Arama

Dedektif hikayesi örnekleri verir misiniz? - Sayfa 4

En İyi Cevap Var Güncelleme: 9 Ocak 2014 Gösterim: 47.797 Cevap: 63
esrarengiz kız - avatarı
esrarengiz kız
Ziyaretçi
19 Ocak 2011       Mesaj #31
esrarengiz kız - avatarı
Ziyaretçi
ya lütfen bana dedektif hikayesi yapabilirmisinz çok acil şimdiden tşk
Sponsorlu Bağlantılar
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
19 Ocak 2011       Mesaj #32
ener - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
esrarengiz kız adlı kullanıcıdan alıntı

ya lütfen bana dedektif hikayesi yapabilirmisinz çok acil şimdiden tşk

Acemi Dedektif

Sponsorlu Bağlantılar
İki gün önce söz vermişti arkadaşına, gazetelerini çalan kişiyi bulacaktı. Kendine güveniyordu. Bugün araştırmalarına başlayacaktı. Topu topu yirmi daire vardı şu apartmanda. İkisi kendi ve arkadaşı olduğuna göre şüpheli on sekiz daire vardı. Bir kaç güne kalmaz bulurdu suçluyu. Basitti bu iş.

Küçüklükten bu yana dedektifliğe ilgisi vardı. Belki de okuduğu çizgi romanların etkisinde kalmıştı. Bu tür filmleri hiç kaçırmaz, gazetede gördüğü olayların asıl nedenlerini bile günlerce zihninde çözümlemeye çalışırdı. Polis olmak istemiş fakat boyu yeterli olamamıştı, yoksa arşiv memuru olur muydu hiç?

Arkadaşı posta kutusuna bırakılan gazetelerinin yaklaşık iki haftadır eline geçmediğini söylediğinde bu görev için gönüllü araştırma yapacağını belirtmişti. Arkadaşı sevinmişti, böyle işleri kendisi asla takip edemezdi zaten. Hemen kabul etmişti.

Birkaç gün iş yerinden izin almıştı. Hırsızı bulunca işine hemen dönecekti. Bir kalem ve not defteri alarak koltuğuna oturdu. Önce verileri yazmalı, sonra işe başlamalıydı. Kaleminin arkasını ağzına alıp bir süre düşündü. Sonra yazmaya başladı:

“Apartmanda yirmi daire var, on sekizi şüpheli. Posta kutuları apartmanın girişinde. Her sabah bırakılan gazete, sahibinin eline ulaşmıyor, bu durumda posta kutusunun üzerine gazeteciye bir not bırakarak işe başlanacak.”

Hemen boş bir kâğıt alıp notu yazmaya başladı. Nota gazetenin eline ulaşmadığı ve gazeteyi bırakınca, sekiz numaralı dairenin ziline basılmasını istediğini yazmıştı.

Hemen gitti, notu arkadaşının posta kutusunun üzerine yapıştırdı. Cezmi’nin yüzü gülüyordu. Sanki epeyce yol kat etmiş gibi mutluydu. Dağıtıcı çocuk bir iki saate kadar gelecek, notu okuyacak, gazeteyi bırakınca da Cezmi’nin ziline basacaktı. Böylece Cezmi hemen iki kat aşağıya inip apartman girişinde gezinerek gazeteyi kimin aldığını tespit edebilecekti. Evine çıkıp kapısını açtı. Mutfağa gidip çay koydu ocağa. Akşamdan kalan bulaşık bardaklarını lavabonun içine toparladı, kahvaltı için sahanda yumurta yapacaktı kendisine. Tavaya biraz yağ döküp ocağı yaktı.

Kahvaltısını hazırlarken ve yaparken hep aynı soruyu soruyordu kendisine; “Gazeteleri kim alıyor?” Bu sorunun cevabını en kısa zamanda vereceğine inanıyordu Cezmi. Saatine baktı, bir saat geçmişti ama henüz zil çalmamıştı. Demek ki gazete dağıtıcısı gelmemişti daha. Bulaşıklarını yıkarken kapının vurulduğunu duydu, köpüklü ellerini iyice kirlenmiş mutfak havlusuna silerek hızlı adımlarla kapıyı açtı. Gelen alt komşu Fevzi Bey’di. gelen. Şaşkın bir yüz ifadesi ile komşusuna baktı.

“Cezmiciğim,” dedi komşusu, aşağıya bir not yazılmış, onu gördüm de…”

Cezmi gözlerini dikkatle açarak “Evet,” dedi.

“Gazeteci senin zile basıp gitse bile sen duyamazsın, ziller bir haftadır bozuk…”


kaynak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Ocak 2011       Mesaj #33
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Haftanın bu ilk iş gününde, işi olanlar, işyerlerine gidiyorlar. Orhan’ın da bir işi var tabiî ki fakat uzun bir süredir iyi bir iş çıkmadığı için gitmek istemiyor. Geçen hafta gelen en iyi iş, kaybolan bir köpeği aramak olmuştu. Bu iş sanıldığı kadar kolay değildi onun için. Bir köpeği aramak bir insanı aramaktan daha zordu. Aradığı bir insan olsaydı, nüfus kayıtlarından, adresinden, arkadaşlarından veya en son çalıştığı işlerden başlar, bir şekilde izine rastlardı. Ancak, eğer kaybolan bir köpekse, ender bir tür olmadıkça bulunması çok zordu. Tecrübeleri göstermişti bunu.
Bazen, o köpeği nasıl aradığını hatırlıyor, gülmekten kendini alamıyordu. Elinde köpeğin bir boy resmi vardı. Bu gerçekten bir boy resmiydi, köpek iki ayağının üzerinde durmuş, dili dışarıda poz vermişti. Altın sarısı renginde, parlak ve dalgalı tüyleri olan, düşük kulaklı, sol kaşının üzerinde beyazlık bulunan Golden Retriever cinsi bir köpekti bu. Ender rastlanan bir tür olmasına rağmen sokak köpekleri kadar sıradan görünüyordu. Orhan onu sokak sokak aramış, resmini gösterdiği insanlara da "adı Boncuk, çok değerli bir köpektir, yerini söylerseniz sahibi tarafından ödüllendirileceksiniz" demişti. Bazıları sitemle, "köpek arayacağına kaybolan insanları arasan daha iyi olmaz mı?"diye fena halde çıkışmışlardı hatta. Ardından iki gün geçtikten sonra müşterisi onu aramış, işin sona erdiğini, köpeğinin sağ salim eve geldiğini, yardımları için çok teşekkür ettiğini bildirmişti. O da karşılık olarak mecburen, çok sevindiğini söylemişti. Bu gibi durumlarda, yani işin kendiliğinden son bulması hallerinde, aramanın üzerinden kaç gün geçerse geçsin, asıl ücretin %10'unu alıyordu. Bu da onun için teselli gibi bir şeydi.

BUYRUN BU DA DEDEKTİF HİKAYENİZ...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Şubat 2011       Mesaj #34
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ya lütfen 1 tane yazar mısnız?acele yarına götrmm lazım Msn Sad çoooook acil!!!!!
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
14 Şubat 2011       Mesaj #35
ener - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ya lütfen 1 tane yazar mısnız?acele yarına götrmm lazım Msn Sad çoooook acil!!!!!

Alıntı
ener adlı kullanıcıdan alıntı

Acemi Dedektif

İki gün önce söz vermişti arkadaşına, gazetelerini çalan kişiyi bulacaktı. Kendine güveniyordu. Bugün araştırmalarına başlayacaktı. Topu topu yirmi daire vardı şu apartmanda. İkisi kendi ve arkadaşı olduğuna göre şüpheli on sekiz daire vardı. Bir kaç güne kalmaz bulurdu suçluyu. Basitti bu iş.

Küçüklükten bu yana dedektifliğe ilgisi vardı. Belki de okuduğu çizgi romanların etkisinde kalmıştı. Bu tür filmleri hiç kaçırmaz, gazetede gördüğü olayların asıl nedenlerini bile günlerce zihninde çözümlemeye çalışırdı. Polis olmak istemiş fakat boyu yeterli olamamıştı, yoksa arşiv memuru olur muydu hiç?

Arkadaşı posta kutusuna bırakılan gazetelerinin yaklaşık iki haftadır eline geçmediğini söylediğinde bu görev için gönüllü araştırma yapacağını belirtmişti. Arkadaşı sevinmişti, böyle işleri kendisi asla takip edemezdi zaten. Hemen kabul etmişti.

Birkaç gün iş yerinden izin almıştı. Hırsızı bulunca işine hemen dönecekti. Bir kalem ve not defteri alarak koltuğuna oturdu. Önce verileri yazmalı, sonra işe başlamalıydı. Kaleminin arkasını ağzına alıp bir süre düşündü. Sonra yazmaya başladı:

“Apartmanda yirmi daire var, on sekizi şüpheli. Posta kutuları apartmanın girişinde. Her sabah bırakılan gazete, sahibinin eline ulaşmıyor, bu durumda posta kutusunun üzerine gazeteciye bir not bırakarak işe başlanacak.”

Hemen boş bir kâğıt alıp notu yazmaya başladı. Nota gazetenin eline ulaşmadığı ve gazeteyi bırakınca, sekiz numaralı dairenin ziline basılmasını istediğini yazmıştı.

Hemen gitti, notu arkadaşının posta kutusunun üzerine yapıştırdı. Cezmi’nin yüzü gülüyordu. Sanki epeyce yol kat etmiş gibi mutluydu. Dağıtıcı çocuk bir iki saate kadar gelecek, notu okuyacak, gazeteyi bırakınca da Cezmi’nin ziline basacaktı. Böylece Cezmi hemen iki kat aşağıya inip apartman girişinde gezinerek gazeteyi kimin aldığını tespit edebilecekti. Evine çıkıp kapısını açtı. Mutfağa gidip çay koydu ocağa. Akşamdan kalan bulaşık bardaklarını lavabonun içine toparladı, kahvaltı için sahanda yumurta yapacaktı kendisine. Tavaya biraz yağ döküp ocağı yaktı.

Kahvaltısını hazırlarken ve yaparken hep aynı soruyu soruyordu kendisine; “Gazeteleri kim alıyor?” Bu sorunun cevabını en kısa zamanda vereceğine inanıyordu Cezmi. Saatine baktı, bir saat geçmişti ama henüz zil çalmamıştı. Demek ki gazete dağıtıcısı gelmemişti daha. Bulaşıklarını yıkarken kapının vurulduğunu duydu, köpüklü ellerini iyice kirlenmiş mutfak havlusuna silerek hızlı adımlarla kapıyı açtı. Gelen alt komşu Fevzi Bey’di. gelen. Şaşkın bir yüz ifadesi ile komşusuna baktı.

“Cezmiciğim,” dedi komşusu, aşağıya bir not yazılmış, onu gördüm de…”

Cezmi gözlerini dikkatle açarak “Evet,” dedi.

“Gazeteci senin zile basıp gitse bile sen duyamazsın, ziller bir haftadır bozuk…”


kaynak

.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2011       Mesaj #36
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
acil bir dedektif hikayesi lütfeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Şubat 2011       Mesaj #37
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
başka dedektif hikayesi yok mu?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Şubat 2011       Mesaj #38
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BAŞKA DEDEKTİF HİKAYESİ YOK MU?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Mart 2011       Mesaj #39
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dedektif Hikayeleri Örneği - Dedektif Hikayeleri Örnekleri - Dedektif Hikayesi Örneği
Acemi Dedektif

İki gün önce söz vermişti arkadaşına gazetelerini çalan kişiyi bulacaktı. Kendine güveniyordu. Bugün araştırmalarına başlayacaktı. Topu topu yirmi daire vardı şu apartmanda. İkisi kendi ve arkadaşı olduğuna göre şüpheli on sekiz daire vardı. Bir kaç güne kalmaz bulurdu suçluyu. Basitti bu iş.

Küçüklükten bu yana dedektifliğe ilgisi vardı. Belki de okuduğu çizgi romanların etkisinde kalmıştı. Bu tür filmleri hiç kaçırmaz gazetede gördüğü olayların asıl nedenlerini bile günlerce zihninde çözümlemeye çalışırdı. Polis olmak istemiş fakat boyu yeterli olamamıştı yoksa arşiv memuru olur muydu hiç?

Arkadaşı posta kutusuna bırakılan gazetelerinin yaklaşık iki haftadır eline geçmediğini söylediğinde bu görev için gönüllü araştırma yapacağını belirtmişti. Arkadaşı sevinmişti böyle işleri kendisi asla takip edemezdi zaten. Hemen kabul etmişti.

Birkaç gün iş yerinden izin almıştı. Hırsızı bulunca işine hemen dönecekti. Bir kalem ve not defteri alarak koltuğuna oturdu. Önce verileri yazmalı sonra işe başlamalıydı. Kaleminin arkasını ağzına alıp bir süre düşündü. Sonra yazmaya başladı:

“Apartmanda yirmi daire var on sekizi şüpheli. Posta kutuları apartmanın girişinde. Her sabah bırakılan gazete sahibinin eline ulaşmıyor bu durumda posta kutusunun üzerine gazeteciye bir not bırakarak işe başlanacak.”

Hemen boş bir kâğıt alıp notu yazmaya başladı. Nota gazetenin eline ulaşmadığı ve gazeteyi bırakınca sekiz numaralı dairenin ziline basılmasını istediğini yazmıştı.

Hemen gitti notu arkadaşının posta kutusunun üzerine yapıştırdı. Cezmi’nin yüzü gülüyordu. Sanki epeyce yol kat etmiş gibi mutluydu. Dağıtıcı çocuk bir iki saate kadar gelecek notu okuyacak gazeteyi bırakınca da Cezmi’nin ziline basacaktı. Böylece Cezmi hemen iki kat aşağıya inip apartman girişinde gezinerek gazeteyi kimin aldığını tespit edebilecekti. Evine çıkıp kapısını açtı. Mutfağa gidip çay koydu ocağa. Akşamdan kalan bulaşık bardaklarını lavabonun içine toparladı kahvaltı için sahanda yumurta yapacaktı kendisine. Tavaya biraz yağ döküp ocağı yaktı.

Kahvaltısını hazırlarken ve yaparken hep aynı soruyu soruyordu kendisine; “Gazeteleri kim alıyor?” Bu sorunun cevabını en kısa zamanda vereceğine inanıyordu Cezmi. Saatine baktı bir saat geçmişti ama henüz zil çalmamıştı. Demek ki gazete dağıtıcısı gelmemişti daha. Bulaşıklarını yıkarken kapının vurulduğunu duydu köpüklü ellerini iyice kirlenmiş mutfak havlusuna silerek hızlı adımlarla kapıyı açtı. Gelen alt komşu Fevzi Bey’di. gelen. Şaşkın bir yüz ifadesi ile komşusuna baktı.

“Cezmiciğim” dedi komşusu aşağıya bir not yazılmış onu gördüm de…”

Cezmi gözlerini dikkatle açarak “Evet” dedi.

“Gazeteci senin zile basıp gitse bile sen duyamazsın ziller bir haftadır bozuk…”
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2011       Mesaj #40
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çok acil dedektifle ilgili metin bulmam gerekiyo

Benzer Konular

28 Aralık 2013 / Ziyarettçi Cevaplanmış
24 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
22 Mart 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
26 Temmuz 2017 / Misafir Cevaplanmış