Arama

Nörotransmiter çeşitleri nelerdir?

Güncelleme: 24 Kasım 2011 Gösterim: 2.578 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Kasım 2011       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu nörotransmittera ve çeşitlerine bir kaynak verebilir misiniz? Ödeve kaynak kısmı yapmam gerekiyor da.
Sponsorlu Bağlantılar
_DArK_BLacK_ - avatarı
_DArK_BLacK_
Ziyaretçi
24 Kasım 2011       Mesaj #2
_DArK_BLacK_ - avatarı
Ziyaretçi
Nörotransmitter Maddeler Nörotransmitter iki sinir hücresi arasındaki bağlantıyı sağlayan kimyasal bir maddedir. Daha basit bir anlatımla nörotransmitterleri iki sinir hücresi arasında bilgi alışverişini sağlayan ulaklar olduğu söylenebilir. Bu ulakların işlevleri sayesinde beyinde bulunan milyarlarca sinir hücreleri saniyenin binde birinden daha kısa bir sürede birbirleriyle etkileşimde bulunabilirler.
Bir ismi hatırlamak, bir cümleyi ezberlemek, bir bedensel hareket yapmak, bir duygu yaşamak ve daha binlerce ruhsal ve bedensel işlev beyin içindeki ve dışındaki bölgelere bu kimyasal maddeler aracılığıyla iletilir ve işlem tamamlanır.
Sponsorlu Bağlantılar
Nörotransmittter maddelerinin azalması veya çoğalması bu işlevlerin aksamasına neden olabilir. Başta serotonin adı verilen madde olmak üzere henüz yapısı tam olarak aydınlatılamamış olan binlerce madde nörotransmitter olarak görev yapmaktadır.
Günümüzde çeşitli ruhsal hastalıkların tedavisinde nörotransmitter dengesini sağlamaya yönelik ilaçlar başarıyla kullanılabilmekte ve her geçen yıl bu ilaçlara yenileri eklenmektedir.
ASETİLKOLİN (Ach)
Asetilkolin hafıza ile ilgili diğer beyin kimyasalıdır.Alzheimer hastalığının tedavisinde özellikle başlangıç Alzheimer’da çok yararlı olan bazı ilaçlar beyinde asetilkolin miktarını arttıran ilaçlardır.Çocuklardaki öğrenme güçlüklerinde zihinsel işlevi arttırmak için beyin asetilkolin miktarını arttıran ilaçlar araştırmaları ciddi ilgi alanları oluşturmuştur.
Sinir-kas kavşağında, santral sinir sisteminde bulunan bir nörotransmitter maddedir.
Merkezi sinir sisteminde asetilkolin salgılayan nöronların aşırı aktivitesi sonucu parkinson hastalığı gelişir.
Hücre zarının kalsiyum geçirgenliğini değiştirerek etki eder.
Merkezi sinir sisteminden çıkan bir uyarının sinir boyunca ilerledikten sonra geldiği sinir-kas kavşağında; sinirden kasa taşınmasını sağlar. motor son plakta yer alan sinaptik keseciklerde bulunan asetilkolin molekülleri; sinirsel uyarının gelmesiyle aralığına dökülür. buradan ulaştıkları postsinaptik membranda kolinerjik reseptörlere tutunarak kas kasılmasının şekillenmesini sağlar.
SEROTONİN
Serotonin, depresyon belirtileriyle ilişkisi bulunmuş bir nörotransmitterdir. Serotonin uykuyu, aaaaüel enerjiyi, ruh halini, ani ve aşırı istekleri ve iştahı düzenler. Düşük serotonin miktarı, sinirli, huzursuz ve depresif ruh hallerine yol açabilir. Vücuttaki serotonin miktarını arttırmanın yollarından birisi, şeker ve karbonhidrat açısından zengin yiyecekler yemektir. Bu şekilde beyin kimyamızı değiştirme çabamız ne yazık ki kısa ömürlü olacaktır. Dolayısıyla kendimizi iyi hissetmeye devam edebilmek için, durmadan ve daha fazla yememiz gerekir.
Serotonin miktarının yeterli seviyede olması ayrıca ani ve aşırı isteklerin kontrolünü de sağlayarak, kişinin yemeden önce düşünebilmesine de yardımcı olacaktır.
Beyinde serotonin kimyasalı salındığında kan damarları kasılarak daralır; serotonin düzeyi düştükçe genişler.
Migren atağından önce vücuttaki serotonin düzeyi yüksek olmakta, atak geçtikten sonra da düşmektedir.
Açlık, yorgunluk, stres, yemek, ışık ve ilaçlar gibi faktörlerin tamamı insan vücudundaki serotonin düzeyini etkilemektedir. Stres ve düşük kan şekeri serotonin düzeyini düşürürken; oksijen, kusma, içinde aminler bulunan gıdalar (örneğin: peynir, çikolata, portakal, mandalina, domates ) ve içinde triptofan isminde bir çeşit amino asit bulunan gıdalar, (örneğin süt, hindi eti ) serotonin düzeyini yükseltmektedir.
Bunun dışında insan vücudundaki serotonin düzeyini, çeşitli hormonlar da etkilemektedir. Örneğin kadın vücudundaki östrojende (kadınlık hormonu) artma, serotonin düzeyinde de bir artışa neden olmakta; aynı şekilde, kadınların âdet görmeleri sırasında, östrojen hormonlarında düşüş olması, serotonin düzeyini de düşürmekte ve bu durum, kan damarlarının aşırı genişlemesi sonucu, kadınlarda migren başlamasına neden olabilmektedir.Ayrıca serotonin dopaminerjik nöronlardaki reseptörlerine bağlanarak dopamin salgılanmasını azaltmaktadır.Serotoninin depresyon oluşumu üzerinde etkisi vardır.Depresyon ve anksiyete tedavilerinde serotonin geri alım inhibitörü (serotoninin tekrar kullanımı için sinaps aralığından, salgılandığı nörona geri alımını yok eden) ilaçlar kullanılır.
DOPAMİN
Dopamin, vücutta doğal olarak üretilen bir kimyasaldır. Beyinde, dopamin reseptörlerini aktive ederek nörotransmiter olarak görev yapar. Dopamin, ayrıca, hipotalamustan da salgılanır ve kana karışarak nörohormon görevi yapar. Nörohormon olarak görevi hipofizin ön lobundan prolaktin salgılanmasını baskılamaktır.
Sempatik sinir sistemindeki etkileri dolayısıyla ilaç olarak; kalp atışlarını hızlandırmak ve kan basıncını yükseltmek için kullanılır. Kan-beyin omurilik sıvısı bariyerini geçemediği için merkezi sinir sitemini doğrudan etkileyemez. Parkinson hastalarında ve Dopa-Duyarlı distoni hastalarında, beyindeki dopamin miktarını artırmak için, dopamin senaaainde öncü molekül görevi üstlenebilen L-DOPA molekülü kullanılır, zira L-DOPA kan-beyin bariyerini aşabililir.
Dopaminin öğrenme ile ilgili rolü “Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite Bozukluğu” ( DEHB ) hastalığı olan çocuk ve erişkinlerde dikkati çekiyor.Yapılan araştırmalar dikkatini toplayamayan, kafa yoran şeylerden sıkılan, aceleci, sabırsız, çok konuşan, unutkan, dağınık, sık eşya kaybeden, kıpır kıpır yerinde duramayan bu insanlarda beynin ön bölgesinde dopamin az salgılanmaktadır. Nitekim beyinde dopamin miktarını arttıran ilaçlarla bu kişilerde belirgin düzelme görülmektedir.Dopaminin öğrenmenin dikkatle ilgili sürecindeki rolü ve kısa bellek için değeri yeni araştırmalara kaynak olmuştur.
sinapslarda nöronların kimyasal yolla iletimini sağlar.eksikliği parkinson, fazlalığı ise tourettes sendromu sebebidir
STRES HORMONU (CRF)
Stres hormonu (CRF ) beyinde öğrenme mekanizmasını olağanüstü etkilemektedir.Hipofiz bezinin salgıladığı bu hormon öğrenme ile ilgili beyin bölgelerine amigdale, hipokampus ve lokuserules da uyarılma yapar.Az miktarda stres hormonu zihni açar, dikkati arttırır, öğrenmeyi hızlandırır.Aşırı salgılanması bedeni gerçekle ilgili olmayan aşırı tepkili ve alarm durumuna iter. Posttasamatik stres bozukluğu (PTSB ) denilen bir hastalık ortaya çıkar. Bu hastalıkta korku,kaygı,aşırı ihtiyat,irkilme,eskileri yaşama,duygusal uyuşukluk, zevk alamama, başkalarının hissettiği ile ilgilenmeme gibi belirtileri vardır.Bu kişilerin beyinlerinde bağlantılar bozulmuştur.Sağlıklı bir kişinin arkasına geçip aniden eline çarpsanız ilk seferinde irkilir 3-4üncü seferde irkilmez.Beyninde çok fazla stres hormonu (LRF ) salgılanan kişi irkilmeye devam eder.
NORADRENALİN (NOREPİNEFRİN)
Kan damarlarının kasılmasını ve kan basıncının yükselmesini sağlayan hormondur. Noradrenalin; adrenalinin (epinefrin) demetile hali, böbrek üstü bezinden salgılanan bir hormon, ilaç olarak damar daraltıcı olarak kullanılır. Dopaminden senaaalenir.
Noradrenalin, post-ganglionik adrenerjik sinirlerin ileticisidir ve ayrıca muhtemelen beyinde de bulunmaktadır. Periferide, öncelikle sempatik sinir sistemindeki alfa-reseptörlerini uyararak sonucunda kan basıncının yükselmesine ve periferik vasküler direncin artmasına yol açar. Serebral kan dolaşımı yavaşlar. Beyindeyse, noradrenalin muhtemelen ruhsal durum, öğrenme reaksiyonları ve ödül sinyal sistemlerinin temelindeki mekanizmalardan sorumludur. Adrenerjik sinapsta, «yoğun çekirdek» vesiküllerinde ATP (adenosin trifosfat) ile bir kompleks halinde depolanır ve eksositozla salgılanır. Reseptördeki etkisinin sona ermesi, presinaptik terminale geri-alımına (re-uptake) bağlıdır. Kokain, amfetamin ve imipramin gibi ilaçlar bu gerialımı bloke ederek reseptörlerdeki etkin serbest amin düzeylerini yükseltirler. Bu maddelerin ruhsal durumu canlandırıcı etkileri muhtemelen bundan ileri gelmektedir. MAOI ~ler (bkz.) de ana enzim olan ve noradrenalini yıkıma uğratan monoamin oksidazı bloke edip beyindeki serbest noradrenalin düzeyini yükselterek ruhsal durumu canlandırırlar. Bu bileşiklerden bazıları ayrıca depolardaki noradrenalini de serbest bırakabilir ya da noradrenalin reseptörlerinde başlı başına etki gösterebilirler. Reserpin hem katekolaminlerin, hem de serotoninin depolarını yıkarak beyin ve periferideki düzeylerde önemli düşüşlere yol açar. Bunun sonucunda klinik depresyon tablosu gelişebilir. Noradrenalin aaaabolizmasında rol oynayan ikinci bir enzim de, noradrenalini Orto pozisyonunda metilliyerek noraaaadrenalin ve vanil mandelik asit (VMA) üretimini gerçekleştiren katekol-0-metil transferazdır.

Benzer Konular

6 Ekim 2009 / BayanAcemi Cevaplanmış
11 Haziran 2016 / Misafir Cevaplanmış
14 Ocak 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
9 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
1 Aralık 2015 / Misafir Cevaplanmış