Arama

Mum nedir, yapımı ve özellikleri hakkında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 27 Şubat 2017 Gösterim: 34.177 Cevap: 14
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Şubat 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
mum nedir
EN İYİ CEVABI ßLacK verdi
Mum

Sponsorlu Bağlantılar
Balmumu, yağ, parafin, stearik asit, pallustik asitle meydana getirilen karışımlardan yapılan, ortasında bir fitil bulunan, yandığı zaman parlak alev veren, genellikle silindir, kesik koni ve çeşitli dekoratif biçim verilmiş çubuk.
Mum hakkında ansiklopedik bilgi

Balmumu, BALMUMU Alm. Bienenvachs, Fr. Cire, İng. Wax. Arıların peteklerini yapmak için karın halkaları arasından saldıkları yumuşak sarı veya daha koyu madde. Bunun yanında sanayide hazırlanan maddeye de balmumu denir. Umumiyetle balmumu deyince arının hazırladığı petekteki mum anlaşılır. Arılar karın halkaları arasındaki deri altı bezlerinden salgıladıkları maddeleri, arka ayakları ile alıp çenelerinde yoğururlar ve bunlarla petek yaparlar. Balmumu elde etmek i
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

yağ, Lipit, hem bitki hem de hayvan hücrelerinde yedek madde olarak depolanan maddeler.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

parafin, Petrolden çıkarılan, katı, sarı, saydam, buharı parlak bir alevle yanan karbonlu madde. Parafin, genel olarak mum yapımında ...
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

stearik asit, Resim:stearicacid.png|right
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

pallustik asitle meydana getirilen karışımlardan yapılan, ortasında bir fitil bulunan, yandığı zaman parlak alev veren, genellikle silindir, kesik koni ve çeşitli dekoratif biçim verilmiş çubuk.

Parmak boyunda, renkli süslü mumlar olduğu gibi insan boyunda ve kalın olanları da vardır. Kullanılmaya başlandıkları zaman kesin olarak bilinmemekle berâber, yapılan araştırmalar mumların menşeinin çok eski târihlere dayandığını ortaya çıkarmıştır. Bulunan ilk örnekler, eski Mısır medeniyetine âit, koni şekilli, meşâle yerine kullanılan, saz fitil etrâfına balmumu sarılarak yapılmış irice mumlardır. Ortaçağ boyunca Avrupa’da aydınlatmanın en pratik yolu olan saz mumları, yağa batırılmış kalınca saz parçalarından imâl ediliyordu. Gerek balmumundan, gerekse yağlardan yapılan mumların kullanılması yaygınlaşınca arzu edilen incelikte îmâl yoluna gidildi. Ancak mum ortaçağın ilk yarısı boyunca iptidai usüllerle imâl ediliyor ve seri üretim sağlanamıyordu. On üçüncü yüzyılda Paris’te ilk mum imâl evi kuruldu. Bu şehirde balmumu ve yağdan yapılanlar olmak üzere iki ayrı kola ayrılan mum endüstrisi elli yıl kadar sonra Londra’da da aynı gelişmeyi gösterdi. Bu durum 15. asra kadar devam etti. Bu asırdan îtibâren ilk kalıpların kullanılmasına başlanmasına rağmen, elle mum yapma uzun süre ehemmiyetini kaybetmedi.

1820 senesinde Fransız mühendisi M. E. Chevrel, mum îmâlinde yağlarla birlikte yağ asitleri ve gliserini denedi. Bu maddeleri, yağları alkaliler ve sülfürik asit ile muâmeleye sokarak elde etmişti. Bu başlangıçtan îtibâren, mum îmâlinde hızlı bir gelişme görüldü.

Köpek balıklarının yumurtalarından yapılan spermeçet mumlarının üretilmesine ise 1860’ta İngiltere’de başlandı. Bu mumların, mum endüstrisinde standartlaşmaya önayak olması ve fotometrik ölçü kabul edilmesiyle büyük bir gelişme oldu. Bunlar aynı zamanda önceki mumlardan daha parlak bir ışık vermekteydiler.

Aynı senelerde İngilizlerin uzun süren çalışmalardan sonra petrolden parafin imâl etmeye muvaffak olması, 1859’da ABD’de petrol bulunması ile parafin de mum yapımında kullanılmaya başlandı. Parafin rafine edilmiş petrolün destilasyonu ile elde ediliyordu. Parafinin tek dezavantajı erime noktasının düşük olmasıydı. Bu problem parafinin stearik ve palmitik asitlerle birlikte kullanılmasıyla ortadan kaldırılınca, mum endüstrisinin en önemli hammaddesi parafin oldu. Bundan sonra mum yapımındaki gelişmeler, fitilin niteliği ile ilgili olup, mumun hammaddesinde çok az değişiklikler oldu.

İlk önceleri basit sicimlerden yapılan fitiller daha sonra W. Camba Ceréss’in 1825’te bulduğu bir usül ile boraks, potasyum nitrat, amonyum nitrat çözeltilerine batırılarak imâl ediliyor ve bu sayede fitilin daha uzun süre dayanması ve alevin daha parlak olması sağlanıyordu. Günümüzde yapı olarak bunlardan fark göstermeyen mumlar, ileri teknoloji sâyesinde daha hızlı olarak imâl edilebilmektedir.

İslâm kültür ve sanatı incelenirse mumun yerini kandilin aldığı görülür. Mum da kullanılmıştır. Ancak, emniyetli olması sebebiyle kandiller daha yaygınlaşmıştır. Buna karşılık batı, mumu âyin vasıtası olarak kullandığından bunun üzerinde çok çalışmışlardır.

Modern mum üretimi: Günümüzde kullanılan otomatik mum imâl makinaları, Joseph Morgan’ın 1834’te îmâl ettiği kalıp makinalarının gelişmiş şekilleridir. Bunlar, seri halde, standart mum üretmeyi temin ederler. Ticari mum imâlinde üç safha vardır.

1. Fitilin hazırlanması: İyi kalite pamuk veya benzeri bir lif, kıvrımlanarak ucu ilk ateşlemede tutuşacak şekilde hazırlanır. Fitilin kapillaritesi, yâni mum maddesini yanma bölgesine sızdırma kâbiliyeti, alevin hiç sönmemesini sağlayacak şekilde olmalıdır. Fitilin çeşitli metal tuzlarına batırılması hem bunu hem de alevin parlaklığını temin eder. Bu işlem yapılmazsa fitil âni olarak yanar, alev kısa sürede mumun içine gömülerek söner.

2. Mum maddesinin hazırlanması: Standart ticârî mumlar, dekoratif veya büyük mumların hepsinin bileşimi aynıdır. Bir mumun % 60’ı parafin, % 35 stearik asit, % 5’i de boya, cila ve benzeri maddelerdir. Bu miktarlar mumun kullanılacağı zeminin şartları ile kendi aralarında değişiklik gösterebilmektedir. Balmumundan yapılan mumlar ise saf balmumu ile balmumu parafin karışımına az miktarda stearik asit eklenerek yapılırlar. Balmumundan mâmül mumlar yumuşaktırlar, daha az dayanırlar.

Yapısı ne olursa olsun hazırlanan karışımlar çift dipli büyük kazanlara alınarak su buharı tatbikiyle ısıtılırlar. Bu ısıtma sırasında yapılacak küçük bir hatâ çok kötü sonuçlar alınmasına yol açar. Mum maddesi bu şekilde ısıtıldıktan sonra kristalleşmeye kadar bekleyince kalıplamaya hazır duruma gelir.

3) Kalıplama ve üretimin tamamlanması: Önce kalıpların ortasına fitil yerleştirilir. Kristalleşme durumunda madde üç bölümden meydana gelen kalıplara aktarılır. Genellikle demir döküm olan bu kalıpların ilk bölümü mumun silindir kısmını meydana getiren parça, ikinci bölümü de alttaki pistondur. Bu kalıplar soğuk su ile muâmele edilerek içindeki madde iyice soğutulur. Daha sonra alttaki piston hareket ederek mumlar dışarı çıkarılır. Etraflarındaki artıklar temizlenerek cilalama ve boyama işlemleri yapılır. Bütün bu işlemler tamamlanınca ambalajlanarak pazarlamaya hazır hâle getirilirler.

Daha önce de anlatıldığı gibi, mumların en eski ve genel gâyesi aydınlatmadır. Elektrik ışığının her yere girdiği günümüzde elektrik kesintilerinde aydınlatma vâsıtası olma özelliğini korumaktadır.

Mum, Hıristiyanlık ve Yahûdîlikte ve diğer bâzı bâtıl inançlarda ibâdet vâsıtası olarak da kullanılmaktadır. Meselâ Hıristiyanlar, noel yortularında (yılbaşında) âdetleri olarak çam ağaçlarını mum ile süslemektedirler. İslâmiyette mezarlarda mum yakmak, dinde yeri olmayan bir davranıştır. Eskiden elektriğin olmadığı zamanlarda, türbelerin aydınlatılması için burada vazifeli olan türbedarlara mum hediye edilirdi. Bu davranış, bir ibâdet olmayıp, yardım mâhiyetindeydi. Günümüzde elektrikle aydınlatmanın mümkün olması sebebiyle buna gerek kalmamıştır. Memleketimizin hemen her yerinde bol miktarda bulunan evliyâ, âlim ve diğer büyüklerin türbelerine mum adamak, İslâmiyette yasaktır. Türbelerin pencerelerinde mum yakmanın da türbedeki zâta ve mum yakana hiçbir faydası olmaz. İslâmiyette evliyânın rûhâniyetinden istifâde etmek ve onların yardımlarına kavuşmak için türbelere saygı gösterilerek ziyâret edilir, rûhları için Kur’ân-ı kerîm ve diğer duâlar okunur, Allahü teâlânın rızâsı için hayır ve sadaka yapıp sevabı onun rûhuna gönderilir. Mezarlara mum yakmak, aslında Hıristiyanların âdetidir. Müslümanlar bundan sakınır. Kilise, kullanacağı mumlarda % 30 oranında balmumunun olmasını bugün şart koşmaktadır.

LaSalle - avatarı
LaSalle
Ziyaretçi
18 Şubat 2010       Mesaj #2
LaSalle - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

mum nedir



Sponsorlu Bağlantılar
Mum, parafin, donyağı ya da bunlar benzeri, yavaş yanan bir maddenin, genellikle Pamuktan yapılan bir fitilin üzerine döküldükten sonra katılaştırılması yöntemiyle hazırlanan, genellikle silindir biçimindeki ışık kaynağıdır.

Mum Yapımı
Öncelikle mumun ana hammadesi olan PARAFİNİ İyice tanımamız gerekir. Şunu unutmamalıyızki. Parafin Bir PETROL TÜREVİ malzemedir. Yanıcıdır. Bunu kesinlikle unutmamak gerekir. Yani diger petrol türevi olan bildiğimiz BENZİN, MAZOT, GAZ, LİKİD GAZ, ALKOL vb. benzerlerinden hiçbir farkı yoktur. Yani yanıcıdır. Tek farkı Parafinin Katı halde olması ve sıvı hale geçmesinden sonra kaynama noktası olan 54-60 derece gibi kıvamlarda kalmasıdır. Asla üstüne çıkartılmamalıdır. Eridiği anda kullanmak en doğrusudur. Unutulabilinir ve derecesi yükseldiğinde ise suyun ısınması gibi üzerinden duman çıkar. Bu da çok tehlikelidir. Bu çok önemlidir. Kesinlikle parafini o sıcaklığa kadar bırakmamak gerekir. En ufak bir ihmalde benzinden ve alkolden farklı yanmaz.

Mumlar - Mum Resimleri
ßLacK - avatarı
ßLacK
Ziyaretçi
18 Şubat 2010       Mesaj #3
ßLacK - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Mum

Balmumu, yağ, parafin, stearik asit, pallustik asitle meydana getirilen karışımlardan yapılan, ortasında bir fitil bulunan, yandığı zaman parlak alev veren, genellikle silindir, kesik koni ve çeşitli dekoratif biçim verilmiş çubuk.
Mum hakkında ansiklopedik bilgi

Balmumu, BALMUMU Alm. Bienenvachs, Fr. Cire, İng. Wax. Arıların peteklerini yapmak için karın halkaları arasından saldıkları yumuşak sarı veya daha koyu madde. Bunun yanında sanayide hazırlanan maddeye de balmumu denir. Umumiyetle balmumu deyince arının hazırladığı petekteki mum anlaşılır. Arılar karın halkaları arasındaki deri altı bezlerinden salgıladıkları maddeleri, arka ayakları ile alıp çenelerinde yoğururlar ve bunlarla petek yaparlar. Balmumu elde etmek i
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

yağ, Lipit, hem bitki hem de hayvan hücrelerinde yedek madde olarak depolanan maddeler.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

parafin, Petrolden çıkarılan, katı, sarı, saydam, buharı parlak bir alevle yanan karbonlu madde. Parafin, genel olarak mum yapımında ...
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

stearik asit, Resim:stearicacid.png|right
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

pallustik asitle meydana getirilen karışımlardan yapılan, ortasında bir fitil bulunan, yandığı zaman parlak alev veren, genellikle silindir, kesik koni ve çeşitli dekoratif biçim verilmiş çubuk.

Parmak boyunda, renkli süslü mumlar olduğu gibi insan boyunda ve kalın olanları da vardır. Kullanılmaya başlandıkları zaman kesin olarak bilinmemekle berâber, yapılan araştırmalar mumların menşeinin çok eski târihlere dayandığını ortaya çıkarmıştır. Bulunan ilk örnekler, eski Mısır medeniyetine âit, koni şekilli, meşâle yerine kullanılan, saz fitil etrâfına balmumu sarılarak yapılmış irice mumlardır. Ortaçağ boyunca Avrupa’da aydınlatmanın en pratik yolu olan saz mumları, yağa batırılmış kalınca saz parçalarından imâl ediliyordu. Gerek balmumundan, gerekse yağlardan yapılan mumların kullanılması yaygınlaşınca arzu edilen incelikte îmâl yoluna gidildi. Ancak mum ortaçağın ilk yarısı boyunca iptidai usüllerle imâl ediliyor ve seri üretim sağlanamıyordu. On üçüncü yüzyılda Paris’te ilk mum imâl evi kuruldu. Bu şehirde balmumu ve yağdan yapılanlar olmak üzere iki ayrı kola ayrılan mum endüstrisi elli yıl kadar sonra Londra’da da aynı gelişmeyi gösterdi. Bu durum 15. asra kadar devam etti. Bu asırdan îtibâren ilk kalıpların kullanılmasına başlanmasına rağmen, elle mum yapma uzun süre ehemmiyetini kaybetmedi.

1820 senesinde Fransız mühendisi M. E. Chevrel, mum îmâlinde yağlarla birlikte yağ asitleri ve gliserini denedi. Bu maddeleri, yağları alkaliler ve sülfürik asit ile muâmeleye sokarak elde etmişti. Bu başlangıçtan îtibâren, mum îmâlinde hızlı bir gelişme görüldü.

Köpek balıklarının yumurtalarından yapılan spermeçet mumlarının üretilmesine ise 1860’ta İngiltere’de başlandı. Bu mumların, mum endüstrisinde standartlaşmaya önayak olması ve fotometrik ölçü kabul edilmesiyle büyük bir gelişme oldu. Bunlar aynı zamanda önceki mumlardan daha parlak bir ışık vermekteydiler.

Aynı senelerde İngilizlerin uzun süren çalışmalardan sonra petrolden parafin imâl etmeye muvaffak olması, 1859’da ABD’de petrol bulunması ile parafin de mum yapımında kullanılmaya başlandı. Parafin rafine edilmiş petrolün destilasyonu ile elde ediliyordu. Parafinin tek dezavantajı erime noktasının düşük olmasıydı. Bu problem parafinin stearik ve palmitik asitlerle birlikte kullanılmasıyla ortadan kaldırılınca, mum endüstrisinin en önemli hammaddesi parafin oldu. Bundan sonra mum yapımındaki gelişmeler, fitilin niteliği ile ilgili olup, mumun hammaddesinde çok az değişiklikler oldu.

İlk önceleri basit sicimlerden yapılan fitiller daha sonra W. Camba Ceréss’in 1825’te bulduğu bir usül ile boraks, potasyum nitrat, amonyum nitrat çözeltilerine batırılarak imâl ediliyor ve bu sayede fitilin daha uzun süre dayanması ve alevin daha parlak olması sağlanıyordu. Günümüzde yapı olarak bunlardan fark göstermeyen mumlar, ileri teknoloji sâyesinde daha hızlı olarak imâl edilebilmektedir.

İslâm kültür ve sanatı incelenirse mumun yerini kandilin aldığı görülür. Mum da kullanılmıştır. Ancak, emniyetli olması sebebiyle kandiller daha yaygınlaşmıştır. Buna karşılık batı, mumu âyin vasıtası olarak kullandığından bunun üzerinde çok çalışmışlardır.

Modern mum üretimi: Günümüzde kullanılan otomatik mum imâl makinaları, Joseph Morgan’ın 1834’te îmâl ettiği kalıp makinalarının gelişmiş şekilleridir. Bunlar, seri halde, standart mum üretmeyi temin ederler. Ticari mum imâlinde üç safha vardır.

1. Fitilin hazırlanması: İyi kalite pamuk veya benzeri bir lif, kıvrımlanarak ucu ilk ateşlemede tutuşacak şekilde hazırlanır. Fitilin kapillaritesi, yâni mum maddesini yanma bölgesine sızdırma kâbiliyeti, alevin hiç sönmemesini sağlayacak şekilde olmalıdır. Fitilin çeşitli metal tuzlarına batırılması hem bunu hem de alevin parlaklığını temin eder. Bu işlem yapılmazsa fitil âni olarak yanar, alev kısa sürede mumun içine gömülerek söner.

2. Mum maddesinin hazırlanması: Standart ticârî mumlar, dekoratif veya büyük mumların hepsinin bileşimi aynıdır. Bir mumun % 60’ı parafin, % 35 stearik asit, % 5’i de boya, cila ve benzeri maddelerdir. Bu miktarlar mumun kullanılacağı zeminin şartları ile kendi aralarında değişiklik gösterebilmektedir. Balmumundan yapılan mumlar ise saf balmumu ile balmumu parafin karışımına az miktarda stearik asit eklenerek yapılırlar. Balmumundan mâmül mumlar yumuşaktırlar, daha az dayanırlar.

Yapısı ne olursa olsun hazırlanan karışımlar çift dipli büyük kazanlara alınarak su buharı tatbikiyle ısıtılırlar. Bu ısıtma sırasında yapılacak küçük bir hatâ çok kötü sonuçlar alınmasına yol açar. Mum maddesi bu şekilde ısıtıldıktan sonra kristalleşmeye kadar bekleyince kalıplamaya hazır duruma gelir.

3) Kalıplama ve üretimin tamamlanması: Önce kalıpların ortasına fitil yerleştirilir. Kristalleşme durumunda madde üç bölümden meydana gelen kalıplara aktarılır. Genellikle demir döküm olan bu kalıpların ilk bölümü mumun silindir kısmını meydana getiren parça, ikinci bölümü de alttaki pistondur. Bu kalıplar soğuk su ile muâmele edilerek içindeki madde iyice soğutulur. Daha sonra alttaki piston hareket ederek mumlar dışarı çıkarılır. Etraflarındaki artıklar temizlenerek cilalama ve boyama işlemleri yapılır. Bütün bu işlemler tamamlanınca ambalajlanarak pazarlamaya hazır hâle getirilirler.

Daha önce de anlatıldığı gibi, mumların en eski ve genel gâyesi aydınlatmadır. Elektrik ışığının her yere girdiği günümüzde elektrik kesintilerinde aydınlatma vâsıtası olma özelliğini korumaktadır.

Mum, Hıristiyanlık ve Yahûdîlikte ve diğer bâzı bâtıl inançlarda ibâdet vâsıtası olarak da kullanılmaktadır. Meselâ Hıristiyanlar, noel yortularında (yılbaşında) âdetleri olarak çam ağaçlarını mum ile süslemektedirler. İslâmiyette mezarlarda mum yakmak, dinde yeri olmayan bir davranıştır. Eskiden elektriğin olmadığı zamanlarda, türbelerin aydınlatılması için burada vazifeli olan türbedarlara mum hediye edilirdi. Bu davranış, bir ibâdet olmayıp, yardım mâhiyetindeydi. Günümüzde elektrikle aydınlatmanın mümkün olması sebebiyle buna gerek kalmamıştır. Memleketimizin hemen her yerinde bol miktarda bulunan evliyâ, âlim ve diğer büyüklerin türbelerine mum adamak, İslâmiyette yasaktır. Türbelerin pencerelerinde mum yakmanın da türbedeki zâta ve mum yakana hiçbir faydası olmaz. İslâmiyette evliyânın rûhâniyetinden istifâde etmek ve onların yardımlarına kavuşmak için türbelere saygı gösterilerek ziyâret edilir, rûhları için Kur’ân-ı kerîm ve diğer duâlar okunur, Allahü teâlânın rızâsı için hayır ve sadaka yapıp sevabı onun rûhuna gönderilir. Mezarlara mum yakmak, aslında Hıristiyanların âdetidir. Müslümanlar bundan sakınır. Kilise, kullanacağı mumlarda % 30 oranında balmumunun olmasını bugün şart koşmaktadır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Mayıs 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
her yrden araştırıyorum farklı eşalar kulanın diyorlar sinir oldum mum yapmamam gerrekkiyor 1 hafta sonra proje ödevi olarak götürecegim .ve hayla eşya araştırmakla uğraşıyorum bana yardım edin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Mayıs 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ARKADAŞIM MUM YAPACAKSAN DAHA ÖNCEDEN YANIP DA ERİMİŞ MUMLARIN ARTIKLARINI TOPLA ERİTİP TEKRAR KALIP HALİNE GETİR.KALIP YAPARKEN ÖZEL KALIPLARDN AL. ALLAH YARDIMCIN OLSUN
exodus - avatarı
exodus
Ziyaretçi
20 Mayıs 2010       Mesaj #6
exodus - avatarı
Ziyaretçi
Malzemeler :
- Saf mum
- Sterlin
- Mum Boyası ve kalıp
- İp
Yapılışı :
Saf mumu kap icerisinde erittikten sonra katılaşmasını sağlayan sterlin eklenir. Ölçek 1 kg saf muma 100 gr sterlin konur. İsteğe göre mum ve sterlin oranı ayarlanır. Renkli mum yapabilmek icin mum boyasından bir kürdan ucu ile bu karışıma eklenir. Karışımı kalıplara boşaltılır, ip karışımın ortasına gelecek şekilde yerleştirilir. Biraz soğuduktan sonra buzdolabına konulur. Buzdolabında donduktan sonra kalıptan cıkartılarak isteğe göre sim veya iplerle süslenir.(alıntıdır)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Şubat 2011       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
mumun üretiisi kimdir söyleyiniz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Mart 2011       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
mumun üreticisi kimdir yazın
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
17 Mart 2011       Mesaj #9
ener - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

mumun üreticisi kimdir yazın

Arı, Koyun, İnek ve Mum Yapımı
İnsanoğlu ateşi önce bir yıldırımın yere düşmesiyle daha sonra da bir yanardağın patlaması sırasında keşfediyor. Taş devrindeyse iki çakmak taşının birbirine çarpması sonucunda ortaya çıkan kıvılcımla, o güne kadar korktuğu ateşi ellerinin arasına almayı başarıyor. Ateşin keşfinden sonra çevresini aydınlatma çabasıyla ilk mumu icat ediyor. Her ne kadar ilk mumlar meşale şeklinde de olsa, zamanla küçülerek bugünkü şekillerini alıyorlar. Mumlar 1900'lü yılların başına kadar binlerce yıldan beri ışık kaynağı olarak kullanılıyorlardı. Ancak, son yüzyılda teknolojide ortaya çıkan yeniliklerle onlarda yerlerini çeşitli lambalara, ledlere ve lazerlere bırakıyorlar. Geçmişte mumların kullanılış amacı sadece aydınlatmak değildi. Çeşitli boyutlardaki mumlar tarih boyunca dini törenlerde ve çeşitli ayinlerde de kullanılıyordu. Bugünse "muma çevirmek", "mum gibi erimek","mum dibine ışık vermez" gibi birçok atasözünün yanında, yaş günü pastalarında, çeşitli törenlerde ve dekorasyonda hala onları kullanmaya devam ediyoruz.
Mumun tarihçesine bakacak olursak, bu ışık kaynakları ilk olarak günümüzden yaklaşık 3000 yıl öncesinde Eski Mısır Uygarlığı'nda kullanılmaya başlıyor. Daha sonraysa Roma döneminde bugünkü şekillerine benzer hale geliyorlar. İlk dönemlerde koyun ve sığırdan elde edilen iç yağlardan yapılan mumlar, zamanla biçim değiştirerek günümüze kadar gelebilmeyi başarıyorlar. Sadece iç yağdan yapılan bu ilk mumlar, çok kısa sürede ömürlerini tüketiyorlar ve oldukça kötü kokuyorlardı. Şekilleriyse bugünkünden çok farklıydı. Bu mumlar bir çeşit yanıcı yığın şeklindeydi. Roma dönemindeyse mumlar bizim bugün de kullandığımız ortasında bir fitil bulunan, silindirik ve uzun şekilli hale getiriliyor. Bu mumlarda fitil olarak da keten, kenevir ve pamuk lifleri kullanılıyordu. En eski Çin ve Japon mumları, pirinç kağıtlardan hazırlanan rulolara dökülerek yapılıyordu. Bu mumlarda ham madde olarak yine eritilmiş iç yağ ve çeşitli tohumlar kullanılıyordu. Ortadaki fitilse pirinç saplarından yapılan kağıtların kıvrılmasıyla elde ediliyordu. Hindistan'da hayvanları öldürmek günah olduğu için, mumlar tarçın ağacının kaynatılmasıyla elde edilen yağdan yapılıyordu. Kuzey ülkelerindeyse, kaz ördek gibi kuşlar avlanarak kurutuluyor, daha sonra boğazlarından bir çubuk sokularak mum olarak kullanılıyordu. Kuzey Amerika'da yaşayan Kızılderililer de mumları ayı ve geyik yağından yapıyorlardı.
Ortaçağ, mumların gelişiminde önemli bir rol oynuyor. Çünkü bu döneme kadar sadece iç yağlardan üretilen mumlar, artık yerlerini yavaş yavaş balmumundan üretilen mumlara bırakıyorlar. Bu dönemde arıcılığın gelişmesi ve arıcılık yapan kişilerin sayısının artması sonucunda ortaya büyük miktarda balmumu çıkıyor. Ancak, ortaya çıkan balmumu hiçbir zaman iç yağ üretimi kadar kolay ve ucuz olmuyor. Yine bu dönemde sadece balmumundan mumlar üretildiği gibi, balmumu ve iç yağ karıştırılarak, karışık mumlar da yapılıyor. Sa- dece balmumundan yapılan mumlar, iç yağdan elde edilen mumlara göre hem daha uzun süre yanma, hem de hoş kokulu olmalarına karşın ötekilere göre çok pahalıya mal oldukları için hiç bir zaman iç yağ mumlarının yerini alamıyorlar. Bu nedenle balmumundan üretilen mumlar, her zaman zengin kesime hitap eden pahalı mumlar olarak kalıyorlar.
18. yüzyıldaysa mum üretiminde başka bir alternatif ortaya çıkıyor. Açık denizlerde ve okyanuslarda avcılık yapılmasıyla açılan bu dönemde özellikle ispermeçet balinaları sahip oldukları kıymetli etleri için avlanıyorlar. Daha sonraysa baş kısımlarında bulunan büyük miktardaki yağlar, mum yapımında kullanılmaya başlıyor. Balina yağından yapılan mumlar, iç yağından yapılan mumlara göre daha iyi şekil alıyor ve daha iyi kokuyorlar. En önemli dezavantajları sahip oldukları kimyasal yapılarından dolayı yaz aylarında sıcaktan erimeleri. Bu da, bu tür mumların kullanımını ve yaygınlaşmasını zorlaştırıyor.
20. yüzyıldaysa çevre koruma bilincinin ortaya çıkması ve balina türlerinin yok olmaya başlaması sonucunda balina avlanması yasaklanıyor ve böylece balina yağından üretilen mumlar ortadan kalkıyor. Ortaçağda iç yağ, balmumu ve balina yağından başka, bir de bitkisel yağlardan mum üretiliyor. Bu dönemde birden çok bitkiden mum elde edilmesine karşın bu bitkilerin en önemlisi bir çeşit mersin (Myrka myristica) bitkisi. Diğerleriyse palmiye yağı, hindistan cevizi ve zeytin yağları. Özellikle İngiltere'de mersin bitkisinden elde edilen ve hoş bir kokusu olan mersin mumları uzun süre revaçta kalıyor. Ancak bu bitki her bölgede yetişmediği için, kullanım alanları Avrupa kıtası dışında pek fazla genişleyemiyor.
19. yüzyıl, mum üretiminde bir dönüm noktası oluyor. İlk mum üretim makinesi, bu tarihlerde icat edilirken, kimya bilimdeki gelişmelerde mum yapılan malzemelerin özelliklerinin değiştirilmesi bakımından çok büyük bir önem taşıyor. Bu yıllarda Michael Eugene Chevreul isimli Fransız kimyacının hayvansal yağların içindeki yağ asitlerini özellikle de önemli bir yağ asidi olan stearin asidini keşfetmesi, mum üretiminde bir çığır açıyor. Stearinin keşfedilmesi, mumların bugünkü durumlarını almasına neden oluyor. Çünkü stearin katılan mumlar hem daha iyi şekil alabiliyor, hem de daha yavaş eridiği için uzun ömürlü oluyor. Ayrıca yine bu dönemde fitillerin de kalitesi artırılıyor. Daha önceleri pamuk ve ketenden elde edilen düz lif parçaları fitil olarak kullanılırken bu dönemde pamuktan elde edilen ipliklerden kıvrılarak ve örülerek elde edilen fitiller çok daha uzun ömürlü oluyor.
19 yüzyılın ortalarında keşfedilen parafinse mum üretimini endüstriyel hale getiriyor. Petrolün distile edilmesi sonucunda elde edilen parafin diğer mum malzemelerine göre daha temiz , daha parlak yanarken, kokusuz olması nedeniyle de daha fazla tercih ediliyor. Parafinin stearin ile karıştırılmasıyla çöl sıcaklarında bile erimeyen ve her türlü şekle sokulabilen mumların üretilmesi başarılıyor.
Günümüzde mum tüketimi, ışık ihtiyacından çok eğlence ve süs amaçlı olarak kullanılıyor. Bu nedenle de çevrenizde çok farklı renk,çeşit ve şekillerde mum bulabiliyoruz. Ama bunların dışında sizlerde yeşil teknik kullanarak günümüzden binlerce yıl öncesinde yapılmış olan mumlardan yapabilirsiniz.
Mum yapabilmek için öncelikle kullanacağınız malzemeye karar vermeniz gerekiyor. Örneğin, saf iç yağından, bitkisel yağlardan, parafinden, balmumundan ya da bal mumu ve parafinden doğal mumlar yapabilirsiniz. Bu çeşitlerden iç yağdan ve bitkisel yağlardan yapılan mumlar çok kolay eriyebilen ve şekli bozuk mumlar olacaktır. Parafin mumlarıysa yapımı ve şekil vermesi kolay mumlar olurken parafin-balmumundan yapacağınız mumlar uzun süre yanabilen, hoş kokulu kaliteli mumlar olacaktır. Basit bir mum yapmak istiyorsanız kasaptan biraz iç yağ alıp onu eriterek sıvı hale getirin. Daha sonra cam bir kavanozun içerisine ortasına pamuktan yapılmış bir ip koyun ve ip alta kalmayacak şekilde eritmiş olduğunuz yağı üzerine dokun. Yağ donduktan sonra mumunuz yanmaya hazır olacaktır. Eğer daha kaliteli bir mum yapmak istiyorsanız, bunun için 3 ölçü parafini 1 ölçü balmumu karıştırmanız gerekiyor. Bu tarifte de balmumu ve parafinini yaklaşık 60-65 derecede benmari usulü eritin. Sıvı hale gelen mumu kartondan yapacağınız kalıbın içerisine dökün ve içinde daha önce balmumu ile kapladığınız pamuklu ipi yerleştirin. artık mumunuz yanmaya hazır olacaktır.

KAYNAK
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Nisan 2011       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mum, parafin, donyağı ya da bunlar benzeri, yavaş yanan bir maddenin, genellikle Pamuktan yapılan bir fitilin üzerine döküldükten sonra katılaştırılması yöntemiyle hazırlanan, genellikle silindir biçimindeki ışık kaynağıdır.

Mum Yapımı
Öncelikle mumun ana hammadesi olan PARAFİNİ İyice tanımamız gerekir. Şunu unutmamalıyızki. Parafin Bir PETROL TÜREVİ malzemedir. Yanıcıdır. Bunu kesinlikle unutmamak gerekir. Yani diger petrol türevi olan bildiğimiz BENZİN, MAZOT, GAZ, LİKİD GAZ, ALKOL vb. benzerlerinden hiçbir farkı yoktur. Yani yanıcıdır. Tek farkı Parafinin Katı halde olması ve sıvı hale geçmesinden sonra kaynama noktası olan 54-60 derece gibi kıvamlarda kalmasıdır. Asla üstüne çıkartılmamalıdır. Eridiği anda kullanmak en doğrusudur. Unutulabilinir ve derecesi yükseldiğinde ise suyun ısınması gibi üzerinden duman çıkar. Bu da çok tehlikelidir. Bu çok önemlidir. Kesinlikle parafini o sıcaklığa kadar bırakmamak gerekir. En ufak bir ihmalde benzinden ve alkolden farklı yanmaz.

Benzer Konular

8 Ağustos 2011 / Misafir Soru-Cevap
22 Ocak 2016 / Misafir Tıp Bilimleri