Arama

Türk Beşleri güzel sanatların hangi alanında eserler vermiştir?

Güncelleme: 6 Mart 2014 Gösterim: 20.163 Cevap: 11
kuki_seda - avatarı
kuki_seda
Ziyaretçi
14 Şubat 2012       Mesaj #1
kuki_seda - avatarı
Ziyaretçi
türk beşleri güzel sanatların hangi dalında eserler vermişlerdir. ?
mustakar - avatarı
mustakar
VIP VIP Üye
14 Şubat 2012       Mesaj #2
mustakar - avatarı
VIP VIP Üye


Türk Beşleri

özellikle Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş döneminde eserleriyle kendilerinden söz ettirmiş aşağıdaki beş Klasik Batı Müziği bestecisini bir arada tarif etmek için kullanılan uluslararası bir deyimdir. Türk müziği için çok önemlidirler. Bu kişiler:
Hepsinin ortak özelliği 1900’lerin başında doğmuş olmalarıdır ve Atatürk'ün eğitim için yurtdışına gönderdiği sanatçılardır. Farklı ailelerde, farklı kültürlerde ve farklı ortamlarda yetiştirildiler. Doğdukları dönem Osmanlı’da padişahlık dönemiydi. Cumhuriyetin ilanı ve tekkelerin kapatılmasıyla birlikte, Türk müziği yaratılmak istendi. Bu beş kişi devlet tarafından eğitim için yurtdışına gönderildi ve gelip Türk halk şarkılarını yeniden yorumladılar. Bu konuda bu uygulamayı daha önce yapan Rusya, Macaristan ve İspanya örnek alındı.
1904 – Babası yazar ve Osmanlı’da bir diplomat. 1904 yılında görev nedeniyle Kudüs’teler. Ekrem adında bir oğulları var. O yıl doğan oğullarına da Cemal ismini verdiler. Cemal Reşit Rey. Değişik görevler nedeniyle 1913’te Paris’e gittiler. Cemal henüz 9 yaşındaydı ve çok iyi piyano çalıyordu. 1914’de savaş nedeniyle Cenevre’ye gittiler. Cemal eğitimine konservatuar’da devam etti.Bestecilik ve orkestra şefliği dersleri de aldı. 1923’de İstanbul'a dönüp konservatuarda hocalık yaptı ve Şehir Orkestrasını kurdu. Hayatında 3 dönem var.1930’a kadar dönemde Fransa’da: bu dönemde fransız besteleri yaptı. 1950’lere kadar olan dönemde mistik müziğe yöneldi. Daha sonra doğu ve batı müziklerini birlikte işlemeye başladı. Kanto’lar batı’nın şarkılarıdır. Ekrem’le birlikte türk kantoları bestelediler. En önemlisi Lüküs Hayat. Bir diğer önemli eseri : Enstantaneler. 81 yaşına kadar Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuar’ında bestecilik dersleri verdi.

1906 – Ulvi Cemal Erkin. Müzikle uğraşan İstanbul’lu bir ailede doğdu. İlk müzik derslerini annesinden, daha sonra da yabancı bir piyanistten aldı. 1925’de Paris’e eğitime gönderildi. 1930’da geri dönüp piyano ve beste eğitmeni olarak hocalık yapmaya başlamıştır. Köçekçeler yazmıştır (oyun havası tarzında türk müziği).
1906 – Yine İstanbul’lu bir ailenin çocuğu: Hasan Ferit Alnar. Daha çok geleneksel müzikle uğraşan bir aile. Kanuna yeteneği olduğunu gören ailesi bu konuda eğitim aldırmış. Hasan Ferit Alnar, devlet tarafından farklı bir eğitim alması için Viyana’ya gönderilmiş. Dünyanın ilk kanun konçertosunu yazmıştır.
1907 – İzmir’li müziksever bir ailenin çocuğu Ahmed Adnan Saygun. Müziğe yetenekli olduğunu gören ailesi 10’lu yaşlarının başında müzik eğitimine başlattı. Devlet tarafından Paris’e eğitime gönderildi. Daha sonra folklör ustası Bela Bartok ile halk müziklerini derlediler. Yazdığı Yunus Emre Oratoryo’su 1947’de Paris’te de seslendirildi.
1908 – İstanbul’lu müziksever bir ailenin çocuğu Necip Kazım Akses. İstanbul Erkek Lisesi’nde lise eğitimi almış ve Viyolonsel çalmıştır. Devlet tarafından eğitim için Viyana’ya gönderilmiştir. Daha sonra piyano için minyatürler yazmıştır. Yani derinliği, perspektifi olmayan fakat bir olayı anlatan minimalist eserler.
Hasan Ferit Alnar Başlıca yapıtları Türk Süiti (büyük orkestra için, 1930), İstanbul Süiti (büyük orkestra için, 1937-38), Viyolonsel Konçertosu (1943) ve Kanun Konçertosu'dur (1951; 1958'de üzerinde bazı değişiklikler yaptı).

Ulvi Cemal Erkin Başlıca yapıtları Piyano Konçertosu (1942), Köçekçeler (süit, 1943), Birinci Senfoni (1944-46), İkinci Senfoni (1948-51), Keloğlan (bale, 1950), Sinfonietta (yaylı çalgılar orkestrası için, 1951) ve Konsertar Senfonisi (piyano ve orkestra için, 1966).
Cemal Reşit Rey Başlıca yapıtları Sultan Cem (opera, 1923), Zeybek (opera, 1926), Bebek Efsanesi (senfo­nik şiir, 1928), Köyde Bir Facia (opera, 1929), Birinci Senfoni (1941), Çelebi (opera, 1943), Piyano Konçertosu (1946), Çağnlış (senfonik şiir, 1950), Konsertan Parçalar (viyolonsel ve orkestra için, 1952), Fatih (senfonik şiir, 1953), Sazların Sohbeti (oda orkestrası için, 1957), Eski Bir İstanbul Türküsü Üzerine Çeşitlemeler (piyano ve orkestra için, 1961) ve İkinci SenfonVâir (iki yaylı çalgılar orkestrası için, 1963). Üç Saat (1932), Lüküs Hayat (1933), Deli Dolu (1934), Saz-Caz (1935), Maskara (1936) ve Hava-Cıva (1937) Cemal Reşit Rey'in operetleri; Adalar (1934), Ala­banda (1941) ve Aldırma (1942) ise revüle­ridir.
Ahmet Adnan Saygun En tanınmış yapıtı Yunus Emre Oratoryosu (1946) olan Saygun'un öbür yapıtları arasında Özsoy (ya da Feridun; opera, 1934), Taşbe-bek (opera, 1934), Bir Orman Masalı (süit, 1939-43), Kerem (opera, 1947-52), Birinci Piyano Konçertosu (1952-58), Birinci Senfoni (1953), İkinci Senfoni (1958), Üçüncü Senfoni (1960), Gılgamış (opera, 1962-83), Keman Konçertosu (1967), Köroğlu (opera, 1973), Dördüncü Senfoni (1976), Viyola Konçertosu (1977), Beşinci Senfoni (1984), İkinci Piyano Konçertosu (1985) ve Viyolonsel Konçertosu (1987) sayılabilir.

Akses, Necil Kâzım (1908-99) Daha ilkokuldayken keman ve viyolonsel öğrenme­ye başlayan Necil Kâzım Akses lise öğrenimi sırasında Cemal Reşit Rey'den armoni dersle­ri aldı. Devlet bursuyla Viyana Devlet Müzik ve Görsel Sanatlar Akademisi'nde viyolonsel ve kompozisyon (bestecilik) öğrenimi gördü. Daha sonra Prag Devlet Konservatuvarı'nda Joseph Suk'un da öğrencisi oldu. Ayrıca Âlois Haba'dan, çeyrek ve Vfe ton dizisi müziğinin kuramsal temellerini öğrendi. Tür­kiye'ye dönünce, Ankara Devlet Konservatuvarı'nın kuruluşuyla ilgili çalışmalarda Paul Hindemith ile işbirliği yaptı. Bu okul öğreni­me başlayınca da kompozisyon dersleri ver­meye başladı. Bir ara konservatuvarın mü­dürlüğünü de üstlendi. Daha sonra Güzel Sanatlar genel müdürlüğü, Bern ve Bonn kültür ataşelikleri, Ankara Devlet Opera ve Balesi genel müdürlüğü gibi görevlerde bu­lundu. 1971'de kendisine "devlet sanatçısı" unvanı verildi.16 Şubat 1999 Salı günü hayata veda etti. Türk Beşleri'nin öteki üyeleri gibi geleneksel müzik birikimimize dayanarak bestelediği yapıtlarıyla, çoksesli müziğin Türkiye'de yer­leşmesine katkıda bulundu. Gençlik yapıtla­rında daha çok halk ezgilerinden yararlanır­ken, olgunluk döneminde özellikle klasik Türk müziğinden yararlandı. Başlıca yapıtları Çiftetelli (orkes­tra için senfonik dans, 1934), Minyatürler (piyano için, 1936), Ankara Kalesi (senfonik şiir, 1942), Birinci Senfoni (1966), Itri'nin Neva Kâr'ı Üzerine Scherzo (büyük orkestra için, 1970), Senfonik Destan (1973), Viyola Konçertosu (1977), İkinci Senfoni (1978), Üçüncü Senfoni (1979-80), Dördüncü Senfoni (1983), Atatürk Diyor ki (1988).
Alnar, Hasan Ferit (1906-78) Çok küçük yaşta kanun öğrenmeye başlayan Hasan Ferit Alnar 12 yaşındayken bir kanun virtüözü sayılıyordu. Darüttalim-i Musiki adlı dernek­teki çalışmalara kanunuyla katıldığı yıllarda, özel olarak armoni, kontrpuan ve füg dersleri aldı. Müzik uğruna mimarlık öğrenimini yarı­da bırakarak Viyana'ya gitti ve konservatu-varda Joseph Marx'ın sınıfında kompozisyon öğrenimi gördü. Viyana Devlet Müzik ve Görsel sanatlar Akademisi'nde ise orkestra şefliği derslerini izledi. Türkiye'ye dönünce İstanbul Belediye Konservatuvarı'nda (bu­günkü İstanbul Üniversitesi Devlet Konserva-tuvan) müzik tarihi öğretmenliğine ve Şehir Tiyatroları orkestra şefliğine atandı. 1936'da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın şef yardımcılığına getirilen Alnar bir yandan da Ankara Devlet Konservatuvarı'nda ders ver­di. Orkestranın şefi Ernst Praetorius 1946'da ölünce Alnar onun yerini aldı. 1952-55 arasın­da Viyana'da kaldı ve çeşitli orkestraları yönetti. Yurda döndükten sonra bir süre Devlet Opera ve Balesi genel müdürlüğünde bulundu. Sonra yeniden Viyana'ya gitti. 1964'te Ankara' ya döndü ve zaman zaman Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nı yönetti. Türk Beşleri içinde, klasik Türk müziğini en yakından tanıyan besteci olan Alnar, çoksesli yapıtlarında bu kaynaktan çok geniş ölçüde yararlandı. Başlıca yapıtları Türk Süiti (büyük orkestra için, 1930), İstanbul Süiti (büyük orkestra için, 1937-38), Viyolonsel Konçertosu (1943) ve Kanun Konçertosu'dur (1951; 1958'de üzerinde bazı değişiklikler yaptı).

Erkin, Ulvi Cemal (1906-72) Daha çocukken piyano öğrenmeye başlayan Ulvi Cemal Er­kin Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra devlet bursuyla Fransa'ya gönderildi. Paris Konservatuvarı'nda ve Müzik Öğretmen Okulu'nda (École normale de musique) öğre­nim gördü. Erkin 1930'da Türkiye'ye döndü ve Cumhuriyet döneminde kurulmuş ilk yük­sek dereceli müzik okulu olan Ankara Musiki Muallim Mektebi'nde piyano ve armoni ders­leri vermeye başladı. 1936'da Ankara Devlet Konservatuvarı açılınca bu okulun öğretim kadrosuna katıldı ve 1949-51 arasında bu ku­rumun müdürlüğünü üstlendi. Daha sonra, ölümüne kadar piyano yüksek bölümünde öğ­retmenlik ve bölüm başkanlığı yaptı. 1971'de "devlet sanatçısı" unvanını aldı. Daha çok çalgı ya da çalgılar için besteler yapan Ulvi Cemal Erkin, geleneksel müzik birikimimizle modern beste tekniklerini bir­leştirmeyi amaçlamış; klasik Türk müziği ezgilerinden olduğu gibi ritimlerinden de bü­yük ölçüde yararlanmıştır. Başlıca yapıtları Piyano Konçertosu (1942), Köçekçeler (süit, 1943), Birinci Senfoni (1944-46), İkinci Senfoni (1948-51), Keloğlan (bale, 1950), Sinfonietta (yaylı çalgılar orkestrası için, 1951) ve Konsertan SenfonVdu (piyano ve orkestra için, 1966).
Rey, Cemal Reşit (1904-85) Cemal Reşit Rey çok küçük yaştayken piyano öğrenmeye başladı. İlk bestesini yaptığında yedi yaşın­daydı. Ertesi yıl ailesi Paris'e yerleşince, Galatasaray Lisesi'nde başladığı ortaöğreni­mini Buffon Lisesi'nde sürdürdü. Bu arada ünlü piyanist Marguerite Long'dan ders aldı. Ailesi Cenevre'ye taşındı; Cemal Reşit de hem Saint-Antoine Koleji'nde, hem de Cenevre Konservatuvan'nda öğrenimini sürdürdü. Ai­le 192ü'de Paris'e dönünce müzik öğrenimini Paris Konservatuvan'nda tamamladı. Ayrıca Gabriel Faure'den müzik estetiği, Henri Du­fosse'tan orkestra şefliği dersleri aldı. Ekim 1923'te Türkiye'ye döndü ve bugünkü İstan­bul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nın çekirdeğini oluşturan Darülelhan'da piyano ve kompozisyon öğretmenliğine başladı. Okulun öğrencileri ile öğretmenlerinin yer aldığı bir yaylı çalgılar orkestrası kurdu ve yönetti. Cumhuriyet'in ilanının 10. yılı için Onuncu Yıl Marşı'm besteledi. İki yıl Anka­ra'da kaldıktan sonra 1940'ta İstanbul'a dön­dü. Yaylı çalgılar orkestrası 1945'te İstanbul Şehir Orkestrası'na dönüştürüldü ve şefliği Cemal Reşit'e verildi. 1949'dan başlayarak Güney Avrupa, Balkan ve Ortadoğu ülkele­rinde, "konuk şef" olarak konserler yönetti. Yaşamını çoksesli müziğin Türkiye'de yerle­şip gelişmesine adayan Cemal Reşit, geniş kitlelerin kulağını çoksesliliğe alıştumak amacıyla, revüler ve ağabeyi Ekrem Reşit Rey'in librettoları üzerine birçok operet besteledi. 1982'de "devlet sanatçısı" unvanını aldı. Gençlik yapıtlarında halk ezgilerinden, da­ha sonrakilerde ise klasik Türk müziği motif ve melodilerinden yararlanan besteci, Gabriel Faure'nin izlenimci anlayışıyla geleneksel ma­kam müziğimizi kaynaştırmıştır. Başlıca yapıtları Sultan Cem (opera, 1923), Zeybek (opera, 1926), Bebek Efsanesi (senfo­nik şiir, 1928), Köyde Bir Facia (opera, 1929), Birinci Senfoni (1941), Çelebi (opera, 1943), Piyano Konçertosu (1946), Çağnlış (senfonik şiir, 1950), Konsertan Parçalar (viyolonsel ve orkestra için, 1952), Fatih (senfonik şiir, 1953), Sazların Sohbeti (oda orkestrası için, 1957), Eski Bir İstanbul Türküsü Üzerine Çeşitlemeler (piyano ve orkestra için, 1961) ve İkinci SenfonVâir (iki yaylı çalgılar orkestrası için, 1963). Üç Saat (1932), Lüküs Hayat (1933), Deli Dolu (1934), Saz-Caz (1935), Maskara (1936) ve Hava-Cıva (1937) Cemal Reşit Rey'in operetleri; Adalar (1934), Ala­banda (1941) ve Aldırma (1942) ise revüle­ridir.
Saygun, Ahmet Adnan (1907-91) Ahmet Adnan Saygun ilk müzik derslerini aldığı İsmail Zühtü Bey'in önerisiyle piyano öğren­meye başladı. Kısa bir süre Hüseyin Saadettin Arel'den armoni dersleri aldı. Daha sonra kendi kendine kontrpuan çalıştı. Saygun 1925'te ilkokul müzik öğretmenliğine atandı; 1926'da ise bir sınavda başarı göstererek lise müzik öğretmenliğine yükseldi. 1928'de dev­let bursuyla gönderildiği Paris'te dönemin ünlü öğretmenlerinden Vincent d'Indy ve Eugène Borrel'in öğrencisi oldu. 1931'de Türkiye'ye dönünce Ankara Musiki Muallim Mektebi'nde armoni ve kontrpuan dersleri vermeye başladı. 1936'da İstanbul Belediye Konservatuvarı'na geçti. O yıl Türkiye'ye gelen Béla Bartök ile birlikte Anadolu'da bir inceleme gezisine çıktı. Saygun 1946'da An­kara Devlet Konservatuvarı'nın kompozisyon ve modal müzik bölümlerinin başkanlığına getirildi. Kendisine 1971'de "devlet sanatçısı" unvanı verildi. 1973'ten sonra derslerini İstan­bul Devlet Konservaturvarı'nda (bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı) sürdürdü. Konservatuvarların da Yük­seköğretim Kurulu'na (YÖK) bağlanması üzerine 1985'te "profesör" unvanını aldı. Türk Beşleri içinde, Türk halk müziğini en yakından tanıyan besteci olan Saygun yapıtla­rında bu kaynaktan hem ritim, hem de ezgi bakımından geniş ölçüde yararlanmıştır. En tanınmış yapıtı Yunus Emre Oratoryosu (1946) olan Saygun'un öbür yapıtları arasında Özsoy (ya da Feridun; opera, 1934), Taşbe-bek (opera, 1934), Bir Orman Masalı (süit, 1939-43), Kerem (opera, 1947-52), Birinci Piyano Konçertosu (1952-58), Birinci Senfoni (1953), İkinci Senfoni (1958), Üçüncü Senfoni (1960), Gılgamış (opera, 1962-83), Keman Konçertosu (1967), Köroğlu (opera, 1973), Dördüncü Senfoni (1976), Viyola Konçertosu (1977), Beşinci Senfoni (1984), İkinci Piyano Konçertosu (1985) ve Viyolonsel Konçertosu (1987) sayılabilir.

kaynak: wikipedia
tuğba31 - avatarı
tuğba31
VIP Özel Üye-VIP
14 Şubat 2012       Mesaj #3
tuğba31 - avatarı
VIP Özel Üye-VIP
'Türk Beşleri'nin sonuncusu Necil Kazım Akses hayata gözlerini yumdu. Akses, bestelerinde yerel müzik kültüründen de yararlanmıştı

beANKARA - Çağdaş Türk müziği tarihine 'Türk Beşleri' diye geçen grubun hayattaki son temsilcisi Necil Kazım Akses, dün 91 yaşında hayata gözlerini yumdu. Necil Kazım Akses'in ölümüyle aralarında Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Anlar ve Ahmed Adnan Saygun gibi ustaların yer aldığı 'Türk Beşleri' dönemi de sona ermiş oldu.
İlk kuşak bestecilerimiz arasında öncü akımlara ve yeni müzik tekniklerine en fazla yakınlık gösteren besteci olarak nitelendirilen Necil Kazım Akses, 6 Mayıs 1908'de İstanbul'da doğdu,
7 yaşında keman dersleri almaya başladı. 14 yaşında Mesut Cemil Bey ile viyolonsel çalışan sanatçı konservatuvarın ardından eğitimini Viyana ve Prag'da sürdürdü.
Ankara Devlet Konservatuvarı'nda öğretmenliğin yanı sıra yöneticilik ve kültür ataşeliği de yapan Aksel, 1971'de Devlet Sanatçısı unvanını almıştı. Akses, orkestra ve koro eserleri yanında, konçertolar, oda müziği parçaları, şan ve piyano parçaları ile sahne müzikleri de besteledi. Çağımızın çeşitli kompozisyon tekniklerini ve stillerini yakından tanıyan Necil Kazım Akses, ilk döneminde daha çok halk müziği, daha uzun olan ikinci dönemindeyse klasik Türk müziği birikiminden yararlandı. Sanatçı yaratıcılığını 80 yaşından sonra da sürdürmüş, örneğin '5. Senfoni'sini bu dönemde yazmıştı. Türk müziğine sayısız
eser kazandıran Akses'in 'Ankara Kalesi' adlı senfonik şiiri, piyano için 'Minyatürler', keman ve viyola konçertoları, orkestra için 'Konçerto' ve 'Ballad'ı, beş senfonisi ve
yaylılar için dört 'Kuartet'i başlıca yapıtları arasında sayılabilir.
Bir yıldır rahatsız olan sanatçının cenazesi perşembe günü düzenlenecek törenle defnedilecek. Ancak Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Konservatuvarı aralarında karar veremedikleri için yetkililer kesin bir açıklama yapamıyor. Her iki kurum da töreni kendi bünyesinde düzenlemek istiyor. Sanatçının ölümü üzerine Kültür Bakanı İstemihan Talay, Necil Kazım Akses'i Türk müziğinin mimarı olarak nitelendirdi ve Türk Beşleri'nin en genci ve sonuncusunun yitirilişinden duyduğu üzüntüyü belirtti. (Kültür Sanat)
Bugünü etkileyenlerden
Ahmet Say
Necil Hoca'nın en önemli özelliği diğer Türk Beşleri gibi sıfırdan başlamasıdır. Türkiyede kompozisyonu sıfırdan oluşturdular, kurumsallaştırdılar.
Türk müziğini çağdaş ölçüde bir seviyeye getirdiler. Necil Kazım Akses'in ayırt edici vasfı ise yenilikçi, hatta avangard akımlara yakın olmasıydı.

Ayla Erduran
Kendisini çok takdir ediyordum ve seviyordum. Müziğin babası gibi, Türkiye'nin iftihar edebileceği bir insan. İdil Biret, Ayşegül Sarıca ve ben konserlerimizde kendisinin eserlerini seslendirirdik ve hepimiz çok severdik.

Suna Kan
Benim müzik hayatımda çocukluğumdan beri yeri olan bir büyük ustayı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Yaratıcıların, bestecilerin belki de en büyük şansları ölseler de besteleri ve eserleri ile yaşayacak olmalarıdır. Necil Kazım Akses'in yetiştirdiği ikinci üçüncü kuşakların müziğe olan etkileri hala ortadadır.

Tuluyhan Uğurlu
Çok üzüldüm. Adnan Saygun, Necil Kazım Akses, Cemal Reşit Rey, bunların yerleri doldurulmaz. Bu insanların açmış oldukları yolda biz ilerliyoruz. Onların besteleri ile açtıkları yoldan ilerlemekten onur duyuyoruz.



Hasan Ferit Alnar, (1906-1978) dünya müzikçileri arasında “geleneksel” müzikten gelerek evrensel müziğe geçen ve bu alanda uluslararası başarılar elde etmiş türk bestecilerindendir. Klasik Türk Müziği öğeleriyle Batı müziği tekniklerini bağdaştırma çalışmalarıyla tanınır.

Küçük yaşta geleneksel sanat müziğine başlayan ve on dört yaşındayken İstanbul’da bir “kanun virtüozu” olarak ün yapan Alnar, ilk gençlik yıllarında özel olarak armoni, kontrpuan ve füg dersleri alarak yeteneğini çoksesli müzik alanına kaydırdı. 16 yaşındayken ilk bestesini yaptı. O yıllar İstanbul Sultanisi'nde okuyor, aynı zamanda geceleri, Darüt Talimi Musikisi topluluğuyla sahneye çıkıyordu. Yine o sıralar aynı toplulukla Berlin'e giderek Alman Polydor firması için birkaç plak doldurdu. Bu yolculuklarından birinde Berlin Yüksek Okul müdürü ve besteci Franz Schreker ile tanışan Alnar çok sesli bestelerinin Schreker'in ilgisini çektiğini görünce, bitirmek üzere olduğu İstanbul Mimarlık Akademisi'nden ayrıldı ve devlet bursuyla 1927'de Viyana'ya yerleşti. Viyana Devlet Müzik Akademisi'nin bestecilik bölümünde Joseph Marx'ın öğrencisi oldu, ardından Oswald Kabas ile orkestra şefliği çalıştı.

1932’de Türkiye’ye döndü ve İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda orkestra şefliği, Belediye Konservatuarı’nda müzik tarihi hocalığı yaptı. 1936’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na (Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası) şef olarak atandı ve Ankara’da ilk opera temsilerini hazırladı. Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası’nın şefi Dr. Praetorius’un ani ölümü üzerine, orkestranın şefliğini 1946 yılında üstlenen Hasan Ferit Alnar, altı yıl boyunca sürdürdüğü bu görevi, sağlığının bozulması dolayısıyla bırakmış, bir süre sonra tekrar Viyana'ya yerleşip çeşitli orkestraları konuk şef olarak yönetmiştir. 1964 'te yurda döndükten sonra sanat yaşamını başkentte sürdürmüştür.

Yapıtlarında Klasik Türk müziği bilgisinden büyük ölçüe yararlanan Alnar’ın bu açıdan en çok dikkati çeken yapıtı, 1944-1951 yılları arasında bestelediği Kanun ve Yaylı Sazlar Orkestrası İçin Konçerto’dur. İlk kez 1958’de yaylı sazlar dörtlüsü eşliğinde Ferit Alnar tarafından Ankara’da seslendirilen yapıt, daha sonra Cem Mansur yönetimindeki orkestra eşliğinde Ruhi Ayangil tarafından uzunçalara kaydedildi. Bu konçertoyla, Türkiye’de ilk kez geleneksel bir çalgıyı “solo” olarak değerlendirmiştir.

Türk halk müziğine de ilgi gösteren Hasan Ferit Alnar, halk müziği gereçlerini örneğin “Prelüd ve iki Dans” adlı orkestra yapıtında kullanmıştır. Bestecinin en çok seslendirilen yapıtlarından bir başkası da "Viyolonsel Konçertosu"dur. Sanatçı, Türkiye’de çekilen tümüyle renkli ilk film olan Halıcı Kız’ın müziğini de bestelemiş ve kanunu kendisi seslendirmiştir. Klasik Türk Müziği alanındaki besteleri ise son dönemde sık sık seslendirilmeye başlamış ve kayıtları yayınlanmıştır.

Türk beşlerinin içinde yer alan Alnar, teksesli Türk Müziğinden yetişmiş olmasıyla ayrı bir yere sahiptir.

KANUN KONÇERTOSU
Ferid ALNAR daha önce tasarladığı bu konçertoyu 1946 yılında Roma'da bulunduğu sıralarda yazmaya başlamış ve ertesi yıl Ankara'da tamamlamıştır. Kanun Konçertosu ilk defa 1951 yılında Viyana Radyosu'nda Viyana Senfoni Orkestrası işliğinde yayınlanmıştır. ALNAR, daha sonraları konçertonun 3. bölümünü beğenmeyerek bu bölümü yeniden yazmıştır. İlk bölümü teması Giriftzen Asım Bey'in "Rast Peşrev"inden esintilidir. Kadansta kanun taksimi sergilendikten sonra,ana temanın tekrarlanmasıyla bölüm biter. İkinci bölüm kanun ve orkestranınm diyaloğunu saba makamının etkisinde mistik bir hava ile sürdürür. Hareketli üçüncü bölümde ana tema kanun ve orkestra tarafından birlikte işlenerek Rast Peşrevi'ne ulaşan çizgilerle sona erer.

Eser bestecisinin dışında Ruhi AYANGiL ( 1988, Ankara) ve Tahir AYDOĞDU (1997,İstanbul,CRR Senfoni Ork.),2O-21 Kasım I998 Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şef T.Strugala tarafından seslendirilmiştir.7 Aralık 1998'de de SCA Vakfı'nın düzenlediği ödül töreni ile 1998 yılı en büyük ödülü cumhurbaşkanımız tarafından F.ALNAR'a verilmiş, bu ödül töreni sonrası konçerto Anadolu Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ve Tahir AYDOĞDU tarafından tekrar seslendirilmiştir. Aynca 26-27 Şubat I999'da İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile şef Hikmet ŞİMŞEK yönetiminde Kanun Konçertosu Tahir AYDOĞDU'nun solistliğinde tekrar seslendirilmiştir.

Eserleri
ŞAN VE ORKESTRA ESERİ
“Üç Şarkı”, soprano ve orkestra için, 1948.

ORKESTRA ESERLERİ VE KONÇERTO
“Romantik Uvertür”, 1932. “Prelüd ve İki Dans”, 1935. “Türk Suiti”, 1936. “İstanbul, Orkestra Suiti”, 1937 – 1938. “Viyolonsel Konçertosu”, 1943. “Kanun Konçertosu” kanun ve yaylılar orkestrası için, 1944 – 1951.

ODA VE SAHNE MÜZİKLERİ
Trio, “Fantezi”, 1929. “Süit”, keman ve piyano için, 1930. Yaylılar Kuarteti, 1933. “Yalova Türküsü”, 1932. “Sarı Zeybek”, 1932. Goethe’nin “Faust”u üzerine müzik, 1944.

FİLM VE GELENEKSEL MÜZİK ESERLERİ
“İstanbul Sokakları”, 1931. (Film Müziği) “Namık Kemal”, 1949. (Film Müziği) “Halıcı kız”, 1953. (Film Müziği) “Kelebek Zabit”, tek sesli operet, 1922. “On Saz Semaisi”, 1926. “Bayati Araban Peşrev”, 1927. “Bayati Araban Saz Semaisi”, 1927. 'Segah Peşrev”, 1927. “Sözsüz Romans”…


ULVİ CEMAL ERKİN
(1906 – 1972)
Türk Beşleri güzel sanatların hangi alanında eserler vermiştir?

Türk Beşleri”nin üyesi olan Erkin, opera dışında hemen bütün formlarda duyarlıklı, incelikli yapıtlar vermiştir. Başlıca yapıtlarının plak ve CD olarak üretilmesi ve giderek artan oranda batı müzik dünyasında seslendirilmesi, yaratılarının kalıcılığını belgelemektedir.
Üst düzey bir bürokrat olan Mehmed Cemil Bey’in oğlu Ulvi Cemal, yedi yaşındayken İstanbul’da piyanist Adinolfi’den dersler alarak müziğe başlamış, bir yandan da öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde sürdürmüştür. Yeteneğiyle sivrildiği için, 1925 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Paris’e gönderilmiş, Paris Konservatuarı’nda Jean Batalla, Isidor Philipp ve Camile Decreus ile piyano, Jean Galon ile armoni, Noel Galon ile kontrpuan çalışmış, daha sonra Ecole Normale de Musique’de, Jean Galon ve Nadia Boulanger’dan kompozisyon dersleri almıştır. Beş yıllık öğrenimini Paris Konservatuarı ile Ecole Normale’de başarıyla tamamlayan bestecimiz Ulvi Cemal Erkin, 1930 yılında yurda dönerek Musıki Muallim Mektebi’nde öğretmenliğe atanmıştır. Paris’te başladığı “İki Dans” adlı orkestra yapıtını Ankara’da bitiren Erkin’in bu ilk yaratısı, 6 Mart 1931 yılında Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası tarafından “Dünya Prömiyeri” olarak seslendirilmiştir. Erkin, 1932 yılında piyanist ve piyano öğretmeni Ferhunde Remzi (Erkin) ile evlenmiş, 1936 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’nın kurulması üzerine bu kurumun piyano bölüm başkanlığını üstlenmiştir. Daha sonraki yıllarda onu verimli bir besteci, orkestra şefi ve genç Türkiye Cumhuriyeti’nin açtığı müzik kurumlarında yönetici olarak görüyoruz.
Dönemin yaratıcı bir aydını olan Erkin, besteci arkadaşı Necil Kazım Akses’le birlikte çok sayıda opera yapıtını Türkçe’ye kazandırarak opera repertuarımıza armağan etmiş ve sahnelenmesini sağlamış, konservatuar ve opera orkestralarının şefliğini yapmış, Ankara Radyosu’nun “çoksesli müzik” bölümünü yönetmiş, besteciliğini sürdürürken bir yandan da Ankara Konservatuarı’nda öğrenciler yetiştirmiştir.
1971 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanıyla onurlandırılan bestecimiz, sanat yaşamı boyunca Avrupa ülkelerinden nişanlar almıştır: 1950 yılında, Fransız Eğitim Bakanlığı’nın Palme Academique nişanı; 1959 yılında, “Şövalye” derecesindeki Légion d’honneur nişanı; 1963 yılında, İtalya’nın Ordine Al Merito della Republicca İtaliano nişanı ve 1970 yılında “Officier” derecesindeki Légion d’honneur nişanı…
İlk yapıtlarında geç romantizm ve izlenimcilikten yola çıkan Ulvi Cemal Erkin, kısa sürede geleneksel müziklerimizin, özellikle halk müziğimizin makamsal ve ritmik gereçlerini başarıyla kullanmaya başlamış, bilinçle eğildiği bu gerecin renkleriyle ulusal bireşime ulaşmıştır. Bestecimiz İlhan Usmanbaş “Beşler”in kişiliğinde Erkin’in bu dönemini şöyle değerlendirir:
“Birinci kuşak Türk Bestecileri, 1930’larda ilk yapıtlarını verdikleri zaman, bugün insanı hayrete düşüren bir şey daha var; o da sanki Türkiye’de yüzyıllardan beri Avrupa müziği yapılıyormuş gibi yeni bir müzik diline oturmuş olmaları. Mesela Erkin’in “Beş Damla” adlı piyano parçaları 1931 tarihini taşır; yani henüz öğrenciliğini bitirip Türkiye’ye dönmüş genç bir besteci, birden bire o güne kadar Türkiye’de nasıl bir müzik yapılması gerektiğini en açık bir dille ortaya koymuştur.”
Bu çizgi, yaratılarının son döneminde doğal olarak yeni müzik tekniklerine eğilim göstermiş, sonuçta bestecimiz, çağımıza uzanan bütün müzik tekniklerini kırk yıllık sanatsal yaşamına sığdırmayı başarmıştır.
Ulvi Cemal Erkin’in yapıtlarının seslendirme üzerindeki tüm telif hakları SACEM’e aittir.
1972 yılında vefat eden bu değerli müzisyenimizin başlıca yapıtları şunlardır:

ŞAN VE ORKESTRA ESERLERİ
1)“Bülbül ve Ayın Ondördü”, soprano ve küçük orkestra için, 1932.
2)“Yedi Halk Şarkısı”, basbariton ve orkestra için, 1936 – 1939.

KORO ESERLERİ
1)“İki sesli Halk Şarkıları”, (On parça), 1936.
2)“Yedi Halk Türküsü”, Karma Koro İçin, 1943.
3)“On Halk Türküsü”, Karma Koro İçin, 1963.
4)“Yedi Halk Şarkısı”, Şan ve Piyano için, 1936.

ORKESTRA ESERLERİ
1)“İki Dans”, büyük orkestra için, 1930.
2)“Bayram”, büyük orkestra için, 1934.
3)“Köçekçeler” orkestra için rapsodi, 1943.
4)“1. Senfoni”, 1944 – 1946.
5)“2. Senfoni”, 1948 – 1951.
6)“Senfonik Bölüm”, büyük orkestra için, 1969.
7)“Senfonik Episodlar”, (yarım kaldı), 1970 – 1971.

KONÇERTOLARI
1)Piyano Konçertosu, 1942. İlk seslendirme Ferhunde Erkin.
2)Keman konçertosu, 1947.

SOLO ÇALGI VE ORKESTRA ESERLERİ

1)“Konçertino”, piyano ve orkestra için, 1932.
2)“Senfoni Konçertant”, piyano ve orkestra için, 1966.

ODA MÜZİKLERİ

1)“Yaylılar Dörtlüsü”, 1935 – 1936.
2)“Beşli”, piyano, iki keman, viyola ve viyolonsel, 1943.
3)“Sinfonietta”, yaylılar için, 1951 – 1959.

PİYANO ESERLERİ

1)“Beş Damla”, piyano için, çocuklar için yedi kolay parça, 1931.
2)“Duyuşlar”, piyano için on bir parça, 1937.
3)“Sonat”, piyano için, 1946.
4)“Altı Prelüd”, piyano için, 1965 – 1967.

KEMAN VE PİYANO ESERLERİ,
SAHNE YAPITLARI
1)“Ninni, Improvisation ve Zeybek Türküsü”, 1929 – 1932.
2)“Karagöz”, çocuk oyunu için müzik, 1940.
3)“Keloğlan”, bale müziği, 1950.
OPERA ÇEVİRİLERİ
1)Pietro Mascagni/Cavalleria Rusticana, (Erkin ve Fuat Turkay).
2)Georges Bizet/Carmen, (Erkin ve Akses).
3)Charles Gounod/Faust, (Erkin ve Akses).
4)Giuseppe Verdi/Aida, (Erkin ve Akses).
5)Gioacchino Rossini/Sevil Berberi, (Erkin ve Akses).
6)Giacoma Puccini/İl Tabarro,(Erkin ve Halil Bedii Yönetken).
7)Giuseppe Verdi/Othello, (Erkin ve Akses).
8)Richard Strauss/Salome, (Erkin ve Saadet İkesus).
9)Ludwig van Beethoven/Fidelio, (Erkin ve Akses).
post old 28-12-2008 #2 (mesaj-linki) Keten PrensesBayan F
MsXLabs Üyesi
bbuser
news 16pictures 16dude4 16certificate 2 16spheres aqua 16spheres blue 16spheres grape 16spheres magenta 16spheres red 16
avatar403961 20 user offline | Üye İstatistikleri opbl
'Beşler'in en yenilikçisiydi

'Türk Beşleri'nin sonuncusu Necil Kazım Akses hayata gözlerini yumdu. Akses, bestelerinde yerel müzik kültüründen de yararlanmıştı

beANKARA - Çağdaş Türk müziği tarihine 'Türk Beşleri' diye geçen grubun hayattaki son temsilcisi Necil Kazım Akses, dün 91 yaşında hayata gözlerini yumdu. Necil Kazım Akses'in ölümüyle aralarında Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Anlar ve Ahmed Adnan Saygun gibi ustaların yer aldığı 'Türk Beşleri' dönemi de sona ermiş oldu.
İlk kuşak bestecilerimiz arasında öncü akımlara ve yeni müzik tekniklerine en fazla yakınlık gösteren besteci olarak nitelendirilen Necil Kazım Akses, 6 Mayıs 1908'de İstanbul'da doğdu,
7 yaşında keman dersleri almaya başladı. 14 yaşında Mesut Cemil Bey ile viyolonsel çalışan sanatçı konservatuvarın ardından eğitimini Viyana ve Prag'da sürdürdü.
Ankara Devlet Konservatuvarı'nda öğretmenliğin yanı sıra yöneticilik ve kültür ataşeliği de yapan Aksel, 1971'de Devlet Sanatçısı unvanını almıştı. Akses, orkestra ve koro eserleri yanında, konçertolar, oda müziği parçaları, şan ve piyano parçaları ile sahne müzikleri de besteledi. Çağımızın çeşitli kompozisyon tekniklerini ve stillerini yakından tanıyan Necil Kazım Akses, ilk döneminde daha çok halk müziği, daha uzun olan ikinci dönemindeyse klasik Türk müziği birikiminden yararlandı. Sanatçı yaratıcılığını 80 yaşından sonra da sürdürmüş, örneğin '5. Senfoni'sini bu dönemde yazmıştı. Türk müziğine sayısız
eser kazandıran Akses'in 'Ankara Kalesi' adlı senfonik şiiri, piyano için 'Minyatürler', keman ve viyola konçertoları, orkestra için 'Konçerto' ve 'Ballad'ı, beş senfonisi ve
yaylılar için dört 'Kuartet'i başlıca yapıtları arasında sayılabilir.
Bir yıldır rahatsız olan sanatçının cenazesi perşembe günü düzenlenecek törenle defnedilecek. Ancak Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Konservatuvarı aralarında karar veremedikleri için yetkililer kesin bir açıklama yapamıyor. Her iki kurum da töreni kendi bünyesinde düzenlemek istiyor. Sanatçının ölümü üzerine Kültür Bakanı İstemihan Talay, Necil Kazım Akses'i Türk müziğinin mimarı olarak nitelendirdi ve Türk Beşleri'nin en genci ve sonuncusunun yitirilişinden duyduğu üzüntüyü belirtti. (Kültür Sanat)
Bugünü etkileyenlerden
Ahmet Say
Necil Hoca'nın en önemli özelliği diğer Türk Beşleri gibi sıfırdan başlamasıdır. Türkiyede kompozisyonu sıfırdan oluşturdular, kurumsallaştırdılar.
Türk müziğini çağdaş ölçüde bir seviyeye getirdiler. Necil Kazım Akses'in ayırt edici vasfı ise yenilikçi, hatta avangard akımlara yakın olmasıydı.

Ayla Erduran
Kendisini çok takdir ediyordum ve seviyordum. Müziğin babası gibi, Türkiye'nin iftihar edebileceği bir insan. İdil Biret, Ayşegül Sarıca ve ben konserlerimizde kendisinin eserlerini seslendirirdik ve hepimiz çok severdik.

Suna Kan
Benim müzik hayatımda çocukluğumdan beri yeri olan bir büyük ustayı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Yaratıcıların, bestecilerin belki de en büyük şansları ölseler de besteleri ve eserleri ile yaşayacak olmalarıdır. Necil Kazım Akses'in yetiştirdiği ikinci üçüncü kuşakların müziğe olan etkileri hala ortadadır.

Tuluyhan Uğurlu
Çok üzüldüm. Adnan Saygun, Necil Kazım Akses, Cemal Reşit Rey, bunların yerleri doldurulmaz. Bu insanların açmış oldukları yolda biz ilerliyoruz. Onların besteleri ile açtıkları yoldan ilerlemekten onur duyuyoruz.



Hasan Ferit Alnar, (1906-1978) dünya müzikçileri arasında “geleneksel” müzikten gelerek evrensel müziğe geçen ve bu alanda uluslararası başarılar elde etmiş türk bestecilerindendir. Klasik Türk Müziği öğeleriyle Batı müziği tekniklerini bağdaştırma çalışmalarıyla tanınır.

Küçük yaşta geleneksel sanat müziğine başlayan ve on dört yaşındayken İstanbul’da bir “kanun virtüozu” olarak ün yapan Alnar, ilk gençlik yıllarında özel olarak armoni, kontrpuan ve füg dersleri alarak yeteneğini çoksesli müzik alanına kaydırdı. 16 yaşındayken ilk bestesini yaptı. O yıllar İstanbul Sultanisi'nde okuyor, aynı zamanda geceleri, Darüt Talimi Musikisi topluluğuyla sahneye çıkıyordu. Yine o sıralar aynı toplulukla Berlin'e giderek Alman Polydor firması için birkaç plak doldurdu. Bu yolculuklarından birinde Berlin Yüksek Okul müdürü ve besteci Franz Schreker ile tanışan Alnar çok sesli bestelerinin Schreker'in ilgisini çektiğini görünce, bitirmek üzere olduğu İstanbul Mimarlık Akademisi'nden ayrıldı ve devlet bursuyla 1927'de Viyana'ya yerleşti. Viyana Devlet Müzik Akademisi'nin bestecilik bölümünde Joseph Marx'ın öğrencisi oldu, ardından Oswald Kabas ile orkestra şefliği çalıştı.

1932’de Türkiye’ye döndü ve İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda orkestra şefliği, Belediye Konservatuarı’nda müzik tarihi hocalığı yaptı. 1936’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na (Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası) şef olarak atandı ve Ankara’da ilk opera temsilerini hazırladı. Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası’nın şefi Dr. Praetorius’un ani ölümü üzerine, orkestranın şefliğini 1946 yılında üstlenen Hasan Ferit Alnar, altı yıl boyunca sürdürdüğü bu görevi, sağlığının bozulması dolayısıyla bırakmış, bir süre sonra tekrar Viyana'ya yerleşip çeşitli orkestraları konuk şef olarak yönetmiştir. 1964 'te yurda döndükten sonra sanat yaşamını başkentte sürdürmüştür.

Yapıtlarında Klasik Türk müziği bilgisinden büyük ölçüe yararlanan Alnar’ın bu açıdan en çok dikkati çeken yapıtı, 1944-1951 yılları arasında bestelediği Kanun ve Yaylı Sazlar Orkestrası İçin Konçerto’dur. İlk kez 1958’de yaylı sazlar dörtlüsü eşliğinde Ferit Alnar tarafından Ankara’da seslendirilen yapıt, daha sonra Cem Mansur yönetimindeki orkestra eşliğinde Ruhi Ayangil tarafından uzunçalara kaydedildi. Bu konçertoyla, Türkiye’de ilk kez geleneksel bir çalgıyı “solo” olarak değerlendirmiştir.

Türk halk müziğine de ilgi gösteren Hasan Ferit Alnar, halk müziği gereçlerini örneğin “Prelüd ve iki Dans” adlı orkestra yapıtında kullanmıştır. Bestecinin en çok seslendirilen yapıtlarından bir başkası da "Viyolonsel Konçertosu"dur. Sanatçı, Türkiye’de çekilen tümüyle renkli ilk film olan Halıcı Kız’ın müziğini de bestelemiş ve kanunu kendisi seslendirmiştir. Klasik Türk Müziği alanındaki besteleri ise son dönemde sık sık seslendirilmeye başlamış ve kayıtları yayınlanmıştır.

Türk beşlerinin içinde yer alan Alnar, teksesli Türk Müziğinden yetişmiş olmasıyla ayrı bir yere sahiptir.

KANUN KONÇERTOSU
Ferid ALNAR daha önce tasarladığı bu konçertoyu 1946 yılında Roma'da bulunduğu sıralarda yazmaya başlamış ve ertesi yıl Ankara'da tamamlamıştır. Kanun Konçertosu ilk defa 1951 yılında Viyana Radyosu'nda Viyana Senfoni Orkestrası işliğinde yayınlanmıştır. ALNAR, daha sonraları konçertonun 3. bölümünü beğenmeyerek bu bölümü yeniden yazmıştır. İlk bölümü teması Giriftzen Asım Bey'in "Rast Peşrev"inden esintilidir. Kadansta kanun taksimi sergilendikten sonra,ana temanın tekrarlanmasıyla bölüm biter. İkinci bölüm kanun ve orkestranınm diyaloğunu saba makamının etkisinde mistik bir hava ile sürdürür. Hareketli üçüncü bölümde ana tema kanun ve orkestra tarafından birlikte işlenerek Rast Peşrevi'ne ulaşan çizgilerle sona erer.

Eser bestecisinin dışında Ruhi AYANGiL ( 1988, Ankara) ve Tahir AYDOĞDU (1997,İstanbul,CRR Senfoni Ork.),2O-21 Kasım I998 Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şef T.Strugala tarafından seslendirilmiştir.7 Aralık 1998'de de SCA Vakfı'nın düzenlediği ödül töreni ile 1998 yılı en büyük ödülü cumhurbaşkanımız tarafından F.ALNAR'a verilmiş, bu ödül töreni sonrası konçerto Anadolu Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ve Tahir AYDOĞDU tarafından tekrar seslendirilmiştir. Aynca 26-27 Şubat I999'da İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile şef Hikmet ŞİMŞEK yönetiminde Kanun Konçertosu Tahir AYDOĞDU'nun solistliğinde tekrar seslendirilmiştir.

Eserleri
ŞAN VE ORKESTRA ESERİ
“Üç Şarkı”, soprano ve orkestra için, 1948.

ORKESTRA ESERLERİ VE KONÇERTO
“Romantik Uvertür”, 1932. “Prelüd ve İki Dans”, 1935. “Türk Suiti”, 1936. “İstanbul, Orkestra Suiti”, 1937 – 1938. “Viyolonsel Konçertosu”, 1943. “Kanun Konçertosu” kanun ve yaylılar orkestrası için, 1944 – 1951.

ODA VE SAHNE MÜZİKLERİ
Trio, “Fantezi”, 1929. “Süit”, keman ve piyano için, 1930. Yaylılar Kuarteti, 1933. “Yalova Türküsü”, 1932. “Sarı Zeybek”, 1932. Goethe’nin “Faust”u üzerine müzik, 1944.

FİLM VE GELENEKSEL MÜZİK ESERLERİ
“İstanbul Sokakları”, 1931. (Film Müziği) “Namık Kemal”, 1949. (Film Müziği) “Halıcı kız”, 1953. (Film Müziği) “Kelebek Zabit”, tek sesli operet, 1922. “On Saz Semaisi”, 1926. “Bayati Araban Peşrev”, 1927. “Bayati Araban Saz Semaisi”, 1927. 'Segah Peşrev”, 1927. “Sözsüz Romans”…


ULVİ CEMAL ERKİN
(1906 – 1972)
Türk Beşleri güzel sanatların hangi alanında eserler vermiştir?

Türk Beşleri”nin üyesi olan Erkin, opera dışında hemen bütün formlarda duyarlıklı, incelikli yapıtlar vermiştir. Başlıca yapıtlarının plak ve CD olarak üretilmesi ve giderek artan oranda batı müzik dünyasında seslendirilmesi, yaratılarının kalıcılığını belgelemektedir.
Üst düzey bir bürokrat olan Mehmed Cemil Bey’in oğlu Ulvi Cemal, yedi yaşındayken İstanbul’da piyanist Adinolfi’den dersler alarak müziğe başlamış, bir yandan da öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde sürdürmüştür. Yeteneğiyle sivrildiği için, 1925 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Paris’e gönderilmiş, Paris Konservatuarı’nda Jean Batalla, Isidor Philipp ve Camile Decreus ile piyano, Jean Galon ile armoni, Noel Galon ile kontrpuan çalışmış, daha sonra Ecole Normale de Musique’de, Jean Galon ve Nadia Boulanger’dan kompozisyon dersleri almıştır. Beş yıllık öğrenimini Paris Konservatuarı ile Ecole Normale’de başarıyla tamamlayan bestecimiz Ulvi Cemal Erkin, 1930 yılında yurda dönerek Musıki Muallim Mektebi’nde öğretmenliğe atanmıştır. Paris’te başladığı “İki Dans” adlı orkestra yapıtını Ankara’da bitiren Erkin’in bu ilk yaratısı, 6 Mart 1931 yılında Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası tarafından “Dünya Prömiyeri” olarak seslendirilmiştir. Erkin, 1932 yılında piyanist ve piyano öğretmeni Ferhunde Remzi (Erkin) ile evlenmiş, 1936 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’nın kurulması üzerine bu kurumun piyano bölüm başkanlığını üstlenmiştir. Daha sonraki yıllarda onu verimli bir besteci, orkestra şefi ve genç Türkiye Cumhuriyeti’nin açtığı müzik kurumlarında yönetici olarak görüyoruz.
Dönemin yaratıcı bir aydını olan Erkin, besteci arkadaşı Necil Kazım Akses’le birlikte çok sayıda opera yapıtını Türkçe’ye kazandırarak opera repertuarımıza armağan etmiş ve sahnelenmesini sağlamış, konservatuar ve opera orkestralarının şefliğini yapmış, Ankara Radyosu’nun “çoksesli müzik” bölümünü yönetmiş, besteciliğini sürdürürken bir yandan da Ankara Konservatuarı’nda öğrenciler yetiştirmiştir.
1971 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanıyla onurlandırılan bestecimiz, sanat yaşamı boyunca Avrupa ülkelerinden nişanlar almıştır: 1950 yılında, Fransız Eğitim Bakanlığı’nın Palme Academique nişanı; 1959 yılında, “Şövalye” derecesindeki Légion d’honneur nişanı; 1963 yılında, İtalya’nın Ordine Al Merito della Republicca İtaliano nişanı ve 1970 yılında “Officier” derecesindeki Légion d’honneur nişanı…
İlk yapıtlarında geç romantizm ve izlenimcilikten yola çıkan Ulvi Cemal Erkin, kısa sürede geleneksel müziklerimizin, özellikle halk müziğimizin makamsal ve ritmik gereçlerini başarıyla kullanmaya başlamış, bilinçle eğildiği bu gerecin renkleriyle ulusal bireşime ulaşmıştır. Bestecimiz İlhan Usmanbaş “Beşler”in kişiliğinde Erkin’in bu dönemini şöyle değerlendirir:
“Birinci kuşak Türk Bestecileri, 1930’larda ilk yapıtlarını verdikleri zaman, bugün insanı hayrete düşüren bir şey daha var; o da sanki Türkiye’de yüzyıllardan beri Avrupa müziği yapılıyormuş gibi yeni bir müzik diline oturmuş olmaları. Mesela Erkin’in “Beş Damla” adlı piyano parçaları 1931 tarihini taşır; yani henüz öğrenciliğini bitirip Türkiye’ye dönmüş genç bir besteci, birden bire o güne kadar Türkiye’de nasıl bir müzik yapılması gerektiğini en açık bir dille ortaya koymuştur.”
Bu çizgi, yaratılarının son döneminde doğal olarak yeni müzik tekniklerine eğilim göstermiş, sonuçta bestecimiz, çağımıza uzanan bütün müzik tekniklerini kırk yıllık sanatsal yaşamına sığdırmayı başarmıştır.
Ulvi Cemal Erkin’in yapıtlarının seslendirme üzerindeki tüm telif hakları SACEM’e aittir.
1972 yılında vefat eden bu değerli müzisyenimizin başlıca yapıtları şunlardır:

ŞAN VE ORKESTRA ESERLERİ
1)“Bülbül ve Ayın Ondördü”, soprano ve küçük orkestra için, 1932.
2)“Yedi Halk Şarkısı”, basbariton ve orkestra için, 1936 – 1939.

KORO ESERLERİ
1)“İki sesli Halk Şarkıları”, (On parça), 1936.
2)“Yedi Halk Türküsü”, Karma Koro İçin, 1943.
3)“On Halk Türküsü”, Karma Koro İçin, 1963.
4)“Yedi Halk Şarkısı”, Şan ve Piyano için, 1936.

ORKESTRA ESERLERİ
1)“İki Dans”, büyük orkestra için, 1930.
2)“Bayram”, büyük orkestra için, 1934.
3)“Köçekçeler” orkestra için rapsodi, 1943.
4)“1. Senfoni”, 1944 – 1946.
5)“2. Senfoni”, 1948 – 1951.
6)“Senfonik Bölüm”, büyük orkestra için, 1969.
7)“Senfonik Episodlar”, (yarım kaldı), 1970 – 1971.

KONÇERTOLARI
1)Piyano Konçertosu, 1942. İlk seslendirme Ferhunde Erkin.
2)Keman konçertosu, 1947.

SOLO ÇALGI VE ORKESTRA ESERLERİ

1)“Konçertino”, piyano ve orkestra için, 1932.
2)“Senfoni Konçertant”, piyano ve orkestra için, 1966.

ODA MÜZİKLERİ

1)“Yaylılar Dörtlüsü”, 1935 – 1936.
2)“Beşli”, piyano, iki keman, viyola ve viyolonsel, 1943.
3)“Sinfonietta”, yaylılar için, 1951 – 1959.

PİYANO ESERLERİ

1)“Beş Damla”, piyano için, çocuklar için yedi kolay parça, 1931.
2)“Duyuşlar”, piyano için on bir parça, 1937.
3)“Sonat”, piyano için, 1946.
4)“Altı Prelüd”, piyano için, 1965 – 1967.

KEMAN VE PİYANO ESERLERİ,
SAHNE YAPITLARI
1)“Ninni, Improvisation ve Zeybek Türküsü”, 1929 – 1932.
2)“Karagöz”, çocuk oyunu için müzik, 1940.
3)“Keloğlan”, bale müziği, 1950.
OPERA ÇEVİRİLERİ
1)Pietro Mascagni/Cavalleria Rusticana, (Erkin ve Fuat Turkay).
2)Georges Bizet/Carmen, (Erkin ve Akses).
3)Charles Gounod/Faust, (Erkin ve Akses).
4)Giuseppe Verdi/Aida, (Erkin ve Akses).
5)Gioacchino Rossini/Sevil Berberi, (Erkin ve Akses).
6)Giacoma Puccini/İl Tabarro,(Erkin ve Halil Bedii Yönetken).
7)Giuseppe Verdi/Othello, (Erkin ve Akses).
8)Richard Strauss/Salome, (Erkin ve Saadet İkesus).
9)Ludwig van Beethoven/Fidelio, (Erkin ve Akses).




Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2012       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
türk beşleri güzel sanatların hangi dalında eserler vermiştir... ne olur acil lazım
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2012       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
türk beşleri hangi sanat alanında eser vermişlerdir??
LÜTFEN YARDIM EDİN ÇOK LASIMM
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Mart 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
benim sorduğum sorunun cevabı yok
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Şubat 2014       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lütfen türk beşlerinin hangi müzük dallarında eserler verdiğini söyleyin !!!! acil lazımmm !!!!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2014       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bende bilmiyorum
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2014       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
türk beşleri güzel sanatların hangi dalında reser vermiş
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2014       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türk Beşleri Klasik Batı Müziği alanında eserler vermişlerdir. bu kadar bulabildim Msn Sad(

Benzer Konular

25 Eylül 2012 / ThinkerBeLL Müzik tr
24 Mart 2012 / derya yücel Cevaplanmış
18 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
7 Mart 2014 / Misafir Cevaplanmış
3 Nisan 2014 / berk Cevaplanmış