Ziyaretçi
Neandertal insanı
(Homo neanderthalensis ya da Homo sapiens neanderthalensis),
Sponsorlu Bağlantılar
Fosil buluntuları.
İlk kalmtılan 1856’da, Düsseldorf yakınlarındaki Neander Vadisinde bir mağarada bulundu. On dört parçadan oluşan bu kalıntılar Johann Cari Fuhlrott adlı bir öğretmen tarafından ortaya çıkarıldı ve Alman antropolog Hermann Schaffhausen tarafından tanımlandı.
Neandertal insanının kökeni kesin biçimde saptanamamıştır. İlk Neanderthal insanının Riss Buzul Katı (y. 100-150 bin yıl önce) zaman aralığında yaşadığı sanılır. Fransa’da bulunan kafatası parçaları bu döneme tarihlenmekle birlikte, evrim sürecinde Neandertal insanından hemen önce gelen Homo erectus’tan çok, H. sapiens'e benzer özellikler taşımaktaydı. Bu yüzden de önceleri bu kalıntıların, bir hastalık sonucu ölmüş modern insanlara ait olduğu düşünüldü.
Ama 1886’da Belçika’daki bir mağarada benzer insan kalıntıları bulunması bu görüşü çürüttü. Belçika’daki kalıntıların yanında yonga aletler ve yok olmuş türleri de içeren kutupaltı faunasına ait kemikler ele geçmişti. Sonraki 100 yıl boyunca yapılan araştırmalar, Neandertal insanının zaman ve mekân içindeki dağılımına, nasıl ortaya çıkıp nasıl yok olduğuna ve yaşam biçimine ilişkin önemli bilgiler sağladı.
Tanımlanabilen ilk Neandertal insanları Avrupa’daki Riss-Würm Buzularası Katında (y. 125-75 bin yıl önce) bulunmuştur. Çekoslovakya, Almanya, Fransa ve İtalya’ da birçok çenekemiği, diş ve kafatası parçası ortaya çıkarılmıştır. Bunların başlıca özellikleri görece küçük kafatası iç hacmi; kısa, dar ve son derece kavisli bir kafatası çatısı; kabarık kaş kemerleri; genişçe ve çıkık elmacık kemikleri; narin, düz yapılı kol ve bacak kemikleridir. Yüz anatomisi, hatta kafatası yapısı H. sapiens'inkinden pek farklı değildir.
Würm Buzul Katma (y. 35-85 bin yıl önce) ait kalıntılar daha bol ve eksiksizdir. Bu dönemde yaşamış Neandertal insanlarının, Batı Asya’dan, kuzeyi dışında Avrupa’nın büyük bölümüne ve Kuzey Afrika’nın Akdeniz kıyılarına kadar yayıldığı anlaşılmaktadır. Belli ölçüde çevrelerinden kopuk bir yaşam süren bu insanlar gruplar halinde avcılık ve toplayıcılık yapıyor, günümüzde Mousterien kültür içinde sınıflanan taş aletler üretiyordu.
Avrupa’nın batı ve güneybatı kesimlerindeki Neandertal insanları ise, başka yerlerde yaşayan çağdaşlarından çok farklı özellikler taşıyordu. Tıknaz ve sağlam yapılı olan bu insanın kafatası iç hacmi çok büyük, kafatası çatısı basık, kaş kemerleri çıkıktı. Geniş ve öne çıkık olan yüzünde elmacık kemikleri sivri, sinüsler geniş, dişler ve damak son derece iriydi.
Ayrıca gelişmiş bir kas yapısı, kavisli baldır ve önkol kemikleri, iri ama küt parmaklı el ve ayakları vardı. Bu özellikler temelde H. sapiens'inkilerle aynıdır. 1864’te Neandertal insanı ve benzerlerine Homo cinsinin ayrı bir türü olduklarını belirten H. neanderthalensis adı verilmişse de, günümüzde çoğu uzman, aradaki büyük benzerlik nedeniyle bu grubu, H. sapiens'in soyu tükenmiş bir alttürü (H. s. neanderthalensis) saymaktadır.
Kültürel özellikler.
Çoğunlukla mağaralarda ve kaya barınaklarında yaşamakla birlikte Neandertal insanı, üstü açık yerleşmeler de kurmuştur. Ayrıca çukurlar açıp taş döşeyerek yerleştiği barınağı kendi gereksinimlerine göre biçimlendirmiştir. Yaşadığı yerlerdeki yanık topraklar, yanmış çalı çırpı, odun kömürü ve kül izleri, hatta ısı etkisiyle parçalanmış taşlar, ateşin sürekli biçimde kullanıldığını göstermektedir. Bitkilerin, Neandertal insanının beslenme düzenindeki yeri tam bilinmemekle birlikte, yerleşme yerlerinde tohum öğütme ve kırma işinde kullanıldığı sanılan taşlar bulunmuştur.
Alet ve silah yapımında kemiklerin de kullanılmış olmasına karşın, Neandertal insanının teknolojik düzeyini en iyi yansıtan ürünler taş aletlerdir. Çoğunlukla takımlar halinde bulunan bu standart aletler, bazı arkeologlara göre farklı yerel yaşam biçimlerinin ürünüdür.
Neandertal insanlarının ayrıntılı bir ölü gömme uygulaması olmadığı anlaşılmaktadır. Ölüler tek tek ya da grup halinde gömülmüştür. Gene de gerek ölülerin belli bir biçimde yerleştirilmiş olması, gerekse yanlarına konan çeşitli eşya, bu insanların ölümden sonrasına ilişkin düşünceler taşıdığını göstermektedir.
Bazı yerlerde eksik ve sistemli bir biçimde kırılmış insan kemiklerinin bulunması yamyamlık uygulamasını akla getirmektedir. Bazı yerleşme alanlarında sık rastlanan doğal boyarmaddeler (örn. manganez oksit, aşıboyası) ile düzgün biçimde kesilip parlatılmış hayvan kemikleri, sanat ve bezeme uygulamalarına ilişkin bazı bilgiler vermektedir.
Neandertal insanının sonu.
Bu insanların nasıl yok olduğu kesin biçimde açıklanamamışsa da çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bir görüşe göre Würm Buzul Katının ilk evrelerinde hüküm süren sert iklim koşulları nüfusun büyük ölçüde azalmasına yol açmıştır. Gene aynı nedenle Neandertal insanlarının kısıtlı bir alanda sıkışıp kaldığı ve öbür topluluklarla ilişkilerinin kesildiği öne sürülür. Bu yüzden uzun süre hep kendi içlerinde çiftleşmeleri gen yapısının bozulmasına ve nüfusun azalmasına yol açmış olabilir.
Avrupa’da, sürekli yerleşime sahne olmuş mağara ve kaya barınaklarının çoğunda, Mousterien’den Châtelperronien kültüre ya da Aurignalien kültür başlarına uzanan kesintisiz bir evrim izlenebilmektedir. Bu da Neanderthal topluluklarının, Mousterien sonrası kültürleri yaratmış olan Cro-Magnon insanının baskısı karşısında ortadan kalktığı ya da Cro-Magnon toplulukları içinde eridiği biçimindeki başka bir görüşe dayanak oluşturmaktadır.
Ama Neandertal ve Cro-Magnon insanlarının zaman ve mekân açısından ne ölçüde birlikte var olduğu bilinemediği gibi, sayılan etkenlerin tümünün birden Neandertal insanının ortadan kalkmasında rol oynadığı da düşünülebilir.
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 1 Aralık 2019 01:13