Arama

Bir gazi ile yapılmış röportaj var mı?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 2 Ocak 2013 Gösterim: 4.991 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Aralık 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ya bana acill bir gazi ile yapılan ropörtaj lazım
EN İYİ CEVABI ener verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ya bana acill bir gazi ile yapılan ropörtaj lazım

Pakistan"ın başkenti İslamabad"da ordunun düzenlediği Lâl Mescidi"nin yankıları devam ediyor. Dünya basını Lâl Mescidi ile Pakistan hükümeti arasındaki asıl nedeni araştırmayı sürdürüyor. Pakistanlı ünlü gazeteci Hoşnud Ali Han"ın ordu tarafından öldürülen Lâl Camii imamlarından Abdürreşid Gazi ile yaptığı son röportaj, olayların aydınlatılmasına büyük katkı sağlayacak nitelikte.
Düny Bülteni'nin ele geçirdiği görüntüler ve içerikleri Pakistan TV One televizyonunda belgesel olarak yayınlacaktı. TV One'dan Hoşnud Ali Han'ın hazırladığı belgesel hükümetin baskıları sonucu Pakistan'da gösterime giremedi.
Sponsorlu Bağlantılar
Pakistan"da 10 binlerce öğrencinin eğitim gördüğü Lal Mescid"e hükümetin kanlı bir şekilde baskın düzenlediği anda içerde ülkenin önde gelen televizyonlarından Kanal 1 çekim yapıyordu.
Ali Han"ın Abdürreşid Gazi ile röportaj yaptığı esnada başlayan çatışmalar bir hafta sonra Gazi"nin öldürülmesi ile son buluyor. Bu video görüntüleri Pakistan hükümetinin baskın sırasında nasıl bir yönteme başvurduğunu gözler önünü seriyor. Pakistan hükümeti bu görüntülerden önce çatışmaların Lâl Mescidi"ndeki öğrenciler tarafından başlatıldığını iddia etmişti. Ancak bu görüntüler de gösteriyor ki, Gazi kendisi ile röportaj yapıldığı bir esnada Pakistan ordusunun saldırısına uğruyor.
Pakistanlı gazeteci Ali Han, 3 Temmuz sabahı İslamabad"da her şey normal görünse de Lâl Mescidi etrafındaki askeri hareketliliğin gözünden kaçmadığını söylüyor. Gün ortasında Pakistan ordusunun saldırısı ile olaylar patlak veriyor.
Aşağıda cami imamlarından Abdürreşid Gazi ile Pakistan"daki olayların iç yüzünü ortaya koyan son röportajını okuyacaksınız:
Khushnood Ali Khan: Şu anda Lâl Mescidi idaresi ile hükümet iki karşıt güç olarak karşı karşıya bulunmakta. Dışarıda Hükümet adına asker ve özel tim silahlanmış, içerde sizin talebeler beklemekte. Bu durumda eğer çatışma olursa siz haklı olduğunuz düşünüyor musunuz? Aslında hükümet bir çatışma yaşanmayacağına dair açıklamada bulundu. Ne derseniz?
Abdürreşid Gazi: Hükümetin buraya neden askeri gönderip bizi kuşatmaya aldığını bilmiyoruz. Hatta biz hükümetle oturduk ve anlaşmayı vardık. Öyle ki ülkemize zarar veren her hangi (gayri İslami) fiil olursa tespit edip hükümete haber verecektik ve onlar da gerekeni yapacaktı. Bu konuda anlaştıktan sonra mescidin etrafını asker ve tim yığmalarına bir anlam vermiş değiliz. Ben yetkilileri aradım ve olup bitenleri sordum. Neden caminin etrafını sardınız. Eğer böyle yaparsanız asker ve öğrencileri karşı karşıya getirmiş olacaksınız. Bu da hoş olmayan sonuçlar doğurur. Bu yüzden olayları abartmaya gerek yok dedim. Ama yetkililer bana hep gerçek dışı beyanlarda bulundu. Hükümet de tamam hiçbir sorun yok. Biz anlaşmaya varmışız sizinle. Bunları ısrarla vurguladılar. Ben zaten buraya asker getirilmesine hiçbir anlam veremiyorum ve neden gerek duyulduğunu da bilmiyorum.
Bence hükümet kendisi kaos ortamı üretmeye çalışıyor. Bu tutumuyla tahrik edici politikalar izliyor. Ayrıca siz de biliyorsanız ki, Sayın Müşerref geçenlerde medyadan ölen insanların cesetlerinin gösterilmemesini özellikle rica etti Bunu neden söylediğini de bilmiyorum. Eğer buraya saldırı planlıyor ve bizi öldürmek istiyorsa bilmem. Ancak kendisi Lâl Mescid"deki öğrencilerin terörist olduğuna inanıyorsa neden cesetlerini göstermekten çekiniyor o halde. Eğer onların ülkeye zarar veren insanlar olduğuna inanıyorsa neden böyle bir karar alsın. Bu öğrenciler terörist ise o zaman cesetleri gösterilmekten çekinilmesin. Herkese ibretlik olsun o cesetler. Ama kendisi de bunu yapmaktan çekinmektedir. Çünkü o da biliyor ki, bu öğrenciler terörist değildir.
Bilirseniz ki, insan eğer yanlış iş yaparsa onu gizlemek ister: Tıpkı hırsızlık yapan gizlenmek ister, başkasının namusa el uzatan gizlenmek ister ve onun gibi... Eğer hak yolda iseniz yaptıklarınızdan asla çekinmezsiniz. Bilâkis onu haykırmak istersiniz.
Eğer bize soracak olursanız biz kendimizi haklı görüyoruz. Biz Pakistan için İslam"dan söz ediyorsak, acaba bu yanlış mı? Pakistan"ın kurtuluşu İslami bir devlete oluşturmak için değil miydi? Bizim anayasamızda tüm işlemler İslama göre yapılacak denmiyor mu? Eğer yanlış söylüyorsam lütfen söyleyin? Biz yasaların uygulanmasını istiyoruz sadece.


- Hakkınızda bazı davalar var. Ama hükümet sessiz kalıyor. Bazılarına göre bu sessizlik size destek anlamına geliyor. Buna ne diyorsunuz?

Aslında bu desteklemek kelimesi yanlış, davalar varsa da onun doğru olup olmadığı ayrı soru. Eğer Hükümet davaları açıp da suskun ise demek ki gündem gereği farklı strateji yürütmek istemektedir.
-
Siz bugün kadar yaptığınız tüm işlerde Pakistan"ın yararına çalıştınız. Hep Pakistan"ın saygınlığını kazanması için didindiniz. Ama son günlerde İslamabad"daki Çinli kadınların yönettiği Masaj Merkezine yönelik tepki sizce Pakistan ve Çin dostluğunu etkilemez mi?
Bu tamamen bir tesadüftür. Bunun gibi birkaç işletme daha tespit edildi. Bu tür masaj merkezleri bizim gençleri yoldan çıkarıyor. Bir umumhane gibi çalıştırılıyor buralar. Bunu herkes biliyor. Bu tür şeyler yapıcı değildir.
- İkincisi ise, siz Çin ve Pakistan dostluğundan söz ettiniz. Ben size bunun cevabı olarak sorayım, sizin evinize gelip giden dostunuz olursa ve evinize gelip sizin çocuklarınıza kendisi ve toplum için zararlı faaliyetlere (Fuhuş, uyuşturucu, hırsızlık) katılmasını sağlarsa siz acaba engel olur musunuz?
Tabi ki olursunuz dostluğun sınırları vardır. O sınırlar içerisinde kalarak karşılıklı menfaat ile ilerlersiniz. Aynı şekilde ülkelerin dostluğu da aynıdır. Bazı sınırları aşmamak gerekir. İkinci bir örnek vereyim. Biz bazı Avrupa ülkelerine gidiyoruz. Bu ülkelerde yere tükürmek yasaktır ve siz "biz nasıl olsa dostuz yere istediğimiz gibi tükürürüz" diyebilir misiniz? Kısacası kanun ve sınırları korumak şartıyla dostluk devam eder.

- Bugün Muttahida Majlis-i Amal"ın lideri Chaudry Shujaat Hüseyin bir açıklamasında "Ben Lal Mescid"in yönetim ile anlaşacaktım ve sorun yoktu ama Hükümet yönetimi bunu engelledi" dedi. Sizce kimdir bu anlaşmayı engelleyenler. Bu konuda bir açıklama yapabilir misiniz?
En son Chaudry Shujaat ile görüştüğümüzde her şeyi hal etmiştik. Çözmüştük. Ama ikinci gün aradı ve kendisinin söylediklerini inkâr ederek şunları ilave etti benim ellimde değil baskıdan dolayı olamıyor. Ama kimin, nasıl bir baskı uyguladığını söylemedi. Kendisi belediyeyi öne sürdü. Bence kesinlikle belediye değil başka yerlerden baskı almıştır.
- Geçenlerde Sayın Müşerref, bir üniversitede konuşma sırasında dedi ki: "Abdurreşid"in konuşmaları ve açıklamaları Pakistan"ın Afgan sınır eyaletindeki kabilelerin liderlerinin konuşmasına benzemektedir" yani sizi bir taraftan o bölgeler desteklemektedir doğru mu?
Bizim onlarla hiçbir bağlantımız yok. Olmadığı için onlarla herhangi bir konu ya da plan paylaşımız da olmamıştır. Ancak şurası bir gerçek ki onlar da bizim gibi kendi ülkelerinde İslam için çalışıyorlar. Zaten Pakistan İslam Cumhuriyeti olarak geçmiyor mu? Sadece biz değil, bütün Pakistan halkı İslam"ın uygulanmasını istemektedir.
- Allah korusun, eğer yarın herhangi bir çatışma başlarsa ve Camideki gençler çocuklar şehit olursa, ne olur, acaba bunların olmaması için sizce şu anda herhangi bir çıkış yolu var mı? [COLOR=Black]
Tabi ki var. Ne mi? Oturup konuşmak, karşılıklı esnek olmak gerekiyor. Bizim ülke yöneticileri maalesef gidip Müslüman olmayanlar ile masaya oturur, ancak kardeşleriyle görüşmeye razı değil. Bunu neden yapıyorlar hâlâ anlamış değilim.
- Peki, ne olacak, bu süreç nasıl işleyecek ve bu süreci neler takip edecek?



Biz görüşmeyi iki aşamayı yaydık.
1) Yıkılan cami ve medreselerin tamiri edilmesi
2) Ülkemize askıdan duran İslami yasaları hayata geçirmektir.
Tabii ki, bu bir günde olacak iş değildir. Oturulacak karşılıklı tartışılacak. Ama buna bir şekilde bir yerden başlanmalı sadece konuşmaktan bunu gerçekleştiremeyiz.

- Şu andaki sorunları azaltmak veya çözmek için medyaya ve Pakistan halkına düşen görevler nelerdir?
Medya ve halk diye ayrımda bulunmak bize göre doğru değil. Hepimiz bu ülkede yaşayan halkız ve kendi payımıza düşen görevleri yapmaktayız. Aslında bu sorun Lâl Mescidi sorunu değildir. Bu sorun benim ya da sizin sorununuz da değildir. Bu sorun Pakistan"da yaşayan herkesin sorunudur. Sorarım size, siz istemez misiniz ki Pakistan"da huzur olsun, insaf olsun. Siz istemez misiniz ki insanlar temel ihtiyaçlarına sahip olsun. Sokakta yatan fakir insanlar karınlarını doyuracak imkân bulsun. Ülkede birkaç kişilik elit kesimden oluşmasın. Tabii ki istersiniz...
Ne yapmamız gerekir. Oturup konuşalım. Fikirler varsa bunu gerçekleştirmek için ortaya atalım tartışalım ve ortak bir nokta bulup yolumuza devam edelim.
Neden biz kavga edelim ki, eğer istediklerimiz aynı ise neden biz bir birimize zarar verelim, neden biz insanları korkutalım. Eğer oturup konuşmazsak çözüm bulmazsak ne olur. Ben size ilginç şey söyleyeyim. O da şu; önce kavga olur, insanlarımız zarar görür, Ülkemiz zarar görür, kan akar ama sonunda bu bittikten sonra gene oturulacak. Eğer gene oturup yol aranacaksa ve yol bulunacaksa neden bunlar hepsi olsun neden bu zararlara göz yumalım.


- Sizin medresenizde okuyan kızlar gösteri gerçekleştirdi? Bazı olumsuz durumlar ortaya çıktı. Peki, bu İslam dışı durumları siz mi, düzeltecekseniz?
Bu konu çok dikkat çekicidir. Eğer çağdaşlık adına 50 Bayan caddede yürürse medya onlara yer verir. Devlet yetkililerle görüşür. Derhal sorunlarını çözümü için kızıl kıyamet kopar. Ancak yürüyenler medreseli kızlar olunca kimse kaale bile almıyor. 6 bin kız öğrenci yürüdü. Kimse dikkate almadığı gibi, hükümet sorunlarını dinlemeden üzerlerine polisi saldırttı.

Bu da doğal olarak gerginlik üretir. 50 kişi dikkate alınıp sorunları dinleniyor da, neden 6 bin kişinin tepkisi dikkate alınmıyor. Bu durumda bir gariplik yok mu? Yoksa bu 6 bin kişi, bu toplumun bir parçası değil mi?
Kaldı ki, tüm İslam dışı faaliyetlere biz mi düzelteceğiz? Tabii ki hayır, bu bir günlük iş değil. Tek başına yapacak işte değil. Bunun için adımlar atılmalı çalışılmalı tabi ki zamana yayılarak ama bir yerden başlanması gerek.

- Amerika"da veya dünyanın herhangi bir yerinde bir olay olduğu zaman hemen Müslümanlar suçlanıyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?.
Elbette bu tüm olup bitenler bir planın parçasıdır. Örneğin, İngiltere"nin Salman Rüştü"ye Sir unvanı vermesi ne kadar doğru? Siz de bilirsiniz ki yerel bir üniversite bile bir plaket verirken yüz kere düşünür acaba plaket alacak kişi bunu hak ediyor mu? Acaba biri karşı çıkabilir mi? Ve bunun gibi tüm sorular aylarca kurumlar arası yazışmalar süreç yaşanır ama demek ki Salman Rüştü"ye verilen isimde araştırmalardan sonra verilmiş olmalı bir sürecin sonunda, Müslüman dünyasında doğacak tepkiler de hesaplanmış olmalı ve daha diğer detaylar...
Ama buna rağmen Müslüman"ın gururunu incitmek için bu adım atıldı. Zaten Müslümanları incitmeye de devam etmektedir. Ama maalesef bu kadar hassasiyet içeren konu karşısında bile gerekli tepki ve cevap veremiyoruz.
Bu röportajın ardından Lâl Mescidine saldırı başlıyor....

Kaynak: Dünya Bülteni

ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
13 Aralık 2010       Mesaj #2
ener - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ya bana acill bir gazi ile yapılan ropörtaj lazım

Pakistan"ın başkenti İslamabad"da ordunun düzenlediği Lâl Mescidi"nin yankıları devam ediyor. Dünya basını Lâl Mescidi ile Pakistan hükümeti arasındaki asıl nedeni araştırmayı sürdürüyor. Pakistanlı ünlü gazeteci Hoşnud Ali Han"ın ordu tarafından öldürülen Lâl Camii imamlarından Abdürreşid Gazi ile yaptığı son röportaj, olayların aydınlatılmasına büyük katkı sağlayacak nitelikte.
Düny Bülteni'nin ele geçirdiği görüntüler ve içerikleri Pakistan TV One televizyonunda belgesel olarak yayınlacaktı. TV One'dan Hoşnud Ali Han'ın hazırladığı belgesel hükümetin baskıları sonucu Pakistan'da gösterime giremedi.
Sponsorlu Bağlantılar
Pakistan"da 10 binlerce öğrencinin eğitim gördüğü Lal Mescid"e hükümetin kanlı bir şekilde baskın düzenlediği anda içerde ülkenin önde gelen televizyonlarından Kanal 1 çekim yapıyordu.
Ali Han"ın Abdürreşid Gazi ile röportaj yaptığı esnada başlayan çatışmalar bir hafta sonra Gazi"nin öldürülmesi ile son buluyor. Bu video görüntüleri Pakistan hükümetinin baskın sırasında nasıl bir yönteme başvurduğunu gözler önünü seriyor. Pakistan hükümeti bu görüntülerden önce çatışmaların Lâl Mescidi"ndeki öğrenciler tarafından başlatıldığını iddia etmişti. Ancak bu görüntüler de gösteriyor ki, Gazi kendisi ile röportaj yapıldığı bir esnada Pakistan ordusunun saldırısına uğruyor.
Pakistanlı gazeteci Ali Han, 3 Temmuz sabahı İslamabad"da her şey normal görünse de Lâl Mescidi etrafındaki askeri hareketliliğin gözünden kaçmadığını söylüyor. Gün ortasında Pakistan ordusunun saldırısı ile olaylar patlak veriyor.
Aşağıda cami imamlarından Abdürreşid Gazi ile Pakistan"daki olayların iç yüzünü ortaya koyan son röportajını okuyacaksınız:
Khushnood Ali Khan: Şu anda Lâl Mescidi idaresi ile hükümet iki karşıt güç olarak karşı karşıya bulunmakta. Dışarıda Hükümet adına asker ve özel tim silahlanmış, içerde sizin talebeler beklemekte. Bu durumda eğer çatışma olursa siz haklı olduğunuz düşünüyor musunuz? Aslında hükümet bir çatışma yaşanmayacağına dair açıklamada bulundu. Ne derseniz?
Abdürreşid Gazi: Hükümetin buraya neden askeri gönderip bizi kuşatmaya aldığını bilmiyoruz. Hatta biz hükümetle oturduk ve anlaşmayı vardık. Öyle ki ülkemize zarar veren her hangi (gayri İslami) fiil olursa tespit edip hükümete haber verecektik ve onlar da gerekeni yapacaktı. Bu konuda anlaştıktan sonra mescidin etrafını asker ve tim yığmalarına bir anlam vermiş değiliz. Ben yetkilileri aradım ve olup bitenleri sordum. Neden caminin etrafını sardınız. Eğer böyle yaparsanız asker ve öğrencileri karşı karşıya getirmiş olacaksınız. Bu da hoş olmayan sonuçlar doğurur. Bu yüzden olayları abartmaya gerek yok dedim. Ama yetkililer bana hep gerçek dışı beyanlarda bulundu. Hükümet de tamam hiçbir sorun yok. Biz anlaşmaya varmışız sizinle. Bunları ısrarla vurguladılar. Ben zaten buraya asker getirilmesine hiçbir anlam veremiyorum ve neden gerek duyulduğunu da bilmiyorum.
Bence hükümet kendisi kaos ortamı üretmeye çalışıyor. Bu tutumuyla tahrik edici politikalar izliyor. Ayrıca siz de biliyorsanız ki, Sayın Müşerref geçenlerde medyadan ölen insanların cesetlerinin gösterilmemesini özellikle rica etti Bunu neden söylediğini de bilmiyorum. Eğer buraya saldırı planlıyor ve bizi öldürmek istiyorsa bilmem. Ancak kendisi Lâl Mescid"deki öğrencilerin terörist olduğuna inanıyorsa neden cesetlerini göstermekten çekiniyor o halde. Eğer onların ülkeye zarar veren insanlar olduğuna inanıyorsa neden böyle bir karar alsın. Bu öğrenciler terörist ise o zaman cesetleri gösterilmekten çekinilmesin. Herkese ibretlik olsun o cesetler. Ama kendisi de bunu yapmaktan çekinmektedir. Çünkü o da biliyor ki, bu öğrenciler terörist değildir.
Bilirseniz ki, insan eğer yanlış iş yaparsa onu gizlemek ister: Tıpkı hırsızlık yapan gizlenmek ister, başkasının namusa el uzatan gizlenmek ister ve onun gibi... Eğer hak yolda iseniz yaptıklarınızdan asla çekinmezsiniz. Bilâkis onu haykırmak istersiniz.
Eğer bize soracak olursanız biz kendimizi haklı görüyoruz. Biz Pakistan için İslam"dan söz ediyorsak, acaba bu yanlış mı? Pakistan"ın kurtuluşu İslami bir devlete oluşturmak için değil miydi? Bizim anayasamızda tüm işlemler İslama göre yapılacak denmiyor mu? Eğer yanlış söylüyorsam lütfen söyleyin? Biz yasaların uygulanmasını istiyoruz sadece.


- Hakkınızda bazı davalar var. Ama hükümet sessiz kalıyor. Bazılarına göre bu sessizlik size destek anlamına geliyor. Buna ne diyorsunuz?

Aslında bu desteklemek kelimesi yanlış, davalar varsa da onun doğru olup olmadığı ayrı soru. Eğer Hükümet davaları açıp da suskun ise demek ki gündem gereği farklı strateji yürütmek istemektedir.
-
Siz bugün kadar yaptığınız tüm işlerde Pakistan"ın yararına çalıştınız. Hep Pakistan"ın saygınlığını kazanması için didindiniz. Ama son günlerde İslamabad"daki Çinli kadınların yönettiği Masaj Merkezine yönelik tepki sizce Pakistan ve Çin dostluğunu etkilemez mi?
Bu tamamen bir tesadüftür. Bunun gibi birkaç işletme daha tespit edildi. Bu tür masaj merkezleri bizim gençleri yoldan çıkarıyor. Bir umumhane gibi çalıştırılıyor buralar. Bunu herkes biliyor. Bu tür şeyler yapıcı değildir.
- İkincisi ise, siz Çin ve Pakistan dostluğundan söz ettiniz. Ben size bunun cevabı olarak sorayım, sizin evinize gelip giden dostunuz olursa ve evinize gelip sizin çocuklarınıza kendisi ve toplum için zararlı faaliyetlere (Fuhuş, uyuşturucu, hırsızlık) katılmasını sağlarsa siz acaba engel olur musunuz?
Tabi ki olursunuz dostluğun sınırları vardır. O sınırlar içerisinde kalarak karşılıklı menfaat ile ilerlersiniz. Aynı şekilde ülkelerin dostluğu da aynıdır. Bazı sınırları aşmamak gerekir. İkinci bir örnek vereyim. Biz bazı Avrupa ülkelerine gidiyoruz. Bu ülkelerde yere tükürmek yasaktır ve siz "biz nasıl olsa dostuz yere istediğimiz gibi tükürürüz" diyebilir misiniz? Kısacası kanun ve sınırları korumak şartıyla dostluk devam eder.

- Bugün Muttahida Majlis-i Amal"ın lideri Chaudry Shujaat Hüseyin bir açıklamasında "Ben Lal Mescid"in yönetim ile anlaşacaktım ve sorun yoktu ama Hükümet yönetimi bunu engelledi" dedi. Sizce kimdir bu anlaşmayı engelleyenler. Bu konuda bir açıklama yapabilir misiniz?
En son Chaudry Shujaat ile görüştüğümüzde her şeyi hal etmiştik. Çözmüştük. Ama ikinci gün aradı ve kendisinin söylediklerini inkâr ederek şunları ilave etti benim ellimde değil baskıdan dolayı olamıyor. Ama kimin, nasıl bir baskı uyguladığını söylemedi. Kendisi belediyeyi öne sürdü. Bence kesinlikle belediye değil başka yerlerden baskı almıştır.
- Geçenlerde Sayın Müşerref, bir üniversitede konuşma sırasında dedi ki: "Abdurreşid"in konuşmaları ve açıklamaları Pakistan"ın Afgan sınır eyaletindeki kabilelerin liderlerinin konuşmasına benzemektedir" yani sizi bir taraftan o bölgeler desteklemektedir doğru mu?
Bizim onlarla hiçbir bağlantımız yok. Olmadığı için onlarla herhangi bir konu ya da plan paylaşımız da olmamıştır. Ancak şurası bir gerçek ki onlar da bizim gibi kendi ülkelerinde İslam için çalışıyorlar. Zaten Pakistan İslam Cumhuriyeti olarak geçmiyor mu? Sadece biz değil, bütün Pakistan halkı İslam"ın uygulanmasını istemektedir.
- Allah korusun, eğer yarın herhangi bir çatışma başlarsa ve Camideki gençler çocuklar şehit olursa, ne olur, acaba bunların olmaması için sizce şu anda herhangi bir çıkış yolu var mı? [COLOR=Black]
Tabi ki var. Ne mi? Oturup konuşmak, karşılıklı esnek olmak gerekiyor. Bizim ülke yöneticileri maalesef gidip Müslüman olmayanlar ile masaya oturur, ancak kardeşleriyle görüşmeye razı değil. Bunu neden yapıyorlar hâlâ anlamış değilim.
- Peki, ne olacak, bu süreç nasıl işleyecek ve bu süreci neler takip edecek?



Biz görüşmeyi iki aşamayı yaydık.
1) Yıkılan cami ve medreselerin tamiri edilmesi
2) Ülkemize askıdan duran İslami yasaları hayata geçirmektir.
Tabii ki, bu bir günde olacak iş değildir. Oturulacak karşılıklı tartışılacak. Ama buna bir şekilde bir yerden başlanmalı sadece konuşmaktan bunu gerçekleştiremeyiz.

- Şu andaki sorunları azaltmak veya çözmek için medyaya ve Pakistan halkına düşen görevler nelerdir?
Medya ve halk diye ayrımda bulunmak bize göre doğru değil. Hepimiz bu ülkede yaşayan halkız ve kendi payımıza düşen görevleri yapmaktayız. Aslında bu sorun Lâl Mescidi sorunu değildir. Bu sorun benim ya da sizin sorununuz da değildir. Bu sorun Pakistan"da yaşayan herkesin sorunudur. Sorarım size, siz istemez misiniz ki Pakistan"da huzur olsun, insaf olsun. Siz istemez misiniz ki insanlar temel ihtiyaçlarına sahip olsun. Sokakta yatan fakir insanlar karınlarını doyuracak imkân bulsun. Ülkede birkaç kişilik elit kesimden oluşmasın. Tabii ki istersiniz...
Ne yapmamız gerekir. Oturup konuşalım. Fikirler varsa bunu gerçekleştirmek için ortaya atalım tartışalım ve ortak bir nokta bulup yolumuza devam edelim.
Neden biz kavga edelim ki, eğer istediklerimiz aynı ise neden biz bir birimize zarar verelim, neden biz insanları korkutalım. Eğer oturup konuşmazsak çözüm bulmazsak ne olur. Ben size ilginç şey söyleyeyim. O da şu; önce kavga olur, insanlarımız zarar görür, Ülkemiz zarar görür, kan akar ama sonunda bu bittikten sonra gene oturulacak. Eğer gene oturup yol aranacaksa ve yol bulunacaksa neden bunlar hepsi olsun neden bu zararlara göz yumalım.


- Sizin medresenizde okuyan kızlar gösteri gerçekleştirdi? Bazı olumsuz durumlar ortaya çıktı. Peki, bu İslam dışı durumları siz mi, düzeltecekseniz?
Bu konu çok dikkat çekicidir. Eğer çağdaşlık adına 50 Bayan caddede yürürse medya onlara yer verir. Devlet yetkililerle görüşür. Derhal sorunlarını çözümü için kızıl kıyamet kopar. Ancak yürüyenler medreseli kızlar olunca kimse kaale bile almıyor. 6 bin kız öğrenci yürüdü. Kimse dikkate almadığı gibi, hükümet sorunlarını dinlemeden üzerlerine polisi saldırttı.

Bu da doğal olarak gerginlik üretir. 50 kişi dikkate alınıp sorunları dinleniyor da, neden 6 bin kişinin tepkisi dikkate alınmıyor. Bu durumda bir gariplik yok mu? Yoksa bu 6 bin kişi, bu toplumun bir parçası değil mi?
Kaldı ki, tüm İslam dışı faaliyetlere biz mi düzelteceğiz? Tabii ki hayır, bu bir günlük iş değil. Tek başına yapacak işte değil. Bunun için adımlar atılmalı çalışılmalı tabi ki zamana yayılarak ama bir yerden başlanması gerek.

- Amerika"da veya dünyanın herhangi bir yerinde bir olay olduğu zaman hemen Müslümanlar suçlanıyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?.
Elbette bu tüm olup bitenler bir planın parçasıdır. Örneğin, İngiltere"nin Salman Rüştü"ye Sir unvanı vermesi ne kadar doğru? Siz de bilirsiniz ki yerel bir üniversite bile bir plaket verirken yüz kere düşünür acaba plaket alacak kişi bunu hak ediyor mu? Acaba biri karşı çıkabilir mi? Ve bunun gibi tüm sorular aylarca kurumlar arası yazışmalar süreç yaşanır ama demek ki Salman Rüştü"ye verilen isimde araştırmalardan sonra verilmiş olmalı bir sürecin sonunda, Müslüman dünyasında doğacak tepkiler de hesaplanmış olmalı ve daha diğer detaylar...
Ama buna rağmen Müslüman"ın gururunu incitmek için bu adım atıldı. Zaten Müslümanları incitmeye de devam etmektedir. Ama maalesef bu kadar hassasiyet içeren konu karşısında bile gerekli tepki ve cevap veremiyoruz.
Bu röportajın ardından Lâl Mescidine saldırı başlıyor....

Kaynak: Dünya Bülteni

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Aralık 2011       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bir gazi ile roportaj yaparken ne sormam lazım
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ocak 2013       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
cok acele roportaj

Benzer Konular

31 Mart 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
12 Nisan 2016 / Misafir Soru-Cevap
28 Eylül 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
9 Aralık 2008 / Ziyaretçi Soru-Cevap