Arama

İç Anadolu Bölgesi'nde olan doğal afetler ve nedenleri nelerdir? - Sayfa 3

Güncelleme: 13 Aralık 2012 Gösterim: 24.923 Cevap: 27
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ocak 2012       Mesaj #21
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lütfen iç anadolu bölgesi doğu anadolu bölgesi güneydoğu anadolu bölgesi ve akdeniz bölgesinde genellikle görülen afetleri sırayla sölermisiniz ????

Sponsorlu Bağlantılar


lütfen çabuk olsun acil
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ocak 2012       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Erozyon
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ocak 2012       Mesaj #23
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yardım edin ödevim varrrr ne olur canlarım
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Şubat 2012       Mesaj #24
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yaaa benim bulmam lazım yarına bana yardımmm edinnn lütfenn yoksa öğretmen beni öldürür
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Nisan 2012       Mesaj #25
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İÇ ANADOLU BÖLGESİ DOĞAL AFET ANALİZİ


ANKARA
Ankara il merkezi 4 derecede tehlikeli deprem bölgesinde olup şimdiye kadar yıkıcı depremlerin merkezi olmamıştır Ankara merkezden geçen ve herhangi bir büyük deprem üretecek diri fay bulunmamakla birlikte 120 km kuzeyde Kuzey Anadolu Fay Sistemi ile il merkezinin güneyinde yer alan birbirini kesen genç fay zonları önemli depremler üretmiştir 2000 Güdül M=48, 2005 M=49 ve 2007 56-55 Bala depremleri hasar meydana getirmiştir
Mamak ilçesi başta olmak üzere Kalecik, Çubuk ve Nallıhan ilçelerinde heyelan olayları gözlenmektedir Kaya düşmesi olayları genelde Altındağ, Beypazarı ve Nallıhan ilçelerinde volkanik kayaçların gözlendiği yerleşim birimlerinde meydana gelmektedir
Kızılırmak havzasında bulunan ilimizde Elmadağ, Bala, Şereflikoçhisar, Kızılcahamam, Çubuk, Polatlı ve Kalecik ilçelerinde su baskınına maruz alanlar bulunmaktadır

AKSARAY
Aksaray il merkezi 5 derecede tehlikeli deprem bölgesinde olup bölgede tarihsel ve aletsel dönemde hasar yapıcı deprem kayıt edilmemiştir Heyelan olaylarının en az görüldüğü illerimizden birisidir
Kaya düşmesi olayı Ihlara Vadisi güzergahı üzerinde ve Güzelyurt ilçesine bağlı yerleşim birimlerinde yoğun olarak gözlenmektedir
Su baskını olayları, Konya kapalı havzasında yer alan ilimizin Merkez ve Güzelyurt ilçelerinde gözlenmektedir

ÇANKIRI
Çankırı il merkezi 1 derecede tehlikeli deprem bölgesinde olup Kuzey Anadolu Fay Sistemi ile ilişkili fayların etkisi altındadır 1902 M=56, 1951 M=69 Kurşunlu, 1953 M= 60 Kurşunlu ve 2000 M=61 Orta depremi son yüzyılda ilde etkili olan depremlerdir
Kuzey Anadolu fay zonunun geçtiği Yapraklı, Şabanözü ve Bayramören ilçelerinde heyelan olayları yoğun olarak yaşanmaktadır Kaya düşmesi olayı Ilgaz dağlarının yamaçlarında yoğun olarak gözlenmektedir Su baskını olayları, ilimizin Ilgaz, Kurşunlu, Eldivan ve Atkaracalar ilçelerinde yağışlara bağlı olarak gelişmektedir

KARAMAN
Karaman ili 4 derecede tehlikeli deprem bölgesindedir Tarihsel dönemde ve son yüzyılda önemli bir deprem aktivitesi bulunmamaktadır
Heyelan olayları Toros dağ kuşağında yer alan Ermenek ve Sarıveliler ilçelerine bağlı yerleşim birimlerinde gözlenmektedir Özellikle Ermenek çayı vadisi boyunca yoğunlaşmaktadır Kaya düşmesi olayı Ermenek, Ayrancı ve merkez ilçelerinde yoğun olarak gözlenmektedir Konya kapalı havzasında yer alan ilimizde su baskını olayları az yaşanmakta olup, Merkez ve Ayrancı ilçelerinde su baskını olayları gözlenmektedir

KAYSERİ
Kayseri ili 3 derecede tehlikeli deprem bölgesindedir Tarihsel dönemlerde de yıkıcı depremlerden etkilendiği ve tahribatları hakkında şehirde bazı kitabeler bulunduğu bilinmektedir Son yüzyılda 1940 M=53 Erciyes depremi şehirde hasara neden olmuştur
Kuzeyinden geçen Kızılırmak, güneyinden geçen Zamantı vadileri üzerinde heyelan olayları gözlenmektedir Kocasinan, Develi ilçelerinde yoğun olarak izlenmektedir Kaya düşmesi olayının çok yoğun olarak yaşandığı illerimizden birisidir Erciyes dağı çevresinde yer alan yerleşim birimlerinde Melikgazi, Kocasinan, Yeşilhisar, Tomarza, Talas ilçelerinde volkanik kayaçlardan kaynaklanan kaya düşmesi olayları meydana gelmektedir
Su baskını olayları, Kızılırmak havzasında yer alan ilimizde yoğun olarak gözlenmektedir Su baskını olayları en fazla Sarız, Kocasinan, Pınarbaşı, Bünyan, Yahyalı ve İncesu ilçelerinde yaşanmıştır Düzlük bir alanda kurulmuş il merkezi sınırları içinde bulunan ve Kayak ve Kış Turizm Alanı olan Erciyes Dağı’nın zirve kesimlerinde çığ olayları meydana gelmektedir

KIRIKKALE
Kırıkkale ili 1 derecede tehlikeli deprem bölgesindedir Ezine Pazarı Fay Zonu ve onunla ilişkili fayların etkisi altındadır 1938 M=66 Kırşehir- Keskin Depremi son yüzyıldaki Kırıkkale’yi etkileyen en büyük depremdir
Heyelan olayları yoğunluklu olarak Sulakyurt, ve Delice ilçelerinde gözlenmektedir Kaya düşmesi olayının az olarak yaşandığı illerimizden birisi olup, Karakeçili, keskin ve Sulakyurt ilçelerinde gözlenmektedir
Su baskını olaylarının yoğun olarak yaşandığı illerimizden birisi olup, Kızılırmak havzasında yer almaktadır Su baskını olayları, Merkez, Yahşihan, Balışeyh, Sulakyurt ve Delice ilçelerinde gözlenmektedir

KIRŞEHİR
Kırşehir ili 1 derecede tehlikeli deprem bölgesindedir Kırşehir’de Keskin –Yerköy-Mucur- Kaman arasındaki küçük boyutlu birbirinden bağımsız ve değişik doğrultulara sahip faylar deprem üretme potansiyeline sahiptir Bu fayların tarihsel dönem aktivitesi bilinmemekle birlikte son yüzyılda meydana gelen bu faylarla ilişkili 1938 M=66 Keskin depremi Kırşehir ilinde ağır hasara neden olmuştur Heyelan olaylarının en az olarak yaşandığı illerimizden birisidir Kaya düşmesi olayının en az olarak yaşandığı illerimizden birisidirSu baskını olaylarının az yaşandığı illerimizden birisi olup, Merkez ve Çiçekdağı ilçelerinde gözlenmektedir

KONYA
Konya il merkezi 4 derecede tehlikeli deprem bölgesindedir Konya il merkezinde tarihsel dönemde deprem kaynaklı bir hasar kaydedilmemekle birlikte ilin batısındaki Sultandağı Fay Zonu ve onunla ilişkili kırık sistemleri Akşehir ve Ilgın ilçelerinde hasar yapıcı depremlere neden olmuştur 1921 M=55 Ilgın ve 1946 M=56 Kadınhanı depremleri bölgede hasara neden olan depremlerdir
Heyelan olayları ilin batısında bulunan Akşehir ilçesi ile güneyinde Toros dağ kuşağının başladığı bölgede bulunan Taşkent ve Hadım ilçelerinde gözlenmektedir Kaya düşmesi olayı ilin güneyinde Toros dağlarının eteklerinde yer alan Hadım, Seydişehir, Taşkent ilçeleri ile Meram ilçesine bağlı yerleşim birimlerinde de gözlenmektedir Su baskını olayları, Konya kapalı havzasında yer alan Seydişehir, Beyşehir, Ereğli, Karapınar ve Cihanbeyli ilçelerinde gözlenmektedir

NEVŞEHİR
Nevşehir ili 3 derecede tehlikeli deprem bölgesindedir Bölgede tarihsel ve aletsel dönemde hasar yapıcı deprem kayıt edilmemiştirHeyelan olaylarının az görüldüğü illerimizden olup, Kozaklı ilçesinde lokal heyelan olayları gözlenmektedir
Kaya düşmesi olayı il genelinde yoğun olarak gözlenmekte olup, Ürgüp, Avanos ve Merkez ilçesine bağlı yerleşim birimlerinde gözlenmektedir 2007 yılında Ürgüp Merkez’de meydana gelen kaya düşmesi olayında 3 kişi hayatını kaybetmiş, 5 kişi yaralanmıştırSu baskını olayları, Kızılırmak havzasında yer alan ilimizin Kozaklı, Hacıbektaş, Acıgöl ve Ürgüp ilçelerinde gözlenmektedir

NİĞDE
Niğde ili 4 derecede tehlikeli deprem bölgesindedir Bölgede tarihsel ve aletsel dönemde hasar yapıcı deprem kayıt edilmemiştir
Heyelan olayı Merkez ve Ulukışla ilçesine bağlı yerleşim birimlerinde görülmektedir Kaya düşmesi olayı il genelinde gözlenmekte olup, Çiftlik ve Altunhisar ilçelerinde daha yoğun gözlenmektedir Su baskını olayları, Seyhan ve Konya kapalı havzasında yer alan ilimizin Merkez, Bor ve Ulukışla ilçelerinde gözlenmektedir Güney yerleşimleri Toros Dağları üzerinde yer alan Niğde ilinde de çığ riskine sahip alanlar bulunmaktadır Ayrıca, ülkemizde dağcılık faaliyetlerinde önemli bir yeri olan ve büyük çığ alanlarına sahip Aladağlar Kuşağının büyük bir bölümü Niğde ili sınırları içinde kalmaktadır

SİVAS
Sivas ili 3 derecede tehlikeli deprem bölgesindedir Kuzey Anadolu Fay Sistemi ile güneyde bulunan Deliler Fayı’nın etkisi altındadır 1909 M=64 Sivas, 1914 M= 56 Gemerek, 1929 M=61 Suşehri ve 1939 M=79 Erzincan depremleri bölgede hasar ve can kaybına neden olmuştur
Kuzey Anadolu Fay zonu üzerinde yer alan Koyulhisar, Suşehri ve Akıncılar ilçeleri ile bu ilçelerin güneyinde yer alan İmranlı ve Zara ilçelerinde heyelan olayları yoğun olarak gözlenmektedir
2005 yılında Koyulhisar ilçesine bağlı Sugözü köyünün Kuzuluk Mahallesinde meydana gelen heyelan olayından enkaz altında kalan 15 kişi hayatını kaybetmiştir Kaya düşmesi olayı il genelinde gözlenmekte olup, İlin Kuzey ve Kuzeydoğusunda yer alan Zara, Suşehri, Hafik, Koyulhisar ilçeleri ile Yıldızeli ve Gürun ilçelerinde de gözlenmektedir
Su baskını olaylarının yoğun olarak yaşandığı illerimizden birisi olup, Kızılırmak havzasında yer almaktadır Su baskını olayları, Kızılırmak vadisi üzerinde yer alan Merkez, İmranlı, Yıldızeli ve Zara ilçelerinde gözlenmektedir Doğu Anadolu Bölgesi ile komşu durumdaki Sivas ilinde yaşanan aşırı kış şartları nedeniyle pek çok küçük ölçekli çığ olayı yaşanmaktadır

YOZGAT
Yozgat ili 3 derecede tehlikeli deprem bölgesindedir Yozgat’ın kuzeyinden geçen Ezine Pazarı Fay Zonu bölgeye en yakın deprem üretebilecek tektonik yapıdır 1938 M= 66 Keskin ve 1940 M= 62 Sorgun depremleri son yüzyılda bölgede hasara ve can kaybına neden olan depremlerdir
Heyelan olayı en çok Çekerek ırmağı üzerinde yer elan Çekerek, Kadışehri ve Aydıncık ilçelerine bağlı yerleşim birimlerinde gözlenmektedir
Kaya düşmesi olayı Akmağdeni, Kadışehri, Yenifakılı ve merkez ilçeye bağlı yerleşim birimlerinde gözlenmektedir Su baskını olayları Kızılırmak havzasında yer alan ilimizde, il genelinde gözlenmekte olup, Boğazlıyan, Sorgun, Çekerek Sarıkaya ilçelerinde su baskını olayları yaşanmaktadır
Erkan01 - avatarı
Erkan01
Ziyaretçi
7 Nisan 2012       Mesaj #26
Erkan01 - avatarı
Ziyaretçi
Msn Cool İç Anadolu Bölgesi'nde olan doğal afetler ve nedenleri nelerdir?
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın raporuna göre, Türkiye, başta deprem olmak üzere birçok doğal afetin tehdidi altında bulunuyor.
Deprem Şurası'ndan çıkan karar doğrultusunda Afetişleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Afet Yönetimi Stratejik Planı Komisyonu konuya ilişkin rapor hazırladı.
İlgili kurumların sorumlulukları çerçevesinde afet öncesi ve sonrasında izlenmesi gereken yolu ve görev dağılımını belirleyecek olan komisyon, Türkiye'deki mevcut durumu ve bazı ülkelerdeki uygulamaları inceledi.
Çalışmalarını İçişleri, Sağlık, Çevre ve Orman, Tarım ve Köyişleri, Milli Savunma bakanlıkları ile Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıkları, Türkiye Acil Durum Genel Müdürlüğü, MTA gibi ilgili kurum ve kuruluşlar ile 3 pilot ilin valilikleriyle işbirliği içinde yürüten komisyon, 2023'e kadar olan stratejiyi belirledikten sonra bir çok kuruluş ve üniversiteden de görüş isteyecek.

ANA FAKTÖR ÇARPIK KENTLEŞME

Komisyonun hazırladığı değerledirmede, 1950'li yıllarda ülke nüfusunun yüzde 27'sinin kentlerde yaşadığı, bu oranın 2000'li yıllarda yüzde 78'e yükseldiği belirtildi.
Göçün, planlamadan yoksun olması nedeniyle “afete duyarsız, sosyal gelişime engelli çarpık kentleşme” yarattığı ifade edilen raporda, “Plansız kentleşmelerin yanında ülkemizin tarıma en elverişli ovaları sanayi alanları ve yerleşme alanları olarak adeta işgal edilmiş, ekolojik denge bozularak, doğa olayları birer afete dönüştürülmüştür” denildi.
Kentleşme sürecinde, mühendislik hizmetlerinden de yeterince faydalanılmadığına dikkati çeken raporda, mevcut yapıların yüzde 65'inin “riskli yapı” grubuna girdiği kaydedildi.

EN BÜYÜK TEHDİT “DEPREM”

Raporda şu bilgi ve değerlendirmelere yer verildi:
“- Türkiye'deki doğal afetlerin yüzde 61'ini deprem, yüzde 15'ini heyelan, yüzde 14'ünü sel, yüzde 5'ini kaya düşmesi, yüzde 4'ünü yangın, yüzde 1'ini çığ oluşturuyor.
- 20. yüzyılın başından bu yana meydana gelen doğal afetlerde yaklaşık 100 bin insan hayatını kaybetti, 175 bin kişi yaralandı. Yaklaşık 650 bin konut da yıkıldı veya ağır hasar gördü.
- Türkiye'de “afet” denilince ilk akla gelen “deprem” neredeyse ülkenin tamamını etkiliyor. Batı Anadolu'nun büyük bir kısmı, Karadeniz Bölgesi'nin orta ve batı kısımlarının çoğunluğu, Doğu Anadolu Bölgesi'nin orta kesimleri ve İç Anadolu Bölgesi'nin merkezi 1. derece deprem bölgesinde yer alıyor. Yalnız Karaman ile çevresinde yer alan çok küçük bir alan, 5. derece deprem bölgesinde kalıyor.
- Oransal olarak değerlendirildiğinde ülke topraklarının yüzde 42'si 1. derece, yüzde 24'ü 2. derece, yüzde 18'si 3. derece, yüzde 12'si 4. derece ve yüzde 4'ü 5. derece deprem bölgesinde bulunuyor.
- Buna bağlı olarak nüfusun yüzde 44'ü 1. derece, yüzde 26'sı 2. derece, yüzde 15'i 3. derece, yüzde 13'ü 4. derece, yüzde 2'si 5. derece deprem bölgesinde yaşıyor.

EKONOMİ DE TEHDİT ALTINDA

- Ekonomi çarkını çeviren ana faktörler de deprem riskiyle karşı karşıya. Endüstri alanlarının yarısı (yüzde 51) 1. derece deprem bölgesi üzerinde bulunuyor. Yüzde 25'i 2. derece, yüzde 11'i 3. derece, yüzde 11'i 4. derece ve yüzde 2'si 5. derece deprem bölgesinde yer alıyor.
- Ülkenin su ve enerji kaynağını oluşturan barajların da yine yaklaşık yarısı (yüzde 46) 1. derece deprem bölgesi üzerinde bulunuyor. Barajların yüzde 23'ü 2. derecede, yüzde 14'ü 3. derece, yüzde 11'i 4. derece ve yüzde 6'sı da 5. derece deprem tehditi altında.”

DEPREMLERİN MALİYETİ 19 MİLYAR DOLAR

Raporda, konuya ilişkin istatistiklere işaret edilerek, Türkiye'de 1 yıl içinde 7 şiddetinde depremin meydana gelme olasılığının yüzde 63 olduğu vurgulandı.
Rapora göre, 1900-2003 yılları arasındaki deprem bilançosu incelendiğinde hasar yaratan 182 depremde, 495 bin konutun yıkıldığı, 99 bin 389 insanın yaşamını yitirdiği görülüyor. Depremlerin bu süreçte neden olduğu mali kayıp ise yaklaşık 19 milyar dolar.
Bu verilere göre, depremler nedeniyle ortalama her yıl 965 insan ölüyor, 4 bin 800 konut yıkılıyor.
Raporda konuya ilişkin şu ifadelere yer verildi:

“1990 ve 2000 yılları arasındaki 10 yıllık süre içinde Erzincan, Dinar, Çorum-Amasya, Ceyhan-Adana, Marmara Bölgesi ve Düzce'de meydana gelen 6 büyük depremin neden olduğu kayıplar ülkemizin depremselliği ve bu depremlere ne kadar hazırlıksız yakalanmış olduğumuzun ifadesidir. Bu 6 depremden toplam 17 milyon 487 bin kişi etkilenmiş ve neticesinde 942 bin kişi evsiz kalmıştır. 19 bin 135 kişi ölmüş ve 54 bin 597 kişi yaralanmıştır. Mali kayıp ise 15 milyar 130 milyon dolar düzeyindedir.”


SELLER
- Türkiye'yi tehdit eden doğal afetler arasında sel, depremlerin ardından 2. sırada geliyor.

AA muhabirinin, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nden aldığı bilgiye göre, Türkiye'de su baskınları, ''doğal afetler içerisinde en sık karşılaşılan ve ekonomik kayıpları hayli yüksek olan olaylar arasında'' yer alıyor. Depremlerden sonra en çok can ve mal kayıpları, su baskınları, bunlardan hemen sonra gelişen çamur akmaları nedeniyle meydana geliyor.
Yerel iklim değişiklikleri ve çevresel bozulmalarla yakından ilgili olan su baskınlarının büyüklüğü ve sıklığı bölgeden bölgeye değişiklik gösteriyor. Kurak bölgelerdeki yetersiz bitki örtüsü ve dik meyiller, ani su baskınlarının hızını artırıyor. Erozyon ve çarpık kentleşme de en önemli faktörler arasında yer alıyor.
Özellikle şehir planlaması aşamasında arazinin yanlış kullanımı, yetersiz yağmur suyu drenaj sistemleri, son yıllarda İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Gaziantep, Hatay, Mersin gibi büyük illerde yaşanan ve önceden tahmin edilemeyen, ani su baskınları riskinin sürekli artmasına yol açıyor.
Kırsal alanlardan, kentlere göçün halen yoğun olarak devam etmesi ve kentleşme hızlarının sürekli artması nedeniyle şehirsel alanlardaki su baskınlarının, tekrarlanma süreleri doğru tahmin edilemiyor.
Su baskınlarına ilişkin Devlet Su İşleri'nin hazırladığı istatistiklere göre, 1955-2002 yılları arasında 1308 sel meydana geldi. Bu olaylarda 1.235 kişi hayatını kaybetti, 61 bin konut yıkıldı veya kullanılamaz hale geldi.
1955-1969 yılları arasında, ortalama yıllık su baskını sayısı 80 oldu. Ancak ''taşkın önleme ve kontrol programı'' çerçevesinde bu rakam, 1970-2000 yılları arasında 24'e düşürüldü.
1955-2002 yıllarına ilişkin sel tehlike ve ekonomik kayıp haritasına göre, İzmir, Bartın, Hatay, Gaziantep ve Trabzon'da, 100 milyon dolar üzerinde kayıp meydana geldi.
Son günlerde selin vurduğu illerin başında gelen Diyarbakır ve Şırnak'ın aralarında bulunduğu 17 ilde ise bu dönemde sellerden kaynaklı 1-4 milyon dolar arasında ekonomik kayıp oldu.
Şanlıurfa, Mardin, Elazığ ve Batman'ın yeraldığı 24 ilde 5-9 milyon dolar, Mersin ve İstanbul'un içinde bulunduğu 27 ilde de 10-100 milyon dolar arasında ekonomik kayıp hesaplandı.
Uluslararası Afet Veri Tabanı EM-DAT verilerine göre, 1903 ile 2006'nın Haziran ayı arasında Türkiye'de 32 büyük sel felaketi meydana geldi. Bu olaylarda 1.272 kişi yaşamını yitirdi, 99 bin kişi evsiz kaldı. (Anadolu Ajansı) 02.11.2006 13:04 [544891]



HEYELANLAR

Heyelanlar, yüzde 15'lik bir oranla can ve mal kaybına neden oluyor.
Doğal faktörlerin yanında genellikle göçle oluşan hızlı nüfus artışı ve bu nüfusun planı bulunmayan dik eğimli alanlarda yaptıkları kaçak yapılara yerleşmesi heyelana yol açıyor.
1958-2000 dönemi içinde 4 bin 150 yerleşim, heyelan afetinden etkilendi. Bu heyelanlar sonucunda 197 kişi öldü, 63 bin konut güvenli alanlara taşındı.
Heyelan en fazla, Karadeniz Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi'nin güneybatısı ve orta kesimleri, Akdeniz Bölgesi'nin doğusunda görülüyor.
İllere göre dağılıma bakıldığında da Trabzon, Kastamonu ve Zonguldak heyelandan en fazla zarar gören iller arasında yer alıyor.
Başkent Ankara da gecekondulaşma nedeniyle en fazla heyelan görülen kentler arasında 9. sırada bulunuyor.


KAYA DÜŞMESİNDEN 34 ÖLÜM

Özellikle İç Anadolu ve Batı Anadolu'nun etkilendiği bir afet türü de kaya düşmesi. 1955'den bu yana 34 ölümün gerçekleştiği 750 kaya düşmesi oldu. Kaya düşmelerinden en çok etkilenen iller sırasıyla Kayseri, Niğde, Erzincan, Aksaray, Karaman, Kahramanmaraş, Adıyaman, Sivas, Bitlis, Diyarbakır.
Bu süreçte (1950-2001) kaya düşmesi sonucu 26 bin 500 konut yıkıldı.

Çığ afeti, lokal olaylar sonucu meydana geldiği için bu alanda bir dağılım haritası oluşturulamıyor. 1890-2004 dönemi incelendiğinde çığ afeti nedeniyle yaşamını yitiren insan sayısı 1324, hasar gören konut sayısı da 5 bin 154.

AFETLERİN YILLIK MALİYETİ 539 TRİLYON TL
Son 20 yıldaki doğal afetler nedeniyle kullanılan ortalama ”yıllık afet tertibi hesabı”, doğal afetlerin ülke ekonomisine etkisini ortaya koyuyor.

Bu zaman dilimine, 1999 depreminin de girmiş olması nedeniyle fatura daha da kabarıyor:
“Acil Yardım Ödeneği için 3 trilyon TL, konut ve işyeri kredisi için 100 trilyon TL, onarım kredisi için 6 trilyon TL, geçici iskan (kira) yardımı için 30 trilyon TL ile alt ve üst yapı hasarlarının giderilmesi için 400 trilyon TL olmak üzere afet tertibi hesabından iskan için kullanılan kaynak ortalama yıllık 539 trilyon TL.”

ALINTIDIR (İç Anadolu Bölgesi'nde olan doğal afetler ve nedenleri nelerdir?-Ekol hoca,Test Çöz,M)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Aralık 2012       Mesaj #27
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İç Anadolu Bölgesinde yaşanan doğal afetler nelerdir ?
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
13 Aralık 2012       Mesaj #28
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın raporuna göre, Türkiye, başta deprem olmak üzere birçok doğal afetin tehdidi altında bulunuyor.
Deprem Şurası'ndan çıkan karar doğrultusunda Afetişleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Afet Yönetimi Stratejik Planı Komisyonu konuya ilişkin rapor hazırladı.
İlgili kurumların sorumlulukları çerçevesinde afet öncesi ve sonrasında izlenmesi gereken yolu ve görev dağılımını belirleyecek olan komisyon, Türkiye'deki mevcut durumu ve bazı ülkelerdeki uygulamaları inceledi.
Çalışmalarını İçişleri, Sağlık, Çevre ve Orman, Tarım ve Köyişleri, Milli Savunma bakanlıkları ile Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıkları, Türkiye Acil Durum Genel Müdürlüğü, MTA gibi ilgili kurum ve kuruluşlar ile 3 pilot ilin valilikleriyle işbirliği içinde yürüten komisyon, 2023'e kadar olan stratejiyi belirledikten sonra bir çok kuruluş ve üniversiteden de görüş isteyecek.

ANA FAKTÖR ÇARPIK KENTLEŞME

Komisyonun hazırladığı değerledirmede, 1950'li yıllarda ülke nüfusunun yüzde 27'sinin kentlerde yaşadığı, bu oranın 2000'li yıllarda yüzde 78'e yükseldiği belirtildi.

Göçün, planlamadan yoksun olması nedeniyle “afete duyarsız, sosyal gelişime engelli çarpık kentleşme” yarattığı ifade edilen raporda, “Plansız kentleşmelerin yanında ülkemizin tarıma en elverişli ovaları sanayi alanları ve yerleşme alanları olarak adeta işgal edilmiş, ekolojik denge bozularak, doğa olayları birer afete dönüştürülmüştür” denildi.
Kentleşme sürecinde, mühendislik hizmetlerinden de yeterince faydalanılmadığına dikkati çeken raporda, mevcut yapıların yüzde 65'inin “riskli yapı” grubuna girdiği kaydedildi.

EN BÜYÜK TEHDİT “DEPREM”

Raporda şu bilgi ve değerlendirmelere yer verildi:

“- Türkiye'deki doğal afetlerin yüzde 61'ini deprem, yüzde 15'ini heyelan, yüzde 14'ünü sel, yüzde 5'ini kaya düşmesi, yüzde 4'ünü yangın, yüzde 1'ini çığ oluşturuyor.
- 20. yüzyılın başından bu yana meydana gelen doğal afetlerde yaklaşık 100 bin insan hayatını kaybetti, 175 bin kişi yaralandı. Yaklaşık 650 bin konut da yıkıldı veya ağır hasar gördü.
- Türkiye'de “afet” denilince ilk akla gelen “deprem” neredeyse ülkenin tamamını etkiliyor. Batı Anadolu'nun büyük bir kısmı, Karadeniz Bölgesi'nin orta ve batı kısımlarının çoğunluğu, Doğu Anadolu Bölgesi'nin orta kesimleri ve İç Anadolu Bölgesi'nin merkezi 1. derece deprem bölgesinde yer alıyor. Yalnız Karaman ile çevresinde yer alan çok küçük bir alan, 5. derece deprem bölgesinde kalıyor.
- Oransal olarak değerlendirildiğinde ülke topraklarının yüzde 42'si 1. derece, yüzde 24'ü 2. derece, yüzde 18'si 3. derece, yüzde 12'si 4. derece ve yüzde 4'ü 5. derece deprem bölgesinde bulunuyor.
- Buna bağlı olarak nüfusun yüzde 44'ü 1. derece, yüzde 26'sı 2. derece, yüzde 15'i 3. derece, yüzde 13'ü 4. derece, yüzde 2'si 5. derece deprem bölgesinde yaşıyor.

EKONOMİ DE TEHDİT ALTINDA

- Ekonomi çarkını çeviren ana faktörler de deprem riskiyle karşı karşıya. Endüstri alanlarının yarısı (yüzde 51) 1. derece deprem bölgesi üzerinde bulunuyor. Yüzde 25'i 2. derece, yüzde 11'i 3. derece, yüzde 11'i 4. derece ve yüzde 2'si 5. derece deprem bölgesinde yer alıyor.

- Ülkenin su ve enerji kaynağını oluşturan barajların da yine yaklaşık yarısı (yüzde 46) 1. derece deprem bölgesi üzerinde bulunuyor. Barajların yüzde 23'ü 2. derecede, yüzde 14'ü 3. derece, yüzde 11'i 4. derece ve yüzde 6'sı da 5. derece deprem tehditi altında.”

DEPREMLERİN MALİYETİ 19 MİLYAR DOLAR

Raporda, konuya ilişkin istatistiklere işaret edilerek, Türkiye'de 1 yıl içinde 7 şiddetinde depremin meydana gelme olasılığının yüzde 63 olduğu vurgulandı.

Rapora göre, 1900-2003 yılları arasındaki deprem bilançosu incelendiğinde hasar yaratan 182 depremde, 495 bin konutun yıkıldığı, 99 bin 389 insanın yaşamını yitirdiği görülüyor. Depremlerin bu süreçte neden olduğu mali kayıp ise yaklaşık 19 milyar dolar.
Bu verilere göre, depremler nedeniyle ortalama her yıl 965 insan ölüyor, 4 bin 800 konut yıkılıyor.
Raporda konuya ilişkin şu ifadelere yer verildi:



“1990 ve 2000 yılları arasındaki 10 yıllık süre içinde Erzincan, Dinar, Çorum-Amasya, Ceyhan-Adana, Marmara Bölgesi ve Düzce'de meydana gelen 6 büyük depremin neden olduğu kayıplar ülkemizin depremselliği ve bu depremlere ne kadar hazırlıksız yakalanmış olduğumuzun ifadesidir. Bu 6 depremden toplam 17 milyon 487 bin kişi etkilenmiş ve neticesinde 942 bin kişi evsiz kalmıştır. 19 bin 135 kişi ölmüş ve 54 bin 597 kişi yaralanmıştır. Mali kayıp ise 15 milyar 130 milyon dolar düzeyindedir.”


SELLER

- Türkiye'yi tehdit eden doğal afetler arasında sel, depremlerin ardından 2. sırada geliyor.

AA muhabirinin, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nden aldığı bilgiye göre, Türkiye'de su baskınları, ''doğal afetler içerisinde en sık karşılaşılan ve ekonomik kayıpları hayli yüksek olan olaylar arasında'' yer alıyor. Depremlerden sonra en çok can ve mal kayıpları, su baskınları, bunlardan hemen sonra gelişen çamur akmaları nedeniyle meydana geliyor.
Yerel iklim değişiklikleri ve çevresel bozulmalarla yakından ilgili olan su baskınlarının büyüklüğü ve sıklığı bölgeden bölgeye değişiklik gösteriyor. Kurak bölgelerdeki yetersiz bitki örtüsü ve dik meyiller, ani su baskınlarının hızını artırıyor. Erozyon ve çarpık kentleşme de en önemli faktörler arasında yer alıyor.
Özellikle şehir planlaması aşamasında arazinin yanlış kullanımı, yetersiz yağmur suyu drenaj sistemleri, son yıllarda İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Gaziantep, Hatay, Mersin gibi büyük illerde yaşanan ve önceden tahmin edilemeyen, ani su baskınları riskinin sürekli artmasına yol açıyor.
Kırsal alanlardan, kentlere göçün halen yoğun olarak devam etmesi ve kentleşme hızlarının sürekli artması nedeniyle şehirsel alanlardaki su baskınlarının, tekrarlanma süreleri doğru tahmin edilemiyor.
Su baskınlarına ilişkin Devlet Su İşleri'nin hazırladığı istatistiklere göre, 1955-2002 yılları arasında 1308 sel meydana geldi. Bu olaylarda 1.235 kişi hayatını kaybetti, 61 bin konut yıkıldı veya kullanılamaz hale geldi.
1955-1969 yılları arasında, ortalama yıllık su baskını sayısı 80 oldu. Ancak ''taşkın önleme ve kontrol programı'' çerçevesinde bu rakam, 1970-2000 yılları arasında 24'e düşürüldü.
1955-2002 yıllarına ilişkin sel tehlike ve ekonomik kayıp haritasına göre, İzmir, Bartın, Hatay, Gaziantep ve Trabzon'da, 100 milyon dolar üzerinde kayıp meydana geldi.
Son günlerde selin vurduğu illerin başında gelen Diyarbakır ve Şırnak'ın aralarında bulunduğu 17 ilde ise bu dönemde sellerden kaynaklı 1-4 milyon dolar arasında ekonomik kayıp oldu.
Şanlıurfa, Mardin, Elazığ ve Batman'ın yeraldığı 24 ilde 5-9 milyon dolar, Mersin ve İstanbul'un içinde bulunduğu 27 ilde de 10-100 milyon dolar arasında ekonomik kayıp hesaplandı.
Uluslararası Afet Veri Tabanı EM-DAT verilerine göre, 1903 ile 2006'nın Haziran ayı arasında Türkiye'de 32 büyük sel felaketi meydana geldi. Bu olaylarda 1.272 kişi yaşamını yitirdi, 99 bin kişi evsiz kaldı. (Anadolu Ajansı) 02.11.2006 13:04 [544891]




HEYELANLAR

Heyelanlar, yüzde 15'lik bir oranla can ve mal kaybına neden oluyor.
Doğal faktörlerin yanında genellikle göçle oluşan hızlı nüfus artışı ve bu nüfusun planı bulunmayan dik eğimli alanlarda yaptıkları kaçak yapılara yerleşmesi heyelana yol açıyor.
1958-2000 dönemi içinde 4 bin 150 yerleşim, heyelan afetinden etkilendi. Bu heyelanlar sonucunda 197 kişi öldü, 63 bin konut güvenli alanlara taşındı.
Heyelan en fazla, Karadeniz Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi'nin güneybatısı ve orta kesimleri, Akdeniz Bölgesi'nin doğusunda görülüyor.
İllere göre dağılıma bakıldığında da Trabzon, Kastamonu ve Zonguldak heyelandan en fazla zarar gören iller arasında yer alıyor.
Başkent Ankara da gecekondulaşma nedeniyle en fazla heyelan görülen kentler arasında 9. sırada bulunuyor.


KAYA DÜŞMESİNDEN 34 ÖLÜM

Özellikle İç Anadolu ve Batı Anadolu'nun etkilendiği bir afet türü de kaya düşmesi. 1955'den bu yana 34 ölümün gerçekleştiği 750 kaya düşmesi oldu. Kaya düşmelerinden en çok etkilenen iller sırasıyla Kayseri, Niğde, Erzincan, Aksaray, Karaman, Kahramanmaraş, Adıyaman, Sivas, Bitlis, Diyarbakır.

Bu süreçte (1950-2001) kaya düşmesi sonucu 26 bin 500 konut yıkıldı.


Çığ afeti, lokal olaylar sonucu meydana geldiği için bu alanda bir dağılım haritası oluşturulamıyor. 1890-2004 dönemi incelendiğinde çığ afeti nedeniyle yaşamını yitiren insan sayısı 1324, hasar gören konut sayısı da 5 bin 154.

AFETLERİN YILLIK MALİYETİ 539 TRİLYON TL

Son 20 yıldaki doğal afetler nedeniyle kullanılan ortalama ”yıllık afet tertibi hesabı”, doğal afetlerin ülke ekonomisine etkisini ortaya koyuyor.

Bu zaman dilimine, 1999 depreminin de girmiş olması nedeniyle fatura daha da kabarıyor:
“Acil Yardım Ödeneği için 3 trilyon TL, konut ve işyeri kredisi için 100 trilyon TL, onarım kredisi için 6 trilyon TL, geçici iskan (kira) yardımı için 30 trilyon TL ile alt ve üst yapı hasarlarının giderilmesi için 400 trilyon TL olmak üzere afet tertibi hesabından iskan için kullanılan kaynak ortalama yıllık 539 trilyon TL.”

Benzer Konular

24 Ocak 2011 / Misafir Cevaplanmış
21 Aralık 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
29 Aralık 2013 / Misafir Soru-Cevap
12 Mart 2016 / Alper0699 Cevaplanmış
14 Aralık 2010 / Misafir Cevaplanmış