Arama

Queen

Güncelleme: 1 Kasım 2014 Gösterim: 24.809 Cevap: 5
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ekim 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Queen
MsXLabs.org
These Are The Days Of Our Lives
Sponsorlu Bağlantılar
Sometimes I get to feelin'
I was back in the old days - long ago
When we were kids, when we were young
Things seemed so perfect - you know ?
The days were endless, we were crazy - we were young
The sun was always shinin' - we just lived for fun
Sometimes it seems like lately - I just don't know
The rest of my life's been - just a show
Those were the days of our lives
The bad things in life were so few
Those days are all gone now but one thing is true
When I look and I find I still love you
You can't turn back the clock, you can't turn back the tide
Ain't that a shame ?
Ooh, I'd like to go back one time on a roller coaster ride
When life was just a game
No use in sitting and thinkin' on what you did
When you can lay back and enjoy it through your kids
Sometimes it seems like lately - I just don't know
Better sit back and go - with the flow
'Cos these are the days of our lives
They've flown in the swiftness of time
These days are all gone now but some things remain
When I look and I find - no change
Those were the days of our lives yeah
The bad things in life were so few
Those days are all gone now but one thing's still true
When I look and I find, I still love you
I still love you

Yaşananları yazmaya çalışırken, bu başlangıçı yapabilmek düşündüren beni. Kusursuz bir müzikal üretimin üzerine yazı yazabilmek açıkçası çok zor. Müzik değil yalnızca.Acıların,sevinçlerin, yaşamadan sadece üzerine yazabilmek.Ardından geçen senelere,eskimeyip bilakis her açıldığında bir müzik kutusunun verdiği hüzünle büyümesinin anısına..Queen’ den söz ediyoruz elbette.Ne çok insan tanıdık belki de Queen’i We Will Rock You&We Are The Championsdan ibaret sananlara kızan.Hiç düşünmedik,hiç üzülmedik Queen yazarken, Freddie Mercury derken imalı ifadeler kullanan, yazılarını sulandıranların ardından.Bu yüzdendir ki bu yazı dizisi Queen’i salt We Will Rock You & We Are The Champions olarak bilenlere ukalalık duygusuyla kaleme alınmamıştır.Altı çizilen bir hüzündür, bir burukluktur ne yazık ki hala.

Freddie Mercury
Dahiyane,zekice,sıra dışı .Queen’in müziğini tanımlarken bu ifadelere yer vermek ne kadar sıradan geliyor şimdilerde.Freddie Mercury’nin İngiltere öncesi yaşamından kendisine kalan izler,yaşadığı kültür şoku ve tam anlamıyla bir yabancı olması aslında her şeyi başlatandı.Bu anlamda bir insanın yaşadığı zorluklar, çektiği sıkıntı ve uğradığı aşağılanmanın müzikal anlamda etkilerini salt kelimelerle ifade edebilmek Freddie’nin, ‘bir yabancının’ yaşadıklarını küçük görmek anlamına mı geliyor acaba? Grup 1973 yılında ilk albümünü yayınladığından itibaren hiçbir grup bu kadar iyi niyetten uzak eleştiriye muhatap olmamıştı.Ta ki Mercury ölene dek. Düşünün ki işi sadece müzikal yorum yapmak olan insanlar müzik olmayan her şey hakkında yazabiliyordu.Bu bağlamda tarihin her yerinde olduğu gibi müzikal sayfalarında da ikircilik kendini gösterebiliyordu.Bu yüzdendir ki efsane, unutulmaz grup gibi tanımlamalar Queen kadar hiçbir gruba yakışmıyor.
5 Eylül 1946’ da Doğu Afrika kıyılarının yakınındaki Zanzibar adasında ifadeleri ile başlayan doğum tarihi ve dini ile bilgileri belki de böyle bir giriş anlamlı kılabilirdi bu kadar Frederick Bulsara için.Günümüzde bir cafeye adını verebiliyorsa bu ada,bir kaleci hayatta iki kazanan var biri o diye tanımlıyorsa kendisini, Queen şarkılarını yeniden yorumlamaya çalışan herkes bu işi eline gözüne bulaştırıyorsa hala, John Lennon’ın ardından ağlarcasına sadece o I Can Taste It,I Can Taste It, Life Is Real diyebiliyorsa ve ölümün soğuk nefesini hissederken Show Must Go On diyebiliyorsa, ‘ Ben star olmayacağım, efsane olacağım’ diyebilmesine de şaşırılmamalıdır hiçbir zaman.
Queen öncesi müzikal deneyimlerini paylaşan arkadaşlarının, gruplarının ismini Wreckage olarak değiştirirken yaşadıkları süreç bir küçük anıdan çok daha fazlasını anlatıyor.Grubun tüm üyelerini tek tek arar ve hepsine diğerleri ile konuştum grubun ismini Wreckage olarak değiştirdim hepsi de kabul ettiler,bir sen kaldın der Freddie.Ertesi sabah yaşanılan şaşkınlık ve ardından gelen umursamazlıktır Queen’in doğmasına yardımcı olan.Çoğu insanın Brian,Roger ve John’u yani Queen’in diğer üyelerini sadece ‘çok şanslı’ görmelerinin anlamsızlığı da burada kendini gösterir işte.Sahi Brian May de kim? Geçenlerde Kraliçenin dediği gibi bir kim mi sadece?

Brian May
Spekülasyon yaratmaksızın popüler olabilmek.Glam Rock’ın son hızla ilerlediği bir dönemde başlayan müzikal kariyerinde hiçbir zaman bu tarz davranışlar da bulunmamıştı ki May.Bu bağlamda kraliçenin Brian May’in bulunduğu bir ortamda Elton John’dan başka kimseyi tanımadığını söylemesine şaşılmamalı.
Aldığı fizik eğitimine istinaden hayatını kazanma yolundan memnun her insana sorulan müzisyen olmasanız ne olurdunuz türünde bir soruya yine bir soru ile cevap verir May:Gitarım nerede? Freddie Mercury için düzülen methiyeler Mercury’nin geçmişini bilmeden nasıl anlamsız kalıyorsa,Brian May’in farklılığını ismine salt en iyi gitaristler listelerinde yer vererek anlatmak da May için benzer bir duyguyu yaratıyor.Sözüm ona Rock müzik çalışan işçi sınıfı çocuklarının müziği iken, eğitimini aldığı elektronik ve fizik bilgilerini kullanarak bir gitar geliştirme düşüncesi hangi pazarlama tekniği ile uyumlaştırılabilirdi ki? Rock n Roll’un bir ruhu vardı ama dünyaya da bir kere geliniyordu (!) Müzik adına yeni bir şeyler üretebilmek, mükemmel olanı yakalayabilmek için bir gitar üzerinde günlerce çalışmak da neyin nesiydi? Rock n Roll müzik artık uyuşturucu ve intihar değil miydi sadece? Müzik kimin umurunda idi?
Kurduğu gruba sonradan katılan bir bireyin ( Mercury) görüşlerine hep saygı duymuştu May.1974 yılında Queen’in bir yıla kadar dağılacağı kehanetinde bulunan basın,1976’daki A Day At The Races albümünün ardından May ile Mercury arasında ki kıskançlık krizinin grubu dağılma noktasına getirdiğinden dem vuruyordu.Yeni albümden çıkan ilk single’da May ile Mercury ‘den birer şarkının (We Will Rock You&We Are The Champions) yer alması ise kimileri için hüzün kaynağı olmuştu. Bunun gibi birçok suni gündem yaratılacaktı.Belki de basına kalsa Queen her iki yılda dağılıp bir araya gelecekti? Mercury’nin ardından No One But You derken May ne yazılabilirdi ki artık?
Queen’i tanımaya çalışırken grubun 1973 yılında yayımlanan ilk albümü Queen I' in açılış kaydı olan Keep Yourself Alive’in girişindeki gitar tınısı Brian May’in üzerinde uzun zaman mükemmeli yakalayabilme adına çalıştığı Red Special'in kulaklarda bıraktığı ilk tadı yaratabildiği için ayrı bir öneme sahiptir.Bu şarkı artık hiçbir grubun yakalayamayacağı başarıların altında sadece müzikal kimliğin yatacağının açıkça habercisi olmaktadır.Daha önceki bütün müzikal üretimlerden farklı yepyeni bir dünyanın açılışının habercisi. Queen’in Freddie Mercury’nin ölümünün ardından, The Show Must Go On şarkısının yeniden yayımlanan kaydının diğer yüzünde Keep Yourself Alive parçasına yer verilmesi grubun tüm hikayesini bu bağlamda çok güzel özetleyebilmektedir son kertede.Keep Yourself Alive'de nasıl yalnızca coşku ile çalmadı ise gitarını May,The Show Must Go On’da da salt bir hüzün değildir sololarında yankılanmış olan.
Şimdiki zamanın oyuncağı hip –hop’a 60’lı ve 70’li yılların Rock n Roll’ unun muhalif geleneğini devam ettirme misyonunu yükleyenlerin Brian May’ in ve grubun diğer üyelerinin müziğe bakış açılarıyla şekillenen Queen olgusundan alacakları dersler durmakta yanı başlarında.Kazanılan paraların karşılığında gençlere hediye edilen,yine uyuşturucu tüketimi ve intiharlar.Kafalarını farklı sallıyor artık genç müzik dinleyicisi, karalara bürünerek protest kimliklerini dışa vurmuyor sıcak yaz günlerinde.Değişen muhalefet anlayışımız ve sosyal bilincimiz bundan ibaret şimdilerde.Bu Brian May de çekilsin bir kenara dinlensin artık.Nedir öyle hala solo çalışmalar, AİDS’le savaş konserleri.Bir de yanında Roger Taylor. O da aynı şekilde…

Roger Taylor
Çoğu rock müzik grubu en verimli dönemlerinde grup üyeleri arasında çıkan kişisel anlaşmazlıklarla dağılırken, Queen’in her bir üyesi solo çalışmalarına devam ederken gösterdiği muhteşem performansa şaşırılmalı mıdır? Grubun bateristi Roger Meddows Taylor’un kimilerince işi daha da ileri götürüp bir başka grup kurup,vokalistlik yapmasına ne demeli? 1982 yılında yayınlanan Hot Space albümünün yarattığı dalgalanma ve ardından Taylor’un kişisel denemeleri 1974 yılında Queen’in bir yıl içinde tarihe gömüleceği kehanetinde bulunan basın için kaçınılmaz bir fırsat olacaktı.Grubun kuruluş aşamasında yaşadığı deneyimleri ve grubun ilk albümlerinden itibaren gelişimi izlenebilecek soundunu yakalayabilenlerce hiçbir zaman dağılma haberleri ciddiyet kazanmayacaktı.
1973 tarihli ilk yayınlanan albümlerinde yer alan My Fairy King parçasının salt sözleri incelendiğinde sıradan bir Glam Rock dönemi şarkısı olduğu yorumu yapılabilir.Grubun baş vokalisti Freddie Mercury’nin müzik tarihindeki vokal performansına bugün bile hala yaklaşılamazken,Queen vokal görüntüsünü hiçbir dönemde salt Mercury’e endekslememişti.Sözü edilen parçada vokalde Roger Taylor ile Freddie Mercury’nin, parçanın finalinde de tüm üyelerin birlikte gösterdiği mükemmel enstrümantal performans Queen’in daha ilk albümde bir grup olma olgusunu yakaladığını çok iyi anlatmaktadır.Bu bağlamda böyle bir olgunluk, Queen tarihinin en büyük kilometre taşlarından Bohemian Rhapsody’deki Roger Taylor’un geri vokaldeki, grubun da bütündeki göstermiş olduğu başarının bir anda ortaya çıkan ve tekrarlanamayacak bir nitelik taşımadığını anlatır.Çünkü Bohemian Rhapsody Queen’in ilk albümü ile başlayan, Queen II ile belirginleşen bir müzikal evrimin zirve noktasıdır.Taylor’un da salt bir bateristten öteliği,Bohemian Rhapsody’den sadece bir yıl sonra yayınlanan bir başka Queen klasiği Somebody To Love’dan son albümdeki Innuendo’ya kadar devam vokal gücü ile kendini gösterir.
Rock n Roll tarihinde bir çok grup için bateristler misafir sanatçıdan farksız, grupların en çok değişen üyeleri idi.Konserlerde seyirciler arasından ikame olanlarının varlığı da bir başka altı çizilmesi gereken.Sürekli sirkülasyonunun yaşandığı bir ego tatmin alanı grup yığını ve Queen.Taylor’un Queen’e verdiklerini yorumlayamayanların müzikteki ortak üretim bilincinin en iyi taşıyan grubu dağıtmayı seçmeleri ironik.
1971 yılında sıra dışı bir hayat serüveni ile beslenmiş bir Zanzibarlı, gitarını kendi imal edecek kadar rock müziğe aşık bir fizikçi ve hayatı boyunca bir rock n roll starı olmayı hayal eden bir diş fakültesi öğrencisi bir araya gelmişti.İhtiyaçları olan bir bas gitaristti.Artık bir grup olmak için herhangi birisi yeterli miydi?

John Deacon
Bir bas gitarist belirlemek ve artık stüdyoya girip nihayetinde ilk albümlerini çıkarmak.Queen’in bas gitaristleri olarak John Deacon’ı belirleyene dek otuz kişiyi eledikleri bilinmekte..Deacon’ın da grubun tam aradığı kişi olduğunu ve müzik tarihine geçecek kadar iyi bir müzisyen olup olmadığını kanıtlaması ise uzun sürmemekte.
John Deacon’ın Queen’in ilk iki albümünde bütün üyelerin parçaları yer alırken sözlerini yazdığı hiçbir kayıta rastlanmaması ve konserlerdeki misafir sanatçı edası grubun üretimine katılmadan tüketime eşit oranda katıldığını akla getirebilirdi.Mercury’nin konserlerdeki agresif ve şova yönelik kimliği, May’in gitardaki tatmin olmaz deneysel yönü ve Taylor’un Mercury’i desteklemek için çizdiği görüntü.Queen’in dördüncü üyesi’nin her üyeden farklı olması gereken yönü:İçe kapanık, melankolik ama işini bilen bir bas gitarist kimliği.Deacon gerçekten her zaman sadece olduğu gibi görünüp, bildiği gibi çalışarak gruba otuz kişiden farklı olarak neden katılmayı hak ettiğini göstermiştir hep.Konserlerdeki sakin görünümü Mercury’nin daha rahat öne çıkmasını sağlamış, ilerleyen albümlerdeki duygu yönü ön plana çıkan hep bir insana dair hikayelerin anlatıldığı şarkıları ise grubun kitleler ile daha rahat sıcak ilişki kurmasına yardımcı olmuştur.Misfire ile başlayan katkısı, You’re My Best Friend, Spread Your Wings, Another One Bites The Dust, I Want To Break Free gibi Queen klasikleri ile gruba en son katılan birey olarak aidiyetini kanıtlamakta da zorlanmadığını göstermiştir.Deacon şarkılarının hepsini, grubun her üyesi çoğunlukla kendi şarkılarını kendileri seslendirirken vokal yönü olmadığını belirterek Mercury’nin muhteşem yorumuna bırakmıştır.Duygusal yönü ağır basan dinleyen de birebir yaşanmışlık hissi yaratan Deacon şarkılarının da Mercury tarafından her zaman daha içten söylendiği kanısı uyanmıştır bende hep.
Mercury’nin ölümünün ardından Queen’i genç müzik dinleyicisine tanıtmak için Roger Taylor ile Brian May çalışmaya devam ederken Deacon’ın sessiz sedasız köşesine çekilmesi kendisini anarken salt bir müzisyen emeklisi nitelemesini kullanmayı mı gerektirir? Bir şarkı ile meşhur olup müziğe hiçbir katkı sağlamayan boy&girl bandler şimdiki zamanlığında büyüyen genç neslin bu grupların yeterli maddi birikimi sağladıktan sonra dağılmalarının ardından gözyaşı dökerken, hep birer insan hikayelerinin yer aldığı Deacon şarkılarının Mercury’nin ölümü ile bir nevi hayat bulduklarını fark etmeleri bu bağlamda çok zor.
Birer mit haline gelen müzik gruplarının ardından konuşurken sadece rakamsal veriler kullanmayıp gruptaki müzisyenlerin birer insan olduğunu gözardı etmeden hatırlamaya değer verecek bir yazı dizisinin dört insanı anlattıktan sonra müzikal kariyere dönüşmesinin daha anlamlı olduğunu düşündüm. Artık sıra üç döneme ayrılmış bir Queen anlatısına gelebilir.



Kaynak:
Deniz Kaya / Hürriyet

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ekim 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1970'ler
1960’ların sonundan itibaren rock müzik iyice beliren yenileme anlayışı ile farklı türleri doğurma imkanını da beraberinde getirmişti. Led Zeppelin ile hard rock’tan heavy metal’e Pink Floyd ile progressive rock’a doğru beliren yeni açılımlar.1973 yılına gelindiğinde alışılagelmişin dışında dört üniversite mezunundan oluşan (ki bu nedenle yaşlı damgasını yemiş olan ) Queen için artık kırılacak yeni bir rekor ve farklı olma adında yaratılacak ne olabilirdi? Dört insanın hikayesi ve Queen’in ilk albümü bu soruya verilecek en iyi cevap olacaktı.
Sponsorlu Bağlantılar
Hiçbir rock grubun müziğinde rastlanılmayan senfonik yapı, albümlerinde yer alan parçaların hiçbirinin bir diğerine benzemeyişi,dört dörtlük düzenlemeler ve kusursuz bir vokal performans. Tabii ki synthesizer kullanmadan. Yaratmış oldukları farklı sound’larının anlam kazanması da 1970’lerde yayınladıkları her albüme no synthesizer ibaresi koymaları ile mümkün olabilirdi ancak.
Freddie Mercury’nin salt vokal performansının dışında piyanonun başındaki gücü ile beliren klasik müzik ile rock müziği birleştirme başarısı ilk albümden itibaren kendisini gösteriyor; sırası ile Killer Queen, Bohemian Rhapsody,Love Of My Life,Somebody To Love, You Take My Breath Away, We Are The Champions ve Don’t Stop Me Now gibi Queen klasiklerini yaratıyordu..Grubun diğer üyelerinin bile başlangıçta sadece kendi müzikal kimliklerini yansıtan parçalara yönelik üretimi, Mercury’nin dahiyane yaratıcılığı ile ortak bir soundda buluşmayı sağlıyordu.Bu bağlamda Queen’in hangi parçasının hangi üyesi tarafından yaratıldığı değil, her bir üyesinin her bir parçaya kendisinden neler kattığı önem kazanıyordu.Birçok grup çıkardıkları birer albümün başarısı ile müziğe katkı sağlamaksızın ortadan kaybolurken, Queen Bohemian Rhapsody gibi birçok rekoru kırmış ( İngiltere Listelerinde dokuz hafta üst üste birincilik, son yirmibeş yılın en iyi rock parçası seçilme ve nihayetinde yüzyılın en iyi parçası seçilme) bir klasiğin yaratıldığı dönemde bile aralıksız bir üretimde bulunabiliyordu.1973 yılında Queen albümü ile başlayan ve 1978 yılında Jazz albümü ile sona eren bu altı yıllık dönemde her biri birbirinden başarılı sekiz albüm ve yirminin üzerinde hit yaratmışlardı.Kuşkusuz sadece albüm ve single satışları grubun en büyük başarılara imza attığı bu dönemin tek ayırtı olmamakt****ueen’in müzik tarihine geçen konser performansları da bu dönemde kendisini göstermeye başlamış ve bu duruma paralel olarak çoğu grup konser salonlarının yarısını bile dolduramazken başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok yerinde muhteşem canlı gösterilere imza atmışlardır.Kuruluşu glam rock’ın en popüler dönemine denk gelen bir grup olarak Queen’in bu akımın müziğin önüne geçen salt şova yönelik gösterilerinden farklı bir müzikal gösteriyi gerçekleştirmesinin kaçınılmaz sonucu olarak.Grup parçalarını albüm kayıtlarından farklı ve yaratıcı bir şekilde konserlerinde çalarken, Mercury stadyumları dolduran onbinlerle mükemmel bir kontak kurarak bir nevi rüştünü ispatlıyordu.
Günümüzde popülarite ve teknolojinin tüm imkanlarını kullanan ama aynı anda dans ederken şarkı söyleyemeyen pazarlama ürünlerini yıldız diye lanse edenlerin Queen’in henüz 70’li yıllarda gösterdiği performansa göz atmaları şiddetle tavsiye olunur. Keza bu satırların asıl yaratıcıları olan Queen üyelerinin hazırlamış oldukları We Will Rock You belgeseline de.


Kaynak:
Deniz Kaya / Hürriyet

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ekim 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
80'ler
1979 ‘da yayınlanan Crazy Little Thing Called Love sıngle’ı Queen için rock n roll müziğe nostaljik bir dönüşten fazlasını ifade ediyordu.Bir sonraki yıl çıkacak olan The Game albümünde de 1950’lerin rock n roll klasiklerini hatırlatan bir çok parçanın yer alması, disko müzik ile egemenliğini kazanan kolay tüketilebilir pop şarkıların öne çıktığı bir dönemde son bir karşı duruşu sembolize etmekteydi.Albümde yer alan ve grubun Amerika listelerinde bir numara olma ve o güne kadar toplamda en çok satılan sıngle olma özelliğini taşıyan Deacon imzalı Another One Bites The Dust kırkbeşliği bu anlamda Queen için bir dönüm noktası.
Brian May’ın sanki grubun içine düşeceği sıkıntıyı görürcesine bu funk disco karışımı parçayı çalmayı başta kabul etmediği bilinmekte.Grup bu parça ile ağırlığı olan özenle işlenmiş Queen parçalarından başka bir türe kayarsa da başarılı olacağı yönünde bir eğilime kayıyor.Bir sonraki albüm Hot Space’in grup üyelerince de açıkça kabul edilen başarısızlığı ise büyük bir yanılgı içine düştüklerini göstermekte.Bir sonraki albümleri The Works’tan çıkan ilk single olan Radio Ga Ga ise disko müzikten sonra bu kez syntshezier ağırlığının grubun müziğini içine girdiğini ortaya koyuyor.Another One Bites The Dust sonrası bu single’nın tam 19 farklı ülkede bir numara olması da şaşırtıcı mı?
Birçok başarıyı yakalamış her albümü belli satış rakamlarına ulaşmayı garantileyen Queen’in 80’lerin başında yaşadığı müzikal kimlik çatışması 80’lerin müzik piyasası ve günümüz pop-rock müzik yapısı incelendiğinde oldukça masumane gözükmekte.Grup sözü geçen bu dönemde iki yılda bir değil de belki birçok grup gibi daha büyük aralıklarla albümlerini yayınlasa belki hiçbir şekilde eleştiriye muhatap olmayacaktı.Under Pressure, It’s A Hard Life, Life Is Real, Man On The Prowl, Hammer To Fall, Is This The World We Created,Tear It Up,Las Palabras De Amor.Hot Space ve The Works albümlerinde yer alan, seksenlerin pop ağırlığından uzak klasikleşmiş Queen parçaları o dönemde aynı albümde yer alsalardı sanırız bu on yıllık dönemin an iyi albümlerinden biri seçilirdi.Yine aynı şekilde 1970’lerde belirginleşen grubun mükemmel canlı konser olgusu seksenlerle beraber dört dörtlük bir sahne şovunu da müjdeleyecekti.Grubun ilk dönem albümlerinde yer alan klasiklerini dinlemeye gelen insanlar değildi konserlerde stadyumları hınca hınç dolduranlar sadece.Grubun klasik olmuş parçalarının yanı sıra stüdyo çıkışlı ve pop ağırlı eleştirisine maruz kalan parçalarını da ( I Want To Break Free, A Kind Of Magic gibi ) konserlerinde başarılı ile yorumlamaları zirvede kalmayı niçin hak ettiklerini çok iyi açıklamakta.Birçok grup ve müzisyen pop müziğin ağırlığında hem kendilerini tekrar edip hem de oldukça uzun aralıklarla albüm yayınlarken ( ki bu albümlerde birçok eski şarkı yeniden yorumlanmıştır) Queen yepyeni şarkılarla bu dönemin müzik yapısı ile zor da olsa uyum göstermeyi başarabilmiş ve konser performanslarıyla Paul McCartney’in deyimi ile bir müzik okulu işlevini de beraber yürütmüştür. Rock müzik tarihinde bugün bile unutulmayan görüntüler Queen’in bu dönemdeki canlı performanslarında yer almakta.1976 yılında Hyde Park ile başlayan, Rock In Rio, Wembley ve Budapeşte konserleri ile tamamlanan bir halka.
Ulusal ve uluslararası piyasada son dönemlerde artan rock müziğin yeniden yükselişi yorumları yanıbaşımızda.Ne yazık ki bu yorumlara referans oluşturan grupların albümlerini yayınladıktan sonra uzun süre sessizliğe büründükleri rahatlıkla gözlenmekte.Açıkçası rock müziği kitlelere sevdirmekten çok daha farklı ticari kaygılarla hareket edilmekte.Başarılı olduktan sonra hemen yeni bir albüm çıkarıp, kendilerini geliştirmek yerine insanları rock müziğe boğmaktan korkan düşüncenin sahipleri; seksenlerin asıl misyonerleri onlar galiba.

Kaynak: Deniz Kaya / Hürriyet
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ekim 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Forever QueeN
Seksenli yıllara damgasını vuran ağırlıklı pop müzik anlayışının tesadüf müdür bilinmez doksanlı yılların başlangıcı ile yerini yeniden rock müziğe bıraktığı görülmekte.1991 yılında Queen Innuendo albümünü yayınladığı zaman grubun yetmişli yıllardaki gerçek kimliğine döndüğü ve hatta o zamana kadar ki en iyi albümünü çıkardığı dile getirilmekte.Açıkçası bu albüm de grubun en iyi albümlerinden biri olmakla beraber grubun en verimli ve kendilerini kanıtlama imkanı sağlayan ilk dönem albümlerinin hepsinin ardından geliyor kanımca.Fakat bu albüm içinde yer alan parçaların sözleri derinlemesine incelendiğinde insanları hayatın zorluklarından uzaklaştırma işlevi gören alışılagelmiş bir Queen albümünden çok daha farklı anlamlar içermekteydi.
1989 yılında yayınlanan The Miracle albümüyle yaşlanmış ama yerinde durmayan, kıpır kıpır görüntüsünden bir şey kaybetmemiş bir Mercury vardı halihazırda.Ama Queen’i Queen yapan olgulardan canlı performansları içerecek bir dünya turu haberi ise gelmiyordu.Mercury’nin geçirdiği hastalık ile ilgili haberler söylenti boyutundan çıkmıştı.İlk etapta Innuendo sıngle’ı ardından albüm kısa sürede bir numara olmuş, grup dışardan bakıldığında son dönemlerinden daha farklı, daha iyi ama kimsenin de sürpriz olarak değerlendirmediği çok iyi bir işe imzasını atmıştı.Fakat Innuendo ve The Show Must Go On başta albümdeki hemen her parçanın Mercury’nin bir nevi vedası anlamına geldiğini görebilmek çok da zor değildi.24 Kasım dünyadaki milyonlarca Queen fanı için 1991 yılından sonra boğazların düğümlendiği, gözlerin dolduğu ve en önemlisi rock müziğin yetim kaldığı bu günlerde özlemin doruk noktasına ulaştığı günler olacaktı.Mercury ise Don’t Try Suicide, It’s A Hard Life, Keep Passing Open The Windows ve elbette Friends Will Be Friends ve Who Wants To Live Forever ile yansıttığı hayata ve ölüme dair düşüncelerinde AIDS hastalığın kendisini esir aldığı bir dönemdeki sağlam duruşu ile ne kadar samimi olduğunu kanıtlıyordu.Olması gerektiği gibi dürüstçe davranıp ölmeden birkaç ay önce These Are The Days Of Our Lives ile gözlerimizin içine baka baka veda ederken milyon dolarlar da kazansa bir müzisyenin kariyerini en iyi nasıl noktalaması gerektiğini gösteriyordu.Queen’in diğer üyeleri May,Taylor ve Deacon’a ağlayacakları zaman bırakmayıp, 1992 Nisanında Wembleyde kendi adına kurduğu AIDS’le savaş derneği için bir konser düzenlenmesini vasiyet ederken bir başka insanlık dersi veriyordu.
Queen’in aktif müzik yaşamının sona erdiği 1991 sonrası için yaşları küçük olan ve grubun unutulmaz parçalarının yarattığı dönemlerde hayatta olmayan genç kuşak için bile Queen’e dair hatıraların varlığı övünç kaynağı.Bu bağlamda yazı dizimizin başında yer alan We Are The Champions & We Will Rock You ile sembolize ettiğim ikilem hatırlanmaya değer.Birer klasik haline gelmiş Queen şarkılarının en bilinenleri olan bu iki parçanın bugün itibariyle aradan geçen yirmi sekiz yıla karşın eskimeden hala aynı zevkle dinlenmesi birer mit olmuş bütün Queen parçaları için geçerli. Bu iki şarkı için araç spor müsabakaları iken diğer klasikler içinde bazen sinema bazen tarih bazen de bir insanın en mutlu anı vesile olabilmekte.Bütün bu altı çizilenler Queen’in yıllar sonra bile sadece müziği ve bu müzik anlayışının başlıca simgesi olan unutulmaz parçaları ile akıllara geleceği gerçeğinin birer kanıtı.


Kaynak:
Deniz Kaya / Hürriyet
Breath - avatarı
Breath
Ziyaretçi
10 Haziran 2009       Mesaj #5
Breath - avatarı
Ziyaretçi
Queen
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Genel Bilgiler
  • Köken: Londra, İngiltere
  • Tarz(lar): Hard Rock, Heavy Metal, Glam Rock, Stadyum Rock
  • Etkin Yıllar: 1970-1995
  • Etiket(ler): Parlophone, Hollywood
  • Web sitesi: www.queenonline.com
Queen, İngilizrock grubu. 1970 yılında "Smile" grubunun dağılma sürecine girmesi sonrasında Brian May, Roger Taylor ve Freddie Mercury tarafından Londra'da kurulmuştur. Bir yıl sonra John Deacon'un katılımıyla grup tamamlanmıştır. 70'lerin sonlarında üne kavuşan grup bugün hâlâ geniş bir hayran kitlesine sahiptir. Her ne kadar özellikle Amerikalı eleştirmenler tarafından önemsenmemişse de arena rock, glam rock, hard rock, heavy metal ve bunun gibi daha nice müzik türüne büyük katkılarda bulunmuştur.

1999 yılında Channel 4 tarafından düzenlenen "Music of the Millenium" anketinde Queen tüm zamanların en iyi ikinci grubu, rock opera tarzının ilk örneği olarak da gösterilen şarkıları Bohemian Rhapsody ise en iyi şarkı seçilmiştir.Queen'in toplamda 18 albümü, 18 single'ı ve 8 DVDsi 1 numaraya yükselmiş ve bu sayede en çok satan gruplar arasındaki yerini almıştır. Dünya çapında 300 milyon adet albüm satmışlardır. Bu satışların 35.5 milyonu ABD'de yapılımştır.

Üyeler

Freddie Mercury (1946-1991) piyanist ve solist: Grubun sesi ve yüzü olması onun diğer yeteneklerinin gölgede kalmasına neden olmuştur. Oysa ki son derece yetenekli bir piyanisttir. Özel bir tenor sesine sahipti. 1988 yılındaki Barcelona olimpiyatları için Monserrat Caballe ile düet yaptıkları albüm oyunların resmi müziği olmuştur. Ayrıca öğretimini Ealing College'de Grafik sanatları üzerine yapmıştır. Queen'in birçok şarkısı ona aittir.

John Deacon (1951) bas gitar: Grubun ilk basçılarından memnun kalmaması sonucu yapılan seçmeler ardından gruba 1971 yılında katılmıştır. Grubun stüdyo albümlerinde tek ana vokal yapmayan ismidir. Sonraki yıllarda Queen'in finansal ve idari konularıyla ilgilendi. Mercury'nin ölümüyle müzik hayatını bıraktı ve Queen+Paul Rodgers turuna katılmadı. Aralarında "You are my Best Friend", "Another One Bites the Dust" ve "I Want to Break Free" nin de bulunduğu birçok şarkının bestesini yaptı.

Brian May (1947) gitar ve vokal: Aynı zamanda başarılı bir piyanisttir. Çocukluğunda babası ile birlikte geliştirdiği "Red Special" adlı gitarı hala kullanmaktadır. Zaman zaman özellikle kendi bestelerinin vokallerini de yapmıştır. Aralarında "Tie Your Mother Down", "We Will Rock You" ve "Fat Bottomed Girls"ün de bulunduğu pek çok şarkıyı bestelemiştir.1991'de "Back to the Light" ve 1998'de "Another World" olmak üzere iki solo albüm yapmıştır. Az bilinen yanlarından biriyse Imperial College den mezun bir Astro fizikçi olmasıdır.

Roger Taylor (1949) vurmalılar ve vokal: Grubun bateristi olmasının yanısıra ritim gitar, gitar ve bas da çalmıştır. "Radio Ga Ga", "A Kind of Magic", "These are the Days of Our Lives", "Heaven for Everyone" gibi en önemli besteleri 80li yılların sonunda gelmiştir.

Tarihçe

May ve Taylor ilk olarak Tim Staffell ile birlikte "Smile" adlı grubu kurdu. Staffell'in oda arkadaşı olan Mercury grubun müziğini yakından takip etmekteydi. Başka gruplarda (1969-Ibex; 1970-Sour Milk Sea) vokalistlik yapan Mercury "Smile"ın müziğinin gelişmesi için fikirlerini paylaşmakta ısrarlıydı. Staffell'in gruptan ayrılıp Humpy Bong'a katılmasıyla dağılma sürecine giren grubun devam etmesi için ısrarını sürdüren Mercury, May ve Taylor ikna etti. Bu süreçte grubun adı Queen olarak değiştirildi. Şubat 1971'de Deacon'ın katılmasıyla grup son şeklini aldı.

İlk olarak 1973 yılında Keep your self alive adıyla 45 lik çıkarmayı başaran grup bu şarkının rüzgarıyla ilk albümleri olan Queen I i aynı yıl piyasaya sürdü.1974 yılında "Seven Seas of Rhye" ile grup ilk kez müzik listelerine girdi. 3. albümleri "Sheer Heart Attack"ten çıkardıkları "Killer Queen" single'ı daha büyük bir başarı yakalayarak 2. sıraya kadar yükseldi. Asıl başarı ise 1975 yılında "A Night at the Opera" albümünden çıkardıkları "Bohemian Rhapsody" ile geldi. Şarkı İngiltere listelerinde 9 hafta boyunca bir numarada kaldı ve uluslararası başarıya ulaştı. Bundan sonraki 16 yıl boyunca Queen birçok hit şarkı üretti. 80ler boyunca Kuzey Amerika haricinde grup başarılı kariyerine devam etti.
1987 yılında Mercury'nin AIDS'li olduğu ortaya çıkınca çalışmalarına bir süre ara verdiler. 1989 yılında The Miracle ve 1991 yılında son albümleri Innuendo'yu piyasaya sürdüler.
1991 yılında 24 Kasım da Londra yakınlarındaki evinde Mercury AIDS e bağlı zaatüre nedeniyle hayatını kaybetti. 1995 yılında Mercury'nin ölmeden önceki çalışmalarından derlenen "Made in Heaven" albümünün ardından grup sessiz bir döneme girdi. Bu sessizlik 2004 yılında başlayan "Queen+Paul Rodgers turnesine kadar devam etti.

Sinema ve Televizyon

Queen Flash Gordon (1980; Mike Hodges) ve Highlander (1986; Russell Mulcaky) filmlerinin müziklerine doğrudan katkıda bulunmuştur. Bunun yanısıra pek çok film müziğinden çeşitle Queen şarkıları kullanılmıştır. Belki de bunlar arasında grup tarihi açısından en önemlisi "Wayne's World" filminde kullanılan "Bohemian Rhapsody"dir. Filmin ardından tekrar yayınlanan single Amerikan Billboard listesinde 2 numaraya kadar yükselmiştir. Fakat Queen gurubunun sinemayla ilk tanışmaları 1975 ve 1976 yılında çıkan iki albümlerine Marx kardeşlerin unutulmaz filmlerinin isimlerini vermesiyle başlar 1935 yapımı "A night at the opera" 1975 Kasımında 4. Queen albümü olarak ve 1937 yapımı "A day at the races" 1976 Aralık'ta 5. Queen albümü olarak yerlerini alır.

Müzikal

2002 yılında İngiliz komedyen ve yazar Ben Elton tarafından May, Taylor ve Robert De Niro'nun katkılarıyla hazırlanan "We Will Rock You" adlı müzikal Londra West End'de bulunan Dominion Theater'da prömiyerini yaptı. Şu ana kadar Madrid, Barcelona, Sydney, Perth, Köln, Kuala Lumpur, Güney Afrika, Las Vegas ve Zürih'de sahnelendi. Londra gösteriminin Ekim 2006'da bitirilmesi planlandıysa de halktan gelen yoğun talep nedeni ile gösterim süresiz olarak uzatıldı. Böylece daha önce Grease'in elinde bulundurduğu Dominion Tiyatro'sunda en uzun süre sahnede kalan müzikal rekorunu da eline geçirmiş oldu. Müzikal gösteriminin Kraliçe 2. Elizabeth'in Altın Jübile kutlamalarıyla çakışması nedeniyle, bu kutlamaların bir parçası olarak Brian May Buckingham Sarayı'nın çatısında "God Save the Queen"in gitar solosonu çaldı.

Logo

Queen'in logosu Freddie Mercury tarafından ilk albüm piyasaya sürülmeden önce yaratıldı. Logoda tüm üyelerin zodyak simgeleri kullanılmıştır; Deacon ve Taylor'u temsilen iki aslan, May'i temsilen bir yengeç ve Mercury'nin başak burcundan olması nedeniyle 2 adet peri. İki aslan tarafından kucaklanmış olan "Q" harfinin ortasında bir taç ve tüm bunların üzerinde büyük bir anka kuşu bulunmaktadır.

Albümler

  • 1973Queen (albüm)
  • 1974Queen II (albüm)
  • 1974Sheer Heart Attack (albüm)
  • 1975A Night at the Opera (albüm)
  • 1976A Day at the Races (albüm)
  • 1977News of the World (albüm)
  • 1978Jazz (albüm)
  • 1980The Game (albüm)
  • 1980Flash Gordon (albüm)
  • 1982Hot Space (albüm)
  • 1984The Works (albüm)
  • 1986A Kind of Magic (albüm)
  • 1989The Miracle (albüm)
  • 1991Innuendo (albüm)
  • 1995Made in Heaven (albüm)
  • 1997Queen Rocks (albüm)
Queen Resmi Fan Kulübü

Londra merkezli fan kulüp, grubun ilk albümünün piyasaya çıkmasından kısa bir süre sonra 1973 yılında kurulmuştur. Kulübün dünya çapında üye sayısı bir dönem 20.000'e yükselmiştir. Hala faal olan kulüp Guiness Rekorlarına göre dünyadaki en uzun soluklu fan kulüptür.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
1 Kasım 2014       Mesaj #6
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Queen
MsXLabs.org

photo4803

1970 yılında Freddie Mercury, Brian May, John Deacon ve Roger Taylor tarafından kurulan, Grammy Ödüllü İngiliz rock müzik grubu.

Hakkında:
- Müzikal kariyerleri 1973 yılında grup isimleriyle yayımladıkları albümle başladı.
- "Sheer Heart Attack", "A Night at the Opera", "A Day at the Races", "News of the World", "Jazz", "The Game", "The Works", "A Kind of Magic", "The Miracle", "Innuendo" ve "Made in Heaven" albümleri platin plak kazandı.
- "Bohemian Rhapsody", "We Are the Champions", "We Will Rock You", "Crazy Little Thing Called Love", "Under Pressure", "Radio Ga Ga", "I Want to Break Free", "Innuendo", "Bohemian Rhapsody" ve "These Are the Days of Our Lives" şarkıları müzik listelerinde bir numara oldu.
- Albümleriyle tüm zamanların en yüksek satış yapan grupları arasında yer aldı ve Grammy de dahil olmak üzere birçok ödüle layık görüldü.

İlk Albüm: Queen
İlk Single: Keep Yourself Alive


Karnaval.com
🌘 🚀

Benzer Konular

10 Ekim 2012 / MaKaLeLe Hayali Karakterler
13 Kasım 2015 / KisukE UraharA Sinema ww
1 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap