Arama

Bir çocuğa güzel ahlâkı nasıl kazandırabiliriz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 22 Eylül 2013 Gösterim: 1.590 Cevap: 2
halilmert585 - avatarı
halilmert585
Ziyaretçi
7 Eylül 2013       Mesaj #1
halilmert585 - avatarı
Ziyaretçi
bir çocuğa güzel ahlakı nasıl kazandırabiliriz
EN İYİ CEVABI Heulwen verdi
Güzel Ahlaklı Bir Çocuk Yetiştirebilmek İçin Neler Yapılabilir?
MsXLabs.Org
Sponsorlu Bağlantılar


Peygamber Efendimiz’den (asm) çocukların ahlakî eğitimi için tavsiyeler…

“Çocuğu Kur’ân ile terbiye ediniz!”
Peygamberimiz, çocukların terbiyesi konusunda şöyle buyuruyor:
“Çocuklarınızı şu üç huyu aşılayacak şekilde terbiye ediniz:
Peygamberini, O’nun Ehl-i Beyt’ini sevdiriniz ve Kur’ân-ı Kerim’i okutunuz. Çünkü Kur’ân okuyanlar hiçbir gölgenin bulunmadığı mahşer günü Peygamber ve evliyalarla beraber Allah’ın (rahmet) gölgesinde bulunacaklardır.” [1]
Güzel ahlakın her nevi Kur’ân-ı Kerim’de mevcuttur
Çocuklarımıza Kur’ân-ı Kerim’i öğretirken sadece okumasını değil, aynı zamanda onun nasıl bir kitap olduğunu, nelerden bahsettiğini ve hangi hakikatleri bize ders verdiğini de anlatmalıyız. Böylece, Kur’ân-ı Kerim’e karşı hürmet ve muhabbeti kalbinde ve ruhunda uyandırmalıdır. Çünkü çocuğa Kur’ân-ı Kerim öğretmek ifadesi, genel anlamda onlara dinini, ahlakını öğretmeyi içine alan bir eğitim ve öğretim sistemini ifade etmektedir. [2]
Kur’an-ı Kerim eğitimi alan bir çocuk hem onun feyzinden istifade edecek hem de hayatını ona göre yönlendirecektir.
Çocuğa şefkatle muamele ediniz!
Muaviye Bin Ebu Süfyan’dan (ra) Resulullah’ın (asm) şöyle dediğini işittim:
“Allah’ım! Senin verdiğini engelleyecek ve engellediğine de verecek biri yoktur. Kişiye (dünya malı, çocukları ve mevkii ile ilgili) nasibi/şansı senin katında fayda vermez. Allah kimin hayrını isterse, onu dinde fakih (doğru anlayış sahibi) kılar. Kadınların en hayırlısı deveye binendir. Kureyş kadınlarının salih olanı ise eşine ait malı gözetip koruyan ve çocuğuna da küçüklüğünde şefkatli davranandır.” [3]
Çocuğa merhametle muamele ediniz!
“Kalbi katı ve merhametsiz develeri otlatan çoban, çobanların en kötüsüdür. (Kötü bir milleti idare eden merhametsiz ve dinsiz bir dev­let adamı, devlet adamlarının en kötüsüdür.)” [4]
Akra Bin Habis, Resulullah’ın (asm) torunu Hasan’ı öptüğünü gördü (İbn Ömer rivayetinde Hasan veya Hüseyin’i demektedir) ve benim on çocuğum var onlardan hiçbirini öpmüş değilim dedi. Bunun üzerine Resulullah (asm) şöyle buyurdu:
“Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” [5]
Çocuğa şefkat ve merhametle muamele etmek ruhi ve ahlakî bozuklukları önler
…Büyüklerde takdir edilme ihtiyacı ne ise, küçüklerde de sevilme ve şefkat görme ihtiyacı aynı şeydir. Ancak bu ikincilerde sevgi, onların gelişmesinde gıda hükmüne geçtiği için şahsiyetlerinin teşekkül ve inkişafında ma-i hayat, ziyay-ı şems durumundadır ve “sosyalleşmesinde en önemli faktör” olması sebebiyle çok daha mühimdir. Çocuğun müteakip yıllarda göstereceği bir kısım ruhi bozukluklar, ailesinden yeteri kadar sevgi ve alaka görmemesi, kötü muamelelere maruz kalmasıyla izah edilmektedir. [6]
Şefkat ve sevgi eksikliği çocuğu düşmanca duygulara sevk eder
…Aile içerisinde sevilme ve reddedilme gibi durumların çocuğun konuşma kapasitesine de müsbet veyahut menfi yönden etki edeceği, yeterli sevgiye mazhar olmayan çocukların konuşma özürlerine maruz kalacağı da belirtilmiştir. Keza homoseksüellik, sadizm, altını ıslatma, itaatsizlik, anne-babaya düşmanlık gibi her çeşit ruhi bozuklukların temelinde “insan yavrusunun en önemli psikolojik ihtiyacı olan içten sevilmek” noksanlığı gösterilmektedir.
Çevrelerinden, hususen anne babalarından, yeteri kadar sevgi ve alaka göremeyen çocukların, kendisine itimad duygusunu geliştiremeyeceği, büyüklere karşı düşmanca hareket etmeye, haşin, kırıcı, kavgacı, yalancı, hırsız, okul kaçkını olmaya meyledeceği vs. kesinlikle anlaşılmıştır. Suçlu çocuklar için tesis edilen ıslah evlerinde de başarı için, her şeyden önce “sevgi ve şefkat”e başvurulması gerektiği belirtilmektedir. [7]
Çocuğu azarlayarak ve kötü söz söyleyerek terbiye etmeyiniz!
Hz. Enes’in (ra) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Resulullah ahlak yönünden insanların en güzeli idi. Ben çocuk­luğumda kendisine hizmet ettiğim sıralarda bir gün beni bir ihtiyaç için bir yere göndermişti. Ben de (o günkü çocukluğun verdiği bir sorum­suzlukla):
Vallahi ben bu işe gitmem; dedim, oysa içimde Allah’ın Peygam­berinin emrettiği işe gitmek niyeti vardı. Derken çıktım bu iş için yo­la koyuldum. Sokakta oynaşan çocuklara tesadüf ettim, onlarla birlikte oyuna dalıp işimi unuttum. Bir süre sonra bir de baktım ki; Resulullah (asm) arkamdan başımı tutmuş gülümseyip duruyor. Bana:
“Ey Enesçik, sana dediğim yere gitsen ya” dedi. Ben de:
Evet ya Resulullah şimdi gidiyorum, dedim. Hz. Enes rivayetine devam ederek dedi ki:
“Allah’a yemin olsun, ben kendisine yedi ya da dokuz yıl hizmet ettim. Yaptığım bir işten dolayı niye böyle yaptın? Yapmadığım bir işten dolayı da, “niye böyle yapmadın?” dediğini bilmiyorum. [8]
“Nebi’ye on sene hizmet ettim. Bir kere bana (canı sıkılıp da); “öf” demedi, niçin böyle yaptın da demedi, böyle yapsaydın da demedi.” [9]
Çocuklarınızı döverek terbiye etmeyiniz!
Hz. Peygamber hiçbir çocuğa kızmamış ve vurmamıştır. Onun davra­nışlarında hoşgörü, kolaylık, seviyeye inme, nefret ettirmeme ve ona şah­siyet verme çok önemlidir. Eğitimde dayak çözüm değildir ve haksız olarak dövmek haramdır. Resulullah:
“Kolaylaştırın, zorlaştırmayım Müjdeleyin, nefret ettirmeyin!” buyurmaktadır.” [10]
İbn-i Abbas’tan (ra) rivayet edildiğine göre Nebi (asm) yüzü dağ­lanmış bir eşeğin yanından geçerken:
“Allah bunu dağlayan kimseye lanet etsin.” buyurdu. [11]
Müslim’in diğer rivayetinde:
“Resulullah yüze vurmayı ve yüzü dağ­lamayı yasaklamıştır.”
Hadis-i şerifte hayvanın yüzünü dağlayana Resulullah’ın (asm) lanet et­mesi, bu davranışın günah-ı kebairden olduğuna delil oluyor.
Yüze vurmak ve ona damga vurmayı Resulullah (asm) nehyetmiştir. Çün­kü yüz latif bir organdır. Allah (cc) onda bütün güzellikleri toplamıştır.
Hizmetçi, hanım ve çocuğu da terbiye maksadıyla dövmek bu nehyin şümulüne girer. Ki yüzden sakınılması gerekir. Hayvan da olsa, yüzün dağ­lanarak eziyet verilmesi ve güzelliğin değiştirilmesi çirkin bir olaydır. [12]
Çocuğu dövmek kişilik bozukluğuna sebebiyet verir
Çocuğun işlediği suç veya kusur ya da günah sayılan bir şey, ilk defa meydana geliyorsa, pişmanlık duyması, işlediğinden dolayı özür dilemesi için kendisine fırsat verilmeli hemen üzerine varılmamalı; rahat düşünüp hareket edebilmesi, ara yere şefaatçiler koyması için bir süre beklemeli, hemen cezaya başvurmamalı ve pişmanlık duy­duğu taktirde kendisinden bir daha yapmayacağına dair kesin söz alınmalı… Ta ki, çocuk böyle bir hata ya da günaha ikinci defa dönmesin.
İşte bu tür terbiye, dövmekten, onu insanlara karşı küçük düşürmekten, kusurunu teşhir etmekten daha uygun ve islah edicidir… [13]
Çocuklarınız arasında adil olunuz!
Hayatımızın her safhasını aydınlatıp yönlendiren İslam dininde ebeveynin çocuklar arasını eşit tutma meselesi terbiyede mühim bir esas teşkil eder.
“Çocuklarla ebeveynin münasebeti hususunda Hz. Peygamber’in (asm) ehemmiyetle üzerinde durduğu bir diğer husus, çocuklara eşit muamelede bulunmaktır. Bu prensibin tebliğine Numan İbnu Beşir’den rivayet edilen şu hadise vesile olmuştur:
“Babam bana malından bir şeyler hibe etmişti. Annem Amra Bintu Ravaha:
Bu hibeye Resulullah’ı şahit kılmazsan kabul etmiyoruz” dedi. Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahit kılmak için babam beni de alarak Resulullah’a gitti. Durumu öğrenen Hz. Peygamber (asm):
“Başka çocukların da var mı?” diye sordu.
“Evet” cevabı üzerine;
“Aynı şekilde bütün çocuklarına hibede bulundun mu?” diye sordu. Babam:
“Hayır” deyince,
“Allah’tan korkun, çocuklarınız hususunda adil olun” dedi. Babam oradan ayrıldı ve hibeden rücu etti.” [14]
“Bir adam Hz. Peygamber’in yanında otururken oğlunun biri gelir. Adam çocuğunu öper ve dizinin üstüne oturtur. Az sonra kızı gelir. Adamcağız onu (öpmeksizin) önüne oturtur. Bunun üzerine Resulullah:
“Aralarında eşit davranıyor musun?” (diye kınar).
Hacib Bin Mufaddal Bin Mühelleb (ra) babasından naklederek şöyle diyor:
Numan Bin Beşir konuşurken şöyle işittim. Resulullah şöyle buyurdu:
“Çocukların arasında adaletle muamele edin! Çocuklarınız arasında adaletle muamele edin.” [15]
Çocuklara eşit muamele etmemek onlarda haset, kıskançlık ve düşmanlık gibi hislerin doğmasına sebebiyyet verir
Sünnette çocuklara yapılacak farklı muamelenin ictimaî münasebetlere menfi etkileri olacak bir kısım kötü hislerin doğup gelişeceğine ve bilhassa bu tutuma yer veren ebeveyne karşı hürmet hislerinin zayıflayacağı keyfiyetine şu vecihte dikkat çekilmektedir.
Sünnette şiddetle yasak edilen bu gayr-ı adil (adil olmayan) davranışın uzak, yakın, ferdî, içtimaî başka çeşit neticeler de meydana getireceği ihtimalden uzak değildir. Nitekim günümüzde yapılan araştırmalar çocuklarda görülen intihar, transvestizm (kadınların erkek, erkeklerin kadın gibi giyinmesi), altını ıslatma, kıskançlık ve düşmanlık hislerinin doğması gibi bir kısım ruhi bozuklukların sebepleri meyanında ana-babanın çocuklar arasında yaptıkları ayrımın da yer aldığını ortaya çıkarmıştır. Bu sebeple eğitimcilerimiz;
“Muhtelif çocukları olan ailelerde bir çocuğun ötekine tercih edilmesi, kardeşleri veya diğer çocuklarla aleyhinde mukayeseler yapılması şahsiyet gelişmesi yönünden göz önünde tutulması icabeden bir husustur (…) Bu duruma düşen çocuklarda hem yetişkinlere, hem de kendine tercih edilen çocuğa karşı “düşmanlık, kıskançlık, aşağılık duyguları geliştirilir” demektedirler. [16]
Çocuğunuzun kötü ahlaklı kimselerle arkadaş olmasına müsaade etmeyiniz!
Çocuğun terbiyesine çok dikkat etmelidir. Onun kötü arkadaşlarla düşüp kalkmasına mani olmalıdır. Kötü arkadaş, çocuğun edep ve terbiyesini bozar. [17]
Resulullah (asm) buyuruyor ki:
“İyi bir arkadaş misk satan, kötü bir arkadaş ise körük üfleyen kimseye benzer. Misk satıcısından ya misk alırsın ya da koklarsın. Körüğü üfleyenden ise, elbiseni yakmak veya kötü kokusundan rahatsızlanmak gibi zarar görürsün ancak.” [18]
Çocuk kiminle arkadaşsa onun ahlakı ona tesir eder
Temiz, ahlaklı, imanı kuvvetli bir arkadaşın hareketleri, tipi temiz bir havaya benzer. Hareket ve davranışları kötü olan bir kimsenin böyle bir kişiyle arkadaşlık etmesi, onu tüm kötü hareketlerinden arındırır. Bambaşka bir insan yapar. Oysa kötü ahlaklı bir kimseyle arkadaşlık yapmak, bulaşıcı bir hastalığı olan kimsenin yanında durmak demektir bu da mikrobun kendisine geçip aynı hastalığa yakalanmaktır. [19]
İbn-i Sina:
“Mektepte çocuk, edebi güzel, alışkanlıkları arzu edilen şekilde olan başka çocuklarla düşüp kalkmalıdır. Zira, bir çocuk diğer bir çocuk için daha çok telkin gücüne sahiptir. Çocuk arkadaşıyla ünsiyet eder, (çok şeyi) ondan kapar” der.
Şu halde arkadaşlar zümresinin iyi veya kötü oluşunun, çocukta kesin bir hüküm icra edeceği yeni ve eski bütün terbiyecilerce kabul edilmektedir. [20]
Çocuğun karşı cinsten çocuklarla arkadaşlık kurması, o cinsin hal ve hareketlerini taklit etmesine yol açar
Arkadaş meselesinde nazara alınması gereken bir husus, yaşıtlarına dikkat etmek ise de diğer bir husus cinsiyete dikkat etmektir. Cinsi terbiye ile ilgili bahiste açıklandığı üzere, bir çocuğun uzun müddet karşı cinsten olanlarla düşüp kalkması, onun, o cinse ait davranışları kazanmasına yol açmaktadır. Resailu İhvanu’s-Safa’da geçerli adetlere uzun müddet uymakla ahlakta onlara benzerlik hasıl olup, kuvvet bulacağı ifade edildikten sonra:
“Şecaatli ve salih kimselerin yanında yetişen çocukların çoğu onların ahlakını aynen kaptığı gibi, kadın ve muhannislerin (kadınlaşmış erkek) yanında yetişen çocuklar da aynen onlar gibi olurlar.” denmektedir. [21]
Çocuğunuza ilim öğretiniz!
Resulullah (asm) buyuruyor ki:
“Gerçekten yazıyı öğretmek, güzel isim takmak ve buluğa erdiği zaman ise evlendirmek çocuğun babası üzerindeki haklarıdır.” [22]
Çocuklarınızla şakalaşınız ve onlarla oyun oynayınız!
Çocuklarla şakalaşmak ve oyun onlara özgüven kazandırdığı gibi çocukta sağlam bir kişiliğin oluşması için elzemdir.
Enes İbn-i Malik’ten (ra) şöyle dediği işitilmiştir:
“Hz. Peygamber (asm) (şaka ve latifelerle) bizim aramızda bulunurdu. Hatta benim küçük kardeşime, (daha önce kafeste sakladığı kuştan ötürü) :
“Ey Ebu Ümeyr! Serçecik ne oldu? (Artık onu görmüyorum.)” der idi.” [23]
Ebu Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre;
“Hz Peygamber, Hasan’ın yahut Hüseyin’in elinden tutar, sonra (çocuğun) ayağını kendi ayağı üzerine koyup:
“Yukarı çık” dedi. (Torunlarını eğlendirirdi.)” [24]
Peygamber (asm) ile çıktık ve bir yemeğe davet edildik. O esnada (Peygamberin torunu) Hüseyin yol üzerinde oynuyordu. Peygamber topluluğun önüne koştu, sonra iki elini açtı. Çocuk öteye beriye koşmaya başladı. Peygamber ona gülüyordu. Nihayet onu yakalayınca, iki elinden birini çocuğun çenesine ve diğerini de bağına koydu. Sonra onu kucakladı. Sonra Peygamber (asm) şöyle buyurdu:
“Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim. Hüseyin’i seveni Allah sever. Hüseyin, torunlardan bir torundur.” [25]
Ebu Katade (ra) anlatıyor:
“Resulullah, kızı Zeynep’in kerimesi olan torunu Ümame’yi omzunda taşıdığı halde halka namaz kıldırırdı. Secdeye varınca çocuğu (yana) bırakır, kıyam için doğrulunca tekrar omuzuna alırdı.” [26]
Çocuğa oyunu men etmek, onun kalbini öldürür, ruhi sıkıntıya sokar ve onun hileye baş vurmasına sebebiyet verir
Hz. Peygamber’in bu sünnetinden mülhem olarak İslam terbiyecileri “babanın mübah oyun ve hoş sözlerle çocuklara karşı geniş davranmasını”, “herkesin kendi evinde (bir nevi) çocuk olmasını” tavsiye etmişlerdir. Birbirine yakın ifadelerle “çocuğa oynamayı” men edip devamlı ders çalışmaya zorlamak onun kalbini öldürür, zekasını iptal eder ve hayatının neşesini kaçırır. Sonunda çocuk dersten kurtulmak için hile düşünmeye başlar derler.
İslam alimlerinin ittifakla üzerinde durdukları husus, çocukların mübah olan, bir başka deyişle hiç bir surette zararlı olmayan oyunlarla oynamalarına müsaade edilmesidir. [27]
Çocuğunuza hayır dua etmeyi alıştırınız!
Üsame Bin Zeyd Bin Harise’nin (ra) şöyle dediği rivayet olunmuştur:
“Resulullah, beni alır dizine oturturdu, Hasan’ı da öbür dizine oturturdu, sonra bizi sinesine basarak:
“Allah’ım bunlara rahmet ve saadet ihsan buyur. Çünkü ben bunların hayır ve saadetlerini diliyorum.” buyurdu. [28]
Peygamberimiz (asm) bu davranışıyla hem anne babanın evlada hayır dua etmesinin önemini vurgulamış hem de çocuklara dua ahlakını kazandırmıştır.
“Çocuklara İslam adabını öğretiniz!”
Ömer Bin Ebu Seleme’den (ra) rivayete göre şöyle demiştir:
“Ben Resulullah’ın (asm) gözetiminde bir çocuktum. Yemek esnasında elim tabağın her tarafına uzanıyordu. Resulullah (asm) bana:
“Ey çocuk, besmele çek. Ve sağ elinle, önünden ye.” Buyurdu. [29]
Çocuklara İslam ahlakını bizzat yaşayarak öğretiniz!
Peygamber Efendimiz İslam ahlakını bizzat uygulayarak çocuklara örnek olmştur. Bunun sebebi şudur ki; yaşanmayan nasihatler karşı tarafa, bilhassa çocuklara tesir etmez. En güzel ve kalıcı tebliğ metodu bizzat uygulayarak göstermektir.
Enes (ra) çocukların yanından geçerken onlara selam verdi ve “Resulullah (asm) böyle yapardı” dedi. [30]
Hadise göre; küçüklere selamı öğretmek, terbiye ve kalplerini hoşnut et­mek için selam vermek müstehabtır.
Kirmanı;
“Bu, Resulullah’ın yüce ahlakı ve güzel edebinden dolayıdır” demiştir.
Hadiste, çocukların İslamî terbiye ile yetiştirilmesi ve onlara ahlakî öğe­lerin öğretilmesini, böylece yetişmiş bir şekilde baliğ olmalarını sağlamaya işaret vardır. [31]
Çocuklara selam vermek kibre manidir.
Bir rivayette;
“Resulullah Ensarı ziyaret eder ve çocuklarına selam vere­rek, başlarım mesh eder ve onlara dua ederdi” denilmektedir. Değişik riva­yetlerden anlaşıldığına göre Resulullah bu hareketini devamlı yapmıştır. Çün­kü bunda kibirden uzaklaşmak, tevazu takınmak gibi güzel huylar mevcuttur.
Sahabiler de her hareketinde Peygamberimizi takip ederek Allah ve in­sanlar katında yücelmişlerdir. [32]
Kaynakça:
[1] İmam Suyuti; Camiu’s-Sağir Ve Tercemesi
[2] Prof. Dr. Hüseyin Kur
[3] Nesai; İmam Ahmed Bin Hanbel; el-Fethu’r-Rabbani Tertibi
[4] İmam Suyuti; Camiu’s-Sağir Ve Tercümesi İzahlı 2000 Hadis
[5] Müslim, Tirmizi; Sünen-i Tirmizi, İyilik Ve İrtibatı Koparmamak
[6] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi
[7] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi
[8] Müslim; Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi
[9] Buhari
[10] Buhari, Müslim, Ebu Davud, İmam Ahmed Bin Hanbel; El-Müsned, el-Fethu’r-
Rabbani Tertibi
[11] Müslim; Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi
[12] Müslim, İmam Nevevi; Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi
[13] Prof.Dr.Abdullah Nasıh Ulvan / İslamda Aile Eğitimi, Evlilik, Evlat Terbiyesi Ve
Esasları
[14] Buhari, Nesai, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace; Kütüb-i Sitte
[15] Buhari; Sünen-i Nesai
[16] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi
[17] İmam-ı Gazali
[18] İmam Suyuti; Camiu’s-Sağir Ve Tercümesi İzahlı 2000 Hadis
[19] İmam Suyuti / Camiu’s-Sağir Ve Tercümesi İzahlı 2000 Hadis
[20] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi
[21] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi
[22] İmam Suyuti; Camiu’s-Sağir Ve Tercümesi İzahlı 2000 Hadis
[23] Buhari, Müslim, İbni Mace
[24] Buhari
[25] İbni Mace, Buhari, Tirmizi, Ebu Yala
[26] Buhari, Müslim, Muvatta, Ebu Davud
[27] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi / Müsabaka Ve Atıcılık
[28] Buhari
[29]Buhari, Müslim; İmam Nevevi, Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi
[30] Buhari, Müslim; İmam Nevevi, Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi
[31] İhsan Özkes / İmam Nevevi-Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi
[32] İhsan Özkes / İmam Nevevi-Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi


Kaynak
Heulwen - avatarı
Heulwen
VIP VIP Üye
20 Eylül 2013       Mesaj #2
Heulwen - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Güzel Ahlaklı Bir Çocuk Yetiştirebilmek İçin Neler Yapılabilir?
MsXLabs.Org
Sponsorlu Bağlantılar


Peygamber Efendimiz’den (asm) çocukların ahlakî eğitimi için tavsiyeler…

“Çocuğu Kur’ân ile terbiye ediniz!”
Peygamberimiz, çocukların terbiyesi konusunda şöyle buyuruyor:
“Çocuklarınızı şu üç huyu aşılayacak şekilde terbiye ediniz:
Peygamberini, O’nun Ehl-i Beyt’ini sevdiriniz ve Kur’ân-ı Kerim’i okutunuz. Çünkü Kur’ân okuyanlar hiçbir gölgenin bulunmadığı mahşer günü Peygamber ve evliyalarla beraber Allah’ın (rahmet) gölgesinde bulunacaklardır.” [1]
Güzel ahlakın her nevi Kur’ân-ı Kerim’de mevcuttur
Çocuklarımıza Kur’ân-ı Kerim’i öğretirken sadece okumasını değil, aynı zamanda onun nasıl bir kitap olduğunu, nelerden bahsettiğini ve hangi hakikatleri bize ders verdiğini de anlatmalıyız. Böylece, Kur’ân-ı Kerim’e karşı hürmet ve muhabbeti kalbinde ve ruhunda uyandırmalıdır. Çünkü çocuğa Kur’ân-ı Kerim öğretmek ifadesi, genel anlamda onlara dinini, ahlakını öğretmeyi içine alan bir eğitim ve öğretim sistemini ifade etmektedir. [2]
Kur’an-ı Kerim eğitimi alan bir çocuk hem onun feyzinden istifade edecek hem de hayatını ona göre yönlendirecektir.
Çocuğa şefkatle muamele ediniz!
Muaviye Bin Ebu Süfyan’dan (ra) Resulullah’ın (asm) şöyle dediğini işittim:
“Allah’ım! Senin verdiğini engelleyecek ve engellediğine de verecek biri yoktur. Kişiye (dünya malı, çocukları ve mevkii ile ilgili) nasibi/şansı senin katında fayda vermez. Allah kimin hayrını isterse, onu dinde fakih (doğru anlayış sahibi) kılar. Kadınların en hayırlısı deveye binendir. Kureyş kadınlarının salih olanı ise eşine ait malı gözetip koruyan ve çocuğuna da küçüklüğünde şefkatli davranandır.” [3]
Çocuğa merhametle muamele ediniz!
“Kalbi katı ve merhametsiz develeri otlatan çoban, çobanların en kötüsüdür. (Kötü bir milleti idare eden merhametsiz ve dinsiz bir dev­let adamı, devlet adamlarının en kötüsüdür.)” [4]
Akra Bin Habis, Resulullah’ın (asm) torunu Hasan’ı öptüğünü gördü (İbn Ömer rivayetinde Hasan veya Hüseyin’i demektedir) ve benim on çocuğum var onlardan hiçbirini öpmüş değilim dedi. Bunun üzerine Resulullah (asm) şöyle buyurdu:
“Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” [5]
Çocuğa şefkat ve merhametle muamele etmek ruhi ve ahlakî bozuklukları önler
…Büyüklerde takdir edilme ihtiyacı ne ise, küçüklerde de sevilme ve şefkat görme ihtiyacı aynı şeydir. Ancak bu ikincilerde sevgi, onların gelişmesinde gıda hükmüne geçtiği için şahsiyetlerinin teşekkül ve inkişafında ma-i hayat, ziyay-ı şems durumundadır ve “sosyalleşmesinde en önemli faktör” olması sebebiyle çok daha mühimdir. Çocuğun müteakip yıllarda göstereceği bir kısım ruhi bozukluklar, ailesinden yeteri kadar sevgi ve alaka görmemesi, kötü muamelelere maruz kalmasıyla izah edilmektedir. [6]
Şefkat ve sevgi eksikliği çocuğu düşmanca duygulara sevk eder
…Aile içerisinde sevilme ve reddedilme gibi durumların çocuğun konuşma kapasitesine de müsbet veyahut menfi yönden etki edeceği, yeterli sevgiye mazhar olmayan çocukların konuşma özürlerine maruz kalacağı da belirtilmiştir. Keza homoseksüellik, sadizm, altını ıslatma, itaatsizlik, anne-babaya düşmanlık gibi her çeşit ruhi bozuklukların temelinde “insan yavrusunun en önemli psikolojik ihtiyacı olan içten sevilmek” noksanlığı gösterilmektedir.
Çevrelerinden, hususen anne babalarından, yeteri kadar sevgi ve alaka göremeyen çocukların, kendisine itimad duygusunu geliştiremeyeceği, büyüklere karşı düşmanca hareket etmeye, haşin, kırıcı, kavgacı, yalancı, hırsız, okul kaçkını olmaya meyledeceği vs. kesinlikle anlaşılmıştır. Suçlu çocuklar için tesis edilen ıslah evlerinde de başarı için, her şeyden önce “sevgi ve şefkat”e başvurulması gerektiği belirtilmektedir. [7]
Çocuğu azarlayarak ve kötü söz söyleyerek terbiye etmeyiniz!
Hz. Enes’in (ra) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Resulullah ahlak yönünden insanların en güzeli idi. Ben çocuk­luğumda kendisine hizmet ettiğim sıralarda bir gün beni bir ihtiyaç için bir yere göndermişti. Ben de (o günkü çocukluğun verdiği bir sorum­suzlukla):
Vallahi ben bu işe gitmem; dedim, oysa içimde Allah’ın Peygam­berinin emrettiği işe gitmek niyeti vardı. Derken çıktım bu iş için yo­la koyuldum. Sokakta oynaşan çocuklara tesadüf ettim, onlarla birlikte oyuna dalıp işimi unuttum. Bir süre sonra bir de baktım ki; Resulullah (asm) arkamdan başımı tutmuş gülümseyip duruyor. Bana:
“Ey Enesçik, sana dediğim yere gitsen ya” dedi. Ben de:
Evet ya Resulullah şimdi gidiyorum, dedim. Hz. Enes rivayetine devam ederek dedi ki:
“Allah’a yemin olsun, ben kendisine yedi ya da dokuz yıl hizmet ettim. Yaptığım bir işten dolayı niye böyle yaptın? Yapmadığım bir işten dolayı da, “niye böyle yapmadın?” dediğini bilmiyorum. [8]
“Nebi’ye on sene hizmet ettim. Bir kere bana (canı sıkılıp da); “öf” demedi, niçin böyle yaptın da demedi, böyle yapsaydın da demedi.” [9]
Çocuklarınızı döverek terbiye etmeyiniz!
Hz. Peygamber hiçbir çocuğa kızmamış ve vurmamıştır. Onun davra­nışlarında hoşgörü, kolaylık, seviyeye inme, nefret ettirmeme ve ona şah­siyet verme çok önemlidir. Eğitimde dayak çözüm değildir ve haksız olarak dövmek haramdır. Resulullah:
“Kolaylaştırın, zorlaştırmayım Müjdeleyin, nefret ettirmeyin!” buyurmaktadır.” [10]
İbn-i Abbas’tan (ra) rivayet edildiğine göre Nebi (asm) yüzü dağ­lanmış bir eşeğin yanından geçerken:
“Allah bunu dağlayan kimseye lanet etsin.” buyurdu. [11]
Müslim’in diğer rivayetinde:
“Resulullah yüze vurmayı ve yüzü dağ­lamayı yasaklamıştır.”
Hadis-i şerifte hayvanın yüzünü dağlayana Resulullah’ın (asm) lanet et­mesi, bu davranışın günah-ı kebairden olduğuna delil oluyor.
Yüze vurmak ve ona damga vurmayı Resulullah (asm) nehyetmiştir. Çün­kü yüz latif bir organdır. Allah (cc) onda bütün güzellikleri toplamıştır.
Hizmetçi, hanım ve çocuğu da terbiye maksadıyla dövmek bu nehyin şümulüne girer. Ki yüzden sakınılması gerekir. Hayvan da olsa, yüzün dağ­lanarak eziyet verilmesi ve güzelliğin değiştirilmesi çirkin bir olaydır. [12]
Çocuğu dövmek kişilik bozukluğuna sebebiyet verir
Çocuğun işlediği suç veya kusur ya da günah sayılan bir şey, ilk defa meydana geliyorsa, pişmanlık duyması, işlediğinden dolayı özür dilemesi için kendisine fırsat verilmeli hemen üzerine varılmamalı; rahat düşünüp hareket edebilmesi, ara yere şefaatçiler koyması için bir süre beklemeli, hemen cezaya başvurmamalı ve pişmanlık duy­duğu taktirde kendisinden bir daha yapmayacağına dair kesin söz alınmalı… Ta ki, çocuk böyle bir hata ya da günaha ikinci defa dönmesin.
İşte bu tür terbiye, dövmekten, onu insanlara karşı küçük düşürmekten, kusurunu teşhir etmekten daha uygun ve islah edicidir… [13]
Çocuklarınız arasında adil olunuz!
Hayatımızın her safhasını aydınlatıp yönlendiren İslam dininde ebeveynin çocuklar arasını eşit tutma meselesi terbiyede mühim bir esas teşkil eder.
“Çocuklarla ebeveynin münasebeti hususunda Hz. Peygamber’in (asm) ehemmiyetle üzerinde durduğu bir diğer husus, çocuklara eşit muamelede bulunmaktır. Bu prensibin tebliğine Numan İbnu Beşir’den rivayet edilen şu hadise vesile olmuştur:
“Babam bana malından bir şeyler hibe etmişti. Annem Amra Bintu Ravaha:
Bu hibeye Resulullah’ı şahit kılmazsan kabul etmiyoruz” dedi. Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahit kılmak için babam beni de alarak Resulullah’a gitti. Durumu öğrenen Hz. Peygamber (asm):
“Başka çocukların da var mı?” diye sordu.
“Evet” cevabı üzerine;
“Aynı şekilde bütün çocuklarına hibede bulundun mu?” diye sordu. Babam:
“Hayır” deyince,
“Allah’tan korkun, çocuklarınız hususunda adil olun” dedi. Babam oradan ayrıldı ve hibeden rücu etti.” [14]
“Bir adam Hz. Peygamber’in yanında otururken oğlunun biri gelir. Adam çocuğunu öper ve dizinin üstüne oturtur. Az sonra kızı gelir. Adamcağız onu (öpmeksizin) önüne oturtur. Bunun üzerine Resulullah:
“Aralarında eşit davranıyor musun?” (diye kınar).
Hacib Bin Mufaddal Bin Mühelleb (ra) babasından naklederek şöyle diyor:
Numan Bin Beşir konuşurken şöyle işittim. Resulullah şöyle buyurdu:
“Çocukların arasında adaletle muamele edin! Çocuklarınız arasında adaletle muamele edin.” [15]
Çocuklara eşit muamele etmemek onlarda haset, kıskançlık ve düşmanlık gibi hislerin doğmasına sebebiyyet verir
Sünnette çocuklara yapılacak farklı muamelenin ictimaî münasebetlere menfi etkileri olacak bir kısım kötü hislerin doğup gelişeceğine ve bilhassa bu tutuma yer veren ebeveyne karşı hürmet hislerinin zayıflayacağı keyfiyetine şu vecihte dikkat çekilmektedir.
Sünnette şiddetle yasak edilen bu gayr-ı adil (adil olmayan) davranışın uzak, yakın, ferdî, içtimaî başka çeşit neticeler de meydana getireceği ihtimalden uzak değildir. Nitekim günümüzde yapılan araştırmalar çocuklarda görülen intihar, transvestizm (kadınların erkek, erkeklerin kadın gibi giyinmesi), altını ıslatma, kıskançlık ve düşmanlık hislerinin doğması gibi bir kısım ruhi bozuklukların sebepleri meyanında ana-babanın çocuklar arasında yaptıkları ayrımın da yer aldığını ortaya çıkarmıştır. Bu sebeple eğitimcilerimiz;
“Muhtelif çocukları olan ailelerde bir çocuğun ötekine tercih edilmesi, kardeşleri veya diğer çocuklarla aleyhinde mukayeseler yapılması şahsiyet gelişmesi yönünden göz önünde tutulması icabeden bir husustur (…) Bu duruma düşen çocuklarda hem yetişkinlere, hem de kendine tercih edilen çocuğa karşı “düşmanlık, kıskançlık, aşağılık duyguları geliştirilir” demektedirler. [16]
Çocuğunuzun kötü ahlaklı kimselerle arkadaş olmasına müsaade etmeyiniz!
Çocuğun terbiyesine çok dikkat etmelidir. Onun kötü arkadaşlarla düşüp kalkmasına mani olmalıdır. Kötü arkadaş, çocuğun edep ve terbiyesini bozar. [17]
Resulullah (asm) buyuruyor ki:
“İyi bir arkadaş misk satan, kötü bir arkadaş ise körük üfleyen kimseye benzer. Misk satıcısından ya misk alırsın ya da koklarsın. Körüğü üfleyenden ise, elbiseni yakmak veya kötü kokusundan rahatsızlanmak gibi zarar görürsün ancak.” [18]
Çocuk kiminle arkadaşsa onun ahlakı ona tesir eder
Temiz, ahlaklı, imanı kuvvetli bir arkadaşın hareketleri, tipi temiz bir havaya benzer. Hareket ve davranışları kötü olan bir kimsenin böyle bir kişiyle arkadaşlık etmesi, onu tüm kötü hareketlerinden arındırır. Bambaşka bir insan yapar. Oysa kötü ahlaklı bir kimseyle arkadaşlık yapmak, bulaşıcı bir hastalığı olan kimsenin yanında durmak demektir bu da mikrobun kendisine geçip aynı hastalığa yakalanmaktır. [19]
İbn-i Sina:
“Mektepte çocuk, edebi güzel, alışkanlıkları arzu edilen şekilde olan başka çocuklarla düşüp kalkmalıdır. Zira, bir çocuk diğer bir çocuk için daha çok telkin gücüne sahiptir. Çocuk arkadaşıyla ünsiyet eder, (çok şeyi) ondan kapar” der.
Şu halde arkadaşlar zümresinin iyi veya kötü oluşunun, çocukta kesin bir hüküm icra edeceği yeni ve eski bütün terbiyecilerce kabul edilmektedir. [20]
Çocuğun karşı cinsten çocuklarla arkadaşlık kurması, o cinsin hal ve hareketlerini taklit etmesine yol açar
Arkadaş meselesinde nazara alınması gereken bir husus, yaşıtlarına dikkat etmek ise de diğer bir husus cinsiyete dikkat etmektir. Cinsi terbiye ile ilgili bahiste açıklandığı üzere, bir çocuğun uzun müddet karşı cinsten olanlarla düşüp kalkması, onun, o cinse ait davranışları kazanmasına yol açmaktadır. Resailu İhvanu’s-Safa’da geçerli adetlere uzun müddet uymakla ahlakta onlara benzerlik hasıl olup, kuvvet bulacağı ifade edildikten sonra:
“Şecaatli ve salih kimselerin yanında yetişen çocukların çoğu onların ahlakını aynen kaptığı gibi, kadın ve muhannislerin (kadınlaşmış erkek) yanında yetişen çocuklar da aynen onlar gibi olurlar.” denmektedir. [21]
Çocuğunuza ilim öğretiniz!
Resulullah (asm) buyuruyor ki:
“Gerçekten yazıyı öğretmek, güzel isim takmak ve buluğa erdiği zaman ise evlendirmek çocuğun babası üzerindeki haklarıdır.” [22]
Çocuklarınızla şakalaşınız ve onlarla oyun oynayınız!
Çocuklarla şakalaşmak ve oyun onlara özgüven kazandırdığı gibi çocukta sağlam bir kişiliğin oluşması için elzemdir.
Enes İbn-i Malik’ten (ra) şöyle dediği işitilmiştir:
“Hz. Peygamber (asm) (şaka ve latifelerle) bizim aramızda bulunurdu. Hatta benim küçük kardeşime, (daha önce kafeste sakladığı kuştan ötürü) :
“Ey Ebu Ümeyr! Serçecik ne oldu? (Artık onu görmüyorum.)” der idi.” [23]
Ebu Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre;
“Hz Peygamber, Hasan’ın yahut Hüseyin’in elinden tutar, sonra (çocuğun) ayağını kendi ayağı üzerine koyup:
“Yukarı çık” dedi. (Torunlarını eğlendirirdi.)” [24]
Peygamber (asm) ile çıktık ve bir yemeğe davet edildik. O esnada (Peygamberin torunu) Hüseyin yol üzerinde oynuyordu. Peygamber topluluğun önüne koştu, sonra iki elini açtı. Çocuk öteye beriye koşmaya başladı. Peygamber ona gülüyordu. Nihayet onu yakalayınca, iki elinden birini çocuğun çenesine ve diğerini de bağına koydu. Sonra onu kucakladı. Sonra Peygamber (asm) şöyle buyurdu:
“Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim. Hüseyin’i seveni Allah sever. Hüseyin, torunlardan bir torundur.” [25]
Ebu Katade (ra) anlatıyor:
“Resulullah, kızı Zeynep’in kerimesi olan torunu Ümame’yi omzunda taşıdığı halde halka namaz kıldırırdı. Secdeye varınca çocuğu (yana) bırakır, kıyam için doğrulunca tekrar omuzuna alırdı.” [26]
Çocuğa oyunu men etmek, onun kalbini öldürür, ruhi sıkıntıya sokar ve onun hileye baş vurmasına sebebiyet verir
Hz. Peygamber’in bu sünnetinden mülhem olarak İslam terbiyecileri “babanın mübah oyun ve hoş sözlerle çocuklara karşı geniş davranmasını”, “herkesin kendi evinde (bir nevi) çocuk olmasını” tavsiye etmişlerdir. Birbirine yakın ifadelerle “çocuğa oynamayı” men edip devamlı ders çalışmaya zorlamak onun kalbini öldürür, zekasını iptal eder ve hayatının neşesini kaçırır. Sonunda çocuk dersten kurtulmak için hile düşünmeye başlar derler.
İslam alimlerinin ittifakla üzerinde durdukları husus, çocukların mübah olan, bir başka deyişle hiç bir surette zararlı olmayan oyunlarla oynamalarına müsaade edilmesidir. [27]
Çocuğunuza hayır dua etmeyi alıştırınız!
Üsame Bin Zeyd Bin Harise’nin (ra) şöyle dediği rivayet olunmuştur:
“Resulullah, beni alır dizine oturturdu, Hasan’ı da öbür dizine oturturdu, sonra bizi sinesine basarak:
“Allah’ım bunlara rahmet ve saadet ihsan buyur. Çünkü ben bunların hayır ve saadetlerini diliyorum.” buyurdu. [28]
Peygamberimiz (asm) bu davranışıyla hem anne babanın evlada hayır dua etmesinin önemini vurgulamış hem de çocuklara dua ahlakını kazandırmıştır.
“Çocuklara İslam adabını öğretiniz!”
Ömer Bin Ebu Seleme’den (ra) rivayete göre şöyle demiştir:
“Ben Resulullah’ın (asm) gözetiminde bir çocuktum. Yemek esnasında elim tabağın her tarafına uzanıyordu. Resulullah (asm) bana:
“Ey çocuk, besmele çek. Ve sağ elinle, önünden ye.” Buyurdu. [29]
Çocuklara İslam ahlakını bizzat yaşayarak öğretiniz!
Peygamber Efendimiz İslam ahlakını bizzat uygulayarak çocuklara örnek olmştur. Bunun sebebi şudur ki; yaşanmayan nasihatler karşı tarafa, bilhassa çocuklara tesir etmez. En güzel ve kalıcı tebliğ metodu bizzat uygulayarak göstermektir.
Enes (ra) çocukların yanından geçerken onlara selam verdi ve “Resulullah (asm) böyle yapardı” dedi. [30]
Hadise göre; küçüklere selamı öğretmek, terbiye ve kalplerini hoşnut et­mek için selam vermek müstehabtır.
Kirmanı;
“Bu, Resulullah’ın yüce ahlakı ve güzel edebinden dolayıdır” demiştir.
Hadiste, çocukların İslamî terbiye ile yetiştirilmesi ve onlara ahlakî öğe­lerin öğretilmesini, böylece yetişmiş bir şekilde baliğ olmalarını sağlamaya işaret vardır. [31]
Çocuklara selam vermek kibre manidir.
Bir rivayette;
“Resulullah Ensarı ziyaret eder ve çocuklarına selam vere­rek, başlarım mesh eder ve onlara dua ederdi” denilmektedir. Değişik riva­yetlerden anlaşıldığına göre Resulullah bu hareketini devamlı yapmıştır. Çün­kü bunda kibirden uzaklaşmak, tevazu takınmak gibi güzel huylar mevcuttur.
Sahabiler de her hareketinde Peygamberimizi takip ederek Allah ve in­sanlar katında yücelmişlerdir. [32]
Kaynakça:
[1] İmam Suyuti; Camiu’s-Sağir Ve Tercemesi
[2] Prof. Dr. Hüseyin Kur
[3] Nesai; İmam Ahmed Bin Hanbel; el-Fethu’r-Rabbani Tertibi
[4] İmam Suyuti; Camiu’s-Sağir Ve Tercümesi İzahlı 2000 Hadis
[5] Müslim, Tirmizi; Sünen-i Tirmizi, İyilik Ve İrtibatı Koparmamak
[6] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi
[7] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi
[8] Müslim; Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi
[9] Buhari
[10] Buhari, Müslim, Ebu Davud, İmam Ahmed Bin Hanbel; El-Müsned, el-Fethu’r-
Rabbani Tertibi
[11] Müslim; Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi
[12] Müslim, İmam Nevevi; Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi
[13] Prof.Dr.Abdullah Nasıh Ulvan / İslamda Aile Eğitimi, Evlilik, Evlat Terbiyesi Ve
Esasları
[14] Buhari, Nesai, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace; Kütüb-i Sitte
[15] Buhari; Sünen-i Nesai
[16] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi
[17] İmam-ı Gazali
[18] İmam Suyuti; Camiu’s-Sağir Ve Tercümesi İzahlı 2000 Hadis
[19] İmam Suyuti / Camiu’s-Sağir Ve Tercümesi İzahlı 2000 Hadis
[20] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi
[21] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi
[22] İmam Suyuti; Camiu’s-Sağir Ve Tercümesi İzahlı 2000 Hadis
[23] Buhari, Müslim, İbni Mace
[24] Buhari
[25] İbni Mace, Buhari, Tirmizi, Ebu Yala
[26] Buhari, Müslim, Muvatta, Ebu Davud
[27] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi / Müsabaka Ve Atıcılık
[28] Buhari
[29]Buhari, Müslim; İmam Nevevi, Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi
[30] Buhari, Müslim; İmam Nevevi, Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi
[31] İhsan Özkes / İmam Nevevi-Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi
[32] İhsan Özkes / İmam Nevevi-Riyaz’üs-Salihin Tercüme ve Şerhi


Kaynak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Eylül 2013       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bir çocuğa güzel ahlakı ona anne ve babanın yardımıyla ona tanıtırsın.nasılmı: her akşam vakit buldukça anne ve baba çoçuğa dinimizi anlatan kitaplar veya cdler anlatmalıyız izletmeliyiz onları ahlakımızı anlatan gösteren kişilerle tanıştırmalıyız...

Benzer Konular

9 Nisan 2014 / ELVAN Soru-Cevap