sağlayacak merkezi bir hücresel mobil haberleşme şebekesinin kullanılmasına zemin hazırlamış ve bunun sonucunda da GSM (İng: Global System for Mobile Communication) doğmuştur.


Bugüne kadar hücresel bir mobil haberleşme şebekesi kurulurken veya kapasitesi arttırılırken, analog 55 şebekelerin kullanılmasından dolayı frekans ve hücre planlamalarında birçok güçlükler çıkıyordu. GSM frekans problemlerini, hücre ve kanal planlamalarındaki zorlukları ortadan kaldırmaktadır.


Mobil telefon kullanımını en üst seviyeye ulaştıran GSM, sayısız üstünlük ve imkanları bir arada sunmaktadır. Bu yeni sistemle ağırlığı 200-250 grama kadar düşen cep telefonları ile net bir şekilde sadece Türkiye sınırları içinde değil, bütün Avrupa'da rahatça ve ses kaybı olmadan konuşma yapılabilmektedir. GSM sistemi, her türlü ilerlemeye açık olarak geliştirilmiştir. Uygulanmak istenen her türlü yenilikler (kısa mesaj, faks, telfoto... vs.) çok basit, hızlı programlama tekniğiyle cep telefonuna aktarılabilecek. GSM teknolojisi, düşük güç çıkışlı cihazların kullanımını sağladığı için cep telefonları ile uzun süre konuşma yapmak mümkün olabilecektir.


Bir GSM abonesi, yerleşik analog hücresel şebekelerden farklı olarak kendi terminallerini bütün Avrupa devletlerinde kullanabilecektir. Aynı zamanda GSM şebekesi, abonelerin devamlı değişen mekanlarının kaydını tutarak, gelen çağrı mesajlarını otomatik olarak coğrafi bölgelere aktarabilecektir ve yönlendirebilecektir. Sistem abone numaraları SIM (Subscriber Identity Module) adlı kredi kartı ebadında, kişinin cüzdanında taşıyabileceği büyüklükteki kartlara programlanıyor. Ayrıca Plug-in olarak isimlendirilen daha küçük boyutlarda bir kart daha kullanılmaktadır. Bununla beraber her abonenin kendisi için özel tanımlanmış özel kimlik numarası olan PIN (Personal Identity Number)ı girmesi şartıyla mobil telefonlardan konuşma yapılabilecektir. Bu sistemle hiç kimse bir başkasının SIM kartını kullanamayacaktır.


Kullanılacak Smart Card teknolojisiyle aboneye ait bütün bilgiler, bu abone kartına toplandığından, yurtdışına çıkan bir abone, artık yanında telefon cihazı (cep telefonu) taşımak zorunda kalmayacaktır. Her yerde, kendi adına kayıtlı SIM kartı ile bir el (cep) telefonu kiralayıp istediği görüşmeyi yapabilecektir.


Türkiye'de de GSM'nin alt yapı çalışmaları olanca hızıyla devam etmektedir. GSM projesi ilk beş yıl içinde Türkiye'nin bütün illerinde sistem ağını kuracaktır.


Bu sistem, otomobilimizde faks çekme, telekonferans düzenleme, çağrı gönderme, borsayı takip edebilme, nerede olursa olsun sıhhatli ve parazitsiz telefon edebilme, veri gönderebilme, ... vs. birçok kolaylıkları olacaktır.


Netice olarak haberleşme alanında GSM sistemi, serbest bilgi dolaşımını sağlayacaktır.


Bu gelişmeyle birlikte görüntülü telefon, konuşma ve görüntüyü aynı anda aktaran sistem de artık yaygınlaşma safhasındadır. Görüntülü telefon 1964 yılında ilk önce ABD'de yapılmaya başlamıştır. Buna rağmen görüntülü telefon sistemi hala gerekli pazara ulaşamamıştır.


Türkiye'de de görüntülü telefon çalışmaları ciddi bir şekilde 1994 yılında başlamıştır. 2000'li yıllarda ise artık 'Görüntülü Cep Telefonları' yılları alacaktır. Telefon, teknolojinin insanlığa sunduğu en faydalı araçlardan birisidir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Aralık 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
TELEFON


Telefon, birbirinden uzak yerlerde bulunan kişiler ve sistemler arasında bilgi alışverişini sağlayan elektrikli ses alıp verme cihazıdır. Telefonun çalışmasında ana prensip ağızdan çıkan ses dalgalarının önce elektrik sinyallarına çevrilmesi, bu sinyalların muhtelif gönderme metodlarıyla uzağa iletilmesinden sonra, bu defa elektrik sinyallarının tekrar kulakla duyulabilecek ses dalgalarına çevrilmesidir. Telefon ilk olarak 1876yılındaGraham Bell tarafından yapılmıştır. Önce şehirlerde kurulan telefon şebekeleri daha sonra şehirlerarası, milletlerarası sistemler haline dönüşmüş ve uydular aracılığıyla dünyanın her köşesinin birbiriyle muhaberesi sağlanmıştır.


TARİHÇE

Telefon ilk olarak telgraf sistemine benzer iki hat üzerinden konuşulacak şekilde kullanılmaya başlamıştır. Çoğu defa bir hat demir tel, diğer hat ise toprak olduğu için kayıplar fazla ve sesler karışık olarak işitiliyordu. Bakır alaşımlarının gelişmesiyle tel sayısı arttırıldı. Konuşma sayıları arttıkça hatları yetişmemeye başladı. 1886 senesinde tek devreden değişik frekanslarla ses gönderen bir aygıt (multiplex) devresi yapıldı. Uzun hatlara konulan yükselticilerle kayıplar telafi edildi.


Telefonda büyük adım, operatör kullanmaksızın yapılan otomatik konuşmalardır. 1891 senesinde geliştirilen Strowger otomatik arayıcıyla araya operatör girmeden aboneler birbirine bağlanabilmiştir. Bu sistem 1920 senesinde Bell sistemi olarak geliştirilmiştir. 1948 senesinden sonra ise transistörün sahneye çıkmasıyla elektromanyetik röle sistemler yerini, elektronik devrelere bırakmıştır. Elektronik arayıcı sistem ilk olarak 1965 senesinde ABD'de servise konulmuştur.


Telefonda atılan diğer büyük adım da, uzak mesafe konuşmalarında yüksek frekanslı radyo yayınlarından istifadedir. 150-300 km aralıklarla yer alan röle istasyonları konuşmaları koaks kablolardan ve havadan elektromanyetik yayın şeklinde iletmektedir. Frekans yükseldikçe tek hat üzerinden konuşma kanal sayısı da yükselmektedir. Böyle bir sistemle iki röle istasyonu arasında aynı anda 3600 konuşma yapmak mümkündür. Telefonda mikro dalga seviyesinde konuşmalara geçilmesi ile televizyon ve telefon sistemleri birleştirilmiş, yayınlar tek radyolink devreler üzerinden yapılmaya başlanmıştır. Bu gelişmeyi uydular aracılığıyla yapılan konuşmalar takip etmiştir.


Kıtalararası telefon konuşmaları 1915 senesinde başlamıştır. İlk konuşma Paris'le ABD'de Arlington arasında yapılmıştır. Kıtalararası telefon konuşmalarında güçlü radyo alıcı vericileri kullanılıyordu. İyonosferin etkisi konuşmaları zorlaştırdığı için sualtı kabloları kullanılmaya başlandı. İlk sualtı kablosuyla telefon görüşmeleri 1950 senesinde Florida ile Havana arasında 185 km'lik mesafede yapıldı. Netîce tatminkar olduğu için 1956 senesinde New York ile Londra arasına aynı sistem kuruldu.


Uydu aracılığıyla kıtalararası ilk telefon konuşmaları 1960 senesinde başladı. Echo 1 isimli uyduyla ABD'nin doğu yakası ile batı yakası arasında telefon irtibatı sağlanınca bunu Telstar I, Telstar 2 ve diğer uydular takip etti. Bugün uyduların devreye girmesiyle gemi veya uçaklarla otomatik telefon konuşması yapılabilmektedir. 1985 senesinde uzay mekiği Discovery'nin yörüngeye koyduğu uydulardan biri aynı anda 20.000 konuşma yapabilmeye müsade edebilecek kapasitededir.




TÜRKİYE`DE İLK TELEFON
Türkiye'de ilk telefon 1908 senesinde uygulanmaya başlandı. Kadıköy ve Beyoğlu santralları 1911 senesinde hizmete açıldı. İlk otomatik telefon santralı 1926 senesinde Ankara'da kuruldu. Ardından diğer il merkezlerinde de telefon santralları kurulmaya başlandı. Kısa bir süre sonra kurulan santrallar aracılığıyla bütün iller arası telefon haberleşmesi başlamış oldu. PTT'nin 1970'lerden sonra yaptığı çalışmalarla telefon, Türkiye'de geç olmakla beraber, süratle yayılmaya başladı.


Türkiye'nin milletlerarası telefon santralı İstanbul'daki Tahtakale Telefon Santralıdır. Bu santralın diğer milletlerarası telefon santrallarıyla irtibatı 1985 senesi itibarıyla altı yoldan olmaktadır. Bunlar:
Edirne (Bulgaristan) hattı,
İzmir (Yunanistan) hattı,
Antalya (İtalya) hattı,
İskenderun (Suriye) hattı,
Diyarbakır (Irak) hattı,
Ankara (Uydu) hattı.
Diyarbakır'dan Bağdat'la görüşecek bir abone önce Tahtakaleyle irtibatlanır daha sonra Diyarbakır radyolinkiyle Bağdat'a ulaşır. İleriki senelerde uzaya gönderilecek Türk uydularıyla (Türk-Sat) milletlerarası santral hatlarında artış beklenmektedir (1994).
Telefon teknolojisinde son gelişmeler ve GSM
Yirmi birinci yüzyıla yaklaştığımız şu günlerde, teknoloji gelişmişlik-iletişim ve bilgi birbirlerinden ayrılmaz parçalar oldu. Bugün iletişim çağın gerisinde değil, hep bir adım önünde gitmektedir. Hücresel mobil servisleri; Serbest format yazınızı buraya yazınızatakanbaşlarından bu yana, hareket halindeki insanların haberleşme ihtiyaçlarını gidermeye çalışmıştır. Geçen 10 yıllık sürede hücresel telefonlar, otomobillerden başlayarak, diğer tip taşıtlarda da kullanılabilecek şekilde gelişmiş ve sonunda da taşınabilir (cep telefonu) bir özelliğe kavuşmuştur.


Haberleşme alanında her geçen gün daha da artan ihtiyaçlar, alabildiğince çok haberleşme servisini içine aldı ve kitlelerin bulundukları coğrafi dağılım bölgelerinden bağımsız olarak bu servislere ulaşmalarını sağlayacak merkezi bir hücresel mobil haberleşme şebekesinin kullanılmasına zemin hazırlamış ve bunun sonucunda da GSM (İng: Global System for Mobile Communication) doğmuştur.


Bugüne kadar hücresel bir mobil haberleşme şebekesi kurulurken veya kapasitesi arttırılırken, analog 55 şebekelerin kullanılmasından dolayı frekans ve hücre planlamalarında birçok güçlükler çıkıyordu. GSM frekans problemlerini, hücre ve kanal planlamalarındaki zorlukları ortadan kaldırmaktadır.


Mobil telefon kullanımını en üst seviyeye ulaştıran GSM, sayısız üstünlük ve imkanları bir arada sunmaktadır. Bu yeni sistemle ağırlığı 200-250 grama kadar düşen cep telefonları ile net bir şekilde sadece Türkiye sınırları içinde değil, bütün Avrupa'da rahatça ve ses kaybı olmadan konuşma yapılabilmektedir. GSM sistemi, her türlü ilerlemeye açık olarak geliştirilmiştir. Uygulanmak istenen her türlü yenilikler (kısa mesaj, faks, telfoto... vs.) çok basit, hızlı programlama tekniğiyle cep telefonuna aktarılabilecek. GSM teknolojisi, düşük güç çıkışlı cihazların kullanımını sağladığı için cep telefonları ile uzun süre konuşma yapmak mümkün olabilecektir.


Bir GSM abonesi, yerleşik analog hücresel şebekelerden farklı olarak kendi terminallerini bütün Avrupa devletlerinde kullanabilecektir. Aynı zamanda GSM şebekesi, abonelerin devamlı değişen mekanlarının kaydını tutarak, gelen çağrı mesajlarını otomatik olarak coğrafi bölgelere aktarabilecektir ve yönlendirebilecektir. Sistem abone numaraları SIM (Subscriber Identity Module) adlı kredi kartı ebadında, kişinin cüzdanında taşıyabileceği büyüklükteki kartlara programlanıyor. Ayrıca Plug-in olarak isimlendirilen daha küçük boyutlarda bir kart daha kullanılmaktadır. Bununla beraber her abonenin kendisi için özel tanımlanmış özel kimlik numarası olan PIN (Personal Identity Number)ı girmesi şartıyla mobil telefonlardan konuşma yapılabilecektir. Bu sistemle hiç kimse bir başkasının SIM kartını kullanamayacaktır.


Kullanılacak Smart Card teknolojisiyle aboneye ait bütün bilgiler, bu abone kartına toplandığından, yurtdışına çıkan bir abone, artık yanında telefon cihazı (cep telefonu) taşımak zorunda kalmayacaktır. Her yerde, kendi adına kayıtlı SIM kartı ile bir el (cep) telefonu kiralayıp istediği görüşmeyi yapabilecektir.


Türkiye'de de GSM'nin alt yapı çalışmaları olanca hızıyla devam etmektedir. GSM projesi ilk beş yıl içinde Türkiye'nin bütün illerinde sistem ağını kuracaktır.


Bu sistem, otomobilimizde faks çekme, telekonferans düzenleme, çağrı gönderme, borsayı takip edebilme, nerede olursa olsun sıhhatli ve parazitsiz telefon edebilme, veri gönderebilme, ... vs. birçok kolaylıkları olacaktır.


Netice olarak haberleşme alanında GSM sistemi, serbest bilgi dolaşımını sağlayacaktır.


Bu gelişmeyle birlikte görüntülü telefon, konuşma ve görüntüyü aynı anda aktaran sistem de artık yaygınlaşma safhasındadır. Görüntülü telefon 1964 yılında ilk önce ABD'de yapılmaya başlamıştır. Buna rağmen görüntülü telefon sistemi hala gerekli pazara ulaşamamıştır.


Türkiye'de de görüntülü telefon çalışmaları ciddi bir şekilde 1994 yılında başlamıştır. 2000'li yıllarda ise artık 'Görüntülü Cep Telefonları' yılları alacaktır. Telefon, teknolojinin insanlığa sunduğu en faydalı araçlardan birisidir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Şubat 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
TELEFON


Telefon, birbirinden uzak yerlerde bulunan kişiler ve sistemler arasında bilgi alışverişini sağlayan elektrikli ses alıp verme cihazıdır. Telefonun çalışmasında ana prensip ağızdan çıkan ses dalgalarının önce elektrik sinyallarına çevrilmesi, bu sinyalların muhtelif gönderme metodlarıyla uzağa iletilmesinden sonra, bu defa elektrik sinyallarının tekrar kulakla duyulabilecek ses dalgalarına çevrilmesidir. Telefon ilk olarak 1876yılındaGraham Bell tarafından yapılmıştır. Önce şehirlerde kurulan telefon şebekeleri daha sonra şehirlerarası, milletlerarası sistemler haline dönüşmüş ve uydular aracılığıyla dünyanın her köşesinin birbiriyle muhaberesi sağlanmıştır.


TARİHÇE

Telefon ilk olarak telgraf sistemine benzer iki hat üzerinden konuşulacak şekilde kullanılmaya başlamıştır. Çoğu defa bir hat demir tel, diğer hat ise toprak olduğu için kayıplar fazla ve sesler karışık olarak işitiliyordu. Bakır alaşımlarının gelişmesiyle tel sayısı arttırıldı. Konuşma sayıları arttıkça hatları yetişmemeye başladı. 1886 senesinde tek devreden değişik frekanslarla ses gönderen bir aygıt (multiplex) devresi yapıldı. Uzun hatlara konulan yükselticilerle kayıplar telafi edildi.


Telefonda büyük adım, operatör kullanmaksızın yapılan otomatik konuşmalardır. 1891 senesinde geliştirilen Strowger otomatik arayıcıyla araya operatör girmeden aboneler birbirine bağlanabilmiştir. Bu sistem 1920 senesinde Bell sistemi olarak geliştirilmiştir. 1948 senesinden sonra ise transistörün sahneye çıkmasıyla elektromanyetik röle sistemler yerini, elektronik devrelere bırakmıştır. Elektronik arayıcı sistem ilk olarak 1965 senesinde ABD'de servise konulmuştur.


Telefonda atılan diğer büyük adım da, uzak mesafe konuşmalarında yüksek frekanslı radyo yayınlarından istifadedir. 150-300 km aralıklarla yer alan röle istasyonları konuşmaları koaks kablolardan ve havadan elektromanyetik yayın şeklinde iletmektedir. Frekans yükseldikçe tek hat üzerinden konuşma kanal sayısı da yükselmektedir. Böyle bir sistemle iki röle istasyonu arasında aynı anda 3600 konuşma yapmak mümkündür. Telefonda mikro dalga seviyesinde konuşmalara geçilmesi ile televizyon ve telefon sistemleri birleştirilmiş, yayınlar tek radyolink devreler üzerinden yapılmaya başlanmıştır. Bu gelişmeyi uydular aracılığıyla yapılan konuşmalar takip etmiştir.


Kıtalararası telefon konuşmaları 1915 senesinde başlamıştır. İlk konuşma Paris'le ABD'de Arlington arasında yapılmıştır. Kıtalararası telefon konuşmalarında güçlü radyo alıcı vericileri kullanılıyordu. İyonosferin etkisi konuşmaları zorlaştırdığı için sualtı kabloları kullanılmaya başlandı. İlk sualtı kablosuyla telefon görüşmeleri 1950 senesinde Florida ile Havana arasında 185 km'lik mesafede yapıldı. Netîce tatminkar olduğu için 1956 senesinde New York ile Londra arasına aynı sistem kuruldu.


Uydu aracılığıyla kıtalararası ilk telefon konuşmaları 1960 senesinde başladı. Echo 1 isimli uyduyla ABD'nin doğu yakası ile batı yakası arasında telefon irtibatı sağlanınca bunu Telstar I, Telstar 2 ve diğer uydular takip etti. Bugün uyduların devreye girmesiyle gemi veya uçaklarla otomatik telefon konuşması yapılabilmektedir. 1985 senesinde uzay mekiği Discovery'nin yörüngeye koyduğu uydulardan biri aynı anda 20.000 konuşma yapabilmeye müsade edebilecek kapasitededir.




TÜRKİYE`DE İLK TELEFON
Türkiye'de ilk telefon 1908 senesinde uygulanmaya başlandı. Kadıköy ve Beyoğlu santralları 1911 senesinde hizmete açıldı. İlk otomatik telefon santralı 1926 senesinde Ankara'da kuruldu. Ardından diğer il merkezlerinde de telefon santralları kurulmaya başlandı. Kısa bir süre sonra kurulan santrallar aracılığıyla bütün iller arası telefon haberleşmesi başlamış oldu. PTT'nin 1970'lerden sonra yaptığı çalışmalarla telefon, Türkiye'de geç olmakla beraber, süratle yayılmaya başladı.


Türkiye'nin milletlerarası telefon santralı İstanbul'daki Tahtakale Telefon Santralıdır. Bu santralın diğer milletlerarası telefon santrallarıyla irtibatı 1985 senesi itibarıyla altı yoldan olmaktadır. Bunlar:
Edirne (Bulgaristan) hattı,
İzmir (Yunanistan) hattı,
Antalya (İtalya) hattı,
İskenderun (Suriye) hattı,
Diyarbakır (Irak) hattı,
Ankara (Uydu) hattı.
Diyarbakır'dan Bağdat'la görüşecek bir abone önce Tahtakaleyle irtibatlanır daha sonra Diyarbakır radyolinkiyle Bağdat'a ulaşır. İleriki senelerde uzaya gönderilecek Türk uydularıyla (Türk-Sat) milletlerarası santral hatlarında artış beklenmektedir (1994).
Telefon teknolojisinde son gelişmeler ve GSM
Yirmi birinci yüzyıla yaklaştığımız şu günlerde, teknoloji gelişmişlik-iletişim ve bilgi birbirlerinden ayrılmaz parçalar oldu. Bugün iletişim çağın gerisinde değil, hep bir adım önünde gitmektedir. Hücresel mobil servisleri; Serbest format yazınızı buraya yazınızatakanbaşlarından bu yana, hareket halindeki insanların haberleşme ihtiyaçlarını gidermeye çalışmıştır. Geçen 10 yıllık sürede hücresel telefonlar, otomobillerden başlayarak, diğer tip taşıtlarda da kullanılabilecek şekilde gelişmiş ve sonunda da taşınabilir (cep telefonu) bir özelliğe kavuşmuştur.


Haberleşme alanında her geçen gün daha da artan ihtiyaçlar, alabildiğince çok haberleşme servisini içine aldı ve kitlelerin bulundukları coğrafi dağılım bölgelerinden bağımsız olarak bu servislere ulaşmalarını sağlayacak merkezi bir hücresel mobil haberleşme şebekesinin kullanılmasına zemin hazırlamış ve bunun sonucunda da GSM (İng: Global System for Mobile Communication) doğmuştur.


Bugüne kadar hücresel bir mobil haberleşme şebekesi kurulurken veya kapasitesi arttırılırken, analog 55 şebekelerin kullanılmasından dolayı frekans ve hücre planlamalarında birçok güçlükler çıkıyordu. GSM frekans problemlerini, hücre ve kanal planlamalarındaki zorlukları ortadan kaldırmaktadır.


Mobil telefon kullanımını en üst seviyeye ulaştıran GSM, sayısız üstünlük ve imkanları bir arada sunmaktadır. Bu yeni sistemle ağırlığı 200-250 grama kadar düşen cep telefonları ile net bir şekilde sadece Türkiye sınırları içinde değil, bütün Avrupa'da rahatça ve ses kaybı olmadan konuşma yapılabilmektedir. GSM sistemi, her türlü ilerlemeye açık olarak geliştirilmiştir. Uygulanmak istenen her türlü yenilikler (kısa mesaj, faks, telfoto... vs.) çok basit, hızlı programlama tekniğiyle cep telefonuna aktarılabilecek. GSM teknolojisi, düşük güç çıkışlı cihazların kullanımını sağladığı için cep telefonları ile uzun süre konuşma yapmak mümkün olabilecektir.


Bir GSM abonesi, yerleşik analog hücresel şebekelerden farklı olarak kendi terminallerini bütün Avrupa devletlerinde kullanabilecektir. Aynı zamanda GSM şebekesi, abonelerin devamlı değişen mekanlarının kaydını tutarak, gelen çağrı mesajlarını otomatik olarak coğrafi bölgelere aktarabilecektir ve yönlendirebilecektir. Sistem abone numaraları SIM (Subscriber Identity Module) adlı kredi kartı ebadında, kişinin cüzdanında taşıyabileceği büyüklükteki kartlara programlanıyor. Ayrıca Plug-in olarak isimlendirilen daha küçük boyutlarda bir kart daha kullanılmaktadır. Bununla beraber her abonenin kendisi için özel tanımlanmış özel kimlik numarası olan PIN (Personal Identity Number)ı girmesi şartıyla mobil telefonlardan konuşma yapılabilecektir. Bu sistemle hiç kimse bir başkasının SIM kartını kullanamayacaktır.


Kullanılacak Smart Card teknolojisiyle aboneye ait bütün bilgiler, bu abone kartına toplandığından, yurtdışına çıkan bir abone, artık yanında telefon cihazı (cep telefonu) taşımak zorunda kalmayacaktır. Her yerde, kendi adına kayıtlı SIM kartı ile bir el (cep) telefonu kiralayıp istediği görüşmeyi yapabilecektir.


Türkiye'de de GSM'nin alt yapı çalışmaları olanca hızıyla devam etmektedir. GSM projesi ilk beş yıl içinde Türkiye'nin bütün illerinde sistem ağını kuracaktır.


Bu sistem, otomobilimizde faks çekme, telekonferans düzenleme, çağrı gönderme, borsayı takip edebilme, nerede olursa olsun sıhhatli ve parazitsiz telefon edebilme, veri gönderebilme, ... vs. birçok kolaylıkları olacaktır.


Netice olarak haberleşme alanında GSM sistemi, serbest bilgi dolaşımını sağlayacaktır.


Bu gelişmeyle birlikte görüntülü telefon, konuşma ve görüntüyü aynı anda aktaran sistem de artık yaygınlaşma safhasındadır. Görüntülü telefon 1964 yılında ilk önce ABD'de yapılmaya başlamıştır. Buna rağmen görüntülü telefon sistemi hala gerekli pazara ulaşamamıştır.


Türkiye'de de görüntülü telefon çalışmaları ciddi bir şekilde 1994 yılında başlamıştır. 2000'li yıllarda ise artık 'Görüntülü Cep Telefonları' yılları alacaktır. Telefon, teknolojinin insanlığa sunduğu en faydalı araçlardan birisidir.


Bundan daha açıklayıcı ve kısa yok mu?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Şubat 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
telefonun günümüze kadar evreleri nelerdir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mart 2010       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

telefonun teknolojik gelisimi

hakkında bilgi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Mart 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
telefonun gelişimi nasıl olmuştur ? bunun kısaca aaçıklaamması nedi?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mart 2010       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
televizyonun zaman icinde gelişimi
lütfen cevaplayın
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mart 2010       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
TELEFON


Telefon, birbirinden uzak yerlerde bulunan kişiler ve sistemler arasında bilgi alışverişini sağlayan elektrikli ses alıp verme cihazıdır. Telefonun çalışmasında ana prensip ağızdan çıkan ses dalgalarının önce elektrik sinyallarına çevrilmesi, bu sinyalların muhtelif gönderme metodlarıyla uzağa iletilmesinden sonra, bu defa elektrik sinyallarının tekrar kulakla duyulabilecek ses dalgalarına çevrilmesidir. Telefon ilk olarak 1876yılındaGraham Bell tarafından yapılmıştır. Önce şehirlerde kurulan telefon şebekeleri daha sonra şehirlerarası, milletlerarası sistemler haline dönüşmüş ve uydular aracılığıyla dünyanın her köşesinin birbiriyle muhaberesi sağlanmıştır.


TARİHÇE

Telefon ilk olarak telgraf sistemine benzer iki hat üzerinden konuşulacak şekilde kullanılmaya başlamıştır. Çoğu defa bir hat demir tel, diğer hat ise toprak olduğu için kayıplar fazla ve sesler karışık olarak işitiliyordu. Bakır alaşımlarının gelişmesiyle tel sayısı arttırıldı. Konuşma sayıları arttıkça hatları yetişmemeye başladı. 1886 senesinde tek devreden değişik frekanslarla ses gönderen bir aygıt (multiplex) devresi yapıldı. Uzun hatlara konulan yükselticilerle kayıplar telafi edildi.


Telefonda büyük adım, operatör kullanmaksızın yapılan otomatik konuşmalardır. 1891 senesinde geliştirilen Strowger otomatik arayıcıyla araya operatör girmeden aboneler birbirine bağlanabilmiştir. Bu sistem 1920 senesinde Bell sistemi olarak geliştirilmiştir. 1948 senesinden sonra ise transistörün sahneye çıkmasıyla elektromanyetik röle sistemler yerini, elektronik devrelere bırakmıştır. Elektronik arayıcı sistem ilk olarak 1965 senesinde ABD'de servise konulmuştur.


Telefonda atılan diğer büyük adım da, uzak mesafe konuşmalarında yüksek frekanslı radyo yayınlarından istifadedir. 150-300 km aralıklarla yer alan röle istasyonları konuşmaları koaks kablolardan ve havadan elektromanyetik yayın şeklinde iletmektedir. Frekans yükseldikçe tek hat üzerinden konuşma kanal sayısı da yükselmektedir. Böyle bir sistemle iki röle istasyonu arasında aynı anda 3600 konuşma yapmak mümkündür. Telefonda mikro dalga seviyesinde konuşmalara geçilmesi ile televizyon ve telefon sistemleri birleştirilmiş, yayınlar tek radyolink devreler üzerinden yapılmaya başlanmıştır. Bu gelişmeyi uydular aracılığıyla yapılan konuşmalar takip etmiştir.


Kıtalararası telefon konuşmaları 1915 senesinde başlamıştır. İlk konuşma Paris'le ABD'de Arlington arasında yapılmıştır. Kıtalararası telefon konuşmalarında güçlü radyo alıcı vericileri kullanılıyordu. İyonosferin etkisi konuşmaları zorlaştırdığı için sualtı kabloları kullanılmaya başlandı. İlk sualtı kablosuyla telefon görüşmeleri 1950 senesinde Florida ile Havana arasında 185 km'lik mesafede yapıldı. Netîce tatminkar olduğu için 1956 senesinde New York ile Londra arasına aynı sistem kuruldu.


Uydu aracılığıyla kıtalararası ilk telefon konuşmaları 1960 senesinde başladı. Echo 1 isimli uyduyla ABD'nin doğu yakası ile batı yakası arasında telefon irtibatı sağlanınca bunu Telstar I, Telstar 2 ve diğer uydular takip etti. Bugün uyduların devreye girmesiyle gemi veya uçaklarla otomatik telefon konuşması yapılabilmektedir. 1985 senesinde uzay mekiği Discovery'nin yörüngeye koyduğu uydulardan biri aynı anda 20.000 konuşma yapabilmeye müsade edebilecek kapasitededir.




TÜRKİYE`DE İLK TELEFON
Türkiye'de ilk telefon 1908 senesinde uygulanmaya başlandı. Kadıköy ve Beyoğlu santralları 1911 senesinde hizmete açıldı. İlk otomatik telefon santralı 1926 senesinde Ankara'da kuruldu. Ardından diğer il merkezlerinde de telefon santralları kurulmaya başlandı. Kısa bir süre sonra kurulan santrallar aracılığıyla bütün iller arası telefon haberleşmesi başlamış oldu. PTT'nin 1970'lerden sonra yaptığı çalışmalarla telefon, Türkiye'de geç olmakla beraber, süratle yayılmaya başladı.


Türkiye'nin milletlerarası telefon santralı İstanbul'daki Tahtakale Telefon Santralıdır. Bu santralın diğer milletlerarası telefon santrallarıyla irtibatı 1985 senesi itibarıyla altı yoldan olmaktadır. Bunlar:
Edirne (Bulgaristan) hattı,
İzmir (Yunanistan) hattı,
Antalya (İtalya) hattı,
İskenderun (Suriye) hattı,
Diyarbakır (Irak) hattı,
Ankara (Uydu) hattı.
Diyarbakır'dan Bağdat'la görüşecek bir abone önce Tahtakaleyle irtibatlanır daha sonra Diyarbakır radyolinkiyle Bağdat'a ulaşır. İleriki senelerde uzaya gönderilecek Türk uydularıyla (Türk-Sat) milletlerarası santral hatlarında artış beklenmektedir (1994).
Telefon teknolojisinde son gelişmeler ve GSM
Yirmi birinci yüzyıla yaklaştığımız şu günlerde, teknoloji gelişmişlik-iletişim ve bilgi birbirlerinden ayrılmaz parçalar oldu. Bugün iletişim çağın gerisinde değil, hep bir adım önünde gitmektedir. Hücresel mobil servisleri; Serbest format yazınızı buraya yazınızatakanbaşlarından bu yana, hareket halindeki insanların haberleşme ihtiyaçlarını gidermeye çalışmıştır. Geçen 10 yıllık sürede hücresel telefonlar, otomobillerden başlayarak, diğer tip taşıtlarda da kullanılabilecek şekilde gelişmiş ve sonunda da taşınabilir (cep telefonu) bir özelliğe kavuşmuştur.


Haberleşme alanında her geçen gün daha da artan ihtiyaçlar, alabildiğince çok haberleşme servisini içine aldı ve kitlelerin bulundukları coğrafi dağılım bölgelerinden bağımsız olarak bu servislere ulaşmalarını sağlayacak merkezi bir hücresel mobil haberleşme şebekesinin kullanılmasına zemin hazırlamış ve bunun sonucunda da GSM (İng: Global System for Mobile Communication) doğmuştur.


Bugüne kadar hücresel bir mobil haberleşme şebekesi kurulurken veya kapasitesi arttırılırken, analog 55 şebekelerin kullanılmasından dolayı frekans ve hücre planlamalarında birçok güçlükler çıkıyordu. GSM frekans problemlerini, hücre ve kanal planlamalarındaki zorlukları ortadan kaldırmaktadır.


Mobil telefon kullanımını en üst seviyeye ulaştıran GSM, sayısız üstünlük ve imkanları bir arada sunmaktadır. Bu yeni sistemle ağırlığı 200-250 grama kadar düşen cep telefonları ile net bir şekilde sadece Türkiye sınırları içinde değil, bütün Avrupa'da rahatça ve ses kaybı olmadan konuşma yapılabilmektedir. GSM sistemi, her türlü ilerlemeye açık olarak geliştirilmiştir. Uygulanmak istenen her türlü yenilikler (kısa mesaj, faks, telfoto... vs.) çok basit, hızlı programlama tekniğiyle cep telefonuna aktarılabilecek. GSM teknolojisi, düşük güç çıkışlı cihazların kullanımını sağladığı için cep telefonları ile uzun süre konuşma yapmak mümkün olabilecektir.


Bir GSM abonesi, yerleşik analog hücresel şebekelerden farklı olarak kendi terminallerini bütün Avrupa devletlerinde kullanabilecektir. Aynı zamanda GSM şebekesi, abonelerin devamlı değişen mekanlarının kaydını tutarak, gelen çağrı mesajlarını otomatik olarak coğrafi bölgelere aktarabilecektir ve yönlendirebilecektir. Sistem abone numaraları SIM (Subscriber Identity Module) adlı kredi kartı ebadında, kişinin cüzdanında taşıyabileceği büyüklükteki kartlara programlanıyor. Ayrıca Plug-in olarak isimlendirilen daha küçük boyutlarda bir kart daha kullanılmaktadır. Bununla beraber her abonenin kendisi için özel tanımlanmış özel kimlik numarası olan PIN (Personal Identity Number)ı girmesi şartıyla mobil telefonlardan konuşma yapılabilecektir. Bu sistemle hiç kimse bir başkasının SIM kartını kullanamayacaktır.


Kullanılacak Smart Card teknolojisiyle aboneye ait bütün bilgiler, bu abone kartına toplandığından, yurtdışına çıkan bir abone, artık yanında telefon cihazı (cep telefonu) taşımak zorunda kalmayacaktır. Her yerde, kendi adına kayıtlı SIM kartı ile bir el (cep) telefonu kiralayıp istediği görüşmeyi yapabilecektir.


Türkiye'de de GSM'nin alt yapı çalışmaları olanca hızıyla devam etmektedir. GSM projesi ilk beş yıl içinde Türkiye'nin bütün illerinde sistem ağını kuracaktır.


Bu sistem, otomobilimizde faks çekme, telekonferans düzenleme, çağrı gönderme, borsayı takip edebilme, nerede olursa olsun sıhhatli ve parazitsiz telefon edebilme, veri gönderebilme, ... vs. birçok kolaylıkları olacaktır.


Netice olarak haberleşme alanında GSM sistemi, serbest bilgi dolaşımını sağlayacaktır.


Bu gelişmeyle birlikte görüntülü telefon, konuşma ve görüntüyü aynı anda aktaran sistem de artık yaygınlaşma safhasındadır. Görüntülü telefon 1964 yılında ilk önce ABD'de yapılmaya başlamıştır. Buna rağmen görüntülü telefon sistemi hala gerekli pazara ulaşamamıştır.


Türkiye'de de görüntülü telefon çalışmaları ciddi bir şekilde 1994 yılında başlamıştır. 2000'li yıllarda ise artık 'Görüntülü Cep Telefonları' yılları alacaktır. Telefon, teknolojinin insanlığa sunduğu en faydalı araçlardan birisidir.


Bundan daha açıklayıcı ve kısa yok mu?

Benzer Konular

2 Kasım 2013 / Misafir Soru-Cevap
24 Aralık 2010 / Misafir Soru-Cevap
7 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap