Arama

Yaşar Duran

Güncelleme: 6 Kasım 2011 Gösterim: 3.845 Cevap: 1
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
22 Ekim 2011       Mesaj #1
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Yaşar Duran
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Yaşar Duran Msn Grin
Sponsorlu Bağlantılar
  • Doğum tarihi: 7 Haziran 1955
  • Doğum yeri: Nevşehir, Türkiye
  • Mevkii: Kaleci
Yaşar Duran, Türk eski millî futbolcu, teknik direktör. Özellikle 1986 FIFA Dünya Kupası elemelerinde İngiltere ile oynanan ve 8-0 gibi bir tarihi farkla kaybedilen karşılasmayla hatırlanır. (Bordeaux zaferindeki payı 1985 şampiyon kulüpler kupası maçı unutulmamalı.)Msn Happy

Futbolculuk kariyeri

Kulüp takımları kariyeri
Futbola Ankara Altındağspor'da başladı ve burada alt kademe liglerde oynadıktan sonra Süper Lig ekiplerinden Gaziantepspor'a transfer oldu. Gaziantepspor'da uyum sorunu yaşamadan kısa sürede birinci kaleci olarak görev almaya başladı. Gösterdiği performansla Türkiye Millî Takıma seçilmeyi başardı ve büyük takımların transfer listesine girmeyi başardı. Neticesinde 1981-82 sezonunun başında Fenerbahçe'ye transfer oldu. 7 yıl kaleci olarak giydiği Fenerbahçe formasıyla, 2 Lig (1983,1985) ve 1 Türkiye Kupası (1983) şampiyonluğu yaşadı.

Daha sonra Malatyaspor'a transfer olur ve 1986-87 sezonunda Lige büyük bir bütçeyle iddia giren Malatyaspor'a transfer olmuştur. Malatyaspor'da dört sezon boyunca Oktay Çevik, Feridun Özütok, Levent Numanoğlu, Zeynel Limoncu, Feyzullah Küçük ve Ünal Karaman gibi futbolcularla beraber oynayip iki sezonda da sezonu hep üst sıralarda bitirip o zamana göre büyük bir başarı elde etmiştir.

Malatyasporun tarihinde en iyi sezonunu 1987-88 sezonunda geçirmiştir ve ligi üçüncü sırada bitirmeyi başarmıştır. Malatyaspor'da takım dağılma ve yeni yapılanma asamasına girdiğinden 1988-89 sezonun başında Sarıyer'e transfer olur. Burada iki sezon görev aldıktan sonra tekrar bir sezonluğuna Fenerbahçe'de oynar. Ardından iki sezon Gaziantepspor'da forma giydikten sonra 1992-93 sezonun sonunda etkin futbola veda eder.

Yaşar Duran özellikle 1986 FIFA Dünya Kupası elemelerinde İngiltere ile oynanan ve 8-0 gibi bir tarihi farkla kaybedilen karşılasmayla hatırlanır. Takım olarak hayalkırıklığı yaratan millî takımda haksiz yere tek suçlu olarak gösterilir ve uzun süre medya ve kamuoyunun diline düşer. Karıyeri boyunca büyük başarılara imza atsa da yine de İngiltere karşılaşmasıyla anılır.

Millî takım kariyeri
  • 26 kez Türkiye Millî Takıma çağrılan Yaşar Duran, 15 kez Türkiye Millî Takım formasını giymiştır.
Teknik direktörlük kariyeri
Futbola vedasından sonra antrenörlük yapmaya karar verdi ve ilk antrenörlük deneyimini 1994 yılında Aydınspor'da yardımcı antrenör olarak edindi. Daha sonra birçok ekipte yardımcı antrenör ve kaleci antrenörü olarak görev aldı. 1998-99 sezonunda geçiçi teknik direktörle yollarını ayıran Elazığspor'da teknik direktör olarak görev aldı. Genelde Samet Aybaba ile beraber çalışır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Biyografi Konusu: Yaşar Duran nereli hayatı kimdir.
🌘 🚀
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
6 Kasım 2011       Mesaj #2
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
YAŞAR DURAN Msn Lol
yedekyasar
Sponsorlu Bağlantılar

Kaleci olmasaymış çok rahatlıkla Kemal Sunal filmlerinde kötü adamların en kötüsü olarak harika bir sinema kariyeri yapabilirdi Yaşar… Rahmetli Yadigar Ejder’den hiçbir eksiği yoktu, fazlası vardı. Boyu daha uzun, refleksleri daha jenerikti. Hiç olmadı, en kötü ihtimalle Metin Milli ya da Çetin Alp ayarında bir şarkıcı olabilir, en azından onun her daim sevimli yüzünün hatırına Eurovision’da İngilizler’den 8 puan alabilirdi. Zaten kendisi de söylemişti:
“İngiltere’den 8 yedikten sonra sinemadan, televizyondan, sahnelerden birçok teklif geldi ama insanlara aslında ne kadar iyi bir kaleci olduğumu ispat etmek için kabul etmedim”
Fenerbahçe ve Milli Takım’ın efsanevi oyuncusu Yaşar Duran’ın “iyi” bir kaleci olduğu, yarın sabah güneş doğacağı kadar aşikâr… Çünkü ondan başka hiç kimse –mesela Galatasaraylı ikizi Hayrettin - 8 gol yedikten sonra kendi kendisiyle alay edemez ya gözüne giren güneşten dem vurur ya da açıkça savunmayı ve orta sahayı suçlar. Ancak bu kadar “iyi” adamlar, kendileriyle böyle fütursuzca alay edebilirler:
“İngiltere maçından önce milli takımın asıl kalecisi Ankaragücülü Arif’ti. Ama sanki mahalle maçına çıkacakmışız gibi büyüklerimiz bana ‘Yaşar, senin boyun uzun… İngilizler havadan oynuyorlar, kaleye sen geç’ dediler.” Msn Grin
O gün gerçekten de bir mahalle maçı oynandı Türkiye’de… O zamanki futbol kriterlerine göre Londra’nın en zengin mahallesi ile 12 Eylül Türkiye’sinde Alibeyköy’ün en fakir mahallesinin maçı… Top, forvetimiz Rıdvan Dilmen’in ayağına toplamda 9 kere gelmiş, 9 kez santra yapmıştı. 9 santranın yedincisinde teknik direktörümüz Coşkun Özarı, o gün dudaklarının arasından hiç eksik olmayan uzun Samsun’unu ters yakmış, Msn Lol o esnada dünyada nikotine en çok ihtiyacı olan maçın Türk spikeri top altıncı kez ağlarımıza girdiğinde “Bir İngiltere atağını daha gol yiyerek savuşturuyoruz” demişti. Msn Rotfl Yedinci golde ise gelmiş geçmiş en trajikomik Türk filminin en unutulmaz sahnesinde yine Yaşar vardı: Golden sonra topu eline almış, santra yapması için topu ısrarla Rıdvan’a vermiyor, kendisini uyaran hakeme
“Atmam abi, bitir artık bu maçı, o zaman ben de topu atarım”
diyordu. Sekizinci ve nihayet son golü yediğimizde maçın 90. dakikasıydı, spikerimiz belki de tersten bir Samsun yakmış, biraz rahatlamıştı: “Sayın seyirciler, maç bitti, biz hala gol yiyoruz”

Aslında Yaşar’ın da Hayrettin gibi kaleci olmak dışında hiç hatası yoktu. Bir ay boyunca hiç durmadan yan top çalışmışlar ama nedense kalemize yapılan her orta gol olmuştu. Yaşar’a göre hezimetin asıl sorumlusu Özarı’dan başkası değildi:
“40. dakikada ‘Hocam Allah'ını biraz seversen beni oyundan al’ diye avazım çıktığı kadar bağırdım. Ama o gitti orta sahaya adam aldı. Halbuki orta sahamız langırt masasındaki orta saha gibiydi zaten. 90 dakika sahadaki 20 oyuncu sürekli karşımdaydı, bizim ceza alanının içinde saklambaç oynanıyordu ama nedense hep ben ebe oluyordum. Gözümü açtığımda topu filelerden çıkarıyordum”
Aslında Orwell’in kehanetlerinde kıyamet yılı olan 1984’teki o gün, orada ya da televizyonların başında Yaşar’ın suretinde yenilen 8 gol bize enflasyon, Özal, zamlar, Kenan Evren ve askerlik arkadaşları olarak görünüyordu sadece. Aradan yıllar geçti, hala İngiltere’ye tek bir gol bile atamadık, Msn Confused o yüzden de Yaşar’ı asla unutamadık. Ama o zamanlar, amacımız gol atmak ve galibiyet değildi. Asıl gayemiz, şerefli mağlubiyetler almaktı. Rövanş maçında Wembley’de de ilk maça göre skortif açıdan gayet şerefli bir mağlubiyet alacaktık: 0-5.

Milli Takım otobüsü Wembley’in önünde durduğunda Fenerbahçeli Abdülkerim, otobüsten yangından kaçarcasına atlayacak, diğer koşmaya hazırlanan oyuncularımızı geçip “Wembley’e ayak basan ilk Türk ben olacağım” diyerek hayatının deparını atacaktı. Yaşar’a göre bu depar, o zamanlar Wemley’i uzay, kendisini de Neil Armstrong olarak algılayan Türk futbolcusunun en büyük kompleksini kustuğu andı.

İngiltere’nin Ada’ya vize istemeden aldığı ilk Türk olan Yaşar Duran ise Wembley’e nedense son adım atan Türk oldu. Yaşar’ın biraderi Türkiye Elektrik Kurumu başkanı olarak ayarlamış gibi, başta bizim mahalle olmak üzere İstanbul’un yarısında elektrikler kesikti. Zihnindeki elektrik kaçağı asla kesilmeyen Abdülkerim ise ceza alanında, Yaşar ve Raşit Çetiner’e “Lineker’i gördünüz mü?” diye sorup “Biraz önce buradaydı” cevabını aldığında topu yine filelerden çıkartıyorduk. Maç 4-0’ken, 1-0 öndeymiş gibi zaman geçirdik. Ama Coşkun Özarı’nın yıllar sonra 2004’te İstanbul’da 0-0 biten İngiltere maçından sonra söyleyeceği gibi “yine olduramadık”.

Toplamda 18 kez milli olup bunların sadece ikisinde 13 gol yiyen Yaşar, kısa bir süre sonra oynanacak ikinci 8-0’da kaleye geçmeyeceğini adı gibi biliyordu. Ama o zamanlar da şimdi olduğu gibi Türk “skor” basını rakiplerinden her daim 8 yemekle meşguldü. Yaşar’ın yedeği olan Fatih’le aralarında sorunlar olduğunu, küs olduklarını yazdılar. Ama yine ters köşeye yatmışlardı: O gece bu sefer Fatih 8 tane yiyince, Yaşar Duran o efsanevi basın toplantısını yaptı: “Gördüğünüz gibi oda arkadaşım da olan Fatih’le aramızda hiçbir sorun yok. Hatta o kadar içli dışlıyız ki bugün de gördünüz yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor”

Türkiye’de hele de o yıllarda, kaleci olmak maden işçisi ya da öğretmen olmaktan bile daha zor bir işti. Bir hatalı gol yedin mi, ne kadar mucizevî şekilde olursa olsun kurtardığınız toplar sizi tarihin gazabından asla kurtaramazdı. Değişen bir şey var mı? Yaşar Duran da tıpkı Rüştü Reçber gibi hem Fenerbahçe’nin hem de milli takımın kalecisiydi. İkinci Lig’de Gaziantep’te oynarken Milli Takım’a çağrılan ilk oyuncuydu. Fenerbahçe ile 2 kez lig şampiyonu olacak, ne kadar kupa varsa kazanacaktı. Ama Fenerbahçe kariyerinde bile akılda kalanlar hep 8-0’dan sonra üzerine yapışıp kalan, ağzıyla bile top tutsa asla kurtulamayacağı “kovalık”larıydı: Göteborg’dan 40 metreden yediği gol, Fiorentina maçında baraj kurdurturken kaleye giren top, Beşiktaş maçında yüzü kendi kalesine dönükken yumrukladığı ortanın kendi kalesine girmesi…

Ama, bu kadar “inanılmaz” bir kaleciyi ve bir o kadar da sevimli ve iyi bir adamı siz de Bursa-Fenerbahçe ve Adana Demirspor-Gaziantep maçlarında kurtardığı 3’er penaltı ile hatırlamaya çalışın. En azından bir gün İngiltere’ye bir gol atana kadar… Smiley32

🌘 🚀

Benzer Konular

30 Eylül 2016 / Daisy-BT Sanat tr
27 Kasım 2010 / careless_WhispeR Müzik ww
1 Ağustos 2015 / Jumong Moda tr
3 Şubat 2011 / Misafir Soru-Cevap