Arama

Kırkpınar Yağlı Güreşleri

Güncelleme: 11 Kasım 2017 Gösterim: 24.675 Cevap: 7
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
19 Ekim 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

Kırkpınar Yağlı Güreşleri ve Tarihi


MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Anadolu 'da bulunan Osmanlılar, Edirne'nin fethinden önce (1361), Orhan Gazi devrinde, onun oğlu Süleyman Paşa komutasında Rumeli'ye geçerler (1356-1357).
Osmanlı Akıncıları, burada yaptıkları akınlar sırasında, savaşmadıkları ve mola verdikleri günlerde, zamanlarını, aralarında çeşitli sporlar yaparak değerlendirirlerdi.
Bir keresinde güreşe tutuşan 40 yiğit içinden ikisi, tutuştukları güreşi gece yarısına dek sürdürdükleri halde sonuçlandıramazlar ve ikisi de güreştikleri yerde can verir...
Arkadaşları bu iki yiğidi güreş yaptıkları yerde bulunan bir incir ağacının altına gömdükten sonra Edirne 'ye doğru akınlarına devam ederler.
Edirne'nin fethinden sonra Ahırköy çayırlığına geldiklerinde, o incir ağacının civarında billur kaynaklı bir suyun, Kırkpınar çayırlığına doğru aktığını görürler ve bu nedenle de "Kırktı bunlar. Bu yakaya ilk ayak basanlardır bunlar" diyerek o yere Kırkpınar adını verirler

Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri


Bu yıl 642.'si yapılacak olan Tarihi "Kırkpınar Güreşleri", Sarayiçi mevkiindeki "Sarayiçi Er Meydanı" denilen sahada düzenlenmektedir.
Genellikle Haziran ayı sonu, Temmuz ayı başlarında düzenlenen Tarihi Kırkpınar Güreşleri 7 gün sürmektedir.
Kırkpınar Güreşleri'ne başlamadan önce, Kaleiçi semtindeki, Adalı Halil ve Kara Emin pehlivanların kabirlerinin bulunduğu pehlivanlar mezarlığına geçilir ve dualar edilir. Yapılan ziyaretten sonra saat 15.00'de Sarayiçi Er Meydanı'na geçilir ve görkemli törenlerle Tarihi "Kırkpınar Güreşleri"nin startı verilir. Kırkpınar Güreşleri'ne katılan güreşçiler için ayrı ayrı kategoriler belirlenmiştir.

Bunlar; Minik 1, minik 2, Teşvik, tozkoparan, deste küçük boy, deste orta boy, deste büyük boy, küçük orta küçük boy, küçük orta büyük boy, büyük orta, başaltı ve baş kategorileridir.
Ayrıca en iyi peşrev yapan, en centilmen pehlivan grubunda da güreşçilere ödül verilmektedir. Pehlivanlar 3 gün süresince Er Meydanı'nda kıyasıya mücadele ederler. Son gün yapılan finallerde her boyun birinci, ikinci ve üçüncüleri belirlenir. Ancak bunlardan en önemlisi başpehlivandır.

Çok çetin mücadelelerle geçen başpehlivanlık güreşlerinde yaklaşık 35 pehlivan güreş tutar. "Kırkpınar Güreşleri" başpehlivanı belirleyecek güreşin bitmesiyle tamamlanır.

KURALLAR


Yenme Kuralları'ndan Bazıları


Çivi yukarı : Rakibinizin ayaklarından yakalar, tepe üstü diker, sonra sırtını yere getirirsiniz.
Sırtüstü : Rakibinizi yerde çevirerek veya ayakta düşürerek yapabilirsiniz.
Açık düşürmek : Ya kendi hatası ya da rakibi vesilesiyle kıç üstü düşmesi. Sırtı yere gelmemiştir, ama göbeği meydana çıkacak kadar arka üstü veya yan düşmüştür.

Yenilme Kuralları'ndan Bazıları


Kıspet çıkarmak : Olabilecek en kötü olaylardan biridir. Pehlivanın ayağından kıspetinin çıkması ya da boydan boya yırtılması bir yenilgi sebebidir.
Pes etmek : Bazı pehlivanlar yorulduklarında ya da yenileceklerini anladıklarında sırtının yere gelmesini istemiyorlarsa, "Pes Ediyorum" der ya da rakibinin kıspetine vurur.
Tartarak yenmek : Rakibi kucaklar, ayaklarını yerden keser, en az 3 adım kadar yürürseniz rakip yenilmiş olur.

Yağlı Güreş Pehlivanı


Pehlivan sözlüğü farsçadır. Burhan-katia göre asıl anlamı yürekli cesur (Şeci) yiğit (dili) ise de, Zabit, vali, iri vücutlu ve doğru sözlü kimseye de Pehlivan denilir. Bu nedenle yerine göre çeşitli zamanlar için kullanılmıştır.
Selçuklular zamanında kahramanlık gösteren savaşçılara, üstün başarı kazanan atıcı, güreşçi, gürzcülere de "Pehlivan" denilmiştir. Ama asıl önemlisi, bu sıfatın 16.YY. başlarından itibaren yalnız sporcular için kullanılmış olmasıdır. "Pehlivan" sözcüğünün bu anlamda kullanılışı Sultan II. Mahmut çağının sonuna kadar sürmüştür.
Osmanlılar zamanında saray dışında yapılan güreş yarışmaları panayırlarda, düğünlerde kulüplerde bir hayır kurumu yararına veya meslek edinmiş organizatörlerin özel yer ve salonlarında yapılırdı. Ayrıca Düğün Güreşleri, Ramazan Güreşleri, Hayır Kurumlarına yapılan Güreşler vardı.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2017 00:37
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
6 Haziran 2011       Mesaj #2
pesimist - avatarı
Ziyaretçi

KIRKPINAR YAĞLI GÜREŞLERİ'NİN TARİHÇESİ

Ad:  Kırkpınar yağlı güreşleri-4.jpg
Gösterim: 1876
Boyut:  81.6 KB

Orhan Gazi’nin Rumeli’yi ele geçirmek için düzenlediği seferler sırasında, kardeşi Süleyman Paşa 40 askerle Bizanslılar’a ait Domuzhisar’ın üzerine yürür. Baskınla burasını ele geçirirler. Öteki hisarların da ele geçirilmesinden sonra, 40 kişilik öncü birlik geri dönerler ve şimdi Yunanistan’ın topraklarında kalan Samona’da mola verirler. 40 cengaver burada güreşe tutuşurlar. Saatlerce süren güreşlerde, adlarının Ali ile Selim olduğu rivayet edilen iki kardeşin bir türlü yenişemedikleri görülür. Daha sonra bir Hıdrellez gününde, Edirne yakınlarındaki Ahıköy çayırında aynı çift yeniden güreşe tutuşurlar. Bütün bir gün güreşmelerine rağmen yine yenişemeyen kardeş pehlivanlar, gece boyunca da mum ve fener ışığında mücadelelerini sürdürmeye devam ederler. Ancak solukları kesilerek oldukları yerde can verirler.
Sponsorlu Bağlantılar

Arkadaşları onları aynı yerdeki bir incir ağacının altına gömerek oradan ayrılırlar. Yıllar sonra ise aynı yere gittiklerinde iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerde gür bir pınar görürler. Bundan sonra halk orada yatanların anısına o yöreye, “KIRKPINAR” adını verirler. Yunanistan’ın Samona köyünün merası içindeki alan asıl KIRKPINAR çayırıdır. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı sonunda Kırkpınar Güreşleri Edirne ile Mustafapaşa yolu arasındaki “Virantekke” denilen yerde düzenlenmiştir. Cumhuriyet’ten sonra 1924 yılında ise güreşler Edirne’nin Sarayiçi mevkiinde yapılmaya başlanmıştır.

Kırkpınar Güreşleri 1928 yılına kadar ağaları tarafından düzenlenmiştir. Güreşlerdeki ödülleri ve misafirlerin ağırlanmasını hep ağalar karşılamıştır. Ancak 1928 yılında ülkede meydana gelen ekonomik sıkıntılar nedeniyle ağalığa talip çıkmayınca, güreşlerin organize ve gelenleri ağırlama işi Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından üstlenilmiştir.1946 yılında ise Tarihi Kırkpınar Güreşleri Edirne Belediyesi’nce düzenlenmeye başlanmıştır.

Efsaneye göre Kırkpınar yağlı güreşleri Türklerin 1361 yılında Trakya'ya geçişi ile başlamıştır. 1354 yılında Orhan Gazi, büyük oğlu Süleyman Paşa'yı: -"Rum eli'ni alasın!..." diye karşı kıyılara yollar. Gecenin karanlığında gizlice hazırlanan sallarla askerler ve atlar karşı kıyıya çıkarlar.

Karşı kıyıya ilk çıkanlar, akıncıların öncü birlikleridir. Bunlar “KIRKLAR” namıyla anılan seçkin erlerdir. “KIRK” Türk-İslam tarihinde kutsal bir değeri olan Kırk Evliya’ya işaret bir sayıdır, bu nedenle Süleyman Paşa öncü birliklerini kırkar kişiden oluşturmuştur.

Kırklar bu günkü Gelibolu yarımadasın da karaya çıkarlar ve Domuz-Hisarı adıyla anılan Bizans kalesini ele geçirirler. Daha sonra burayı peşlerinden gelen askerlere devrederek üç ayrı yöne dağılırlar. Görevleri Rum eli’nin içlerine kadar ilerlemek ve gördüklerini Rum-eli Fütuhatı’nı başlatacak olan Süleyman Paşa’ya bildirmektir.

Mola verdikleri sırada eğlemek ve kaslarını gevşetmek için güreş tutan bu Koçyiğitler den iki kardeş birkaç konaklamadan beri güreşlerini bir türlü sonuçlandıramazlar. Bir gün mola verdikleri sırada tekrar güreşe tutuşan Kırklar dan bu iki kardeşin güreşlerini sonlandıramayacağını anlayan arkadaşları onları ayırmaya giderler ve ayırdıkların da iki kardeş oldukları yerde can verirler. Kırklar er meydanında can veren arkadaşları için çok üzülürler ve iki kardeşi orada bulunan ulu bir söğüt ağacının dibine gömüp yollarına devam ederler.

Kırklar görevleri sona erip geri dönerken er meydanında can veren arkadaşlarının mezarlarını ziyarete giderler. Mezarın başına vardıklarında gördüklerine çok şaşırırılar, söğüt ağacının dibindeki mezardan billur sulu bir pınar fışkırmaktadır. Bu hayret veren olay dilden dile dolaşarak destanlaşır.

Kırklar dan bu iki Koçyiğit’in anısına her sene orada güreşler düzenlenmeye başlanır ve “Kırkların Pınarı” olarak adlandırılan mezar başındaki bu pınar zamanla dilden dile dolaşarak “KIRKPINAR” halini alır.


Son düzenleyen _Yağmur_; 30 Haziran 2016 11:49 Sebep: sayfa düzeni
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
14 Haziran 2013       Mesaj #3
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Ad:  Kırkpınar yağlı güreşleri-3.jpg
Gösterim: 1448
Boyut:  12.1 KB

Güreşlerin Adını Aldığı Yer: Kırkpınar


Geleneksel yağlı güreşlerin yapıldığı yer. Efsaneye göre, 14. yüzyılda Rumeli'ye ilk kez geçen Süleyman Paşa'nın kırk savaşçısı, Kırkpınar'da dinlenirken güreş yapmışlardır. Burada güreşirken şehit düşen kırk yiğidin anısına her yıl güreşler düzenlenir. Kırkpınar, bugün Yunanistan topraklarında kaldığından, geleneksel güreşler Edirne'nin Sarayiçi yöresinde yapılmaktadır. Kırkpınar güreşleri, özellikle 19. yüzyıldan sonra büyük ilgi gördü ve dünyaca ünlü büyük Türk güreşçilerinden en tanınanı, Sultan Abdülaziz döneminde başpehlivan olan ve bu unvanını 26 yıl sürdüren Aliço'dur.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen _Yağmur_; 30 Haziran 2016 10:57
In science we trust.
Just fly - avatarı
Just fly
VIP Beşer
1 Temmuz 2013       Mesaj #4
Just fly - avatarı
VIP Beşer

Kırkpınar Şenlikleri


MsXLabs.org

Ad:  Kırkpınar yağlı güreşleri-5.jpg
Gösterim: 1727
Boyut:  18.5 KB
Edirne'nin geleneksel yağlı güreşi Kırkpınar, yalnızca bir güreş olayı değil, kentte yaşamı da etkileyen bir olaydır. 2005 yılında 644'üncüsü yapılan Kırkpınar güreşleri efsanevi bir kökene dayanır. Bu bölümde Kırkpınar Etkinliği, tarihi geçmişi, gelenekleri, söylenceleri ve günümüzdeki konumuyla değerlendirilecektir.

Kırkpınar Söylencesi


Orhan Gazi'nin Rumeli'yi ele geçirmek amacıyla düzenlediği seferler sırasında, kardeşi Süleyman Paşa 40 askerle Domuzhisarı üstünde yürür. Salla karşı kıyıya geçerler. Domuzhisarı'nı ele geçirirler. Öbür hisarların da ele geçirilmesinden sonra, 40 kişilik öncü birlik geri döner.İşte bu sefer sırasında gruptaki askerler, mola verdikleri her yerde güreşe tutuşurlarmış, bu birlikten iki yiğitin tutuştukları güreşte ise bir türlü kazanan olmazmış. Önce şimdi Yunanistan sınırlar içindeki Samona'da güreşe tutuşmuşlar,günlerce süren güreşte çiftin yenişememiş. Daha sonra, Hıdrellez gününde, Ahırköy çayırında(bazılarına göre Edirne'ye 17 km. ötede Ortaköy Şosesi üzerlerinde), aynı çift yeniden güreşe tutuşmuş.Sabahtan geceyarısına değin süren güreşte, ikisi de solukları kesilip çayıra yığılıp kalmış, vefat etmişler.Arkadaşları da onları bir incir ağacı altına gömmüş.

Yılllar sonra çıktıkları bir başka seferde arkadaşlarının mezarı başına gelen savaşçılar, burada akan gür bir pınar görürler. Halk orada yatanların "Kırklardan" (ermiş) olduğuna inanır. Yöreyi Kırkpınar diye adlandırır. Bir söylenceye göre de, oraya ayak basanlar 40 kişi olduklarından adı Kırkpınar kalmıştır. Sonraki yıllarda aynı yerde ölen kişilerin anısına güreş tutulmaya başlanmıştır. Zamanla gelenekselleşmiş ve Kırkpınar Yağlı güreşlerine dönüşmüştür.

Bir başka Kırkpınar değerlendirmesi de; bu güreşlerin, Türkler Edirne'yi almadan yüz yıl önce Rumeli'ye geçen Sarı Saltuk tarafından oralara taşındığı ve Türklerin sonradan Sultan I.Murat döneminde bu güreşlere sahip çıktığı yönündedir.

Cumhuriyet Döneminde Kırkpınar Güreşleri


Kırkpınar Güreşleri, önce Balkan Savaşları; sonra I.Dünya Savaşı ve Yunan İşgali nedeniyle sınırlarımızın geçirdiği değişiklikler yüzünden asıl yerinde (Yunanistan'ın Samona Köyü Merası) ve kendi düzeninde yapılamazken, bir süre, Edirne dışında kalan ve Virantekke denilen yerde gerçekleştirilmiştir.

Cumhuriyet sonrasında (1924) ise, Kırkpınar adıyla değilse bile, ilk güreşler; dönemin Edirne Milli Eğitim Müdürü İsmail Habib Sevük tarafından, Türk Ocağı'na yardım amacıyla ve Sarayiçi'nde düzenlenmiştir.

Sonra bir süre Kırkpınar ağaları tarafından düzenlenen güreşler, izleyen yıllarda, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay yöneticileri tarafından kurum yararına gerçekleştirilmiş; 1946 yılında Edirne Belediyesine geçmiştir.

Kırkpınar Güreşlerinde Ne Nedir?


Kırkpınar Etkinliklerinin vazgeçilmez unsurları şunlardır:

Kırkpınar Ağaları


Eskiden güreşler ağanın denetiminde yapılırdı. Kırkpınar Güreşlerinin en ilginç yönü Kırkpınar ağalığıdır.Pehlivanları çağıran, yarışmaları düzenleyen, gelen konukları ağırlayan, yemek ve yatacak yerlerini temin eden, örf ve adetlere uygun olarak güreşlerin yapılmasını sağlayan , ödüller veren ve güvenlik düzeni alan yetkilidir.

1950 yılından bugüne kadar Kırkpınar ağaları şunlardır:

YILI KIRKPINAR AĞASI

  • 1950 Edirneli Murat Şener
  • 1951 Edirneli Murat Şener
  • 1952 Edirneli Murat Şener
  • 1953 Edirneli Nurettin Manyas
  • 1954 Edirneli Yaşar Yardımcı
  • 1955 Edirneli Mehmet Çardaktan
  • 1956 Edirneli İbrahim Bildik
  • 1957 Edirneli Hüseyin Özakıncı
  • 1958 Edirneli Ahmet Merter
  • 1959 Edirneli Ahmet Merter
  • 1960 Edirneli Salim Doğramacılar
  • 1961 Edirneli Hilmi Atakan
  • 1962 Edirneli Muhittin Ağaoğulları
  • 1963 Edirneli Ali Rıza Keleşoğlu
  • 1964 Edirneli Hasan Vatan
  • 1965 Edirneli Hakkı Meriç
  • 1966 Edirneli Muzaffer Bilge
  • 1967 Çanakkaleli Süleyman Şahin
  • 1968 Çanakkaleli Süleyman Şahin
  • 1969 Karamürselli Gazanfer Bilge
  • 1970 Karamürselli Gazanfer Bilge
  • 1971 İstanbullu Celal Hacı Eyüboğlu
  • 1972 Babaeskili Doğan Görkey
  • 1973 Tokatlı Hamit Kaplan
  • 1974 Samsunlu Şevki Alan
  • 1975 Akyazılı Zülküf Karabulut
  • 1976 Akyazılı Zülküf Karabulut
  • 1977 Edirneli Murat Şener
  • 1978 Tekirdağlı Sebahattin Tekcan
  • 1979 Bandırmalı Süleyman Özmercan
  • 1980 Edirneli Cemal Pul
  • 1981 Edirneli Mehmet İriş
  • 1982 Edirneli Ali Ayağ
  • 1983 Edirneli Ali Ayağ
  • 1984 İstanbullu Mustafa Bilgin
  • 1985 İstanbullu Mustafa Bilgin
  • 1986 İstanbullu Halil Kılıçoğlu
  • 1987 Samsunlu Hasbi Menteşeoğlu
  • 1988 Bursalı İbrahim Çayla
  • 1989 Malatyalı Kemal Özkan
  • 1990 Çanakkaleli Murat Köse
  • 1991 Bayburtlu Alper Yazoğlu
  • 1992 Bayburtlu Alper Yazoğlu
  • 1993 Bayburtlu Alper Yazoğlu
  • 1994 İstanbullu Oğuzhan Bilgin
  • 1995 Tokatlı Hüseyin Şahin
  • 1996 Tokatlı Hüseyin Şahin
  • 1997 Tokatlı Hüseyin Şahin
  • 1998 Tokatlı Hüseyin Şahin
  • 1999 Babaeskili Ayhan Sezer
  • 2000 Emin Doğansoy
  • 2001 Mustafa Saruhan Adına Oğlu Murat Saruhan
  • 2002 Mardinli M.Sait Yavuz
  • 2003 Necdet Çakır
  • 2004 Edirneli Mustafa Altunhan
  • 2005 İzmitli Adem Tüysüz
  • 2006 İzmitli Adem Tüysüz
  • 2007 İzmitli Adem Tüysüz
  • 2008 Mehmet Cadıl
  • 2009 Seyfettin Selim
  • 2010 Seyfettin Selim
  • 2011 Seyfettin Selim
  • 2012 Seyfettin Selim

Başpehlivan


Kırkpınar'ın en büyük ödülünü Başpehlivan alır ve bir yıl süreyle Türkiye Başpehlivanı ünvanını elinde tutar. Bu ünvanı üç yıl arka arkaya koruduğu takdirde Altın kemerin sahibi olur. Diğer kategorilerde birinci olanlara ve dereceye giren pehlivanlara verilen ödül ise özendirme niteliğindedir. Pehlivan ödülü para olacağı gibidir. Eski yıllarda Başpehlivana deve, baş-altı pehlivanına boğa, büyük-orta ya kısrak, diğer boylara da bunlara benzer ödüller verilirdi.

Cumhuriyet döneminde Kırkpınar başpehlivanları şunlardır:

YILI KIRKPINAR BAŞPEHLİVANI

  • 1924 Arnavut Benli Abdullah
  • 1925 Geçkinli Yusuf Pehlivan
  • 1926 Edirneli Kara Emin
  • 1927 Manisalı Rıfat
  • 1928 Kandıralı Kayakçı Ahmet
  • 1929 Gastirvalı Mülayim Pehlivan
  • 1930 Bandırmalı Kara Ali
  • 1931 Bandırmalı Kara Ali
  • 1932 Bandırmalı Kara Ali
  • 1933 Bandırmalı Kara Ali
  • 1934 Gastivarlı Mülayim Pehlivan İle Tekirdağlı Hüseyin Alkaya
  • 1935 Tekirdağlı Hüseyin Alkaya
  • 1936 Tekirdağlı Hüseyin Alkaya
  • 1937 Tekirdağlı Hüseyin Alkaya
  • 1938 Tekirdağlı Hüseyin Alkaya
  • 1939 Tekirdağlı Hüseyin Alkaya
  • 1940 Tekirdağlı Hüseyin Alkaya
  • 1941 Tekirdağlı Hüseyin Alkaya
  • 1942 Kurtdereli Mehmet
  • 1943 Babaeskili İbrahim Esdi
  • 1944 Hayrabolulu Süleyman
  • 1945 Babaeskili İbrahim Esdi
  • 1946 Sındırgılı Şerif Pehlivan
  • 1947 Düzceli Çolak İsmail Atay İle Hayrabolulu Süleyman
  • 1948 Kuleli Mustafa Pehlivan
  • 1949 Sındırgılı Şerif Pehlivan
  • 1950 Hayrabolulu Süleyman
  • 1951 İzmitli İrfan Atan
  • 1952 Balıkesirli Tarzan Mehmet
  • 1953 İzmitli İrfan Atan
  • 1954 Samsunlu İbrahim Karabacak
  • 1955 İzmitli İrfan Atan
  • 1956 Samsunlu İbrahim Karabacak
  • 1957 Bandırmalı Hasan Acar
  • 1958 İzmitli Adil Atan
  • 1959 Samsunlu İbtahim Karabacak
  • 1960 Samsunlu İbtahim Karabacak
  • 1961 Sındırgılı Mehmet Ali Yağcı
  • 1962 İzmirli Kara Ali Çelik İle Sındırgılı Mehmet Ali Yağcı
  • 1963 Adapazarlı Sezai Kanmaz
  • 1964 Sındırgılı Mehmet Ali Yağcı
  • 1965 İzmirli Kara Ali Çelik
  • 1966 Ordulu Mustafa Bük
  • 1967 Ordulu Mustafa Büku
  • 1968 Ordulu Mustafa Bük
  • 1969 Babaeskili Nazmi Uzun
  • 1970 İzmirli Kara Ali Çelik İle Karamürselli Aydın Demir
  • 1971 Hasan Şahin
  • 1972 Arap Mustafa Yıldız
  • 1973 Ordulu Davut Yılmaz
  • 1974 İzmirli Kara Ali Çelik
  • 1975 Yarıda Kaldı
  • 1976 Karamürselli Aydın Demir
  • 1977 Karamürselli Aydın Demir
  • 1978 Karamürselli Aydın Demir
  • 1979 Sabri Demir
  • 1980 Muğlalı Mehmet Güçlü
  • 1981 Arap Mustafa Yılmaz
  • 1982 Denizlili Hüseyin Çokal
  • 1983 Denizlili Hüseyin Çokal
  • 1984 Denizlili Hüseyin Çokal
  • 1985 Sabri Acar
  • 1986 İbrahim Gümüş
  • 1987 Recep Kılıç
  • 1988 Recep Gürbüz
  • 1989 Saffet Kayalı
  • 1990 Karamürselli Ahmet Taşçı
  • 1991 Karamürselli Ahmet Taşçı
  • 1992 Karamürselli Ahmet Taşçı
  • 1993 Karamürselli Ahmet Taşçı
  • 1994 Cengiz Elbeye
  • 1995 Karamürselli Ahmet Taşçı
  • 1996 Karamürselli Ahmet Taşçı
  • 1997 Karamürselli Ahmet Taşçı
  • 1998 Cengiz Elbeye
  • 1999 Karamürselli Ahmet Taşçı
  • 2000 Karamürselli Ahmet Taşçı
  • 2001 Ankaralı Vedat Ergin
  • 2002 Hasan Tuna
  • 2003 Kenan Şimşek
  • 2004 Recep Kara
  • 2005 Şaban Yılmaz
  • 2006 Antalyalı Osman Aynur
  • 2007 Recep Kara
  • 2008 Recep Kara
  • 2009 Mehmet Yeşilyeşil
  • 2010 Mehmet Yeşilyeşil
  • 2011 Ali Gürbüz
  • 2012 Ali Gürbüz
Cazgır
bas cazgir er meydanindan siyaset meydanina 3661797 300

Yağlı güreşte pehlivanları seyircilere tanıtan, güreşe başlatan kişiye Cazgır veya Salavatçı denir.Cazgır hakem heyetinin eşleştirdiği pehlivanların adlarını, sanlarını, oyunlardaki hünerlerini, uygun mısra ve dualarla tanıtır.

Yağlanma
Güreşler, kavranması güç olsun diye, pehlivanlar güreş meydanının uygun bir yerinde yağ ve su ile doldurulmuş kazanların etrafında yağlanırlar. Pehlivanlar önce sağ el ile sol omuza, göğüse, kol ve kispete yağ sürerler, daha sonra sol el ile aynı işlemi yaparlar. Güreş başladıktan sonra pehlivanlar çayırda dolaşan ibrikçilerden diledikleri zaman yağ ve su alabilirler.

Peşrev
images?qtbnANd9GcTLT6ZRMK2dc8HQXGdq 8mqnw0Lo2AFLeD0ULJ0EtsrDMuD3xLY

Peşrev, bir ısınma ve kültür-fizik hareketidir. Ahenkli bir şekilde yapılan bu hareketler, seyircilerin zevkini okşar, pehlivanın moralini yükseltir. Pehlivan peşrev ile nefesini, kaslarını ve kalbini biraz sonra başlayacak olan mücadeleye hazırlar.

Güreşmek üzere hakem heyeti önüne gelmiş pehlivanların cazgır tarafında takdimi ve duası yapıldıktan sonra verdiği işaretle, çalınmaya başlayan davulların ve zurnaların nağmeleri arasında pehlivanlar ahenkli bir şekilde ellerini ve kollarını sallayarak peşreve başlarlar. Peşrevde üç kez ileri, üç kez de geri gidişten sonra yere sol diz ile çökülerek önce sağ el yere , dize , dudağa ve alına üç defa değdirilir. Hatta bazıları tarafından bir ot koparılarak ağza alınır ve ısırılır. Bu merasim bittikten sonra tekrar sıçrayarak arada sırada Hayda bre pehlivan diye bağırılır. Karşılıklı gidiş ve gelişten sonra hasmın paçaları yoklanır ve sırtı sıvazlanır, enseler bağlanır, eller tutuşur ve birkaç defa sallanılır, güreşe böylece girilmiş olur.

Kispet
KISPET YAGLI GURES KISPETI KISPET 86 BEDEN  57788241 0

Yağlı güreşe çıkan her pehlivanın güreş malzemesinin başında Kispet gelir. Manda, dana ve malak derisinden yapılan kispetin bel kısmı dört parmak genişliğinde ve kalın olur. Beli sarması için kalın ip geçirilir ,bu kısma Kasnak denir. Kispetin diz kapağının altına gelen yere Paça denir. Paça ile baldır arasına Paçabent denilen keçe konur , deri kısım keçenin üzerine çekilir ve üzeri sicimle sıkıca bağlanır. Sıkı bağlanmayan paçadan içeri giren parmaklar sayesinde oyun almak kolaylaşır.

Zembil
Kispetler Zembil adı verilen sazdan bittiğinde kispet temizlenir derisinin kurumaması için yağlanır ve bir sonraki güreşe hazırlık yapmak üzere zembile konur. Güreşi bırakan pehlivan zembilini duvara asarak bir daha güreşmeyeceğini anlatmak ister.

Davul ve Zurna
images?qtbnANd9GcTbYBCe4XFv3JmKSRyyMmwzgDXGusdCNegzRREkFSJ3EzdnhCK3
Kırkpınar da davul ve zurnacılık belli gruplara açık artırma ile verilir. Davul ve zurnalar eşliğinde güreşçiler Tutuş'a çağrılır ve güreş havaları ile hem pehlivanlar, hem de seyirciler coşturulur.

Kırmızı Dipli Mum

sedefb

Kırmızı dipli mum bildiğimiz parafin mumların dip tarafına kırmızı boya sürülmüş olanıdır. Kırkpınar ağalığını yüklenen kişiler Mart ayı başından itibaren köylere, kasabalara, şehirlere Mühürlü Kırmızı Dipli Mumları göndererek panayırın ne zaman açılacağını, güreşlerin hangi tarihte yapılacağını bildirirlerdi. Kırmızı dipli mumlar köy ve kasabaların kahvelerinin yüksekçe bir yerine asılır, böylece herkes Kırkpınar'a davet edildiklerini anlarlardı.

Yağlı Güreş Oyunları


Yağlı Güreşlerdeki oyunlar; ayakta yapılan oyunlar ve yerde yapılan oyunlar olarak maksatlarına göre , Elense, İç tırpan, dış tırpan, kaz kanadı, ayakta güreşi bağlama, budama, paça, kazık, kepçe, ters kepçe, kılıç atma, payanda, kemane, kemane çekme, kol bastı, tilki kuyruğu, köpek kuyruğu, yerde sürüme, köstek, künde (oturak kündesi, ayak kündesi, şark kündesi, bel kündesi), boyunduruk, kurt kapanı, yanbaş ve kombine oyunlar paça kazık, ellerin kenetlenmesi, sarma, cezayir sarması gibi sıralanabilir.

Yağlı Güreşlerde Cezalar


Ceza gerektiren konular şunlardır :
  • Rakibe , hakeme veya seyircilere söz veya el kol hareketi ile hakaret etmek,
  • Güreş esnasında rakibi ile münakaşa etmek ,tartışmak,
  • Ciddi güreş yapmamak, şike yapmak.
  • Yağlı güreşlerde yasak oyun ve diğer yağlı güreş kurallarına uymamak, hakem uyarılarını dinlememek. Müsabakalar eleme usulü olup, yenilen elenir, kazanan devam eder.

Kırkpınar Töre ve Gelenekleri


Kırkpınar Güreşlerinin kendine özgü kuralları ve töreleri vardır. Düzenleme görevi Kırkpınar Ağasındadır. Ağalık, açık arttırmada bir koça en çok para verende kalır.Ağa, güreşleri düzenler, tüm masrafları da üstlenir. "Er Meydanı" da denen Kırkpınar'da güreşçileri halka tanıtan, güreşleri halka sunmak için "peşrev" çeken, "cazgır"lar da ilginç bir görüntü sergiler.

Hıdrellez'den 20-25 gün önce Ağa, yöredeki yerleşim merkezlerine tanınmış kişi ve pehlivanlara, kırmızı dipli mumlarla çağrı gönderir. Güreşlere bir hafta kala, çevreden esnaf ve satıcılar meydanın çevresindeki işyerlerinde mallarını sergilemeye başlarlar.

Günümüzde, Kırkpınar güreşlerinin tarihi, her yıl Edirne Belediyesince tespit edilerek ilan edilmektedir.Geleneklerin korunduğu güreşler, halen yürürlükte bulunan 14 Mayıs 1984 tarihli 18401 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Yağlı Güreş Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak düzenlenmektedir. Hakemler, kule ve meydan hakemleri olarak yönetmelik hükümlerine göre görev yaparlar. Pehlivanların kayıt işlemleri, sağlık muayeneleri ve boy ayrımları görevli hakemlerce yerine getirilir.

İlk gün hazırlık niteliğinde güreşler yapılır. Pehlivanların belden yukarıları çıplaktır. Meşin deriden "kıspet" denilen paçaları dar bir don giyerler. Yağlanıp tartıya çıkarlar. Daha sonra "cazgır" lar, onları "peşrev" çekerek tanıtır.

Peşrevin ardından davul-zurna eşliğinde güreşçiler "tutuş"a davet edilir.Gelir, el sıkışır ve halkı selamlarlar. Eski pehlivanlardan Ağa'nın seçtiği hakemler güreşi izler ve kararlarını bildirirler. İlk iki günde "deste", "küçük", ve "orta" boy güreşleri yapılır. Üçüncü gün "başaltı" ve "başpehlivanlık" güreşleri yapılır.

Güreşlerin sonunda sonraki yılın Kırkpınar Ağasının belirlenmesiyle, eski ağaların çadırına gidilir. Kutlama sonucunda yeni ağanın çadırına dönülür. Tellal, cazgır, meydancı, sucu, yağcı gibi hizmet edenlere yeni ağa uygun bahşişler verir. Ödül töreninin ardından eski ağa, kapanış niteliğinde mevlit okutur.

Kırkpınar'da dereceye giren pehlivanlara çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ile özel kişi ve kuruluşlarca çeşitli hediyeler verilir.

Baş pehlivana Altın Kemer takılır. Eğer Baş pehlivan üç yıl ardarda Altın Kemer'i kazanırsa kemerin sahibi olur.

Edirne Belediyesince de ilk üç dereceye giren pehlivanlara altın, gümüş, bronz, madalya ve kategorilere göre tesbit edilen para ödülü verilir. Bunun yanısıra güreşe katılan tüm pehlivanlara yolluk ve tur ücreti ödenir.

Edirne Belediyesi Kırkpınar güreş ve şenliklerinin turistik önemini de dikkate alarak gerek yurt içi, gerekse yurtdışında da ilgi görmesi için çalışmalar yapmaktadır.

Kel Aliço'nun Kırılamayan Rekoru


Cumhuriyet öncesi tespit edilebilen en uzun süreli ilk Başpehlivanı Kel Aliço'dur ve 26 yıl boyunca Kırkpınar Başpehlivanı olmuştur. Adalı Halil'in de ustası olan Kel Aliço, 1922 yılında vefat etmiş ve İpsala'nın Koyunyeri köyüne gömülmüştür.

Sert güreşleri nedeniyle "Gaddar Aliço" olarak ta anılmaktadır.

Kırkpınar Oyunları'nın Özellikleri


Kırkpınar güreş oyunları belli kurallar bütünüyle bir özellik arz eder. Bu özellikler Yenme ve Yenilme Biçimleri olarak bilinir: Yenme ve Yenilme Biçimleri

Yağlı güreşlerde şu altı durum yenmenin ve yenilmenin işareti sayılır.
  • Rakibi yerde çevirerek veya ayakta düşürerek SIRTÜSTÜ getirmek;
  • Rakibi ayaklarından yakalayarak ve tepe üstü dikerek, yani ÇİVİYUKARI yaparak sırtını yere getirmek;
  • Rakibi kıç üstü düşürerek veya arka üstü getirerek AÇIK DÜŞÜRMEK;
  • Rakibi kucaklayarak ve ayaklarını yerden keserek en az üç adım taşımak, yani TARTARAK YENMEK;
  • PES ETTİRMEK;
  • Rakibin ayağından kispetin çıkması veya boydan boya yırtılmasıyla kıspet çıkarmak.
Son düzenleyen _Yağmur_; 30 Haziran 2016 11:38 Sebep: sayfa düzeni
All Alone
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
30 Haziran 2016       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Kırkpınar Yağlı Güreşleri

Ad:  Kırkpınar Yağlı Güreşleri.jpg
Gösterim: 2142
Boyut:  47.7 KB
Kırkpınar Güreşleri Edirne’nin sınırları içinde yer alan Sarayiçi çayırında her sene haziran ayında yapılan târihî güreşler. Bu güreşlerin doğuşu ile ilgili bilgilerin en yaygını, 14. yüzyılın ikinci yarısında Orhan Gâzi devrindeki bir olaya dayandırılanıdır. Rumeli’nin fethi sırasında (1346-1358) Süleyman Paşa komutasında, salla ÇanakkaleBoğazını geçerek Gelibolu’ya çıkan Müslüman 40 Türk yiğidi bir mola yerinde güreşe tutuşurlar. Saatlerce süren güreşte çiftlerden biri bir türlü yenişemez. Daha sonraki günlerde aynı çift bugün Yunanistan sınırları içinde kalan Ahırköy çayırında tekrar güreş yaparlar. Gece yarılarına kadar süren güreş neticesinde iki genç ölür. Arkadaşları bu gençleri bir incir ağacının altına gömerler. Yıllar sonra seferden (akınlardan) dönerken arkadaşlarını ziyârete gelen yiğitler, mezarların olduğu yerden bir pınarın akmakta olduğunu görürler. Yöre halkı tarafından burası“Kırkların Pınarı” olarak anılmaya başlanır. Daha sonra bu isim Kırkpınar şeklinde söylenegelir.

Kırkpınar güreşleri, ülkemizde an’anevî olarak yapılan en büyük yağlı güreşlerdir. Osmanlılar zamanında Kırkpınar güreşleri her sene Rûmî nisan ayının yirmisinde başlayıp, yirmi üçünde sona ererdi. Güreşleri seyre gelenler Kırkpınar Ağasına hediyeler ve para verirlerdi. Bu hediye ve paralar daha sonra pehlivanlara dağıtılırdı. Lozan Antlaşmasından sonra Kırkpınar, Yunanistan sınırları içinde kaldı. 1924 senesi baharında güreşler Edirne’nin Sarayiçi çayırında aynı adla yapılmaya başlandı.

Kırkpınar güreşleri yağlı güreştir. Pehlivanlar “kisbet” adı verilen, beli ve paçaları iple bağlı pantolon giyerler. Güreşten önce vücutlarının her tarafını zeytinyağı ile yağlarlar. Önceleri süresiz olan yağlı güreş müsâbakaları, son yıllarda bir müsâbaka süresine tâbi tutulmuştur. Târihte saatlerce, hatta yenilme olmadığı için, ertesi güne bırakılan güreşler vardır. Bu durum, güreşleri idâre eden hakem kurulunun kararı ile alınırdı.

Güreşler ve süreleri:
Büyük orta, baş altı ve baş boyu 1 saat; tozkoparan, deste küçük boy, deste büyük boy, küçük orta küçük boy, küçük orta büyük boy, 30 dakikadır. Bu sürelerin sonunda yenişme olmazsa, 10 dakika puan güreşi yaptırılır.

Güreşlerde, pehlivanları seyirciye tanıtan kimseye “cazgır” denir.

Cazgır güreşecek pehlivanları bağırarak takdim eder. Mahâretlerini sayar.

Peşinden duâsını okur, salevât getirir:

Hoş geldiniz, sefâ geldiniz erler meydanına!
Şeref verdiniz, zümrüt Kırkpınar’a!
Besmele ile, Kispetleri çektiniz ince bele.
Okudunuz, üflediniz hazret-i Pîr’e.
Söğüt dalından odun olmaz!
Moskof kızından kadın olmaz!
Her ananın doğurduğundan pehlivan olmaz!
Hey! Hey!
Allah Allah İllallah.
Hayırlar gele İnşallâh.
Pîrimiz Hamza Pehlivan.
Aslımız, neslimiz, pehlivan.
İki yiğit çıkmış meydana, İkisi de birbirinden merdâne.
Alta geldim, diye erinme, Üste çıktım, diye sevinme.
Alta gelirsen apış, Üste çıkarsan yapış.
Vur sarmayı kündeden at.
Gönder Muhammed’e selavat.
Seğirttim gittim pınara.
Allah ikinizin de işini onara!…​

Duâ bitince cazgır pehlivanları meydana sürer. Davullar vurmaya ve zurnalar çalmaya başlar. Pehlivanların cazgır önünden meydana gelişlerine “çıkış” denir. Peşrev yapan pehlivanlar, topuk elleme ve helâllaşma tokasından sonra, ellerini ağızlarına sürerler. Bundan sonra el ense yapılır. Boşta kalan elleriyle tutuşarak sağa sola sallarlar. El ve ayak değiştirip tekrar sallarlar. Ayrılırken birbirlerinin sağ ayaklarına sağ ellerini sürerek başlarına götürürler. Pehlivan bu hareketiyle güreştiği rakîbine şunu anlatmak ister; “Sen benden daha güçlüsün, ben senin ayak tozun olamam!” veya; “Sen öyle bir ustasın ki ayak tozunun başım üstünde yeri vardır!” gibi…

Yenişince veya berâberce kalınca, yensin veya yenilsin genç yaşlının, çırak ustasının elini, o da ötekinin alnını öper. Eğer akran iseler birbirlerinin sırtlarını sıvazlarlar. Güreş bittikten sonra pehlivanların hep birlikte merâsimle hamama gitmesi âdettir.

Yağlı güreşlerde uygulanan başlıca oyunlar şunlardır: Elense, tırpan, boyunduruk, katıryuları, deveyuları, bastırma, çapraz, kazkanadı, tartma, köstek, dalma, paçakasnak, yerdesürme, kazık, sarma, künde, kepçe, topukelleme, kurtkapanı, kılıçatma, kemane gibi. Bunların yapılış biçimlerine göre ad alanları da vardır.

Asırlardır yapılan Kırkpınar güreşlerinde 26 yıl üst üste başpehlivan olan Aliço kırılması imkansız bir rekor sâhibidir. Onu 18 yıl ile çırağıAdalı Halil takip eder. Cumhûriyetin ilânından sonra ise 9 defa ile en fazla başpehlivanlık kazanan Tekirdağlı Hüseyin’dir. Kırkpınar güreşlerinde günümüze kadar cihanı titreten demir kuşaklı nice yiğitler geçti. Bunlar “Türk gibi kuvvetli” sözünü dünyâya benimsetip, yerleşmesini sağladılar. Koca Yusuf, Kara Ahmed, Adalı Halil, Kurtdereli Mehmed, Kızılcıklı Mahmûd pehlivanlar Avrupa ve Amerika’da yaptıkları bütün güreşleri kazanarak Türkün başarısının arkasındaki maddî ve mânevî kuvveti bütün dünyâya gösterdiler.

Kırkpınar güreşlerinde Cumhûriyetten önce başpehlivanlık kazanan güreşçilerimizden bilinenleri şunlardır: Yozgatlı Kel Hasan, Arnavutoğlu Ali, Kazıkçı Kara Bekir, Şamdancıbaşı Kara İbrahim, Pamukçulu Osman, Yörük Ali, Filiz Nurullah, Filibeli Kara Osman, Katrancı Halil, Makarnacı Hüseyin, Hergeleci İbrahim, Kara Ahmed, Tekirdağlı Sarı Hafız, Bursalı Rüstem, Şumnulu Mestan, Hamlacı Kaysıoğlu, Sarı Hüseyin, Koca Yusuf, Adalı Halil, Kurtdereli Mehmed, Geçkinli Yusuf, Kara Murâd, Molla İzzet, Büyük Danacı, Küçük Danacı, Karagöz Pomak Ali, Deli Murat, Deliormanlı Kara Ahmed, Hasahırlı Abdurrahman, Çorumlu Zeyne, Pomak Osman, Suyolcu Mehmed, Mümin Hoca, Koç Ali, Koç Mehmed, Nakkaşlı Eyüp, Yenici Ahmed.

Yağlı Güreş Tarihi


Yağlı güreşin, Trakya ve Balkanlardan yayıldığı bilinmektedir. Fakat 4500 yıl önce yağlı güreşlerin eski toplumlar tarafından da yapıldığı söylenmektedir. Osmanlı İmparatorluğunun Anadolu'dan Rumeli'ye geçmesiyle, günümüze kadar uzanan tarihi yağlı güreş müsabakaları yapılmaya başlanmıştır.

Güreşler ilk zamanlarda güreşçilerin biri galip gelene kadar sürerken, oluşturulan kurallarla, süre ve puanlama sistemi yağlı güreşe dahil edilmiştir. Edirne'nin bugünkü Kırkpınar denilen bölgesinde ilk yağlı güreşin yapıldığı, 3 gün sürdüğü ve iki kardeşin finalde yenişemeyip, yorgunluktan can verdikleri söylenmektedir. Bu rivayet Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin miladı kabul edilir.

İmparatorluğun kontrolünde eski pehlivanların hocalık yaptığı güreş tekkeleri kurulmuş, yağlı güreş müsabakaları organize edilmeye başlanmıştır. Ve bugünkü haliyle, Edirne Sarayiçi'nde yapılan, 650 yıllık geçmişe sahip Kırkpınar Yağlı Güreşleri, bu sporun Türk kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğunu gösterir. Ülkemizde yağlı güreş sporu, Türkiye Güreş Federasyonuna bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.

Kırkpınar Yağlı Güreşlerine Özel



KISPET
Kıspet, pehlivan için çok önemli olan bir unsurdur. Güreşçilerin belinden diz altına kadar uzanan bölümü kaplayan deri pantolonlardır. Kıspet sözü Kisve kelimesinden gelir.

ZEMBİL
Kıspetler "zembil" adı verilen, sazdan yapılmış bir torbada taşınırlar. Bu zembilin en büyük özelliği, pehlivanın kıspetine bulaşan yağı dışarı vermemesidir.

YAĞLANMA
Güreş esnasında vücudun kavranması güç olsun diye pehlivanların zeytinyağı ile yağlanmasına denir. Pehlivanlar önce kendi vücutlarını daha sonra da rakibinin sırtını yağlarlar.

DAVUL ve ZURNA
Davul ve zurna güreşin en önemli öğelerindendir. Güreşlerin başlangıcından bitimine kadar çalınmaya devam eder.

PEŞREV
Güreşin başlangıcı ve güreşe hazırlıktır. Pehlivanların psikolojik olarak güreşe hazırlık hareketi olarak bilinen peşrev, izleyenlerin seyir keyfini de yükseltir.

CAZGIR
Çayırda güreşecek olan pehlivanların adlarını, lakaplarını, oyunları seyircilere anlatan kişidir. Bu merasimden sonra pehlivanlar da halka doğru yürüyerek güreş için hazırlığa başlarlar. Buna yağlı güreşte "çıkış" adı verilir.

HAKEM
Yağlı güreşin ilk zamanlarında birkaç eski pehlivan, köy ağaları veya güreşlerden anlayan birkaç kişi, kurallara aykırı iş yapılmasın diye güreş meydanının bir köşesine oturur, güreşleri kontrol ederdi. Bu gün ise kuralları uygulayan hakem heyetleri oluşturulmuştur.

AĞA
Kırkpınar güreşlerinin en temel öğelerinden biri ağalık müessesesidir. Önceleri pehlivanları güreşe çağıran, yarışmaları düzenleyen, gelen konukları ağırlayan, yemek ve yatacak yerlerini temin eden, ödüller veren Kırkpınar Ağasıymış. Ancak şimdi, ağanın saydığımız bu faaliyetlerinden büyük bir bölümü Edirne Belediyesince karşılanmaktadır.

ALTIN KEMER
Kırkpınar Başpehlivanına verilen, Kırkpınar'ın en büyük ödülüdür. Kırkpınar'da Başpehlivan olan güreşçi, 1 yıl süreyle altın kemerin sahibi olur. Ancak, aralıksız üç yıl üst üste Başpehlivan olan güreşçi, altın kemerin sürekli sahibi olur.

MsXLabs.org
-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Avatarı yok
insomnia42
Yasaklı
30 Haziran 2016       Mesaj #6
Avatarı yok
Yasaklı
Cazgırların okudukları dua ve salavatlardan bazıları şunlardır:

Allah Allah İllallah

Erler çıktı meydana,
Biri birinden merdane,
Biri ak, biri kara
Mevlam her birine kuvvet vere.
Bu meydan er meydanıdır,
Nice koç Yiğitler bu meydandan geçti,
Acı tatlı suyun içip göçtü
Atlar gibi tepişin,
Aslanlar gibi kapışın
Ya Muhammed, Ya Ali

Pehlivanların piri Hazret-i Hamza Veli,
Dellal çıksın aradan,
Hepsine kuvvet versin yaradan,
Pehlivan, pehlivan

İşte meydan, işte pehlivan
Güreş edenlere yardım eder Hazret-i Yaradan
Hani Ali, Hani Veli

Pirimiz, üstadımız Hazret-i Hamzadır belli
Karşıdan gelir kır at,kanatları kat kat,
Gönderelim Hazret-i Muhammed’e Salavat.

Allah Allah İllallah,
Hepbirlikte pehlivanlarımıza
Alkışlar diyelim Maaşallah

Allah Allah İllallah,

Hayırlar gele inşallah,
Pirimiz Hamza pehlivan
Aslımız neslimiz pehlivan

İki yiğit çıkmış meydane,
Birbirinden merdane,
Biri here Biri kara,
İkisininde zoru para

Alta geldim diye erinme
Üste çıktım diye şişinme,
Alta gelirsen apış
Üste çıkarsan yapış

Vur sarmayı kündeden at,
Gönder Muhammed’e salavat,
Seyirttim gittim pınara,
Allah her ikinizin de işini unara.

Alta düştü diye üzülme,
Üste çıktım diye sevinme,
Alta düşersen apış,
Üste çıkarsan paça kazıktan yapış

Pehlivan pehlivan
İşte meydan işte pehlivan,
Analar çeker zahmeti
Babalar bilir kıymeti
Hepimiz Muhammed’in ümmedi
Guru duyup göğsümüzü kabartan
Türk gücünü kıt’alara tanıtan,
Marşımızı defalarca dinleten
O yiğitler nerde,nerde kaldı o güreş
Yaşar’lar, Celal’ler, Gazanfer, Ali,
Minderede yenemezdi kimse Türkleri,

Yılllarca alkışladı dünya bizleri
Neden unutuldu bilmem ki güreş
Şansa kur’aya bırakma işi
Hatır için vermezler, altın gümüş’ü
Hamit Kaplan, Dağıstanlı, Akbaş’ı
Hatırlayıp öyle yapın güreşi

Zengin babayı hayırsız evlat batırır,
Fakir kocayı süslü avrat batırır,
Haylaz çiftçiyi kuru inat batırır.
Pehlivan sende hazırlanmamışsan
Rakibin seni sırt aşağı yatırır.

Söğüt dalından odun olmaz
Her kızdan kadın olmaz
Her ananın doğurduğundan
Pehlivan olmaz.

Arabistan’dan getirdik aşı, hurmayı.
Mehterler çalar davulla zurnayı
Şahinde küçüktür ama
Gökten indirir turnayı.
Korkma pehlivan korkma meydan senindir.
Allah Allah İllallah alkışlarla diyelim
Pehlivanlara Maaşallah

İstanbul’dan gelir tatar
İnci alıp, cevahir satar,
Pehlivan dediğin, rakibini
Ahmet ağanın donbayı olsa atar.
Bazı sirkelerin dibine çökmüştür tortusu,
Varolsun dünya yüzünde kahraman Türk Ordusu.

Her zaman güreşler
Aynı mevsimde başlar,
Varolsun bu güreşleri
Seyreden Vatandaşlar

Ağustos ayında ekilen darıdan
Oğul vermeyen arıdan
Sabahları kocasından sonra
Kalkan karıdan hayır gelmez
Her yiğitten de pehlivan olmaz

At gibi yarışın, koç gibi tokuşun,
Koyun gibi meleşin, kardeş gibi güreşin.
Biri ak, biri kara, hazret-i hamza çıktı nura,
Ben çıkıyorum aradan, Allah sizleri kayıra.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 30 Haziran 2016 11:09 Sebep: içerik düzeltildi.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
30 Haziran 2016       Mesaj #7
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Kırkpınar nedir?


Ad:  Kırkpınar yağlı güreşleri-6.jpg
Gösterim: 1979
Boyut:  32.1 KB
Türk tarihi ile özdeşleşmiş ve geleneksel kimliğe sahip olmayı başarmış bir güreş organizasyonu olan Kırkpınar Yağlı Güreşleri, her yıl Haziran ayının sonları ile Temmuz ayının başlarında düzenlenir. Halk arasında kısaca Kırkpınar olarak isimlendirilen bu güreş organizasyonunun başkenti, yüzyıllardan bu yana Edirne’dir. Kırkpınar pehlivanlarının üç gün süren güreşleri, “er meydanı” olarak adlandırılan açık alanda düzenlenir. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin son gününde kendi kategorilerinde finale yükselen pehlivanlar arasında düzenlenen son müsabakalar ile dereceler belirlenir. Kırkpınar bünyesinde farklı kategoriler bulunsa da yüzyıllardır en önemli derece “başpehlivan” olarak bilinen Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin en üst mertebesidir.

Türk tarihinde yüzyıllardan beri yer alan ve çoğu tarihçi tarafından “ata sporu” şeklinde ifade edilen güreş, Osmanlı Devleti zamanında en önemli spor dallarından biri olarak kabul edilirdi. Osmanlı Dönemi boyunca Türk coğrafyasının hemen hemen yer yerinde yıllık ya da mevsimlik güreş müsabakaları düzenlense de, Kırkpınar Yağlı Güreşleri bu müsabakaların en önemlisi olarak kabul edilirdi. Bu dönemde Kırkpınar’da mücadele ederek “başpehlivan” olan bir güreşçi, güreşte “dünya şampiyonu” olmuş kabul edilirdi. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin en üst mertebesi olan başpehlivanlık unvanına sahip olan bir güreşçi, gelecek sene düzenlenecek olan Kırkpınar güreşlerine kadar bu unvanı elinde bulunmaktadır.

Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin tarihine dair birçok araştırma yapılmış olsa da, bu organizasyonun kesin olarak hangi tarihte başladığı belirlenememiştir. Yağlı güreşlerin günümüzden 4 bin 500 yıl öncesinde dahi düzenlendiği bilinmektedir. M.Ö. 2500’lere ait yazılı kaynaklar Antik Mısır ve Asur Krallığı’nda yağlı güreş organizasyonları düzenlendiğini ortaya çıkartmıştır. 1346 yılında Orhan Gazi’nin Rumeli’yi fethetmek için düzenlediği seferler sırasında gelişen bazı olayların Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ni ortaya çıkarttığına dair bazı söylenceler bulunmaktadır. Bizanslılara ait toprakların bazı bölümlerini almayı başaran Orhan Gazi birlikleri daha sonra bir araya gelerek kutlama yaptığı ve Avrupa topraklarında yapılan bu kutlamalar esnasında güreş oyunlarının düzenlendiği söylenmektedir.

KIRKPINAR'IN DOĞUŞU


Kırkpınar, tarihi ve coğrafi gerçeklerle tamamen uyum içinde ve binlerce yılda hâsıl olan, milli vicdandan doğan bir anânevî kutlamadır. Zaman, Osmanlı'ya Anadolu'nun dar geldiği, gözünü Ahmet Yesevi hazretlerinin işaretiyle Avrupa'ya diktiği 1350'li yıllardır. Orhan Gazi'nin şehzadesi Sultan Süleyman, Sarı Saltuk ve Ahmet Yesevi hazretlerinin menkıbeleri, Peygamber efendimizin İstanbul'un fethiyle ilgili müjdesiyle büyümüştür. Avrupa'ya geçmek, İstanbul'u fethetmek ateşiyle yanmaktadır. Ancak, o da İstanbul'un fethinin, Trakya'nın fethinden geçtiğini iyi bilmektedir. Şehzade Süleyman, bir gün babası Orhan Gazi'den, "Oğul, vakit, saat gelmiştir, an, Rumeli'ne geçme anıdır." iznini alır. Şehzade Süleyman ve 40 alperen arkadaşı, bugün Boğaz'ın Anadolu yakasındaki Çanakkale - Lapseki kazasının Çardak Beldesi'ne gelirler. Burada, Salcı Baba'nın nezaretinde karşıya geçecekleri salı inşa ederler. Şehzade Süleyman ve 40 yiğidi, Edirne'ye doğru yollarına devam ederler. Kırk alperen, fırsat buldukça, savaşa hazır olmak için birbirleriyle güreş tutmaktadır. İçlerinde Ali ve Selim ismindeki iki yiğit, güreşlerini bir türlü ayıramamış, aralarında yenişme olmamıştır.

Bugün, Yunanistan toprakları içinde kalan ve Edirne - Ortaköy yolu üzerindeki Simovina Köyü (Kırkpınar güreşleri 1912 yılına kadar burada yapılmıştır) yakınındaki çayıra geldiklerinde yine güreş tutarlar. Yine güreşlerini ayıramazlar. Yalnız namaz için mola verdikten sonra, güreşlerine devam ederler, ay ışığında da sürdürürler ve ikisi de güreşirken vefât ederler.

Arkadaşları bu iki yiğidi, vefât ettikleri yere defnederler ve Rumeli topraklarından fethe devam ederler. Döndüklerinde bir de bakarlar ki, arkadaşlarını defnettikleri bu yerde kırk pınar fışkırmış akıyor. Bundan sonra, burası, "kırklar", yani evliyalar, şehitler pınarı diye anılmaya başlanır. Söylene söylene "Kırkpınar" şekline dönüşür. Edirne'nin fethinden sonra Alperenler, Selim ve Ali'nin hatırasına vefât ettikleri yerde her yıl güreşler yapmaya başlarlar. Böylelikle Kırkpınar güreşleri, Sarı Saltuk'un Edirne'yi terketmesinden 57 sene sonra tekrar doğar.

CUMHURİYET DÖNEMİ BAŞPEHLİVANLARI


Cumhuriyet döneminde ilk Kırpınar, 1924 yılında yapılmıştır ve başpehlivan Benli Abdullah olmuştur. Cumhuriyet dönemi diğer başpehlivanları yıllara göre şöyledir:
  • 1925 Geçkinli Yusuf,
  • 1926 Edirneli Kara Emin,
  • 1927 Manisalı Rıfat,
  • 1928 Mandıralı Kayıkçıoğlu Ahmet,
  • 1929 Gostivarlı Mülayim
  • 1930, 31, 32, 33 Bandırmalı Kara Ali (Acar),
  • 1934 beraberlik dolayısıyla başpehlivan yoktur,
  • 1935-1942 Tekirdağlı Hüseyin (8 defa),
  • 1943 Babaeskili İbrahim Erdi,
  • 1944, 1950 Hayrabolulu Süleyman,
  • 1946, 1949 Sındırgılı Şerif,
  • 1947 Düzceli Çolak İsmail-Hayrabolulu Süleyman beraber,
  • 1948 Kulelili Mustafa,
  • 1951, 53, 55, 58 Adapazarlı İrfan Atan,
  • 1952 Tarzan Mehmet,
  • 1954, 56, 59, 60 Samsunlu İbrahim Karabacak,
  • 1957 Bandırmalı Hasan Acar,
  • 1961, 1962, 64 Sındırgılı Mehmet Ali Yağcı,
  • 1963 Adapazarlı Sezai Kanmaz,
  • 1965, 1974 İzmirli Kara Ali (Çelik),
  • 1966, 67, 68 Ordulu Mustafa Bük (altın kemerli),
  • 1969 Babaeskili Nazmi Uzun,
  • 1970 Kara Ali (Çelik) ve Aydın Demir yenişemediler.
  • 1971 Denizlili Hasan Şahin,
  • 1972, 1981 Akhisarlı Mustafa Yıldız,
  • 1973 Ordulu Davut Yılmaz,
  • 1975 yarıda kaldı, sonuç alınamadı.

BÜYÜK REKABET

  • 1976, 77 78 Karamürselli Aydın Demir (altın kemerli),
  • 1979, 1985 Bandırmalı Sabri Acar,
  • 1980 Mehmet Güçlü,
  • 1982, 83,84 Denizlili Hüseyin Çokal (altın kemerli),
  • 1986 Balıkesirli İbrahim Gümüş,
  • 1987 Hataylı Recep Kılıç,
  • 1988 Antalyalı Recep Gürbüz,
  • 1989 Saffet Kayalı,
  • 1990, 91, 92, 93, 95, 96, 97, 99 Karamürselli Ahmet Taşçı (iki defa altın kemer),
  • 1994-98 Antalyalı Cengiz Elbeye.
Kırkpınar son 9 yılda, Cumhuriyet döneminde başka zaman görülmeyen müthiş bir mücadeleye, Ahmet Taşçı-Cengiz Elbeye rekabetine şahit oluyor. Elbeye’nin başa çıktığı 1991 yılından sonra iki pehlivan Kırkpınar’da 1996 hariç yedi defa karşı karşıya geldiler. Bunların üçü finalde oldu. Final karşılaşmalarında Elbeye 2-1 galip. 6 defa Taşçı, 2 defa da Cengiz kazandı.

Kırkpınar Ağası Nasıl Seçilir?


Kırkpınar güreşleri gelenek ve göreneklerimizde önemli yere sahiptir. Önce pehlivanlar çağrılarak güreş yarışmaları düzenlenir. Gelen konuklar ağırlanarak yemek ve yatacak ihtiyaçları karşılanmaktadır. Adetler uygun şekilde yerine getirilmesi sonucunda pehlivanlar bir araya gelerek güreş tutuşurlar. Hakemler tarafından son ikiye kalan pehlivan tek başlarına güreş yaparlar. Güreşler tutulur ve sona kalan güreşçi diğerini mağlup ettiği zaman Kırkpınar güreşlerini kazanır.

Kırkpınar ağası, yağlı güreşler ağası olmaktadır. Her yıl Haziran Temmuz aylarında Edirne ilinde Kırkpınar’da düzenlenir. Yağlı güreş turnuvasının manevi olarak değeri yüksektir. Yarışmanın maliyetleri yüksek olduğundan Kırkpınar ağası seçilmesi için Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları arasından ihale ile seçilmektedir. İhale Edirne Belediyesince yasalara uygun şekilde yapılmaktadır.

Maliyetli olan Kırkpınar ağaları turnuva boyunca geleneksel ağa kıyafetleri giymektedirler. Gerekli görülen durumlarda ağa kendi kıyafetlerini de giymesi mümkündür. Kemer ağa tarafından bir yıl boyunca taşınmaktadır. Hayatı boyunca katılacağı Kırkpınar güreşlerinde ise onur konuğu olarak ağırlanır.

MsXLabs.org
-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
30 Haziran 2016       Mesaj #8
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Kırkpınar yağlı güreşleri-8.jpg
Gösterim: 1479
Boyut:  69.2 KB
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

20 Temmuz 2015 / Aynacan Genel Galeri
28 Şubat 2013 / _EKSELANS_ Sanat
30 Haziran 2016 / misafir Cevaplanmış
10 Haziran 2012 / neslihanyare Sağlıklı Yaşam
19 Mart 2016 / Safi X-Sözlük