Arama

Dorlar

Güncelleme: 25 Ocak 2012 Gösterim: 14.543 Cevap: 5
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
2 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Dorlar
Dorlar M.Ö. 1200’lerde Yunanistan’a gelerek Doris bölgesine yerleşen bir kavimdir. Önceleri Tuna bölgesinde kapalı hayat yaşayan bir kuzey kavmi olup, Morava ile Vardar vadilerinde yerleşmişlerdi. Dorlar, İllyria ve Trakya kavimlerinin mücadeleleri sırasında Yunanistan’ın kuzeyine sürüldüler. Bu esnada ikiye bölünen Dorların bir kısmı Epir yoluyla Korinthos Körfezine ulaşırken, diğer bölümü de Maliakos Körfezine vardı. Bu akınlar sırasında Mykenai ve Tirynas yakılıp yıkıldı. Özellikle savaşlarda demir silah kullanan Dorlar, Akalara karşı bütün savaşlarda üstün geldiler. Birbiri arkasından birçok dalga halinde Yunanistan’a inen Dorlar, zamanla bu ülkenin kendilerine yetmemesi dolayısıyla Ege Adalarına göç etmeye başladılar. Yüzyıllarca süren bu göçler ve karışıklıklardan sonra, dil ve medeniyet sahasında ortaya çıkan gelişmeler önemlidir.
Sponsorlu Bağlantılar
Nitekim Yunan lehçelerinin tarihteki coğrafi dağılımından anlaşıldığına göre Hylleis, Pamphyloi ve Dymanes adlı üç büyük Dor kabilesinin Anadolu’nun güneybatısına, Ege’nin güneyindeki adalara ve Peloponnes’in doğusuna yerleştikleri anlaşılmaktadır.
Yunan uygarlığı, XIII. ve XII. yy’daki Dor istilalarından sonra belli bir gerileme içine girdi. Büyük kentler ve krallıklar yok oldu, yazıları kullanımdan kalktı, Doğu’yu Ege dünyasıyla birleştiren ticari ilişkiler kesildi. Doğu Akdeniz’deki üstünlük Fenikelilerin eline geçti. 1200’den 800’e kadar olan dönemi kapsayan "karanlık çağlar" hakkında sadece arkeologlar bazı bilgiler vermektedir; ölülerin gömülmesi yerini yakılmaya bırakmış, hâlâ çok az miktarda üretilen demir, silah ve araç gereç biraz daha yaygın kullanılmaya başlamış, seramik işçiliği şekil değiştirmiştir. İlk olarak Attike, Boiotia veya Kıbns gibi fazla zarar görmeyen bölgeler yeniden canlandı.
Demir işlemesinde görülen yenilikler ve ölülerin yakılması adeti, Yunanistan’a, Dorlarla birlikte gelmiştir.
Dorlar, enkaz halindeki Mykenai’nin birkaç kilometre ötesinde Argos kentini, Peleponisos’un merkezinde de Sparta’yı kurdular. Ayrıca, Fenikelilerle ticari ilişkiler geliştirildi. Fenikeliler, bu sert ve kuşkucu Yunanlılara yeni bir alfabe öğretti. Böylece yavaş yavaş bir soylular dünyası doğdu. Bu dünyada her topluluğun başında, arazisinin geliriyle kendi kendine yeterek yaşayan bir avuç büyük toprak sahibi vardı. Toprak sahiplerinin çevresinde buyrukları altındaki uşaklar, köleler, köylüler ve zanaatkârlardan oluşan birkaç düzine insan bulunuyordu. Arazinin ortasında, ev halkının yaşadığı ve megaron’unda soylulara şölenler verilen saray yer alırdı. Soylular grubunun en zengini ve en iyi savaşçısı o topluluğun kralı oluyordu. Kralın otoritesi derebeylerinin rızasına bağlıydı ve ne bir orduya ne de yönetim kurumlarına sahipti. Bu, Homeros destanlarında anlatılan dünyaydı: Odysseus’un, kendisinin yokluğunda görevlerini ihmal eden hizmetkarları kılıçtan geçirdiği sert ve acımasız; ama aynı zamanda, uzun şölenler boyunca aoillos’ların efsanevi geçmişlerini yücelttiği şiirleri dinlemekten zevk alan, konuksever de olabilen bir dünya.
Dorlar, antik Makedonya (bugünkü Yunanistan yarımadasının kuzey yarısı) orijinli, Hint–Avrupa kökenli göçebe kabilelerdir. Yaklaşık olarak İÖ. 12 yy. ortalarından itibaren Yunan yarımadasına dalgalar halinde akınlar düzenleyerek bu bölgedeki tunç çağı Miken uygarlığını yıkmışlardır. Demir çağı silahlarıyla kısa sürede askeri – feodal Miken krallıklarının siyasi gücünü etkisiz hale getiren Dorlar, Miken etkisi altındaki batı Anadolu ve Girit ve Rodos’un da dahil olduğu adalara yayılmışlardır.
Yayılma bölgelerinde bir siyasi birlik oluşturmayan Dor istilasının sonucunda söz konusu bölgelerdeki yerleşimler arası kültürel ve ticari ilişkiler de son bulmuştur. Böylece Dor istilasının ardından 4 asır süren bir “karanlık devir” yaşanmıştır.
Rodos'un ilk sakinleri olan Dor'lar, Argos'tan gelen denizci bir kavimdi ve güneş ilahı olan Helios'a taparlardı. Dor'lar Rodos'ta en parlak devrini M.Ö. 3. asırda yaşayan bir medeniyet kurdular. Mısır ve Fenike'nin ürünlerini alıp satarak zengin oldular. Adayı kültür-sanat merkezi, güzel konuşma ve felsefe okulu haline getirdiler. Batı Anadolu'da da şu anda Datça yarımadasının ucunda bulunan Knidos antik kentini hem ticari hem de kültürel açıdan devrin en önemli liman şehri yaptılar.
Makedonya Kralı Demetrios, Rodos’u uzun süre kuşatma altında tutmuştu. Dor'lar, Demetrios'la yaptıkları bir savaşı kazandıktan sonra, kuşatmanın kalkması anısına zafer anıtı olarak ve ilahları Helios'a şükran borçlarını ödemek için, Rodos limanının girişine büyük bir Helios heykeli yaptılar. M.Ö. 281-280 yılında yapılan 32 metre yüksekliğindeki bu tunç heykel, elinde bir meşale tutuyordu. Bugünkü Newyork limanındaki Özgürlük Anıtı, Rodos Heykeli'ni andırmaktadır.
Rodoslular bu heykelin kendilerini ve adayı koruduğuna inanırlardı. Bu heykel Herodot'un belirlediği 7 harikadan biridir. Bu nedenle her yıl "Helicia" denilen şölenler düzenler, bu heykelin dibinde dört atlı bir arabayı denize atarlardı. İnanışlarına göre, Helios böyle bir arabayla dünyayı dolaşarak insanları gözetlerdi.

harikalar5
Rodos Heykeli (bak. Dünyanın Yedi Harikası: Rodos Heykeli)
Rodos Adası'nın ilk sakinleri olan Dorlar, Güneş Tanrısı Helios ithafına, 32 metrelik devasa bir heykel yaptırmışlar. Öyle ki heykelin bir parmağı bile iki insan boyundaymış. Heykelin yapımı 12 yıl sürmüş, M.Ö. 282 yılında tamamlanmış. Ancak sadece 56 yıllık bir ömrü olmuş. M.Ö. 226'da bir deprem sonucu en zayıf noktası olan dizinden kırılmış. Devrin Mısır Firavunu heykeli onarmak için yardım teklif etse de, Rodoslular kâhinlerinin kararı sonucu teklifi reddetmişler. 900 yıl boyunca harabe halinde kalan heykelin parçaları, Arapların istilası sonucu Suriyeli bir yahudiye satılmış ve 900 deve eşliğinde Suriye'ye taşınmış.


Derlemedir.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
26 Haziran 2011       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Dorlar

Sponsorlu Bağlantılar

İ.Ö. 12. yüzyılda kuzeyden Yunanistan'a giren ve hemen tüm Yunanistan'ı ele geçiren kavim.

Kendilerinden önce Yunanistan'a yerleşmiş olan Akalar, Dor göçlerini durduramadılar; bir kısım Akalar, Dorların önünden kaçarak Anadolu'ya sığındılar. Dorlar, Yunanistan'da kalan Akalar'ı toprağa bağlı köleler hâline getirdiler. Zamanla tüm Ege Denizi adalarını ve hatta bazı Anadolu kıyılarını da ele geçirdiler. Göç hareketi durulduktan sonra Dorlar, Aka uygarlığı temelleri üzerinde klasik Yunan uygarlığını yarattılar.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
25 Ekim 2011       Mesaj #3
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Dorlar
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Anadolu'daki Dorlar (Doris) Bölgesi'nin konumu
800px Anatolia Ancient Regions basesvg
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
🌘 🚀
CeLebRindaL - avatarı
CeLebRindaL
VIP why did you go why
14 Aralık 2011       Mesaj #4
CeLebRindaL - avatarı
VIP why did you go why
Dorlar, Hexapolis Birliği altında altı şehir kurmuşlar. Bu şehirlerden biri olan Knidos, Datça yarımadası üzerine kurulmuş ve birliğin merkezi olmuş.Pers saldırılarına (M.Ö. 546) karşı koymak için Dorlar, Balıkaşıran denilen yerde kanal açarak yarımadayı ada yapmak istemişler. Ancak umulduğundan daha sert ve keskin çıkan kayalar, çalışanların el ve yüzlerınde yaralar açınca, tanrıların gazabına uğradıklarına inanarak vazgeçmişler. Persler dostça karşılanmışlar.Perslerden sonra, Datça Yarımadası Atina’lıların, Roma’lıların ve 1282′de Germiyanoğulları’ndan Menteşe Bey’in yönetimine geçmiş.Datça 1390 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na katılmış, Sultan Reşad zamanında adı Reşadiye olarak değiştirilmiştir.Cumhuriyet döneminde Datça adı altında Muğla iline bağlı bir ilçe olmuştur.Eski Knidos / Burgaz Burgaz ören yeri

Datça ilçe merkezinin 2km kuzeydoğusunda, yerleşim arasında ve kısmen de ekilir alan arasında kalmış. Buradaki antik kalıntılarının Knidos’un ilk kuruluşuna ait olduğu sanılıyor.İlk kez Bean ve Cook tarafından bilim dünyasına tanıtılan Burgaz Ören yerinde kazı çalışmaları 1993 yılından itibaren Dr. Numan Tuna tarafından yürütülüyor.Yaklaşık 1400 x 400 metrelik bir alanı kaplayan ören yeri deniz kısı boyunca uzanıyor. Helenistik çağ öncesi buluntular çıkarılan önemli bir merkez. Kent sur duvarları ile çevrelenmiş.

Bu alanın güneybatısındaki sığ sularda kule ve deniz surlarının kalıntıları görülebiliyor. İ.Ö 4.yüzyıla tarihlenen iki limanın kalıntıları da günümüzde deniz kıyısında izlenebiliyor. Kazılarda İ.Ö. 8. yüzyıla kadar tarihlenen yerleşim katları ortaya çıkarıldı.Kazı çalışmaları ile Burgaz yerleşiminin geometrik dönemden beri var olduğunu, İ.Ö 330′lardan önce terk edilerek öneminin azaldığını, ancak deniz kıyısındaki depolama ve liman yükleme işlerinin ve daha iç kısımlarda ise tarıma dayalı bir yaşamın ve buna bağlı dağınık yerleşmenin sürdüğü, ayrıca nekropolün Kullanımına da devam edildiği anlaşılıyor.Doğu yönünde deniz kıyısında bulunan büyük bir şarap imalathanesi de kazıldı.
Dorlar
O Kadar Kalabalik ki Yalnizligim..
Candy_Girl - avatarı
Candy_Girl
Ziyaretçi
9 Ocak 2012       Mesaj #5
Candy_Girl - avatarı
Ziyaretçi
Dorlar

Dorlar M.Ö. 1200’lerde Yunanistan’a gelerek Doris bölgesine yerleşen bir kavim. Önceleri Tuna bölgesinde kapalı hayat yaşayan bir kuzey kavmi olup, Morava ile Vardar vadilerinde yerleşmişlerdi. Dorlar, İllyria ve Trakya kavimlerinin mücadeleleri sırasında Yunanistan’ın kuzeyine sürüldüler. Bu esnada ikiye bölünen Dorların bir kısmı Epir yoluyla Korinthos Körfezine ulaşırken, diğer bölümü de Maliakos Körfezine vardı. Bu akınlar sırasında Mykenai ve Tirynas yakılıp yıkıldı.
kaynak:Dorlar hakkında ansiklopedik bilgi
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
25 Ocak 2012       Mesaj #6
buz perisi - avatarı
VIP Lethe

DORLAR
Dorlar, antik Makedonya (bugünkü Yunanistan yarımadasının kuzey yarısı) orijinli, Hint–Avrupa kökenli göçebe kabilelerdir. Yaklaşık olarak İÖ. 12 yy. ortalarından itibaren Yunan yarımadasına dalgalar halinde akınlar düzenleyerek bu bölgedeki tunç çağı Miken uygarlığını yıkmışlardır. Demir çağı silahlarıyla kısa sürede askeri – feodal Miken krallıklarının siyasi gücünü etkisiz hale getiren Dorlar, Miken etkisi altındaki batı Anadolu ve Girit ve Rodos’un da dahil olduğu adalara yayılmışlardır.

Yunan uygarlığı, XIII. ve XII. yy’daki Dor istilalarından sonra belli bir gerileme içine girdi. Büyük kentler ve krallıklar yok oldu, yazıları kullanımdan kalktı, Doğu’yu Ege dünyasıyla birleştiren ticari ilişkiler kesildi. Doğu Akdeniz’deki üstünlük Fenikelilerin eline geçti. 1200’den 800’e kadar olan dönemi kapsayan « karanlık çağlar» hakkında sadece arkeologlar bazı bilgiler vermektedir:ölülerin gömülmesi yerini yakılmaya bırakmış; hâlâ çok az miktarda üretilen demir, silah ve araç gereç biraz daha yaygın kullanılmaya başlamış, seramik işçiliği şekil değiştirmiştir. İlk olarak Attike, Boiotia veya Kıbns gibi fazla zarar görmeyen bölgeler yeniden canlandı.

Dorlar, enkaz halindeki Mykenai’nin birkaç kilometre ötesinde Argos kentini, Peleponisos’un merkezinde de Sparta’yı kurdular. Ayrıca, Fenikelilerle ticari ilişkiler geliştirildi. Fenikeliler, bu sert ve kuşkucu Yunanlılara yeni bir alfabe öğretti.. Böylece yavaş yavaş bir soylular dünyası doğdu. Bu dünyada her topluluğun başında, arazisinin geliriyle kendi kendine yeterek yaşayan bir avuç büyük toprak sahibi vardı. Toprak sahiplerinin çevresinde buyrukları altındaki uşaklar, köleler, köylüler ve zanaatkârlardan oluşan birkaç düzine insan bulunuyordu. Arazinin ortasında, ev halkının yaşadığı ve megaron’unda soylulara şölenler verilen saray yer alırdı. Soylular grubunun en zengini ve en iyi savaşçısı o topluluğun kralı oluyordu. Kralın otoritesi derebeylerinin rızasına bağlıydı ve ne bir orduya ne de yönetim kurumlarına sahipti. Bu, Homeros destanlarında anlatılan dünyaydı: Odysseus’un, kendisinin yokluğunda görevlerini ihmal eden hizmetkarları kılıçtan geçirdiği sert ve acımasız; ama aynı zamanda, uzun şölenler boyunca aoillos’ların efsanevi geçmişlerini yücelttiği şiirleri dinlemekten zevk alan, konuksever de olabilen bir dünya.

Yayılma bölgelerinde bir siyasi birlik oluşturmayan Dor istilasının sonucunda söz konusu bölgelerdeki yerleşimler arası kültürel ve ticari ilişkiler de son bulmuştur. Böylece Dor istilasının ardından 4 asır süren bir “karanlık devir” yaşanmıştır.

Rodos'un ilk sakinleri olan Dor'lar, Argos'tan gelen denizci bir kavimdi ve güneş ilahı olan Helios'a taparlardı. Dor'lar Rodos'ta en parlak devrini M.Ö. 3. asırda yaşayan bir medeniyet kurdular. Mısır ve Fenike'nin ürünlerini alıp satarak zengin oldular. Adayı kültür-sanat merkezi, güzel konuşma ve felsefe okulu haline getirdiler.

Makedonya Kralı Demetrios, Rodos’u uzun süre kuşatma altında tutmuştu. Dor'lar, Demetrios'la yaptıkları bir savaşı kazandıktan sonra, kuşatmanın kalkması anısına zafer anıtı olarak ve ilahları Helios'a şükran borçlarını ödemek için, Rodos limanının girişine büyük bir Helios heykeli yaptılar. M.Ö. 281-280 yılında yapılan 32 metre yüksekliğindeki bu tunç heykel, elinde bir meşale tutuyordu. Bugünkü Newyork limanındaki Özgürlük Anıtı Rodos Heykeli'ni andırmaktadır.

Rodoslular bu heykelin kendilerini ve adayı koruduğuna inanırlardı. Bu nedenle her yıl " Helicia" denilen şölenler düzenler, bu heykelin dibinde dört atlı bir arabayı denize atarlardı. İnanışlarına göre, Helios böyle bir arabayla dünyayı dolaşarak insanları gözetlerdi.
ek bilgi
Dorlar M.Ö. 1200’lerde Yunanistan’a gelerek Doris bölgesine yerleşen bir kavim. Önceleri Tuna bölgesinde kapalı hayat yaşayan bir kuzey kavmi olup, Morava ile Vardar vadilerinde yerleşmişlerdi. Dorlar, İllyria ve Trakya kavimlerinin mücadeleleri sırasında Yunanistan’ın kuzeyine sürüldüler. Bu esnada ikiye bölünen Dorların bir kısmı Epir yoluyla Korinthos Körfezine ulaşırken, diğer bölümü de Maliakos Körfezine vardı. Bu akınlar sırasında Mykenai ve Tirynas yakılıp yıkıldı. Özellikle savaşlarda demir silah kullanan Dorlar, Akalara karşı bütün savaşlarda üstün geldiler. Birbiri arkasından birçok dalga halinde Yunanistan’a inen Dorlar, zamanla bu ülkenin kendilerine yetmemesi dolayısıyla Ege Adalarına göç etmeye başladılar. Yüzyıllarca süren bu göçler ve karışıklıklardan sonra, dil ve medeniyet sahasında ortaya çıkan gelişmeler önemlidir.

Nitekim Yunan lehçelerinin tarihteki coğrafi dağılımından anlaşıldığına göre Hylleis, Pamphyloi ve Dymanes adlı üç büyük Dor kabilesinin Anadolu’nun güneybatısına, Ege’nin güneyindeki adalara ve Peloponnes’in doğusuna yerleştikleri anlaşılmaktadır.

Demir işlemesinde görülen yenilikler ve ölülerin yakılması adeti, Yunanistan’a, Dorlarla birlikte gelmiştir.
In science we trust.