Arama

İlyada Destanı'nın özellikleri nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 12 Aralık 2013 Gösterim: 12.817 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Aralık 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
özellikleride yoqmU?
EN İYİ CEVABI _KleopatrA_ verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

özellikleride yoqmU?

İlyada Destanı
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

İlyada, Eski Yunan'da, şair Homeros'un (bak. Homeros) yazdığı varsayılan büyük bir destandır. Bir başka Homeros destanı olan Odysseia ile birlikte, batı edebiyatının en eski örneği ve tüm zamanların en güzel şiirlerin­den sayılır.
Hem İlyada hem de Odysseia, Truva Savaşı ve bu savaşta yer alan insanlarla ilgili söylen­celeri dile getiren, koşukla yazılmış destanlar­dır. Tarihçiler Yunanistan'daki Akhalar (bak. Akalar) ile Batı Anadolu'da yaşa­mış olan Truvalılar arasındaki bu savaşın yaklaşık İÖ 1199'da geçtiği görüşündedir. Akhalar'ın Truva'yı kuşatmalarının ise 10 yıl sürdüğü sanılmaktadır. Bu konuda o kadar çok öykü ve söylence vardır ki, hangisinin gerçek hangisinin uydurma olduğunu bilme olanağı yoktur (bak. Truva Savaşı).
Yunanca'da Truva'nın bir adının da İlios olmasından dolayı Homeros'un destanı İlyada adını aldı. Homeros, yaşadığı dönemde her­kesin bu öyküyü bildiğini düşünerek, Truva kuşatmasını baştan sona anlatmaz; savaşın 10. yılında sadece dört gün içinde geçen olayları anlatır. Savaş nerdeyse bitmek üzere­dir. Truva efsanesinin bu bölümü "Aşil'in Öfkesi" olarak bilinir.

İlyada'nın Öyküsü
Kral Agamemnon, Truva Savaşı sırasında Akhalar'ın (ya da Yunanlılar'ın) başkomuta­nıydı. Kralın en yiğit ve başına buyruk savaş­çısı olan Aşil, kimseye boyun eğmeden, kendi bildiğince hareket ediyordu. Aşil'in savaşta kaçırdığı Briseis adında Truvalı bir kız yüzün­den Aşil ile Agamemnon arasında anlaşmaz­lık çıktı. Tutsağı olan bir kızı babasına geri vermeye razı olan Agamemnon, onun yerine Aşil'in sevdiği Briseis'i istiyordu. Agamemnon'a boyun eğmek zorunda kalan Aşil, kızı ona verdi. Ne var ki, hırsını alamayarak savaştan çekildi. Agamemnon'u cezalandır­ması için, deniz tanrıçası olan annesi Thetis'i çağırdı. Thetis, tanrıların kralı Zeus'tan yar­dım istedi. Böylece çok geçmeden yalnızca Aşil ve Agamemnon değil, tanrı ve tanrıçalar da bu kavgaya karıştı.
Tanrıların işe karışması Yunan askerlerini telaşlandırdı. Agamemnon, gördüğü bir düşe aldanarak, ordusuna artık Yunanistan'a dö­nüleceğini bildirdi. Askerlerin Truva'yı ele geçirmeden dönmek istemeyeceklerini sanarken, onların gitmeye can attıklarını görmek onu düş kırıklığına uğrattı. Yunanlı komutan­lar orduyu yeniden savaş düzenine sokmakta güçlük çektiler. Bütün bu olaylar Yunan ordusunun savaş gücünü ve birliğini zayıflat­mıştı.
İki ordu arasında savaş yeniden başlarken, Paris'in kardeşi Hektor, savaşın nedeni Pa­ris'in Sparta Kralı Menelaos'un karısı Helen'i kaçırması olduğuna göre, anlaşmazlığın Paris ile Menelaos arasında dövüşle çözüm­lenmesini önerdi. Bu dövüşte tam Paris yeni­lecekken, annesi olan tanrıça Afrodit onu son anda kaçırarak kurtardı. Böylece ordular arasında bir kez daha savaş başladı.
Truva alanında her iki tarafın savaşçıları göğüs göğüse, yiğitçe çarpıştılar. Ne var ki, asıl kahramanlar ortada yoktu. Aşil savaşa katılmama kararında diretiyordu; Truvalı Pa­ris ise yenilginin acısını dindirmeye çalışıyor­du. Truvalılar'ın en yiğit savaşçısı Hektor, kardeşi Paris'ten hesap sormak ve karısını görmek için geri çekilmişti. Hektor ve Paris sonunda savaş alanına döndükleri zaman, Truvalılar Akhalar'dan biraz daha güçlü du­rumdaydı. Cesareti kırılan Agamemnon, Aşil'in savaşa dönmesini sağlamaya karar verdi. Aralarındaki anlaşmazlığı gidermek amacıyla ona bir mektup gönderdiyse de Aşil onun isteğini reddetti.
Aşil olmasa da Yunanlılar savaşı sürdür­mek zorundaydı. Durum iyice kötüye gidiyor­du. Agamemnon'la birlikte birçok savaşçı yaralanmıştı. Truvalılar'ın kıyıdaki Yunan gemilerine ulaşması an meselesiydi. Tam bu sırada Yunanlılar'ı koruyan tanrılar işe karı­şarak onları engelledi. Bunlardan yılmayan Truvalılar sonunda bir Yunan gemisini ateşe vermeyi başardılar. Aşil'in çok sevdiği dostu Patroklos olağanüstü bir cesaretle Truvalılar'ın, gemilerin tümünü yakmasını engelledi. Bunun üzerine Aşil kendi zırhını Patroklos'a vererek onun bu zırhla savaşa katılmasını önerdi. Geri çekileceklerini düşündüğü Truvalılar'ı izlememesi için arkadaşını uyardı. Ne var ki, Patroklos savaş heyecanıyla onların peşine düştü ve Hektor, insanların yazgısını belirleyen tanrıların yardımıyla, onu öldürdü. Truvalılar zaferin coşkusuyla Patroklos'un zırhını kentte dolaştırdılar. Yunanlılar, Pat­roklos'un ölüsünü onların elinden almayı ba­şardı.
Patroklos'un ölümünden çok acı duyan Aşil, bunun hesabını Truvalılar'a ödetmeye kararlıydı. Onu avutmak için gelen annesi Thetis, Aşil'e yeni bir zırh armağan etti ve öcünü almasına yardım edeceğine söz verdi. Aşil vakit geçirmeden savaşa katıldı. Bu amansız savaşa bütün tanrılar karışmıştı. Aşil çok sayıda düşmanını öldürdükten sonra so­nunda, Truva surlarının dibinde Hektor'la karşı karşıya geldi. Bu son vuruşmada Hektor yenilerek öldürüldü. Aşil, Hektor'un ölüsünü arkasında sürükleyerek, arabasıyla Truva'nın çevresinde üç kez dolaştı.
Homeros'un öyküsü, Yunan tarafında Pat­roklos'un cenaze töreniyle ve Truva'da yaşlı Kral Priamos'un, oğlu Hektor'un ölüsünü fidye karşılığı geri alışıyla son bulur, İlyada böylece sona erse de Homeros'un okuyucula­rı, Paris'in sonradan Aşil'i öldüreceğini ve Truva'nın öyküsünün kentin yerlebir olmasıy­la son bulacağını bildikleri için, yüreklerinde gelecekteki acıların ve sorunların ağırlığını duyarlar.

Destanın Yazılışı
Günümüze ulaşan en eski yapıt olsa da, Homeros'un büyük Truva efsanesinin yalnız­ca bir bölümünü anlatmış olması ve sonrasını okuyucuların bildiğini varsayması, İlyada'nm Yunanca yazılmış ilk edebiyat ürünü olmadı­ğını gösterir. Homeros'un bu destanından yıllarca önce, Truva Savaşı'na ilişkin pek çok öykünün anlatıldığı sanılmaktadır. Bu konuy­la ilgilenen bazı uzmanlar İlyada'mn yetenekli bir yazarın derlediği bir baladlar ya da destan­lar bütünü olduğunu ileri sürer. Homeros diye birinin hiçbir zaman yaşamadığı, Home­ros adının, destanda yer alan baladları söyle­yen, adı belli olmayan kişiler için kullanıldığı kanısında olanlar da vardır. Ne var ki, yapıtın tamamını okuyanlar bunu yazanın yalnızca bir kişi olabileceğini kavramakta güçlük çek­mezler.
Yaklaşık olarak İÖ 8. yüzyılda yazılan 24 bölümlük İlyada destanı altılı ölçüyle yazılmış toplam 15 bin dizeden oluşur.
ve ayrıca bakınız>>İlyada Destanı - Homeros

_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
4 Aralık 2009       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

özellikleride yoqmU?

İlyada Destanı
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

İlyada, Eski Yunan'da, şair Homeros'un (bak. Homeros) yazdığı varsayılan büyük bir destandır. Bir başka Homeros destanı olan Odysseia ile birlikte, batı edebiyatının en eski örneği ve tüm zamanların en güzel şiirlerin­den sayılır.
Hem İlyada hem de Odysseia, Truva Savaşı ve bu savaşta yer alan insanlarla ilgili söylen­celeri dile getiren, koşukla yazılmış destanlar­dır. Tarihçiler Yunanistan'daki Akhalar (bak. Akalar) ile Batı Anadolu'da yaşa­mış olan Truvalılar arasındaki bu savaşın yaklaşık İÖ 1199'da geçtiği görüşündedir. Akhalar'ın Truva'yı kuşatmalarının ise 10 yıl sürdüğü sanılmaktadır. Bu konuda o kadar çok öykü ve söylence vardır ki, hangisinin gerçek hangisinin uydurma olduğunu bilme olanağı yoktur (bak. Truva Savaşı).
Yunanca'da Truva'nın bir adının da İlios olmasından dolayı Homeros'un destanı İlyada adını aldı. Homeros, yaşadığı dönemde her­kesin bu öyküyü bildiğini düşünerek, Truva kuşatmasını baştan sona anlatmaz; savaşın 10. yılında sadece dört gün içinde geçen olayları anlatır. Savaş nerdeyse bitmek üzere­dir. Truva efsanesinin bu bölümü "Aşil'in Öfkesi" olarak bilinir.

İlyada'nın Öyküsü
Kral Agamemnon, Truva Savaşı sırasında Akhalar'ın (ya da Yunanlılar'ın) başkomuta­nıydı. Kralın en yiğit ve başına buyruk savaş­çısı olan Aşil, kimseye boyun eğmeden, kendi bildiğince hareket ediyordu. Aşil'in savaşta kaçırdığı Briseis adında Truvalı bir kız yüzün­den Aşil ile Agamemnon arasında anlaşmaz­lık çıktı. Tutsağı olan bir kızı babasına geri vermeye razı olan Agamemnon, onun yerine Aşil'in sevdiği Briseis'i istiyordu. Agamemnon'a boyun eğmek zorunda kalan Aşil, kızı ona verdi. Ne var ki, hırsını alamayarak savaştan çekildi. Agamemnon'u cezalandır­ması için, deniz tanrıçası olan annesi Thetis'i çağırdı. Thetis, tanrıların kralı Zeus'tan yar­dım istedi. Böylece çok geçmeden yalnızca Aşil ve Agamemnon değil, tanrı ve tanrıçalar da bu kavgaya karıştı.
Tanrıların işe karışması Yunan askerlerini telaşlandırdı. Agamemnon, gördüğü bir düşe aldanarak, ordusuna artık Yunanistan'a dö­nüleceğini bildirdi. Askerlerin Truva'yı ele geçirmeden dönmek istemeyeceklerini sanarken, onların gitmeye can attıklarını görmek onu düş kırıklığına uğrattı. Yunanlı komutan­lar orduyu yeniden savaş düzenine sokmakta güçlük çektiler. Bütün bu olaylar Yunan ordusunun savaş gücünü ve birliğini zayıflat­mıştı.
İki ordu arasında savaş yeniden başlarken, Paris'in kardeşi Hektor, savaşın nedeni Pa­ris'in Sparta Kralı Menelaos'un karısı Helen'i kaçırması olduğuna göre, anlaşmazlığın Paris ile Menelaos arasında dövüşle çözüm­lenmesini önerdi. Bu dövüşte tam Paris yeni­lecekken, annesi olan tanrıça Afrodit onu son anda kaçırarak kurtardı. Böylece ordular arasında bir kez daha savaş başladı.
Truva alanında her iki tarafın savaşçıları göğüs göğüse, yiğitçe çarpıştılar. Ne var ki, asıl kahramanlar ortada yoktu. Aşil savaşa katılmama kararında diretiyordu; Truvalı Pa­ris ise yenilginin acısını dindirmeye çalışıyor­du. Truvalılar'ın en yiğit savaşçısı Hektor, kardeşi Paris'ten hesap sormak ve karısını görmek için geri çekilmişti. Hektor ve Paris sonunda savaş alanına döndükleri zaman, Truvalılar Akhalar'dan biraz daha güçlü du­rumdaydı. Cesareti kırılan Agamemnon, Aşil'in savaşa dönmesini sağlamaya karar verdi. Aralarındaki anlaşmazlığı gidermek amacıyla ona bir mektup gönderdiyse de Aşil onun isteğini reddetti.
Aşil olmasa da Yunanlılar savaşı sürdür­mek zorundaydı. Durum iyice kötüye gidiyor­du. Agamemnon'la birlikte birçok savaşçı yaralanmıştı. Truvalılar'ın kıyıdaki Yunan gemilerine ulaşması an meselesiydi. Tam bu sırada Yunanlılar'ı koruyan tanrılar işe karı­şarak onları engelledi. Bunlardan yılmayan Truvalılar sonunda bir Yunan gemisini ateşe vermeyi başardılar. Aşil'in çok sevdiği dostu Patroklos olağanüstü bir cesaretle Truvalılar'ın, gemilerin tümünü yakmasını engelledi. Bunun üzerine Aşil kendi zırhını Patroklos'a vererek onun bu zırhla savaşa katılmasını önerdi. Geri çekileceklerini düşündüğü Truvalılar'ı izlememesi için arkadaşını uyardı. Ne var ki, Patroklos savaş heyecanıyla onların peşine düştü ve Hektor, insanların yazgısını belirleyen tanrıların yardımıyla, onu öldürdü. Truvalılar zaferin coşkusuyla Patroklos'un zırhını kentte dolaştırdılar. Yunanlılar, Pat­roklos'un ölüsünü onların elinden almayı ba­şardı.
Patroklos'un ölümünden çok acı duyan Aşil, bunun hesabını Truvalılar'a ödetmeye kararlıydı. Onu avutmak için gelen annesi Thetis, Aşil'e yeni bir zırh armağan etti ve öcünü almasına yardım edeceğine söz verdi. Aşil vakit geçirmeden savaşa katıldı. Bu amansız savaşa bütün tanrılar karışmıştı. Aşil çok sayıda düşmanını öldürdükten sonra so­nunda, Truva surlarının dibinde Hektor'la karşı karşıya geldi. Bu son vuruşmada Hektor yenilerek öldürüldü. Aşil, Hektor'un ölüsünü arkasında sürükleyerek, arabasıyla Truva'nın çevresinde üç kez dolaştı.
Homeros'un öyküsü, Yunan tarafında Pat­roklos'un cenaze töreniyle ve Truva'da yaşlı Kral Priamos'un, oğlu Hektor'un ölüsünü fidye karşılığı geri alışıyla son bulur, İlyada böylece sona erse de Homeros'un okuyucula­rı, Paris'in sonradan Aşil'i öldüreceğini ve Truva'nın öyküsünün kentin yerlebir olmasıy­la son bulacağını bildikleri için, yüreklerinde gelecekteki acıların ve sorunların ağırlığını duyarlar.

Destanın Yazılışı
Günümüze ulaşan en eski yapıt olsa da, Homeros'un büyük Truva efsanesinin yalnız­ca bir bölümünü anlatmış olması ve sonrasını okuyucuların bildiğini varsayması, İlyada'nm Yunanca yazılmış ilk edebiyat ürünü olmadı­ğını gösterir. Homeros'un bu destanından yıllarca önce, Truva Savaşı'na ilişkin pek çok öykünün anlatıldığı sanılmaktadır. Bu konuy­la ilgilenen bazı uzmanlar İlyada'mn yetenekli bir yazarın derlediği bir baladlar ya da destan­lar bütünü olduğunu ileri sürer. Homeros diye birinin hiçbir zaman yaşamadığı, Home­ros adının, destanda yer alan baladları söyle­yen, adı belli olmayan kişiler için kullanıldığı kanısında olanlar da vardır. Ne var ki, yapıtın tamamını okuyanlar bunu yazanın yalnızca bir kişi olabileceğini kavramakta güçlük çek­mezler.
Yaklaşık olarak İÖ 8. yüzyılda yazılan 24 bölümlük İlyada destanı altılı ölçüyle yazılmış toplam 15 bin dizeden oluşur.
ve ayrıca bakınız>>İlyada Destanı - Homeros

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Aralık 2013       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alp Er Tunga ve İlyada Destanını karşılaştırmam gerekiyor ama bir türlü yapamadım yarın performans ödevim gidicek lütfen yardım edin Msn Sad

Benzer Konular

8 Temmuz 2012 / yaremce Taslak Konular
8 Nisan 2017 / Misafir Cevaplanmış
8 Nisan 2017 / Ziyaretçi Cevaplanmış