Sorunuzu esasında eskiden eğitim öğretim nasıldı diye sormanız daha uygun olurdu eğer site yönetimi uygun görürse bu şekilde cevaplayacağım zaten bu daha açıklayıcı olacaktır bir öğretmen olarak bu şeklide düşünüyorum...
Cumhuriyet Türkiye’si 1923’te toplanan I. Heyet-i İlmiye’de (Eğitim Kurulu) eğitim ilk kez bütünüyle ele alınarak, planlı bir eğitim sistemi kurma çalışmaları başladı. Bu çalışmalar daha sonra 1924 ve 1926’da toplanan 2. ve 3. eğitim kurullarıyla sürdürüldü. Atatürk, çağdaş Türkiye’nin laik eğitime dayandırılması gerektiğine inanıyordu. İlköğretimin yaygınlaştırılması ve her çocuğun parasız okuması için yasa 1913’te çıkarılmıştı; ama bunun uygulanması kolay olmadı.
Cumhuriyet dönemi eğitiminin düzenlenmesinde, 1924’te yürürlüğe giren Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun (öğretimin birleştirilmesi yasası) önemli bir yeri vardır. Bu yasaya göre bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. Ulusal ve laik bir eğitim sistemi benimsenerek, eski dinci yapı terk edildi. Medreseler kapatılarak, din işleri devlet örgütü içinde yer alan bir kuruluş yoluyla yürütülmeye başlandı. 1926’da ilk kez kız ve erkek çocukların birlikte eğitim gördüğü karma okullar açıldı.
1928’de Arap alfabesi yerine Latin harfleri kabul edildi. 1930-40 arası, eğitimin toplumsal gelişme ile birlikte ele alındığı bir dönem oldu. Açılan Millet Mektepleri’ne 15-45 yaş arasındaki tüm yurttaşların gitmesi zorunluluğu getirildi. 1933’te Milli Eğitim Şurası oluşturuldu. Eğitim sisteminin düzenlenmesi ve çağın gereğine uygun biçimde yenileştirilmesi çalışmalarını sürdüren şuralar I988’e kadar 14 kez toplandı.
1933’te tüm din dersleri okul programlarından çıkarıldı. Ne var ki, bu dersler 1949’da ilköğretim, 1956’da ortaöğretim programlarına seçmeli ders olarak yeniden kondu. 1982’ye kadar “seçmeli” olan din kültürü ve ahlak dersi, 1982 Anayasası’yla ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasına girdi. Bunun yanı sıra bugün Türkiye’ de din eğitimi imam hatip okulları, Kuran kursları. Yüksek İslam Enstitüsü ve İlahiyat Fakülltesi’nde verilmektedir. Ortaöğretimde din eğitimi görenler üniversitelere girebildikleri için bu eğitim artık yalnızca din görevlileri yetiştiren bir meslek eğitimi olmaktan çıkmıştır.
1933’te Darülfünun (üniversite) bir yasa ile kaldırılarak İstanbul Üniversitesi kuruldu. Tam bu sırada Hitler faşizminin baskısı yüzünden Almanya’dan ayrılmak zorunda kalan bazı Musevi kökenli ya da ilerici bilim adamları Türkiye’ye geldi. II. Dünya Savaşı sonrasına kadar Türkiye’de kalan bu profesörler, İstanbul ve Ankara’daki üniversitelerimizde görev aldılar ve Türkiye’de yükseköğretim sisteminin oluşumuna katkıda bulundular.
1946’da yürürlüğe giren Üniversiteler Kanunu köklü bir değişimin başlangıcı oldu. Üniversiteler bilimsel ve idari özerkliği (kendi kendini yönetme yetkisi) olan kuruluşlar durumuna geldi. Bu yasa ile birlikte kurulan Üniversitelerarası Kurul’un görevi, yalnızca üniversitelerarası işbirliğini sağlamak ve ortak sorunların çözülmesine yardımcı olmaktı. 1961 Anayasası ile üniversitelere daha geniş bilimsel ve idari özerklik tanındı. 1981″de ise Milli Güvenlik Konseyi tarafından yeni bir yükseköğretim yasası çıkarıldı. Bu yasayla kurulan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), Türkiye’de yükseköğretimi düzenleyen, üniversitelerin bilimsel ve idari çalışmalarını denetleyerek yön veren tek kuruluş oldu.Atatürk döneminde meslek eğitimi vermek için sanat enstitüleri, ticaret, teknik ve teknik öğretmen okulları açıldı.
Köylerde okuma yazmanın yaygınlaştırılması ve köye uygun bir eğitim sisteminin bulunması için çalışmalar yapıldı. Köy okulunun öteki okullardan farklı olarak üretici bir birim olması, bu okullardan çıkan öğrencilerin köyün gereksinmelerini karşılayacak bir donanıma sahip olmaları gerektiği savıyla 1942’de köy enstitülerinin kurulmasına geçildi. Başarıyla uygulanan bu proje sonucu binalarını enstitü öğrencilerinin yaptığı 21 okul kuruldu. 1946’dan sonra bu enstitüler öğretmen okullarına dönüştürüldü
Türkiye’de Eğitim Sistemi
Ülkemizdeki eğitim sistemi örgün ve yaygın eğitim olarak iki ana bölümden oluşur. Örgün eğitim okulöncesi eğitimi, temel eğitimi, ortaöğretimi ve yükseköğretimi içerir. Yaygın eğitim, çeşitli yaş grupları için okul dışında sürdürülen her türlü eğitim etkinlikleridir.
Okulöncesi eğitim ilköğrenim çağına gelmemiş çocukların eğitimini kapsar. Bu eğitim isteğe bağlıdır (bak. anaokulu). Temel eğitim 7-14 yaşlarındaki çocukların eğitimini kapsar. Beş yıllık zorunlu ilkokul ile zorunlu olmayan üç yıllık ortaokul eğitiminden oluşur. Temel eğitimde amaç, gerekli temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlıkların kazandırılmasıdır. Çocuklar bu dönemde kendi ilgi ve becerileri yönünde bir üst öğrenime hazırlanırlar. Ortaöğretim en az üç yıllık öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsar. İlkokulu bitiren her öğrenci isterse ortaöğretime devam eder. Ortaöğretimde amaç öğrencileri ilgi ve becerileri doğrultusunda yükseköğretime ya da bir meslek seçmeye hazırlamaktır. Lise düzeyindeki mesleki ve teknikokullar ise öğrenciyi yalnızca mesleğe hazırlar.
Yükseköğretim, ortaöğretime dayalı en az iki yıllık yükseköğretim veren eğitim kurumlarının tümünü kapsar. Yükseköğretimin amacı genç kuşakları ilgi ve becerileri doğrultusunda meslek elemanı olarak yetiştirmektir. Paralı olan yükseköğretim kurumlarına giriş iki basamaklı merkezi bir yerleştirme sınavı ile olmaktadır. Birinci basamağı kazananlar isterlerse iki yıllık ön lisans bölümlerine kayıt yaptırabilir, ayrıca ikinci basamak sınavına katılma hakkını da kazanırlar. Öğrenciler ikinci basamakta kendi seçim ve puanlarına göre fakültelere yerleştirilirler. Üniversitelerde öğrenim gören öğrenciler yetenekleri doğrultusunda ve sınav yoluyla bir yükseköğretim kurumundan öbürüne geçebilirler.
Yaygın eğitim, örgün eğitimin herhangi bir okulunu tamamlamamış, bırakmış ya da bitirmiş tüm yurttaşlara açıktır. Genel ve mesleki-teknik olmak üzere iki ana bölümden oluşur. Yaygın eğitim, örgün eğitimle bir bütünlük sağlayacak biçimde ekonomik gelişmenin gerektirdiği insanları yetiştirmeyi amaçlar.
Son düzenleyen perlina; 1 Aralık 2016 16:13
Sebep: Paragraf aralıkları.Bozuk kelime düzeni ve sayfa düzeni.