Arama

Ahiret, cennet ve cehennem nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 20 Temmuz 2014 Gösterim: 28.177 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Aralık 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
cennet,ahiret ve cehennem nedir
EN İYİ CEVABI _KleopatrA_ verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

cennet,ahiret ve cehennem nedir

Ahiret Nedir
Ahiret kelimesinin sözlük anlamı, son ve sonra olandır. Bu anlamda dünyanın sonuna ahiret denir. Terim olarak ahiret, ölümden sonra insanların tekrar dirilmesiyle başlayan ve ebediyen devam eden bir hayatın adıdır.
Sponsorlu Bağlantılar
İçinde yaşadığımız dünyada bulunan her şey sürekli bir değişiklik göstermektedir. Her şeyin durmadan değiştiğini, eskidiğini, canlıların doğup, büyüyüp, gelişip,yaşlanıp öldüklerini, hep gözlemekteyiz.
Yaratılmış olan varlıkların zamanı gelince yok olmaları doğaldır. Çünkü Yüce Allah’tan başka ölümsüz, kalici varlik yoktur. şu halde her şey belirli süreler içersinde varligini devam ettiriyor, sonra da yok oluyor. Bu varliklar arasinda kendisine verilen akil, irade ve güç sayesinde özel bir yere sahip olan insan da belirli bir süre yaşadiktan sonra ölmektedir. Işte insanin canli kaldigi, varligini sürdürdügü bu zaman süresine ömür diyoruz. Insan ömrünün belli bir zaman sonra Allah’ın emriyle son bulmasına da ecel diyoruz. Dünyada her gün veya her an vakti gelen insanların ömürleri tükeniyor; diğer taraftan da yeni doğanlarla yeni hayatlar başlıyor. İşte bunlar gibi bu dünyanın da bir ömrü, bir sonu vardır. Dünyanın bu son bulma anına "Kıyamet kopması" diyoruz. Bundan sonra, Yüce Allah yeni bir âlem yaratacak, bütün ölüleri diriltecek ve hepsini "Mahşer" denilen yerde toplayacaktır. İşte bu yeni âleme "Ahiret" denir.
Ahirete, ahiret günü, kıyamet günü, din günü, ceza günü, son gün, diriliş (ba's) günü gibi isimler de verilmiştir.
İnsana hayat ve canlılık veren ruh, insanın ölümü ile bedenden ayrılır ve ruhlar âlemine gider.
Kıyametin kopma zamanı gelince İsrafil adlı melek Allah’ın emriyle Sûra üfleyecek bütün bu âlemin düzeni bozulacak, her şey alt üst olup taş üstünde taş kalmayacak ve bu dünya hayatı son bulacaktır.
İsrafil’in Sûra ikinci defa üflemesiyle bütün ölüler dirilecek ve yeni bir âlem kurulacaktır. Burada insanlara dünyada yaptıkları bütün iyilik ve kötülükleri açıkça gösterilecektir. Sevabı, yani iyilikleri çok olanlar Cennete gideceklerdir. Günahı, yani kötülükleri çok olan Müslümanlar günahlarının cezasını görmek üzere Cehenneme gireceklerdir. Bunları Yüce Allah dilerse affeder, dilerse cezalarını çektikten sonra yine Cennete koyar. İnkâr edip iman etmeyenler ebedî olarak Cehennemde kalacaklardır.
İşte yeniden dirilme ile başlayıp sonsuza kadar sürüp gidecek olan hayata âhiret hayatı ve bu hayatın geçtiği âleme de âhiret âlemi veya öteki dünya denir. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Sûra üflenince, Allah’ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde, kim varsa hepsi düşüp ölmüş olacaktır. Sonra Sûra bir daha üflenince, hemen ayağa kalkıp, bakakalacaklardır." (Zümer: 68.)
Birinci Sûrda Allah’ın dilemesiyle ölmeyip kalanlar, Cebrail, Mikâil, Israfil, Azraîl, veya hamele-i arş(Arşı taşıyan melekler), ya da Rıdvan melekleri, hûriler, cennetin hazînedarı olan Malik’le cehennem bekçileri olan zebânîlerdir. Bu âyete göre " Sûr " iki defa üflenecektir: Birincisi ölüm üfleyişi, ikincisi de ba’s (dirilme) üfleyişidir.


Cennet Nedir?

Hâtır ve hayâle gelmeyen maddî ve mânevî nimetlerle dolu olan ve el`an mevcut bulunan, 8 tabakaya ayrılmış ebedî bir mükâfat yeridir. Mü`minler Cennette pek çok nimetlere kavuşacaklardır. Bu nimetlerin en büyüğü Cenâb-ı Hakk`ı görmek ve cemâlini seyretmek nimeti olacaktır. Bu nimetin cennetteki diğer bütün nimetlerden daha tatlı, kıymetli ve zevkli olduğu rivayetlerde gelmiştir.

Cehennem Nedir?



Bütünüyle kâfirler için yaratılmış, muvakkaten günahkâr mü`minlerin de içine gireceği, 7 tabakaya ayrılmış sonsuz azab yeridir. "Her dinde mükâfat ve mücâzat fikri vardır. Cennet ve Cehennem hakikatı, bu fikrin müşahhas şekilde ifadesidir. Zira din, insanlar içindir. Mükâfat ve mücâzat ise, insanın hamurunda var olan birer histir. İnsan gönlünden, bu hisleri kazıyıp atmak mümkün değildir. Kudret eli insanı, hazzı sever ve elemden kaçar tıynette yaratmıştır. Mükâfat insandaki hazzı arama meylinin, mücâzat da elemden kaçma yaratılışının cevabıdır. Kaldı ki dindarların yüksek tabakaları, dinî vazifelerini yerine getirirken asla mükâfat ve mücâzat kaygısı içinde değildirler. Yüksek seviyeli bir dindar için, iyilik ve adalet, Allah`ın emridir. Bunu yerine getirmek ise, sırf kulun Hâlikına kulluk vazifesidir. Zulüm ve kötülük de, Allah`ın yasak ettiği hareketlerdir. Bunlardan kaçınmak da yine kulluk vazifesidir. Yüksek seviyeli dindar; zâhid ve müttekîdir, ibâdetlerini sırf livechillâh yapar. Kıldığı namazın, tuttuğu orucun, verdiği sadakanın mükâfatını beklemez ve bunu aklına bile getirmez. Fakat bu zühd ve takvâ derecesi herkesten beklenemez. Dindarların kalabalık kitlesini teşkil eden halk tabakaları için, mükâfat ve mücâzat fikri zarurîdir. Çünkü bu fikir, yaratılışta mevcut derin bir his hâlinde insanın hamurunda vardır. İnsan, tıynet ve tabiatı itibariyle mükâfata meyleder ve mücâzattan kaçar. Dindeki Cennet ve Cehennem akîdesi insanoğlunun bu fıtrî yapısına cevab verir." (Ali Fuad Başgil) "Cennet ve Cehennem, şecere-i hilkatten ebede doğru uzanıp giden iki daldan tezahür eden iki semeredir ve kâinatın teselsülen gelmekte olan silsilelerinin iki neticesidir ve ebede doğru akıp giden kâinat seylinin iki mahzeni ve iki havuzudur. Evet, Cenâb-ı Hak, gayr-ı mütenâhî hikmetler için bu âlemi imtihana sahne yaptı; yine sonsuz hikmetler için tegayyürata, tehavvülâta, inkılâblara mahal olmasını irâde etti; ve yine, hayır ile şerri, nef` ile zararı, hüsün ile kubhu, hulâsa, iyilikle kötülüğü karışık bir şekilde Cennet ve Cehenneme tohum olmak üzere kâinatın şu mezraasına serpti. Evet, madem ki bu âlem, nev`-i beşerin imtihan meydanıdır ve müsâbaka yeridir; iyilikle kötülüğün birbirinden tefrik edilemiyecek derecede muhtelit ve karışık olmaları lâzımdır ki, insanların dereceleri tezahür etsin. İmtihan ve tecrübe zamanları bittikten sonra, kötü insanlar: وَامْتَا زُوا الْيَوْمَ اَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ "Ey mücrimler! (günahkârlar) Bir tarafa çekiliniz." (Yâ-sîn, 59) diye olan tüy ürpertici, sâikavâri, şiddetli emr-i İlâhîye mâruz kalacakları gibi; iyi insanlar da فَادْ خُلُوهَا خَالِدينَ "Dâimî kalmak üzere Cennete giriniz" (Zümer, 73) diye olan Cenâb-ı Hakkın mün`imâne, şefîkane,lütufkârane emirlerine mazhar olacaklardır. İnsanlar bu iki kısma ayrıldıktan sonra, kâinat da tasfiye ameliyatına uğrayacak. Kötülüğü, şerri, zararı tevlid eden maddelerin bir tarafa çekilmesiyle Cehennemin; iyiliği, hayrı, nef`i doğuran maddelerin de diğer tarafa çekilmesiyle Cennetin techizatları ikmâl edilecektir." (Bediüzzaman, İşârâtü`l-İ`câz, 159 - 160).


_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
1 Aralık 2009       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

cennet,ahiret ve cehennem nedir

Ahiret Nedir
Ahiret kelimesinin sözlük anlamı, son ve sonra olandır. Bu anlamda dünyanın sonuna ahiret denir. Terim olarak ahiret, ölümden sonra insanların tekrar dirilmesiyle başlayan ve ebediyen devam eden bir hayatın adıdır.
Sponsorlu Bağlantılar
İçinde yaşadığımız dünyada bulunan her şey sürekli bir değişiklik göstermektedir. Her şeyin durmadan değiştiğini, eskidiğini, canlıların doğup, büyüyüp, gelişip,yaşlanıp öldüklerini, hep gözlemekteyiz.
Yaratılmış olan varlıkların zamanı gelince yok olmaları doğaldır. Çünkü Yüce Allah’tan başka ölümsüz, kalici varlik yoktur. şu halde her şey belirli süreler içersinde varligini devam ettiriyor, sonra da yok oluyor. Bu varliklar arasinda kendisine verilen akil, irade ve güç sayesinde özel bir yere sahip olan insan da belirli bir süre yaşadiktan sonra ölmektedir. Işte insanin canli kaldigi, varligini sürdürdügü bu zaman süresine ömür diyoruz. Insan ömrünün belli bir zaman sonra Allah’ın emriyle son bulmasına da ecel diyoruz. Dünyada her gün veya her an vakti gelen insanların ömürleri tükeniyor; diğer taraftan da yeni doğanlarla yeni hayatlar başlıyor. İşte bunlar gibi bu dünyanın da bir ömrü, bir sonu vardır. Dünyanın bu son bulma anına "Kıyamet kopması" diyoruz. Bundan sonra, Yüce Allah yeni bir âlem yaratacak, bütün ölüleri diriltecek ve hepsini "Mahşer" denilen yerde toplayacaktır. İşte bu yeni âleme "Ahiret" denir.
Ahirete, ahiret günü, kıyamet günü, din günü, ceza günü, son gün, diriliş (ba's) günü gibi isimler de verilmiştir.
İnsana hayat ve canlılık veren ruh, insanın ölümü ile bedenden ayrılır ve ruhlar âlemine gider.
Kıyametin kopma zamanı gelince İsrafil adlı melek Allah’ın emriyle Sûra üfleyecek bütün bu âlemin düzeni bozulacak, her şey alt üst olup taş üstünde taş kalmayacak ve bu dünya hayatı son bulacaktır.
İsrafil’in Sûra ikinci defa üflemesiyle bütün ölüler dirilecek ve yeni bir âlem kurulacaktır. Burada insanlara dünyada yaptıkları bütün iyilik ve kötülükleri açıkça gösterilecektir. Sevabı, yani iyilikleri çok olanlar Cennete gideceklerdir. Günahı, yani kötülükleri çok olan Müslümanlar günahlarının cezasını görmek üzere Cehenneme gireceklerdir. Bunları Yüce Allah dilerse affeder, dilerse cezalarını çektikten sonra yine Cennete koyar. İnkâr edip iman etmeyenler ebedî olarak Cehennemde kalacaklardır.
İşte yeniden dirilme ile başlayıp sonsuza kadar sürüp gidecek olan hayata âhiret hayatı ve bu hayatın geçtiği âleme de âhiret âlemi veya öteki dünya denir. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Sûra üflenince, Allah’ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde, kim varsa hepsi düşüp ölmüş olacaktır. Sonra Sûra bir daha üflenince, hemen ayağa kalkıp, bakakalacaklardır." (Zümer: 68.)
Birinci Sûrda Allah’ın dilemesiyle ölmeyip kalanlar, Cebrail, Mikâil, Israfil, Azraîl, veya hamele-i arş(Arşı taşıyan melekler), ya da Rıdvan melekleri, hûriler, cennetin hazînedarı olan Malik’le cehennem bekçileri olan zebânîlerdir. Bu âyete göre " Sûr " iki defa üflenecektir: Birincisi ölüm üfleyişi, ikincisi de ba’s (dirilme) üfleyişidir.


Cennet Nedir?

Hâtır ve hayâle gelmeyen maddî ve mânevî nimetlerle dolu olan ve el`an mevcut bulunan, 8 tabakaya ayrılmış ebedî bir mükâfat yeridir. Mü`minler Cennette pek çok nimetlere kavuşacaklardır. Bu nimetlerin en büyüğü Cenâb-ı Hakk`ı görmek ve cemâlini seyretmek nimeti olacaktır. Bu nimetin cennetteki diğer bütün nimetlerden daha tatlı, kıymetli ve zevkli olduğu rivayetlerde gelmiştir.

Cehennem Nedir?



Bütünüyle kâfirler için yaratılmış, muvakkaten günahkâr mü`minlerin de içine gireceği, 7 tabakaya ayrılmış sonsuz azab yeridir. "Her dinde mükâfat ve mücâzat fikri vardır. Cennet ve Cehennem hakikatı, bu fikrin müşahhas şekilde ifadesidir. Zira din, insanlar içindir. Mükâfat ve mücâzat ise, insanın hamurunda var olan birer histir. İnsan gönlünden, bu hisleri kazıyıp atmak mümkün değildir. Kudret eli insanı, hazzı sever ve elemden kaçar tıynette yaratmıştır. Mükâfat insandaki hazzı arama meylinin, mücâzat da elemden kaçma yaratılışının cevabıdır. Kaldı ki dindarların yüksek tabakaları, dinî vazifelerini yerine getirirken asla mükâfat ve mücâzat kaygısı içinde değildirler. Yüksek seviyeli bir dindar için, iyilik ve adalet, Allah`ın emridir. Bunu yerine getirmek ise, sırf kulun Hâlikına kulluk vazifesidir. Zulüm ve kötülük de, Allah`ın yasak ettiği hareketlerdir. Bunlardan kaçınmak da yine kulluk vazifesidir. Yüksek seviyeli dindar; zâhid ve müttekîdir, ibâdetlerini sırf livechillâh yapar. Kıldığı namazın, tuttuğu orucun, verdiği sadakanın mükâfatını beklemez ve bunu aklına bile getirmez. Fakat bu zühd ve takvâ derecesi herkesten beklenemez. Dindarların kalabalık kitlesini teşkil eden halk tabakaları için, mükâfat ve mücâzat fikri zarurîdir. Çünkü bu fikir, yaratılışta mevcut derin bir his hâlinde insanın hamurunda vardır. İnsan, tıynet ve tabiatı itibariyle mükâfata meyleder ve mücâzattan kaçar. Dindeki Cennet ve Cehennem akîdesi insanoğlunun bu fıtrî yapısına cevab verir." (Ali Fuad Başgil) "Cennet ve Cehennem, şecere-i hilkatten ebede doğru uzanıp giden iki daldan tezahür eden iki semeredir ve kâinatın teselsülen gelmekte olan silsilelerinin iki neticesidir ve ebede doğru akıp giden kâinat seylinin iki mahzeni ve iki havuzudur. Evet, Cenâb-ı Hak, gayr-ı mütenâhî hikmetler için bu âlemi imtihana sahne yaptı; yine sonsuz hikmetler için tegayyürata, tehavvülâta, inkılâblara mahal olmasını irâde etti; ve yine, hayır ile şerri, nef` ile zararı, hüsün ile kubhu, hulâsa, iyilikle kötülüğü karışık bir şekilde Cennet ve Cehenneme tohum olmak üzere kâinatın şu mezraasına serpti. Evet, madem ki bu âlem, nev`-i beşerin imtihan meydanıdır ve müsâbaka yeridir; iyilikle kötülüğün birbirinden tefrik edilemiyecek derecede muhtelit ve karışık olmaları lâzımdır ki, insanların dereceleri tezahür etsin. İmtihan ve tecrübe zamanları bittikten sonra, kötü insanlar: وَامْتَا زُوا الْيَوْمَ اَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ "Ey mücrimler! (günahkârlar) Bir tarafa çekiliniz." (Yâ-sîn, 59) diye olan tüy ürpertici, sâikavâri, şiddetli emr-i İlâhîye mâruz kalacakları gibi; iyi insanlar da فَادْ خُلُوهَا خَالِدينَ "Dâimî kalmak üzere Cennete giriniz" (Zümer, 73) diye olan Cenâb-ı Hakkın mün`imâne, şefîkane,lütufkârane emirlerine mazhar olacaklardır. İnsanlar bu iki kısma ayrıldıktan sonra, kâinat da tasfiye ameliyatına uğrayacak. Kötülüğü, şerri, zararı tevlid eden maddelerin bir tarafa çekilmesiyle Cehennemin; iyiliği, hayrı, nef`i doğuran maddelerin de diğer tarafa çekilmesiyle Cennetin techizatları ikmâl edilecektir." (Bediüzzaman, İşârâtü`l-İ`câz, 159 - 160).


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ocak 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yaa ben chennem den çoooooooooooooooooooooooooooooooook korkuyorum azap ne düşünün
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
1 Ocak 2010       Mesaj #4
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

yaa ben chennem den çoooooooooooooooooooooooooooooooook korkuyorum azap ne düşünün

52.Cehennem Azabı

Ebu Davud, Neseî ve Tirmizî'nin rivayetine göre Peygamberimiz (S. A.S.) buyuruyor:
«— Ulu Allah (C.C) cennet ve cehennemi yaratinca Cebrail (A.S)'i cennete gönderdi ve git orayi ve oraya girecek olanlara neler hazirladigimi gör» dedi. Cebrail (A.S) de cennete vararak onu ve Allah (C.C)'in cennetliklere neler hazirladigini görüp dönünce Allah (C.C)'a: «Ululugun hAkki için oranin adini duyan herkes içeri dalar» der.
Arkasindan cennet Allah (C.C)'in emri üzerine günahlar ile kusatilir. Bunun üzerine Allah (C.C) Cebrail (A.S)'e: «Bir deha cennete dön ve cennetlikler için neler hazirladigimi gör» diye emir buyurur. Cebrail(A.S) yeniden cennete varinca günahlar ile çevrelendigini görür, geri dönünce «Ululugun hakkina yemin ederim ki, oraya hiç kimsenin girmeyeceginden korktum» der.
Bu sefer Allah (C.C) Cebrail (A.S)'e: «Var, git cehennemi ziyaret et ve orada cehennemlikler için neler hazirladigimi gör» diye buyurur. Cebrail (A.S)oraya varinca cehenneme bakar, ates dalgalarinin üstüste yuvarlanip yükseldigini görür. Allah (C.C)'in huzuruna dönünce «Ululugun hakkina yemin ederim ki, adini duyan hiç kimse oraya girmez» der. Bu sirada Allah (C.C)'in emri üzerine cehennem azgin nefsi arzular tarafindan kusatilir. Allah (C.C) Cebrail (A.S)'e: «Orayi yeniden git, gör» diye buyurur. Cebrail (A.S) de bir daha cehennemi görünce «Ululugun hakkina yemin ederim ki. oraya girmeyen tek kimse kalmayacagindan korktum» der.
Beyhakinin zararsiz bir senetle ibni Mes'ud'tan rivayetine göre:
«Hiç süphesiz o, (cehennem) kösk iriliginde kivilcimlar saçar.» mealindeki âyet hakkinda Ibni Mes'ud (R.A.) «Ben bu kivilcimlar için «agaçlar gibi» degil, «kaleler ve sehirler gibi» tâbirini kullaniyorum demistir (Murselât Sûre-i Celilesi; 32).
Ahmed Ibni Hambel, Ibni Mâoe, Ibni Hibban ve Hâkim'e göre Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
«Veyl, öyle bir cehennem vadisidir ki, kâfir dibine varincaya kadar içinde
kirk yil batmaya devam eder.»
Tirmizî'ye göre ise ayni hadis söyledir:
"Veyl, iki dag arasinda o kadar derin bir vadidir ki, kâfir dibine ulasincaya kadar içinde yetmis yil batmaya devam eder."
Tirmizî ve Ibni Mâce'nin rivayetine göre bir gün Peygamber'imiz (S.A.S.) sahabilerine:
«Hüzün kuyusundan Allah (C.C)'a siginin» buyurur. Sahabiler: «Yâ Rasûlallah (S.A.S.), hüzün kuyusu nedir» diye sorarlar.
Peygamber'imiz (S.A.S.): «Bizzat cehennemin günde dört yüz kere kendisinden Allah (C.C)'a sigindigi bir cehennem vadisidir» diye cevap verir.
Sahabeler: «Oraya kimler girer, yâ Rasûlallah (S.A.S.)» diye sorarlar. Peygamber'imiz (S.A.S.) onlara su cevâbi verir: «Orasi, amellerini gösteris için isleyen Kur'an okuyucular için hazirlanmistir. Hiç süphesiz, Allah (C.C)'in gazabina en çok hedef olan Kur'an okuyuculari, zorba devlet adamlarini ziyaret edenlerdir.»
Taberanî'de yazdigina göre: «Cehennemde bizzat cehennemin günde dört yüz kere Allah (C.C)'a sigindigi bir vadi vardir ki, orasi Muhammed (S.A.V) ümmetinin iki yüzlüleri için hazirlanmistir.»
Ibni Ebû Dünya der ki: «Cehennemin yetmis bin vadisi, her vadinin yetmis bin kolu, ve her vadi kolunun yetmis bin tasi vardir, her tasta, cehennemllikleri yüzlerinden sokan birer yilan barinir.»
Buhari Tarihinde senedi zayif söyle bir hadis vardir;
«Cehennemin yetmis bin vadisi, her vadinin yetmis bin kolu, her vadi kolunun yetmis bin hanesi ve her hanenin yetmis bin evi, her evde yetmis bin kuyu, her kuyuda yetmis bin yilan bulunur ve her yilan da agzinda yetmis bin akrep tasir. Gerek kâfir ve gerekse münafik, vadinin dibini boylayincaya kadar bunlarin her biri ile ayri ayri karsilasir.»
Tirmizi'nin rivayet ettigi münkati bir hadise göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Cehenneme atilan büyük bir kaya yetmis yil düsmesine ragmen dibine varamaz.»
Hz. Ömer (R.A.) der ki. «Cehennemi sik sik hatirla. Cünki harareti yüksek, dibi derin ve topuzlari demirdendir.»
Bezzar, Ebû Ya'Ia, Ibni Hibban ve Beyhakî'nin rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.)
«Cehenneme bir kaya salinsa yetmis yil düserek ancak dibine ulasabilir» diye buyuruyor.
Müslim'in rivayetine göre Ebû Hureyre (R.A.) der ki: «Bir gün Peygamber'imiz (S.A.S.)
«Bu duydugunuz nedir, biliyor musunuz» diye sordu. «Allah (C.C) ve O'nun Resul'ü bilir» diye cevap verdik. Bunun üzerine Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurdu:
«Allah (C.C) yetmis yil önce cehenneme bir kaya salmisti, iste simdi onun cehennemin dibine varisini yankisini duydunuz.»
Taberani'nin rivayetine göre Said-ül Hudrî (R.A.) der ki, «Peygamber'imiz (S.A.S.)
Bir gün siddetli bir yanki sesi duyarak irkildi. Bu sirada yanina Cebrail (A.S) geldi. Peygamber (S.A.S.)'imiz O'na: "Ya Cebrail, bu duydugum ses nedir?" diye sordu. Cebrail (A.S) de ona su cevabi verdi: «Yetmis sene önce cehenneme bir kaya salinmisti, fakat ancak simdi dibine ulasti, Iste onun sesini Allah (C.C) sana duyurmak istedi.»
Peygamber (S.A.V)'imizin bu olaydan sonra, ruhunu Allah (C.C)'a teslim edinceye kadar agzini acarak güldügü görülmemistir.»
Ahmed Ibni Hambel ve Tirmizî'nin rivayetine göre Peygamber (S.A.S.)'imiz buyuruyor ki:
«— Eger sunun gibi (kafa tasini isaret ederek) yuvarlak bir kaya parçasi gökten salinsa aradaki mesafe bes yüz senelik yol kadar oldugu halde aksam olmadan yere iner. Fakat ayni kaya cehennemin agzina salinsa dibine varabilmesi icin, kirk yil geceli-gündüzlü düsmeye devam etmesi lâzimdir.»
Ahmed Ibni Hambel, Ebu Ya'la ve Hakim'in rivayetlerine göre Peygamber (S.A.S.)'imiz buyuruyor ki:
«— Cehennemin demir topuzlarindan biri yere indirilse. insanlar ile cinler bir araya gelerek onu yerden kaldiramazlardi.»
Hakim'in rivayetine göre Peygamber (S.A.S.)'imiz
«cehennemin demir topuzlarindan biri daga indiriîse, ufalanarak kül olurdu» buyuruyor.
Ibni Ebu Dünya'nin rivayetine göre Peygamber (S.A.S.)'imiz
«Cehennem kayalarindan biri dünya daglarindan birinin tepesine düsse, dag eriyerek kül olur. Her cehennemligin yaninda böyle bir cehennem tasi ile bir seytan bulunur» buyurmustur.
Hakim'in rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Yer yedi kattir. Her iki kat arasi bes yüz yillik mesafedir. En üst kat, basi ve kuyrugu havaya kalkmis bir baligin sirti üzerindedir, baiik kaya üzerinde ve kaya da bir melegin elindedir.
Ikinci kat rüzgârin mohfesidir. Ulu Allah (C.C) «ad» kavmini yoketmek istedigi zaman rüzgâr korucusuna, üzerlerine mahvedici bir rüzgâr estirmesini emretti. Rüzgâr koruyucusu olan melek: "ya Rabbi, onlarin üzerine öküzün burun deliklerinden cikan yel kadar rüzgâr salayim mi?" diye sorar.
Ulu Allah (C.C): «O kadar ile bütün yer yüzünün ve bütün canlilarin hakkindan gelirsin. Sen onlarin üzerine yüzük tasi kadar rüzgâr sal» buyurdu. Iste «Üzerinden geçtigi hiç bîr seyi çürümüs kemik döküntüsü gibi yapmadan birakmaz» mealindeki âyet bu rüzgârc isaret eder.
Üçüncü kat yerde cehennem taslari, dördüncü kat yerde cehennem kibriti vardir.»
Sahabîler: «Yâ Rasûlallah (S.A.V), cehennemin kibriti mi var? diye sordular. Peygamber (S.A.V)'imiz onlara:
«Tabii var, nefsimi kudret elinde tutan Allah (C.C)'a yemin ederim ki, o katta öyle kibrit vadileri vardir ki, içlerine yüce daglar salinsa, eriyerek su gibi akarlardi» diye cevap verdi.
Besinci kat yerde cehennem yilanlari bulunur, agizlari vadi gibi genistir.
Altinci kat yerde cehennemin akrepleri bulunur, en küçügü semerli katir iriligindedir, bir darbe indirince kâfire cehennem atesinin hararetini unuttururlar.
Yedinci kat yerde bir eli önde, bir eli arkada olmak üzere demir kelepçeye vurulmus olarak Iblis vardir. Ulu Allah (C.C) onu bir kulun üzerine salmak isteyince cözer.»
Ahmed ibni Hambel. Taberanî ve Ibni Hibban ve Hâkim'in rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Cehennemde deve boynu kalinliginda yilanlar vardir. Her biri bir kere sokunca yakici acisi yetmis yil devam eder. Yine cehennemde semerli katir iriliginde akrepler vardir, her biri insani bir kere isirmca atesi kirk yil boyunca duyulur.»
Tirmizî. Ibni Hibban ve Hâkim'in rivayetlerine göre Peygamber'imiz:
«Cehennemlikler «su» diye yalvarinca kendilerine yüzleri kavuran katran gibi bir sivi verilir. O ne fena bir içecek ve orasi ne kötü bir yerdir» (Kehf Sûre-i celilesi; 29)
Mealindeki âyet hakkinda «bu sivi zeytinyagi tortusu gibidir, cehennemlik kimse ona yaklasinca yüzünün derisi eriyerek içine dökülür» buyuruyor.
Tirmizî'nin rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Cehennemliklerin baslarina dökülen kaynar su içlerine sizarak karin bosluklarini eritir ve içlerinde ne varsa eriyerek tabanlarmdan disariya akar. Sonra yeniden eski hallerine döndürülürler.»
Dahhak (rahimehullah) der ki: «Hanin, Allah (C.C)'in yeri gögü yarattigindan beri cehennemliklere icirilecegi ve baslarindan asagi dökülecegi ana kadar durmadan kaynamaktadir.»
Bir görüse göre cehennemliklere sunulacak olan kaynar su, onlarin akan göz yaslarini cehennem havuzlarinda biriktirerek elde edilir ve kendilerine sunulur.
Iste "Onlara (cehennemliklere) bagirsaklarini parçalayan kaynar bir sivi verilir."
(Muhammed Sûre-i Celilesi: 15) mealindeki âyet. bu siviya isaret etmektedir.
Bu hususta daha baska sözler de söylenmistir.
Ahmed Ibni Hambel. Tirmizî ve Hakim'in rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.)
«Ötesinde cehennem vardir ve kendisine irinlesmis su verilir. Onu agzina alir, fakat yutamaz, her bir azab vardir»
(ibrahim Sûre-i Celilesi. 15—16) mealindeki âyet hakkinda söyle buyurmustur:
«Irinli su agzina yaklastirilinca tiksinir, daha yakina getirilince yüzünü kavurur, basinin derisi eriyip akar, içince de bagirsaklarini parçalar. Nihayet dübüründen çikar.
Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— Onlara (cehennemliklere) bagirsaklarini parçalayan kaynar bir sivi icirilir.»
(Muhammed Süre-i Celîlesi; 15).
Yine Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
"Cehennemlikler «su» diye yalvarinca kendilerine yüzleri kavuran, kaynar katran gibi bir sivi verilir. O ne fena bir içecek ve orasi ne kötü bir yerdir."
(Kehf Sûre-i Celilesi: 29)
Ahmed Ibni Hambel ve Hakim'in rivayetine göre Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
«— Gassakdan yeryüzüne bir hava dökülse, bütün dünya halkini kokustururdu.»
Buradaki «gassak»
«O azabi tatsinlar ki, o kaynar su ve gassaktir» (Sad Sûre-i Celilesi; 57) âyeti ile
«sadece kaynar su ve irin içerler» (Nebe Sûre-i Celilesi; 25) mealindeki âyette adi geçen irindir.
Bu irin hakkinda çesitli görüsler vardir. Ibni Abbas'a (R.A.) göre o: "kâfirin cildinden süzülen sari su", baskalarina göre de yine: "kâfirlerin o kokmus irinleridir."
Kâ'b-ül Ahbar'a göre: o bir cehennem pinaridir ki; oraya yilan, akrep ve benzeri gibi zehirli hayvanlarin zehirleri sizarak birikir. Sonra da âdemoglu getirilip bu siviya batirilir. Çikarken dirisi eriyerek akar, etleri de kemiklerinden ayrilarak oyluklarindan ve diz kapaklarindan yerlere sarkar, o da insan elbisesini sürükler gibi etlerini sürükler.
Tirmizî'nin rivayetine göre bir gün Peygamber'imiz:
«Ey Mü'minter, Allah'dan gerektigi gibi korkun ve mutlaka müslüman olarak ölün» mealindeki âyeti okuduktan sonra söyle buyurdu: (Al-i Imran Sûre-i Celiiesi; 102).
«— Eger Zakkum'un bir parçasi dünyaya damJasaydt. dünya halkinin bütün yiyecek ve içeceklerini bozardi, yiyecegi yalniz bu olanin hali nice olur, varin siz düsünün.»
Baska bir rivayete göre hadisin son kismi;
«Bundan baska yiyecegi olmayanin hali nice olur, varin siz düsünün.» seklindedir.
«Takintili bir yiyecek» mealindeki âyet ifadesini Ibni Abbas (R. An-huma) Yani, girtlaga takilip ne içeri giren ve ne de geri çikan bir yiyecek» seklinde açiklamistir.
Buhari ve Müslim'e göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Kâfirin iki omuz basinin arasi hizli giden bir atli hesabi ile üç günlük yol genisligindedir.»
Ahmed Ibni Hambel'in rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Kâfirin azi disi Uhud dagi; uylugu Beyza tepesi, cehennemde kapladigi yer Kadid ile Mekke arasi (yani takriben üç günlük yolculuk mesafesi) kadar derisi de Yemen kirali Cebbar'in arsini ile kirk arsin boyu kalinligindadir.»
(Burada ayni mânada birkaç hadis çikarilmistir.)
Füdayii Bin Yezit'ten Tirmizi'nin rivayetine göre Peygamber'imiz (S. A.S.) buyuruyor ki:
«— Kiyamet günü kâfirin dili bir veya iki fersah kadar yere sarkar ve insanlarin ayaklan altinda çignenir.»
Fudayl bin Yezid'in Ebû Aclan'dan rivayetine göre kiyamet gününde
kâfir, dilini iki fersah sürükleyecek inscnlar onu çigniyecekîir. Bu hadisi Beyhakî ve baskalari rivayet etmistir. Dogru olani bu rivayettir.
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«— Cehennemliklerin gövdesi, cehennemde o kadar irilestiriiir ki, kulak memeleri ile omuz baslari arasi yedi yüz yillik bir yolculuk mesafesinde derilenin kalinligi yetmis arsin boyu kadar ve azi disleri Uhud dagi boyunda olur»
Ahmed Ibni Hambel ile Hâkim'in rivayetlerine göre Mücahid (R.A.) der ki. «Bir gün Ibni Abbas bana: «Cehennem ne kadar genistir, biliyor musun» diye sordu. «Hayir, bilmiyorum» diye cevap verdim. Bunun üzerine o söyle dedi. «evet, vallahi bilmiyorsun! Cehennemlik bir adamin kulak memesi ile omuz basi arasi yetmis yillik yol kadardir. Orada kan ve irin nehirleri akar.»
Ben: «Kan ve irin nehirleri mi dedin» diye sordum, Ibni Abbas: «Hayir hayir, kan ve irin vadileri» diye cevap verdi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Aralık 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
öbürsükü dünya nasıldır
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Aralık 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkdaşlar siz cehnem kormmayın siz iylik yapın eyer kötülük yaoprnız cehnem den korkun allhın güzenden çıkmayın allh herşeyin 1 kurlarnı vermiş siz namaz kılın dua edin kuranı kerim okuyun oruç tutun cum anamzına gidin o zman sağ eliniz iyliklerle açılacaktır
OKDUNU İÇİN ALLAH RAZI OLSUN DEDİKLERİMİ TEK TEK YAPIN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mayıs 2014       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
islam dinimizdeki cennetin ve cehennemin nasıl olduğunu soruyorum.!.
misafirziyaretc - avatarı
misafirziyaretc
Ziyaretçi
20 Temmuz 2014       Mesaj #8
misafirziyaretc - avatarı
Ziyaretçi
bu dünya bizim için bir sınavdır aklınızı iyi kullanıp kaleminizi iyi kullanın

Benzer Konular

23 Şubat 2012 / asla_asla_deme Müslümanlık/İslamiyet
25 Mayıs 2009 / ThinkerBeLL Din/İlahiyat
20 Nisan 2011 / ener X-Sözlük
7 Aralık 2011 / lale gürsoy Soru-Cevap
2 Ekim 2008 / NightDeatH Turizm