Arama

Köy düğünü hakkında bilgi verir misiniz?

Güncelleme: 21 Mart 2013 Gösterim: 11.856 Cevap: 9
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mayıs 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
köy düğününde ne yapılır
Sponsorlu Bağlantılar
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
3 Mayıs 2010       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

köy düğününde ne yapılır

Linki inceleyiniz ;

Sponsorlu Bağlantılar

Geleneksel Köy Düğünü

Sen sadece aynasin...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2011       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
köy düğünleri hakkında kısa bilgiler
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Nisan 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yok ki burda köy düğünleri ile ilgili bilgi ya haksızlık
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Nisan 2012       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Köy düğünleri hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz acaba ?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Nisan 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
köy düğünleri hakkında bilgi yazı vb. lütfen
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Mart 2013       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
burada sadece 1 soru var ama köy düğünü hakkında hiç bilgi yok ben araştırmamı nasılyapıcam 1 fikri olan varsa yapsın bu siteye
Electrify - avatarı
Electrify
Ziyaretçi
20 Mart 2013       Mesaj #8
Electrify - avatarı
Ziyaretçi
Köy yaşantısı içinde en köklü geleneklerin başında köy düğünü gelmektedir. Bu yazıda artık unutulmaya yüz tutmuş geleneksel köy düğünü işlenmektedir. Yazını amacı köy düğününün aşamalarını bütün gerçekliğiyle görsel ve işitsel unsurlar (resim, oyun havaları, video) yardımıyla anlatmak ve analiz etmektir. Geleneksel köy düğünü içerisinde yer alan belli başlı aşamalar şunlardır:
A. Düğün öncesi
1. Görücülük (Kız – Oğlan Beğenme)
2. Dünür Gitme
3. Söz kesme
4. Şerbet
5. Nişan
6. Düğün okuntusu
7. Çeyizin gitmesi ve sergilenmesi
B. Düğün
1. Kına gecesi
a. Kız kınası
2. Gelin çıkartma
3. Nikah
4. Gerdek
C. Düğün sonrası uygulamalar
Geleneksel kesimlerde evlenme çağı veya yaşı değişiklikler göstermektedir. Bazı yerlerde erkekler askerlik dönüşü 21 – 22 yaşları arasında evlenirken bazı yerlerde de 17 – 22 yaş arasında evlenmektedirler. Kızlardaki evlenme çağı da bu yaşlara çok yakındır. Bizim yöremizde ise erkekler genellikle asker dönüşünde kızlar ise 17 – 20 arasında evlenmektedir. Erkek ile kız arasında genellikle iki veya üç yaş fark olur. Geleneksel görücü usulü ile evlenmede erkek tarafı daha fazla insiyatife sahiptir. Çünkü genelde erkek tarafı gidip kız beğenir ve ister.
Kız ve Oğlan Beğenme
Evlenme çağına gelen delikanlı ve genç kızlar ailesine evlenme isteğini çeşitli yollarla anlatırlar. Oğlan, evlenme isteğini ilk önce ( varsa ) kız kardeşine yoksa annesine açar. Annesine: “Anne sana bir yardımcı lazım, kaynana olacaksın!” gibi sözlerle bunu ifade eder. Ayrıca evlenme isteğini dolaylı yollardan da gösterebilir. Mesela yenmek üzere getirilen pilavın içine bir kaşığı dik şekilde bırakarak sofradan kalkar. Bu hareketler sonucunda aile bir karara varır. Oğlanın evlenmesinde aile tarafından bir sakınca görülürse bu ona genellikle annesi aracılığıyla anlatılır. Sakıncalar arasında maddi durumlarının iyi olmaması, gencin askerliğini yapıp yapmaması vb. gösterilebilir. (Köyümüzde erkek çocukları genellikle askerliklerini yaptıktan sonra evlendirilir).


Geleneksel köy düğünü içinde ebeveynlerin (anne ve baba) rolü büyüktür. Genç delikanlının; annesi veya kız kardeşi aracılığıyla bir sevdiği olup olmadığı öğrenilir, eğer yoksa annesi gence bir kız bulmaya çalışır. Buna görücü usulü evlilik denir. Görücülüğün aslını, evlenecek erkeğin aile üyeleriyle, akraba ve komşularından seçilen birkaç kadının daha önceden üzerinde durulan veya tanıdıklarınca önerilen kızın evini ziyaret edip, hem kızı yakından incelemeleri, hem de niyetlerini belli etmeleri oluşturmaktadır. Buna ‘kız bakma, görücü çıkma, dünür gezme’ adları verilmektedir.Bunun yanında köyümüzde; düğünlerde, bayramlarda, toplu ziyaretlerde veya köy içlerinde gençler birbirlerini görüp beğenebilirler.


Çevre köylerden birisinde uygun bir kız bulununca; delikanlının büyükleri kızı görmeye gider. Kız evine gelen dünürcüler hoş sohbet ile söze başlarlar. Kimi zaman kızı görmek için de kız evine gidildiğinde çeşitli bahaneler uydurulur ( kayıp hayvan aramak gibi ). Dünürcülerle birlikte genç delikanlı da kız evine gider. Buradaki amaç ona kız beğendirmektir. Genç delikanlı ancak kendisine soru sorulduğu zaman konuşur. Büyüklerinin yanında konuşmak uygun görülmez. Eğer kız ve delikanlı birbirlerini bu ilk görmede beğenirlerse, bundan sonra iki taraf da birbirleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya çalışır. Genellikle ailenin yakınındaki dostları veya komşuları aracılığıyla karşı taraf araştırılır. Bu araştırmalar sonucunda oğlan tarafı kızı beğenirse, güvenilir bir elçi aracılığıyla kız tarafına haber gönderir. Eğer kız tarafı da gelen bu elçiye olumlu bir cevap verirse kıza dünür ( kızı istemeye gelmek ) gelinmesini isteyebilir. Aradan fazla zaman geçmeden kıza dünür gidilir. Erkek tarafından dünür gidecek kişi özenle seçilir. Gidecek kişinin kız tarafınca hatırı sayılır biri olması tercih edilir.


Ancak bazen kız tarafı naz yapmak için dünürcüleri kabul etmez. Bir iki ziyaretten sonra kızın verilmemesi de mümkündür. (Köyümüzde dünür gitmek genellikle üç kere olur.) Ancak kızın verilip verilmeyeceği ilk gidilen dünürden sonra belli olur. Çünkü erkek tarafının ilk gitmesinde kız tarafı güler yüzlü, şen bir şekilde davranır, gelen misafirleri çok iyi bir şekilde ağırlarsa bu işin olacağı ortaya çıkar. (Yöreye uygun olarak gelenlere, yün yastıklar verilerek rahat oturmaları sağlanır, ayrıca büyük yün döşekleri serilir. Bu hareketler bu işin zor olmayacağının belirtileridir.) Eğer kız köy içindense istemeye akşam yemeğinden sonra gidilir, aksi taktirde öğlen gidilir.


Gidenler içinden önce bir sözcü seçilir. Bu kişi, kız tarafında konuşulacak her şey için yetkilidir. Genelde de o konuşur. Bu kişiye vekil veya kâhya denir. Kız istemeye gidildiğinde öncelikle genel konular üzerinde biraz sohbet edilir. Daha sonra ise vekil, sözü asıl meseleye getirir ve kimi zaman şu sözlerle isteğini dile getirir:


“Sebepsiz dost köyüne varılmaz, acıkmadan aş yenilmez. Ziyaretimizin sebebi sizden bir gavumluk ( kavimlik ) ummaktır.”


Oğlan tarafı bu sözleri söyledikten sonra susar, sıra kız tarafındadır. Eğer kız tarafının kararı olumsuzsa bunu direk olarak: “Kısmetinizi başka yerde arayın!” gibi ifadelerle karşı tarafa belirtir. “Bundan sonra da misafirlerimize her zaman kapımız açıktır” denilerek ilişkilerin yine normal seyrinde devamı istenir. Ayrıca karar olumsuzsa misafirlere ikramı kızın başka bir kardeşi yapar. Buna ek olarak olumsuz kararın bir göstergesi olarak bazen kız evine gelen misafirlerin ayakkabıları ters konulur. Ancak kız tarafının kararı olumlu ise erkek tarafına: “Siz şimdi gidin, biz bu konuyu kendi aramızda konuşalım, size haber veririz “ derler. Böylece dünür gitmenin ilk aşaması gerçekleşmiş olur.


Aradan belli bir zaman geçtikten sonra dünürcüler tarafından ikinci bir ziyaret olur kız evine. Erkek tarafı kız evine haberci göndererek dünür geleceklerini bildirir. Bazen kız tarafı işi biraz naza dökebilir ve oğlan tarafına: “Siz biraz daha gidip gelin” diye bir tutum sergileyebilir. Bunun üzerine oğlan tarafı evden ayrılır. Bundan sonra bir defa daha kız evi ziyaret edilir ( genellikle toplam üç defa ). Son gidişte söz kesmek için dünürcü heybesine şeker vb. şeyler konur. Söz kesmek için gerekli takılar alınır. Yine kız tarafına haber gönderilir. Bu sefer kız evinde daha ılımlı bir hava vardır. Kız tarafının sözcüsü de burada belli olur. “Çok geldik gittik, sizi rahatsız ettik: Allah’ın emri Peygamber’in kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz” derler. Bunun üzerine kızın vekili ve babası, anasına bir soralım diyerek evin bir başka köşesine çekilirler. Daha sonra da kızın fikri kızkardeşi veya annesi tarafından öğrenilir. Kızın gönlü varsa, “gönlüm var beni verin” veya “annem babam bilir, onlar ne derse o olur” der. Eğer istemiyorsa yüksek sesle istemediğini belirtir. Kız tarafı, dünürcülerin yanına dönerek kararı bildirir. Eğer karar olumsuzsa “kızımız evlenmeyi düşünmüyor, kısmetinizi başka yerde arayın” der. Cevap olumluysa, “Allah hayırlı uğurlu etsin” gibi bir ifadeyle oğlan tarafına karar bildirilir. Bunun üzerine taraflar birbirlerini kutlarlar.



Söz Kesme:
Kız isteme işi olumlu sonuçlandıktan sonra sıra söz kesmeye gelir. Dünürcülük ile anlaşan aileler bu birlikteliği daha çok kişinin huzurunda tekrarlamak isterler. Buna söz kesme denir. Bundan sonra oğlan tarafınca şerbet hazırlanır. Şerbetin çok tatlı olmasına dikkat edilir. Çünkü böyle olursa yeni kurulacak ailenin daha mutlu olacağına inanılır. Ayrıca şerbetin herkese sunulmasına da dikkat edilir. Şerbetten sonra herkes, özellikle oğlan tarafının katkılarıyla hazırlanan sofraya buyur edilir.


Söz olayının üstünden belli bir zaman geçtikten sonra oğlan tarafı kız evine gider ve bundan sonraki süreçte neyin, nasıl ve ne zaman yapılacağı kararlaştırılır. Bu ziyarette kız tarafının bir şey isteyip istemediği, düğünde takılacak takılar ve nişan yapılıp yapılmayacağı öğrenilir.


Nişan:
Nişan yapılacaksa nişanın masraflarının çoğunu kız tarafı karşılar, ancak kız tarafı masrafları oğlan tarafı karşılayacak derse mecburen oğlan tarafı bunu kabul eder. Nişan için hazırlıklar yapılır. Nişandan birkaç gün önce oğlan tarafınca kız alışverişe ***ürülür. Kızın bütün ihtiyaçları ve nişan yüzüğü alınır. Kızın yakın akrabalarına halayet (hediye) alınır. Kız tarafından da oğlan tarafına genelde nişan yüzüğü alınır. Nişan günü gelen misafirlere yemek ikram edilir ve genellikle davullu zurnalı eğlenceler düzenlenir. Bu amaçla birkaç gün önceden yufka hazırlanır ve koyun/sığır kesilir.


Nişandan sonra kız ve oğlan ağır yükümlülük altına girmişlerdir. Nişanlı oğlan kız evine sürekli gidip gelemez. Nişanlılık süresinde kesin bir kural yoktur. Bu süre her iki tarafın anlaşmasına bağlıdır. Nişanlıların birbirleri ile görüşmeleri kentlerde olağan karşılanırken, geleneksel kesimde aile üyelerinin izinleri veya yanlarında bulunmaları ile gerçekleşmektedir.Evlilik zamanı gelinceye kadar, geçen bayramlarda, oğlan ve kız birbirine hediyeler ***ürür.


Bundan sonra düğün hazırlıkları hızla devam eder. Düğüne yaklaşık bir hafta kala kız üstü görülür. Kız alışverişe ***ürülür ( genellikle ilçeye gidilir ) ve bütün ihtiyaçları karşılanır. Masrafların tamamı oğlan tarafınca karşılanır. Yine, kınaya ***ürülmek için, kuruyemiş vb şeyler alınır. Ayrıca kızın yakın akrabalarına hediyeler alınır. Bunun yanında o gün içinde resmi nikah da kıyılır.





Kız üstü giydirmek ( elbise giydirmek ):
Bu gelenek; genelde düğünden bir hafta önceki Cuma günü gerçekleştirilir. Oğlanın annesi, bacısı ve yakın akrabaları, yaklaşık altı yedi kişilik bir bayan grubu, kızın evine gider. Kız evi bu gelenlerden haberdardır. Gelenler için yemekler hazırlanır ve misafirlere ikram edilir. Sıra kızın üstünü giydirmeye gelir. Kızın ablası veya yakınlarından bir bayan kızın yüzünü renkli, pullu puşu ile örtükten sonra maniler söyleyerek kızı gurubun ortasına getirir. Burada kıza alınan elbiseler kızın yanındaki bayana verilerek bir başka odada kızın elbiseleri giymesi istenir. Köyde elbise yerine üç peş denilen giysi giydirilir. Bu elbisenin giydirilmesiyle üst giydirme işlemi bitmiş olur. Bu etkinlikte kadınlar kendi aralarında eğlenirler.


Üstü giydirilen gelin o akşam kendi evinde kalmaz. Varsa dayısında yoksa yakın bir akrabasında misafir edilir. Bu sırada kız yalnız değildir, varsa ablası yoksa elbise giyiminde kendisine eşlik eden bayan düğün gününe kadar gelinin yanından ayrılmaz. Kız ertesi gün evine geri gelir.



Kızı eve çağırma ( Davet etme )
Üstü giydirilen kız düğüne kadar köydeki komşuları tarafından yemeğe davet edilir. Yemeğe gidilen evlerde herkes kendi durumuna göre kıza hediyeler verir. (çorap, yazma, küçük ev aletleri vb.) Bütün bunların yanında düğün hazırlıkları da devam etmektedir. Oğlan ve kız evinde düğünden bir iki gün önce düğün yufkası açılır.


Köyümüzde eskiden uygulanan ancak şimdi pek görülmeyen bir gelenek de köyün yasını almakokuyuntu dağıtmaktır. ( Bunun yerini günümüzde düğün kartı almıştır ) Oğlanın babası yoksa en yakın akrabalardan biri yanına bir kişi alarak düğünden bir gün önce köyün yasını alır. Bu kişilerden birinde heybe vardır. Heybenin bir gözünde halayet ( hediye ) vardır. Hediyeler genelde: elbiselik, gömlek, çorap, el havlusu vb. olur. Heybenin diğer gözünde ise kınalı şeker olur. Köyde gezilerek oğlanın yakın akrabalarına bu hediyeler dağıtılır ve köylü düğüne davet edilir. Gidilen evlerde kınalı şeker dağıtılır. Ayrıca yakın bir zamanda cenazesi olan komşuya da baş sağlığı dilenerek yası alınmış olur.
ve bunun yanında da


Düğün:
Bütün bu hazırlıklardan sonra düğün, oğlan evinde başlar. Köy düğünü, sabah güneşin doğmasından sonra bayrağın evin en yüksek bir yerine asılmasıyla başlar, bu bayrak düğün bitene kadar buradan indirilmez. Kız evine giderken başka bir bayrakla gidilir. Düğünlerimizde genellikle oyun havaları zurna ve davulla çalınır. Ayrıca sazın bulunduğu ortamlar da yok değildir. Oynanan bütün oyunlar genellikle bu iki müzik aletiyle birlikte olur.


Sabah çalmaya başlayan davulcu ve zurnacı düğün kahyası tarafından kahvaltıya davet edilir ve burada onlara bahşiş verilir. Kahvaltıdan sonra düğün tekrar başlar. Köyümüzde düğünlerde oynanan oyunlar: Sivas halayı, dik halay, paso, hoşbilezik, Kürt halayı, Sivas ağırlaması, üç ayak, semah, akçik, madımak, sumsuk, daraley vb.


Oğlan evinden kız evine salıkçı (haberci) gönderilir. Salıkçı kız evine düğünün başladığını bildirir ve özel istekleri iletir. Bunun yanında salıkçı kız evine içinde bazı yiyeceklerin bulunduğu bir heybe ***ürür. Ancak salıkçının kız evine çok dikkatli gitmesi gerekir. Çünkü yakalanması ve heybeyi kaptırması durumunda salıkçıya cezalar verilmektedir. Mesela salıkçının sırtına binilerek gezdirilir, ayrıca kız evinde de salıkçıya iş yaptırılır ( ahırların temizlenmesi gibi ).


Oğlan evinde ise koyunlar kesilir ve yemekler yapılır. Düğün törenleri içinde oldukça yaygın olan adetlerden biri de düğün pilavıdır. Düğün pilavı genellikle etli bulgur biçimindedir. Düğün pilavının yapılması oldukça dikkat gerektirir. Bu pilav tecrübeli biri tarafından hazırlanır. Çünkü düğüne katılan herkese yetecek miktarda lezzetli pilav hazırlamak oldukça zor bir iştir. Genellikle köyümüzde bu işten sorumlu ehil insanlar vardır. Düğün pilavı yapılırken; bulgur ve etin dengeli olmasına, yağı ve tuzunun yeterli olmasına dikkat edilir. Yemekten sonra içki masaları kurulur ve herkes eğlenir. Genellikle rakı, bira meşrubat ikram edilir. Akşama kadar halaylar çekilir ve düğün şenlenir. Düğün başlangıcından gerdek gecesine kadar oğlan müsayibinin (sağdıç) evinde kalır.


II. Gün
İkinci gün düğün alayı kız evine gider. Kızın evine düğün alayı yaklaştığı zaman kız tarafından bazı geçler düğün alayının önüne ip tutarlar. Buradaki amaç ayak bastı parası ( toprak bastı ) almaktır. Gençlerden birisi sözcü seçilir. Bu sözcü oğlan tarafının düğündüğün alayı kız evinin önüne gelir. Oğlan tarafının bayraktarı bayrağı evin çatısına asmak için bekler. Bu arada kız tarafından bir kişi evin kapısını kilitleyerek düğün alayını içeri sokmaz. Oğlan tarafının düğün kahyası kapıyı kilitleyen kişinin gönlünü razı ederek kapının açılmasını sağlar. kahyasından haklarını ister. Bundan sonra sıkı bir pazarlık başlar, genelde ya içki verilir ya da para verilir. Gençleri razı etmek önemlidir. Bundan sonra


Eğer düğün alayı başka köyden gelmişse köydekiler onları imece usulü ile ağırlar. Herkes evine bir misafir ***ürür. Öncelikle kız evinde misafirlere etli bulgur pilavı ikram edilir. Bu arada yemekten önce kız evinin önünde çalan davul ve zurnacıyı susturmak için kız tarafının düğün kahyası onlara bahşiş verir. Sıra bayraktarın hakkını vermeye gelir. Bayraktara da para ya da bir hediye verilerek bayrağı evin çatısına asması istenir. Bayrağın düğünlerde çok büyük bir önemi vardır. Çünkü bayrağı insanlar namusları olarak görürler. Bundan dolayı bayraktarın bayrağı kaptırmaması çok önemlidir.


Daha sonra düğüncüler akşama kadar eğlenir ve halay çekerler. Akşam kıza kına yakılır. Bu kınaya kapış kınası denir. Kapış kınasını baş düğüşü yönlendirir. Kına genellikle genç kızlar tarafından hazırlanır ve hazırlanırken maniler söylenir. Kına genelde evin geniş olan yerinde yoksa dışarıda açık alanda yakılır. Kız, kınaya ya ablası ya da baş düğüşü tarafından hazırlanır. Kız orta bir yerde iskemleye (sandalye) oturtulur ve başına renkli pullu puşu örtülür. Geniş bir tabağa konulan kınanın üstüne mumlar yakılır. Kınayı yakacak olan kızlar gelinin etrafında bir halka oluşturarak bu kına tabağını dolaştırırlar. Bu işlem davul zurna eşliğinde üç kere tekrarlanır. Bu sırada kına elden ele geçerek hem maniler söylenir hem de oyunlar oynanır. Daha sonra kına tabağı baş düğüşüye verilerek kınayı yakması istenir. Gelin kınanın yakılması için elini açmaz. Bunun anlamı gelinin hediye beklemesidir. Oğlan tarafından birisi kızın avucuna para ya da altın koyar.



15938d1316092350 k na


Kına yakma işi bittikten sonra baş düğüşü kızı oyuna kaldırır. Kınayla birlikte üç kere halay çekilir. Daha sonra kız oyundan çıkarılır. Arta kalan kına baş düğüşü tarafından gelen misafirlere dağıtılır. Burada genellikle kınayı bekar kızlar ve bekar erkekler alır. Bunu bahtlarının açılması için uğur sayarlar. Kapış kınası denmesi de buradan gelir. Daha sonra oğlan evinden gelen kuruyemiş de misafirlere dağıtılır. Kuruyemiş de bolluğu ve bereketi simgeler. Akşam geç saatlere kadar eğlenilir ve daha sonra köylüler gelen misafirleri evlerine ***ürerek misafir ederler.


Davul zurna, dışarıda geleneksel olarak ağıt havaları ve gelin çıkartma çalar. Burada gelinin ağlaması beklenmektedir. Her ne kadar düğün bir insanın yaşamında en mutlu anlarından biri olsa da bu aynı zamanda bir hüzün anıdır, çünkü kız başka bir aileye gelin olarak gitmektedir. Eskiden yaygın olarak gelin kız evinden çıkarıldıktan sonra oğlan evine atla ***ürülürdü. Kapının önünde gelinin atı hazır beklemektedir. Atın başını oğlanın sağdıcı ( müsayip kardeşi ) tutmaktadır. Çünkü gelin oğlan evine sağdıç tarafından ***ürülecektir. Gelin ata kardeşi tarafından bindirilir. Düğün alayı bundan sonra yola çıkar.



15937d1316092350 00066692


Sonunda düğün alayı oğlan evine gelir. Bayraktar kız evine ***ürdüğü ve dönüşte geri getirdiği bayrağı, oğlan evinde düğün süresince asılı duran bayrağın yanına asar. Davul zurna eşliğinde halaylar çekilir.

15939d1316092350 fotoraf1286


_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
21 Mart 2013       Mesaj #9
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Düğün

İnsanların nesillerinin devamı ancak evlilikle mümkün olmaktadır. Milletler, yetişecek çocukların aile bağları içinde olmasına çok eski zamanlardan beri dikkat etmişlerdir. Her milletin binlerce yıldır, devam eden düğün, adet ve gelenekleri vardır. Bunlar zamanla değişmiş, unutulmuş, yerlerine toplumun inanç ve sosyal durumlarının tesir ettiği tamamen farklı şekiller ortaya çıkmıştır. Düğün, bazı milletlerin, din ve yaşayış tarzlarının aynı ortak özelliklerini taşır. Dini düşüncelerin düğünlerde büyük tesirleri olmuş ve bunlar yüzyıllarca devam etmiştir. Bugün Avrupa ve diğer Hıristiyan devletlerinde düğünün muhakkak kiliseden geçmesi adeti, hala eskisi gibi devam etmektedir.

Örf ve adetlerine bağlı olan Türklerde düğün, ayrı bir mana taşırdı. Zamanla bunlar az veya çok değişmişse de bugün Anadolu’da köy ve kasabalarda devam etmektedir. Eskiden düğünler genellikle şöyle yapılırdı:

Kıza talib olan aile, önce mahalle veya köyün ileri gelen yaşlılarına durumu açar, onların fikirlerini alırdı. Çok kere tecrübeli, güngörmüş, aileleri iyi tanıyan bu zatlar gönül, hatır dinlemeden fikirlerini bildirirlerdi.

Oğlan evi erkekleri, hatırı sayılır birkaç mahalleliyle birlikte kız evine akşamdan sonra giderlerdi. Anadolu’da buna “dünürcülük” adı verilmektedir. Daha önce fikirleri alınıp, vermeye taraftar oldukları bilindiği için bu gece şerbet içilir, kesin söz alınırdı. Bazı yerlerde lokum vermek işin tatlıya bağlandığının işareti sayılırdı. Buna da “söz kesme” denir ve “nişan” için gün tayini istenirdi. Gün tayinini ve alınacak şeyleri ekseriya kadınlar kendi aralarında kararlaştırırlardı. Eğer önceden anlaşma sağlanmadan kız istenmişse ve vermeye taraftar değillerse bu zaman lokum ve şerbet ikram edilmezdi.

Tayin edilen günde kadınlar kendi aralarında toplanırlar, gelin kıza, kayınvalide veya hatırı sayılan çok sevilen bir hanım, yüzüğünü takar, eğer bilezik, küpe gibi takılar da varsa onlar da yüzüğü takip ederdi. Sonra dualar edilir, düğün gününün bir an önce olması temenni edilirdi. Erkekler de büyüklerin huzurunda toplanırlar, sevilen bir zat, evlilik ve mesuliyetleri, dikkat edilmesi icab eden hususlar hakkında konuşur, sonra da hayırlı olması dileğiyle yüzüğü takardı. Şeker, lokum dağıtılır, sonra da şerbetler içilir hayır duada bulunulurdu. Düğün günü belli olunca, her iki taraftan düğüne çağrılacak olanlar “okuyucu”, “haberci” denilen kimseler tarafından davet edilirlerdi. Genellikle Çarşamba ve Perşembe günleri düğünler yapılırdı. Çarşamba gecesi kız evinde “kına yakma” adeti çok yaygındı. Kızın arkadaşları ve oğlan tarafından gelenler kendi aralarında eğlenirler, maniler söylerler, kınalar yakarlardı. Ana evinden ayrılmanın zorluğu maniler ile anlatılır, dokunaklılık son haddine varınca, gelin kız birkaç damla göz yaşı dökerdi. Halk arasında “gelin hem ağlar, hem gider” tabiri bu gecedeki ağlamadan dolayı söylenmiştir.

Perşembe günü kız evine gelin almaya gelinirdi. Gelinin herkese gösterilmemesine çok dikkat edilirdi. Kızın annesi, yakınları evin avlusunda gelin kapıya varmadan bozuk paraları atarlar, çoluk çocuk da büyük bir zevkle bunları kapışırdı. Kız, oğlan evine gelince kapıdan içeri girmez, kayınbaba ve kayınvalide hallerine göre hediyeler verir, bir hayvan kesip üstünden gelin atlatılır (bu daha çok koç olurdu) sonra girerdi. Bu sırada oğlan evinde davullar çalınır, kazanlar kaynardı. Düğün evi herkese açıktı. Karnı aç olan kaynayan kazanlardaki nohuttan, pilavdan, zerde tatlısından ve diğer yemeklerden bol bol yerdi.

Perşembe günü akşamı oğlan evinde yemek için ekseri yaşlıların davet edildiği sofra kurulurdu. Yemekten sonra beraberce mahallenin camisine gidilir, yatsı namazı kılınırdı. Yatsıdan sonra topluca damad evine gelinir, şerbetler içilir, mahalle camisinin imamı veya ehil olan başka biri tarafından Kuran-ı kerim okunarak hazır bulunanlarla birlikte damada tövbe istiğfar ettirilip dini nikahları yapılır, dua okunduktan sonra, bazı yaşlılar damadın sırtına ikaz mahiyetinde vururlar ve gelinin odasına gönderirlerdi. Damad önce iki rekat namaz kılar, geçimlerinin iyi, çocuklarının salih olması için dua ederdi. Gelinin açılmayan duvağını açabilmek için yüz görümlüğü tabir edilen hediyeler verilirdi. Sıra tatlı yemeye gelirdi.

Cuma günü gelin görmeye gelmek bazı yerlerde adet olmuştu. Damat camiye Cuma kılmaya gider. Öğleden sonra gelenler de gelini görürdü. Pazar günü evliliğin tatlı geçmesi için kız evinden bir tepsi baklava gelirdi. Pazartesi günü kız evi, damadı el öpmek için yemeğe davet ederdi. ailece gidilir, yemekler yendikten sonra dönülürdü.

Saraydaki, konaklardaki düğünler ise günlerce sürerdi. Fakir fukara için buraları bayram yeri gibi olur, karınlarını doyururlardı. Zamanla bırakılan örf ve adetler, Özellikle şehirlerde bugün eski düğünlerin unutulmasına sebeb oldu. Anadolu’nun bazı yerlerinde kısmen eski düğünlere benzer düğünler yapılırsa da, genellikle eski yeni karışık, düğünler olmaktadır. Bugün toplumun yaşayış tarzı değişmiş olduğundan şehirlerde düğünler yeni bir hal almıştır. Bazı yerlerde hiç düğün yapılmamakta, yapılanlarda ise ailelerin durumlarına göre evde, salonlarda kadın erkek bir arada eğlenilmektedir.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
bloom22 - avatarı
bloom22
Kayıtlı Üye
21 Mart 2013       Mesaj #10
bloom22 - avatarı
Kayıtlı Üye
Köyde Düğün:
Bütün bu hazırlıklardan sonra düğün, oğlan evinde başlar. Köy düğünü, sabah güneşin doğmasından sonra bayrağın evin en yüksek bir yerine asılmasıyla başlar, bu bayrak düğün bitene kadar buradan indirilmez. Kız evine giderken başka bir bayrakla gidilir. Düğünlerimizde genellikle oyun havaları zurna ve davulla çalınır. Ayrıca sazın bulunduğu ortamlar da yok değildir. Oynanan bütün oyunlar genellikle bu iki müzik aletiyle birlikte olur.


Sabah çalmaya başlayan davulcu ve zurnacı düğün kahyası tarafından kahvaltıya davet edilir ve burada onlara bahşiş verilir. Kahvaltıdan sonra düğün tekrar başlar. Köyümüzde düğünlerde oynanan oyunlar: Sivas halayı, dik halay, paso, hoşbilezik, Kürt halayı, Sivas ağırlaması, üç ayak, semah, akçik, madımak, sumsuk, daraley vb.


Oğlan evinden kız evine salıkçı (haberci) gönderilir. Salıkçı kız evine düğünün başladığını bildirir ve özel istekleri iletir. Bunun yanında salıkçı kız evine içinde bazı yiyeceklerin bulunduğu bir heybe götürülür.
Ancak salıkçının kız evine çok dikkatli gitmesi gerekir. Çünkü yakalanması ve heybeyi kaptırması durumunda salıkçıya cezalar verilmektedir. Mesela salıkçının sırtına binilerek gezdirilir, ayrıca kız evinde de salıkçıya iş yaptırılır ( ahırların temizlenmesi gibi ).


Oğlan evinde ise koyunlar kesilir ve yemekler yapılır. Düğün törenleri içinde oldukça yaygın olan adetlerden biri de düğün pilavıdır. Düğün pilavı genellikle etli bulgur biçimindedir. Düğün pilavının yapılması oldukça dikkat gerektirir. Bu pilav tecrübeli biri tarafından hazırlanır. Çünkü düğüne katılan herkese yetecek miktarda lezzetli pilav hazırlamak oldukça zor bir iştir. Genellikle köyümüzde bu işten sorumlu ehil insanlar vardır. Düğün pilavı yapılırken; bulgur ve etin dengeli olmasına, yağı ve tuzunun yeterli olmasına dikkat edilir. Yemekten sonra içki masaları kurulur ve herkes eğlenir. Genellikle rakı, bira meşrubat ikram edilir. Akşama kadar halaylar çekilir ve düğün şenlenir. Düğün başlangıcından gerdek gecesine kadar oğlan müsayibinin (sağdıç) evinde kalır.


II. Gün
İkinci gün düğün alayı kız evine gider. Kızın evine düğün alayı yaklaştığı zaman kız tarafından bazı geçler düğün alayının önüne ip tutarlar. Buradaki amaç ayak bastı parası ( toprak bastı ) almaktır. Gençlerden birisi sözcü seçilir. Bu sözcü oğlan tarafının düğündüğün alayı kız evinin önüne gelir. Oğlan tarafının bayraktarı bayrağı evin çatısına asmak için bekler. Bu arada kız tarafından bir kişi evin kapısını kilitleyerek düğün alayını içeri sokmaz. Oğlan tarafının düğün kahyası kapıyı kilitleyen kişinin gönlünü razı ederek kapının açılmasını sağlar. kahyasından haklarını ister. Bundan sonra sıkı bir pazarlık başlar, genelde ya içki verilir ya da para verilir. Gençleri razı etmek önemlidir. Bundan sonra


Eğer düğün alayı başka köyden gelmişse köydekiler onları imece usulü ile ağırlar. Herkes evine bir misafir ***ürür. Öncelikle kız evinde misafirlere etli bulgur pilavı ikram edilir. Bu arada yemekten önce kız evinin önünde çalan davul ve zurnacıyı susturmak için kız tarafının düğün kahyası onlara bahşiş verir. Sıra bayraktarın hakkını vermeye gelir. Bayraktara da para ya da bir hediye verilerek bayrağı evin çatısına asması istenir. Bayrağın düğünlerde çok büyük bir önemi vardır. Çünkü bayrağı insanlar namusları olarak görürler. Bundan dolayı bayraktarın bayrağı kaptırmaması çok önemlidir.


Daha sonra düğüncüler akşama kadar eğlenir ve halay çekerler. Akşam kıza kına yakılır. Bu kınaya kapış kınası denir. Kapış kınasını baş düğüşü yönlendirir. Kına genellikle genç kızlar tarafından hazırlanır ve hazırlanırken maniler söylenir. Kına genelde evin geniş olan yerinde yoksa dışarıda açık alanda yakılır. Kız, kınaya ya ablası ya da baş düğüşü tarafından hazırlanır. Kız orta bir yerde iskemleye (sandalye) oturtulur ve başına renkli pullu puşu örtülür. Geniş bir tabağa konulan kınanın üstüne mumlar yakılır. Kınayı yakacak olan kızlar gelinin etrafında bir halka oluşturarak bu kına tabağını dolaştırırlar. Bu işlem davul zurna eşliğinde üç kere tekrarlanır. Bu sırada kına elden ele geçerek hem maniler söylenir hem de oyunlar oynanır. Daha sonra kına tabağı baş düğüşüye verilerek kınayı yakması istenir. Gelin kınanın yakılması için elini açmaz. Bunun anlamı gelinin hediye beklemesidir. Oğlan tarafından birisi kızın avucuna para ya da altın koyar.

Kına yakma işi bittikten sonra baş düğüşü kızı oyuna kaldırır. Kınayla birlikte üç kere halay çekilir. Daha sonra kız oyundan çıkarılır. Arta kalan kına baş düğüşü tarafından gelen misafirlere dağıtılır. Burada genellikle kınayı bekar kızlar ve bekar erkekler alır. Bunu bahtlarının açılması için uğur sayarlar. Kapış kınası denmesi de buradan gelir. Daha sonra oğlan evinden gelen kuruyemiş de misafirlere dağıtılır. Kuruyemiş de bolluğu ve bereketi simgeler. Akşam geç saatlere kadar eğlenilir ve daha sonra köylüler gelen misafirleri evlerine götürülür,misafir ederler.
Davul zurna, dışarıda geleneksel olarak ağıt havaları ve gelin çıkartma çalar. Burada gelinin ağlaması beklenmektedir. Her ne kadar düğün bir insanın yaşamında en mutlu anlarından biri olsa da bu aynı zamanda bir hüzün anıdır, çünkü kız başka bir aileye gelin olarak gitmektedir. Eskiden yaygın olarak gelin kız evinden çıkarıldıktan sonra oğlan evine atla götürülürdü. Kapının önünde gelinin atı hazır beklemektedir. Atın başını oğlanın sağdıcı ( müsayip kardeşi ) tutmaktadır. Çünkü gelin oğlan evine sağdıç tarafından götürülecektir. Gelin ata kardeşi tarafından bindirilir. Düğün alayı bundan sonra yola çıkar.
Sonunda düğün alayı oğlan evine gelir. Bayraktar kız evine götürdüğü ve dönüşte geri getirdiği bayrağı, oğlan evinde düğün süresince asılı duran bayrağın yanına asar. Davul zurna eşliğinde halaylar çekilir.
Hayat fırtına demek değil, fırtınanın altında dans öğrenmektir.

Benzer Konular

3 Kasım 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
24 Mayıs 2011 / Misafir Cevaplanmış
5 Aralık 2012 / baran892 Soru-Cevap