Ziyaretçi
Ben ailemle birlikte 4 ay önce resmi yollardan şengen vizesi alarak fransaya giriş yaptım.Bir çoğunuz bilir.
Bir ay önce kendi isteğimizle Fransız mercilerine iltica talebinde bulunduk.[4 Kişi]
1. randevu da parmak izi vs vs. prosudürler uygulandı.
1 sonraki randevumuz 1 hafta içinde olucak.
Bu konu hakkında deneyimi ve bilgisi olan kişilerin, bizim durumumuzda olan bir aile'ye ne yapmamız, nasıl bir yol izlememiz hakkında gerekli bilgileri yazarmısınız?
Teşekkürler şimdiden...
Bir ay önce kendi isteğimizle Fransız mercilerine iltica talebinde bulunduk.[4 Kişi]
1. randevu da parmak izi vs vs. prosudürler uygulandı.
1 sonraki randevumuz 1 hafta içinde olucak.
Bu konu hakkında deneyimi ve bilgisi olan kişilerin, bizim durumumuzda olan bir aile'ye ne yapmamız, nasıl bir yol izlememiz hakkında gerekli bilgileri yazarmısınız?
Teşekkürler şimdiden...
İltica etmek için hangi şartlar gerekmektedir?
Bir kişi alttaki şartların bulunmasıyla iltica edebilir:
İltica nedenlerinin olmadığını bile bile sadece Avrupa’da kalabilmek için iltica etmenin bir getirisi var mı?
İltica dilekçesi vermek için o kişinin ya kendi ülkesinde gerçekten takip ediliyor olması gerekmekte, ya da kendi ülkesine geçerli sebeplerden dolayı geri gönderilemiyor olması gerekmekte (‘subsidiärer Schutz’). Şayet bu sebepler bulunmadığı halde sırf oturma izni almak için dilekçeye başvurulursa, sadece bu kişi için zahmetli olmasından yana umutsuz bir durumdur.
Evlenerek illegal kalan (yani iltica davası negatif sonuçlanmış) bu kişilerin durumunda bir değişme olur mu?
Bu durumda bu kişilerin illegal kaldıkları ülkede ikametgâhlarını resmileştirmek çok zor. Dolayısıyla ilk başvurunuzu kendi ülkenizde yapmak mecburiyetinde olduğunuzdan dolayı devlet daireleri zorluk çıkaracaktır, fakat Art. 8 EMRK (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) özel ve aile hayatını korumakta. Bu maddeden dolayı bir kişinin hapis edilerek sınır dışı edilmesi yabancılar polisi için o kadar da kolay olmayabilir.
Fakat sadece ikametgâh edinmek için yapılan sahte evlilikler kesinlikle yasaktır. Bunun getirebileceği sonuçlar sadece oturum yasağı ile kalmamakta, ayrıca mahkeme tarafından takip edilmektedir.
En son iltica yasasını değiştiren kanun
Bu yasayla birlikte artık ilticacılar ilk mercide bulunan davalarının (‘Zulassungsverfahren’) sonuçlanana kadar belli bölgelerde kalmaları gerekmektedir. Böylelikle ilticacılara haber verme zorunluluğu da getirilmiştir. Bakım kurumlarında (‘Betreuungsstätte’) yaşayanlar sadece iki gün bu kurumlardan uzak kalabilecek, kurumlarda yaşamayanlar ise 48 saat ara ile polis karakollarında haber vermek zorunda kalacaklar. Yukarıda belirttiğim bu dava sonuçlanana kadar haber verme durumu sürdürülecek.
Şayet bir kişi ilk mercide iltica dilekçesi kabul görülmemiş ise, kendi ülkesinde geçerli sebeplerden dolayı geri gönderilebiliniyorsa ve oturum yasağı karar verilmiş ise bu karara karşı İltica Mahkemesine (‘Asylgerichtshof’) itiraz edebilir. İltica mahkemeleri 1.7.2008’den itibaren görevine başlamıştır. Bu mahkemenin kurulmasıyla İdari Yüksek Mahkemelere, prensip kararları hariç (şimdiye kadar böyle bir durum olmadı), itiraz hakkı kaldırılmıştır, böylelikle son merci olarak Anayasa Mahkemesine itirazlar yapılmaktadır. Anayasa Mahkemesi bu yeni duruma yapılan itirazların sadece % 1 pozitif karara bağlamıştır.
Asylgericht mahkemesinin öncüsü UBAS (Bağımsız Birleşik İltica Senatosu) zamanında, yani 1.7.2008’den önce, vermiş olduğu kararlara karşı yapılan itirazların Anayasa Mahkemesince % 30 - % 33’ünü pozitif cevaplandırıyordu. Böylelikle ikinci merci olan Asylgericht bunun bilincinde ve korkmaksızın vermiş olduğu kararların kalitesini düşürüyor. Bu durumdan dolayı Asylgerichtshof’un vermiş olduğu kararların tahminen % 40 - % 50’si hatalı sanılmaktadır.
Yeni Hareket Gazetesi sitesinden alınmıştır.
Bir kişi alttaki şartların bulunmasıyla iltica edebilir:
- Varlığı ispatlanmış korkudan,İltica edebilmek için yukarıda sayılan tüm hallerin kesinlikle var olması gerekiyor. Yani yukarıda yazılmış olanların sadece bir kaç tanesinin bulunması ilticanın kabulü için yeterli sayılmamaktadır.
- Devlet tarafından takip altına alınmış,
- Din, ırk, milliyet, belli bir sosyal gruba üyelik ya da politik düşüncesinden dolayı,
- Kendi ülkesinde bulunamayan,
- Ya da kendi ülkesinin korumasına sığınamayan,
- İltica’ya ihraç ve son verme sebeplerin bulunmaması,
- Ve bu tüm hallerin inandırıcı olmasını sağlamak.
İltica nedenlerinin olmadığını bile bile sadece Avrupa’da kalabilmek için iltica etmenin bir getirisi var mı?
İltica dilekçesi vermek için o kişinin ya kendi ülkesinde gerçekten takip ediliyor olması gerekmekte, ya da kendi ülkesine geçerli sebeplerden dolayı geri gönderilemiyor olması gerekmekte (‘subsidiärer Schutz’). Şayet bu sebepler bulunmadığı halde sırf oturma izni almak için dilekçeye başvurulursa, sadece bu kişi için zahmetli olmasından yana umutsuz bir durumdur.
Evlenerek illegal kalan (yani iltica davası negatif sonuçlanmış) bu kişilerin durumunda bir değişme olur mu?
Bu durumda bu kişilerin illegal kaldıkları ülkede ikametgâhlarını resmileştirmek çok zor. Dolayısıyla ilk başvurunuzu kendi ülkenizde yapmak mecburiyetinde olduğunuzdan dolayı devlet daireleri zorluk çıkaracaktır, fakat Art. 8 EMRK (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) özel ve aile hayatını korumakta. Bu maddeden dolayı bir kişinin hapis edilerek sınır dışı edilmesi yabancılar polisi için o kadar da kolay olmayabilir.
Fakat sadece ikametgâh edinmek için yapılan sahte evlilikler kesinlikle yasaktır. Bunun getirebileceği sonuçlar sadece oturum yasağı ile kalmamakta, ayrıca mahkeme tarafından takip edilmektedir.
En son iltica yasasını değiştiren kanun
Bu yasayla birlikte artık ilticacılar ilk mercide bulunan davalarının (‘Zulassungsverfahren’) sonuçlanana kadar belli bölgelerde kalmaları gerekmektedir. Böylelikle ilticacılara haber verme zorunluluğu da getirilmiştir. Bakım kurumlarında (‘Betreuungsstätte’) yaşayanlar sadece iki gün bu kurumlardan uzak kalabilecek, kurumlarda yaşamayanlar ise 48 saat ara ile polis karakollarında haber vermek zorunda kalacaklar. Yukarıda belirttiğim bu dava sonuçlanana kadar haber verme durumu sürdürülecek.
Şayet bir kişi ilk mercide iltica dilekçesi kabul görülmemiş ise, kendi ülkesinde geçerli sebeplerden dolayı geri gönderilebiliniyorsa ve oturum yasağı karar verilmiş ise bu karara karşı İltica Mahkemesine (‘Asylgerichtshof’) itiraz edebilir. İltica mahkemeleri 1.7.2008’den itibaren görevine başlamıştır. Bu mahkemenin kurulmasıyla İdari Yüksek Mahkemelere, prensip kararları hariç (şimdiye kadar böyle bir durum olmadı), itiraz hakkı kaldırılmıştır, böylelikle son merci olarak Anayasa Mahkemesine itirazlar yapılmaktadır. Anayasa Mahkemesi bu yeni duruma yapılan itirazların sadece % 1 pozitif karara bağlamıştır.
Asylgericht mahkemesinin öncüsü UBAS (Bağımsız Birleşik İltica Senatosu) zamanında, yani 1.7.2008’den önce, vermiş olduğu kararlara karşı yapılan itirazların Anayasa Mahkemesince % 30 - % 33’ünü pozitif cevaplandırıyordu. Böylelikle ikinci merci olan Asylgericht bunun bilincinde ve korkmaksızın vermiş olduğu kararların kalitesini düşürüyor. Bu durumdan dolayı Asylgerichtshof’un vermiş olduğu kararların tahminen % 40 - % 50’si hatalı sanılmaktadır.
Yeni Hareket Gazetesi sitesinden alınmıştır.
Son düzenleyen SEDEPH; 1 Mayıs 2009 12:36