Arama

Türkiye'de Geleneksel Başgiyimi

Güncelleme: 13 Şubat 2008 Gösterim: 9.851 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye'de Geleneksel Başgiyimi
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Türkiye'de geleneksel başgiyimi, halkbiliminin (Folklor) bir inceleme alanıdır. Köylerde, kasabalarda ve şehirlerdeki geleneksel örtünme biçimleri genelde yöresel özellikler gösterir.
Ad:  Basgiyimi1.JPG
Gösterim: 321
Boyut:  11.7 KB
Batı Anadolu'dan bir başgiyimi çeşidi
Türkiye'de geçmişten günümüze kullanılan kadın başgiyiminin kendine has geleneksel özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikler bölgelere göre farklılıklar göstermektedir. Türk toplumunda kadınların başlarını bağlama geleneği vardır, ama tek tip, tek biçim bağlamazlar. Örtünme konusunda asırlar boyunca kendi modasını kendi yaratmış, yaşmak, ferace, kadın fesi, felek tabancası, hotoz, maşlak, tandırbaş, yemeni, kundak yemeni, salma yemeni, ter-lik, başbezi gibi çeşit çeşit modellerle yöresel ve zarif bir çizgi yakalamıştır.
Anadolu köylerinde ve kasabalarında kadınların kullandığı baş örtülerinin ortaya çıkmasında nedenler şöyle sıralanabilir:
1. Geleneksel Nedenler
Gerek müslüman toplumlarda gerekse gayrimüslim toplumlarda başörtüsünün yer aldığı görülmektedir. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde bile kırsal kesim kendine özgü başörtülerini hala kullanmaktadır. Baş örtüsü öncelikle kadının günlük işlerini daha kolay yapabilmesi için uzun saçlarını gerektiğinde kapatma gereğini ortaya çıkarmıştır.
2. Toplumsal Nedenler
Ataerkil ve feodal toplumlarda erkeklerin ve değer yargılarının ön plana çıkması kadınların örtünmelerini gerektirmiştir. Belirli bir yaşa gelen kadının topluma katılabilmesi ve toplumda yaşamayı başarabilmesi için başını örtmek gereği duymuştur.
3. Dini Nedenler
Bazı dinler kadınların başlarını örtmesi konusunda emirler getirmiştir.
Bu nedenler birleştiğinde, Anadolu'da eskiden günümüze kadar gelen "Geleneksel Anadolu Başgiyimi Formları" oluşmuştur. Köy ve kasabalardaki kitlelerin büyük merkezlere göçmesiyle bu başgiyim formları şehirleştirilmiştir. Önceleri eşarp, tülbent, yemeni gibi geleneksel formlar güncel tarzlarda yorumlanmış ve şehir hayatına adapte edilmiştir. Bu klasik formlara genel olarak "baş örtüsü" denmektedir ve 1980'lere kadar büyük şehirlerde bu formların yaygınlığı görülmektedir.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türban
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
Farsça dulband kelimesi Türkçe'ye tülbent olarak geçmiştir. Türkçe'den Fransızca'ya turban olarak geçen sözlük yeniden Türkçe'ye adapte edilmiştir. Aslen türban sözcüğü çoğunlukla Sih erkeklerinin giydiği uzun baş sargısı anlamına gelir. İslam'daki başörtüsü anlamına gelmemesine ve İslamî yazınlarda tesettürün bir parçası olan başgiyiminin bu şekilde adlandırılmamasına rağmen, 20. yüzyılın son yıllarında ve 21. yüzyılın ilk yıllarında, Türkiye'deki siyasal İslam tartışmaları sırasında bazı taraflarca, yanlış bir kelime kullanımı olarak, başörtüsü sözcüğü yerine İslam'daki hicab kavramının siyasal İslamcılarca uygulanması anlamında kullanılmıştır. Bununla birlikte sözcük İslam'daki başörtüsünü veya tesettürün bir türünü veya bölümünü tanımlamaz.
Türban, genellikle pamuklu veya ipek kumaştan yapılmış, başa veya fes, kavuk gibi bir iç şapkanın üzerine sarılan uzun baş örtüsü. Müslüman ve sih toplumlarında, genellikle Asya ülkelerinde yaygındır. Fes veya kavuk üzerine sarılan türban Türkçe'de sarık olarak anılır.

Kökenbilim

Türban kelimesinin kökeni Farsça dulband kelimesine dayanır. Türkçe'de tülbent
olarak kullanılan kelime Fransızca'yaturban olarak geçmiştir. Bu nedenle Türkçe'de halen tülbent veya baş örtüsü anlamlarında da kullanılır.
1982 yılından önce Türkiye de yayınlanmış bulunan hiçbir Türkçe sözlükte rastlanılmayan ve bilinmeyen bir kelimedir. Zaman zaman sıkma baş ile aynı anlamda kullanılır.

Türban kullanımı
Türban diğer milletlerde kullanıldığı şekli ile Türkler arasında yaygınlaşmamıştır. Sarık ise Osmanlı Devleti zamanında Osmanlı sultanları ve din büyükleri tarafından takılırdı. Bugün özellikle Batı'da türban kavramı Sihlerle yakından ilişkilendirilmiştir.
1. Sihlerde Türban
Vaftiz olmuş Sihler inanışları gereği saçlarını kesemezler. Türban takmak zorunlu değildir ancak türban uzun saçı toplamak için çok kullanışlıdır. Zamanla saçı uzun olmayanlar da bu geleneksel başlığı takmaya başlamışlardır. Özellikle Batı'da Sihler için türban kimlikleriyle ilgili bir öğe haline de gelmiştir. Sihler taktıkları türbanı, daha çok, Pencapça "türban" anlamına gelen ve daha saygın bir isim olduğu kabul edilen dastār (ਦਸਤਾਰ) olarak anarlar. Hintçe'de türban için kullanılan sözcük pagṛī`dir.

Ad:  800px-Sikh_wearing_turban.jpg
Gösterim: 396
Boyut:  51.6 KB
Türban takan bir Sih erkeği

2. Müslüman Toplumlarda Türban
Türban İslam kültürü açısından da önemli bir motiftir ve kadınlar tarafından takılır.
3. Sudan'da Türban
Sudan'da takılan beyaz türban toplumsal statü göstergesidir.
4. Arap Yarımadasında Türban
Türban Arap Yarımadası'nda yüzü ve başı doğrudan güneş ışığından korumak için geleneksel olarak takılır. Nitekim türbanın Arap geleneklerinde farklı bir yeri vardır. Eski Arap kültüründe bir kişinin türbanını atmak, düşürmek hakaret olarak kabul edilirdi.
5. Şiilerde Türban
Türban Şii liderler arasında da yaygındır.
6. Osmanlı'da Türban
Ad:  Selim_I.jpg
Gösterim: 219
Boyut:  12.5 KB
Yavuz Sultan Selim
Osmanlılarda başlık olarak Sarık kullanılırdı. Osmanlı padişahları da başlangıçtan II. Mahmud dönemine kadar sarık takmışlardır.Yukarıdaki resimde Yavuz Sultan Selim'in sarıklı resmi görülmektedir.

Türban Tartışmaları
11 Eylül saldırıları, Irak ve Afganistan'ın işgali ve sonrasında yaşananlar dünyada Müslümanlara olan önyargıyı artırmış, nefret suçu olarak tabir edilen saldırılarda büyük bir artış görülmüştür. Müslüman veya Arap olmayan ve türban takan toplumun çoğunluğunu oluşturan Sihler ve türban takan diğer azınlıklar da bu saldırılardan paylarını almışlardır. Bu durum batı medyasında büyük yankı bulmuştur.
Çağdaş Türkiye'de türban sorunu, İslam dininde yer alan hicaba (bugün Türkiye'de gerek kavramsal gerek somut anlamda daha sıklıkla başörtüsü olarak anılır) dair farklı bir bakış açısını tanımlamak için kullanılmıştır. Gelenekselleşen başörtmeden ayrı olarak siyasî temellere sahip olduğu düşünülen başörtme eylemine ve başörtüsüne türban takmak veya türban nitelemeleri yapılmıştır. Geleneksel örtü şekli ile çağdaş ve sıklıkla siyasî bir vurgu barındırdığı düşünülen örtü şekli tarzındaki bu ayrım birçok taraftar toplamış, hem olumlu hem olumsuz yorumlar almıştır. Bununla birlikte Türkiye dışında türban sözcüğünün bu anlamda kullanılmazken, İslamî kaynaklarda da kadınların örtünmelerine ve kullandıkları başörtüsüne türban denmez.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Baş Örtüsü
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Ad:  200px-Hijab_woman_Liverpool.jpg
Gösterim: 256
Boyut:  13.3 KB
Hicablı bir kadın; İngiltere
Baş örtüsü, başı özellikle saçları yıpratıcı dış etkenlerden korumak, örtünmeyi sağlamak, tanınmamak için kullanılan başın üst kısmının çoğunu ya da tamamını kaplayan bir çeşit örtü ve giysidir. Dinî sebeplerin yanı sıra geleneksel alışkanlıklar sebebiyle de başörtüsü takılabilir. Giyilme sebebine ve giyen kişinin içinde bulunduğu kültüre göre başörtüsü şekilleri büyük bir çeşitlilik gösterir.

Dinlerde Başörtüsü
Ad:  200px-Woman_in_Morocco.jpg
Gösterim: 343
Boyut:  30.3 KB
Fas'ta giyilen peçe, bir baş örtüsü türüdür.
Sadece İslam dininde değil, birçok farklı din mensubu insan farklı şekillerde başlarını örtmektedirler.
İslami bir kavram olarak Kur'an'da Nur Suresi, 31'nci ayeti ve Ahzab Suresi, 59'ncu ayetinde kadının örtünmesi anlatılırken anlatılan örtünme şeklinin saçların örtünmesi kısmıyla ilişkilendirilir. Bununla birlikte, reformist bazı dinbilimciler ilgili ayetlerdeki örtünmenin saçların örtünmesini kapsamayabileceği yorumunu getirmişlerdir.

Türkiye'de Başörtüsü
Başörtüsünün 28 Şubat 1997 MGK kararlarından bu yana Türkiye'de resmi dairelerde giyilmesi yasaktır. 6 Şubat 2008 tarihinde olası sorunun resmi çözümü için TBMM ilk resmi tartışması ve oylaması yapılmıştır. Ve sonuç olarak 411 kabula karşın 103 retle yasa meclisten geçmiştir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2008       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tesettür
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Tesettür, örtünmek anlamında İslam dini terimi. Arapça setr (s-t-r) "örtünmek/örtmek" kökünden gelir. İslam dünyasında kişilerin kıyafetleri ile ilgili hususları belirlemede kullanılan bir kavramdır. Sıklıkla kadınlar için kullanılsa da erkeklerin de vücutlarının belirli bir kısmı aynı şekilde örtülmek zorundadır. Bununla birlikte örtünme yerleri ve şekli kadın ile erkek arasında değişiklik gösterir. Genel anlamı ve örtünme bölgeleri pek değişiklik göstermese de, örtünme şekilleri kültürden kültüre ve mezhepten mezhebe farklılık gösterir. Nitekim tesettür "örtünmek" anlamına gelir ve belirli bir giysi türünü ifade etmez bunun yerine örtülmesi gerekilen yerleri ve örtünün şeklî bazı unsurlarını (örneğin transparan olup olmamasını) belirler.

Tesettür, Türban ve Başörtüsü
Tesettür kavramı sıklıkla türban kavramı ile karıştırılır. Oysa ki tesettür kavramı daha kapsamlı bir kavramdır. Türban doğrudan İslamî bir kavram değilken, tesettür bir İslam dini terimidir. Ayrıca türban farklı dinlerde de bulunan bir baş örtüsü çeşididir ve tarih boyunca bir erkek baş örtüsü olarak ön plana çıkmıştır; oysa tesettür genel anlamda İslam dinindeki örtüdür ve hem erkek hem de kadın için farklı şartlara sahip olan bir dinî giyimdir. Tesettür belirli bir giysiyi betimlemezken, türban belirli bir giysinin ismidir.
Tesettür zaman zaman baş örtüsü ile de karıştırılır. Baş örtüsü sadece başın örtülmesini kapsarken, tesettür daha genel bir terimdir ve Kur'an'da çeşitli ayetlerde belirtilen şekilde daha genel bir tür örtünmeyi tanımlar.

Hicab, Hımar ve Cilbab
Tesettür ile aynı anlamda kullanılan, Arapça ve Farsça yayınlarda tercih edilen bir başka terim de "hicab"dır. H-c-b yani "örtmek" kökünden gelen Arapça hicab terimi, salt fizikî örtünmeyi değil, daha genel bir şekilde tevazu, mahremiyet ve ahlâk gibi kavramları da kapsar.
"İslam ve Müslüman Dünya Ansiklopedisi"nde hicab şöyle tarif edilir:
Hicab terimi Kur'an'da kadınların veya erkeklerin giyinmesi ile ilgili bir anlamda kullanılmaz, bundan ziyade bölmeye yarayan veya mahremiyet sağlayan bir perde anlamında kulllanılır. Kur'an erkek inananların (Müslümanların) Muhammed'in eşleri ile perde arkasından konuşmaları gerektiğini belirtir. Bununla birlikte sonraki dönemlerde bu uygulama Müslüman toplumun geneline yayılmış, erkek ve kadın bölmelerinin ayrılması sonucunu doğurmuştur. Kur'an da "iffet" kavramı erkek ve kadınların bakışları, kıyafetleri, yürüyüşleri ve cinsel organları ile ilgili hususları kapsar. Kadınların kıyafetleri, halk arasındayken tanınıp incitilmemeleri için, boynu kapatacak şekilde "hımar" ve vücudu kapatacak şekilde "cilbab" giymeleri gerektiği şeklinde izah edilir. Eller, ayaklar ve yüz dışında tüm vücudun kapatılması gerektiğine dair hususlar sonradan kapsamlandırılmış olan fıkıh ve hadislerde yer alır.
Kur'an'da bazı ayetlerde geçen hımar, humur sözcüğünün çoğuludur ve çoğunlukla baş örtüsü olarak çevirilir. Kur'an'da Nur Suresi'nde tesettür ile ilgili ayette geçer.
Türkçe Kur'an çevirilerinde pek rastlanılmayan diğer bir İslami terim de cilbabdır. Bu kavram batılı dillere daha çok "pelerin ya da büyük şal" olarak tercüme edilirken Diyanet İşleri Başkanlığı'nın mealinde "bedeni örtecek elbise" olarak tercüme edilmiştir. Günümüzde cilbab kavramı İslam aleminde, eller, ayaklar ve baş dışında tüm bedeni saran uzun elbise anlamında kullanılır.
Kadınlar için tesettür genel olarak el ve yüz harici tüm vücudu kapsarken, erkekler için genellikle göbekten dizlere kadar olan kısmı kapsar.

Kur'an'da ve Hadiste Kadınlar için Tesettür

Kur'an'da Tesettür
Kur'an'da tesettür konusu ve bir emir olarak tesettür temel olarak Ahzab ve Nur surelerinde konu edilir. Bunun dışında tesettürün mahiyetine dair çeşitli ayetler de bulunur; örneğin kimin yanında tesettür edileceğine dair.
Nur Sûresi 31. ayette konuyla ilgili olarak şöyle denmektedir:
E. Hamdi Yazır tefsirinde, alimlerin çoğunluğunun bu ayetin zinet yerlerinin örtülmesi şeklinde anlaşılması gerektiğinde fikir birliği içinde olduklarını belirtir. Fakat ayrıntılardaki farklılıkları da belirtir. Örneğin mecazın durumu konusunda bazı alimler zinetlerin takıldığı yerlerin haricinde zinet eşyasına bakmanın caiz olduğunu vurguladığını savunurken, bazısı ise mecazın kadının ve belirtilen vücut kısımlarının güzelliğine atfen olduğunu belirtir; buna göre zinet zaten yapay süs olarak kadının güzelliğini süslemek amaçlıdır yani zinetten maksat bedendir - kadının gerçek zineti bedenidir. Zaruri ile ifade edilen yerlerinse el ve yüz olduğu çeşitli şekillerde ifade edilmiştir. Mevdudi tefsirinde ayetin bu kısmını açıklarken kasedilenin kadınların bilerek ve kasıtlı olarak süslerini açığa vurmamaları, kontrolleri dışında açığa çıkandan ise mesul olmadıklarını belirtir. El ve yüzün kasdedilen "vücudun genelde açıkta kalan ve örtülmeyen kısımları" olduğu fikrini de tefsirinde belirtir ve bunun Hanefi fakihlerin çoğunluğunun görüşü olduğunu da not düşer.
Ayetin kalanında kimlerin yanında örtünmenin gerekmediğine dair bilgi yer alır.
Müfessirlerin ve İslam tarihçilerinin geneline göre İslam öncesi dönemde Arap kadınları enselerine bağladıkları veya arkalarına sardıkları baş örtüsü tarzı bir örtüyü takarlardı. Bununla birlikte bu örtü gerdanlarını ve diğer taraflarını örtmezdi.
Örtünme konusu,aynı ayetin Yaşar Nuri Öztürk tarafından yapılan mealinde ise "örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar" şeklinde yer alır.
Ahzab Suresi 59. ayette ise tesettür konusuna şöyle değinilir:
Yazır bu ayetin tefsirinde ayetin mümin yani hür kadının tesettür etmesinin emrini vurguladığını belirtir ve geçen cilbab sözcüğünü şöyle tanımlar:
"Cilbâb; Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, car gibi dış örtüsünün, elbisesinin adıdır." Aynı ayet Yaşar Nuri Öztürk tarafından şu şekilde tercüme edilmiştir:
"Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınmaları ve incitilmemeleri için çok daha uygun bir yoldur. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir."

Hadislerde Örtünme
Altı temel hadis kitabının bir araya toplanmış hali olan Kütüb-i sitte'de farklı başlıklarda örtünmeyle ilgili hadislere yer verilmiştir. Ayşe bint Ebu Bekir'den rivayet edilen bir hadis şu şekildedir;
"Resûlüllah bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek:“Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadına ergenlik çağına varınca yüzü ve şuraya kadar elleri dışında herhangi bir yerini açması helal değildir."
Yine Ayşe bint Ebu Bekir'den rivayet edilen bir hadise göre, Ebu Bekir'in kızı Esma ince bir elbise ile peygamberin huzuruna girmişti. Peygamber yüzünü başka yöne çevirdi ve, yüzünü ve avuçlarını göstererek şöyle dedi;
"Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çagına ulaşınca, onun şurası ve burası dışında kalan yerlerinin görünmesi uygun değildir."
İlahiyatçılar, belirtilen bölgelerden başka ayakların da örtülmeyebileceğini ifade etmişlerdir.

Din Alimlerinin Yorumları
Diyanet işleri başkanı Ali Bardakoğlu, İslam inancında başı örtmenin dini bir gereklilik olduğunu ancak bir insanın Müslüman olması için başını örtmesinin şart olmadığını ifade etmiştir.

Aryıca bakınız: İslam Dininde Tesettür (Başörtüsü ve Kapanma)

Benzer Konular

14 Temmuz 2008 / pasaklikedi Edebiyat
12 Ekim 2013 / Misafir Soru-Cevap
25 Aralık 2011 / Misafir Türkiye Cumhuriyeti
19 Haziran 2011 / nötrino Felsefe
5 Kasım 2015 / Misafir Taslak Konular