Arama

Avustralya ve Avustralya Tarihi - Sayfa 2

Güncelleme: 8 Aralık 2017 Gösterim: 37.395 Cevap: 12
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Aralık 2017       Mesaj #11
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Toplumsal hareketler


Avustralya 1830’ lardan sonra sendikal örgütlenmede önemli gelişmelere sahne oldu ve sekiz saatlik işgünü gibi önemli haklar kazanıldı. Özellikle maden işçilerinin ve koyun kapıcılarının kitleler halinde üye olduğu sendikalar, kısa zamanda koloni sınırlarını aşarak sıkı biçimde kenetlenmiş örgütlere dönüştüler ve siyasal yaşamda söz sahibi oldular. Bu temel üzerinde ortaya çıkan işçi partileri özellikle Yeni Güney Galler ve Queensland’de hızla geliştiler. 1890’lardaki bunalım karşısında radikal arayışlar arttı. 1895’te birkaç yüz kişilik bir grup, Paraguay’da başarısızlıkla noktalanan ütopik bir “Yeni Avustralya” kurma serüvenine girişti. Bu dönemde yer yer militan bir yapıya bürünen Cumhuriyetçilik, gücünün doruğuna çıktı.
Sponsorlu Bağlantılar

Dönemin etkili akımlarından biri olan federasyon düşüncesi, Kırım Savaşı’ndan (1853-55) sonra kuzeyden gelebilecek bir saldırıya karşı duyulan korkunun artmasıyla, siyasi çevrelerde de tutulmaya başladı. 1883’te İngiltere Queensland’in olası bir Alman saldırısına karşı Papua’yı işgal etmesine göz yumdu. Federasyon kurma isteğinin ardında savunma gereksiniminin yanı sıra, Asyalı göçmenlere karşı daha sıkı önlemler alma ve koloniler arasında serbest ticaret olanakları yaratma isteği de yatıyordu. AvustralyalIlar Birliği’nin öncülük ettiği federasyon düşüncesi, 1885’te sürekli bir konferans niteliği taşıyan federal konseyin kurulmasıyla yaygınlık kazandı. En büyük koloni olan Yeni Güney Galler’in muhalefetine karşın, 1891 ve 1897-98’de toplanan konferanslarda federal anayasa taslağı hazırlandı. Bu taslağın kolonilerde ayrı ayrı yapılan referandumlarda kabul edilmesiyle, 1 Ocak 1901’de Avustralya Uluslar Topluluğu kuruldu. Bu yeni anayasayla eyalet adını alan koloniler, savunma, göç siyaseti, gümrük ve dış siyaset konularındaki yetkilerini federal yönetime devretti. Eşit seçim bölgelerinin birer üye göndereceği federal Temsilciler Meclisi’nin yanında, her eyaletin aynı sayıda temsilciyle katılacağı Senato oluşturuldu.

Aydın çevrelerin etkisiyle bu dönemde milliyetçilik bilinci yükseldi. Sidney’de çıkan The Bulletin gibi dergilerde, “vahşi kır”, kısa ve öz konuşan, zor koşullara dayanmasını bilen, kendi işini kendisi gören ve çevresine yardım eli uzatmaya hazır olan gerçek AvustralyalIların beşiği olarak işlenmeye başladı. Bu arada doğa tutkunluğuna ve mahkûm öykülerine dayanan edebi ürünler de büyük yankı yarattı. Üniversitelerde seçkin bilim adamları yetişti. Halkın günlük yaşamında ise spor dalları, müzikholleri ve aşk romanlarıyla İngiliz etkisi egemen oldu.

ULUSLAŞMA VE SAVAŞ YILLARI 1901-45.


20. yüzyılın ilk yarısı Avustralya tarihinin belki de en tatsız dönemi oldu. Giderek güçlenen milliyetçilik, genç Avustralya toplumu üzerinde yaratıcı olmaktan çok kısırlaştırıcı bir etki yaptı. Eşitlikçi anlayış, sıradan bir yaşam biçimini benimsetirken, dış güçlere ve modellere bağımlılık sürdü.
Bu dönemin tekdüzeliğinin en belirgin yansıması ekonomide görüldü. Genelde bir önceki dönemin atılımlarının sürdürüldüğü bu yıllarda, demiryolları ağı 1941’de 37 bin km’ye çıkarılırken, kurulu sanayilerin kapasitesini artırmakla yetinildi. İhraç ürünlerinde buğday, meyve, et ve şeker daha büyük bir önem kazandı. Bu ürünlerin pazarlanması büyük oranda devlet desteği gerektirdiğinden, ülke dünya para piyasasında gene yünden elde ettiği gelirle ayakta durabiliyordu. İlk yılların en önemli gelir kaynağı olan maden (özellikle altın) üretimi hızla düştü. 1929 Büyük Bunalımı başta ana sanayiler olmak üzere ekonomiyi etkılediyse de, büyüme oranı özellikle 1940’lardan sonra hızla arttı.

İç siyasette her bunalım dönemini şaşmaz bir biçimde yeni bir siyasal iktidar izledi. Federasyonun gerçekleştirilmesi, I. Dünya Savaşı, 1929 Büyük Bunalımı, II. Dünya Savaşı gibi bunalım dönemlerinde İşçi Partisi, Vatan Partisi, Birleşik Avustralya Partisi ve son iki partinin oluşturduğu koalisyonlar iktidar oldu.
Bütün iktidarların ortak çabası, federal yönetimi eyaletler karşısında güçlendirme noktasında yoğunlaşıyordu. Bu nedenle gümrük vergilerine ve doğrudan vergilere dayalı mali politikalara büyük önem verildi. 1942’de Yüksek Mahkeme’nin onayıyla bu alandaki yetkilerin federal yönetimde toplanması, bu gelişmeyi pekiştirdi. Ulusal başkentin 1927’de Canberra’ya taşınması da bütünleşmeyi simgeleyen bir olay oldu.

Bu dönemin Avustralya edebiyatı İngiltere ve Avustralya’ya bağlılık arasındaki bocalamayı yansıtmaktaydı. Şiir, kırsal kesim baladlarının kısıtlamalarından kurtularak çağdaş akımlarla kucaklaşırken, plastik sanatlarda kırsal manzaraların egemenliği sürdü. A. R. Radcliffe-Brown gibi tanınmış bilim adamları antropoloji alanında önemli çalışmalar yaptılar. Üniversitelerde kürsü sahibi AvustralyalIların sayısı arttı. Batı Avustralya (1911) ve Queensland (1908) üniversitelerinin yanında yeni yüksekokullar açıldı. Yüzyılın başlangıcında film yapımcılığında görülen umut verici atılımın arkası gelmedi. Her kasaba kendi radyo istasyonunu kurarken, Avustralya Yayın Komisyonu (ABC) kültür ve habercilik alanında en etkili kuruluş haline geldi. Radyo sayesinde Avustralya tarihinde spora ilgi 1930’larda en yüksek noktaya çıktı. Havacılık giderek bir spor olmaktan çıkıp çekici bir yatırım alanı oldu.

Uluslar Topluluğu nun gelişmesi. Her ikisi de liberal korumacı bir çizgi izleyen Avustralya’nın ilk başbakanları E. Barton (1901- 03) ve A. Deakin (1903-04), “Beyaz Avustralya” siyasetini geliştirdiler ve gümrük tarifelerinin belirlenmesi, idari yapının kurulması, iş anlaşmazlıktan mahkemelerinin oluşturulması gibi önemli işler başardılar.

1904’te ilk İşçi Partisi hükümetinin kısa süren iktidannı G. H. Reid’in muhafazakâr hükümeti izledi. Liberal, muhafazakâr ve işçi hükümetlerinin kısa süreli iktidarları 1914’e değin sürdü. Bu dönemde emekli aylığı (1908), gebelik yardımı (1912) gibi toplumsal reformlardan başka, 1908’deki yeni gümrük tarifesiyle yerli mallar korumaya alındı; Uluslar Topluluğu Bankası kuruldu; kara ve deniz kuvvetleri oluşturuldu.

Savaşa her bakımdan hazırlıklı olan genç Avustralya’nın bu dönemdeki en büyük korkusu Japonya’dan gelebilecek bir saldı- nydı. Bu yüzden bölgede daha sıkı bir siyaset izlemesi için yapılan baskılara aldırış etmeyen İngiltere’nin tutumu çeşitli eleştirilere uğradı. Gene de Avustralya’da imparatorluğa bağlılık duygusu son derece köklüydü. Koloni birlikleri Sudan ve Boer savaşlarında İngiltere’nin yanında çarpışmaktan geri kalmadı. I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde bütün siyasetçiler tartışmasız İngiltere’nin safını tuttu.

I. Dünya Savaşı’na yaklaşık 330 bin askerle katılan Avustralya, bu savaştan 60 bin ölü, 165 bin yaralıyla çıktı. Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birlikleri’nin (AN- ZAC) katıldığı savaşların en önemlisi Çanakkale Savaşı (1915) oldu. Gelibolu çıkarmasının gerçekleştirildiği 25 Nisan, AvustralyalIlar için ANZAC’lann saygıyla anıldıkları en önemli ulusal gündür. Gelibolu öncesinde Almanların elindeki Yeni Gine’ de savaşan Avustralya birlikleri, ayrıca Fransa’daki kanlı savaşlarda yer aldılar ve hafif süvari birlikleriyle Filistin’de OsmanlIlara karşı kazanılan zaferde önemli rol oynadılar.
Savaş ekonomik gelişim üzerinde bir tür yüksek gümrük duvarı etkisi yaptı; bundan özellikle dokumacılık, camcılık, otomobil ve demir-çelik sanayileri yararlandı. Yün, buğday, et gibi ürünler İngiltere’de yüksek fiyatlarla alıcı buldu.

Savaş şoku, siyaseti de etkiledi. 1915’te göreve başlayan Başbakan W. M. Hughes, enerjik tutumuyla bir savaş kahramanı haline geldi. Buna karşılık denizaşırı çarpışmalar için zorunlu askerlik hizmeti önerisi 1916’da ve 1917’de yapılan referandumlarda halk tarafından iki kez reddedildi. Bu kanşık dönemde bölünen İşçi Partisi Hughes’un yanı sıra pek çok değerli adamını yitirdi. Bu bölünmenin ardından Katolikler uzun yıllar İşçi Partisi’ni destekledi.

Savaş sonrasında yansıyan iç karışıklıklar pek uzun sürmedi. Savaştan dönen askerlerin toplumsal değişimi destekleyeceğini uman radikallerin beklentileri boşa çıktı. Aşırı muhafazakâr bir çizgi izleyen Savaştan Dönen Askerler Ligi, “Bolşevik” olarak nitelediği solcuları gerekirse kaba güçle sindirmeyi savunacak ölçüde ileri gitti. Giderek sarsılan İşçi Partisi, 1921’de daha radikal bir program benimsedi. Savaş sonrasında da iktidarda kalan Hughes, başında olduğu Milliyetçi Parti’ye bağlı muhafazakâr işadamları kanadının ve Vatan Partisi’ nin desteğini yitirince, 1923’te başbakanlıktan ayrıldı. Başbakanlığı devralan S. M. Burce, 1929’a değin Milliyetçi Parti-Vatan Partisi koalisyon hükümetinin başında kaldı. Bruce’un “adam, para, pazar” bulmak olarak özetlediği ekonomi politikasının bedeli çok ağır oldu. Gümrük duvarları, ihracat teşvikleri, fiyatlar ve kamu borçları yükseldi. Bununla birlikte idari alanda hükümetlerin dış borçlanmalarını düzenleyen Borçlanma Konseyi’nin ve ekonomik gelişmeye ilişkin sorunları çözmekle görevlendirilen Bilimsel ve Sınai Araştırma Örgütü’nün (CSIRO) kurulması gibi önemli yenilikler yapıldı. Dünya çapında gelişme gösteren tüketim sanayisi ülkeyi kaçınılmaz olarak etkiledi. Otomobil sayısı akıl almaz bir hızla arttı.

1929 Büyük Bunalımı, yüncülük dışında hemen hemen bütün sektörleri devlet desteğiyle ayakta durabilen Avustralya ekonomisini derinden sarstı. İşsizlik oranı yüzde 25’e fırladı. Ülke tarihinde görülmemiş bir sefalet başladı ve artan dış göçler sonucu nüfus artış oranı düştü.
1929’da İşçi Partisi’nden J. H. Scullin başbakanlığı üstlendi. İşçi Partisi içinde, bunalımı atlatma konusunda, enflasyonist politika ve dengeli bütçe biçiminde iki ayrı eğilimin belirmesi hükümeti güç durumda bıraktı. İki eğilimi bağdaştırmayı amaçlayan Öncelikler Planı, enflasyonist özelüklerin yanında, kamu harcamalarının ve ücretlerin beşte bir oranında düşürülmesi gibi partinin geleneksel çizgisine aykırı önlemler içermek zorunda kaldı. Bu plan hükümetin dağılmasına yol açtı. Lyons’un öncülük ettiği sağ kanat partiden ayrıldı ve Milliyetçilerle birleşerek Birleşik Avustralya Partisi’ni (UAP) kurdu. Seçimleri kazanan Lyons bir süre salt UAP’a dayanan bir hükümetin, 1934-39 arasında da Vatan Partisi ile kurulan koalisyon hükümetinin başında ülkeyi yönetti.

İstikrarın sağlanması dışında önemli bir başarı gösteremeyen Lyons hükümetleri döneminde, bütünleşmiş bir ekonomik yapı girişiminden ve Japonya ile ABD’den ithal edilen malları ihracat gelirleriyle dengelemeye yönelik “ticareti çeşitlendirme siyasetinden bir sonuç alınamadı.
Lyons’un ölümü üzerine partinin yeni başkanı ve dolayısıyla başbakan olan R. Menzies, parti içi bölünmelere karşın 1941’e değin iktidarda kalmayı başardı. 1941’de istifa eden Menzies hükümetini, birkaç aylık Vatan Partisi iktidarının ardından J. Curtin’in İşçi Partisi hükümeti izledi.
Seçmenlerin muhafazakâr ağırlıklı oylarına karşın, iki savaş arasında Batı ülkelerinin hemen hepsinde görülen komünistlerin yükselişi olgusu Avustralya’da da yaşandı. 1922’de kurulan ve özellikle Sidney’deki büyük sendikalardan ve aydınlardan destek alan Avustralya Komünist Partisi, iç bölünmelerini dışarıya yansıtmamayı başararak, siyaset sahnesinde önemli bir yer edindi.

Milliyetçi “Önce Avustralya” akımıyla edebiyatta beliren ilk faşist eğilimler, bir süre sonra silindi. 1930’ların ortasında, Melbourne’da ortaya çıkan ve genç Katolik aydınları çevresinde toplamayı başaran faşist eğilimli Katolik Sosyal Hareketi ise, AvustralyalI Katolikler üzerinde kalıcı bir etki bıraktı.
1914 öncesinde savaşı coşkuyla karşılayan Avustralya, 1920 sonrasında uluslararası alanda pasif bir tutum benimsedi. Paris Konferansında Alman Yeni Ginesi üzerinde mandalık hakkının kazanılması, büyük ölçüde Hughes’un çabalarının ürünü oldu. Milletler Cemiyeti’nde bağımsız bir üye olarak yer alan Avustralya, Başbakan Bruce döneminde İngiltere’ye daha da yakınlaştı. Bütün dominyonlara anayasal eşitlik verilmesini öngören 1926 Balfour Bildirisi’nin gereklerini yerine getiren 1931 Westminster Tüzüğü Avustralya tarafından ancak 1942’de onaylandı. UAP hükümetleri İngiltere’nin totaliter ülkelerin yayılmacılığına karşı izlediği siyasetleri destekledi. Japon korkusu sürmesine karşın, Japonların faşist cepheye katılması Avustralya’da sessizce karşılandı. İşçi 'Partisi dış siyasette yalnızlık ve antifaşist eğiümler arasında bocaladı.

Bütün bunlarla birlikte Avustralya II. Dünya Savaşı’na da etkin olarak katıldı ve 30 bin ölü, 65 bin yaralı verdi. Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri İngiltere’nin savunulmasında görev aldı. Avustralya Deniz Kuvvetleri Akdeniz’de, Kara Kuvvetleri Kuzey Afrika’da savaştı.

Pearl Harbour baskını ve bunu izleyen Japon askeri başarıları, Avustralya’nın, dikkatini kendi bölgesine çevirmesine yol açtı. Singapur’un işgaliyle birlikte 15 bin AvustralyalI Japonlara tutsak düştü. Japonlar dört gün sonra da Danvin’i bombaladı ve Yeni Gine’ye yöneldi. Bu gelişmeler üzerine ABD Avustralya’nın baş müttefiki haline geldi. Başbakan Curtin 1942’de Avustralya birliklerinin Ortadoğu’dan çekilmesi kararını verdi ve Churchill’in Birmanya’nın savunulmasına katılma çağrısını geri çevirdi. General D. MacArthur önce Melbourne’da, ardından Brisbane’de karargâh kurdu. ABD’nin Mercan Denizi Savaşandaki zaferine Avustralya Deniz Kuvvetleri de yardımcı oldu. Birçok kara savaşında da ortak harekâtlar yapıldı. Gönüllü Avustralya birlikleri Yeni Gine ve Bomeo’da ABD kuvvetlerinin yanında Japonlara karşı kahramanca savaştılar.

Savaş iç siyasete de belirli bir canlılık getirdi. “Sanayi seferberliği” kampanyasıyla önemli ölçüde denetimi sağlayan Curtin hükümeti, 1943 seçimlerini de kolaylıkla kazandı ve savaş sırasında geliştirdiği yöntemleri savaş sonrası kalkınma için uygulamaya koyuldu.

Savaş sanayileşmeyi yeni bir düzeye çıkardı. Cephane, makine aletleri, kimyasal maddeler ve hatta uçak üretimi olağanüstü boyutlarda artarken, ana sanayi kollarında üretim 1939-40’a oranla üçte bir düşüş gösterdi. Artan iş olanaklarıyla birlikte kentlerin nüfusu büyüdü. Bu arada çocuk yardımı ve az bulunan ürünlerin karneye bağlanması gibi önlemler alındı. 1918-19’da 1 milyar 89 milyon, 1938-39’da 1 milyar 860 milyon ABD Doları düzeyinde olan GSMH, 1942-43’te 2 milyar 936 milyon ABD Dolarına ulaştı.

Eyaletler


Eyaletler federal yönetim karşısında zayıflamaya devam etmekle birlikte, bu dönemde yapılan referandumlar, Uluslar Topluluğu’na daha çok yetki vermeme eğiliminin hâlâ güçlü olduğunu ortaya koydu.

Ülkenin en kalabalık, en zengin ve en çok sanayileşmiş eyaleti olan Yeni Güney Galler’de yerel düzeyde İşçi Partisi egemendi. Bunalım dönemlerinde eyalet başbakanlığı yapan J. T. Lang’ın, kemer sıkma politikalarına karşı çıkıp sosyal hizmetlere ağırlık vermesi, eski subayların öncülük ettiği “Yeni Muhafızlar” örgütünün direnişiyle karşılaştı. Sonunda eyalet valisi tarafından görevden alman Lang, İşçi Partisi’nin federal yöneticileriyle uzun yıllar süren bir mücadeleye girişti.
Yüzyılın ilk yansındaki dinamizmine bir daha kavuşamayan Victoria’da, Vatan Partisi ile İşçi Partisi arasında bir dayanışma söz konusuydu. Melbourne’un ülkenin mali kalesi olma özelliğini sürdürdüğü bu dönemde, linyitten elde edilen elektrik enerjisinin Victoria’nın ekonomik gelişimine önemli katkısı oldu.
Federasyon sonrasında ekonomik bakımdan en çok zararı küçük eyaletler gördü. Serbest ticaret Sidney ve Melbourne’un sanayideki üstünlüğünü pekiştirdi. Mali açıdan güçlükler içine giren eyaletler, federal yönetimin yardımlarına başvurmak zorunda kaldılar. Bununla birlikte Yeni Güney Galler ve Victoria ile aralarındaki uçurumu kapatmak için yoğun atılımlar da yaptılar. Queensland şeker ve sığıra, Batı Avustralya kereste ve altına, Tasmanya meyve ve hidroelektrik enerjiye bel bağladı. Büyük sıkıntılara giren Güney Avustralya’da da 1930’larm ortalarından sonra sanayide bir canlanma başladı.

1945 SONRASI AVUSTRALYA.


Toplumsal ve ekonomik gelişme


Bu dönemde Avustralya, önceki yıllan aşan bir değişim hızına ulaştı. Bunda özellikle orta sınıfın refah düzeyinin yükselmesi önemli bir rol oynadı. Geçmişte emekçilere özgü yaşam kalıplarının egemen olduğu toplumda tüketim eğilimi ağır basmaya başladı. 1980’lere gelindiğinde ülkede nüfusun yansı kadar otomobil vardı ve ailelerin üçte ikisi ev sahibiydi. Bu oldukça özgür refah toplumunda zenginliğin uyuşturucu etkisinden yakınmalar yaygın olmakla birlikte, önceki döneme oranla bir canlanmadan söz edilebilirdi. Başkent Canberra’nın kamu hizmetleri, kentleşme ve kurumlar bakımından uluslararası bir düzeye ulaşması bunun en yetkin örneğini oluşturuyordu.

1960’lann bolluğu kırsal kesime pek yansımadı. Gerek küçük çiftçiler, gerek büyük toprak sahipleri giderek ortadan kalkarken, halkın gözünde ulusal bir mitosa dönüşmüş olan “vahşi kır” ekonomideki önemini yitirmeye başladı.

Yeni Avustralya’nın biçimlenmesinde, 1946-74 arasında, yönetimce özendirilen, Avrupa’dan kitlesel göçler de önemli rol oynadı. Üçte biri İngiliz, altıda biri İtalyan, onda biri Alman, onda biri HollandalI olan bu göçmenlerle birlikte İngiliz asıllıların geleneksel ağırlığı son buldu. Ülkenin İngiltere’yle olan bağlan başka alanlarda da çözülmeye yüz tuttu. İngiliz Kraliyet Deniz Kuvvetleri, 1941-42’de Avustralya’yı dünyaya karşı savunan bir kalkan olmaktan çıktı. Savaş sonrasında ABD ve Japonya ile ticari ilişkiler kuruldu ve her iki ülke de Avustralya’da önemli yatınmlar yaptı. İngiltere’den artık “anavatan” olarak söz edilmemesi, Avustralyalılann yaşamında önemli bir boşluk yarattı.

1960’larda daha da hızlanan maden keşiflerinin en önemlisi yeni demir yataklarıydı; bunun ardından boksit ve nikel geliyordu. Sonraki yıllarda bunlara yeni bulunan kalay, bakır, kurşun, çinko, petrol ve doğal gaz yatakları eklendi. Bu kaynakların işletilmesinde Japon sermayesi önemli rol oynadı.

Borsa oyunları gündelik yaşamın bir parçası haline geldi. Avustralya, ekonomik yatırımlar ve kârlılık açısından dünyanın ikinci sırada gelen ülkeleri arasına girdi.
Bütün bu gelişmelerde hükümetlerin rolü büyük oldu. 1949 öncesinde benimsenmiş olan “her alanda devlet korumacılığı” siyâseti sürdürülmekle birlikte, 1973’te ithal mallan için yüzde 25’lik bir gümrük indirimi yapıldı. Bir yıl sonra azgelişmiş ülkelere ayncalıklı gümrük uygulaması kararlaştınldı. Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) ve öteki örgütlere girilerek ihraç ürünleri için daha iyi satış koşullan aranmaya başladı. 1970’lerde yün ve buğday başta olmak üzere ana ihraç ürünleri için pazar bulmakta çeşitli güçlükler yaşandı. Öte yandan tekelleşmeyi önleyici ya da yabancı yatınmları kısıtlayıcı yasalar etkisiz olduğundan, denizaşırı ülkelerden önemli ölçüde sermaye akını gerçekleşti. 1973’te İşçi Partisi hükümetinin yabancı yatınmlara getirdiği kısıtlamalar bir yıl sonra kaldırıldı.
Çalışma yaşamında genellikle pek az sorun görülmesine karşın, 1972’de petrol işçilerinin grevi sarsıcı bir etki yarattı. 1975’te Arabuluculuk ve Hakemlik Komisyonu’nun işçilerin ücretlerini tüketici fiyatları indeksine göre ayarlama girişimi, bu uygulamayı fazla katı bulan sendikaların protesto gösterilerine ve grevlere yol açtı; uygulama 1981’de yürürlükten kaldırıldı.

Bu dönemde AsyalIlara karşı tutum da değişmeye başladı. Japonya ile ilişkiler ekonomik açıdan yaşamsal bir önem kazandı. Pek çok Asyalı öğrenci üniversitelerde öğrenim görmek üzere Avustralya’ya geldi. Birleşmiş Milletler’in aldığı bir karar uyarınca, 1980’e değin geçen sürede Avustralya’ya Çinhindi’nden 45 bin göçmen yerleştirildi.

Ülkedeki genel refah bütün kesimleri kapsamadığından, başta bazı göçmen işçiler ve emekliler olmak üzere nüfusun yaklaşık pnda birinin yaşam düzeyi çok düşük kaldı, tşçi Partisi’nin 1973-75 arasında geliştirdiği sosyal hizmetler, sorunların üstesinden gelemedi. 1970’lerin sonunda bir ulusal sağlık programıyla, yoksullar için geniş kapsamlı sağlık ve tıbbi bakım olanakları sağlandı.
Yerlilerin durumu ülkenin yüzkarası olma özelliğini sürdürdü. Dünya tüy sıklet boks şampiyonu Lionel Rose ve kadınlar arası tenis şampiyonu Evonne Goolagong gibi bir avuç Yerli dışında, toplumda yer edinmiş Yerlilerin sayısı yok denecek kadar azdı.
Ülkede göreli bir istikrarın kurulmasıyla, eyaletler Canberra’dan “direktif” almaya gittikçe daha çok tepki göstermeye başladı. Batı Avustralya’nın zenginleşmesi ülkenin güneydoğusunun ekonomik egemenliğini bir ölçüde azalttı.

Kültür


Savaş sonrasında resim, heykel, şiir ve romanda büyük gelişmeler görüldü. Avustralya tarihine ilişkin önemli yapıtlar yazıldı. Yapımına 1957’de başlanan Sidney Opera Binası 1973’te bitti. Mimarlar birbirinden görkemli özel konutlar yapmayı sürdürdüler. 1975’te kurulan Avustralya Konseyi, sanatlar konusunda koruyuculuk ye danışmanlıkla görevlendirildi. 1974’te İngiliz ulusal marşı “God Save the Queen” yerine “Advance Australia Fair” ulusal marş olarak kabul edildi.

Federal yönetim, savaş sonrasında olağanüstü bir gelişim gösteren üniversitelere gerekli ödenekleri ancak 1950’lerin sonunda yetiştirebilir hale geldi. Artık her büyük kentin iki üç üniversitesi vardı. 1960’larda yüksekokullar ile teknik okullarda öğrenim alanları genişletildi. Katoliklerin yönetimindeki özel okullara devlet yardımı yapıldı. Tıp araştırmalannda büyük ilerleme oldu. M. Burnet (1960) ve J. C. Eccles (1983) bu alandaki çalışmalarıyla Nobel Ödülü kazanan ilk AvustralyalIlar oldu. Astronomide özellikle radyo dalgaları ve röntgen ışınlarıyla çalışan dünyaca ünlü araştırmacılar yetişti.

Çağdaş Olimpiyat Oyunları’nın hepsine katılan birkaç ülkeden biri olan Avustralya, 1956 Melbourne Olimpiyatları’nda özellikle yüzücüleriyle dikkati çekti.
1956’da başlayan televizyon yayınlarıyla birlikte bir süre unutulan radyo, transistörlü radyolarla birlikte yeni bir dinleyici kitlesi edindi. Refah düzeyinin yükselmesiyle, başta Sidney olmak üzere, bütün kentlerde kumar oynanan ve varyete gösterileri izlenen içkili gece kulüpleri yaygınlaştı.

İç siyaset


1945’te J. Curtin’in ölümü üzerine başbakan olan J. B. Chifley, sosyal yardım, ulusal kalkınma, üniversite bursları gibi toplumsal adalet sağlamaya yönelik konulara ağırlık verdi ve 1946 seçimlerini kolaylıkla kazandı.
Bununla birlikte İşçi Partisi Soğuk Savaş nedeniyle büyük yaralar aldı. II. Dünya Savaşı sırasında özellikle sendikalarda güç kazanan komünistlerin baskısı artarken, halk arasında İşçi Partisi’nin sosyalist olduğu kanısı yaygınlaştı. Chifley’in 1947’de bütün bankaları devletleştirme girişimi bu kanıyı daha da güçlendirdi. Bu arada komünistlerin de etkisiyle sıklaşan grevler tedirginlikler doğurdu. 1949 seçimlerinde İşçi Partisi ağır bir yenilgiye uğradı.
1949-72 arasında ülkeyi Liberal Parti ve Vatan Partisi koalisyon hükümetleri yönetti. Birleşik Avustralya Partisi’nin devamı olan Liberal Parti’nin kurucusu R. Menzies 1966’ya değin başbakanlık görevini yürüttü.

1954’te Canberra’daki Sovyet elçiliğinde çalışan bir casusun yaptığı itiraflar üzerine bir soruşturma komisyonu kurulması, ülkede yeni bir dalgalanmaya yol açtı. İşçi Partisi komisyonca sorguya çekilen bazı kişileri savununca, parti içindeki sağcılar ayrılarak Avustralya Demokrat İşçi Partisi’ ni (ADLP) kurdular (1956-57). Bu parti mecliste yalnızca birkaç sandalye kazanmakla birlikte, İşçi Partisi’nin iktidar şansını azalttı. Giderek radikal çizgiden uzaklaşan İşçi Partisi, muhalefette geçen uzun yılların da etkisiyle yeni bir program oluşturmakta güçlük çekti. Komünist Parti, Çin ve Sovyet yanlısı küçük hiziplâre bölündü.
1960’lann ikinci yarısında iç siyaset yeni bir çalkantılı döneme girdi. Menzies’in ardından başbakan olan H. Holt’un bir kaza sonucu boğulması üzerine, parti içinde bu makamı ele geçirmeye yönelik entrikalar baş gösterdi. Başa geçen J. Gorton’ın tutarsız yönetiminin ardından görevi üstlenen W. McMahon, partisinin 1972 seçimlerinde yenilgiye uğramasını önleyemedi. İktidar bir kez daha İşçi Partisi’nin eline geçti.

Yeni başbakan G. Whitlam’ın programı ulusal sağlık hizmetleri, kentsel kalkınma ve eğitim yardımı gibi sosyal hizmetlerin yanı sıra, madencilik sanayisinde verilen teşviklerin kaldırılmasını öngörüyordu. 1973’te yapılan bir referandum halkın ücret ve fiyat denetimini federal yönetime bırakmak istemediğini gösterdi. 1974’te işsizlik oranının birden yükselmesi, Gueensland eyalet seçimlerinde İşçi Partisi’nin oy yitirmesi ve 1975’teki mali skandal, hükümetin konumunu iyice sarstı.
1975’te Liberal Parti başkanını değiştirdi. Yeni başkan M. Fraser, parlamentoda sandalye sayısı düşmüş olan İşçi Partisi’ni bu zayıf anında seçimlere gitmek için zorlamaya başladı. Whitlam buna direnince, 200 yıllık Avustralya tarihinde ilk kez bir genel vali, Whitlam tarafından atanmış olan John Kerr, başbakanı görevden aldı. Aralık 1975’te yapılan seçimler sonucu İşçi Partisi 30 sandalye daha kaybetti ve Liberal Parti ile Vatan Partisi koalisyon hükümeti kuruldu.

Fraser enflasyonu ve dış borçları düşürdü, ama işsizliğin üstesinden gelemedi. Bir bölünme sonucu Avustralya Demokratik Partisi’nin (Avustralya Demokratları) kurulmasına karşın, koalisyon hükümeti 1977 seçimlerinden sonra da iktidarda kalmayı başardı. İşçi Partisi’nin yönetim kademesindeki değişiklikler muhalefeti güçlendirdiyse de, Fraser 1980 genel seçimleri sonunda meclis desteği azalmış olarak başbakanlığını sürdürdü.

1982’de Liberal Parti içinde önderlik bunalımı baş gösterirken enflasyon ve işsizlik oranının artması hoşnutsuzluğu artırdı. Avustralya’nın en büyük şirketi Broken Hill Proprietary Co. Ltd. özellikle çelik sektöründe büyük bir bunalıma girdi. 27 yıldan beri ilk kez Victoria eyalet seçimini kazanan İşçi Partisi, Tasmanya’da uzun yıllardan sonra iktidardan düştü. ABD’nin nükleer denemeleri, başta Victoria olmak üzere eyaletlerde yoğun muhalefet doğurdu.

R. J. Hawke’un İşçi Partisi’nin başına geçmesinden sonra yapılan erken seçimde, Fraser yenilgiye uğrayınca başbakanlıktan ve parti başkanlığından çekildi. Yeni hükümeti kuran Hawke, ılımlı ve toparlayıcı bir siyaset izleyerek ilk başlarda büyük bir saygınlık kazandı. İşsizlik sorununa kalıcı çözümler getirememekle birlikte, enflasyonu önemli oranda düşürdü. 1983’te yapılan erken seçimlerde oy oranı bir ölçüde düştüyse de, Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğunu korudu. Sonraki yıllarda çeşitli yolsuzluklara ve nükleer denemelere karşı gelişen tepkiler ve parti içi çekişmeler Hawke’un durumunu biraz sarstı. Aralık 1991’de Paul Keating hem ALP’nin lideri, hem de başbakan olarak Hawke’un yerini aldı.

Dış ilişkiler


1940’lardaki İşçi Partisi hükümetleri, özellikle Başbakan H. Evatt’ın çabalarıyla, Avustralya’nın uluslararası siyasette söz sahibi olması yönünde çalıştılar. Birleşmiş Milletler’i destekleyen ilk ülkeler arasında yer alan Avustralya, Endonezya’ nın bağımsızlığını destekledi. Bu arada uluslararası konularda uzmanlaşmış bir daire oluşturmak için önemli adımlar atıldı.

1949’da iktidara gelen Liberaller aynı çizgiyi izlediler. Çin Devrimi’nin ardından ABD ile ilişkiler daha da sıklaştırıldı. Asya ülkelerine özellikle eğitim alanında yardım etmeyi amaçlayan Colombo Planı 1950’de imzalandı. AvustralyalI askerler Kore’de BM birlikleri safında çarpıştı. Komünizme karşı bir barikat olarak Japonya’nın güçlendirilmesi siyasetini destekleyen Avustralya, ANZUS ve SEATO paktları içinde yer aldı. Ülkede ABD füze üsleri kuruldu ve ABD’ den büyük miktarda askeri donanım alındı. Vietnam’a bazı askerler gönderildiyse de, bunlar 1971’de geri çekildi.

1972’de İşçi Partisi’nin başa geçmesiyle Asya ile ilişkilere daha çok önem verildi. Avustralya Çin Halk Cumhuriyeti’ni, bir süre sonra da Kuzey Vietnam’ı tanıdı. Whitlam 1973’te Endonezya’yı ve Çin’i ziyaret etti. Yeni Zelanda’yla yakın ilişkiler kuruldu; Malezya ve Singapur’daki askeri birliklerin azaltılmasıyla Ingiltere’yle olan bağlar daha da zayıfladı. Whitlam 1974’te altı Güneydoğu Asya ülkesini gezdi. Aynı yılın sonunda dış ticarette Japonya’dan sonra en önemli yeri tutan Ortak Pazar ülkelerine, ayrıca Yugoslavya ve Sovyetler Birliği’ne gitti.
Avustralya Dış Toprakları içinde yer alan Papua ile Avustralya’nın BM vesayeti altında yönettiği Yeni Gine’nin birleşmesiyle Aralık 1973’te özerk bir devlet haline gelen Papua Yeni Gine, 1975’te tam bağımsızlık elde etti.

Fraser’in koalisyon hükümeti döneminde, savunma ve güvenlik ağırlıklı dış siyaset, yerini uluslararası ekonomik ve ticari ilişkileri ön plana çıkaran bir anlayışa bıraktı.
1983’te başa geçen İşçi Partisi hükümeti, özellikle Ortadoğu’da İsrail’in desteklenmesi konusunda ABD dış siyasetine eleştiriler yöneltmeye başladı. Falkland Savaşı sırasında Güney Amerika ile ilişkilerin bozulmasını göze alarak İngiltere’nin yanında yer alan Avustralya, gene de askeri destek vermekten kaçındı. Doğu Timor’un ilhakı ve Papua Yeni Gine ile sürtüşmeler nedeniyle ilişkilerin bozuk olduğu Endonezya ile uzlaşma çabalan sonuç vermedi. Fransa’nın Büyük Okyanustaki denizaşırı topraklanna bağımsızlık verilmesinin istenmesi, bu ülke ile ilişkilerin soğumasına yol açtı. Başbakan Hawke’un Vietnam ile ASEAN ülkeleri arasında arabuluculuk yapma girişimleri olumlu sonuçlar vermediği gibi, başta Tayland olmak üzere çeşitli ülkelerde tepkiler doğurdu. Yeni Zelanda’nın ABD’nin nükleer üsler kurmasına karşı çıkması, ANZUS paktının tartışılmasını gündeme getirdi.
Son düzenleyen Safi; 8 Aralık 2017 01:52
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Aralık 2017       Mesaj #12
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  avustralya9.JPG
Gösterim: 304
Boyut:  24.0 KB

Avustralya Alpleri


Avustralya’nın en güneydoğu köşesinde yer alan ve Avustralya Cordillerası’nın bir bölümünü oluşturan dağ kütlesi. Victoria’nın doğu ve Yeni Güney Galler’in güneydoğu kesimini kaplar. Daha yerel bir tanımla bu eyaletlerin sınırındaki sıradağlar anlamına gelen Avustralya Alpleri, batıya doğru akan Murray Irmağı sistemi ile güneybatı yönünde akarak sularını doğrudan Büyük Okyanusa boşaltan Snowy Irmağı ve öteki akarsuların akaçlama havzaları arasındaki su bölümü çizgisini oluşturur. Alpler olarak nitelendirilmesinin nedeni bu dağ sisteminin yapısal özelliklerini taşıması değil, kütlesel olması ve yılın beş-altı ayı karla kaplı olmasıdır. Kıtanın en yüksek dağlarını kapsayan Avustralya Alpleri, Kosciusko Tepesinde 2.228 m’ye ulaşır. Bununla birlikte en yüksek doruklar bile, hafif dalgalı yayvan yayla yüzeylerinde çıkıntı yapan, oldukça belirsiz tümsekler biçimindedir. Orman sınırı 1.500 m’de yer alır. Yer’in bu bölgedeki güçlü dikey hareketleri sonucu, akarsuların çoğu erozyon yoluyla “vadi içinde vadi” görünümünde yüzey şekilleri oluşturmuştur. Bu vadi ve havzalar ile alçak yaylalar hayvan otlatmaya elverişlidir. Dağ kay açları zengin olmamakla birlikte yaygın olarak madenler içerir; geçmişte yörede birçok küçük ve dağınık maden ocağı açılmıştır. Dağlık kesimde yakın zamanlarda turizm ve Lş sporları tesisleri kurulmuştur. Bölgede Ko ciusko Ulusal Parkı, Gudgenby Doğa Korı ma Alanı, Cobberas-Tingaringy ve Wabonga gibi ulusal parklar vardır. Bütün bu gelişmeler, federal yönetim ile iki eyalet tarafından ortaklaşa yürütülen Snowy Dağları hidroelektrik enerji santralları projesinin yanında gölgede kalmıştır. Proje kapsamındaki karmaşık baraj ve su tünelleri sistemi, Avustralya Alpleri’ni aşan Snowy Irmağı sularını besleyerek 30’u aşkın elektrik enerjisi istasyonuna ve Murray Havzasındaki sulama tesislerine katkıda bulunur. Projenin merkezi Cooma ile banliyöleri ve Avsutralya Federal Başkent Topraklarındaki Canberra kenti, Alp yöresinin başlıca kentsel yerleşim alanlarıdır.
Sponsorlu Bağlantılar

Avustralya Antarktika Toprakları


Avustralya Dış Toprakları içinde yer alan bir bölge. 1933’te oluşturulan bölge, Fransa’nın üzerinde hak iddia ettiği Adelie Kıyısı dışında 60° güney enleminin güneyinde ve 160° ve 45° doğu boylamları arasında kalan tüm ada ve karaları kapsar. Toplam yüzölçümü 6.200.000 knT’dir. Bölgede çok sayıda araştırma istasyonu vardır.

Avustralya Cordillerası


Avustralya’nın doğusundaki başlıca su toplamac havzası. Kabaca Queensland, Yeni Güney Galler ve Victoria kıyıları doğrultusunda uzanan bir dizi sıradağ ile platoyu kapsar. Uzunluğu 3.700 km’yi bulur. Jeolojik ve topograrık açıdan karmaşık bir yapı gösterir. Kuzeyde Queensland içinde kalan York Yarımadasının düzlüklerinden başlar. Buradaki ortalama yüksekliği 600-900 m’dir. Bellenden Ker ve McPherson sıradağları ve Lamington Platosunda 1.500 m’ye kadar çıkar. Daha güneyde ortalama yükseklik 900 m’ye iner. Avustralya Alpleri diye bilinen Yeni Güney Galler-Victoria sınırındaki bölümde Avustralya’nın en yüksek doruğu olan Kosciusko Tepesi (2.228 m) bulunur. Cordillera, sonunda Victoria sınırları içinde batıya doğru kıvrılarak, Grampian Dağlarında son bulur. Bu arada güneydeki bir kolu Bass Boğazını geçerek Tasmanya Adasının ortasındaki yaylayı meydana getirir.

Avustralya’nın önemli ırmaklarının çoğu kaynaklarını Avustralya Cordillerası’ndan alır. Snowy Irmağı dik doğu yamaçlarından aşağıya akarken, Darling, Lachlan, Mur- rumbidgee ve Goulburn ırmakları daha yumuşak eğimli batı yamaçlarından süzülerek birleşir ve Murray Irmağını oluşturur. Yamaçlar arasındaki su bölüm çizgisi belirsizdir ve yer yer George Gölü gibi küçük iç akaçlama havzalarıyla çatallaşır.
Avustralya Cordillerası 1813’te Gregory Blaxland, William Charles Wentworth ve William Lawson tarafından aşıldı. Bu ilk keşifle birlikte daha önce yüksek kesimlerde oturan AvrupalIlar doğu kıyısından Avustralya’nın iç bölgelerine, “taşra”ya göç etmeye başladılar. Bölge günümüzde tarım (hayvan otlatıcılığı, karma çiftçilik ve meyve yetiştiriciliği), kerestecilik ve madencilik açısından önem taşımaktadır. Irmaklar büyük sulama ve hidroelektrik santral sistemlerini besler. Ulusal parklar ve kayak alanları turist çeken yörelerdir.

Avustralya Demokratik İşçi Partisi


İngilizce AUSTRALİAN DEMOCRATİC LABOR PARTY (ADLP), Avustralya İşçi Partisi’nden kopan Katolikler ve başka gruplar tarafından 1956-57’de kurulan sağ eğilimli siyasal parti. Militan bir antikomünist çizgi izleyen ADLP, Batılı devletleri ve Okyanusya ile Güneydoğu Asya’daki antikomünist devletleri destekleyerek, Avustralya’nın Vietnam Savaşı’na katılmasını şiddetle savunan bir parti oldu. Adındaki “işçi” sözcüğü kâğıt üstünde kaldı; Avustralya İşçi Partisi’ni iktidardan uzak tutmak amacıyla zaman zaman Liberal Parti-Vatan Partisi koalisyon hükümetlerini destekleyen bir tutum benimsedi. Bazı seçimlerde senatoda birkaç sandalye kazanmakla birlikte, temsilciler meclisine üye sokmayı başaramadı. Ülkedeki “kızıllar” sorununun hafiflemesi ve Avustralya İşçi Partisi’nin giderek canlanması sonucu, 1970’ten sonra etkisini yitirmeye başladı.

Avustralya Demokratları, AVUSTRALYA DEMOKRAT PARTİSİ olarak da bilinir, 1977’de kurulan, sağda Liberal Parti, solda da Avustralya işçi Partisi gibi büyük partilere karşı hoşnutsuzluk duyan çevrelerce desteklenen siyasal parti. Özellikle enflasyon, yüksek işçi giderleri, çevre kirliliği, sağ ve sol arasında kutuplaşma gibi sorunlardan etkilenen zanaatçı ve küçük işadamları içinde güçlü bir desteğe sahiptir. Partinin en çok tartışma uyandıran görüşü, uranyum ihracatına karşı çıkmasıdır.

Partinin kurucusu olan Donald Leslie Chipp (d. 1925), 1975’te Liberal Parti-Ulusal Parti koalisyon hükümetinde istediği yeri alamadığı için partisinden çekilen eski bir Liberal bakandı. 1977’de oyların yüzde 9’unu alarak iki senatör çıkaran Avustralya Demokratları, nispi temsil sistemi sayesinde 1980 ve 1983’te beş senatörlük kazanmayı başardı. Bu konumuyla Senato’da bir denge öğesi haline geldi.

Avustralya Dış Toprakları


Antarktika kıtasında ve Büyük Okyanus ile Hint Okyanusunun güney kesimi çevresinde dağınık biçimde yer alan, Avustralya’nın özerkliğe sahip olmayan bağımlı topraklar topluluğu. Avustralya Antarktika Toprakları, Yılbaşı Adası, Cocos (Keeling) Adaları, Norfolk Adası, Heard ve McDonald Adaları ile Mercan Denizi Adalarını kapsar. Yalnızca Yılbaşı, Norfolk ve Cocos adalarında sürekli yerleşim vardır. 1968’de bağımsızlık verilen Nauru, bir dış toprak olarak doğrudan yönetilen Papua ve Birleşmiş Milletler vesayeti altında Avustralya tarafından yönetilen Yeni Gine de daha önce topluluk içinde bulunmaktaydı. Papua ve Yeni Gine 1975’te Papua Yeni Gine adı altında tek bir devlet olarak bağımsızlığa kavuşmuştur.

kaynak: Ana Britannica

SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Aralık 2017       Mesaj #13
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Avustralya Federal Başkent Toprakları


eski adıyla YASS-CANBERRA, Avustralya Uluslar Topluluğu’nda (AUT) ayrı siyasal birim. Federal başkent Canberra ve çevresini kapsayan topraklar Yeni Güney Galler eyaleti sınırları içindedir.
Genellikle Canberra Havzası diye bilinen dalgalı, 580 m yükseklikteki ova üzerinde yer alan bu topraklar, 1.800 m’yi aşan Avustralya Alpleri’yle çevrilidir; güneydoğudan kuzeybatıya Murrumbidgee Irmağı ile ikiye bölünür.

Yöre 1820’de buraya Limestone Ovası adını veren Charles Throsby tarafından keşfedildi. 1901’de, King O’Maley’in çabasıyla, Sidney’den en az 160 km uzaklıkta ve en az 260 km2 olan bir alanın başkent toprağı olmak üzere Yeni Güney Galleı’den ayrılması maddesi AUT Anayasası’na eklendi. Limestone Ovası 1908’de bu amaçla seçildi. 2.359 km2’lik alana ilişkin haklar 1911’de federal hükümete devredildi. 1915’te, 137 km doğudaki Jervis Koyunda 73 km2,lik bir toprak da, gelecekte bir federal liman kurulması için bu alana eklendi. Toplam toprakların 440 km2’si Cotter Irmağı havzası olarak yerleşim dışı bırakıldı; 404 km2’si park, okul gibi kamusal tesislere, 19 km2’si de Canberra kentine ayrıldı. Geri kalan topraklar, ancak kiralanarak işletilmek koşuluyla, yumuşak ve sert kereste üretmek üzere orman bölgesi sayıldı. Topraklarda ticari amaçla sebzecilik, mandıracılık yapılır; buğday, yün, sığır eti üretilir. Kırsal alanda çalışma olanakları kentlere oranla çok sınırlıdır. Nüfus dağılımında kırsal alanla kent arasında görülen dengesizlik de bunu yansıtır nüfusun yüzde 98’i kentte yaşar. Bölgede Kraliyet Askeri Koleji (1911) ile Jervis Bay kentinde Kraliyet Avustralya Deniz Koleji bulunur. Nüfus (1990 tah.) 283.300.

Avustralya futbolu

Ad:  avustralya10.JPG
Gösterim: 304
Boyut:  34.6 KB

Avustralya’da oynanan bir tür futbol. Yaklaşık 1858’de H.C. A. Harrison tarafından Victoria’ya bağlı Melboume’da geliştirilmiştir. Türkiye’de oynanan futbol ile rugby ve Kelt futbolunun bir karışımı olarak nitelendirilebilir. Eni yaklaşık 110-155 m, boyu 135-185 m olan oval bir sahada en ve boy çevreleri 57 ve 74 cm olan oval bir topla oynanır. Her takımın 18 oyuncusundan üçü saha içinde serbestçe dolaşır; ötekiler belli bölgeleri savunmak ve rakip oyuncuları tutmakla görevlidir. Oyun, genellikle topa ayakla ya da yumrukla vurularak oynanır. Oyuncular topu yere vurmadan, ellerinde tutarak en fazla 9,1 m yürüyebilir. Topu elle atmak kurallara ay kındır. Ofsayt kuralı yoktur.

Sahanın her iki ucunda, düz bir çizgi üzerinde, 6,4 m aralıklarla dikilmiş 6,09 m yüksekliğinde dört direk bulunur. Top, havadan, yerden ya da aşırtma bir vuruşla hiçbir savunma oyuncusuna değdirilmeden iki iç direk arasından geçirilince gol olur ve bunun için altı puan verilir. Iç ve dış direkler arasından geçen ya da iç direkler arasından bir oyuncuya çarparak geçen bir vuruş ise “arkada” sayılır ve yalnız bir puan verilir. Dört direk, Avustralya futbolunun ayırt edici özelliğidir. Bir karşılaşma, 25 dakikalık dört bölümden oluşur. Oyunlar Avustralya Ulusal Futbol Konseyi’nin yönetimi altında düzenlenir. Bu futbol özellikle Victoria, Güney Avustralya ve Batı Avustralya eyaletlerinde yaygındır.

Ad:  avustralya11.JPG
Gösterim: 300
Boyut:  58.5 KB

Avustralya haydut çeteleri


Avustralya İngilizcesinde BUSHRANGER, 18. yüzyıl sonları ile 19. yüzyılda “vahşi kır” ya da “taşra” olarak bilinen uzak ve geri kalmış bölgede göçmenlere, madencilere ve sınır bölgesi Yerlilerine rahat vermeyen haydut çeteleri. Serüvenleri Avustralya tarih ve folklorunda önemli bir yer tutar. Tek başına ya da küçük çeteler halinde hareket eden ve çeşitli sınıflara ayrılan bu haydutlar, alışılagelmiş yol kesme, yağma ve adam öldürme gibi eylemlerde bulunurlardı. Özellikle posta arabalarını, bankaları ve küçük yerleşim birimlerini soymada (yerel deyişle bunların “suyunu çıkarma”da) son derece ustaydılar. “Kara Caesar” takma adlı John Caesar’ın vahşi kıra sığındığı ve ilk haydut çetesini kurduğu 1789’dan 1850’lere değin, haydut çeteleri hemen hemen bütünüyle kaçak mahkûmlardan oluşmaktaydı. 1850 ile çetelerin ortadan kalktıkları 1880’ler arasındaki dönemde ise, haydutlar arasında yasalarla başı derde giren başına buyruk göçmenler çoğunluktaydı. Son önemli haydut olan Ned Kelly (1855-80), aynı zamanda en ünlü hayduttu.

Avustralya haydut çeteleri içinde John Lynch ve “Deli” takma adlı Daniel Morgan gibi acımasız katiller çoğunlukta olmasına karşın, Avustralya toplumunda bu haydutların yüceltilmesinin temelinde, Matthew Brady ve “Yahudi Delikanlı Teddy” takma adlı Edward Davis gibi kimi haydutların olumlu eylemleri yatmaktaydı. Her ikisi de sürgün mahkûm olan Davis ve Brady kurbanlarına insanca davranmalarıyla tanınırlardı; Davis ganimetini yoksullarla paylaşırdı. Cezalarının hafifletilmesine yönelik yaygın protestolara karşın, bu iki haydudun sonu darağacı oldu. Avustralya haydut çeteleri etrafında oluşan inanç, “Bold Jack Donahoe” ve “Wild Colonial Boy” gibi halk şarkılarına ve “Ned Kelly kadar gözüpek” gibi deyişlere kaynaklık etmiştir.

Avustralya İşçi Partisi


İngilizce AUSTRALİAN LABOR PARTY (ALP), Avustralya’nın önemli siyasal partilerinden biri. İşçi hareketinin ilk siyasal örgütlenmesi 1890’larda gerçekleşti. 1891’de Sidney Esnaf ve İşçi Konseyi’nce desteklenen adaylar, Yeni Güney Galler eyalet meclisinde 141 sandalyeden 86’sını kazandılar. İşçi hareketinin ulusal düzeyde siyaset sahnesine çıkışı 1901’deki federal seçimlerle başladı. Bu seçimlere gevşek bir federal çatı altında katılan işçi adayları, Temsilciler Meclisi’nde 16, Senato’da ise 8 sandalye kazanarak güç dengesini ellerinde tutacak bir konum elde ettiler. 1918’de eyalet örgütleri birleşerek Avustralya İşçi Partisi adını aldı.

İlk işçi partileri daha çok ılımlı sosyalist politikalar benimsediler. Savundukları reformlar arasında şunlar yer alıyordu: Oy vermede mülk sahibi olma koşulunun
kaldırılması, sendikal çalışmalar üzerindeki yasal kısıtlamaların sona erdirilmesi, iş kazaları ve hastalıklarında işverenin sorumlu olması ilkesinin benimsenmesi ve iş uyuşmazlıklarında hakemlik kurumımun zorunlu hale getirilmesi. Son derece disiplinli, iyi örgütlenmiş ve militan bir yapıya sahip olan işçi partilerinin örgütlenme biçimi, öteki siyasal gruplara da belirli ölçülerde örnek oldu.

1904’teki kısa süreli iktidar deneyiminden sonra federal düzeyde ilk İşçi Partisi çoğunluk hükümeti 1910’da kuruldu; İşçi Partisi 1915 ortalarına değin Victoria dışındaki tüm eyaletlerde de iktidarda kaldı. I. Dünya Savaşı sırasında zorunlu askerlik hizmeti konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle bölünen parti, 1929’a değin iktidardan uzak kaldı. İşçi Partisi’nin zorunlu askerlikten yana olan kesiminden pek çok siyasetçi, Liberal Parti ile birleşerek savaş döneminde Milliyetçi Parti’yi oluşturdular ve birkaç yıl iktidarda kaldılar.

1929’da ezici bir seçim zaferi kazanan ALP, bu kez ekonomik bunalıma karşı izlenecek politikalar konusunda bölünmeye uğradı ve Aralık 1931 seçimlerini izleyen 10 yıl boyunca etkinlik gösteremedi. Parti 1944-49 arasında sosyal refahla ilgili bellibaşlı yasaları meclisten geçirdi.

İşçi Partisi 1949’daki yenilgiden, 1972’de Gough Whitlam’ın başbakanhğa gelişine değin muhalefette kaldı. Partinin bu dönemdeki başarısızlığı 1950’lerde sağ ve sol kanatlara bölünmesine yol açan antikomünist kampanyayla, örgütlü işçi hareketine yönelik genel düşmanlık havası ve iktidardaki Liberal- Vatan partileri koalisyonuna seçim başarısı sağlayan 20 yıllık refah dönemiyle açıklanabilir. Whitlam’ın başbakanlığı sırasında İşçi Partisi, Avustralya’nın ekonomisi, dış siyaseti ve toplumsal yapısıyla ilgili geniş kapsamlı bir reform hareketi başlattı. Avustralya genel valisinin, oldukça tartışma götürür koşullarda hükümeti görevden uzaklaştırıp ülkeyi erken seçime zorlamasıyla ALP Aralık 1975’te iktidardan düşürüldü. İki yıl sonra, ikinci bir seçim yenilgisi üzerine istifa eden Whitlam’m yerine parti yönetimini daha az reformcu bir ekip üstlendi. 1983’te Parti, Robert J. L. Hawke’un önderliğinde yeniden iktidara geldi. Parti içi çekişmelere karşın 1984,1987 ve 1990 seçimlerini de kazanarak iktidarını sürdürdü. 1991’de Hawke’un yerini Paul Keating aldı.

Avustralya İşçi Sendikaları Konseyi


İngilizce AUSTRALİAN COUNCİL OF TRADE UNİONS (ACTU), Avustralya’da işçi sendikaları hareketini yöneten en güçlü birlik. Mayıs 1927’de kuruldu. Avustralya İşçiler Birliği 1967’de ACTU’ya katıldı. 1979’da Avustralya Ücretliler ve Meslek Sahipleri Birliği Konseyi’nin, 1981’de de Avustralya Devlet Görevlileri Örgütü Konseyi’nin katılmalarıyla ACTU Avustralya’daki sendikalı işçilerin dörtte üçünden fazlasını temsil eder duruma geldi.
1954’te Melbourne’da bir sürekli büro açan ACTU pek çok resmî örgütte temsil edilir ve Avustralya politikasında önemli rol oynar. Konseyin karar organı, iki yılda bir toplanan ve ACTU’nun eyaletlerdeki şubelerinden gelenlerle üye sendikaların temsilcilerinden oluşan kongredir. ACTU’nun yönetim kurulunda seçimle gelen 17 üye yer alır.

Avustralya Kolonileri Yönetim Yasası


İngiliz Avam Kamarası’nca Ağustos 1850’de kabul edilen ve Avustralya’nın güneydoğusundaki Port Phillip kesimini Yeni Güney Galler’den ayırarak Victoria Kolonisi haline getiren yasaya halk arasında verilen ad. Yasa 1842’de özerk bir yapıya kavuşan Yeni Güney Galler Yasama Konseyi’nde yetersiz bir düzeyde temsil edildiklerine inanan ve gelirlerinin Yeni Güney Galler bölgesine aktarılmasından hoşnutsuzluk duyan Port Phillip göçmenlerinin başvurusu üzerine çıkarıldı. Temmuz 1851’de yürürlüğe giren yasa, seçimle gelen 20 üye ile vali tarafından atanan 10 üyeden oluşan bir yasama konseyi öngörüyordu. Bölgenin imparatorluk toprakları dışında kalan tüm topraklarında yetkili kılman bu organa, İngiliz hukukuna aykırı olmamak üzere her türlü yasa çıkarma hakkı da tanındı. Avustralya Kolonileri Yönetim Yasası Avustralya’nın başka yerlerinde de özerkliğe geçme olanağı sağladığından, benzer anayasal düzenlemeler Tasmanya ve Güney Avustralya’ya da uygulandı.

Avustralya Liberal Partisi


İngilizce LİBE RAL PARTY OF AUSTRALİA (LP), Avustralya’nın önemli siyasal partilerinden biri. Bugünkü biçimiyle 1944’te Robert Gordon Menzies tarafından kuruldu.
İlk Liberal örgütlenme, temelde Avustralya İşçi Partisi’nin (ALP) giderek artan gücüne karşı koyma noktasında birleşen radikal korumacılarla, laissez-faire'ci politilan savunan serbest tüccarların bir ittifakı olarak 1910’da ortaya çıktı. Fusion (Birleşik Parti) olarak bilinen bu örgütlçnme ilk kez 1913’te Liberal adı altında seçimlere katıldı ama belirgin bir program ortaya koyamadığından İşçi Partisi önünde başarılı olamadı.

I. Dünya Savaşı sırasında, zorunlu askerlik konusunda ortaya çıkan anlaşmazlık nedeniyle İşçi Partisi bölündü. Partinin zorunlu askerlikten yana olan kanadıyla birleşip Milliyetçi Parti’yi kuran Liberaller, ilk kez bu dönemde iktidara geldiler. 1922 seçimlerinden sonra Milliyetçiler, yeni kurulan Vatan Partisi ile ittifak kurmaya çalıştı. Böylece Milliyetçi Parti’nin liberal kanadı, İşçi Partisi kökenli grubun önderliğine son verme olanağı buldu. Milliyetçi-Vatan ittifakı adını alan parti, daha tutucu bir çizgiye geldi. Bir süre federal düzeyde etkin olan ittifak 1920’lerdeki şiddetli iş uyuşmazlıkları sırasında sendikalara karşı giderek sertleşen politikasının da etkisiyle 1929’da yenilgiye uğradı. Milliyetçiler, 1931’de İşçi Partisinden ayrılan bir grupla ittifak kurarak, Birleşik Avustralya Partisi adı altında yeniden iktidara geldi. Kamu harcamalarını kısıtlayıcı bir programla 1929 Büyük Bunalımı’nın etkilerini gidermeyi hedef alan Birleşik Avustralya Partisi, genellikle Vatan Partisi ile kurduğu koalisyonlarla 1937’ye değin başta kaldı. Daha sonra iç bölünmeler ve belirgin program yokluğu nedeniyle zayıflayarak 1941’de dağıldı.

Birleşik Avustralya Partisi’nin devamı olarak Ekim 1944’te kurulan Liberal Parti, 1949’da Vatan Partisi ile işbirliği yaparak, Menzies’in öncülüğünde yeniden iktidara geldi. Liberal Parti-Vatan Partisi koalisyonu, Menzies’in başbakanlıktan ayrıldığı 1966’dan sonra da, 1972-75 arasındaki İşçi Partisi iktidarı dışında, Avustralya siyasetinde egemen konumunu sürdürdü. 1983 seçimleri sonunda iktidarı İşçi Partisi’ne bırakmak zorunda kalan Liberal Parti’nin programının ana temelleri işveren kesimiyle sıkı bağlar, iç ve dış politikada antikomünizm ve ABD ile yakın işbirliği olmuştur.

kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

4 Aralık 2017 / GusinapsE Kültür
4 Aralık 2017 / ThinkerBeLL Edebiyat
16 Nisan 2009 / HipHopRocK Taslak Konular
21 Haziran 2008 / Bia Eğitim Bilimleri
22 Mart 2010 / ThinkerBeLL Taslak Konular