Arama

HZ. İsmail Hakkı'nın kabri nerededir?

Güncelleme: 2 Eylül 2009 Gösterim: 7.608 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Eylül 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ibrahim hakki hz. hocasi ismail hakki hz. nin kabri nerede
simdiden tesekkurler
Sponsorlu Bağlantılar
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
2 Eylül 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ibrahim hakki hz. hocasi ismail hakki hz. nin kabri nerede
simdiden tesekkurler

Mısraının adetlerine müsavi olan (1137) senesinde Bursa'da azm-i gülşen, seray-i cihan eylemiştir. (vefat etmişlerdir.)Kabr-i saadetleri Bursa'dadır.(Şehrin ortasında Tuz Pazarı civarındaki dergahında olup ziyaretgah-ı an'amdır.)
Sponsorlu Bağlantılar




HAYATI




Yirmi Birinci Sahib-i Tarikat-ı Celvetiyyedir.

Müşarun ileyh hazretleri tarikat-ı aliyye-i celvetiyenin sahibi ve müceddididir. Eserlerinde Hazret-i Üftade'den(k.s) merci-i tarikatımız diye bahis buyurmaktadır.

İsm-i şerifleri İSMAİL ve yüksek lakapları HAKKI dır. Otuz seneden ziyade müddet Bursa' da ikamet ettiği ve Bursa' da Hakka yürüdüğü için, aynı zaman da Mesnevi şarihlerinden İsmail Ankaravi' den ayırmak için BURSAVİ demişler.İslami ilimlerde derin bilgiye sahip bulunması ve çok sayıda eser vermiş olmasına rağmen tasavvuf sahasında şöhret bulmuş celvetiye tarikatı şeyhlerindendir.Alim, Mutasavvıf, Şair, Hafız, Bestekar, Hattat, Celveti tarikatı Şeyhlerinden Ruhul Beyan müellifi İSMAİL HAKKI BURSAVİ hazretleri Hicri 1060 senesi Zilkade başlarında Miladi 14 Eylül 1652 yılında bir Pazar günü Aydos' ta dünyaya teşrif etmiştir.Yedi yaşında anadan öksüz kalan İsmail Hakkı Hz. lerinin babası Mustafa efendi salih zat olup aslen İstanbul'un Aksaray mahallesinde sakin iken büyük yangında evi yanıp kül olan Mustafa efendi daha sonra Aydos'a yerleşmiştir.
İSMAİL HAKKI hazretleri hicret-i Nebeviyyenin bin altmışıncı senesinde bu şehadet alemine ayak basmıştır.Tahsilini İstanbul'da ikmalden sonra tasavvuf yoluna sülük ile feyiz ve kemal kazanmış ve bir çok fazıl insanlar yetiştirmiştir.Te'lif buyurduğu 136 kadar eseri vardır.

Hak dedi, azm eyledi
Hakkı efendi cennete.

Mısraının adetlerine müsavi olan (1137) senesinde Bursa'da azm-i gülşen, seray-i cihan eylemiştir. (vefat etmişlerdir.)Kabr-i saadetleri Bursa'dadır.(Şehrin ortasında Tuz Pazarı civarındaki dergahında olup ziyaretgah-ı an'amdır.)

SİLSİLE-İ MÜBAREKLERİ
Müşarun ileyh İSMAİL HAKKI (k.s.) usul-ü zikir ve tarikatı Şeyh Seyyid Osman Fazl-ı İlahi Atpazari(k.s.)'den almıştır. O da Zakirzade Abdullah Efendi(k.s.)'den, O da Şeyh Dizdarzade Ahmet Efendi(k.s.) O da Şeyh Mahmud el-Hüdayi(k.s.)'den.O da Şeyh Muhammed Üftade(k.s.)'den.O da Şeyh Hıdır dede el-Mukad(k.s.)'den, O da Şeyh Hacı Bayram-ı Veli Ankaravi(k.s.)'den, O da Şeyh Hamid-i Veli Aksarayi(k.s.)'den, O da Şeyh İbrahim Erdebili(k.s.)'den, o da Şeyh Hace Ali Erdebili(k.s.)'den, o da Şeyh Sadruddin Musa Erdebili(k.s.)'den, O da Şeyh Safiyuddin Ebu İshak Erdebili(k.s.)'den, o da Şeyh İbrahim Zahid-i Geylani(k.s.)'den, O da Şeyh Cemalüddin Tebrizi(k.s.)'den, O da Şeyh Şihabu'ddin Muhammed Tebrizi(k.s.)'den, O da Şeyh Rüknüddin Muhammed el-Buhari(k.s.)'den, O da Şeyh Kutbuddin Ebheri(k.s.)'den, O da Şeyh Ebu'n-Necip Ziyaüddin Abdülkadir Muhammed es-Sühreverdi(k.s.)'den, O da Şeyh Ömer Bekri(k.s.)'den, O da Şeyh Vasiyyüddin el-Kadi(k.s.)'den, O da Şeyh Muhammed Dineveri(k.s.)'den, O da Şeyh Cüneyd-i Bağdadi(k.s.)'den, O da Şeyh Seriyyü's-Sakati(k.s.)'den, O da Şeyh Ma'ruf-i Kerhi(k.s.)'den, O da Şeyh Davud et-Tai(k.s.)'den, O da Şeyh Habib-i Acemi(k.s.)'den, O da Şeyh Hz. Hasan-ı Basri(r.a.)'dan, O da Emirü'l-Mü'minin Hz. İmam Ali (r.a.)'dan, O da Habib-i Kibriya ve Sultan-ı Enbiya MUHAMMED MUSTAFA Sallallahu Aleyhi ve sellem Efendimizden almışlardır.ALLAH Teala sırlarını takdis etsin ve bizi onların feyiz ve bereketleriyle faydalandırsın, Amin.
İSMAİL HAKKI DERGAH-1 ŞERİFİ
Banisi; Kudvetü'l-muhakkikin, usvetii'l-mildekkikin, eş-Şeyh Ismail Hakki Bursevi (k.s.) Hazretleridir.
Babası: Mustafa bin Bayram bin Hiidabende Dersaadet ahalisinden olup, Aksaray yangınında evi yandıktan sonra Rum elinde Aydos kasabasına giderek orada ikamet ettiklerinden; İsmail Hakkı Hazretleri bu kasabada 1063 senesinde, Zilkade ayının başlarında bir Pazartesi günü dünyaya gelmiştir. Kendisiyle öğünülebilecek ve rahmetle anılmasına vesile olacak Mustafa Efendi o zaman için devlet erkanından pekçoğunun da bağlı bulunduğu zakirzadenin halifesi,Celveti meşayihinden Atpazari Osman Efendi diye şöhret bulan Şumnu'lu Osman Efendi'ye intisab etmiştir.İsmail Hakkı Hz.lerinin ileride şeyhi olacak olan bu zata babası küçük yaşlarda İsmail'i getirmiş elini öpüp duasını almasını temin etmiştir. Büluğ çağına geldiğinde, Osman Efendinin Halifelerinden Abdülbaki Efendi'den okumağa başlamış, tahsili bir hayli ilerlemiş, Dersaadet'e naklinden sonra dayanamayarak O da bir müddet sonra arkasından gelmiş, huzur-u Aliyyelerine dahil ve muradına nail olmuştur.İnsanoğlunun hayatı üzerinde aile terbiyesinin rolü çok büyüktür. İsmail Hakkı Hz. leri işte Osman Fazlı Efendi gibi büyük zatların terbiyesi altında, İslamı her şeyiyle yaşamaya azami gayret eden mümin bir babanın himayesine manevi havayı teneffüs ederek büyümüştür.
Bir müddet sonra gördüğü zuhuratın ve Şeyhinin manevi yardımının eseri olmak üzere, mübarek dilinden hikmet incileri akmağa başlamş. Pek çok faydalı kitapların te'lifine muvaffak olmuştur.
İki defa (cihada) harbe katılmışlardır. İki defa da ziyarete mazhar olmuşlardır. 1092 tarihinde halkı irşad etmek, talebe yetiştirmek, tedris ile meşgul olmak, camiilerde vaazı nasihatta bulunmak, cemiyet ahlakını takviye etmek, kısaca emr-i bil ma'ruf, nehy-i anil münker vazifesi ile Köprülü'ye, oradan da 1093 tarihinde Üsküb'e gitmişler ve bir müddet orada da bulunmuşlardır.
Mahdum-u alileri İshak Efendi, 22 Şevval 1093 tarihi, Cumartesi günü Üsküp'te doğmuştur.Burada yerleşememişler, bir hayli zahmet çekmişler, havalarda çok soğuk imiş.Bazı yerlerde misafir kalarak vakit geçirmişler, nihayet 1096 tarihinde Bursa'ya gelmişlerdir.Üstadlarının Kıbrıs adasında Magosa kalesine nefyi kendilerini çok üzmüş ve ayrılığına dayanamayarak ziyaretlerine gitmiştir.Hazret buna çok memnun olmuş, kendilerine büyük himmet ve lütuflarda bulunmuş, sırr-ı tevhidi o zaman anlamıştır.
Azizin 1102 tarihinde vaki olan vefatına ziyade mükedder olarak şu tarihi beyti söylemiştir. Hayfa hasretle didim tarihin Eyledi ahir Azizim elveda... (1102)
İsmail Hakkı Hazretleri bundan sonra bir müddet Bursa'da ikamet etmişler vaaz, nasihat ve neşr-i tarikatla meşgul olmuşlar, (1111)'de Hac'ca gitmişlerdir. O sırada yazdığı Esrar-ı Hac kitabı ile bazı kitapları zayi olmuştur. (1129)'da olunan manevi işaret üzerine Şam'a gitmişler, manen Şeyhü'l-Ekber Muhyiddin-i Arabi Hazretlerinin iltifa'tına mazhar olmuşlardır.

  1. Kitabü'l-Hitap
  2. Necat
  3. Amme Tefsirini burada te'lif buyurmuşlardır.
Üç sene sonra yine işaret-i manevi ile dönmüşler, Üsküdar'da mekan tutmuşlardır.Burada da boş durmayıp, büyük küçük otuz kadar eser yazmışlardır.
Bidayetten daha örtülü çalıştıkları, pek sır faş etmedikleri hatta Faş-ı Esrar-ı Tevhid ediyorlar diye itirazda bulunduklari halde sonraları kendileri çok daha açık hareket etmişlerdir. (1135) senesinde tekrar Bursa'ya teşrif ile halen günümüzde mevcut bulunan Dergah-ı Şerifeyi on kese akçe sarfı ile inşa etmişler, manevi bir işaret üzerine Cami-i Muhammed-i olarak tesmiye etmişlerdir.Şu tarih-i beyitleri söyleyerektevhidhane kapısı üzerine ta'lik eylemişlerdir.
Kale İsmailü'l-Hakkıyyi'l-Münzevi
Fi makam-ı salikıhül kadhedev
Celvetiyyü'l-intisabi fi't-tariki
Ekberu's-sırri fi men Ürşidü
Veffekalahül kerim el'müstean
Men yedi kad tame haze'l-meşhedü
Bel sivel faalü la fihi şerikün Vahhidullahe teala vahhidü Vefalü'l-hayra, recen lil felahi Vezkürullahe kesiran tehtedü
Eyyülhe's-safiyyeh ehlüls sefa İn eradtüm, iktiraben
fescüdü Kale li't-tarihi banihi'l-fakiri Temme beytullah-i sallu va'budu..

İrtihaline yakın te'lif buyurduktan eserlerin çokluğuna bakılırsa, harika olduğuna ve keramat-i ammelerinden bulunduğuna şüphe edilemez. Kerametleri pek çok ve meşhur olup burada sayılması mümkün değildir. Haklarında bir hayli menkıbeler yazılmış olup, bazıları ise kendi eserlerinde sülukları esnasındaki hallerini beyan sırasında bi'l-münasebe zikredilmiş olduğundan arzu eden zevat-i kiram onlara müracaat edebilirler. Hazretin terceme-i hali, bir kaç muazzam cildi ihtiva eder. Bilhassa silsile-i namelerinde ve eserlerinin çoğunda tafsilatlıca ma'lumat mevcuttur.
TE'LİFATl (Yazdığı Eserler)
Yüz den fazla eseri olup ekserisi tasavvufa mütealliktir.
Bir haylisi varidat nev'indendir.
Divan-ı Ali'leri bin beytin üstündedir.
Hazret zamanını boşa geçirmemiş, sa'y ve gayretten geri durmamış, gah te'lifat ile gah Kayahan, Orhan, Cami-i Kebir gibi Camii Şeriflerde vaaz ve nasihatta bulunmuş, dergahında Tefsir ve Buhari-i Şerif okutmuş, terbiye-i salikan ve irşad-ı taliban ile sohbet ve müşküllerini hal için buluşmuştur. Zaman zaman asrın sofi, mürşid ve ilim adamları ile de buluşup sohbet buyurmuşlardır.Alem-i Ahirete irtihallerini, bazı eserlerinde ima buyurmuşlardır.Hatta; "Kebeş ruhum Hak'ka kurban eyledim."diye (1137) tarihi, vefatını sarihen gösterdiğini şair Baki Efendi(r.a.) vefatlarından sonra söylemiş, sonra hesap ettiklerinde tevafuk ettiği görülmüştür.
Keza "Naktü'l-Hal"isimli eserlerinde şu nutuklarının;
Aşk ile tut kuşe-i daman-i şer'i Ahmed'i (SAV.)
Abd-ı mahz ol bulmak ister isen felah-ı sermedi
Cam-ı feyzi vahdet-i Zatiyye'den nuş eyle kim,
Olasın bu bizim hassan (haslar) içre merd-i evhadi.
Sidre-i tuba'yı kılma cilvegahı can-u dil,
Alem-i ervaha ir gör ta sırrı, sirr vakti
Aşıka zahid gözüyle eylem hergiz nazar,
Alim ve dana ile bir görme tifl-i ebcedi
Ateş-i tevhidi her kim yaktı kanunu dile
Hakkı'ya envar-i Hak'kiyle pür oldu merkadi... (1137)
Son mısraları irtihal tarihlerini gösteriyor.Halbuki bu kitap Üsküdar' da bulundukları zaman (1134) senesinde yazılmıştır. Kendi el yazıları ile kütüphanelerinde mevcuttur.
Demek oluyor vefatlarından üç sene evvel ima ile değil açıkça bildirmişlerdir.El-yevm mabarek baş uçlarındaki yazı da aynı beyitleri ihtiva etmektedir.
Cenab-ı İsmail Hakkı Hazretleri (k.s.) işte böyle müstesna bir hayat yaşamakta iken 75 yaşlarında olduklan halde 14 Zilkade 1137 tarihinde Kebeş-i cismin rah-i Hak'ka kurban eyleyüp ruh-i revani, vasıl-ı huzuru müstean ve cesedi mübarekleri Dergah-ı Şerifin mihrabı önünde vedia-ı rahmeti rahman olmuştur.
Cenab-ı Üftade ve Pir-i Hüdai Hazretlerini rüyada görüp işte "Üftade, 'Üftade; Hüdai, Hüdai sende onlara vasıl oldun." tebşiratında bulunduklarında eserlerinde münderic olup hakikaten Tarik-i Celvetiyye'nin ab-i rüyu ve medar-ı iftiharıdırlar.
Tarik'ine ve Şeyh'ine ifrat derecesinde bağlı ve muhabbetli olup umumu davet etmişler ve Adeta vuslat-ı ilallah meslek-i Celvetiyye'ye girmekle olacağına kail olmuşlardır.
Harem-i muhteremleri, acaba hangimiz daha evvel irtihal edecek diye merak edermiş.Bir gün; "Aman efendim! Bu kadar kitaplar yazıyorsunuz bir kelam-ı kadim yazıp da bu cariyenize inayet buyursanız," diye ricada bulunmuş. "Bir kaç gün çile hanemize girme de, yazalım" buyurmuşlardır. iki üç gün sonra kadıncağız merak edip gizlice gelir kapıyı açar. Görür ki kırk kadar İsmail Hakkı yazı yazıyor. Hayrette kalir.
kaynak


Benzer Konular

19 Temmuz 2008 / recruit87 Müzik tr
10 Aralık 2012 / KAPTAN Asker tr
30 Mayıs 2011 / asla_asla_deme Edebiyat tr
8 Ocak 2008 / KisukE UraharA Siyaset tr
26 Ağustos 2015 / Safi Asker tr